:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Aşka Ve Sevgiye Dair
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37
Neden döndün sanki tekrar geriye
oysaki ben alışmıştım yalnızlığa sevgisizliğe
dönüşündeki üzüntümü sevinçmi bilmem ama
bildiğim ve yaşadığım şey yine hüsranlarım

sana gelde diyemiyorum gitte
gel dedim gidişlerinde öldüm
ne desem yine silbaştan
varlığınada hazır değilim yokluğunada

ama bildiğim bir şey var
hiç bir şey eskisi gibi değil.
ARTIK SEN VARSIN... 1331ak5.gif
Kendimden yoruldum
Sürekli maske takmaktan
İçim Kan ağlarken
İnsanlara gülmekten yoruldum
Çok sinirliyken bile
Sakin olma zorunluluğundan yoruldum
Hıçkırarak ağlamak isterken
Gözyaşlarımı içime akıtmaktan
Delice severken içimden dağlara denizlere
Hoyratça esen rüzgara toprağa kuşlara
Seviyorum diye haykırmak isterken
Susmaktan yoruldum
Mavinin her tonunda kaybolmak isterken
Siyaha esir olmaktan yoruldum
Kendimden yoruldum
Hep güçlü olmak ne zordur
Hep sorumluluk sahibi olmak
Her zaman haklı olmak
Herseyi bilmek zorunda olmak
Ruhum yoruldu
Çoçukken genç olmak
Gençken olgun olmak
Çok zor yoruldum
Çabuk tükettim ömrümü
Yarınlarımı.....
Umutlarımı.....
Duygularımı.......
Geri dönüşü olmayan bir tüneldeyim
Oyunun adı hayat
Başrolde ben
Yardımcı oyuncular sevgi, aşk, acı, geçmiş
Senaryo konusu
Herseye ragmen Mutlu Olma Sanatı
Ve oyun bitti..perdeler indi ışıklar söndü
Kendimden yoruldum.
Artık tutunduğum
Güvendiğim
Yanındayken kendim olduğum
Maske takma ihtiyacı hissetmediğim
Ağlamak istediğimde özgürce ağladığım
Haykırmak istediğimde sevgimi
Sınır tanımadan haykırdığım
Sen varsın
Artık Oyunun ikici perdesini açtım
Her yer ışıl ışıl
Sözlerin, gözlerin umudum
Senin sevgin yarınlarım
Kendimden yorulduğum yerde seni buldum....
ARTIK SEN VARSIN...!
GiDENMİ YALNIZDIR KALANMI ?
Giden mi kalan mı yalnızdır bilinmez demiştin, gözlerimi gözlerinden ayırmak istemediğim o hüzün dolu ayrılık akşamında...

Bu ayrılık diğer ayrılıklara benzemiyordu. Sen bunu benden önce fark ettin.

Bense, hissettiğim halde görmezden geldim...

Dünyanın neresine, yaşamın hangi ücra köşesine gidersem gideyim, sensizlik bana en dayanılmaz acıları, en çekilmez hüzünleri yaşatacak ve bunları bile bile yaşamak zorunda kaldığım için, senden uzak kalmak uğruna yangına körükle gittiğim için artık alışmıştım bu iç çekişlere, bu sonsuz yalnızlığa, kabus sensizliğe...

Gözlerimin içine bakıyordun, yeni başlayan ve sanki hiç bitmeyecek olan bir özlemle...

İçimdeki fırtınaları dindirmek istiyorum gözlerinde... diye yazmıştın...

O akşam kelimeler, içindekiler, kalbine sığdırmaya uğraştığın onca yoğun duygular, bana söylemek istediğin halde bir türlü söyleyemediğin, gözlerimin içine bakarak o anlamlı bakışlarınla anlatmaya çalıştığın o kaos içinde çırpınan tüm kelimeler artık isyan ediyordu...

Senin ruhundan benim kalbime doğru hücum ediyordu hepsi, ve ben, ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilmeyen, baskı altında olan insanların yaptığı gibi kıpırdayamıyor, konuşamıyor, ne olacağını düşünemiyordum...

Adeta kilitlenmiştik o anda, ve biliyorum, ikimizde aynı şeyi düşünüyor ve aklımıza takılan bu zor soruya cevap bulmaya çalışıyorduk...

Giden mi yalnızdır kalan mı?

Bu sorunun cevabını her gün, her an düşündüm sevdiğim...

Senden uzak kaldığım o işkence dolu günlerde, o uykusuz saatlerde, seni düşündüğüm, yüzünü hayal ettiğim zamanlar hep bu soru hançer gibi saplanıyordu yüreğime...

Senden çok uzaktaydım artık, günlerdir konuşmuyorduk...

Seni, benliğini o kadar özlemiştim ki, sanki baktığım her tarafta senin o vazgeçilmez yüzünü, o benliğinin açıkça yansıdığı o eşsiz yüz ifadeni görüyordum...

Ama içimden gelen alışkın olduğum o his, bana yalnız olduğunu ve bana sorduğun o sorunu cevabını senin çoktan bulduğunu, kalanın yalnız olduğunu kabullendiğini ve bedeli ne olursa olsun senin yanında olmamdan başka bir şey istemediğini söylüyordu... Ama bilirsin, içimden gelen o seslere inanmayı sevmem ben...

O hisleri yaşamımda karşılaştığım yapmacık insanlara benzetirim.

Ne olduklarını ve neler yapabileceklerini bilirim, ama asla inanmam ve güvenmem onlara...güvenmek istemem...

Sanki ben istediğim, ben düşündüğüm için iyi görünürler gözüme, ama gerçekle hiçbir alakaları yoktur...

İşte bu yüzden inanmak istemiyordum yalnız kaldığına, acı çektiğine, beni özlediğine ve ne olursa olsun beni bekleyeceğine...

Acı çektirmeyi sevmem ben, bilirsin.

Acı çekmek, yalnız kalmak ve o sessiz yalnızlıklarda içimden ismini sayıklamak, yanımda olman için umutsuzca yalvarmak bana göre...

Beni buna sen alıştırdın, ben yıllardır buna alıştım, acı çekmek artık yandaşım...

Ben bunları yaşarken aynılarını senin de yaşamanı kaldıramam.

Yalnızlığı ben yaşamalıyım, sensizliğin acılarını, isyanlarını ben çekmeliyim, tek başıma...

Sen ne kadar anlamaya çalışsan da, sensizken yaşadıklarımı asla yaşayamazsın, hissedemezsin.

Kalan değil, gidendir yalnız kalan sevdiğim...

Giden yalnızlık için, acı çekmek için, isyan etmek için bırakır gider, kalan aynılarını yaşamak zorunda kalmasın diye...

Yalnızım işte...bunu yaşayacağımı bile bile kalmadım, kalamadım yanında...

Yalnız kalmaya, sensiz olmaya, acı çekmeye ve buna ne kadar dayanabileceğimi görmeye ihtiyacım vardı.

Sensiz kalmak bana çok şey öğretti...

İlk öğrendiğim, son dakikalarımızda bana sorduğun o sorunun cevabı oldu...

Gidendir yalnız kalan sevdiğim...

Yalnız değilsin, biliyorum.

Yalnızım, görüyorsun...
sen giderken uyuyordum ben
rüzgar dertlenmiş , yağmur yağıyordu istanbula
sen giderken odamın camı açık kalmış üşüyorum
İstanbul senin için bana küsmüş..


sokakta lambalar sönmüş ,hiç dükanlar açılmamış bugün
anladımki sen gitmişsin istanbuldan istanbul yasta
indim sahile deniz kabul etmiyor beni yanına
İstanbul senin için bana küsmüş...


bir gece yarısı sebesiz gidişin
ömrümde hiç gülmedimki güzelim ben sensiz
gece bile konuşmuyor benle ,dalgalar bile vurmuyor artık sahile
İstanbul senin için bana küsmüş...


umudumda kalmadı artık bu sesizliğin içinde
bakıyorumda takvime hala 8 şubat
zaman geçmiyorki zaman bile durmuş sensiz
İstanbul senin için bana küsmüş
Değme Yarama,kanar Durduramazsın..

--------------------------------------------------------------------------------

Akan kan,gözümden damlayan yaşla karışırken,sessizce izliyorum dışardan bu içler acısı kavuşmayı.
Ne tuhaf!!!Oysa kavuşacak olan bizdik,onlar değil...
Unufak oldu yüreğim.Ruhumda dolaşan kasvet yüreğime bulaştı,parçaladı,kanattı...
Söylesene,kan nasıl dursun artık damarlarımda?
Gözlerimiyse hiç sorma...Hançer saplandı onlara,akmasınlar mı?

Yaramda alınyazın var,yaşımdaysa adın...kirlet(n)me

Gidişler yorar sevdiğim,sözler üzer ve anılar...kirlenir
Sen sen ol,sevdiğim ol,kirlet(n)me

Ben akarım,kanarım...değmem sana
Değersem bulanır suyun,değersen kirlenir ruhum.Düşme peşine anılarımın,ağır gelir...Yokluğunla perçinlenmiş günlerden elde kalan,sadece kahır...
Hele sitemleri,dilimin altında kalan sözcükleri sakın aklıma getirme...Yorulursun dinlerken,acırsın,sende kanarsın,kimbilir belki ağlarsın.
Yapma...gelme hatıraların üstüne,kirletmeyeceğim seni işte!

Son sözler,gidişler,yitirilişler kanatır sevdiğim...
Leke olur kalır,tenimde değdiğin
Aşkın hası kan olur,akıtır göz dediğin

Kandım,kanadım sana...
Ama hep sevdim
Yittim belki,ama sevdim
Gözden ıraktın belki,gönülden öte olmadın hiç
İnatla,olmazı olur yapmaya tutundum
Vuruldum,sustum,kan kustum
Yine kandım,yina kanadım
Ama hep sevdim...
Müsait Bir Yürek aCisinda inDirirmiSin beni...



Elveda..
Yol ayrımı çoktan gelmiş de..geçmiş bile..İneceğim son durak gelmişte ben uyumuş kalmışım.Camın ardındaki renkli dünyalara daldım..Kaçırdım ineceğim yeri..
Şimdi müsait bi yürek acısında indirirmisin beni..Yolculuk çok güzeldi sağ ol..Hiç ağlamadım (yalan. hiç üzmedin beni (yalan. hiç yakmadın canımı(yalan…Wink Çok ama çok sevdin beni (YALAN…Söyleyebileceğin…üstelik utanmadan söylediğin bir yalan. Merak etme ben buradan sonrasını biliyorum..Yürürüm evime kadar..Ben bu yollardaki cam kırıklarını tanıyorum..Yolara dökülmüş acıtan dikenleri biliyorum..Daha önceki parçalanmış ayaklarımdan kalan kanlar kurumuş ama izleri kalmış..Ben o çizgileri takip ederim..Sen sakın üzülme..

Müsait bir yürek acısında inebilirmiyim..
Gerçekten çok sıkıldım..Gitmeye hiçbir zaman cesaret edemedim.Korktum..Düşmekten ,yalnız kalmaktan , saplantılı düşlerimden korktum..Seni kaçıp sığınacağım günahlarımdan af dileyeceğim mabet bildim..Nedense tüm günahlarımıda seninle işledim…Utanıyorum..Yalnızlığımdan..Korkuyorum hemde daha fazla tüm korkularımdan.. Kandım..kandırıldım..Üstelik sen kandırmak içinde hiç çaba sarfetmedinki…Tüm suç benim..Ben tüm yalnızlığımı hak ettim.Renkli gözlerinde renkli hayallere daldım..Oysaki senin bir suçun yoktu..Ben kendi uydurduğum aşk masalına inanmıştım…Hani masal olacaktık seninle..Şimdi koca bi yalan olduk..

Müsait bir yürek acısında inebilirmiyim….
İnanmıyorum artık mutluluklara..İnandığım tek şey su rengi tuzlu gözyaşlarım..Gözyaşlarımla yıkayacağım kalbimi.Başka bir çaremde kalmadı..Direnmelerim boşuna..Sen çok sevmiştin ya beni (YALAN. Şimdi canın acıyacak ya (yalan),için parça parça olacak ya (yalan) sakın üzülme..Ben senden önceki yoluma devam edeceğim..Emin adımlarla yürüyeceğim.Sonra uzun yolculuklardan sonra kendime varacağım ..O vakte kadar yalın ayak yürüyeceğim..Sen beni indir müsait bir yürek acısında..Ben kendi derdime ortak olacağım..Bomboş çocuksuz bir parkta bırak beni..Ben biraz geleceğin yalnızlığını seyredeceğim..Biraz çocukluğuma ağlayacağım..biraz yitirdiklerime ..biraz karanlık gecelerime ..biraz güneşleri batmış günlerime ağlayacağım..Sana hiç ağlamayacağım (yalan) ,seni bundan sonra hiç düşünmüyeceğim..Gömeceğim kalbimi gömdüğüm yere ..Seni unutacağım (yalan..yok hayır gerçek) Zamanımı alacak ama unutulacaksın.Senden bana bir tek yalanlar miras kalacak..

Müsait bir yürek acısında inebilirmiyim..
Keşke sevdim bir zamanlar seni ama bitti şimdi deseydin…Keşke bu kadar değersiz görmeseydin önünde dağlar gibi duran yürekli sevgimi.Şimdi sevgin bir kambur sırtımda…Taşıyacağım ömrümce yalandan sevgini..İnsanlardan gizlemeye çalışacağım..Kahretsinki herkes görecek o kamburu..Ben ardımda saklıyorum sanarken görünecek..Gözyaşlarım içime akıyor..Hiç bir merhem çare olmuyor yüreğimin acısına ..Seninlede yalnızdım..ama bu yalnızlık zor geldi bana..Tüm zorları başardım ya hayatta ..Şizofren sevdam terk etmiyor içimden beni..Dönüşü olmayacak bir yola girdim..Zaten sevgimiz asla kesişmeyen paralel yollardı birbirine..Ve biz hiç bi zaman kavuşamadık bize..İstemiyorum artık renkli gözlerni..Söylemeyeceğim artık sana en güzel aşk sözlerini..Yalvarmayacağım bu sefer ardından…Bu sefer gurur yapıcak bir durum yok…Bıçak gibi kesildi sevda bağları..Bu sefer başka bir tenin kokusu bulaştı bize..Kaldıramaz bu aşk bu lekeyi..Kaldıramaz bu sefer bu kalp başka kalbin kırıntılarını..Üstelik seni kandıran o tene nefret bile duymuyorsun…Üstelik saçma bir tek geceyi bana tercih ediyorsun…

Bu sefer dur demiyeceğim sana..Bu sefer kapattım kapılarımı açmıyacağım sana….Bu sefer yoksun gözümde..Müsait bir yerde indir beni..Ben bundan sonraki yolculuklarımı kaçak yapacağım..Bir trenin kompartımanlarda kaçak bir yolcu olacağım..Hiç bir biletçi bulamayacak bu kaçak sevdalı yolcuyu..Hiçbir yolcu görmeyecek bu kaçak yolcunun yüzünü , hiçbir zaman duyamayacak bu yolcunun kokusunu kimse..

Hadi şimdi indir beni müsait olmayan bir yerde…
SEVMEK GÜZELİ. BİR VEFAYA YAR OLSA
MECNUN’A SEL OLURDU TÜM ÇÖLLERİ
KEREM YANDI ASLI UÄžRUNA DA
ASLININ GÖZYAŞLARI DOLDUR DUMU GÖLLERİ


SEVDA DEDİÄžİN ŞEY ÇÖLDEKİ SERAP
ARAMAKLA GEÇERSE SERABI ÖMRÜN,
ULAŞAMAZSIN OLURSUN TURAP
BULURSAN SÖYLE BANADA, EÄžER OLMAZSAN HARAP


NİCE GÜZELLERE MEYİL VERDİM BAÄžLANDIM
HERBİRİNDEN BİN OK YEDİM DAÄžLANDIM
HEPSINI SEVDİM AMA YİNE HEP BEN HORLANDIM
ANLASAYDI HERKES, ELBET BEN DE ANLARDIM


CESUR’UM BU KADAR ACİZMİYİM DİYORUM
SEVİP SEVİLENLERİ ÇOKÇA GÖRÜYORUM
SEVİP, SEVİP AYRILANI ÖFKE İLE YERİYORUM
BULAMASAM DA GÖNÜL YOLDAŞI, TÜM İNSANLIÄžI SEVİYORUM
SEVGİNİN SUNDUÄžU GÜZELLİKLERİ
GÖRMEK BU KADAR ZOR MU BİLİNMEZ
DEÄžERİNİ BİLMEYEN ZALİM KULUNA
DERSİNİ VERMEK BUKADAR ZOR MU BİLİNMEZ


SEVGİ SAYGI AŞK NERDE DİYENLER
HELE BİR AÇIN DA BAKIN GÖZÜNÜZÜ
NERDE NE ARAR İSEN ORDA O ANDA
BULABİLMEK BU KADAR ZOR MU BİLİNMEZ


DALINDA HER DAİM GÜZELSE GÜLLER
GÜL ÜSTÜNDE ÖTEN NİDA BÜLBÜLLER
AÇMAYA YÜZ TUTMUŞ NİCE SÜMBÜLLER
DEREBİLMEK BU KADAR ZOR MU BİLİNMEZ


SANA SEN DİYE HİTAP EDEN YOK İSE
ELDEN ÖTE SEN KENDİNİ BİLESİN
EÄžER BU YOLDA YOLCU İSEN
VARABİLMEK BU KADAR ZOR MU BİLİNMEZ


HER ZAMAN KAZANACAÄžINI SANMAYACAKSIN
GÜZELİÄžİNE, GENÇLİÄžİNE KANMAYACAKSIN
YAŞLANINCA OD DÜŞSE BİLE YÜREÄžİNE YANMAYACAKSIN
FARKINA VARMAK BU KADAR ZOR MU BİLİNMEZ


AŞKLAR VE SEVGİLER SİZLERİN OLSUN EY VEFASIZLAR
BİZE NE GEREK SİZLER DURURKEN… SOYSUZLAR
ANLARMI ZATEN BİZLERİ UZUN SAÇLI DUYGUSUZ LAR
ANLAMAK BU KADAR ZOR MU BİLİNMEZ


CESUR’UM NEYLESİN GEÇER GİDER GÜNLERİ
NE GELECEÄžİ VAR NEDE KALDI DÜNLERİ
BIRAKACAÄžI BU DÜNYA’YA BİRTEK ŞİİRLERİ
ANLAŞILMASI BU KADAR ZOR MU BİLİNMEZ
Kac kez gittim senden.
yanilgiler yalniz yasanirdi ve sen her zamankinden daha cok yoktun.
sensizligin hicbir turune alisamadigimi bilirdin, ama yoktun. her zamankinden daha cok yoktun ve benim sana vuruldugumda kesilmemis cezalara karsi nasil savunmasiz oldugumu bilirdin.
kac kez gittim senden.
yine sana dondum, her defasinda sana dondum, zemherilerde yere dusurulmus bir cicek kadar caresizdim; usuyordum ellerin olmayinca tenimde. yenilgiler yalniz yasanirdi ve sen her zamankinden daha cok yoktun.
kac kez gittim senden.
kendimden gittim. tanimlanmamis yenilgilerimde tek bedeli sensizlikti de ben sensiz yapamazdim; yasayamazdim iflasini gozlerimde.
iste bu yuzden, yalnizca bu yuzden kac kez yine sana dondum. kendimle dondum, sen olmadin.
her yeni bulusmada biraz daha benimdin ve sen her zamankinden daha cok yoktun.
kimbilir hangi mevsimlerde unutulmus bir sarkiydi dudaklarini kanatan.
yanlis basan notalarda ben hic olmadim, saklama sakin.
kac kez gittim senden.
kendimden gittim sonunda. tanimlanmamis yenilgilerdi. bedeli sensizlikti de ben sensiz yapamazdim; yasayamazdim iflasini gozlerimde.
sen uzakliklarda kendini arardin; benim yakinlikarimsa yalnizca sanaydi.
yanlis kurulmus denklemlerde cozum aramak yakismazdi sana. olmazdi sevdigim.
her sozun ayrilik uzre fermanlandi ve sen her zamankinden daha cok yoktun
kac kez gittim senden.
yine sana dondum, her defasinda sana dondum.
ellerimi eski sicakliginla tutman yeterliydi, bilirdin
kac kez gittim senden.
kac kez yine sana dondum.
anlatmak yetmez sevdigim; anlamak yetmez.
birgun sensizligi sana birakip dusersem topraga, korkuyla uyanacaksin gecenin bilinmez bir yerinde. gozlerinde cig tanesi islakliklar.
buz kesecek elin, ayagin.
sarsilacaksin!
bir ani sececeksin kendine; bu kez hayal olma sirasi bana gelecek.
dudaklarinda cok sevdigimi bildigin o sarki: Seni Seviyorum...
[SIZE=4]GIT DEDIN,GITTIM ISTE
.. ama sen her zamankinden daha cok yoktun[/SIZE]
HER AYRILIK BiR KAPI AÇAR
Ayrılık, yarımların acısını bırakır ömrümüzün herhangi bir vaktine. Yaşanılan acı sadece bir sözcüğün sıradanlığına sığdırılmıştır. Oysa o, soluk alıp verilen her dakikada saklıdır. Gecenin karanlığı ile gelen sızı, göçmen kuşların kanadına takılan sevinç, kuzeyden esen rüzgarın kokusu, sonsuz dokunuştur ayrılık.
Giden biraz yaşanmışlık biraz da yaşanacak şeyler götürmüştür. Biraz kendi ömründen biraz da onun ömründendir götürdüğü. Oysa gözlerdeki ıssızlıkta bulunmuştur aranılan. Hiç bir bencillik kıyılarına uğramadan yanaşılan bir limandır yaşanılan. Onca kalabalığın içinde çırılçıplak bulunulan yalnızlıktır paylaştıkları. Uzun zamanlardan topladıklarıdır birbirlerine sundukları. Giden götürmüştür bir ömür biriktirdiği acıları da.
Bir kuş kanadının çırpınışı kadar kısadır. Her şey bir anda bitiverir. Bulunduğu gibi, yüreğe kabul edildiği gibi, anlaşıldığı gibi değildir bu. Zamanın hızı daha acımasızca işler terk edişin durağında. Başlarken duyulan kaygıların dizildiği, kuşkuların yer edindiği kadar uzun değildir ömrü. İki kirpiğin buluşma anından daha hızlıdır bazen ayrılık. O ilmek ilmek işlenen, günlerce diller dökülen ve bin türlü acının içinden süzülerek getirilen sözcüklerin sihrinden yoksundur. Çünkü hiçbir yıkımın hassaslığa ihtiyacı yoktur. Onda ayrıntı da yoktur. O sadece yıkar giderken... ve yıkım zaman ile bir bağ kurmaz. Çünkü zamanın yeri yoktur gidenin bıraktığı yerde. Giden zamanı da almıştır yanında, gelecek geçmişin gölgesindedir artık.
Mısralara sığmaz olur acının derinliği. Uçurumlar ile kıyaslanır yalnızlık. Uçurum kenarında gezer güzel ve acı anılar. Her seferinde kalandır bu uçuruma devrilen.Ve hep kalandır anıların cenderesinde boğulan. Fırtınalarda kaybolan, girdaplara takılan. Bilir ki kurtulduğu her fırtınadan, çıktığı her kuytuluktan yokluğu duyacaktır. Bundandır ki hep kalan, ayrılığın nedenlerini düşünür uzun uzun. Bir kuyunun derinliklerinde bulacağı ışığın onu getireceğini sanarcasına. Çaresiz kalınca, sanık sandalyesini kurar. Bir kendini oturtur bir de gideni. Ama bulamaz suçu tespit eden bir delil. Hep pişmanlıktır gelip dilinin ucuna dolanan. Ve güzele dair anlara kızmaya başlar. Güzel anlardan pişmanlıklar gelip oturur içine. İşte o zaman gerçekten bitmiştir aşk. Yaşadığın güzellikten duyulan pişmanlık bitirir her şeyi. Oysa kızılan ayrılıktır. Ayrılanın acımasızlığıdır. Belki de tanınamayandır kızılan.
Giden hep bir kapı aralamıştır kendine. Bir perde çekemez yaşadıklarına ama daha bir güvenle bakar hayatına. Oysa hep bir kırık ayna taşır yanında ve her düşündüğünde aşkı o aynadan bakar kendine. Belki de kalandan beklediği itaattir, kabulleniştir, sesindeki çaresizliği hissediştir. Bilmez ki ne büyük bir yalnızlıktır içine düştüğü. Çünkü her veda kötü bir alışkanlık bırakır insanın hayatına. Veda ettiğin gibi edilen olmanın da korkusunu salar yüreğine. O, acımasızlığın nasıl olduğunu bilir. Bunun içindir ki, aşkı bir önceki gibi yaşayamaz. Çünkü aşkta acıma olmadığı gibi acımasızlığa da yer yoktur. Bu nedenle her yeni aşka bu korkunun gölgesinde başlar giden. Artık giden değil kalan olmanın korkusu taşıyandır.
Her ayrılık, bir filmin sahnelerini bir romanın sayfalarını andırır. Bu yara bir daha asla kapanmaz ve hiçbir ilaç iyileştirmez sanılır. Artık ne kuşların kanatlarına takılan sevinci duyumsar, ne bir çocuğun tebessümünü fark eder ne de ağlamak onu teselli eder. O sadece, yalnızlığının girdabında nasıl boğulduğunu düşünür. Her ayrılık, bitmişliğin veya zor ile kazanılanın kolay kaybedilmesinin kabullenilmemesidir; kendisine sorulmadan alınan bu kararın incittiği onur, sevgi sözlerinin ardında gizlenmiş olan terk edişin bir anda bilinmesidir ayrılık acısı.
Her veda çıktığı kapıyı açık bırakır. Arkasından kapatmaz, kapatamaz. Çünkü o arkasına bakmadan gidendir. Arkaya bakmanın, bıraktığı yıkıntıyı görmenin anılarında silinmeyen bir acının resmini çizeceğini bilir. Bu nedenle hiçbir veda arkasına bakmaz ve bu nedenledir ki, çıktığı kapıyı kapatmaz. Oysa her veda şunu hep unutur; her aşk bir veda kapısından girer.

alıntı
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37