:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Aşka Ve Sevgiye Dair
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37
Gel Desem Sana...
Hiçbir Şey Sorma,Hiçbir Şey Konuşma,Sadece Gel..
Gelirmisin? ?
Hadi Desem Yada..
Hiç Birşey Sormadan Yine Benimle Yürür Müsün Sonu Belirsiz...??
Bakmasan, Görmesen ,Duymasan Beni Günlerce..Aylarca Belki..
Yine Beni Severmisin??
Gözden Irak Olan Gönülden De Uzak Olurmuş Derler Ya...
Yanımda Olup Uzak Olanlardansan,Uzakta Olup İçimde Olmayı Becerebilirmisin..



Aylar Sonra,Yıllar Belki..
''Seni Sevdim .. Senden Gelen İyi -Kötü Herşeyi Sevdim .Ve Hep Seveceğim '
Diyebilirmisin??


Yanımda Otururken Bile Zaman Zaman Deli Gibi Özleyebilir Misin??
Her Ayrılışımızda Sabaha,Bir Daha Görmeme Korkusuyla Deliril Misin
Her Gelen Telefonda'ben Diye İrkilir Misin Sebepsiz??
Beni Her Dakikana Taşıyıp Yaşamayı Becerebilir Misin??





beni,ben gibi sevebilirmisin..?
delirsem bi gün..' CANIMMMM diye sarılabilir misin....?
kapris yapmak istesem ..yapsam hattaa şımarıp,kalabalıklarda elimi tutabilir misin...?




Hayat Birgün Bana Oynarsa,Maskeleri Yırtıp Her Yerimde Yine Beni Görebilirmisin..??
Ne Şart Ne Konum Olursa Olsun,Gözbebeklerimin Hep Aynı Bakacağını Bilebilirmisin..?



Yada Ben Hayatla Oynamaya Kalkarsam Birgün Nefesimden Sıkılıp
Ölsem Birgün,Yaşadığın Her Gün İçin Benimle,'Bir Saniye İçin Bile Pişman Degilim '
Diyebilirmisin...?




Sevgilim Ol Diyosun Bana.....
Sen ,Bu Sevgiyi Kaldırabilir Misin.....?
Tutsam ellerinden ağlarsın.
Benek benek büyür karanlığım.
Nokta nokta korkutur seni.
Tutsam ellerinden ; ağlarsın

Toprak kokar avuçlarım , kan kokar.
Ben hoyrat gecelerde boy atmış fidan,
Boz bulanık sularda yıkanmış , arınmışım.
Geceleri çok yakınım yıldızlara,
Işığa çıkınca bir karışım.

Tutsam ellerinden ağlarsın.
Doğduğum köyü bir bilsen.
Gece gecemden büyük,
Acısı acımdan derin.
Tutsam ellerinden , üşür ellerin!

Cahit Sıtkı Tarancı
Şu an İstanbul’a herhangi bir sahilinden bakmak için,
Kapatıyorum gözlerimi seninle birlikte.
Her yanım İstanbul…

Düşüyoruz bir gecenin sessiz mekanına.
Sahipsiz bir mekanda geceye.
Mekansızlığımızın en derin arklarından geçip kendi yolumumuzu buluyoruz.
Ve taşıyoruz içimizde koca bir kentin bıraktığı izleri,
Kaldırımların arasından bir mazgala düşerek denize sürükleniyoruz yanızmdaki çöllerimizle.
Uzak kilometrelerin arasından alıyorum biliyormusun..? Senin kokunu.
En tenha yerinden sayıklıyorum seni.
Bak sevdiğim İstanbul yanımda…

Kent içinde denizi, deniz içinde sahili,
Sahilde martıları anımsıyorum.
Bir bahar günü senin için yazıyorum yanımın nazlı ismini.

Kalabalıkların en orta yerinde, kayboluyorum en kestirmeden.
Ve tüm yalnızlıklarımın öznesi ikinci tekil şahıs.
İstanbul, her yanımda…

Kasım aylarında kar yağar yanımıza,
Şimdi çöl kumu bekliyor hava raporları.
Habersiz gelip geçiyor kar bulutları üzerimizden.
En çıkmaz sokaklara çaresizce bakıyorum.
Yangından kaçırıyorumdum adam boyu yalnızlığımı.
Güzel dilekleri çıkarmak için kilitli sandıklardan, Sen geldin.
Erken gelen yaşlanmışlığın gölgesinde büyüyorken bir yanım.
Fermansız gecelerde kanamaların en çok olduğu bir hayaldi gördüğüm,
Ama şimdi görüyorum seni, konuşuyorum seninle,
Ve..
Senin için İstanbul’a çeviriyorum bu hayatı.

Her yanımda tahtsız hükümdarlar büyüyordu.
Her hayal için geceyi bekleyecek kadar vaktim olmuyor.
Kapatıyorum gözlerimi, şimdi gördüğüm İstanbul.

İçimdeki yoksulluk,
Zavallılık derecesinde bir çok zenginden daha zengin.
Mutlu olmak için akçe saymıyor parmaklarım.
En küçük olayda bile mutlu olabilecek kadar mutlu artık bir yanım.
İstanbul önümde,
Hayaller kurmaliyiz...

Aci, agulu dikenler gibi ruhuna dolandiginda, ofke kizil bir kuheylan gibi kosturdugunda, keder yasli bir agac gibi ustune yikildiginda, duracaksin, durup gumus bir su gibi akan sabahin tazeligine bakacaksin, sana iki yuz yil onceden haberler tasiyan alayci kargalarin sesini dinleyeceksin, ciceklerini koklayip derin bir soluk alacaksin. Ölum seni kusattiginda, tam da o sirada, hayati dusuneceksin..
Aciyi, ofkeyi, kederi ulu bir golgelige yatiracaksin bir zaman, 'dinlenin biraz' diyeceksin. Bir inci avcisi gibi, ta derinlere dalip tek tek butun istiridyeleri acarak, bir sevinc arayacaksin. Hayaller kuracaksin. Hatiralarini bir daha gozden gecireceksin. Sevdiklerini dusuneceksin ve seni sevenleri. Özlediklerini dusuneceksin ve seni ozleyenleri. Teninde iz birakanlari ve senin izini tasiyan tenleri. Seni sakalariyla guldurenleri ve senin sakalarina gulenleri. Sevinclerini, hayallerini, hatiralarini, sevdalarini, sevismelerini, ozlemlerini, sakalarini bir bir yerlestireceksin icine, hayat denilen mucizenin sana verdigi armaganlari sikica kucaklayacaksin. Ölum her yandan ustune saldirip seni kusattiginda, tam da o zaman hayati dusuneceksin. Guzel bir haber gelecek belki yarin sabah. Belki bir mektup alacaksin. Sana gulumsemesini istedigin biri gulumseyecek belki sana. Seruvenci gemiciler gibi mechul denizlerde kayboldugunda, tam da o zaman karanin bir gun gorunecegini dusuneceksin. Gozcunun kara gorundu diye bagirdigini hayal edeceksin. Kara hic gorunmese bile, hic olmazsa neyi aradigini ve neyi kaybettigini bileceksin, cektigin onca firtinanin, varmayi umdugun hedefle mana kazandigini anlayacaksin. Her seyi kaybetsen de hayallerini kaybetmeyeceksin. Neyi aradigini hic unutmayacaksin. Sevinclerini ne kadar hatirlarsan, acinin derinligini o kadar kavrayacaksin. Yasadigin ve yasayabilecegin guzel seyleri ne kadar cok dusunursen ofken o kadar keskinlesecek. Karanlik inerken isiga daha dikkatli bakacaksin. Geleceginle arana dibinde canavarlarin dolastigi bir ucurum koyduklarinda, nasil bitecegini bilmedigin atlayisini yapmadan once, gecmisine, sevinclerine, hayallerine yaslanip guc alacaksin.
Sevdigin turkuyu mirildanmaktan hic vazgecmeyeceksin. Bir cicek ilistireceksin yakana. Ölum seni kusattiginda, tam da o zaman, hayati dusuneceksin.
En azgin, en ihtirasli sevismelerini... En cilgin hayallerini... En cagiltili kahkahalarini... Belli olmaz, belki yarin sabah bir haber alacaksin.
Aci, agulu dikenler gibi ruhuna dolandiginda, ofke kizil bir kuheylan gibi kosturdugunda, keder yasli bir agac gibi ustune yikildiginda, duracaksin, durup gumus bir su gibi akan sabahin tazeligine bakacaksin, sana iki yuzyil onceden haberler tasiyan alayci kargalarin sesini dinleyeceksin, ciceklerini koklayip derin bir soluk alacaksin. Ölum seni kusattiginda, tam da o sirada, hayati dusuneceksin. Aciyi, ofkeyi, kederi ulu bir golgelige yatiracaksin bir zaman, 'dinlenin biraz' diyeceksin. Onlari sefkatle dinlendireceksin. Çunku onlara yine ihtiyacin olacak.

(kaynak bilinmiyor)
Kafiyeli Kadinlar

Siz kurumayi bekleyen eski nehirlerdiniz,
Onlar karsuyu olup kavrulan kalbinize aktilar

Saclarinin dalgalarinda savrulan bir cift sandal oluverdi gozleriniz,
Oysa onlar hep yere baktilar ….

Siz ac bebeklerdiniz,uveydi tum sevgilileriniz
Onlar ozlediginiz kucaktilar,

Siz kordunuz oysa onlar
Pamuk kinli keskin bicaktilar...

Siz cizik ciziktiniz,guldukce incelirdiniz,
Onlar tepeden tirnaga dudaktilar…

Siz koca koca adamlardiniz,
Onlar; zamana inat nasil da cocuk,nasil da ufaktilar…

Sevmelere kiyamazdiniz,nasilda kiskanirdiniz,
Herkese haram,size haktilar ….

Siz bir tatli soze bin aci omur bicerdiniz
Oysa onlar severken cesur,beklerken korkaktilar...

Siz beklenmeyi dilerdiniz,gitmeye yeltenirdiniz
O an islak islak baktilar; ustelik cirilciplaktilar...

Adlari dilinizden dusmezdi artik
Tadiniz kacardi sofrada yoksalar,
Onlar asiniz,tuzunuz,balinizdilar
velhasil damaktilar...

Siz bir kis gecesi sokaga birakilmis evli barkli adamlardiniz
Onlar hem saganak hem siginaktilar...

Siz elinize yuzunuze bulastirirdiniz ihanetlerinizi
Ama bilmezdi onlari kimseler,
Balkonlarinda salinan carsaflari gibi apaktilar...

Siz akil sir erdiremezdiniz,herkese ic dokerdiniz
Onlar sadece sarmasiklarla sirdastilar,bu yuzden bu kadar kivraktilar...

Siz gun be gun eridiniz,ozledikce inceldiniz
Onlar tovbekardilar ve simdi size de yasaktilar...

Siz daglara ciktiniz,denizler astiniz
Unutamadiniz
Dondunuz bir baktiniz,
Onlar kalbi sasan adamlara yeni kavsaktilar...

Artik o yumusak bedenleriyle
Bir yabanciya yataktilar...

Siz kendinizi kemirdiniz,kufurbaz yeminler edindiniz
Oysa onlar hayalinizde hala,ak gelinlige al duvaktilar...

Siz 'Kafiyeli Kadinlar' siirinde celimsiz bir ozneydiniz
Onlarsa hep zengin uyaktilar...

Ah bilmediniz,
Siz hic bilmediniz
Onlar ki onlar:
Sadakate uzak
Aska tuzaktilar …

Fatma Aydogdu
bir...

bir yer var gidemediğim
bir göz var göremediğim
bir yüz var seçemediğim
bir yürek var açamadığım
bir yolu var bilmediğim
bir ben var azmettiğim
bir sen varsın meylettiğim
bir tek sen varsın sevdiğim....

nurdan özcan
Sevgili'ye...

Bak ey Sevgili bak, o cânım toprak bile çatlamış susuzluktan,
Baksana, yermenekşesi de boynunu bükmüş damarlarındaki kuruluktan.
Feryatlarını işitebiliyor musun Sevgili?!
İşte ben de figandayım, onlar misali heyecanını kalbimde duyamamaktan.

Dinle ey Sevgili dinle, gönlümün melodisi nasıl da acıklı, nasıl da isyankar.
Yokluğun çekilmiyor inan, sensiz olmak bana zarar.
Dörtbir yanımı sarmış fesat, yalan, riyakâr.
Bir an önce gel Sevgili, yaşayan bedenim bir ölüymüşcesine olmadan mezar.
(14.05.08)

Hisset ey Sevgili hisset, ılık ılık esen sevda rüzgarını,
Kapıl sen de ne duruyorsun döneyim deme sakın arkanı.
Sevilmek mutlu eder sevmek kadar ruhu vareden canı.
Lütfetme Sevgili(!), tüm samimiyetinle yüreğime işle nakış nakış aşkını.

Dokun ey Sevgili dokun, bilirsin ki tenin, tene seslenmesi bir başkadır.
Gözler gibi sözcükler de sükût ederek böyle anları onurlandırır.
Duyguların, farklı türde sevilene ayna olup yansımasıdır.
Erteleme Sevgili, haydi uzat ellerime ellerini, gönlümün telini nurlandır.
(24.09.08)

Anla ey Sevgili anla, sevgimin, sana olan özlemimin büyüklüğünü artık!
Yalvartma, yakartma, ağlatma ne olur bitsin gönlümdeki ayrılık.
Düşlerimize misafir olan "yâr" eşkâli inan birbirine çok tanıdık.
Karanlıkta göz kırpma Sevgili, bir adım at !
Anlasana bizi bekliyor aşk huzmeli aydınlık..
(17.10.08)

Nurdan Özcan
Seni tam olarak anlatmaya calisirken yuregime, susmak zorunda kaliyorum.
Fisiltilarla konusuyorum kendimle.

Sagir duygularim hareket ederken beynime, kalbim emrinin golgesinde mecalsiz kaliyor.
Yorgun vede bitkin yuregim.
Simsekler cakiyor ve yildirim dusuyor bilmedigim yerlere, kaybolan umidlerim savruluyor ordan oraya. Seni dusunuyorum ve acimasizca yargiliyorum kendimi.

Birseyler tersine donuyor, karanliklar alabildigince karanlik, geceler uzadikca uzuyor.
Sessizlik olumle esdeger sanki.Ruhumu, bedenimi yakan ise sensizlik.

Derin bir korku yuregimi sariyor seni dusundukce.Duraksiz saatlerin tikirdisi her an beynimde isliyor, sancisi yok nedense.Ama yuku agir, vicdanla catisma halinde, bir vurgun siddetinde.
Arzular gomulu can tende,umidler nadasda, gonul yasta.....

Yarim kalan umutlara takili ayaklarim, gidemiyorum.Oldukca uzun bir yol var arkamda, onumu goremiyorum.
Mucadele icindeyken hayatla, omrumun neresindeyim onuda bilmiyorum.
Belkide sagir duygularimin esiriyim hala, farkinda degilim. Belkide sensizligin kollarinda caresizim.

Sensizligimi korkakligima verme sakin.Umudun yeserecegi bahari bekliyorum sadece esaret ikliminde.
Seni o kadar cok seviyorum ki melek yuzlu sevgili, seni o kadar cok ozluyorum ki......Gitmek istemiyorum senden......
Susmak ta istemiyorum aslinda ama susuyorum, sagir duygularim duymazda zaten haykirsam bile ne beni, nede seni...
ÜSTÜME GELME HAYAT

Alıp başını gitmek istersin.
Bilmediğin, bilinmediğin,
Çözmediğin, çözülmediğin bir denkleme...
Biraz ürkek düşünürsün...
Biraz kekeme....

' Üstüme gelme hayat!
Bundan sana ne...? ! '

Kekemeliğin korkularındandır...
Giderken bile; gidene değil de
Geride kalana aklın takılır...
Bir yanına yatarsın ' git.. ' der
bir yanın ' kalmalısın... '
Geceleri hep uykusuz kalırsın...
Ayağına pranga olur tüm düşündüklerin...
Gitmeden daha
Sen; gider gider gelirsin...

' Üstüme gelme hayat....
beni bilirsin....'

Kaldığın bu yerde
Harcadığın yılların gelir aklına...
Bir bir sayarsın...
Toplarsın, çarparsın,
Böler, çıkarırsın...
Bakkal defteri kadar kalın...
Bakkal defteri kadar karmaşa...
İçinden bin bir küfür
' Sümme haşa...! Sümme haşa...! '
Farkedersin ki hayatı
Arka sokaklarda dolanarak yaşarsın...
Kabarmış hesabından kaçarsın...

' Üstüme gelme hayat...!
Daha neyi alacaksın..? ! '

Hep sevmişsindir aslında...
Hep ama hep sevmişsindir...
Birini sevmişsindir sonra...
Sonra birini daha...
Birini daha...
Daha....! ?
Her gelip geçen gemiye aşık olmuşsundur..
Gemiler gitmiş
Sen yorulmuşsundur...

' Üstüme gelme hayat....!
Gemi olmuşmusundur..? '

Kocaman bir mahalleden
Daracık bir sokağa.
Sokaktan ufacık bir eve
Evden odaya....
Yağlarından tiksinir gibi
Kurtulmak ister gibi
Kapatmışsındır kalabalıklara kendini...
Gitgide yanlız kalmışsındır...
Yalın yaşanan gecelerde
Gitmekle kalmak arasında dolanırken...
Beynine bir silah gibi dayamışsındır korkularını...
Yalnız...Korkak...Kekeme....

' Üstüme gelme hayat...!
Kıyarım kendime....! '
alıntı
O durmadan kaçıyor;
Sen ardından gitmiyorsan;

O günün her saatinde saklanıyor,
Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;

O sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;

Boşuna aldatma kendini,
Onu sevmiyorsun demektir.
Elindeki içki kadehinde,
Dudağındaki sigarada ,
Okuduğun kitapta,
Mırıldandığın şarkıda,
Söylediğin şiirde,
Gördüğün rüyada
Ve yaşaman icin
Ciğerlerine doldurduğun havada
O yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Renkler onunla değerlenmiyorsa,
Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının,
Mavi maviliğinin farkında değilse,
Beyaz yalnız o giydiği zaman
Güzelliğini haykırmıyorsa,
Sabahları onu görünceye kadar
Güneş doğmuyorsa
Ve onsuz gökyüzü geceleri
Aya, yıldızlara hasret değilse
Onu sevmiyorsun demektir.

Sokakta gördüğün her yüzde
Ondan birşeyler aramıyorsan,
Güzel bir manzara,
Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,
Omuzlarına dökülmüş saçları,
Bir sis perdesinin ardında
Her zaman gülen,
Işık sacan gözleri
Aklına gelmiyorsa,
Durup durup avuçlarının
Sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Dünyada yaşıyan öteki insanların
Senin için hâlâ bir değeri varsa ,
Ona karşı tutumunu
Toplumun köhne ve manasız
Kurallarına göre ayarlıyorsan
Ve açık açık
Sanki var olduğunu haykırırcasına
Sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Yok o senin icin
Herşeyden değerliyse,
Gözünü yumduğun anda
Onu görebiliyorsan,
O bütün şarkılarda,
Bütün şiirlerde,
Bütün resimlerde ise,
Ona muhtaç olduğunu
Söylemekten utanmıyorsan,
Senin içten ve büyük sevgine
Karşılık vermiyeceğinden
Korkmuyorsan,
Bütün bencil duygularından
Sıyrılabilmişsen
Onun için herşeyi,
Ama herşeyi yapacak gücü
Kendinde buluyorsan,
Her hali sana
Ayrı ayrı güzel geliyorsa,
Karşıisında kendini
Bir çocuk gibi hissediyorsan,
İstediği anda onun için
Ölebileceksen,
Onun için yaşıyorsan
Ve yine onun için
Bildiğin bilmediğin
Bütün düşmanlıklara
Karşı koyabileceksen,
O her geçen dakika
Sende biraz daha büyüyorsa
Ve kendi kendine bile
Çok sevdiğini bütün
Samimiyetinle,
İnanmışlığınla
İtiraf edebiliyorsan,
Bir gün o seni hiç,
Ama hic sevmediğini söylese bile ,
Senin sevginde azalma olmayacaksa
Ve ölünceye kadar onu aşkların
En olumsuzu ile sevebileceksen;
İşte o zaman
Onu seviyorsun demektir.
O sana sevmeyi,
Gercek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
O , hiç sen olmasan bile,
Seni bir parça sevmese bile....


Ümit Yaşar OÄžUZCAN
nokta.jpg
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37