:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Aşka Ve Sevgiye Dair
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37
yuregim.jpg
AŞK İKİ KİŞİLİKTİR... Değişir yönü rüzgârın
Solar ansızın yapraklar.
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini,
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten.
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar.
Boşanır keder zincirlerinden
Sular, tersin tersin akar.
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar.
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken.
Çünkü, hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını.
Severken hiçbir böcek,
Hiç bir kuş yalnız değildir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

[FONT=&quot]Ataol Behramoğlu[/FONT]
Aşk Seninleyken Aşk


Aşk uzak yolları aşmak
Dağları geçerken bulutlarla boğuşmak
Sevdiğine varırken sevmediğinle uğraşmak
Aşk büyük olduğu gibi büyük davranmak

97900606.png
Aşk sevdiğinin yanındayken kavuşamamak
Bir gece vakti sahilde sabahlamak
Dolunayı seyrederken onunla mutlu olmak
Aşk fedakarlıktır aşk


Aşk kıskananları çatlatmak
Kendin kırılsandan sevdiğini kırmamak
Gözlerinin içine dalmak kaybolmak
Aşk kimi zaman tek kişiliktir aşk

Aşk güneşin altında onun için yanmak
Kavrulsanda umursamamak
Zamansız öğrendiklerini sinene atmak
Aşk bir ufacık tebessümdür aşk


Aşk uykusuz kalmak
Uykusuzken çalışmak
Evinde düşlere dalarken
Bir fincan kahvenin hatrıdır aşk

Uzak yollar, uykusuz zamanlar
Sahildeki anlar, her an gözlerden damlar

Aşk seninle yaşandıkça aşk..
Kelimelerin en kifayetsiz olduğu yerdeyim şimdi,
Sana seni seviyorum demenin yetmediği çılgın anaforlarda gönlüm,
Ama yinede söylemek istiyorum seni deliler gibi seviyorum,
Ama amansız ama zamansız ama umarsız seviyorum seni

Ve dem yok artık ne kalbime ne zamana,
Seni tan yeri ağarırken seviyorum,
Seni gün batımında seviyorum,
Seni uykuda, seni rüyamda,
Seni otururken, seni yürürken seviyorum,
Seni sevmeyi düşünüyorum ve seni düşünmeyi seviyorum.
Günüm sen, gecem sen, ekmeğim,suyum sen,
Ah iki gözüm,birde korkusuz kollarımda olabilsen.

Adını anımsayacak kadar bile önemsemediğim bir adam;
Gözlerine bakarken yada olur olmaz anlarda onu düşünürken gözlerin dolarsa,
Çoktan geçmişsin demektir burdan sonra dönüş yok tabelasını derdi.
Seni her düşünüşümde yıkılmış baraj kapakları gibi isyanları oynar gözlerim.
Seni ölümüne seviyorum gözümün ışığı,
Seni telefonda konuşurken,
Seni iki satır karalarken,
Yada evde yemek yaptığını düşünürken seviyorum,

Seni büyük bir markette alış veriş yaparken,
Yada yada halkevi üst geçit altında korsan cd beğenirken seviyorum,
Seni aynanın karşısında makyaj yaparken seviyorum,
Kafamda binlerce renkte gök kuşağı oluşuyor seni, düşünürken,
O an seni arayıp binlerce kez seni seviyorum demek geliyor içimden,
Seni laf olsun diye değil, sevdiğim için seviyorum,
Ama amaçsız ama tutarsız ama kuralsız seviyorum,
Sakın nedenini sorayım deme, çünki nedenini bende bilmiyorum,

Seni sabahları uyanınca;
O günün seni bana ne kadar yaklaştırdığını düşünerek seviyorum,
Sen, Cuma akşamının tatlılığında, seni pazarın rehavetinde,
Seni pazartesi sabahının sevimsizliğinde seviyorum,
Seninle yanyana olmasakta paylaştığımız anları seviyorum,
Gecenin bir yarısı tatlı bir mesaj göndermeni,
Yada gönderdiğim mesajı okumanı seviyorum.
Benimle aynı anda bir tv filmini izlemeni,
Yada gecenin bir vakti benimle uyumanı seviyorum,

Düşünmek aşığın işi değilmiş, derlerdi inanmazdım,
Oysa şimdi seni neden sevdiğimi merak etmeden,
Kendime hiç bir soru sormadan seviyorum,

Bilmiyorum ne kadarını tahmin edebilirsin sana olan sevgimin,
Yada ne kadarı inandırıcı olabilir sarfettiğim sözlerimin,
Ama ne bir çabam olacak seni sonsuz aşkıma inandırmaya,
Nede böyle bir teşebbüsüm,
Belki elimle gösteremem sana, seni ne kadar sevdiğimi,
Belki yüksekliğini, ağırlığınıda veremem,
Uzunluğunu ölçmeye icat olmadı hiçbir ölçü birimi sevgimin,
Ama emin ol can özüm, emin ol içimin içi,
Seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum.

Harun Kaya
Bir Yemin Sözüm Vardı Sana

Bir yemin sözüm vardi sana
geçmisimle gelecegim arasinda ki iste o liman da
saati gelmis vapuru kaçirma telasi olmadan içimde
bekleyecektim
güvercin inisini avluma..

sana uyanislarimin çapakli gözleri açilmadan
bosa sarilan kollarimin huysuzlugu dinmeden
sol yanimda ki soguk yastigima akittigin göz yasi lekesi
silinmeden..
bir yemin borcum vardi ellerim ellerine degmeden..

dag gibi üzerime devrik yalnizligimin koyaklarinda
efsunlu tiz sesinin ötüsünü sakladigin kus kanadinda
özgür,suskun,mütevekkil,yorgun bedenimin sahdamarinda
yeryüzüne depremler düsürecek..
boynumun vebali bir yemin borcum..

biz bu sevdayi..
henüz koklanmamis
tomurcuklarinda yedi renk filize durmus
faydasiz yillarin bag bozumu arifesinde
agir bedellerin beyazi sakaklarimizda büyüttük..

biz bu sevdayi..
kaçak gecelerin küf kokan sokaklarinda
nankör mermilerin bagrimiza hunharca gömüldügü
kelepçeli ellerimizde sabirla,inatla,hirsla..
çat diye çatlayacak iki yüregin tam ortasinda yeserttik..

simdi bir mevsim ki hazan..
dallar çiplakligina aglarken sessizce
karincalarin yaz boyu kosusturmalari meyvesini vermisken
hirçin kartallarin kanatlarinda sicak iklimlere göçe durmusken umutlar
tüm takvim yapraklarini yakarcasina..
eylül sarisina nispet yesile boyuyorum zamani..
bir yemin borcum vardi sana..
yalnizliginin dipsiz kuyularina atiyorum kendimi
ses veriyorum gecene
eteklerimdeki tüm taslari hasretine mesafe çeken yollarima ekerek
uzak iklimlerden bulutlara yükleyip göz yaslarimi
sözümü tutuyorum..
adam gibi..
leke sürmedigim sevdani avuçlarimda nefesimle isitip saçlarina yagiyorum kaldir basini gözüm borcumu ödüyorum..
Yetinmeyi bilirmisin
Biliyormusun sevgili.. hep derler yaaa.. gözden uzak olan gönülden de uzak olur..Sanki bunu inkar edercesine, gönlüme, yüreğime doğru bir nehir uzanıyor yüreğinden..
suları serin ve berrak... her damlası susuz çöllere hayat verir misalii... Zamanı durdurmayı bilirmisin sevgili...Özledikçe, yaktıkça yüreğini hasretin... zamanı durdurmayı öğreniyorsun..

Gözlerde takılı kalıyorsun, saatlerce bir bakışla avutuyorsun kendini...
sonra sessizliğe bürünüyor yüreğin...olmak istediğin yerde olamamanınacısıyla kıvranıyorsun... Çaresizcee..

O an..

Duyuyorsun...

Görüyorsun...

Özlüyorsun...

Susuyorsunnn

Yetinmeyi bilirmisin Sevgili...
Bir beyaz güvercinin gagasında yollanan öpücükle başlayan aşkını....
kısacık zamanları sonsuzmuşcasına yaşamayı...
sana ait olduğunu bilsende... her an yanında olamamanın deriiiinn ve dayanılmaz acısıyla yaşamayı...
her ayrılık saati geldiğinde gözyaşlarını inci tanesi misali saklayarak yaşamayıı...

Biliyorsun...

Hissediyorsunn...

Yanıyorsunnn..

İsyan ediyorsunnn...

Ama yetiniyorsunnn..
Sessizce Susuyorum

Hiç kalbin ağrıdı mı sebepsizce,
Hiç için titredi mi sıcak yaz geceleri,
Dolunaya baktığında hissettin mi hiç
Yapayalnız derin bir karanlıkta olduğunu,
Ve acı bir şekilde farkına vardın mı,
Kalabalık içinde sessizce dolaştığını.

Düşündüğün şeyi bilmeden uzaklara takılır gözlerin;
Ellerin bilmediğin elleri tutar sanki,
Tuttuğun el sana huzur verir de;
Sen o huzurla bir türlü rahatlayamazsın.

Boğazında kelimeler düğümlenir, yutkunursun;
Bakışların buğulanır, gözlerini kısarsın,
Tek damla düşmesin diye çabalarsın;
Bilirsin ilk düşen damla habercisidir; sağanakların,
Bilirsin sağanakların ardından körelir; duyguların,
Bilirsin ki içindeki yangınlar büyür sağanaklarda.

Sen bilirsin ama kalbin bilmez bunları,
Yaşadıkça yaşar sevdalar kalbinde,
Büyüdükçe büyür kalbin, her sevdayı saklar içinde,
Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne,
Taşıyamaz olur bedenini, artık yorulur.
Duyguların ağır gelir; ezilirsin
Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende,
Teslim olursun ölüme,
Sessizce.
Aşktan Bahsetmeyen Bütün Şarkıları Azat Ettim Beynimden

Aşktan bahsetmeyen bütün şarkıları
Azat ettim beynimden bu gece
Çenemde kilitli kalmış bütün cümleleri
Ki özgür olsalar da söylenmeyeceklerdi belki çoğu
Sana
Seninleyken
Sensizlikten bahseden cümlelerimin


Aşkı anlatmayan bütün şarkıları
Azat ettim beynimden
Hani o üç kuruşa meyhane köşelerinde okunan
Hani o üçüncü kadehten sonra olma sahte kahramanların
Alkol kokan ağızlarından geceye yayılan
O ucuz şarkıları.


Acıları alkolle evcilleştirmenin bir faydası yok
Yahut bütün şarkıları silip atmanın beynimden
Bu gece bir şiir yazsam yeter
Sana
Seninleyken
Seni özlemeyi anlatan...
Sana yazılmış şiirler vardır, dinlemelisin.
Kurşuni trenlerin soğuk vagonlarında.
Gökyüzü çökmüştür nerdeyse yere kadar,
Bulutlar karışmıştır toprakla,
Sana yazılmış şiirler vardır,
Gece yarılarında...

Sana yazılmış şiirler vardır, dinlemelisin.
Gözlerine yazılmış, ellerine yazılmış,
Özlemlerin tortusu çöktüğünde yüreğime,
Yolları kapattığında amansız kış,
Estiğinde rüzgâr,
Estiğinde fırtına.
Bir hüzzam düştüğünde dilime,
Bir ateş düştüğünde içime...

Sana yazılmış şiirler vardır, bilmelisin.
Bir çiçek gibi büyürken hasretin,
Gün batımlarında üşüşürken üstüme
Yalnızlığın ürpertisi.
Düşerken sancısı ayrılığın göz bebeklerime...

Sana yazılmış şiirler vardır, dinlemelisin.
Çığlığı gibidir mesafelerin,
Gökyüzünde uçan kuşların
Kanatlarına yazılmıştır.
Devasa ağaçların yeşil yapraklarına,
Yıldızların ışığına yazılmıştır...

Sana yazılmış şiirler vardır, dinlemelisin.
Hüznün masalı gibi,
Son yazda güz bahçelerinden,
Karanfil kokulu yorgun akşamlardan,
Sevdaya dair ne varsa, ne kadar varsa...

Sana yazılmış şiirler vardır,
Sana seni anlatır,
Sana yazılmış şiirler vardır,
Beni ağlatır...
Ya Canim Ellerini Tutmak Isterse
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler...
Arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer...

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile
En güzel yerde başlatılsaydı eğer...

Utanılacak bir şey değildir ağlamak
Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer...

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık
Çalınan birinin kalbiyse eğer...

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların
İnsan bütün derilerden soyunabilseydi eğer...

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses
Hiçbir zaman duyulmasaydı eğer...

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar
Kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer...

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla
Öylesine delice bakmasalardı eğer...

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
Kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer...

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin
Son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer...

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman
Meydan savaşlarında korkular aşkı ağır yaralamasaydı eğer...
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman
Beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer...

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla
Tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer...

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi
Yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer...

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar
Son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer...

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri
Her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer...

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de
Dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer...
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel
Namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer...

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından
Dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer...

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de
Sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer...

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine
Kulağına okunacak biri olsaydı eğer...

İnanmak mümkün olmazdı
her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de

Kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer...

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar
İhanetinden onlar da payını almasaydı eğer...

Issızlığa teslim olmazdı sahiller
Kendi belirsiz sahillerinde

amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer...
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım....

Yalnız kalmaktan korkmuyorum da...

[SIZE=5][b][i]Ya canım ellerini tutmak isterse !!!



Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu...
Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına...
Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer !!!

Can YÜCEL
[/SIZE]
[/i][/b]
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37