:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Aşka Ve Sevgiye Dair
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37
33vzpm3ks2.jpg
Sakın sevmekten korkma,
Kurşun sesı kadar hızlı geçer yasamak
Ama öyle zorkı kurşunu havada,
Sevdayı sıcacık yürekte tutmak...
resim06.jpg
İşte Kalbin Değeri Bir Kaç Damla Gözyaşı
nokta.jpghayat ne garip öle bir an gelirki her şeyi boşuna yaşamıssındır değer verdiklerin bir anda seni silebiliyor onlar için belkide ölümü bile göze alırsın ama ne için değerin olmadığını anlamak içinmi hayat bu sonunun ne olacağını bilmeden yaşamak bazen diyorumki ölümü istesem çok şeymi istemiş olurum ama olmuyor işte herkes yaşarken çiçekleri açıyor neden ben yaşarken tüm çiçeklerimi solduruyorum öle bir an geliyorki her şeyi dağa taşa haykırıp sonrada hayatına son vermek dünya dertlerinden silinmek ama bu dertleri çekmek zorundayız zor olanda buya herşeyi olduğu gibi yaşıyoruz sevmeyi bile beceremiyoruz oturup kum saatinden kumların akmasını izlemek deniz kıyısında dalganın geldiği gibi sevdiğini beklemek sevgi aşk basit birer kelime ama içine düştümü o kor ateş dev dalgalar haline geliyor tutamıyorsun sarıyor her yanını bırakamıyorsun ozaman anlıyorsun acaba karşındaki için bir değerin varmı sen ne kadar seversen sev o seni kumsalda ki bir toz zerresi kadar sevmiyorsa seçlusu senmi oluyosun acaba avuçlarından su gibi akıp gidiyor ve sen hiçbir şey yapamıyorsun öle bakakalıyorsun anlamak zor çok zor karanlık bir sokakta yanlız başıma yürüyorum lambalar bile küsmüş bana tek arkadaşım kaldırım taşları bani nalayan tek onlar ben konuştukça onlar susuyorlar sölediklerim karşısında yanıtsız kalıyorlar
Susun artık susun
Gökteki yıldızlar ey gece ve ay
Bakıp bakıp konuşmayın yüzüme
Tesellisi yok bana hiçbirşeyin
Ey güneş doğma sende doğma sabahıma
Artık sende beni öldü say...

Yüzümü çeviririm bakmam ne canda ne dosttayım
Ben hasreti içerim
Zehir gibi kana kana
Ne gölgem var ne cismim
Sanki yazısız pulsuz
Sahipsiz bir postayım...

Bastığım toprak kuru dünyam ise dar
Yürüyorum
Ayak izimde yok
Çorak toprağımda isyan
Yağmura hasret dilenir
Bir dua bekler rahmet için
Ellerim kırık bedenim yanar
Yüreğimde ise
Tipi ,fırtına ve kar...
nokta.jpg
(a)
Beni Az SEV


Bir eski mevsim solarken penceremde, bulutlar huzursuz kipirdanirken, duvardaki saat beynime cakiyorken tik taklarini ve rahatsiz musluk damliyorken iceride kendi kendine, kendi, kendime kusum. Sana kusum... Beni cok sevme... Öluyorsam benden once olmeyi isteyecek kadar cok sevme beni.
Ben oldukten sonra icinde hep beni yasatarak yasayacak kadar az sev beni. Beni cok sevme... Sessizligimde bogulacak kadar cok sevme beni.
Sesim her defasinda dudaklarinda bir tebessum cinlatacak kadar az sev beni. cok dusunecek kadar cok sevme, hep beni dusunecek kadar az sev beni.
Her dusundugunu anlatacak kadar cok sevme beni,
her seyi soyleyebilecek kadar az sev beni.
Yoklugun varligin kadar (cok) anlamli, cok sevme beni.
Uyudugunda yaninda olamayisimi dert edecek kadar cok sevme beni,
basin omzumda kokum burnunda bir bes dakika sana yetecek kadar az sev beni.
Kendini yarasiz kanatabilecek kadar cok sevme beni.
Bilip bilmeden actigim her yarayi kapayacak kadar az sev beni. cok sevme beni...
Bir gun yirmi dort saat, seni bir kac saat arayip sormadigimda kendini anlamsiz hissedecek kadar cok sevme beni,
hep sabredecek, beni hep anlamaya calisacak kadar az sev beni.
Her seyin yapacak kadar cok sevme beni,beni kendine karistiracak kadar az sev...
Beni cok sevme, yuregin yanimda küt küt carpacak kadar cok sevme beni,
yuregin yanimda urkek bir sercenin yuregi gibi titreyecek kadar az sev beni... Beni az sev ama uzun sev! Üzgunum…
Beni cok sevme, sana yukledigim anlamlari senmissin gibi dusunme, sen o anlamlarla sadece bende varsin.
Ben seviyorsam, sen bahanesin. Seni seviyorum !

Mansur Basusta
Veda Acısı

Veda acısı, kabuğunu soyar insanın; yıldızını kazıyıp çırılçıplak ortaya serer. Birlikteliğin örttüğü tüm kusurları ayrılık sergiler...

Bir ayrılık arifesinde helalleşilir ve o an hakiki tabiatlarıyla yüzleşilir. "Ölene kadar" diye söz verilmiştir, ama "ölüm yolunda" başka tercihler belirmiştir. Kararsız prensesin vicdanı azap çekerken 7 cücelerin somurtkanı "aklını başına" al diye fısıldar kulağına; haytası ise "kalbinin sesini" dinle diye çekiştirir eteğinden...

Hep hayran bakan gözlere, hatalar takılmaya başlar. "Ama"yla biter alelade iltifat cümleleri: "Sen iyi bir insansın, ama arkadaşların kötü", "Seni seviyorum, ama bu ilişkide mutlu değilim", "Ben baska türlü bir beraberlik düşlemiştim" vs..vs..

Sonra gelsin uykusuz geceler... Bir türlü karar verememeler... Ruhen gidip gelmeler... "Hele biraz daha zaman geçsin" diye nikah ertelemeler... Birlikteymiş gibi yaparken, sevecek başka yüzler, yüzecek başka denizler kollamalar.. "Aslında bütün bunlar bizim iyiliğimiz için"e kendini kandırmalar...

Sonrası hep aynı: Bekleyenin "Hani sonbaharda buluşacaktık. Hazan geldi geçti, sen gelmez oldun" sızlanmaları... Bekleyenin "Geliyorum az kaldı" oyalamaları... Bittiğini bile bile işi uzatmalar; söyleyemedikçe hepten batağa saplanmalar... Terke makul bir gerekçe ararken hepten çarşafa dolanmalar... Veda konuşmasında süslü iltifat cümlelerinin arasına, o cümleleri hiçleştiren mayınlar serpiştirmeler...

Üzgün görünmeler... Bağış dilenmeler..."Ama kaçınılmazdı" demeler... "Sözünden caydın" yakınmalarını "Sen de eski sen değilsin. Değişmişsin" diye göğüslemeler... Asıl kendinin değiştiğini bilmezden gelmeler...

Ve son sahne; Terk edenin o mahçup "Yapamıyorum, dayanamıyorum.. Her şeyi denedim.." itirafına karşılık terk edilenin kırık çalımı: "uğurlar olsun! Ben yoluma devam ediyorum".

İhanetler hep böyledir: ilki, bir yenisine gebedir; ikincisi daha az acı verir. Ondan sonra dur durak yoktur: Güvenilmez aşık, sevdikçe kıran, gezdikçe ardında bir kırık kalpler mezarlığı bırakan bir dervişe döner. Artık acılara hapsolmuştur: Buluşmak istedikçe ayrılacak, birleşmeye çalıştıkça parçalanacak, sonunda terk ettiklerinin "ah"ı tutup, terk edildiğinde, mukadder yalnızlığına kapanacaktır....

Can Dündar
aşk...aşk sensin zaten aşkın tarifi yok ki
ben sen varsan nefes alırım sen varsan yarınıma bakarım

sadece senli hayellerle avunan bu gönlümü
senin bir tek gülümsemene adarım

senin bir tek canım diyişine
ve her seferinde bana bakan gözlerine
tutmam için uzattığın ellerine
yüreğimle sarılırım

sen olmazsam ben hiçim
sen olmazsan yarımım
dünümümde bu günümde sadece sensin sen benim
tek varlığımsın...tek yaşama isteğim
sahip olabileceğim ve yanımda görmek için çırpınacağım canımsın canım

söyle şimdi bana sen olmazsan ne aşkı nede hayatı tanıtım
gözlerimi bile kırpmam
eğer sana kavuşacaksam eğer ellerini tutacaksam
her an yanında olacaksam
hayatımı gözlerinin önünde bitirir
sana gelecekse ölüme sen diye koşarım
şimdi soruyomusun hala
aşk mı ? hayat mı ?
Hangimiz özlemiyoruz ilk gençlik yıllarımızı, çocukluktan çıkıp birer genç kıza dönüştüğümüz, senelerce kavga edip beğenmediğimiz bedenimizle barış imzaladığımız, daha yirmilerimize bile gelmediğimiz o yılları ? Ben öyle özlüyorum ki...

Arkadaşlıkların yerini dostluklara bıraktığı yıllardır onlar, bir anda dostlarımız her şeyimiz olurlar. Ailemizden köşe bucak kaçar, hiçbir yaşadığımızı paylaşmazken, onları her anımıza dahil ederiz.

Çoğu zamanda ya sevdiğimizi sever ya kalbimizi kırarlar dost dediklerimiz. İlk hayal kırıklıkları, ilk güvensizlikler yerlerini alırlar yaşantımızda. Büyük yaşarız duygularımızı. Sevinçlerimiz, hüzünlerimiz, öfkemiz, nefretimiz hep abartılıdır o yıllarda. Biz büyüdük ya, adımlarımız da büyümeli. İlk elele tutuştuğumuzda kızaran yanaklarımızı, ilk busede yanan tenimizi sayfalarca yazarız günlüklere.

Hayatla ve zorluklarıyla yeni yeni tanışmaya başlarız. Kapıda sinsice sırasının gelmesini bekleyen biri daha vardır içeri girmek için. Ve... "Aşk "çıkar sahneye! Sessizce ve ansızın sokuluverir hayatımıza. Öyle kurnazdır ki herkese farklı gösterir yüzünü, ama sonuç hiç değişmez. Hep ağlatır aşk, yüreğimize bir kor bırakıp girdiği gibi apansız çıkıp gider kapıdan. Savaşır durursun sana yaptırdıklarıyla ardından...Yüzyıllardır şiirler, şarkılar yazılsa da onun için aşk bencildir, vefasızdır, uzun süre durmaz aynı yerde. Utanması da yoktur üstelik, yapmayacağın şeyleri yaptırır, söylemeyeceklerini söyletir sana.

Saçlar da değişir o yıllarda. Renkler, modeller, kesimler, ruh halimize ayak uydurmaya çalışırken, onları da yıpratırız kendimiz gibi.

Ben de tanıştım onunla, hayatıma girmesin diye savaştım da üstelik. Çok uğraştım, ama herzamanki gibi zafer onun oldu. O zaferinin keyfini çıkarırken ben çoktan yara almıştım bile... Öyle bir yaktı ki içimi, doğrular, yanlışlar, sevaplar ve günahlar beynimin içinde öyle çarpışıp durdu ki ardından, şimdi dönüp baktığımda o yıllara, keşke diyorum keşke, hiç tanışmasaydık seninle be aşk!... Dilimde bir şarkı sözü, birkaç şiir, sayfa kenarlarına iliştirilmiş birkaç kırık dökük anı kaldı bana bıraktığın. Keşke bize anlattıkları gibi bilseydim seni, biraz heyecan, biraz kalp çarpıntısı, o gözlere bakarken uçuşan binlerce kelebek. Diğer yüzünü anlatmadılar ki hiç, acıtan, ağlatan, biten, bitmek zorunda olan tarafını...

Yine de özlüyor insan ilk gençlik yıllarını. Keşke onyedi yaşımda birisi söyleseydi 'bir daha hiç bu kadar duru, bu kadar saf, bu kadar güzel ve ince olmayacaksın' diye. Keşke 'bu yıllar bir daha geri gelmeyecek, saatlerce bomboş şeylere gülebiliyorsan gül, hiçbir şey için gözyaşlarını ziyan etme' deseydi. Keşke yarını düşünmeden yaşamanın keyfine var, içinden geleni yap, sorumlulukların arttıkça, aynanın önünde saçına bukle yapmak için saatlerini harcayan o kız olmayacaksın, hiçbirine ne vaktin, ne hevesin kalmayacak deseydi.

Dinler miydim ki? Hiç sanmıyorum
Ya siz?

BEYZA BAŞAR ÖZBAY
Her dakika seni hatirlayisim
Bosuna degil!
Her aksam icime bir garipligin cokmesi
Bu sehrin butun sokaklarinda
Yana yikila seni aramam bosun degil!

Bosuna degil!
Seni goremedigim gunleri sevmeyisim
Durup durup icimin kararmasi
Gozlerimin dolmasi apansiz

Bosuna degil!
Inan bosuna degil sevgilim
Bu dalip dalip gitmeler
Bu dayanilmaz ozlem
Bu sevda bosuna degil!

Kosmak sana dogru
Yasamak senin icin
Kutlamak nice sevgililer
gununu beraber
Ve katlanmak seninle herseye
Tek basina degil!
Inan sevdigim inan

SENi BUNCA SEVMEM BOŞUNA DEGIL!!!
Bir adım attım sana doğru
Bir gözlerine baktım.
Ne sana yaklaşa bildim,
Nede gözlerine değdi gözlerim.
Her gün özlem dolu şirler yazdım..
Ne göndere bildim sana şiirlerimi,
Nede duyura bildim sana sesimi.
Bilirim çok uzak değilsin sen bana
Ya iki adım ötemde
Yada yanıbaşımda
Öyleyse haydi bul beni.
Bak yıllardır arıyorum ben seni
...

(kaynak bilinmiyor)
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37