:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,691
» Son Üye: orhand
» Toplam Konular: 98,518
» Toplam Yorumlar: 1,065,494

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 586 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 583 Ziyaretçi
Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Acemhe'den :P
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: ÇiLeK
06-18-2025, Saat: 11:21 AM
» Yorumlar: 1,421
» Okunma: 79,707
Gidene Mi Zor Kalana Mı ?
Forum: Kişisel Aşk Yazıları
Son Yorum: Gü-lŞ«m-se
05-27-2025, Saat: 09:56 AM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 415
Türk Askeri Çanakkale'de ...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 01:07 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 566
Bıktım Artık Yalnızlıktan...
Forum: Aşk Hikayeleri
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:56 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 270
Papağan İle Zürafa - Serd...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:51 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 147
Oğlak İle Kartal - Serdar...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 76
Zübeyde Hanım Doğumevi - ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:48 PM
» Yorumlar: 2
» Okunma: 285
ÖYLESİ'NE...
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: SunSet
03-26-2025, Saat: 01:27 PM
» Yorumlar: 10
» Okunma: 892
Ben Serdar Yıldırım. Bu g...
Forum: Sen Yenisin Galiba ?
Son Yorum: Serdar102
03-12-2025, Saat: 11:38 AM
» Yorumlar: 3
» Okunma: 437
Ya Atatürk Olmasaydı? - S...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
03-11-2025, Saat: 07:20 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 321

 
  Dört Mevsim Aşk..
Yazar: Orhan-38 - 08-08-2012, Saat: 03:51 PM - Forum: Kişisel Aşk Yazıları - Yorumlar (3)

Mevsim bahara durduğunda,
kış ertesinde,
yeşillendi mi toprak ana,
iğdeler çiçeğe heveslendiğinde,

papatyalar sardığında dört yanı.
çimenleri tuttuğunda sen,
Sen hiç ben koktun mu?

Bahar ertesinde,temmuz sıcağında.
Sırılsıklam uyandın mı uykularından ?
Büyük mavide yıkandın mı hiç,
martılar üzerinde gölge yaparken ?
Sımsıcak kumsalda yürüdün mü yalınayak?
Yosunlara dokundun mu,
çektin mi içine iyotlu havayı sen?
Sen, hiç ben koktun mu?

Yaz ertesinde,
sağanaklar altında kaldın mı ?
son yazda,
dökülen yapraklar gibi saçların ellerinde,
sarı-kırmızı-ebruli hazanlarda darmadağın oldun mu?
Poyrazında üşüdün mü?
Gördün mü kırlangıçların göçünü?
Terk edilişleri yaşadın mı?
Yandı mı gözlerin dağlara basmış sisten?
Soluksuz kaldın mı ?
Sen hazanda hiç,
ben koktun mu?

Sarındın mı yıpranmış soluk renkli hırkana?
Hazan ertesi,
üşüdü mü yüreğin,burnunun ucu gibi ?
Çözülmez don tutmuş yürekler,
harlı odun ateşlerinde.
Genzin yanar sıcağın kimyasından.
İçerin kor olur ellerin ısınmadan.

Düşerim aşka,işte o zaman.
Ben sen kokarım kavrulduğumda.
Tüm benliğim sen olur.
Duydun mu?

Sarındın mı yıpranmış soluk renkli hırkana?
Hazan ertesi,
üşüdü mü yüreğin,burnunun ucu gibi ?
Çözülmez don tutmuş yürekler,
harlı odun ateşlerinde.
Genzin yanar sıcağın kimyasından.
İçerin kor olur ellerin ısınmadan.

Düşerim aşka,işte o zaman.
Ben sen kokarım kavrulduğumda.
Tüm benliğim sen olur.
Duydun mu?...

''Gönderilmemiş aşk mektupları''

Bu konuyu yazdır

  Acıyı Görmek İstiyormusun Gözlerime Bak..
Yazar: Orhan-38 - 08-08-2012, Saat: 03:46 PM - Forum: Kişisel Aşk Yazıları - Yorum Yok

Acıyı görmek mi istiyorsun?
Gözlerime bak!
Dudaklarımda söyleyemediğim sana ait duyguları,
Bana her fırsatta bıraktığın yokluğunun acısını fark edeceksin.
O zaman anlayacaksın acının sende ne kadar masum durduğunu.

Ayrı yetişmiş güllerin birbirine hasreti gibi,
Umutla kurudum sensiz.
Ve sen hiç gözlerime bakıp beni sevdiğini söyleyemedin.
Oysa sırf bu kelime için kurduğum hayallerdi beni hayatta tutan
Bir boşluktan içeri girdim her gece,
Senli düşlerden sensiz karanlıklara süzülür gibi.

Ellerin nasıldı? Küçük müydüler? ve parmakların ince uzun mu?
Parmaklarını parmaklarımın arasında hissedip,
Seninle sahil boyu denizi hiç fark etmeden bir birimize bakıp yürüyemedik.
Gözlerinin yeşilinde geleceğe dair hayaller kuramadan,
sadece umut ettim gözlerini görebilmeyi.
Ve o gözlerinde ki ışıltıyla karanlık gecelerime yol göstermeni istedim.

Acıyı görmek mi istiyorsun.
Gözlerime bak!
Ve yaşanmamış boşa geçen anların hüzünlü şiir'ini oku,
Kirpiklerinden sıyrılıp yanaklarına düşen dizelerimde.

Bensiz yattığın o yataklarda benli hayaller kurma artık.
Sabahlara merhaba derken beni seven bir şair var deyip gurur duy sadece.
Ve hiç bilme o şairin senin için her gün defalarca öldüğünü.
Ve bil ki insan sevdiğiyle beraber olacak mahşerde.
Tek avuntum bu şimdilik.

Dünyada olamadığım anları mahşere bıraktım ben,
Ben seni bu dünyalık mı sevdim sandın?
Ölüm'müş,terk edilişmiş umurumda değil,gelme istersen.
Nasılsa bir gün hayat biletimi kestiğinde,
Kavuşma vakti olacak benim için ölüm.
Dudaklarımda ki acı tat?
Yoksa acı bir tebessüm mü olacak sana ulaşmayı beklemek?
Ne yazık hiç bilemeyeceğim.

Acıyı görmek mi istiyorsun?
Gözlerime bak!
Sen uzakta çok uzakta
Bensiz bir yaşamın anlamsız günlerini yaşamaktasın,
Benim gibi.

Seni seviyorum,
Gerçeğin ta kendisi bu iki kelime,
Sırf dudaklardan çıkması istenen değil de
İçimde taa içimde senin için atan bir kalbin feryadı,
Haykırışı bu sevdiğim.
Sana ulaşamasam da,
Biliyorum ki zavallı kalbim
Sana ait her şeyi saklıyor en gizli yerlerinde
Kanlı ve uykusuz gözyaşlarımın
Her gece aynalardan süzülmesi gibi acı veriyor uzaklarda oluşun.

Biliyorum beni sevdiğini
Acıyı tattığını da benden uzaklarda
Ama hiç bana sana ait bir şeyi vermedin?
Acı tek taraflı olsaydı,
Ne yürek dayanırdı ne yaşamın bir anlamı olurdu.
Ama yokluk kötü sevdiğim.
Bir beden olmak isteyen yüreklerde ayrı ayrı yaşamak kötü.

Sana her fırsatta koşmak isterken beni durdurmaların,
Yüzüne hasret kaldığım günlerde
Beni ısrarla kırışlarını hiç anlamış değilim.
Eminim yine okuyunca bu şiirimi büzeceksin dudaklarını
Ve eminim ağlayacaksın.
Ağlamak seni ben yapar sevdiğim
Ve beni sen yapanda içimde senin için yanan bir kalple yaşamak.
Her gün Üsküdar’da oturup kendimi dinlerim
Oysa konuşan sendin hep benimle,
Ne martıların vapurlara takılışı,
Ne işportacıların bağırışıydı fark ettiğim.
Ben denizi seyrederken gözlerinde boğulmayı sevdim.
Yosun tuttu gözyaşlarım sensizliğin dalgalarında.
Gözlerim ve ben her Üsküdar’a inişimizde
Bir gün seninle bir bankta oturup
Sadece ve sadece hiç konuşmadan gözlerine bakmak istedik.

Kaç zamandır bir hüzün dolaşıyor odamda.
Duvarlar bir şeyler söylüyor sanki
Adım adım yok oluşumu izliyorum
Her batan güneşin karanlığı getirmesiyle.
Sabahlara kadar uykusuz gözlerimle uzaklara,
karanlıklara bakıyorum mütemediyen
Kayan her yıldızda tek bir şey diliyorum?
Ve Senin için yalvardığım namazlarda secdeye kapanıp
Rabbime ettiğim dualarım,
Tuttuğum dilekle aynı olması ve sonra umudumu yitirmeden
Rabbimin bir bildiği var deyip
Kabul olmadığında dualarımın
Tekrar tekrar yalvarmalarım.

Seni okyanusların diplerinde
Bir midyenin içinde ki
İnciyi görme ihtimalimin olmadığı gibi kabul ettim aşkım
Ve seni hiç ulaşılamayacak dağların zirvesinde
Koklayamayacağım bir çiçek olduğunu fark ettiğimde
Tek bir şey düşündüm?

Dokunamadan tenine,
Öpemeden öpülesi dudaklarını mahşere erteledim vuslatı.
Ben o kargaşada ne yaparım bilmem ama
İnsan mahşerde sevdiğiyle beraberdir derler
Seni seviyorum meleğim.

Acımasız olan ne sensin ne de ben,
Bize gümüş tepsiyle sunulan hüzünlü bir hayat sadece
Ve kabul etmesi zor olan bu ayrılıklara katlanmak sanırım.
İnsan yaşamın değerini
Yüzü ve kalbi güldüğünde anlıyor
Anlıyor ki ölüm sadece toprağa girmek değil
Ve nefesi kesilene kadar yaşadığı her şeyin
Gözlerinin önünden geçmesi değil.
Ölüm sensizliğin sadece yaşarken verilen cezası sevdiğim.

Seni bulduğumda sevgi anlam kazandı
Her anımsadığımda yaşamamım oldu gülüşlerin
Hiç tükenmedi içimde senin için yanan ateş
Ve ben o ateşle yanmayı,
Sırf seni sevmek olduğu için
İnan bana çok sevdim.


''Gönderilmemiş aşk mektupları''

Bu konuyu yazdır

  Canımsın...
Yazar: Orhan-38 - 08-08-2012, Saat: 03:43 PM - Forum: Kişisel Aşk Yazıları - Yorum Yok

Yüreğimdesin, aklımdan da hiç çıkmıyorsun, düşünceye her dalışımda,
Gözlerim dolu veriyor, istemeden de olsa, kendimi tutamıyorum
Gözyaşlarımı görenler olup da, ne oldu yine diye sorduklarında
Haykıra haykıra, bağıra bağıra ...


onu seviyorum ona aşığım diyemiyorum

Neden mi, sorma, bana sorma, öyle doluyum ki, artık içime sığmıyorum
Onsuz olamayacağımı bildiğim aşkıma uzanmak istiyorum, tutamıyorum
Doyasıya sarılmak, koklamak istiyorum, hayalinden başkası olmuyor
Çünkü sana zararım olmasın diye senden uzakta, ama seninle yaşıyorum

Gizlice sevdim, içimden sevdim, yüreğimle sevdim, kimseye diyemedim
Mutlu olduğum günüde, en acı duyduğum anıda yüreğime gömdüm
Hepsini ne varsa içime attım, bunaldığım her şeyin bittiğini sandığım
Hayatımın onsuz olamayacağına, inandığım, o çaresizlik anını gördüm

Olmayacağın mekanda, kendimin de olamayacağını, patlayacağımı gördüm
Hani anlatırlar ya, sevgi, aşk hikayelerini, onun üstünde sevdiğimi gördüm
Onun tarifine, kelimelerin cümlelerin yetmediğini, çaresizliğini gördüm
Kalsaydım ümitsiz, ölürdüm, yok olurdum. Sensiz, kalbimin duracağını gördüm

Olamazdı, olmayacaktı ayrılık, çünkü yaşatan, nefesim, kanım, canımdın
Bakışım, gülüşümdün, düşüncem, hayatımın anlamı, kalbimin tek sultanı idin
Can bedenden ayrılmazdı, ayrılamazdı, ya bu beden olamazdı, ya da, canda lazımdı
Öyleyse olmaz, ayrılık olmaz, cansız yaşanmaz, cansız vücut olmaz, canımsın!..




''Gönderilmemiş aşk mektupları''.

Bu konuyu yazdır

  Seni Çok Seviyorum...
Yazar: Orhan-38 - 08-08-2012, Saat: 03:39 PM - Forum: Kişisel Aşk Yazıları - Yorum Yok

[i]Bana hayallerini anlat diyorsun
Hayallerim bitmez sen var oldukça
İçimde bin sevgi bin aşk büyüyor
Hayaller tükenmez sevda sonsuzsa
Bana hayallerini anlat diyorsun
Orada sen varsın bunu biliyorsun
Bana sonsuz aşkı yaşatıyorsun
Sevmeyi çok sevmeyi öğretiyorsun
Sevdaların en ölümsüzünü
Aşkların en güzelini yaşıyorum seninle
Ancak daldığım hayallerde
Dokunuyorum dokunuyorum mutluluğa
Ölümsüzleşiyor her şey çevremde
Papatyaları seviyorum
Denizi gökyüzünü insanları
Özlemlerim eriyor
Seni sevdikçe
Tenim tenini istedikçe
Daha çok seviyorum seni
Seviştikçe anlıyorum
Sevmenin ne demek olduğunu
Karanlıkları siliyoruz yeryüzünden
Aydınlıklara merhaba diyoruz
Birlikteyiz
Kulağıma fısıldıyorsun
Seni çok seviyorum seni çok seviyorum
Hayalle gerçeği ayıran o çizgide
Gerçekler hayal oluyor hayaller gerçek
Seni çok seviyorum seni çok seviyorum
Ancak daldığım hayallerde dokunabiliyorum mutluluğa
Birlikteyiz
Ve fısıldıyorum kulağına canım aşkım
Seni çok seviyorum seni çok seviyorum...

''Gönderilmemiş aşk mektupları''

Bu konuyu yazdır

  Silmek, Atmak Çok Zor..
Yazar: Orhan-38 - 08-08-2012, Saat: 03:35 PM - Forum: Kişisel Aşk Yazıları - Yorumlar (2)

Adını kumsala yazdım
Bir de yüreğimin bir köşesine
Silinmesin diye çırpınıyorum ama
Dalga alıp götürüyor


Yine yazıyorum
Yine dalga alıp götürüyor.
Ama yüreğimdeki silinmeyecek asla......
Silmem,silemem,silmem de zaten,
İstesem de silemem ki.
Silmek için yürek lazım yürek.
Yok ki ben de o yürek.
Ama bu kalp hep sana çarpıyor,
İnan sadece sana çarpıyor.
Sen hayatım da olmasan da
Kalbim de,
aklım da,
ruhum da,
yüreğim de
Ve....
Rüyalarımdasın be aşkım.
Dalgalar alsa da seni kumsaldan
Kalbimden alamazlar inan.
Unutmak,
silmek,
dalgalara bırakmak,
Mümkün mü? söyle
mümkün mü?
Bana sorarsan mümkün değil

Hayır
Atamam,
bırakamam ki.....

bırakamam ki....




''Gönderilmemiş aşk mektupları''.

Bu konuyu yazdır

  Aşkıma Özel.
Yazar: Orhan-38 - 08-08-2012, Saat: 03:31 PM - Forum: Kişisel Aşk Yazıları - Yorum Yok

Nerdesin şimdi,
Dönecek misin bilmiyorum,
Bunu istiyormuyum bilmiyorum.
Ama özlüyorum,seni...

Özgürüm belki, yalnız değilim
Her gün farklı biriyle
Her zaman yenisiyle olabilirim
ama özlüyorum,seni...

Gel yanıma,
istediğini bu sefer duyacaksın
Bir kez daha dene, ben hazırım,
Artık kimse önemli değil
istediğim sadece sensin...

Nerdesin şimdi,
Tak tekrar beyaz tokanı,
Sevdiğimi biliyorsun.....

Neden yoksun yanımda,
Sana en çok ihtiyacım olduğu zaman,
Neden gülmüyor gözlerin,
anlat bana..

Kapandı defterimiz, senin için
Bir kere düşünsen yeter aslında
Sır gibi saklamıştım bunu,
bir şans daha,istediğini duyacaksın..

Sadece adın kaldı sayfalarımda
Benim için zordu yazmak
Anladım ki aşkım
Bugün daha çok canım acıyor,
istediğim sadece sensin...

Gülmüyor gözlerim,
İnan ki sen yoksun diye değil,
Eski tatı alamıyorum,
Sadece tekrar sevmezsin, korkuyorum...

Nerdesin şimdi,görüyorum.
Işıklar arasında kaybolup gidiyorsun,
Uzanıyorumm, uzanıyorum, gidiyorsun,
Son sözlerimi söylerken
Gözlerinin içine bakmaktan korkuyorum,
Seni görüyorum, gidiyorsun..

Bir tek adın kaldı gözlerimde...
Belki bir gün dönersin ...

Ulaşabilirim sana, biliyorum.
Çok yakınımdasın,üzgünüm unutamıyorum,
Neden beni seçtin,
anlat bana...


''Gönderilmemiş aşk mektupları''.

Bu konuyu yazdır

  Tıp Bir Mucizeye Daha Tanık Oldu…
Yazar: Sağlı@k ve Yaşam - 08-08-2012, Saat: 01:36 PM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

1tip-bir-muizeye-daha-tanik-oldu.jpg
Tek Yumurtalı, Tek Böbrekli ve Yarım Rahimli Anne…

Songül Dokumacı 33 yaşında 8 yıllık evli bir kadın… Onu diğer
annelerden ayıran özelliklere gelince… Tek yumurtalık, tek böbrek ve
yarım rahimle 8 yıllık mücadelenin ardından hamile kalmayı başarıp kısa
bir süre önce oğlu Muhammed Yahya’yı dünyaya getirmesi. Böylece tıp
tarihi bir mucizeye daha tanık oldu…






Songül Dokumacı’nın bir yıl önce hasta dosyasında yazanlar şöyle:


*Tek yumurtalık


*Tek böbrek


*Doğuştan yarım rahim


*Erken yaşta yumurtalık yetmezliği


*B12 vitamin eksikliği


*Şeker hastalığına yatkınlık


*Kan pıhtılaşmasında sorun var


*Aşırı kilo


*Bebek sahibi olmak için yapılan tedavilerde iki hamilelik yaşandı, iki hamilelik de üç aylıkken sona erdi ve kürtaj oldu.


Sonuç: Anne olması çok ZOR…


Hasta tablosu olarak hiç ümit vermeyen Songül Dokumacı Bahçeci Sağlık
Grubu’nda kişiye özgü doğurganlığı arttırıcı bir takım çalışması
başladı.

Kişiye Özel Doğurganlık Nasıl Artırılır?


Aile Hekimi Dr. Murat Berksoy tarafından tıpta ‘Fertility Nutritionist’
olarak ifade edilen doğurganlığın arttırılması yönündeki tedavide; anne
adayı için özel bir yaşam biçimi belirlendi, özel beslenme-egzersiz
programı hazırlandı ve psikolojik destek verildi.


Songül Dokumacı’ya erken yumurtalık yetmezliği yaşadığı için özel
program uygulandı. Kilo verme programına alındı ve 79 kilodan 68 kiloya
düşürüldü. Metabolik ve hormonal bozuklukları için ilaç tedavisi ve
tedaviyi destekleyici vitamin- mineral destekleri verildi. Kanının
akışkanlığını arttırıldı. Bu arada eşi için de sperm kalitesini
arttıracak beslenme programı uygulandı, besin destekleri aldı. Çiftin
yaşadığı kaygıları kontrol etmelerine yardımcı olundu.

Gebeliğe Hazırlık Tedavisi


Tüm bunların ardından Bahçeci Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Tüp
Bebek Uzmanı Dr. Halit Fırat Erden 4 Temmuz 2011’de gebeliğe hazırlık
tedavisine başladı.


*Yumurtalık rezervini takip etti


*Rahimi gebelik için hazırladı


*Uygun tedavi protokolü ile yumurtalıklarını uyardı


*Tüp bebek tedavisi sırasında yumurtaları topladı


*Embriyo transferini yaptı

Ve Tıp Bir Mucizeye Daha Tanık Oldu


Mutlu son… Songül Dokumacı hamile kaldı ve kısa bir süre önce de oğlu Muhammed Yahya’yı dünyaya getirdi.


Songül Dokumacı’nın hamileliği süresince kilosu, şekeri, tansiyonu,
kanının akışkanlığı takip edilip, ihtiyaç duyulduğunda vitamin-
mineraller takviyesi verildi.


Mutlu sona ulaşana kadar geçirdiği süreçleri anlatan Songül Dokumacı, “
Bebek sahibi olmam neredeyse imkânsızdı. Ama içimde her zaman bir umut
vardı. Ve doktorlarımın uyguladıkları doğru tedaviyle hamile kaldım ve
oğlumu dünyaya getirdim. Çok mutluyum” dedi.


Baba Aydın Dokumacı (38) hala yaşadığı mucizeye inanamıyor. “ Umudumuzu
yitirdiğimizde baba olacağımı öğrendim. Şimdi oğluma bakarken
mucizelere daha çok inanmaya başladım. Çünkü oğlum bir mucize” dedi.

Bu konuyu yazdır

  Şehre Meydan Okuyan Kadınlar
Yazar: icimdekises - 08-07-2012, Saat: 08:28 PM - Forum: Kişisel Aşk Yazıları - Yorumlar (2)

Yaşadığınız şehirden çok uzakta; tatilde, iş seyahatinde…

Kalbiniz boştur ve dolmasını da istemiyorsunuzdur teksinizdir ama mutlusunuzdur, hatta düşünmeye başlamışınızdır “ilişkin mi var derdin var” diye…

O zamana kadar sevmişinizdir defalarca, aşıkta olmuşunuzdur belki ama zamanla olmuştur hep, önce tanıdınız karşınızdakini sonra elini tuttunuz ve geldi aşk… Allah’ın sevgili kullarındansınızdır, hep dibe vurduğunuzda yalnız bırakmadı sizi… “Bundan iyisi bundan güzeli olamaz, oda gitti ve ben bittim” dediğinizde Allah hep yeni birini çıkardı karşınıza…

Hiç ummadığınız bir anda biri çıkar karşınıza; belki bindiğiniz bir otobüste belki de vakit geçirmek için oynadığınız bir oyunda…Şeytan tüyü vardır onda bir anda etkisi altına girersiniz… Tatil kısadır, dönmek zorundasınızdır şehrinize, dönersiniz ama kalbiniz o şehirde onunla kalmıştır. İlk görüşte aşka inanmayan aklınız kalbinize yenilmiştir. Ona kısa sürede öyle bir bağlanmışınızdır ki ondan başka bir şey düşünemiyorsunuzdur artık. Devamlı ona telefon edip mesajlaşıyorsunuzdur ama yetmiyordur siz onun gül yüzünü görmek istiyorsunuzdur. Onu hiç tanımıyorsunuz aslında, geçmişte kimle beraber oldu, neler yaşadı, ailesi hiç umrunuzda değildir aşk gözünüzü kör etmiştir…

Bir gün özlem yakar iyice içinizi, dayanamazsınız alırsınız biletinizi ve onun şehrine ikinci bir yolculuk, o terminalde, siz otobüste vakit geçmiyordur, yol bitmek bilmez. En sonunda yolculuk biter; onu görürsünüz ve her şeyi unutursunuz bir anda sanki dünyada bir o bir siz yaşamaktasınız elleriniz kavuşur sonra dudaklarınız… O gün elleriniz hiç ayrılmaz onun şehrini gezersiniz, onunla birlikte şehrine de aşık olursunuz. Öyle bir aşktır ki sizinki o şehrinin takımını tutuyor diye sizde o şehrin takımını tutmaya başlarsınız. Gezerken akrabalarını görürsünüz, arkadaşlarını… hepsi ile tanıştırır sizi… Kafanızdaki tüm sorular cevap bulmuştur o şehre meydan okumaktadır şehrine “bu benim sevgilim” demektedir… Ne güzel bir his özel olduğunuz bilmek ne güzel sadece sizin onun, onunda sizin olmanız. Gözleriniz yaşarır, ne güzel mutluluktan ağlamak… Otobüste geçmeyen vakit onunla hızla geçmiştir gece olmuştur ayrılıklar zordur kısa bir süre sonra görüşecek olsanız bile içiniz yanmaktadır. Kalbinizin üstüne bir şey oturmuştur ve daha ayrılmadan bastırarak canınızı acıtmaya başlamıştır. Ayrılırsınız… Otobüse bindiğiniz gibi içiniz yanmaya başlar, özlem başlamıştır ve bu hiçbir şeye benzememektedir. Bir süre farklı şeylerle oyalanırsınız ama o aklınızdan hiç gitmemektedir, yüzü gözlerinizde, kokusu üstünüzde ve dayanılmaz kalp sızlaması… Evinize gidersiniz; sevgilinizin kokusu gelir bir anda burnunuza evde sizden başka kimse yoktur ama onun kokusu gelmektedir kendinize şaşırırsınız gülersiniz önce, sonra…

Ondan sonra çok değişmişinizdir devamlı duygusal şarkılar dinliyor şiirler okuyorsunuzdur:

Ben uzaklardayken

Hep seni düşünürüm

Uzaklardayken ben

Gülüm

Özlemini biriktiririm…

Arkadaşlarınız hüznünüzü görür sizi neşelendirmek için her şeyi yaparlar ama, olmaz… İçinizden onsuz gülüp eğlenmemek gelmemektedir. En sonunda onlarda, sizde anlarsınız onsuz olmamaktadır, ondan başka bir aşk yoktur artık.

Bu konuyu yazdır

  Akupunktur İle Gençleşmek İster misiniz?
Yazar: Sağlı@k ve Yaşam - 08-07-2012, Saat: 01:50 PM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

akupunkturla-migrene-elveda.jpg


Yıllara meydan
okumak istiyor ancak botoks, estetik cerrahi gibi girişimlerden ürküyorsunuz… Çin'de
her tür sağlık sorunu için yüzyıllardır uygulanan akupunktur tedavisi, artık ülkemizde
de çok yaygın özellikle estetik alanında… Bahçeci Sağlık Grubu Akupunktur
Uzmanı Dr. Hasan Ali Nogay, “ Son zamanlarda doğal yollarla gençleşmek
isteyenlerin ilk tercihi ‘akulift’ adı verilen bir akupunktur yöntemi. Bu
yöntemle 7-12 seans sonrasında ortalama 5-10 yıl gençleşmek mümkün…” dedi.



-------------------------------


Dünya Sağlık
Örgütü'ne göre 300 hastalık akupunkturla tedavi edilebiliyor. Uzakdoğu ve
Çin'den tüm dünyaya yayılan koruyucu-tamamlayıcı bir tedavi yöntemidir. Uzman
Dr. Hasan Ali Nogay konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Akupunktur yönteminde
minik iğneler, özelleşmiş akupunktur noktalarına uygulanır.
[font=&quot]Akupunktur[/font][font=&quot] noktası uyarılınca buradan
başlayan lokal hücresel uyarılar sinirsel iletişim yoluyla beyine ulaşır; beyinden
de ilgili organlara gönderilir. Böylece vücudumuzda zaten varolan kimyasal
maddeler, hormonlar, enzimler salgılanır. Bu da bazı biyokimyasal-hücresel
değişiklikler sebep olduğu için vücudumuzun
"kendini iyileştirme gücü" harekete geçirilerek iyileşme sağlanır.
Son yıllarda yüz bölgesine uygulanan kozmetik akupunktura
"akulift" de denilmektedir. Akulift, yüzdeki özel noktalara konulan iğnelerle
yaşlanma belirtilerini azaltan, cerrahi olmayan etkili bir yöntemdir. Yüzde
lokal kan ve lenf dolaşımını artırır, kolajen ve elastin lif üretimini uyarır.
Ayrıca otonom sinir sisteminin uyarılması ve regülasyonu sonucunda , onarıcı
maddeleri harekete geçirerek ciltteki sorunları çözer. Bu yöntemle 7-12 seans
sonrasında ortalama 5-10 yıl gençleşmek mümkün. İşte harika size sonuç alınabilinen
7 kırışıklık:
[/font]


1. Kaz ayakları: Gülme çizgileri olarak da bilinir. Önceleri gülümsememizle kendini belli
eden bu çizgiler, yıllar içinde yerlerini sever ve belirginleşirler. Her bir
çizgiye uygulanan “küçük” iğnelerle bu kırışıklıkları terbiye etmek mümkündür.



2.Kaş çatma çizgisi: Gözlerimiz arasındaki bu kırışıklıklar, yıllar
içinde artan stresle daha da derinleşir.



3.Nazolabial oluk: Burun kenarından ağzın köşesine kadar uzanan
hattır. İnce, küçük iğnelerle bu oluk daha yumuşak ve genç bir görünüme
kavuşturulur.



4.Alın çizgileri: Kaşlara paralel yerleşen bu çizgiler de “botox” uygulanmaya çalışılan
kırışıklıklardandır. Bu çizgiler boyunca ince, küçük iğneler uygulanarak son
derece güzel sonuçlar alınmaktadır.



5.Sigara çizgileri: Dudak üstünde, özellikle sigara içilmesiyle
barizleşen; nikotin, karbon monoksit ve hidrojen siyanid’den kaynaklanan
kırışıklıklardır. Mimik kaslarıyla ilişkili olarak da (sigara olmadan)
bulunabilirler.



6.Sarkık gözkapakları: 30 yaş üstünde gözkapağı elastikiyetin azalması,
yerçekimi, uyku problemleri ve dinlenememek bu çizgileri artırmaktadır. Gerek
akupunkturun ”Çi” enerjisini dengelemesiyle gerekse göz çevresindeki
uygulamalarla çok daha “dinç” ve “sağlıklı” bir görünüm elde edilebilir.



7.Gözaltı krizleri: Uyku çizgileri olarak da bilinir. Gözlerin hemen
altında ve yorgunluk anlarında belirginleşen kırışıklıklardır. Akupunktur ile
göz çevresi kasları güçlendiğinde ve elastikiyeti artırıldığında doku kendisini
çok iyi toparlar ve daha genç bir görünüm de elde edilir.



Akupuntur İle Nasıl Gençleşirsiniz?


Cildimiz Üç Tabakadan Oluşur:


1.Epidermis: Cildimizin kumaşı, karakteridir; özelliğini, dokusunu oluşturur.
Keratinosit denilen deri hücrelerimiz, 4-6 hafta içinde kendilerini yeniler.
Retinol, alfa hidroksi asid gibi kozmetik ürünler bu tabakaya etkili olurlar. Yine
“maskeler”, “peeling” yapan ürünler ve “nemlendiriciler” de ancak bu tabakaya
etki edebilirler.



Akupunktur, epidermis üzerindeki benzersiz etkisiyle su miktarını
artırıp, yaşlanan cildimizin kırışıklıklarını ve pigmentasyon sorununu çözer.


2.Dermis: Kalınlığını,
nemliliğini ve elastikiyetini verir. Aslında “kozmetik” tabakasıdır. Bununla
beraber birçok kozmetik ürün (krem, solüsyon vs.) bu tabakaya kadar ulaşamaz.



Kollajen, elastin
lifler ve glikozaminoglikanları (matriks) içeren bu tabaka, yaşla beraber
elastikiyetini (hyaluronik asid), suyunu, kalınlığını kaybetmeye başlar. Kollajen
ve “dolgu” ürünlerinin enjekte edildiği, “antiaging” için hedeflenen “kozmetik”
bölge dermisdir.



Akupunktur, kendi kollajenini ve konnektif dokusunu
yapması için dermisi uyarır. Cildimizdeki kırışıklıklar hızla düzelir. Cildimiz
daha yumuşak, parlak, sağlıklı bir yapıya kavuşur.


3.Deri altı ve yağ tabakası: Normalde vücut ağırlığımızın %14-20’sini oluşturan
yağ hücreleri, fibroz doku ve kan damarlarından oluşur.. “Liposuction”
uygulanan bölgedir.



Akupunktur, cilt altı
yağ dokusunun yeniden organizasyonunu, yeni damar gelişimi ile “sellülitlerin”
iyileşmesini ve cildimizin sıkılaşmasını sağlar.



Akupunktur, sadece
kozmetik değil, vücut, kulak ve diğer mikrosistemler üzerinden etkisini
gösteren bir tedavi sanatıdır. Kişinin zihinsel, fiziksel ve ruhsal denge
haline ulaşmasına ve sağlığını korumasına katkı sağlar.



Geleneksel Çin
Tıbbı yaklaşımıyla, özellikle “ erken yaşlanmadan” sorumlu olan “Dalak Çi
yetersizliği” ve menopozla ilişkisi bilinen “Böbrek Yin yetersizliği” ; stresle
baş edememeye bağlı olarak “Akciğer yin yetersizliği” ve “Karaciğer
meridyenindeki” temel değişiklikler üzerinden “etkisini ve faydasını”
göstermektedir.



İyi ve kalıcı sonuç
almak için 7-12 seanslık bir uygulama (2-3 ay) ile birlikte 40 ml/kg günlük su
içilmesi, mevsim renkli(antioksidan) sebze ve meyvelerini tercih etmek; sigarayı
bırakmak, kafein ve alkolden uzak kalınması ve güneş kremleri ile cildin
korunmasını öneriyoruz.




Bu konuyu yazdır

  Günümüzün Popüler Hastalığı Guatr
Yazar: Sağlı@k ve Yaşam - 08-06-2012, Saat: 02:19 PM - Forum: Sağlık - Yorumlar (1)

guatr.jpg
Guatr her zaman bilinen bir hastalıktı. Ancak günümüzde yaygınlaştı
ve çeşitliliği arttı. Artık 10 kişiden 5’inde görülen hastalığın yanlış
tanı ve tedavisi ise kişinin tüm yaşamını olumsuz etkiliyor. Depresif
şikâyetlerle psikiyatriste başvuran çok sayıda kişi aslında tiroit
hastası olduğunu bilmiyor.

Doç.Dr. Neslihan Kurulmuş


Endokrinolog





Temelde guatr hastalığını yaratan organ ‘Tiroit’ denilen boynun önünde
yer alan 20 gramlık küçük bir doku. Doku küçük ama fonksiyonu çok fazla.
Hormonları üretme mekanizması karışık. Orada rol alan birçok madde,
enzim ve kullanılan elementler var. Bu nedenle mekanizmanın her
basamağında hastalık çıkabilir. Hastalığın en temel nedeni -bizim
ülkemizde de en sık görüleni- iyot eksikliğidir. Buna bağlı olaraktan
tiriotte büyümeler oluşur buna bağlı olarak çalışması değişir. 2000
yılından sonra tuzlar iyotlanmaya başladıktan sonra iyot eksikliğine
bağlı olan tiriot hastalığı azalmıştır. Bu kez de genetik tiriot
hastalığı ve tiriot kanserleri ortaya çıkmıştır.


Doğal yollardan en çok suyla iyot eksikliğini tamamlayabilmek mümkündür.
Dolayısıyla toprak ve toprakta yetişen ürünlerle… Bu yollarla iyotu
alırız. Ama bizim toprağımız da suyumuz da Doğu Anadolu, Karadeniz
özellikle de Batı Karadeniz Bölgesi iyottan son derece fakirdir. Bu
nedenle insanların ortak kullandığı ortak madde tuza iyot eklendi.
Geleneksel tuz kullanımını bırakmış olan her yerde iyotlu tuz
kullanıldığı sürece bir sorun yok.


Nörologlar, kardiyologlar ‘böbreği ve kalbi korumak adına aşırı tuzlu
yemeyin’ diyor. Biz toplum olarak yemeğin tadına bakmadan tuz koyarız.
Günde ortalama bir tatlı kaşığı tuz kalp yetersizliği, böbrek
yetersizliği olmayan, normal sağlıklı birinin yiyebileceği miktardır.


Guartr hastalığının belirtileri


Tiroit organı iki şekilde değerlendirilir. Bir nasıl çalışıyor, hormon
üretimi iyi m? Çünkü tiroit hormonları diğer organlarının sistemlerin
çalışmasını doğrudan etkiler. Dengesi bozulduğunda etkilenmeyen hiçbir
sistem yoktur. En sık görüleni yani yavaşladığındaki belirtileri;
halsizlik ve yorgunluk şikâyetleridir. Saç dökülmeleri, cilt kuruluğu,
kaşıntı, tırnak kırılması, kabızlık gibi bulgularla kendini hissettirir.
Tedavi edilmezse şikayetler giderek çoğalır. Bir süre sonra efor
kapasitesi düşer. Kalp ve solunumla ilgili problemler başlar. Tansiyon
dengesizlikleri görülebilir. Bir süre sonra da kişide yaptığı
değişikliklerle doktora gitme zorunluluğu ortaya çıkar. Doğru tanı
konulmadığında bir süre sonra şikâyetler geçmediği için tekrar doktora
gidilir.


Bu rahatsızlıkta yaş sınırı yoktur, doğumdan ölene kadar her yaş
grubunda rastlanabilir. Ergenlik dönemi, 25-40 yaş arası, kadınlarda
doğurganlık ve menopoz döneminde daha sık görülebilir. Dış faktörlere ve
genetiğe bağlı olarak gelişebilir.


Hastalılara ait bulgular kişisel farklılıklar gösterebilir. Her kişinin
algı düzeyi farklıdır. Ciddi depresyona giren, halsizlik nedeniyle iş
gücü kaybı yaşayan, aşırı sinir- kaygı nedeniyle etraflarıyla kavga eden
hasta tablolarına rastlamak mümkündür.


Tiroit hastalığının en iyi yönü ne kadar ilerlemiş olursa olsun
tedavide yüz güldürücü sonuçlar almanın mümkün olmasıdır. Hastalığın
tipine göre ilaç, cerrahi ya da radyoaktif tedavi uygulanır.
Hipotiroitte ortalama 6-8 hafta içinde sonuç alınıp, tamamen normale
dönülebilir.


Haşimoto nedir ?


Genel tiroit hastalığının içindeki bir gruptur. Tiroit hormon dengesini
bozduğunda genel değişiklikler yapabilir. Haşimato grubu hastalarda
hormonlar normal olduğu halde kişide açıklanamayan deri, tırnak, saç
problemi olabilir. Yine bu kişilerde özellikle kadınlarda adetlerle
ilgili sorunlar yaşanır. Genetik olabilir. Bir insan farkına varmadan
ömrü boyunca yaşayabilir. Ailesinde tiroit hastası olanlar özellikle bu
grupta yer alır.Basit bir kan testiyle tespiti mümkündür. Gerektiğinde
ultrasonla bakılır.


Tiroit hormon düzeyi artığı zaman ‘Hipertiroiti’ adı verilir ve metabolizma hızlı çalışır. Ciddi kilo kaybı yaşanır.


Gözler dışarıya doğru neden çıkar?


Tiroit çok çalıştığı durumda hem tiroit hem de gözler etkilenir. Çünkü
aynı mekanizma gözlerin arkasındaki dokuda da geçerlidir. Orada iş biraz
daha karmaşık ve tedavisi de biraz daha yorucudur. Çünkü tiroiti ve
gözü birlikte kontrol altına almak gerekir. Bazen tiroiti kontrol altına
alsanız bile göz bağımsız olarak ilerleyebilir. Bu da zor olan tiroit
hastalıklarından biridir.


Kansere dönüşür mü?


Her tiroit hastalığı kansere dönüşmez. Tiroit modülü varsa bazı modüller 3-5 yıl içinde kansere dönüşebilir.


Tiroit hastalığı depresyonla karıştırılıyor!!!


Psikiyatri bölümünden çok fazla tiroit hastası endokronologlara
yönlendirilir. Bu tip hastalar depresif şikâyetlerle psikiyatriste
başvurur. Onlara uygulanan ilk test tiroit hormonudur. Özellikle
doktorların bu konuda bilinçlendirmeli gerekir.


Karalahananın içindeki bir madde tiroit hormonunu yaparken bir enzimi
bloke ettiği için tehlikelidir. Suşi içerisinde fazla iyot olduğu için
tiroiti olumsuz etkiler. Uzak doğudan zayıflamak için gelen yosun
tabletleri tiroit hastalıklarını tetikleyebilir. Bunlara dikkat
etmeliyiz.


*Ailesinde tiroit hastalığı olanlar,


*Doğurganlık çağından olanlar kadınlar,


*Ergenlik çağındaki çocukların


Bir kez tiroit fonksiyonunu değerlendirmekte fayda vardır. Özellikle
ailesinde olanlar için bu yaş dönemi çok önemlidir. Çünkü gebelikte
bebeğin sağlığını, ergenlik döneminde beyin- beden fonksiyonu, menopoz
kadın sağlığını etkiler.


Özellikle genetik tipteki tiroit hastalarında bir dönem aktiflenmediği
için bazen testlerde çıkmayabilir ama daha sonra herhangi bir neden
gebelik- lohusalık-stres zemindeki hastalığı tetikleyebilir. İnsanların
senede bir kere tiroit hormonuna baktırması yeterlidir.





Bu konuyu yazdır

  Tarih: 07-09-2025, 07:00 PM