:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,696
» Son Üye: Klassohbet
» Toplam Konular: 98,543
» Toplam Yorumlar: 1,065,523

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 408 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 405 Ziyaretçi
Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 10
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 20
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 21
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 23
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,322
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
Enfal Suresi 12. Ayet. ”V...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-12-2025, Saat: 04:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
Kendi Uydurmalarını Allah...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-09-2025, Saat: 04:22 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 40
Rivayetler Kur’an’ın Önün...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-08-2025, Saat: 11:25 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 33

 
  Büyüme-1--4 Ay
Yazar: MaSaL - 09-14-2011, Saat: 05:13 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok

Bebeğiniz 1-4 aylık
Bebeğinizin en hızlı değiştiği ve
geliştiği dönemlerden birini yaşıyorsunuz! İlk günlerde tam bir “uyuma
ve emme makinası” olan bu minik canlı, artık yeni tanıştığı bu dünyayı
keşfe başlar ve onun için çok yeni olan "yaşamayı" öğrenmeye başlar.
Dünyayı ilk önce gözleriyle, sonra elleriyle, sonra bacaklarıyla
kaşfetmeye başlar.
Bebeğiniz ne kadar büyümeli?
Doğumun
hemen ardından bebeğiniz bir miktar kilo kaybedecektir. Bu son derece
normal bir durumdur. Endişelenmeyin; 2.Haftadan itibaren günlük 30-40
gram, 1 aydan itibaren de ayda ortalama 800-1000 gram ağırlığında, 2,5-3
cm. de boyunda artış olacaktır. Ancak unutmayın ki bu değerler ortalama değerlerdir ve her bebeğin gelişimi farklıdır.
Bu
konuda son sözü bebeğinizi izleyen çocuk uzmanı söyleyecek,
bebeğinizin, boy, tartı ve baş çevresi gelişiminin sağlıklı olup
olmadığı konusunda sizi aydınlatacaktır.

1-3 aylar arası Türk erkek çocukları tartı –boy çizelgesi En azEn fazla1 aylık bebek3000 g-51cm5750 g 59.5cm2 aylık bebek3600 g 53 cm6600 g 62.5cm3 aylık bebek4150 g 55 cm7500 g 65cm4 aylık bebek4600 g-57cm8250 g 67.5cm

1-3 aylar arası Türk kız çocukları tartı –boy çizelgesi
En azEn fazla1 aylık bebek2950g 50cm5400g 59cm2 aylık bebek3500g 52.5cm6400g 62cm3 aylık bebek4000g 54cm7200g 64.5cm4 aylık bebek4500 g 56 cm8000 g 67.5cm

Bu dönemde bebeğiniz neler yapabilir:
1-2.Ay
  • Düz bir yüzeye yatırıldığında kafasını kısa süreyle kaldırabiliir
  • Bakışlarını yüze odaklayabilir
  • Çıngırak v.b. seslere tepki gösterir
  • Yüzünün 15 cm. üzerinde hareket ettirilen nesneyi takip edebilir
  • Ağlama dışında sesler çıkarabilir
  • Sizin gülüşünüze gülücükle karşılık verebilir
3-4.Ay
  • Karnının üzerindeyken kafasını 45-90 derece yukarı kaldırıabilir; kllarından destek alarak göğsünü kaldırabilir
  • bir tarafa doğru yuvarlanabilir
  • Yüzünün 15 cm. üzerinde hareket ettirilen nesneyi sonuna kadar takip edebilir
  • yüksek sesle güler
  • iki elini kavuşturabilir
  • kendiliğinden güler
  • memnuniyetten çığlıklar atabilir
  • oturtulduğunda kafasını dik tutabilir.
  • küçük nesnelere dikkat gösterebilir
  • parmaklarının ucuna oyuncak tutuşturulduğunda onu kavrayabilir

Bu konuyu yazdır

  Büyüme_ Yeni Doğan
Yazar: MaSaL - 09-14-2011, Saat: 05:12 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok

ŞAŞIRTICI YENİDOÄžAN
Yeni
bebeğinizi sevmeniz, onun özelliklerini tamamen bilmenizle sağlanır. Bu
bölüm, şaşırtıcı yenidoğanı anlatmaktadır-nasıl davrandığını, nasıl
hissettiğini, nasıl anladığını (sezdiğini) ve sizinle nasıl iletişim
kuracağını. Unutmayın ki, her yenidoğanın duyu (anlayış) gelişiminde ve
davranış şekillerinde aşırı değişimler vardır ve bu yüzden aşağıdaki
tanım yeni bebeğinizin yeteneklerini takdir etmenizi sağlamak için
sadece rehber olarak hazırlanmıştır.
Doğum kanalınızdan
bebeğinizin başı çıktığı zaman, doktor hemen bebeğinizin burnundaki ve
ağzındaki sümüğü emme pompası ile emer ki bebeğiniz ilk nefesini
aldığında bu sümük akciğerlerine gitmesin. Göbek bağının klemplenmesi
(mandal ile bağlanması), ilk ağlayışı ve ilk nefesi kalbinde ve
akciğerlerindeki kan dolaşımında büyüleyici değişiklikler yaratır ve
bağımlı varoluşundan kurtulup kendi gücüyle hayat-veren-oksijenini
hareket ettirmesini sağlar.
Yenidoğanınız, sevmeniz, tutmanız ve
doyurmanız için, gerekiyorsa örtülmüş olarak, doğrudan doğruya
karnınızın üstüne yatırılmalıdır. Bu, dokuz ay sonunda onun ilk
“dışardaki gecesi”dir ve o gerçekten bunun tadına varmak ister.
Yenidoğanın Özellikleri
Bebeğiniz
doğduktan hemen sonra kesinlikle kitaplarda ya da resimlerde görülen
model bebeğe benzemeyecektir. Ama ilk anından itibaren o size çok güzel
görünecektir. Yüzü ve gözkapakları şişik, mavimsi ve kanınızla
beneklenmiş olacaktır. Kulakları buruşuk ve sıkıca kafasına bastırılmış
olacaktır. Yumrukları sıkılmış, kolları ve bacakları bükülmüş ve burnu
bir dereceye kadar yassılaşmış olabilir. Buruşuk derisinin vernix
denilen peynirimsi, kaygan bir maddeyle kaplı olduğunu farkedeceksiniz.
Bu, rahimde koruyucu kaplama görevi görür ve ayrıca doğum sırasında
kayganlaştırıcıdır. Kafasının asimetrik şekli ,molding (kafa
kemiklerinin üstüste binmesi) denilen, kafatasının kemiklerinin doğum
kanalınızın çeşitli dışhatlarına uymasını sağlayan bir işlemden
dolayıdır. Doğumdan hemen sonra bu kemikler yuvarlak bir kafa şekli
vermek için eski konumlarını alırlar. Yeni bir bebeğin kafatasının
derisi kabarıktır ve bazen büyük miktarlarda sıvı ve/veya kan toplanması
içerir. Bu toplanmalar, aylarca sürecek fakat sonunda yokolacak küçük
bir yumruya dönüşebilirler. Yenidoğanın sırtında, omuzlarında,
kulaklarında ve yanaklarında lanugo denilen kısa, ipeksi saçlar
vardır. Bu saç birkaç hafta içinde kaybolur. Ayakları gözeçarpan bir
şekilde içeri dönüktür ve bacakları eğilmiştir.
Tam zamanında doğan bir bebek, ortalama 3.400 gr olmak üzere, 2.500-4.000 gr. arasındadır. Boyu 47-52 cm. arasındadır. Kafası
vücüdunun geri kalan bölümlerinden orantısal olarak büyüktür (toplam
ağırlığının üçte ikisi kadar). Bebeğinizin kafası doğal olarak öne
düşmeye eğilimli olacaktır ve bu yüzden ilk ay için dikkatli destek
gerektirir. Bir yetişkinden iki kat daha hızlı nefes alır ve nefes alışı
çok düzensiz olabilir. Kalp atışı da bir yetişkinin kalp atışından iki
kat daha hızlıdır. Devamlı çiş yapıyor gibi görünür ve bağırsak sistemi
çok düzensiz çalışır. Mekonyum denilen ilk dışkısı çok koyu ve
yapışkandır. Bunlar, yenidoğanın bağırsaklarında varolan amniyotik sıvı
ve hücresel atıklardan oluşmuştur ve hayatın ilk birkaç gününde dışarı
atılırlar. Birinci haftanın sonuna doğru dışkısı giderek daha hardalımsı
bir renge döner. Günde 14-18 saat uyur ve genelde 4 saatlik bir zaman
diliminde aşağı yukarı 30 dakika uyanıktır. Bu, daha önce bahsettiğimiz
sessiz uyanıklık evresidir ve bu evre ailesel uyarılara karşı en fazla
alıcı olduğu evredir.
Muhtemelen kendinize soruyorsunuzdur
“Vücuduyla ne yapabilir, ne görebilir, ne duyabilir, ne hissedebilir ve
ellerimde tuttuğum bu küçük insanın vücutsal fonksiyonları nasıl
çalışıyor?”.

Bu konuyu yazdır

  Yenidoğanın Refleksleri
Yazar: MaSaL - 09-14-2011, Saat: 05:11 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok

Yenidoğanın Refleksleri
Şimdi de yenidoğanınızın duyusal
uyarıcılara karşılık nasıl hareket ettiğinden bahsedelim. İlk bir kaç
haftada, yenidoğan davranışı, duyusal uyarıcılara karşı yapılan refleks
tepkileri tarafından idare edilir. O, henüz daha yüksek beyin
merkezlerindeki cognitive (bilişsel) seviyede işlem görmüyordur. Yakın
zamana kadar, bütün yenidoğan davranışı, daha ilkel hayvanların
davranışına benzer bir şekilde sadece içgüdüsel olarak kabul ediliyordu.
Yenidoğan davranışının büyük bir çoğunluğunun refleks beyin
merkezlerinden çıktığı doğrudur ama yeni yapılan araştırmalar
yenidoğanın saygınlığını arttırmıştır.
Etki-tepki gelişiminin ilk
ayı sırasında, yenidoğanınız gelecekteki öğrenimi için bir model
yaratmaktadır. Hoş olmayan ve uygunsuz olan uyarıcıları silmek, uygun
olan uyarıcıları kaydetmek ve cevaplamak için seçici olmayı
öğreniyordur. Bu seçicilik yeteneği tercih gelişimine yol açar.
Genellikle birinci ayın sonunda, bebeğiniz kendi tercihlerini
geliştirmiş olmakla kalmayıp onları size de öğretmiş olacaktır.
Yenidoğanınızın sizin çeşitli uyaranlarınıza verdiği tepkiler onun için
olduğu kadar sizin için de bir öğrenme sürecidir. Yenidoğanınızın
refleks davranışı, ne kitaplarda belli yaşlarda yapması gerekenlerin
hepsini yapıp yapmadığını anlayabilmek için sade bir merak olarak
algılanmalı, ne de iyi eğitilmiş bir evcil hayvanınkine benzeyen
insanlıkdışı içgüdüsel bir davranış olarak algılanmalıdır. Bunun yerine,
bebeğinizin çeşitli uyarıcılara karşı verdiği tepkinin gelecekteki
kişilik gelişimi için bir öğrenme ve uyum süreci temeli olduğunu kabul
edin. Çeşitli duyusal uyarıcılara karşı kollarını ve bacaklarını nasıl
hareket ettirdiğini, en çok sevdiği seslerin perdesini ve ritmini,
favori uyuma pozisyonlarını, favori mimiklerini, en çok neresine
dokunulmasından hoşlandığını, nasıl kucaklanmaktan hoşlandığını
bilmelisiniz. Birinci ay ziyaretinde sıklıkla sorduğum soru “Ne
yapıyor?” yerine “Nelerden hoşlanıyor?” sorusudur.
Aşağıda, yenidoğanınızın size göstereceği genel vücut reflekslerinden bazılarının listesi verilmiştir.
Yenidoğanınız,
korkutucu uyaranlara karşı kollarını ileri doğru atarak ve ellerini
sıkarak irkilme refleksi gösterebilir. Bu, güvenlik için annesine
tutunmak ister gibi koruyucu bir refleks olarak kabul edilir.
Ayrıca
yenidoğanınız çok güçlü bir yakalama refleksine sahiptir. Avuç içlerini
veya ayaktabanını okşamak o kadar güçlü bir tepkiye yol açacaktır ki
kendi tutuşuyla havaya kaldırılabilir. Ellere ve ayaklara yapılan
gıdıklayıcı veya acı verici bir uyarı ise hoş olmayan bu uyarıdan
içgüdüsel bir uzaklaşmaya sebep olacaktır.
Yanağını veya avuçiçini
okşamak arama refleksini uyarır. Yanak uyarıcısına doğru ağzını
çevirecek, açık ağzına doğru kolunu bükecek ve sonunda parmaklarını
ağzının içine sokacaktır ki bu zeki yenidoğanınız için büyük bir
başarıdır.
Eğer uyanık bebeğinizi karın üstü düz bir yüzeye
yerleştirirseniz, sırtını kavisleştirmeye ve kafasını yukarda tutmaya
çalışarak kendisini “düzeltmeye” çalışacaktır. Her geçen hafta, sırtını
daha çok kavisleştirecek ve kafasını daha uzun süre yukarda tutabilecek
ve sonunda uzun süredir aranan şnav-sonrası-pozisyonunu başaracaktır.
Yenidoğanlar
bir yerden bir yere hareket etmeye çalışırlar. Yenidoğanınızı bir
masanın üzerinde tutun ve yavaşça ayaktabanlarının üzerine doğru indirin
veya ayak başparmağını yavaşça masanın kenarına doğru değdirin. Yürüme
refleksini farkedeceksiniz; yürümeye çalışıyor gibi görünecektir.
Gövdesinin yılanvari bir hareketiyle ve bacaklarının ve kollarının şnav
hareketiyle kendisini ileri doğru hareket ettirebilir.
Yenidoğanınız
ayrıca çok etkili bir öğürme refleksine sahiptir. Bu reflex sayesinde
boğazındaki herhangi bir maddeyi uzaklaştırabilir ve böylece yemeyi ve
yutmayı öğrenirken boğulmaktan kendisini korumuş olur.
Minik
bebekler de kendilerini aşırı uyarılmadan korurlar. Uygunsuz ve hoş
olmayan uyarı barajı genelde yenidoğanları derin bir uykuya teşvik eder.
(Bu metot bebeğinizi uyutmak için tavsiye edilmez.) Bebeğiniz rahimdeki
devamlı seslere alışıktır; bu yüzden bebeğinizin uyku saatinde sessiz
bir ortamda uyuması için ayakucunda dolaşmak ve çevredeki herkesi
susturmak gerekli değildir.
Hastanedeyken yenidoğanınızdaki bütün
bu nitelikler için bir “his” geliştireceksiniz. Eve dönmeye hazır
olduğunuzda, şaşırtıcı yenidoğanınızın şaşırtıcı bir insan olmaya
başladığını farkedeceksiniz.

Bu konuyu yazdır

  Dokunmanın Önemi
Yazar: MaSaL - 09-14-2011, Saat: 05:10 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok

Dokunmanın Önemi
Dokunmanın, yenidoğan bebeğinizle iletişimin
ilk yöntemi olduğunu ana tema olarak takdir etmek gerekir. Bu iletişim
sanatını nasıl uyguladığınız , bebeğinizin ilk bir kaç haftadaki
davranışlarını derinden etkileyecektir. Muhtemelen bebeğinizin en iyi
gelişmiş duyu organı derisidir ve bu yüzden uyarımlarınızın çoğunu bu
güçlü alıcı üzerinde yoğunlaştırmanız çok doğaldır. Dokunuş, hem sizin
hem bebeğiniz için bir dildir ve onu nasıl elinize aldığınız ona karşı
duyduğunuz içsel hislerinizin çoğunlukla aynasıdır. Bebeğiniz ona
dokunuş şeklinizden ne hissettiğinizi anlayabilir ve bu davranışı onu
tutuş şeklinizle bir anda değişebilir. Yumuşak, güvenilir, bazen sıkı
bir dokunuş sakinliği ifade eder ve sakinliği bebeğe geçirir.

Bu konuyu yazdır

  Yeni doğanda duyma
Yazar: MaSaL - 09-14-2011, Saat: 05:10 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok

Bebeğiniz Ne Kadar Duyabilir?
Bebeğiniz doğmadan duyabilir.
Rahminizden çıkan seslerin uyuşturucu özelliğini ve bebeğinizin
vücudunuzun dışından duyduğu ilginç sesleri hayal edin. Yeni doğan
bebeğiniz özellikle yüksek perdeli kadın seslerine ve özellikle
annesinin sesine karşı duyarlıdır. Araştırmalar, annelerin yenidoğan
bebeklerine karşı belirli bir tonda ve sıradan konuşmalardan daha yüksek
bir perdeden konuşmaya eğilimli olduklarını göstermiştir. Bu ilk
diyalogların filme çekilmesi, yenidoğanların annelerin sesinin ritmine
uygun bir ritmde hareket ettiklerini göstermiştir. Yeni doğanın bu
ritmik geribeslemesi, hareketleri ve mimikleri, annenin iletişime
devamını teşvik eder. Sizle bebeğiniz arasındaki bu ilk düet anne-çocuk
iletişiminin devamının temelidir.

Ani, yüksek ve düzensiz sesler
bebeğinizi ürkütürken, yumuşak, sabit ve ritmik sesler bebeğinizi
sakinleştirir. Yeni doğan bebeğiniz babasının sesinden annesinin
sesinden olduğu kadar büyülenmeyecektir fakat babalar için de bu dönemde
işitsel bir iletişim vardır. Düz bir yere uzanın ve bebeğinizi, kulağı
tam kalbinizin üstüne gelecek şekilde göğsünüzün üstüne yerleştirin.
Kalp atışınız ve nefes alma hareketlerinizin birleşiminin bebeğinizi
uykuya geçirdiğini farkedeceksiniz. Bu, bütün bebeklerimizle yaptığım
hoşuma giden bir uygulamadır. Bu uygulama, bebeklerin nispeten
gelişmemiş olan motor kapasiteleri yüzünden daha az kıpırdadıkları ve
sokulmaktan daha çok memnun oldukları yenidoğan döneminde en kolay gibi
görünüyor

Bu konuyu yazdır

  Yeni doğanda göeme...
Yazar: MaSaL - 09-14-2011, Saat: 05:09 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok

Bebeğiniz Ne Kadar Görebilir?
Doğduğunda bir bebeğin gözleri
genelde kapalıdır, gözbebekleri küçüktür ve göz kapakları şişiktir. Çok
yakındaki çok fazla ışıktan gözlerini korumaya çalışıyormuş gibi şaşı
bakar. Yenidoğanın parlak ışıklara karşı olan duyarlılığı, doğumdan
hemen sonra ışıkları kısma geleneğine yol açmıştır. Bu yapıldıktan sonra
gözlerini iyice açar ve dikkatle gözünü dikip bakar. Yeni doğan bir
bebek hareket eden nesneleri en iyi 12 inçlik (30 cm.) bir mesafeden
takip edecektir. Bebeğiniz, ellerinizi, yavaşça bu mesafeden (12 inç-30
cm.) sağa sola hareket ettirirseniz izleyecektir. Kırmızı ve sarı
nesneler ile kontrast oluşturan açık ve koyu renkler çok ilgisini çeker.
Ayrıca yenidoğanların ilgisini renklerden çok çizgi gibi şekiller daha
kolay çeker. Bununla beraber, her yaştaki küçük çocukların en çok insan
yüzü gibi yumuşak ve yuvarlatılmış dış hatlara sahip nesnelere duyarlı
olduğu uzun zamandır biliniyor. Walt Disney de karakterlerinin çoğunu
yuvarlak yanaklı, nispeten daha iri gözlü ve etkileyici gülüşlü çizerek
bu fenomene dikkat çekmiştir.
Bebeğinizin gözlerini görmek için
karşı konulamaz bir isteğiniz varsa, yenidoğan muayenesi sırasında
kullandığım küçük bir hile var. Bir elinizle bebeğinizin kafasını, diğer
elinizle de bebeğinizin poposunu tutarak bebeğinizi 12 inç (30 cm)
kadar göz hizanızın tam karşısında tutun. Uzanır pozisyondan oturur
pozisyonuna getirin veya ani bir duruş yapmamak kaydıyla 180 derecelik
yumuşak bir dönüş yapın. Bu, onun görme sisteminde hemen gözlerini
açtıracak bir reflex yaratacaktır. Doğumda başlayan ve insanların
iletişiminde en ödüllendirici tepkilerden biri olan göz kontağının
önemini yeterince vurgulayamam. Çocuğunuzun gelişimindeki her aşamada bu
konu üzerinde duracağız.

Bu konuyu yazdır

  Yenidoğan Bebeğiniz ve Siz
Yazar: MaSaL - 09-14-2011, Saat: 05:08 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok

Yenidoğan Bebeğiniz ve Siz
Doğumdan
sonra kucağınıza verilen bebek, artık bir erişkin olmaya programlanmış
bir prototiptir, yani GÖZBEBEÄžİNİZDİR. O ne ana karnındaki anne kanından
beslenen fetüs, ne de sizlerin bir küçültülmüş modeli; kendine özgü
organları, kendine özgü dolaşımı, kendine özgü kanı ile özel bir
canlıdır, SİZİN BEBEÄžİNİZDİR. Anne ve babasından aldığı türü ile ilgili
bir sürü bilgiyle donanmış bebek, kucağınızda biriktirmeye hazırdır. Her
sözü, her duyguyu , her davranışı, her sesi, her rengi, her antijeni,
her dost ve her düşmanı biriktirip zaman içinde 'KENDİSİ' olarak
karşınıza çıkmaya programlanmış elmas parçanız sizin yardımınızla
pırlanta olmaya adım adım giderken ışıltısını elbette en yakınlarında
olanlardan, sizden alacaktır.

  • Bebeğinizin, önündeki bu
    gelişim çağı, bu çocukluk, içinde karşılaşabileceği türlü sorunlar
    olabilir. Sorunlar, önce tanınmalı, sonra sağaltım yoluna biran evvel
    gidilmelidir. O halde belki yardımı dokunacak akla ilk gelen birkaç
    nokta:
  • Bebeğinizi kucağınıza alın. Ne hoş kokuyor. Onu
    inceleyin; gözleri, kulakları, saçları, başı, göğsü, kolları, bacakları,
    poposu nasıl, sizinkine benziyor mu? Emiyor mu, ilk kakasını ne zaman
    yaptı, nasıldı? Bu basit gözlemler ile bile binlerce sorun
    oluşturabilecek durumun tanınması mümkün olacak, doğumsal anomaliler
    dediğimiz bir takım hastalıklar için ipuçları yakalanabilecektir.
    Doğumdan hemen sonra doktorunuzun zaten dikkat ettiği bu özelliklere bir
    kez de siz bakın.
  • Bebeğinizi anne sütü ile ve doğru olarak besleyin, bebeğiniz için bundan iyi bir öğün düşünülemez.
  • Bebeğinizin
    büyümesini monitörize edin, yani onu ölçtürün, tarttırın, bu ölçümleri
    kaydedin ve kayıtlarınızı doktorunuzla diğer çocuklardan elde edilmiş
    kayıtlar ile karşılaştırın.
  • Hiçbir sorun olmasa bile rutin
    doktor ve diş hekimi ziyaretlerinize devam edin. Bu hem doktorun sizi
    tanıması hem de sizin gözünüzden kaçabilecek durumların erken tespiti
    için değerlidir.
  • Çocuğunuz büyürken; ateşi, kusmaları,cilt
    döküntüleri, nedenini bilmediğiniz ağlamaları olduğunda doktorunuza
    başvurmaktan çekinmeyiniz.
  • Çocuğunuza ilaç vermeyiniz, sadece ateşe soğukla yanıt verebilirsiniz; bu da doktora gidinceye kadardır.
  • Çocuğunuzu
    iyi gözleyin; çişini, kakasının rengini, en son ne zaman tuvalete
    gittiğini, kusarak neler çıkardığını, terinin nasıl koktuğunu, nasıl
    ağladığını doktorunuz bilmek isteyecektir.
  • Çocuk karnım ağrıyor dediğinde üşütmüş veya numara yapıyor olsa bile bunu size doktorunuz söylemelidir.
  • Çocuğunuz
    çok narin yapılı ve çok değerlidir. Kendinde meydana gelen değişikleri
    de çok iyi algılamayabilir. Düşmeler, çarpmalar, çoğu kez
    profesyonellerce değerlendirilmelidir.
  • Çocuğunuzu evdeki
    zehirleyebilicilerden koruyun. Size asla yedirilemeyecek bir şeyin tadı
    onun için çok çekici gelebilir. Evde 'hayatın tadını' öğrenmeye çalışan
    bir çocuk varken; tüm temizlik malzemelerini, ilaçları, bitkileri, küçük
    parçalı her türlü eşyayı ve dokunarak öğrenen bebeğinizden ateş ve
    elektriği ondan uzak ve kapalı tutun.
  • Çocuğunuzun kasıklarında,
    göbeğinde fark edebileceğiniz şişlikler, karın içinde yerleşmesi gereken
    yapıların, bağırsakların dışarı çıktığı 'fıtıklar' olabilir. Bunlar
    sandığınızdan sıktır. Her durumda doktor yardımı ile
    değerlendirilmelidir.
  • Çocuğunuzun pipisi, hayaları (testisleri
    ) ile ilgili en ufak bir şüpheniz olduğunda doktora başvurmaktan
    çekinmeyin.( Sık karşılaşılan birkaç durumla ilgili ayrıntılı bilgi
    aşağıda verilecektir.) Sünnet cerrahi bir müdahaledir. Mutlaka ehil
    kişilerce yapılması gereklidir.





Bu konuyu yazdır

  Sütünüz Yetiyor mu?
Yazar: MaSaL - 09-14-2011, Saat: 05:07 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok


Sütünüz Yetiyor mu?
Bunu
anlamanın en doğru yöntemi, bebeğin kilo alışının takip edilmesidir.
Tüm bebekler doğduktan sonraki ilk 2-3 gün doğum kilosunun %10 nu
aşmayacak bir miktarda zayıflayabilirler. Bu vücutlarındaki hafif ödemin
(şişmenin) çözülmesi sonucunda oluşan bir kayıptır. İzleyen birkaç
günde geri alınır. Genellikle bebekler ilk bir haftanın sonunda doğum
kilolarına geri dönmüş olurlar. Kilo artışı bundan sonra başlar. Kilo
artışının nasıl olması gerektiği gibi detaylar başka bir yazı konusu
olacağı için gerektiği kadar olmalıdır diyerek bunu kapatıyorum. Bunu
aylık muayeneye gidilen doktor yeterli olup olmadığına karar verecektir.
Bunu evde izlemenin yollarını kısaca anlatayım.
Yeni doğmuş bir
bebek zamanın büyük bir bölümünü uyuyarak geçirir. Karnı acıkınca
uyanır, beslenir, altını kirletir, tekrar uyur. Bu ritim işin doğasıdır.
Doğumdan sonraki ilk günlerde 8 ila 15 kez beslenebilir. Beslenme
aralıkları 2-3 saati aşmamalıdır. Yeterli beslenen bir bebek ilk 15-20
gün içersinde gaz pek oluşmadığı için gaz sancısı nedeniyle ağlamaz. Ağlama
ilk günlerde sıklıkla doymamanın göstergesidir. Beslenme pozisyonu
hatalarıyla ve doğum olayının doğası gereği bazen yeni doğan kulak
iltihabı denilen bir durum da oluşabilir. Ağlamanın bazen de nedeni
olabilir. Bebekler gastro-kolik refleks denilen bir olay sonucunda her
beslenme esnasında veya kısa bir süre sonrasında bezini kirletebilir.
Her beslenmenin arkasından kakalı bez almak ishal olduğunu göstermez.
Yeni doğan bebek kakası ilk günlerde koyu ve renk olarak siyaha
yakındır. Bu koyu renkli yapışkan kaka ilk 4-5 gün içersinde bitmelidir.
Daha sonraları anne sütü kakası dediğimiz sarıdan turuncuya değişen
renklerde ve cıvık oluşur. Aralarda sadece çiş ile ıslatılmış bezler de
olabilir. Bebeğin az sayıda bez kirletmesi ve kirlenen bezlerin az miktarda çiş veya kaka içermesi
anne sütünün yetersiz olduğunun bir diğer göstergesidir. Yeni doğan
döneminde günde 7-8 bez değiştirmek normal kabul edilir. Sayı bundan
daha fazla olabilirse de daha az olması pek beklenmez. Burada bilinmesi
gereken başka bir konu da seyrek kaka yapmak da her zaman bir sorun
olmadığıdır. Bazı yeterli beslenen bebekler de az sayıda kakalı bez
kirletebilirler. Çişli bezler de sayılmalıdır. Hazır bezlerde bunu
anlamak zor olabilir. Bebeğin altındaki bezi kullanılmamış bir bezle
ağırlık yönünden kıyaslanması yararlıdır. Anne sütü ile beslenen bir
bebeğin çok sıcak havalar dışında ayrıca su almasına gereksinimi yoktur.
Anne sütünün büyük bir bölümünün su olduğu bilinmelidir. Çişli bezlerin
olması suyun da yeterli olduğunu gösterir. Ağzını temizlemek için veya
kustuğu durumlarda bir miktar sade su verilebilir. Şeker katılması arzu
edilmez zira şeker bebeğin iştahını kesebilir. Bebeğin emme esnasında
sütü yutma sesi duyulabilir. Sessiz bir odada emzirirken bebeğin sütü
emerken yuttuğunu dinleyebilirsiniz. Emzirdikten sonra anne memelerinin
gerginliğinin azalması, yumuşaması gerekir. Süt ile dolan memeler gergin
ve ağrılı olur. Bebek emerek bunları boşaltmalıdır. Bebeğin genel
olarak derisi dolgun ve gergin olmalıdır. Yeterli beslenen bebeğin karın
derisi elle tutulup bırakıldığında süratle eski haline döner. Yeterli
beslenemediğinde deri gerginliği azalır. Deri hamur kıvamına gelir.
Tutup bırakıldığında eski haline yavaş döner. Ayrıca kalınlığı dolgun
olmalıdır. Küçük ve zayıf doğmuş bebeklerde deri incedir. Beslendikçe bu
artar.
Anneler için dikkat edilerek, görüldüğünde doktorlarına iletmeleri uygun olan durumlar şunlardır.

  • Bebeğin emzirme işleminin toplamda 8-10 dakikadan az sürmesi. Bebeğin kısa sürede emmeyi bırakması,
  • Emzirdikten sonra memelerin boşaldığı hissinin alınmaması.
  • Bebeğin genel olarak uyuklaması ve gevşek durması,
  • Günde 6 dan daha az çiş veya kakalı bez kirletmesi,
  • Günde an az bir kakalı bez olmaması veya doğumdan 5 gün geçmesine karşın anne sütü kakası görülmemesi,
  • Derisinin elastikliğinin az olması,
  • Emzirirken yutma seslerinin pek duyulmaması.
Bu
belirtilerin görülmesi anne sütünün yetersiz olduğunun işareti
olmayabilir. Fakat dikkat edilmesi ve doktor tarafından
değerlendirilmesi uygun olan durumlardır.

Bu konuyu yazdır

  Formül Sütle Beslenme
Yazar: MaSaL - 09-14-2011, Saat: 05:06 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok


Halk
arasında kısaca hazır mama denilen gıda maddeleri bu bölümde
anlatılacaktır. Hazır mamaların süte benzer yapıdakilerine formül süt
denilmektedir. Bunlar inek sütü modifiye (=değiştirilmek) edilmek
yoluyla elde edilirler. İnek sütü bir şekilde anne sütüne benzetilmeye
çalışılmaktadır. Eksik olan maddeler eklenmekte, fazla olanlar
azaltılmaktadır. Teknolojinin bugün vardığı noktada anne sütüne
olabildiğince yakın mamalar üretilmektedir. Fakat üretilen mama bir gün
anne sütüne tam anlamı ile eşdeğer yapılsa bile anne sıcaklığını ve
yakınlığını içermesi mümkün olmayacaktır. Beslenme yönünden belki eşit
olabilir ama hiçbir besin maddesi anne memesinden emilerek alınmadığı
sürece anne sütünün yerini tutamayacaktır.
Formül süte başlarken
gerekli olduğuna doğru karar verilmelidir. Yersiz şüphe ve gerekçelerle
mamaya başlamak yanlış olur. Bu kararı doktorun vermesi gerekir. Bu konu
anne sütü ile beslenmenin içeriğinde anlatılmıştır. Formül sütle
beslenme kararının doğru bir nedenle verilmiş olduğunu varsayarak yazıya
devam ediyorum.
Bunu için öncelikle gerekli malzemeler incelenmelidir.
Biberonlar

  • Hammaddesi:
    Günümüzde genel olarak cam ve plastikten yapılmaktadır. Plastikten
    üretilenler de iki ayrı maddeden üretilirler; Polikarbonat ve
    Polietilen. Bunlardan polikarbonat daha çok tercih edilmektedir. Daha
    sağlıklı olanı camdan yapılanlardır. Kırılabilme nedeni camdan
    yapılanların yegane olumsuz yönüdür. Plastik olanlar kolay kırılmazlar
    ama zamanla deforme olabilirler. Özellikle sıcak etkisiyle renkleri
    değişir. 100 derece ısıda 20-30 dakika kaynatılan polikarbonat
    biberonlardan Bisfenol-A denilen bir madde açığa çıkar. Biberonun
    içersinde mama varken bu ısıda, bu sürede kaynatılması pek mümkün
    değildir. Fakat temizlik nedeniyle kaynatıldıklarında beslenmeden önce
    yıkanmalıdırlar. 30 yıla yakın zamandır polikarbonat biberonlar
    kullanımda olup, zararlı oldukları hakkında bir kanıt bulunmamıştır.
  • Şekil:
    Çeşitli şekillerde olabilirler. Sıklıkla yuvarlaktırlar. Eğri, iki
    yollu, açılı, kısa, uzun gibi tipleri vardır. Anneler bebeğin durumuna
    göre uygun gördükleri şekilde olanı tercih edebilirler. Eli ile biberonu
    tutabilecek kadar büyük çocuklarda iki yollu olan uygun olabilirken,
    yeni doğmuş bebekler için kısa ve küçük olanlar daha uygundur.
  • Fonksiyon:
    Değişik özelliği olan biberonlar vardır. Vakum oluşturmayan, içersinde
    hava almayı sağlayan tüp bulunan, emzik üzerine basınç yapmayan gibi
    farklı özelliklerde biberonlar üretilmektedir. Kullanılacak amaca
    uygunluk burada etken olmalıdır. Formül süt için kullanılacak olması ile
    su veya meyve suyu için kullanılacak olması gibi işlevsellik ön planda
    düşünülmelidir.
  • Hacim: 50 gramlıktan başlayarak genellikle
    250-300 grama kadar olan çeşitleri bulunmaktadır. Kullanım amacı ve
    bebeğin ayına göre seçilecektir.
Emzikler
Biberon emzikleri bu bölümde anlatılacaktır. Yalancı meme yerine geçen emzikler konumuz dışındadır.
  • Hammaddesi:
    Genel olarak silikon, lateks (kauçuk) ve lastik benzeri maddeden
    yapılırlar. Lateks olanlar esnek ve yumuşaktırlar ama dayanıklı
    değillerdir. Silikon olanlar daha serttir ama kolaylıkla deforme olup
    şekilleri değişmez. Lastik benzeri maddeden üretilenler günümüzde pek
    kullanılmamaktadır.
  • Şekil: Klasik, damaklı (ortodontik), ucu
    yuvarlak veya düz olan gibi değişik tiplerde yapılırlar. Damaklı
    denilenler diş gelişimini ve damak yapısını bozmadıkları iddia edilir.
    Düz tarafı dile gelmelidir. Ucu düz olanlar anne memesine benzetilmeye
    çalışılmıştır.
  • Boyut: Ebatları da değişiktir. Genellikle
    numaralandırılmışlardır. 0,1,2,3 gibi büyüdükçe artan numaraları vardır.
    Bebeğin ağız yapısına uyan tercih edilmelidir.
  • Deliği: Amaca
    göre farklı delikleri bulunur. Deliği tek veya fazla sayıda olabileceği
    gibi, deliğinin de farklı şekilde olanları vardır. Yavaş akması
    istenilen durumda tek ve küçük delikli tercih edilirken, koyu kıvamlı
    mamalar için büyük ve çok delikli olanlar kullanılmalıdır. Yeni
    doğanlarda çok küçük delikli olanlar kullanılırken, ilerleyen aylarda
    daha büyük delikli olanlara geçilir.
Biberon emziği
seçerken kullanım amacı, bebeğin yaşı, anne memesine benzerliği gibi bir
çok konu göz önünde bulundurulmalıdır. Her şeyin üstünde bebeğin
tercihleri de hesaba katılmalıdır. Bebekler bazı emzikleri
beğenmeyebilirler. Anneler farklı tiplerde olanları alıp, ısrarla
bebeklerinin beğenecekleri emziği bulmak için uğraşmak zorunda
kalabilirler. Gerçekte aç kalan bir bebek sonuçta emzik tipi için fazla
seçici davranmayabilir.
Emzikler kullandıkça bozulurlar.
Esnemeye, büyümeye ve renk değiştirmeye başlarlar. Deforme olan emzikler
emme esnasında kopabilirler. Bu tehlikeli bir durum olabileceği için
dikkatli olunmalıdır.

Aksesuarlar
Bebek biberonları için farklı amaçlara yönelik yardımcı aletler bulunur. Bu bölümde bunlar kısaca anlatılacaktır.
Sterilizatörler: Biberonları mikroptan arındırmak için genellikle elektrikle çalışan aletlerdir.
Isıtıcılar: Biberon içersindeki mamayı sıcak tutmak veya ısıtmak için kullanılan genellikle elektrikli aletlerdir.
Fırçalar: Biberonu ve emziğini temizlemek için farklı tiplere yönelik farklı fırçalar mevcuttur.
Termoslar:
Biberonun içindeki veya hazırlanan mamayı bebeğe yedirene kadar
soğumaması için yapılmışlardır. Zorunlu olmadıkça bebeklere taze
hazırlanmış mama verilmesi önerilir. Ancak gerekli durumlarda
kullanılabilir.
Biberon ve emzikler ne zaman değiştirilmelidir ?
Biberonlar
kullanıldıkça değişime uğrarlar. Rengi farklılaşır, bu çok önemli
değildir. Fakat yüzeyinde yabancı maddeler tutunmuş olmamalıdır. Ayrıca
çatlak, sıyrık, sızdırma gibi durumlarda değiştirilmeleri gerekir.
Hasarlı yüzeylere mama takılır. Daha sonra burada mikrop üremesi meydana
gelir.
Emzikler biberonlara oranla daha kolay bozulurlar.
Esnemeye, incelmeye başlarlar. Deliği zamanla genişler. Ters çevrilen
biberondan mama damlayabilir ama huzme şeklinde akmamalıdır. Bu aniden
fazla miktarda mamanın bebeğin boğazına gitmesine ve sorunlara yol
açabilecek bir durumdur. Yapısı bozulan emzikler yapışmaya başlarlar.
Bunların bebek tarafından kullanımı oldukça zor olur. Emmek istediğinde
emzik yapışır ve mama geçişine izin vermez. Genel olarak en kaliteli
emzikler bile ancak 2-3 ay özelliğini koruyabilir. Kısa aralıklarla
değiştirilmeleri uygun olur. Kullanım sırasında da sayıca fazla olmaları
kolaylık sağlar.

Biberon ve emzik temizliği nasıl yapılmalıdır ?
İlk
satın alındıklarında su ile yıkanıp 5 dakika suda kaynatılmaları
gerekir. Bundan sonra tercihen bulaşık makinesinde veya sıcak sabunlu su
ile yıkanmalı ve durulanmalıdır. Daha sonra temiz bir havlu veya
benzeri bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmalıdır.
Bebek
beslenmesinde kullanıldıktan sonra içersinde mama bekletilmemelidir.
Kalan mama dökülüp, fırça ile biberon önce su ile daha sonra sabunlu su
ile yıkanmalıdır. Bundan sonra da 5–10 dakika kaynar suda
kaynatılmalıdır. Bir sonraki beslenmeden önce yine durulanmalıdır.
Artan
mamalar bozulur ve içersinde bakteri, mantar gibi bebeğe zararlı
olabilecek mikroplar üreyebilir. Mamalar yağ da içerdiği için su ile
durulamak yeterli olmaz. İç yüzeylere sıvaşan gıda artıkları ancak fırça
ve sabunlu su yardımı ile temizlenebilir.

Biberon ile beslemede dikkat edilmesi gereken konular
  • Mama
    bebeğin muhtemel beslenme saatinden biraz öncesinde hazır edilmelidir.
    Bebekler her zaman tam saatinde acıkmazlar. Daha önce acıkabilecekleri
    düşünülmelidir. Acıktığı için ağlamaya başladıklarında anne panikleyerek
    mamayı hazırlamada zorluk yaşayabilir.
  • Daima kaynatılmış ve
    soğutulmuş mama suyu elinizin altında hazır olmalıdır. Bebek acıktığında
    su yeni kaynatıldığında soğutmak oldukça zahmetli ve vakit alıcıdır.
  • Bebeğin
    yemesi beklenen miktarda mama hazırlanması uygun olur. Bebekler
    büyüdükçe aldıkları mama miktarı gittikçe artar. Biberonundaki mamasını
    bitirdiği halde daha ister gibi aranmaya ve ağlamaya başlıyorsa miktar
    bir sonraki öğünde bir ölçü arttırılmalıdır. Her seferinde bir ölçü
    fazla hazırlanması bir maliyet zararıdır. Bu önemsenmediğinde her öğünde
    yapılabilir fakat önerilmez.
  • Kalan mamalar mutlaka
    atılmalıdır. Bebeğin ağzına ve tükürüğüne temas etmesi ile mamaya
    bulaşan bakteriler kolaylıkla üreyerek hastalanmasına yol açabilir. Her
    beslenmede taze mama hazırlanmalıdır.
  • Biberon ile bebeği
    tercihen annesi beslemelidir. Özellikle anne sütü de alan bebekler
    başkaları tarafından beslendiklerinde anne memesine yabancılaşmaya
    başlarlar. Memeyi bırakmadaki bir diğer etken biberon emziğinin
    deliğinin büyük olmasıdır. Bebekler de herkes gibi kolaya eğilimlidir.
    Biberondan anne memesine göre daha kolay beslendikleri takdirde kolaya
    yönelirler. Bunda mamanın tadı başka etkendir. Bazı bebek mamaları şeker
    içerdiği için bebekler tatlı gıdalara eğilim gösterebilirler.
  • Annesinin
    ayni kendi memesini emziriyormuş gibi bir pozisyonla bebeğini kucağına
    alması ve tek farkla bebeğin ağzına biberonun emziğini sokması uygun
    olur. Eğer koşullar gereği bebeği annesinden başkası besleyecek ise anne
    sütü verir pozisyonunda beslenmelidir. Kesinlikle bebeğe yattığı yerden
    biberon verilmemelidir. Bu kolaylıkla orta kulak enfeksiyonuna yol
    açabilen bir durumdur.
  • Hazırlanmış olan mamayı soğutmak veya
    ısıtmak için uygun ısıda su kullanılmalıdır. Mamanın ısısı besleyecek
    olan kişi tarafından kolunun iç yüzeyine damlatılarak kontrol
    edilmelidir. Beden ısısı ile ayni olması tercih edilir. Sıcak olduğunda
    daha soğuk suya biberonu koymak veya aksi durumda da sıcak suya koymak
    gerekir. Hazırlanmış mama kaynatılmaz. Keza sıcak su ile de hazırlamamak
    gerekir. Önce suyu ılıtıp sonra mamayı hazırlamak doğru olur.
  • Bebeği
    beslemeden önce bebeğin burnundan rahat nefes alması kontrol
    edilmelidir. Eğer rahat nefes alamıyorsa serum fizyolojik veya benzeri
    bir damla ile burnu temizlenmelidir. Aksi takdirde bebek ağzından hem
    beslenmeyi hem de nefes almayı başaramayacağı için beslenemeyecektir.
  • Bebekler
    biberon ile beslendiklerinde anne memesine oranla daha fazla hava
    yutarlar. Beslendikten sonra bu hava mutlaka çıkarılmalıdır. Başı
    besleyen kişinin omuzuna ve yüzü dışa dönük olarak bebekler yatırılmalı
    ve sırtlarına ufak ufak elle vurarak bu hava dışarı çıkarılmalıdır. Aksi
    takdirde bebekler sancılanabilir ve bu havayı çıkarırken kusabilirler.
    Bu işlem sırasında bebeğin karın kısmına anne memelerinin baskı
    yapmamasına dikkat edilmelidir.
  • Yutulan hava çıkartıldıktan
    sonra bebeği hafifçe yan olarak yatırmalıdır. Kucakta tutulduğunda ve
    bebek hareket esnasında karnını kastığında biraz önce emdiği mamalar
    ağzından geri gelir.
  • İnsanlarda yemek borusu ile midenin
    birleştiği noktada bir adale dokusu vardır. Bu doku su borularına
    takılan çekvalf denilen parçaya benzer bir görev yapar. Ağızdan alınan
    besinlerin mideye geçişine izin verirken geri kaçmayı önler. Fakat bu
    sistem bebeklerde henüz yeterince işlev kazanmamıştır. Yeni beslenmiş
    bir bebeği ayaklarından baş aşağı çevrildiğinde tüm yedikleri geri
    çıkar. Halbuki daha büyük çocuklar tok karnına amuda kalksalar besinler
    ağızlarından geri gelmez. Halk arasında kusma olarak söylenen bu durum
    aslında gerçek anlamda bir kusma değildir. Zira tıbben kusma bir
    hastalık durumunda ortaya çıkan bir durumdur. Bebeklerde olan bu adale
    dokusunun yeterince gelişmemesine bağlı olarak emdiği gıdaların geri
    gelmesidir. Kusmadan farkı ağzının kenarından akmasıdır. Kusma mide
    kasılması ile daha basınçlı olarak ortaya çıkar. Gıdalar emdikten kısa
    bir süre sonra geldiğinde ayni emdiği formdadır. Eğer aradan belirli bir
    süre geçerse süt kesiği gibi daha farklı bir yapıda ve kokuda olur.
    Bunun nedeni emdiği süt veya mamanın midedeki asit ile reaksiyona
    girmesi sonucu kesilmesidir. Her iki de normal durumlardır.
  • Bebekler
    anne sütünü daha iyi sindirmelerine karşın mamayı daha fazla
    çıkartabilirler. Formül mamalara değişik şekillerde tahammülsüzlük
    gösterebilirler. Bu durumun hekimce değerlendirilmesi, gerekiyorsa
    mamanın daha uygun başka bir çeşidi ile değiştirilmesi gerekebilir.
Formül Mamaya Tahammülsüzlük Belirtileri
Bebekler
için ideal besin maddesi anne sütü olduğu için bebekler kullanılan
formül mamalara farklı şekillerde reaksiyon gösterebilirler.
  • Fazla miktarda kusma
  • Dışkının sayıca ve kıvamca değişmesi. Cıvıklaşma, katılaşma,az veya çok kaka yapma.
  • Sancılanma, huzursuzluk ve ağlama
  • Deride bazı döküntülerin ortaya çıkması, derinin renginin ve yüzeyinin pürüzsüzlüğünün değişmesi
  • Kilo artışının olması uygun olan seyirde olmaması
Bu gibi belirtiler ortaya çıktığında doktora danışılmalıdır.

Formül Mama Çeşitleri
Bebekler
için en iyi mama yoktur. Ancak bebeğe uygun olan mama vardır. Günümüzde
varılan teknoloji düzeyi ile farklı özelliklerde formül sütler
üretilmektedir. Burada bunlar hakkında genel bilgiler verilecektir.
  1. Anne sütü adapte = benzetilmeye çalışılmış olanlar
  2. İleri formüller – Devam Formülleri
  3. Diyet formüller
  4. Kaşık mamaları
  5. Özel formüller
  6. Katkı formüller
Adapte Formüller
Bu
mamaların hazırlanmasında anne sütü temel alınmış ve formül anne sütüne
olabildiğince benzetilmeye çalışılmıştır. Genellikle üretici firmalar
tarafından 1 numara ile isimlendirilirler. Bazı firmaların farklı
numaralandırma sistemleri vardır. Ayrıca yarı adapte adı geçen bazı
ürünlerde bulunur. Bunlar kısman anne sütüne benzetilmiş mamalardır.

İleri Formüller – Devam Formülleri
Büyüyen
bebeğin gereksinmeleri göz önünde bulundurularak anne sütünden farklı
özelliği bulunan mamalardır. Genellikle 2 numara ile adlandırılır. Bazı
firmalarda 3 numara verilmiştir. Çoğunlukla 4 aydan sonra verilmesi
uygun olan formüllerdir.

Diyet Formüller
İshal
durumunda geçici olarak beslenmeye yönelik olarak üretilirler. İshal
maması olarak kullanılabileceği gibi inek sütüne karşı reaksiyon
gösteren bebeklerde de kullanılabilir.

Kaşık mamaları
Kaşıkla
beslenebilecek, yarı katı gıdalarla beslenme zamanı gelmiş olan
bebekler içindir. Tahıllı, meyveli gibi değişik tat ve yapıda olanları
vardır. Bazıları toz, bazıları hazır haldedir. Toz olanların kimisi su,
kimisi süt ile hazırlanmaktadır.

Özel Formüller
Beslenmesinde
özel gereksinmeleri olan bebekler içindir. Örneğin doğuştan
fenilketonüri hastalığı olan bebekler için üretilen mamalar vardır.
Ayrıca kusmayı azaltan (AR = Anti regurjitasyon), gaz sancılarına neden
olmayan (AC = Anti Kolik) , sindirimi kolay olan ( Milupa Comformil),
laktozu düşük ( Nutricia Almiron), prematüre bebekler için ( Nutricia
Nenetal, Nestle Alprem, vd.) gibi değişik özelliklerde olan formüller
bulunur.

Katkı Formüller
Sağılmış anne sütüne
katılan protein katkıları (Euprotein), saf protein (Protifar),
karbonhidrat (Fantomalt), karışık katkılar (Pediasure) gibi farklı
gereksinmeler için üretilirler. Bunlar beslenme ürünlerine ek olarak
kullanılırlar.

Bu içerik sınıflaması dışında form olarak da toz, konsantre ve içirilmeye – yedirilmeye hazır halde olan şekillerde vardır.

Son söz olarak belirtmek istediğim bazı noktalar var:
Bebeğin
formül sütle beslenmesinin gerekli olduğu kararını daima doktorun
vermesi gerektiği gibi hangi çeşidinin, ne miktarda verileceğine de yine
doktor karar vermelidir. Yakın zamana kadar bu formül sütler ve mamalar
sadece eczanelerde satılmaktaydı. Artık çocuk bezi, diş macunu gibi
eczane dışındaki yerlerde de satılmaya başlanmıştır. Bu uygulama
şimdilik tartışmalıdır. Benim görüşüme göre eski hali de tartışmalı idi.
Ülkemizde yaşanan gerçekler ile aslında nasıl olması gerektiği konuları
zaten hep farklı olmuştur. Normal olarak formül sütler de ilaçlar gibi
doktorun önerisi ile kullanılmalıdır. Fakat ne yazık ki ülkemizde her
türlü mama, ilaç doktorlar yanında herkesin önerileri ile
kullanılmaktadır. Çoğunlukla da diğer insanların tavsiyeleri doktorun
fikirlerinden öne geçmektedir. Bu yeni uygulamayı protesto eden bir çok
eczanenin mama satmayı bırakması üzerine durum karışık bir hale
gelmiştir. Bir çok aile eskiden eczanede çalışanlara danışmakta ve
onların önerileri ile bir ürünü kullanmaya başlamaktaydı. Bu durum da
tartışmaya açıktır. Eczane de bulunan kişi bir eczacılık eğitimi almış
olabileceği gibi orada çalışan birisi de olabilir. Eczacı bile olsa
bebek beslenmesini, hangi bebeğe ne verileceğinin eğitimini almış
değildir ki. Bu konudaki tüm bilgisi varsa kendi deneyimleri ve
pazarlama elemanlarının anlattıklarıdır. Bizlerin yaşadığı bir çok
gözlemimizde eczanelerin önerilerinde hangi ürünün satışı eczane için
daha olumlu olacaksa o ürün öncelikli olmaktadır. Şimdi ise eş, dost
komşu önerileri ile market raflarında bulunan ürünlerden birileri
alınıyor. Çok yanlış durumlar yaşanıyor. Bir tecrübeli aile komşusuna
örneğin Milupa mama öneriyor,- bu bir marka olup, bu marka altında
onlarca çeşit mama vardır- diğeri de üzerinde bu ismi gördüğü rasgele
bir ürünü alıp başlıyor. 2 aylık belki de ek besine gereksinimi olmayan
bir bebeğe 6 aydan büyük bebekler için üretilen bir formül
verilebiliyor. Benim bireysel gözlemlerime göre en büyük marketlerde
bile istenilen her çeşit ürün bulunmuyor. Mama üreticileri ile
görüşmelerimde ise onlar da büyük marketlerin az satılan ürünleri değil
bulundurmalarını, satılan ürünleri bile raflarına ancak bazı özel
anlaşma şartlarının karşılanmasından sonra koyduklarını ifade
etmekteler. Bebek beslenme ürünlerinin ticari bir meta haline gelmesi
bir çok ticari olayları da beraberinde getirmektedir. 300 gramlık bir
toz mamanın Şubat 2002 tarihinde 10 milyon civarında bir bedelle
satılıyor olması bir çok sıkıntının temelini oluşturmaktadır. Bir bebek
bu kadar mamayı yaklaşık 3 günde tüketir. Mama üreticiden tüketiciye
ulaşana dek bir çok aracıdan geçer. Her basamakta üstüne maliyet ve
vergiler eklenir. Basamaklarda yer alan herkes para kazanmayı da doğal
olarak amaçlar. Tüm bunların sonucunda da bebeğini beslemeye çalışan
aile tüm bunları öder. Bu bedelin yüksekliği karşısında aileler daha
ucuza bebeğini beslemenin yollarını aramaya başlarlar. Bütün bu
sorunların çözümü aslında çok basittir. Doğa kendi çözümünü bulmuş ve
anne sütü mucizesini yaratmıştır. Dilerim ki tüm anneler bebeklerini
kendi sütleri ile beslesinler. Bizler de formül sütler ile uğraşmayalım.

Bu konuyu yazdır

  Formül Sütle Beslenm
Yazar: MaSaL - 09-14-2011, Saat: 05:06 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok


Halk
arasında kısaca hazır mama denilen gıda maddeleri bu bölümde
anlatılacaktır. Hazır mamaların süte benzer yapıdakilerine formül süt
denilmektedir. Bunlar inek sütü modifiye (=değiştirilmek) edilmek
yoluyla elde edilirler. İnek sütü bir şekilde anne sütüne benzetilmeye
çalışılmaktadır. Eksik olan maddeler eklenmekte, fazla olanlar
azaltılmaktadır. Teknolojinin bugün vardığı noktada anne sütüne
olabildiğince yakın mamalar üretilmektedir. Fakat üretilen mama bir gün
anne sütüne tam anlamı ile eşdeğer yapılsa bile anne sıcaklığını ve
yakınlığını içermesi mümkün olmayacaktır. Beslenme yönünden belki eşit
olabilir ama hiçbir besin maddesi anne memesinden emilerek alınmadığı
sürece anne sütünün yerini tutamayacaktır.
Formül süte başlarken
gerekli olduğuna doğru karar verilmelidir. Yersiz şüphe ve gerekçelerle
mamaya başlamak yanlış olur. Bu kararı doktorun vermesi gerekir. Bu konu
anne sütü ile beslenmenin içeriğinde anlatılmıştır. Formül sütle
beslenme kararının doğru bir nedenle verilmiş olduğunu varsayarak yazıya
devam ediyorum.
Bunu için öncelikle gerekli malzemeler incelenmelidir.
Biberonlar

  • Hammaddesi:
    Günümüzde genel olarak cam ve plastikten yapılmaktadır. Plastikten
    üretilenler de iki ayrı maddeden üretilirler; Polikarbonat ve
    Polietilen. Bunlardan polikarbonat daha çok tercih edilmektedir. Daha
    sağlıklı olanı camdan yapılanlardır. Kırılabilme nedeni camdan
    yapılanların yegane olumsuz yönüdür. Plastik olanlar kolay kırılmazlar
    ama zamanla deforme olabilirler. Özellikle sıcak etkisiyle renkleri
    değişir. 100 derece ısıda 20-30 dakika kaynatılan polikarbonat
    biberonlardan Bisfenol-A denilen bir madde açığa çıkar. Biberonun
    içersinde mama varken bu ısıda, bu sürede kaynatılması pek mümkün
    değildir. Fakat temizlik nedeniyle kaynatıldıklarında beslenmeden önce
    yıkanmalıdırlar. 30 yıla yakın zamandır polikarbonat biberonlar
    kullanımda olup, zararlı oldukları hakkında bir kanıt bulunmamıştır.
  • Şekil:
    Çeşitli şekillerde olabilirler. Sıklıkla yuvarlaktırlar. Eğri, iki
    yollu, açılı, kısa, uzun gibi tipleri vardır. Anneler bebeğin durumuna
    göre uygun gördükleri şekilde olanı tercih edebilirler. Eli ile biberonu
    tutabilecek kadar büyük çocuklarda iki yollu olan uygun olabilirken,
    yeni doğmuş bebekler için kısa ve küçük olanlar daha uygundur.
  • Fonksiyon:
    Değişik özelliği olan biberonlar vardır. Vakum oluşturmayan, içersinde
    hava almayı sağlayan tüp bulunan, emzik üzerine basınç yapmayan gibi
    farklı özelliklerde biberonlar üretilmektedir. Kullanılacak amaca
    uygunluk burada etken olmalıdır. Formül süt için kullanılacak olması ile
    su veya meyve suyu için kullanılacak olması gibi işlevsellik ön planda
    düşünülmelidir.
  • Hacim: 50 gramlıktan başlayarak genellikle
    250-300 grama kadar olan çeşitleri bulunmaktadır. Kullanım amacı ve
    bebeğin ayına göre seçilecektir.
Emzikler
Biberon emzikleri bu bölümde anlatılacaktır. Yalancı meme yerine geçen emzikler konumuz dışındadır.
  • Hammaddesi:
    Genel olarak silikon, lateks (kauçuk) ve lastik benzeri maddeden
    yapılırlar. Lateks olanlar esnek ve yumuşaktırlar ama dayanıklı
    değillerdir. Silikon olanlar daha serttir ama kolaylıkla deforme olup
    şekilleri değişmez. Lastik benzeri maddeden üretilenler günümüzde pek
    kullanılmamaktadır.
  • Şekil: Klasik, damaklı (ortodontik), ucu
    yuvarlak veya düz olan gibi değişik tiplerde yapılırlar. Damaklı
    denilenler diş gelişimini ve damak yapısını bozmadıkları iddia edilir.
    Düz tarafı dile gelmelidir. Ucu düz olanlar anne memesine benzetilmeye
    çalışılmıştır.
  • Boyut: Ebatları da değişiktir. Genellikle
    numaralandırılmışlardır. 0,1,2,3 gibi büyüdükçe artan numaraları vardır.
    Bebeğin ağız yapısına uyan tercih edilmelidir.
  • Deliği: Amaca
    göre farklı delikleri bulunur. Deliği tek veya fazla sayıda olabileceği
    gibi, deliğinin de farklı şekilde olanları vardır. Yavaş akması
    istenilen durumda tek ve küçük delikli tercih edilirken, koyu kıvamlı
    mamalar için büyük ve çok delikli olanlar kullanılmalıdır. Yeni
    doğanlarda çok küçük delikli olanlar kullanılırken, ilerleyen aylarda
    daha büyük delikli olanlara geçilir.
Biberon emziği
seçerken kullanım amacı, bebeğin yaşı, anne memesine benzerliği gibi bir
çok konu göz önünde bulundurulmalıdır. Her şeyin üstünde bebeğin
tercihleri de hesaba katılmalıdır. Bebekler bazı emzikleri
beğenmeyebilirler. Anneler farklı tiplerde olanları alıp, ısrarla
bebeklerinin beğenecekleri emziği bulmak için uğraşmak zorunda
kalabilirler. Gerçekte aç kalan bir bebek sonuçta emzik tipi için fazla
seçici davranmayabilir.
Emzikler kullandıkça bozulurlar.
Esnemeye, büyümeye ve renk değiştirmeye başlarlar. Deforme olan emzikler
emme esnasında kopabilirler. Bu tehlikeli bir durum olabileceği için
dikkatli olunmalıdır.

Aksesuarlar
Bebek biberonları için farklı amaçlara yönelik yardımcı aletler bulunur. Bu bölümde bunlar kısaca anlatılacaktır.
Sterilizatörler: Biberonları mikroptan arındırmak için genellikle elektrikle çalışan aletlerdir.
Isıtıcılar: Biberon içersindeki mamayı sıcak tutmak veya ısıtmak için kullanılan genellikle elektrikli aletlerdir.
Fırçalar: Biberonu ve emziğini temizlemek için farklı tiplere yönelik farklı fırçalar mevcuttur.
Termoslar:
Biberonun içindeki veya hazırlanan mamayı bebeğe yedirene kadar
soğumaması için yapılmışlardır. Zorunlu olmadıkça bebeklere taze
hazırlanmış mama verilmesi önerilir. Ancak gerekli durumlarda
kullanılabilir.
Biberon ve emzikler ne zaman değiştirilmelidir ?
Biberonlar
kullanıldıkça değişime uğrarlar. Rengi farklılaşır, bu çok önemli
değildir. Fakat yüzeyinde yabancı maddeler tutunmuş olmamalıdır. Ayrıca
çatlak, sıyrık, sızdırma gibi durumlarda değiştirilmeleri gerekir.
Hasarlı yüzeylere mama takılır. Daha sonra burada mikrop üremesi meydana
gelir.
Emzikler biberonlara oranla daha kolay bozulurlar.
Esnemeye, incelmeye başlarlar. Deliği zamanla genişler. Ters çevrilen
biberondan mama damlayabilir ama huzme şeklinde akmamalıdır. Bu aniden
fazla miktarda mamanın bebeğin boğazına gitmesine ve sorunlara yol
açabilecek bir durumdur. Yapısı bozulan emzikler yapışmaya başlarlar.
Bunların bebek tarafından kullanımı oldukça zor olur. Emmek istediğinde
emzik yapışır ve mama geçişine izin vermez. Genel olarak en kaliteli
emzikler bile ancak 2-3 ay özelliğini koruyabilir. Kısa aralıklarla
değiştirilmeleri uygun olur. Kullanım sırasında da sayıca fazla olmaları
kolaylık sağlar.

Biberon ve emzik temizliği nasıl yapılmalıdır ?
İlk
satın alındıklarında su ile yıkanıp 5 dakika suda kaynatılmaları
gerekir. Bundan sonra tercihen bulaşık makinesinde veya sıcak sabunlu su
ile yıkanmalı ve durulanmalıdır. Daha sonra temiz bir havlu veya
benzeri bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmalıdır.
Bebek
beslenmesinde kullanıldıktan sonra içersinde mama bekletilmemelidir.
Kalan mama dökülüp, fırça ile biberon önce su ile daha sonra sabunlu su
ile yıkanmalıdır. Bundan sonra da 5–10 dakika kaynar suda
kaynatılmalıdır. Bir sonraki beslenmeden önce yine durulanmalıdır.
Artan
mamalar bozulur ve içersinde bakteri, mantar gibi bebeğe zararlı
olabilecek mikroplar üreyebilir. Mamalar yağ da içerdiği için su ile
durulamak yeterli olmaz. İç yüzeylere sıvaşan gıda artıkları ancak fırça
ve sabunlu su yardımı ile temizlenebilir.

Biberon ile beslemede dikkat edilmesi gereken konular
  • Mama
    bebeğin muhtemel beslenme saatinden biraz öncesinde hazır edilmelidir.
    Bebekler her zaman tam saatinde acıkmazlar. Daha önce acıkabilecekleri
    düşünülmelidir. Acıktığı için ağlamaya başladıklarında anne panikleyerek
    mamayı hazırlamada zorluk yaşayabilir.
  • Daima kaynatılmış ve
    soğutulmuş mama suyu elinizin altında hazır olmalıdır. Bebek acıktığında
    su yeni kaynatıldığında soğutmak oldukça zahmetli ve vakit alıcıdır.
  • Bebeğin
    yemesi beklenen miktarda mama hazırlanması uygun olur. Bebekler
    büyüdükçe aldıkları mama miktarı gittikçe artar. Biberonundaki mamasını
    bitirdiği halde daha ister gibi aranmaya ve ağlamaya başlıyorsa miktar
    bir sonraki öğünde bir ölçü arttırılmalıdır. Her seferinde bir ölçü
    fazla hazırlanması bir maliyet zararıdır. Bu önemsenmediğinde her öğünde
    yapılabilir fakat önerilmez.
  • Kalan mamalar mutlaka
    atılmalıdır. Bebeğin ağzına ve tükürüğüne temas etmesi ile mamaya
    bulaşan bakteriler kolaylıkla üreyerek hastalanmasına yol açabilir. Her
    beslenmede taze mama hazırlanmalıdır.
  • Biberon ile bebeği
    tercihen annesi beslemelidir. Özellikle anne sütü de alan bebekler
    başkaları tarafından beslendiklerinde anne memesine yabancılaşmaya
    başlarlar. Memeyi bırakmadaki bir diğer etken biberon emziğinin
    deliğinin büyük olmasıdır. Bebekler de herkes gibi kolaya eğilimlidir.
    Biberondan anne memesine göre daha kolay beslendikleri takdirde kolaya
    yönelirler. Bunda mamanın tadı başka etkendir. Bazı bebek mamaları şeker
    içerdiği için bebekler tatlı gıdalara eğilim gösterebilirler.
  • Annesinin
    ayni kendi memesini emziriyormuş gibi bir pozisyonla bebeğini kucağına
    alması ve tek farkla bebeğin ağzına biberonun emziğini sokması uygun
    olur. Eğer koşullar gereği bebeği annesinden başkası besleyecek ise anne
    sütü verir pozisyonunda beslenmelidir. Kesinlikle bebeğe yattığı yerden
    biberon verilmemelidir. Bu kolaylıkla orta kulak enfeksiyonuna yol
    açabilen bir durumdur.
  • Hazırlanmış olan mamayı soğutmak veya
    ısıtmak için uygun ısıda su kullanılmalıdır. Mamanın ısısı besleyecek
    olan kişi tarafından kolunun iç yüzeyine damlatılarak kontrol
    edilmelidir. Beden ısısı ile ayni olması tercih edilir. Sıcak olduğunda
    daha soğuk suya biberonu koymak veya aksi durumda da sıcak suya koymak
    gerekir. Hazırlanmış mama kaynatılmaz. Keza sıcak su ile de hazırlamamak
    gerekir. Önce suyu ılıtıp sonra mamayı hazırlamak doğru olur.
  • Bebeği
    beslemeden önce bebeğin burnundan rahat nefes alması kontrol
    edilmelidir. Eğer rahat nefes alamıyorsa serum fizyolojik veya benzeri
    bir damla ile burnu temizlenmelidir. Aksi takdirde bebek ağzından hem
    beslenmeyi hem de nefes almayı başaramayacağı için beslenemeyecektir.
  • Bebekler
    biberon ile beslendiklerinde anne memesine oranla daha fazla hava
    yutarlar. Beslendikten sonra bu hava mutlaka çıkarılmalıdır. Başı
    besleyen kişinin omuzuna ve yüzü dışa dönük olarak bebekler yatırılmalı
    ve sırtlarına ufak ufak elle vurarak bu hava dışarı çıkarılmalıdır. Aksi
    takdirde bebekler sancılanabilir ve bu havayı çıkarırken kusabilirler.
    Bu işlem sırasında bebeğin karın kısmına anne memelerinin baskı
    yapmamasına dikkat edilmelidir.
  • Yutulan hava çıkartıldıktan
    sonra bebeği hafifçe yan olarak yatırmalıdır. Kucakta tutulduğunda ve
    bebek hareket esnasında karnını kastığında biraz önce emdiği mamalar
    ağzından geri gelir.
  • İnsanlarda yemek borusu ile midenin
    birleştiği noktada bir adale dokusu vardır. Bu doku su borularına
    takılan çekvalf denilen parçaya benzer bir görev yapar. Ağızdan alınan
    besinlerin mideye geçişine izin verirken geri kaçmayı önler. Fakat bu
    sistem bebeklerde henüz yeterince işlev kazanmamıştır. Yeni beslenmiş
    bir bebeği ayaklarından baş aşağı çevrildiğinde tüm yedikleri geri
    çıkar. Halbuki daha büyük çocuklar tok karnına amuda kalksalar besinler
    ağızlarından geri gelmez. Halk arasında kusma olarak söylenen bu durum
    aslında gerçek anlamda bir kusma değildir. Zira tıbben kusma bir
    hastalık durumunda ortaya çıkan bir durumdur. Bebeklerde olan bu adale
    dokusunun yeterince gelişmemesine bağlı olarak emdiği gıdaların geri
    gelmesidir. Kusmadan farkı ağzının kenarından akmasıdır. Kusma mide
    kasılması ile daha basınçlı olarak ortaya çıkar. Gıdalar emdikten kısa
    bir süre sonra geldiğinde ayni emdiği formdadır. Eğer aradan belirli bir
    süre geçerse süt kesiği gibi daha farklı bir yapıda ve kokuda olur.
    Bunun nedeni emdiği süt veya mamanın midedeki asit ile reaksiyona
    girmesi sonucu kesilmesidir. Her iki de normal durumlardır.
  • Bebekler
    anne sütünü daha iyi sindirmelerine karşın mamayı daha fazla
    çıkartabilirler. Formül mamalara değişik şekillerde tahammülsüzlük
    gösterebilirler. Bu durumun hekimce değerlendirilmesi, gerekiyorsa
    mamanın daha uygun başka bir çeşidi ile değiştirilmesi gerekebilir.
Formül Mamaya Tahammülsüzlük Belirtileri
Bebekler
için ideal besin maddesi anne sütü olduğu için bebekler kullanılan
formül mamalara farklı şekillerde reaksiyon gösterebilirler.
  • Fazla miktarda kusma
  • Dışkının sayıca ve kıvamca değişmesi. Cıvıklaşma, katılaşma,az veya çok kaka yapma.
  • Sancılanma, huzursuzluk ve ağlama
  • Deride bazı döküntülerin ortaya çıkması, derinin renginin ve yüzeyinin pürüzsüzlüğünün değişmesi
  • Kilo artışının olması uygun olan seyirde olmaması
Bu gibi belirtiler ortaya çıktığında doktora danışılmalıdır.

Formül Mama Çeşitleri
Bebekler
için en iyi mama yoktur. Ancak bebeğe uygun olan mama vardır. Günümüzde
varılan teknoloji düzeyi ile farklı özelliklerde formül sütler
üretilmektedir. Burada bunlar hakkında genel bilgiler verilecektir.
  1. Anne sütü adapte = benzetilmeye çalışılmış olanlar
  2. İleri formüller – Devam Formülleri
  3. Diyet formüller
  4. Kaşık mamaları
  5. Özel formüller
  6. Katkı formüller
Adapte Formüller
Bu
mamaların hazırlanmasında anne sütü temel alınmış ve formül anne sütüne
olabildiğince benzetilmeye çalışılmıştır. Genellikle üretici firmalar
tarafından 1 numara ile isimlendirilirler. Bazı firmaların farklı
numaralandırma sistemleri vardır. Ayrıca yarı adapte adı geçen bazı
ürünlerde bulunur. Bunlar kısman anne sütüne benzetilmiş mamalardır.

İleri Formüller – Devam Formülleri
Büyüyen
bebeğin gereksinmeleri göz önünde bulundurularak anne sütünden farklı
özelliği bulunan mamalardır. Genellikle 2 numara ile adlandırılır. Bazı
firmalarda 3 numara verilmiştir. Çoğunlukla 4 aydan sonra verilmesi
uygun olan formüllerdir.

Diyet Formüller
İshal
durumunda geçici olarak beslenmeye yönelik olarak üretilirler. İshal
maması olarak kullanılabileceği gibi inek sütüne karşı reaksiyon
gösteren bebeklerde de kullanılabilir.

Kaşık mamaları
Kaşıkla
beslenebilecek, yarı katı gıdalarla beslenme zamanı gelmiş olan
bebekler içindir. Tahıllı, meyveli gibi değişik tat ve yapıda olanları
vardır. Bazıları toz, bazıları hazır haldedir. Toz olanların kimisi su,
kimisi süt ile hazırlanmaktadır.

Özel Formüller
Beslenmesinde
özel gereksinmeleri olan bebekler içindir. Örneğin doğuştan
fenilketonüri hastalığı olan bebekler için üretilen mamalar vardır.
Ayrıca kusmayı azaltan (AR = Anti regurjitasyon), gaz sancılarına neden
olmayan (AC = Anti Kolik) , sindirimi kolay olan ( Milupa Comformil),
laktozu düşük ( Nutricia Almiron), prematüre bebekler için ( Nutricia
Nenetal, Nestle Alprem, vd.) gibi değişik özelliklerde olan formüller
bulunur.

Katkı Formüller
Sağılmış anne sütüne
katılan protein katkıları (Euprotein), saf protein (Protifar),
karbonhidrat (Fantomalt), karışık katkılar (Pediasure) gibi farklı
gereksinmeler için üretilirler. Bunlar beslenme ürünlerine ek olarak
kullanılırlar.

Bu içerik sınıflaması dışında form olarak da toz, konsantre ve içirilmeye – yedirilmeye hazır halde olan şekillerde vardır.

Son söz olarak belirtmek istediğim bazı noktalar var:
Bebeğin
formül sütle beslenmesinin gerekli olduğu kararını daima doktorun
vermesi gerektiği gibi hangi çeşidinin, ne miktarda verileceğine de yine
doktor karar vermelidir. Yakın zamana kadar bu formül sütler ve mamalar
sadece eczanelerde satılmaktaydı. Artık çocuk bezi, diş macunu gibi
eczane dışındaki yerlerde de satılmaya başlanmıştır. Bu uygulama
şimdilik tartışmalıdır. Benim görüşüme göre eski hali de tartışmalı idi.
Ülkemizde yaşanan gerçekler ile aslında nasıl olması gerektiği konuları
zaten hep farklı olmuştur. Normal olarak formül sütler de ilaçlar gibi
doktorun önerisi ile kullanılmalıdır. Fakat ne yazık ki ülkemizde her
türlü mama, ilaç doktorlar yanında herkesin önerileri ile
kullanılmaktadır. Çoğunlukla da diğer insanların tavsiyeleri doktorun
fikirlerinden öne geçmektedir. Bu yeni uygulamayı protesto eden bir çok
eczanenin mama satmayı bırakması üzerine durum karışık bir hale
gelmiştir. Bir çok aile eskiden eczanede çalışanlara danışmakta ve
onların önerileri ile bir ürünü kullanmaya başlamaktaydı. Bu durum da
tartışmaya açıktır. Eczane de bulunan kişi bir eczacılık eğitimi almış
olabileceği gibi orada çalışan birisi de olabilir. Eczacı bile olsa
bebek beslenmesini, hangi bebeğe ne verileceğinin eğitimini almış
değildir ki. Bu konudaki tüm bilgisi varsa kendi deneyimleri ve
pazarlama elemanlarının anlattıklarıdır. Bizlerin yaşadığı bir çok
gözlemimizde eczanelerin önerilerinde hangi ürünün satışı eczane için
daha olumlu olacaksa o ürün öncelikli olmaktadır. Şimdi ise eş, dost
komşu önerileri ile market raflarında bulunan ürünlerden birileri
alınıyor. Çok yanlış durumlar yaşanıyor. Bir tecrübeli aile komşusuna
örneğin Milupa mama öneriyor,- bu bir marka olup, bu marka altında
onlarca çeşit mama vardır- diğeri de üzerinde bu ismi gördüğü rasgele
bir ürünü alıp başlıyor. 2 aylık belki de ek besine gereksinimi olmayan
bir bebeğe 6 aydan büyük bebekler için üretilen bir formül
verilebiliyor. Benim bireysel gözlemlerime göre en büyük marketlerde
bile istenilen her çeşit ürün bulunmuyor. Mama üreticileri ile
görüşmelerimde ise onlar da büyük marketlerin az satılan ürünleri değil
bulundurmalarını, satılan ürünleri bile raflarına ancak bazı özel
anlaşma şartlarının karşılanmasından sonra koyduklarını ifade
etmekteler. Bebek beslenme ürünlerinin ticari bir meta haline gelmesi
bir çok ticari olayları da beraberinde getirmektedir. 300 gramlık bir
toz mamanın Şubat 2002 tarihinde 10 milyon civarında bir bedelle
satılıyor olması bir çok sıkıntının temelini oluşturmaktadır. Bir bebek
bu kadar mamayı yaklaşık 3 günde tüketir. Mama üreticiden tüketiciye
ulaşana dek bir çok aracıdan geçer. Her basamakta üstüne maliyet ve
vergiler eklenir. Basamaklarda yer alan herkes para kazanmayı da doğal
olarak amaçlar. Tüm bunların sonucunda da bebeğini beslemeye çalışan
aile tüm bunları öder. Bu bedelin yüksekliği karşısında aileler daha
ucuza bebeğini beslemenin yollarını aramaya başlarlar. Bütün bu
sorunların çözümü aslında çok basittir. Doğa kendi çözümünü bulmuş ve
anne sütü mucizesini yaratmıştır. Dilerim ki tüm anneler bebeklerini
kendi sütleri ile beslesinler. Bizler de formül sütler ile uğraşmayalım.

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 11-19-2025, 06:32 PM