Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 450 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 447 Ziyaretçi Bing, GoogleBot, Yandex
|
Son Aktiviteler |
Türk Askeri Çanakkale'de ...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 01:07 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 61
|
Bıktım Artık Yalnızlıktan...
Forum: Aşk Hikayeleri
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:56 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 43
|
Papağan İle Zürafa - Serd...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:51 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 34
|
Oğlak İle Kartal - Serdar...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
|
Zübeyde Hanım Doğumevi - ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:48 PM
» Yorumlar: 2
» Okunma: 204
|
Gidene Mi Zor Kalana Mı ?
Forum: Kişisel Aşk Yazıları
Son Yorum: SunSet
03-28-2025, Saat: 03:35 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 162
|
ÖYLESİ'NE...
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: SunSet
03-26-2025, Saat: 01:27 PM
» Yorumlar: 10
» Okunma: 658
|
Ben Serdar Yıldırım. Bu g...
Forum: Sen Yenisin Galiba ?
Son Yorum: Serdar102
03-12-2025, Saat: 11:38 AM
» Yorumlar: 3
» Okunma: 264
|
Ya Atatürk Olmasaydı? - S...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
03-11-2025, Saat: 07:20 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 123
|
Bandırma Vapuru - Serdar ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
01-23-2025, Saat: 10:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 96
|
|
|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ TAPUSU |
Yazar: anahro - 02-16-2017, Saat: 04:39 PM - Forum: Kendi Şiirleriniz
- Yorum Yok
|
 |
Türkiye cumhuriyeti tapusu
Sahip olduk bir kere Türkiye tapusuna
Yedi değil, yetmiş bin devlet gelse alamaz.
Erkeklerimiz şahin, kadınlarımız suna
“Türkiye Sevdamıza ”kimse kara çalamaz,
***
Yedi kat olan gökyüzü alsancağıma mecnun
“O“ dalgalanmazsa mavi yüzü, mavi kalamaz
Dağlar, taşlar, ovalar Korkma sönmeze meftun
Onu dinlemedikçe; huzur, güven bulamaz
***
Doğal nakış sınırım yüreğimin tığında
Tek bayrak, tek devlet, tek dil başkası olamaz.
Kalpler böyle birlikte sevgiyle attığında
Hiçbir kuvvet vatanı bölüp parçalayamaz..
***
Bin dokuz yüz yirmi üçte imzaladık senedi
“Milli Misakımız” kesinlikle aşılamaz.
Kuruluştan bu güne kimler, kimler denedi,
Şehit oğlunun azmine asla ulaşılamaz...
***
Günüm, geleceğim Cumhuriyet ışığında
Hürriyetimi kimse ellerimden çalamaz
Ümitsizlik yok, korku yok Vatan aşığında
En bitkin, en zor haller biçare bırakamaz
***
Sıra: derece üstü, cilt: Osmanlı, tek parsel.
Hanesi: Ataerkil, çakma’lanamaz.
Asya, Avrupa olan konumu Doğal Görsel.
Güzellik, güzelliği Türkiye’mle sınamaz
***
Enlem, boylam ne demek kaldırın meridyeni.!
Yüz ölçümü gönlümde ”âlemlere sığamaz.”
Yıl kutlaması yersiz, her yıl gün gibi yeni.
Asırlar gelir, geçer; geçer de ihtiyarlamaz
****
Sahip: TÜRKİYE, nitelik: Yurt, yer: Anadolu.
Hiçbir milletle, kültürle böyle kaynaşamaz
Hilalim, yıldızım resmi mühürü, can pulu
Türk'ün kanından başka bir kanla yapışamaz.
***
Edinilme sebebi: Milli Mücadeledir.
Öyle bir an gelir ki Medeniyet kar etmez.
Vatan aşkı nasiptir, çekilesi çiledir.
Mecnun, Kerem olunur yâri, ele yar etmez.
***
Senedin fotoğrafı: Türkiye Haritası.
Yedi bölge, yedi renk kararamaz, solamaz.
Batıya yöneltilmiş gidişinin rotası
Muasırlaşma yarışında geride kalamaz
***
Tarih boyu sayısız şehit, alış bedeli.
Denizler mürekkep olsa kalemler yazamaz..
Yarınlara vatan olarak kalış bedeli;
“Başka MİLLET doğmadan kabrini kazamaz””
***
Bir heyecan, bir bekleyiş gecenin sonunda
Sabah ezanı okunmadan güneş doğamaz.
Bu inançtır esas dört mevsim oluşumunda
”Cennete” rahmetin dışında bir şey yağamaz.
***
Bu topraklar İslamiyet’in tek karargahı-
Şehit oğlu şehit mücadeleden yılamaz.
“Tekbir” yaptı mı dilinde O lafzı Allah’ı
Hedefinden, ölümler bile alıkoyamaz.
***
Alın teri, göz nuru ekmeğinde, aşında.
Yurt’ta, Cihanda Sulh’u kimse deşifre yapamaz.
Onurlu, dürüst davranır yaşam savaşında..
Gönlünün kapısını hoşgörüye kapamaz.
***
Türkiye’de dünyaya gelmek, büyük nimet
Toprağı mübarek, rüzgârı Hu’suz esemez.
Eyüp Ensari, Mevlana manevi ganimet
Aramızdaki bağı kim ne yapsa kesemez..
***
Dünde, bugün, yarında Türkiye yapısında
Herkes eşit unsurdur, öteki sayılamaz.
Türkiye Cumhuriyeti yazar tapusunda
Birlik, beraberlik bir bütündür; ayrılamaz.
ORHAN AFACAN
16.04.2014-İzmir
|
|
|
Laik Hukuk Sistemi Kur'an a Ters Düşer mi? |
Yazar: halukgta - 02-05-2017, Saat: 11:42 AM - Forum: İslam
- Yorum Yok
|
 |
Bu yazımda sizleri, düşünmeye davet etmek istediğim konu, laik hukuk anlayışı, Kur’an ın öğretisine, emirlerine ters düşer mi? Ne yazık ki bugün bazı kişiler, laik devlet anlayışına, bu toplumu düşman yapabilmek adına, büyük uğraşlar veriyor.
Gelelim Kur’an ın emrettiği, ama hangi inançta olursa olsun değişmeyen, herkesin kabul ettiği, ayrım yapılmayan Kur’an ın evrensel ve bilimsel genel emirlerine, önerilerine. 1-Her insan özgürce inancını yaşar, dinde zorlama yoktur. Dinde ruhbanlık yoktur. 2- Zina suçtur, çünkü ailelerin mahremiyetini, saygınlığını, düzenini bozar, toplumda huzursuzluklar yaratır. 3- Hırsızlık ve adam öldürmek suçtur, toplumun düzenini bozar engellenmelidir. 4- Aile içi düzeni sağlayan hukuk olmalıdır ki, eşlerin hakları korunabilsin. Özellikle kadınlar korumasız olmasın. 5- Miras dağıtımında adalet sağlanmalıdır kurallar konmalıdır. 6- İşlenen suçlar tekrar edilmemesi için, caydırıcı cezalar uygulanmalı ve KISAS gözetilmelidir. Böylece güçlü insanların hâkimiyetine son verilmelidir.7-Kur’an düşünmeye, atıfta bulunur, aklımızı kullanmamızı ister bizlerden. Böylece inancımızla bizleri aldatmak isteyenlerin önüne geçilmek istenmiştir. Düşünmeyen insanlar kolay aldatılır. BURADAN DA ANLIYORUZ Kİ KUR’AN İLİMLE, AKILLA ASLA ÇATIŞMAZ, AYNI EKSENDEDİR. 8- Yardımlaşmayı öğütler, böylece toplumların arasında doğacak büyük farklılıkların ve adaletsizliğin önlenmesi sağlanır. Buna benzer birçok hüküm Kur’an da, evrensel niteliktedir ve her toplum bu kurallara uyar ve kabul eder. BU HÜKÜMLERİN HEPSİNİN, LAİK DEVLET YÖNETİMİNDE YERİ VARDIR VE ASLA LAİK HUKUK SİSTEMİNE TERS DÜŞMEZ. Tüm bunları uygulayacak, ehil kişileri bizler yönetici olarak seçmeliyiz. Sanırım toplum olarak sorunu, bu konuda yaşıyoruz.
KUR’AN DA DİKKAT ÇEKİCİ OLAN İSE, KUR’AN KİŞİSEL OLARAK YERİNE GETİRİLMESİ GEREKEN İBADETLERİNİ YERİNE GETİRMEYENLERE, HERHANGİ BİR CEZANIN BU DÜNYADA VERİLMESİ HÜKMÜNDEN BAHSETMEZ. Çünkü yaratılan her kul, bu dünyada Allah tarafından imtihan edilmektedir. Bu imtihana hiç kimse müdahale edemez, karışamaz. Toplumların genelini ilgilendiren konuların yerine getirilmediğinde ise, verilmesi gereken ceza örneklerini verir Kur’an. Bu kurallarda zaten evrenseldir, tüm toplumların hangi inançta olursa olsun, kabul edeceği kurallardır. Allah bizlerin, dikkatle ve itinayla düşünerek araştırarak, bizleri yönetecek kişileri, EHİL İNSANLARDAN SEÇMEMİZİ İSTER BİZLERDEN. Daha sonrada seçilenlerin, ALLAH IN İNDİRDİĞİYLE HÜKMETMESİNİ EMREDER.
Ne demek Allah ın indirdiğiyle hükmetmek, burası çok önemli. Hiçbir ayrım yapmadan, senin inancın başka, benim ki başka demeden, ADALETLE HÜKMETMEK DEMEKTİR. Allah ın Kur’an da koyduğu ve inanç gözetmeden, TÜM İNSANLARI İLGİLENDİREN GENEL HÜKÜMLERLE TOPLUMU YÖNETMEKTİR. YANİ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN SAĞLANMASIDIR. Peygamberimizin yönetiminde, Yahudi de vardı Hıristiyan da, ama hepsi inançlarını çok rahat bir şekilde yaşıyorlardı. Hiç kimseye din ve inanç adına müdahale edilmiyordu. Çünkü İslam dininde zorlama yoktur, yani kimsenin inancına karışılamaz.
Allah ın Kur’an da, açıkça hüküm vermediği konular ise, zamanın ve çağın gerekleri, ihtiyaçları doğrultusunda, seçimle gelen işin ehli insanların, toplumun yararına çıkaracağı beşeri kanunlarla düzenlenir. Peygamberimizde zaten öyle yapmış, yaşadığı çağın gerekleri ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda, devleti yönetirken kanunlar çıkarmıştır. Birçoğunu da zamanla değiştirmiş, toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak hale dönüştürmüştür. Devleti yönetirken, çıkardığı vergiler ve hangilerinden ne kadar alınacağı konuları, örnek verilebilir.
Peygamberimiz döneminde, en yakın ashabı bile, peygamberimiz bir emir verdiğinde, kendisine şöyle sorarlarmış. “EY ALLAH IN RESULÜ, BU SÖYLEDİKLERİN ALLAH IN EMRİMİ, YOKSA SENİN EMRİN Mİ? “ Buradan da şunu anlıyoruz. Peygamberimizin en yakınındaki sahabeler, Allah ın emri vahiyle, peygamberimizin emirlerini dikkat ve itinayla ayırmasını biliyorlarmış. Ne yazık ki bugün bu titizliği bizler yapamıyoruz. Onun içinde izlediğimiz yol, ne yazık ki Kur’an ın yolu olmaktan çıkmış, nereye varacağı bilinmeyen bir yol haline dönüşmüştür.
Kur’an ın bizlerden, kişi ve toplum olarak neler istediğini özetlemeye çalıştım. Buradan şunu çıkartabiliriz. İSLAM İNANCI KİŞİSEL YAŞANIR, HİÇ KİMSE BUNA MÜDAHALE EDEMEZ. TOPLUMU İLGİLENDİREN GENEL HÜKÜMLEREDE HERKES UYMALIDIR, UYMAYANLAR CEZALANDIRILIR. İslam toplumlarında, Devleti yönetenlerde, Kur’an ın hükümlerine ters düşen kanunlar çıkartamaz, toplumların inançlarını özgürce yaşaması adına ortam hazırlarlar. Belirli bir inancın baskısı oluşturulamaz, bunun tersi bir kanun çıkartılamaz. Çünkü dinde zorlama yoktur. Hesabı gören yalnız Allah dır. LÜTFEN MEZHEPLERİN VE BEŞERİ FIKIH İNANCININ DİNE DAYATTIKLARINI, ALLAH IN EMİRLERİYLE KARIŞTIRMAYALIM. Bunlar kişiseldir, isteyen istediklerine inanır ve hayatına geçirebilir. Hiç kimseye bu inançlar, zorla kanunlarla dayatılamaz, kabul ettirilemez.
Bunları söylediğimde, sanırım beşerin yarattığı, adına da şeriat dedikleri Müslüman ülkeler geldi aklınıza. Hiç birisi Allah ın şeriatı değildir. Nedenini izaha gerek yok sanırım, kısaca anlatamaya çalıştım. Hepsi farklı mezheplerin beşeri fıkıh inançları ile şekillenmiş ve de asla kişiye özgürlük tanımayan, kişisel inançlarında, baskıyla mutlaka böyle inanacaksın, bunu yapacaksın diye dayatılan kanunlarla yönetiliyor.
Gelelim bizleri, adeta düşman yapmak istedikleri LAİK DEVLER, LAİK HUKUH SİSTEMİNE. Önce şunu hatırlatmak isterim. Ülkemizde bu yönetimin, gerektiği ölçüde tam olarak uygulandığını söyleyemem. Elbette çok yanlışlar yapıldı. Bizlere düşen doğruyu temelden yok etmek değil içindeki eksikleri, yanlışları düzeltmek olmalıdır. Şimdide yine kısa, özet olarak Laik hukuk sisteminin ne olduğuna bakalım.
“Lâik Hukuk, İNSANLARIN BİR TOPLUM OLARAK BİRLİKTE YAŞAMA İHTİYACINDAN DOĞAN, kaynağını doğrudan İNSAN AKLINDAN ALAN, toplumsal gereksinimlere göre değişebilen, EVRENSEL NİTELİKTE genel geçerliliğe sahip olduğu kabul edilen hukuk anlayışıdır.”
Eğer bizler Kur’an ı, gereği gibi anlayabilmiş olsaydık, bu tarif ve temel hükümler, Kur’an ın emirleridir diyebilirdik. Laik devlet sisteminin özünü okudunuz. Kısaca sizlere Kur’an öğretisini, emirlerini de açıklamaya çalıştım. SİZ KUR’AN İLE LAİK DEVLET YÖNETİMİNİN, NERESİNİ KUR’AN A GÖRE YANLIŞ GÖRDÜNÜZ? Kur’an din ayrımı yapmadan, birlikte toplumların yaşamasını istiyor ve dinde zorlama yoktur diyor. Laik devlet hukuku da aynısını istiyor ve diyor ki, farklı inançlara inanan insanlar bir arada korkusuzca yaşamalıdır. Bunun içinde her türlü önlemler alınır ve gereken kanunlar çıkartılır. Devlet olarak, kimsenin inancına kimse karışamaz. Şunu lütfen unutmayalım, laik devlet hukuku her inanca aynı seviyede yaklaşır. Ama devleti yönetenler, toplumun genel çoğunluğuna sahip olduğu için, çıkaracağı kanunlarda asla çoğunluğun inancına ters düşemez. Ters düşen varsa, devleti yönetenleri ehil insanlardan seçmemişiz demektir. Hatırlatmak istediğim ve yanlış anlatılan bir konu ise, devletler laiktir, yani topluma karşı din adına tarafsızdır. İNSANLAR LAİK DEĞİLDİR, KİŞİLER İNANÇLARIN DA TARAFTIR, BİR İNANCI VARDIR. AMA KİŞİSEL İNANÇLARINI, TOPLUMA ZORLA KABUL ETTİREMEZLER.
Laik hukuk anlayışında, çıkartılacak kanunlar, insan aklına asla ters düşmez diyor. Hatırlayınız Kur’an da aynı şeyi söylemiyor muydu? Düşüne biliyor musunuz, Allah ayetlerini bizlere indiriyor ama şöyle demiyor. İNDİRDİĞİM AYETLER HAKKINDA DÜŞÜNMENİZE, AKLINIZI KULLANMANIZA GEREK YOK, HEMEN KABUL EDİN, asla demiyor. Peki, ne diyor? İNDİRDİĞİM AYETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNÜN. Hatta düşünmekte nazlananlara, hala düşünmeyecek misiniz, düşünen yok mu diyor. Laik hukuk sisteminde, akla ve mantığa aykırı olan hiçbir şey yoksa bunun Kur’an ile çeliştiğini nasıl söyleriz. Bunu söyleyenler, kendi batıl inançlarını lütfen sorgulasınlar, sorunun kendi düşüncelerinde olduğunu anlayacaklardır. Daha da ilginci, Laik hukuk sistemi, toplumun gereksinimlerine göre değişebilen, EVSELSEL niteliktedir kanunları diyor. LAİK DEVLET YÖNETİMİ, YÜZLERCE YIL ÖNCE, KUR’AN İLE BİZLERE TAVSİYE EDİLMİŞ, AMA BİZLER FARKINDA BİLE DEĞİLİZ.
Kur’an da tüm âleme indirilmiş, akla ve mantığa hitap eden, evrensel bir rehber değil miydi bizler için. Tabi dini kendi nefislerinde şekillendirenler, öyle bir şeriat yarattılar ki, toplumlara özgürlük tanımayan, kendileri gibi inanmak zorunda bırakılan, baskıcı bir din yarattılar. Elbette bu din Allah ın dini/şeriatı olamaz. Laik devlet yönetimi, HUKUKUN üstünlüğünü sağlar. Yani kanunların üstünde kimse yoktur ve herkes kanunlar önünde eşittir. Bunlarda zaten Kur’an ın getirmeye çalıştığı adalet anlayışıdır.
DEMOKRASİ VE LAİK DEVLET HUKUKU, KUR’AN IN ÖNERDİĞİ BİR DEVLET YÖNETİMİDİR. Bizleri yönetecek ehil Yöneticilerimizi, özgürce seçebiliriz. Seçtiğimiz yöneticilerde, bizlerin inancımızı yaşayabileceğimiz ortamı bizlere hazırlarlar, bizlerde inancımızı özgürce yaşarız. Yaklaşık 10 yıl önce ülkemizde ZİNA yasaktı. Ama her nedense Avrupa birliğine uyacağız düşünceleriyle, ZİNA yasak olmaktan çıktı. Birisi bunu bana, izah etsin lütfen. Bunu nasıl kabul ederiz ve sesimizi çıkarmayız. Bizleri kendi çıkarları doğrultusunda, öyle aldatıyorlar ki, bunun izahını akılla, mantıkla ve Kur’an ile yapmak mümkün değil.
Değerli din kardeşlerim. Hatırlayınız yakın geçmişte, bazı bayan kardeşlerimiz okumak için, Avrupa ya da Amerika ya gidiyorlardı. Çünkü ülkemizde laik devlet yönetimi, sözde kalmış ve bazı kişilerin özgürce inançlarını yaşamalarına izin vermiyorlardı. Peki, neden Avrupa ya gidiyorlardı? Çünkü O ülkelerde, Laik hukuk anlayışı vardı ve uygulanıyordu da ondan. LÜTFEN DİKKAT, BU ÜLKELERİN DEVLET YÖNETİCİLERİ MÜSLÜMAN DEĞİL HIRİSTİYAN. Anlayana, anlamak isteyene bu örnek çok şeyler anlatıyor.
Lütfen şunu unutmayalım. Laik devlet yönetimi ile yönetilen hiçbir ülkede, toplumların kabul ettiği, genel kabul gören hükümlerin dışında, genel yaşamı ilgilendiren konularda çıkartılan kanunlar, kendi toplumlarının inançlarına ters düşmez, düşmemelidir. Çünkü ters düşerse, bir daha ki seçimler de, O yöneticiler seçilemezler. Bizde de aynıdır, ama bizler laik devlet hukukunu ülkemizde tam olarak hayata hiç geçiremedik ve bu toplum laik hukuk sistemine düşman yapıldı. Onun için, gelin el birliğiyle gerçek Laik hukuk anlayışını, ülkemizde hayata geçirelim ve gerçek huzuru, mutluluğu yakalayalım. Kimin neye ve nasıl inandığı bizleri ilgilendirmez. Herkes hesabını Allah a verecektir.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
|
|
|
Kur'an da İnancımız Adına, Her Şeyin Olmadığına, Israrla İddia Edenlere. |
Yazar: halukgta - 01-29-2017, Saat: 01:56 PM - Forum: İslam
- Yorum Yok
|
 |
İslam inancımızda, geleneksel düşünceler o kadar güçlü ki, ne yazık ki ayetlerin doğru anlaşılmasını önlüyor. Enam suresi 38. ayette geçen, “BİZ KİTAPTA HİÇ BİR EKSİK BIRAKMADIK.” Hükmünden rahatsız olanlar, bir kısmı iyi niyetle öğrenmek amacıyla, bir kısmı ise art niyetle öyle sözler söyleyerek batılı, hurafeyi ısrarla savunuyorlar ki, Kur’an ın indiriliş amacına bile ters düşüyor. Birkaç arkadaşım bu konuda yazdığım bir yazıma, şöyle cevaplar vermiş, birleştirerek cevap vermek istiyorum.
“Haluk Bey, o zaman bende derim ki, Neden Kur’an da bütün tarihi bilgiler, matematik, fiziğin gökbilimi, keşifler, icatlar yok. Her şey var diyorsun, ama namaz konusunda ben detay göremiyorum. Ne rekât sayısı var, nede namazda okuyacağımız ayetler açıklanmamış. Her şey varda nerede bu bilgiler? Zekâtımızı ne kadar vereceğimizin miktarı bile, Kur’an da açıklanmamıştır.”
Değerli arkadaşlarım, Kur’an ne fizik kitabıdır, nede matematik. Kur’an bizlere rehberdir, yol göstericidir ve Allah a kulluk görevimizi nasıl yapacağımızın öğretmenidir. Bunun dışında Kur’an dan bilgiler aramayalım. Belki müteşabih anlamda ipuçları bulabiliriz. Bu farklı bir konudur. Ama yol gösterici ve kulluk görevimizi yapabilmemiz adına da, her bilginin olduğunu söyleyen, KUR’AN IN BİZZAT KENDİSİDİR. Bazı kardeşlerimiz, din adına her şeyin olduğu, Kur’an da değil, Allah ın huzurundaki saklı kitapta ( Levh-i Mahfuzda) olduğunu özellikle söylemekte ve buna inanmaktadırlar. İlginç olan Enam suresinde geçen bu ayette, biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık derken, asla böyle bir bilgi vermediği halde, inatla, din adına her bilginin Kur’an da olmadığı, Allah katında ki saklı kitapta (Levh-i Mahfuzda) olduğu ısrarla iddia edilmektedir. Gelelim Kur’an ın bahsettiği, Allah ın katındaki korunmuş saklı kitap, (Levh-i Mahfuz) hakkında, bakalım nasıl örnekler var Kur’an da.
Neml 75: GÖKTE VE YERDE GÖZE GÖRÜNMEYEN HİÇBİR ŞEY YOKTUR Kİ, APAÇIK BİR KİTAPTA BULUNMASIN.
Rad 39: Allah dilediğini siler; dilediğini sabit bırakır. KİTABIN ANASI/ANAYASA O'NUN KATINDADIR.
Büruç 21–22: HAKİKATTE O, KORUNMUŞ LEVHADA/Levh-ı Mahfûz'da bulunan şerefli Kur'ân'dır.
Hadid 22: Gerek dışınızda, gerek içinizde olup biten musibetler daha biz yaratmadan önce BİR KİTABA KAYDEDİLİR. Bu, Allah'a göre çok basit bir işlemdir.
Yasin 12: Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi ve bıraktıkları her eseri yazarız. BİZ, HER ŞEYİ APAÇIK BİR KİTAPTA KAYDEDERİZ.
İsra 58: Ne kadar ülke varsa hepsini kıyamet gününden önce toplumsal bozulmadan dolayı ya helâk edecek veya en çetin bir şekilde onlara azap edeceğiz. BU, KİTAPTA YAZILIDIR.
Vakıa 77,78: Şüphesiz bu, değerli bir Kur'ân'dır, KORUNMUŞ BİR KİTAPTADIR.
(Tüm ayetler Sayın Bayraktar Bayraklının, mealinden alınmıştır.)
Ayetlerin tamamına baktığınızda, Allah ın katındaki korunmuş, saklı ana kitaptan bahsettiği, yazdığım ayetlerin hepsinden anlaşılıyor. Zaten bu bilgilerin Kur’an da olması mümkün değil. Çünkü Kur’an da gaibi bilgilerin olamayacağı, bu bilgilerin Allah katında olduğu bizlere diğer ayetlerde bildiriliyordu. Ayetlere tek tek bakalım. Göklerde ve yerde, gözle bizlerin göremediği her şeyin, Allah katındaki korunan kitapta yazdığını söylüyor. Devamındaki ayette, Allah gizli, saklı konularında olduğu ana yasa kitabının, kendi katında olduğu açıklamasını yapıyor. Bizlere indirilen Kur’an ın, korunmuş levhalara yazılmış, saklı kitaptan indirildiği açıklamasını bir kez daha yapıyor. Hadid 22. ayette ise, bizlerin bilmesinin mümkün olamayacağı, yaptıklarımızın karşılığı olarak, başımıza gelecek musibetlerinde, kitapta daha önceden kayıt altında olduğu açıklaması yapılıyor. Bizlerin yaptığı her şeyin Allah ın katındaki kitapta, kayıt altına alındığı belirtiliyor. İsra 58. ayette de, kıyametten önce, yaptıklarının karşılığı kendilerine verilecek diyor ve tüm bunlarında Allah, kendi katındaki kitapta yazdığı belirtiliyor. Vakıa 77 ve 78. ayetlerde de, çok açık bir şekilde, Kur’an ın Allah katından, korunmuş kitaptan indirildiğini açıklıyor.
Ayetlerin tamamında dikkat ederseniz, görünmeyen şeylerden, gaibi bilgilerden bahsediyor ve bu bilgilerin ana korunmuş kitapta (Levh-i Mahfuz) da kayıt altında olduğu bilgisi veriliyor. Dikkat ederseniz bu bilgiler, bizlerin bilmemesi gereken çok özel bilgiler. Hatırlayınız peygamberimiz ne diyordu ayette? “GAYBI BİLMEM BEN.” Kur’an ın da Allah ın katından, indirildiğini söylüyor ve ne diyordu Rabbimiz Kur’an da?
Kur’an ın ipine sarılın. Her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız. Emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin, sorumlu tutarım. Sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum. Çok daha net bir hüküm veriyor ve bakın ne diyor Allah Kur’an için.
Enbiya 10: Andolsun, SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ, SİZİN BÜTÜN ŞEREF VE ŞANINIZ ONDADIR. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?(Diyanet meali)
Bütün şan ve şerefemizin içinde olduğu bir kitapta, hala imanımız ve yol gösterici olmak adına, her bilginin olamayacağını söylememiz akla, mantığa ve Kur’an a uyuyor mu? Şimdi de anlamını saptırmak için uğraş verilen ayeti yazalım.
Enam 38: Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali)
Yukarıdaki ayeti okudunuz. Biraz önce verdiğim ve ayetlerde Allah ın katındaki ana kitaptan bahsettiği ayetleri de okudunuz. Diğer ayetlerin tamamını okuduğunuzda, Allah ın katındaki kitaptan bahsedildiği anlaşılıyor. Siz yukarıdaki ayeti okuduğunuzda, BİZ KİTAPTA HİÇ BİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK sözünden, Allah hangi kitabı kast ediyor olabilir? Allah aşkına lütfen, hiçbir etki altında kalmadan doğru söyleyiniz.
Çok net anlaşılıyor ki, Allah Kur’an ı kast ederek, biz Kur’an da sizlere yol gösterici olarak, imanınızı yaşamak adına, tüm bilgilerin verildiği bir kitap indirdik dediği çok açık anlaşılıyor. Bu uyarılardan sonra hala, Kur’an da din ve inancımız adına her şey yoktur, bu kitaptan kast edilen Allah katındaki saklı kitaptır dersek, unutmayınız, KUR’AN A İMAN ETMEK YERİNE, ONUN YANINA KOYDUĞUNUZ VE KUR’AN I BİZLERE ANLATIYOR, AÇIKLIYOR DEDİĞİNİZ KİTAPLARA İMAN ETMİŞ OLURSUNUZ. İSLAM TOPLUMUNUN YOLDAN SAPMASINA EN BÜYÜK NEDEN, BU SÖZLERE VE DÜŞÜNCELERE İNANMAKTIR.
Lütfen Kur’an ı, beşeri kitaplarıyla karşılaştırmayalım. Kur’an bir nurdur, ışıktır, yol göstericidir ve eşi benzeri yoktur. Onun açıklamadığını hiç kimse açıklayamaz. Lütfen bu gerçeği artık kabul edelim. Allah Kur’an dan bahsederken, yemin olsun ki bu kitabı sizler için kolaylaştırdık der. Sorumlu olacağımıza hükmedilen bir kitabın, ibadetlerimiz adına, gereği gibi açıklanmadığına ve daha sonrada bu kitaptan Allah ın, bizleri sorumlu tutacağına nasıl inanırız. ALLAH NEDEN GEREKLİ AÇIKLAMAYI YAPMASIN, DETAYLARI VERMESİN, BUNU DA MI DÜŞÜNEMİYORUZ.
Lütfen namaz, zekât, Hac ve oruç gibi önemli ibadetlerimizin, Kur’an da gerektiği kadar, açıklanmadığını söylemeyelim, dinden saparız. FIKIH inancının, ibadetlerimize ilavelerini Kur’an da göremediğimizde, bakın şunlar ya da bunlar yok demeyelim. Allah emrettiği her ibadetin, çok kolay ve basit açıklamasını Kur’an da yapmış, okuyalım ve bunları öğrenelim, ama bizlere öğretilenleri Kur’an da aramayalım. Allah ın Kur’an da bizlerden istemediklerini, sınırlamalar yaparak listeler vermediği şeyleri de, Kur’an ın HÂŞÂ eksiği gibi görmeyelim, onaramayacağımız büyük günahlara gireriz.
Allah Kitapta, BİZ HİÇ BİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK diyorsa, bunu farklı anlamlara çekip, TAM TERSİNİ KANITLAMA ÇABASI İÇİNE GİRMEYELİM. Lütfen şunu unutmayalım. Kur’an Allah katından geliyor bizlere. Din ve inancımız adına, sorumlu tutulacağımız bütün bilgilerin, Kur’an da olmadığını söylersek ve bunu savunursak, HÂŞÂ Allah bizlere gerektiği bilgileri yeteri kadar vermeyen, bizleri beşere muhtaç eden, daha sonrada bu kitaptan hesap soracağını söyleyen, konumuna getirmiş oluruz ki, bunu hiç birimiz, kendimize bile isnat edilmesini istemeyiz.
Ankebut 51: KENDİLERİNE OKUNAN KİTABI SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMEDİ Mİ? Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır. (Diyanet meali)
Karar ve yorum sizlerin. Cahiliye döneminde, hurafe ve batıl inançların etkisinde olanlarda, Allah ın indirdiği kitap için aynı şeyi söylemişlerdi. Allah onlara cevabını vermiş. Bende soruyorum ve diyorum ki, Allah indirdiği Kur’an da HÂŞÂ, eksikler mi buldunuz da, Kur’an sizlere yetmiyor? Hesap günü hepimiz için çok yakın. Ama bunun farkında bile değiliz. Üzülmek istemiyorsak, Kurtuluşun Kur’an da olduğunu söyleyen, Allah a kulak verelim.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
|
|
|
Enam Suresi 38. Biz Kitapta Hiç Bir Eksik Bırakmadık. |
Yazar: halukgta - 01-23-2017, Saat: 12:46 PM - Forum: İslam
- Yorum Yok
|
 |
Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim.
Enam 38: Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali)
Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsediyor olabilir. Elbette hiç şüphe yok ki, bizlerin sorumlu olduğumuz Kur’an dan bahsediyor olması gerekmez mi? Ama bundan hoşnut olmayan bazı kişiler, batıl inançlarını sürdürme amacıyla, bu ayette geçen bu kitabın, Kur’an olmadığını söylüyorlar ve bakın nasıl açıklıyorlar.
“Ayette yer alan Kitap’tan maksat, levhi mahfuzdur. Biz kitap da her şeyi beyan ettik, eksik bırakmadık, ne varsa hepsini onda yazdık, size bildirdik denilirken levhi Mahfuz’da bunları yaptık” denilmektedir.”
Peki, bu bilgiyi nereden alıyoruz, kanıtımız nedir? BİZE TEBLİĞ EDİLMEMİŞ BİR KİTAPTA, HER ŞEYİN OLMASININ BİZE NE FAYDASI OLUR? İşte her zaman karşımıza çıkan soruların, aynısı bu konuda da yine karşımıza çıkıyor. Eğer kanıtını Kur’an dan buluyor ve gösteriyorsak, başımızın üstünde yeri var, kabul ederiz. Ama böyle bir bilgi ayette yoktur. Bu ayetin öncesine baktığımızda da hatta tebliğe, davete yani Kur’an a uyanlardan bahseder. Örneğin vakıa suresinde, Allah ın katındaki saklı, korunmuş kitaptan bahsederken, Kur’an ın da bu kitaptan indirildiği anlatılır, ama ayetlerden bunu açıkça anlarız. İlginç olanı, Allah katındaki ana kitaptan indirilen bir NUR, nasıl olurda her bilgiyi içermez, din ve iman adına her açıklamayı bizlere yapmaz, bunu da mı düşünemiyoruz. Allah ın, HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM, ikazını da hatırlatmak isterim.
Yine Enam 115. ayette Kur’an kast edilerek, Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır der. Düşüne biliyor musunuz Allah bizlere rehber, yol gösterici olsun diye indirdiği kitapta, her bilginin olduğunu, eksik bırakılmadığını söylüyor ama birilerinin bu hiç hoşuna gitmiyor. HÂŞÂ Allah ın eksikliğini tamamlayanlar mı var yoksa aramızda? Din ve iman adına, sorumlu olacağımız bilgilerin hepsinin, Kur’an da olamayacağını nasıl düşünürüz? Allah ın bu açıklamasından tedirgin olanların telaşını çok iyi anlıyorum. EĞER ALLAH IN KUR’AN DA, HİÇBİR EKSİK BIRAKMADAN, HER ŞEYİN AÇIKLADIĞINA İNANDIKLARI TAKDİRDE, İNANDIKLARI TÜM RİVAYETLER VE BATIL İNANÇLARI ÇÖKECEK VE YOK OLACAKTIR. TELAŞLARI BUNADIR. Atalarının inançlarını sürdürmek isteyenler, kendi inançlarını yaşamak adına, aşağıdaki ayetin de aynı mantıkla anlamını değiştirmekten çekinmemişlerdir.
Nahl 89: Ey Muhammed!) Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü düşün. SANA BU KİTABI; HER ŞEY İÇİN BİR AÇIKLAMA, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik. (Diyanet meali)
Allah, elçisine gönderdiği Kur’an dan bahsederek, mahşer günü seni Müslümanlara şahit olarak getireceğimiz günü düşün dedikten sonra, şahit olarak sorumlu tutacağı Kur’an için, bakın ne diyor. “SANA BU KİTABI, HER ŞEY İÇİN BİR AÇIKLAMA OLSUN DİYE GÖNDERDİK”. Demek ki Allah bizleri doğru yola iletecek, bizler için müjde olan Kur’an da, her bilgiyi açıklamış olduğunu söylüyor. Ama Kur’an da her şeyin olamayacağına kendisini inandıranlar, bu ayetin hükmünü de örtmek ve batıl inançlarına devam etmek isteyenler, bakın nasıl bir örnek veriyorlar ayetin anlamını saptırmak adına.
“HER ŞEY’DEN; MAKSAT TÜM ŞEY DEĞİLDİR, bundan maksat, umum ifade edip husus bildirmektir, tıpkı şu ayette geldiği gibi dikkatli okuyalım, Allah şöyle buyurur: “O (RÜZGÂR), RABBİNİN EMRİYLE HER ŞEYİ YIKAR, MAHVEDER.” (Ahkaf–25) Ayet, Ad ve Semud kavminin üzerine gönderilen rüzgârın her şeyi darmadağın ettiğini haber verir. "Bu kavimlerin elebaşı, diyarları, elde ettikleri yerle bir oldu" denilir. Peki, yeryüzün hepsi mi yerle bir oldu sadece Ad ve Semud kavmi mi? Elbette ki "Ad ve Semud helak oldu Yeryüzü olmadı" denilir.”
Değerli kardeşlerim, bizler nefsimizi memnun etmek adına, işte ayetlerin anlamları ile böyle oynuyoruz. Söylediklerini ve verdiği örnekleri karşılaştıralım. Allah Nahl 89. ayetinde peygamberimizin, mahşer günü bizlerin üzerine şahit olarak çağrılacağından bahsediyor ve şahitliğini de, DAHA ÖNCE SİZLERİ SORUMLU TUTUYORUM DEDİĞİ Kur’an dan yapacağını ve bu kitabın gönderilme nedenini açıklıyor ve diyor ki Yaradan; SANA BU KİTABI, HERŞEY İÇİN BİR AÇIKLAMA OLARAK GÖNDERDİK. Peki, her şey kelimesini sınırlayıp, farklı anlamalara çekenler nasıl bir örnek vermişler ona bakalım. Allah cezalandıracak kavmin üzerine rüzgâr, fırtınalar gönderip, HER ŞEYİ yıkıyor mahvediyor. Diyorlar ki burada her şeyi mahvediyor derken, bütün dünyayı değil, yalnız cezalandırılması gereken kavimden bahsediyor. İyide bu örnekte anlatılan ile Kur’an da her şeyin açıklanmış olmasını nasıl örnek verip karşılaştırırız? Birisinde Allah sorumlu olduğumuz Kur’an da, bizlerin sorumlu olduğu her şeyin açıklandığını söylüyor, diğerinde bir kavmin cezalandırılması ve bu kavmin her şeyiyle yok olduğu anlatılıyor.
İşte bizler ayetlerin anlamlarını böyle saptırmaya çalışıyoruz, peki neden? Sırf atalarının Kur’an da bahsedilmeyen, batıl inançlarını yaşamak adına. Allah emin olmadığınız bilginin ardına düşmeyin. Kur’an ın ipine sarılın dedikten sonra, Kur’an da her bilginin olmadığına inanmak, bizleri yaratan Rabbimize çok büyük saygısızlıktır hatırlatırım. Şöyle düşünün lütfen, ALLAH ZUHRUF 44. AYETİNDE, SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM DEDİKTEN SONRA, SORUMLU TUTTUĞU KİTAPTA, BİZLERİN İMTİHANI ADINA, HER BİLGİNİN OLAMAYACAĞINI NASIL SÖYLERİZ VE BUNA İNANIRIZ?
Kur’an da imtihanımız adına, sorumlu olduğumuz her bilginin olduğuna kanıt, bazı örnek ayetler sizlere hatırlatmak istiyorum. Tüm bunlara inanmak tabi sizlere kalmış. Hepimiz kendi imtihanımızı yaşıyoruz. Yorum ve karar sizlerin.
Araf 174: Belki inkârdan dönerler diye AYETLERİ BÖYLE AYRINTILI BİR ŞEKİLDE AÇIKLIYORUZ. (Diyanet vakfı meali)
Araf 3: (Ey insanlar) RABBİNİZDEN, SİZE İNDİRİLENE UYUN ve O'ndan başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! ( Elmalı meali)
Ankebut 51: KENDİLERİNE OKUNAN KİTABI SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMEDİ Mİ?[419] Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır. (Diyanet meali)
Araf 185: Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O HALDE KUR'AN'DAN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR? (Diyanet vakfı meali)
Araf 174: Hakka dönsünler diye işte ayetleri böylece AYRI AYRI AÇIKLIYORUZ. (Diyanet meali)
İsra 89: Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara HER TÜRLÜ MİSALİ DEĞİŞİK ŞEKİLLERDE AÇIKLADIK. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler. (Diyanet meali)
Araf 52: Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere AÇIKLADIĞIMIZ BİR KİTAP GETİRDİK. (Diyanet vakfı meali)
Nur 34: Andolsun ki biz size (gerekeni) AÇIK AÇIK BİLDİREN ÂYETLER, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvâya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik. (Diyanet vakfı meali)
Nisa 174: Ey insanlar! ŞÜPHESİZ SİZE RABBİNİZDEN KESİN BİR DELİL GELDİ ve size apaçık bir nur indirdik ( Diyanet vakfı meali)
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
|
|
|
"Ben Sende Yandım SevgiLi.." |
Yazar: eRCi - 01-19-2017, Saat: 09:03 PM - Forum: Aşk (Genel)
- Yorumlar (1)
|
 |
Seni Buldum Cehennemde Yanarken,
O kadar Sıcak ki,
Gelemezdim Sevgini Göremeseydim,
Hani Bir Gün Demiştin Ya Bana,
Cehennemde Dahi Olsam Gelirmisin Diye,
Sen Beni ÖyLe Sev ki,
Cehennemde BiLe Seninle YanMaya Razıyım Demiştim,
Ben Senin Sevgini Gördüm,
ÖyLe Hissettirdin ki,
Yüreğimi Delercesine,
Kırıp Döktün Adeta,
BekLe GeLiyorum Sevdiğim,
Dayanır mı Bedenim Bu SıcakLığa Bilmem,
Etim Bürünürmü Kemiğe Onuda BiLmem,
Senin Sevgini Düşündükçe Buz Kesiyorum,
BöyLe Sevgi,
BöyLe Sevda,
Cehennem SıcakLığına Meydan Okuyamaz Diyordum,
Nasılda Seviyormuşsun Beni,
Hani Bir Nefes Alışında,
Bir Kez YaşLanıyoruz Ya,
Hani Bir Yağmur Yağdığında,
Nasıl Bereketi Artar Ya,
Sen Benim Öyle Mabedim Oldun ki,
Kurduğum CümLeLerin Hepsinde Sen Geçtin,
İçtiğim Suda Yüzünü Görür Oldum,
Sen Bana Cehennemdeyim GeL yanaLım Dedin Ya,
Ben SeninLe Cehennemde DeğiL,
Cennetin Cehenneminde Yanmaya GeLdim,
Sevdim Seni Yüreğine Yandığım,
Hemde Tek Bir Kor'um Kalmamacasına,
Benden Tek Bir İz Olmamacasına,
Ben Seni Sevdim,
O Tertemiz Yüzünü,
O Herkese SöyLemediğin KeLimelerin,
Hepsini Bir Bir Duydum,
Sen Duysan GeLmezmiydin SevgiLi,
Şimdi Senin Yanına GeLiyorum,
Bir KişiLik Daha Yer Var mı,
Alırmısın Beni Yanına,
Cehennemin SıcakLığı,
Bizim Sevdamızın Yanında Kâr mı..
Ben Cehennemi Y a n m a k BiLirdim,
"Ben Sende Yandım SevgiLi.."
|
|
|
Sakın Bizler, Şirk Koşan Müşriklerden Olmayalım? |
Yazar: halukgta - 01-09-2017, Saat: 12:16 PM - Forum: İslam
- Yorum Yok
|
 |
Allah Kur’an da, kendisine şirk koşanı, asla bağışlamayacağını söyler bizlere. Önce ayeti yazalım daha sonra Allah şirk koşmakla neyi kast ediyor, onu birlikte düşünelim.
Nisa 48: Şüphesiz Allah, KENDİSİNE ORTAK KOŞULMASINI ASLA BAĞIŞLAMAZ. Bunun dışında kalan (günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur. (Diyanet meali)
Demek ki şirk koşmak Allah katında, bağışlanmayacak çok büyük bir günah. Bunu yapan bir insan, Allah a iftira etmiş olur diyerek, günahın ne derece büyük olduğunu, üstüne basa basa söylüyor. Peki, şirk koşmak ne demek, önce bunu doğru anlayalım. ŞİRK HERHANGİ BİR YARATILMIŞI, ALLAH IN BİR KISIM YETKİLERİNE ORTAK ETMEK, ALLAH İLE BİRLİKTE ANMAKTIR.
Konuyu doğru anlamak için, şöyle bir açıklama yapmamız doğru olur. ALLAH A ŞİRK KOŞANLAR, ALLAH IN YERİNE BİR BAŞKA ALLAH, YARATICI KOYMUYORLAR. ŞİRK KOŞTUKLARI KİŞİLERİ ALLAH IN YANINA KOYUYORLAR, ALLAH İLE BİRLİKTE ANIYORLAR. Allah ın tek elindeki yetkilerinin bir kısmından veriyorlar. Hâlbuki Allah ile birlikte hiç kimseyi anamayız, onun yanına hiç kimseyi koyamayız, onun yetkilerini hiç kimseye veremeyiz. Çünkü Allah ne diyordu ayetinde, HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM. Buradan da anlıyoruz ki, Allah yetkilerini hiç kimseye vermemiştir. Allah a şirk koşan kişiye de Müşrik deniyor.
Üzerinde dikkatle durmamız gereken, çok önemli olan ise, Allah ın yetki ve sorumluluklarını, yaratılmış kişilere veren müşrikler, iman ettiğini söyleyen insanlardan olmalarıdır. YANİ BU KİŞİLER ALLAH A, ELÇİSİNE HATTA GÖNDERİLEN KİTAPLARA İMAN ETTİKLERİNİ SÖYLEYEN, AMA İMANIN GEREKLERİNİ, ALLAH IN KİTABINDA HÜKMETTİKLERİNİ, GEREĞİ GİBİ YERİNE GETİRMEYENLER OLDUĞUNU UNUTMAMALIYIZ.
Gelelim şirk konusuna. Allah a şirk koşanlar neler yapıyor da, Allah bu konuda hiç tavizsiz, bunları yapanları asla affetmeyeceğim diyor. Bu konu çok önemli, Allah korusun farkında olmadan bu hataya sakın bizlerde düşmeyelim? Düşmemek içinde, konuyu dikkatle araştırmalıyız. Allah a ortak koşulanlar kimler, önce ona bakalım.
Araf 191: Hiçbir şeyi yaratamayan, kendileri yaratılan şeyleri Allah’a ortak mı koşuyorlar? (Diyanet meali)
Buradan da anlıyoruz ki, bizim gibi insanlar, yani yaratılmışlar. Peki, bu yaratılmış insanlara bizler, nasıl bir yetki yüklüyoruz da, Allah ın tek elindeki yetkisini onlara veriyoruz. Hemen Kur’an ın verdiği örneklerden yola çıkarak düşünelim. Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin fayda vermediği o günden sakının dediği halde, bizler edindiğimiz velilere, şeyhlere, efendilere, ya da farklı kişilerinde şefaat etme yetkisinin olduğunu söylüyor ve buna inanıyorsak, ALLAH IN TEK ELİNDE BULUNAN BİR GÜCÜ, YETKİYİ BİR YARATILMIŞA, BEŞERE VERİRSEK, ALLAH A ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ. İşte bu yanlışı yaparsak, MÜŞRİKLERDEN OLURUZ.
Cahiliye döneminde, yaşadığı dönemde o devrin saygın ve sevilen insanlarından olan LAT, MENAT ve UZZA diye anılan ve öldükten sonra heykelleri yapılıp kabeye konmuş kişilerden, Allah ile aracılık yapmasını ve kendilerine şefaatçi olmaları isteniyordu. Allah bunları ikaz ediyor ve bu kişilere hiçbir yetki verilmediği, bunlar sizin atalarınızın uydurmalarıdır diyor Allah ayetinde.
Örnekler o kadar çok ki. Allah sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim, biz kitapta her şeyden nice örnekleri verdik, kitapta hiçbir eksik bırakmadık, Kur’an ın ipine sarılın dediği halde, Allah ın kitabına eğer bizler, Kur’an tek başına imanımızı yaşamak için yeterli değildir. Her bilgiyi Kur’an da bulamayız. FIKIH kitapları ve hadisler olmasaydı Kur’an kapalı kalırdı, anlayamazdık dersek, Allah ın kitabına ve Rabbimizin tek elindeki Allah ın dinine, BEŞERİN KİTAPLARINI ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ. Bunları söyleyen ve inananlarda Müşrik olur Allah korusun.
Bu örnekleri çoğalta biliriz. DİN ALLAH IN DİNİDİR, NE ORTAĞI VARDIR, NEDE YARDIMCISI. Hükümleri Allah yalnız ben veririm diyor da, Allah ın hükümlerine, elçisinin de ilaveler yaptığına inanır ve emin olamayacağımız rivayet bilgileri de dine sokarsak, hem peygamberimize iftira atmış, hem de peygamberimizi, Allah ın dinde ortağı konumuna getirmiş oluruz ki, buda şirktir. Bakın Allah kendisinden başka kişilerden yardım bekleyenlere, nasıl bir örnek veriyor.
Enam 40- 41: De ki: “Ne dersiniz, size Allah'ın azabı gelse veya o kıyamet gelip çatıverse siz, ALLAH'TAN BAŞKASINA MI YALVARIRSINIZ? Doğru sözlü iseniz söyleyin bakalım!” Hayır, yalnız O'na yalvarırsınız da, O dilerse, yakındığınız belâyı uzaklaştırır. Siz, ortak koştuklarınızı unutuverirsiniz. (Bayraktar Bayraklı meali)
Sanırım bu örnek, bizler için çok büyük bir ibret. Ama gözler görüyor, nefisler hissediyorsa tabi. Allah ın yanında veliler, şeyhler, efendiler edinip, onlardan şefaat ve yardım bekleyenlere, bende aynı soruyu soruyorum. Başınıza büyük bir bela gelse, ya da kıyamet gelip çatsa, siz Allah ın yanında, edindiğiniz velilere, şeyhlere mi yalvarıp yardım istersiniz, yoksa bizleri yaratan Allah a mı yalvarıp yardım dilersiniz?
Allah o zor anınızda, hepsini unutursunuz ve yalnız Allah a yalvarıp, Allah dan yardım istersiniz diyor. Madem zor anımızda, hesabın görüleceği o çetin gün, yalnız Allah aklımıza gelecek ve yalnız ona sığınacaksak, BU DÜNYADA İMTİHANIMIZI YAŞARKEN, NEDEN ALLAH IN YETKİ VE SORUMLULUKLARINI, YARATILMIŞ BİR BEŞERE YÜKLEYİP ŞİRK KOŞUYORUZ?
Allah geçmiş toplumlarda da aynı yanlışları yapan, Allah ın yanında şefaatçiler edinenlere, aynı uyarılarını yaptığını söylüyor ve bizlere de bu örnekleri verip, aynı hataları yapmamamız için uyarıyor. Bir örnek daha vermek istiyorum. Çünkü konu çok önemli ve aynı hataları bizlerde ne yazık ki yapıyoruz.
Fatır 14: Eğer onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. KIYAMET GÜNÜ DE SİZİN ORTAK KOŞTUĞUNUZU İNKÂR EDERLER. BUNLARI SANA HİÇ KİMSE, HAKKIYLA HABERDAR OLAN (ALLAH) GİBİ HABER VEREMEZ. (Diyanet meali)
Değerli din kardeşlerim. Lütfen artık Allah ın bu uyarılarına kulak verelim. Allah bu dünyada bizlerin edindiği velilerin, şeyhlerin, efendilerin bizlerin seslenişlerimizi, yardım isteklerimizi asla duyamayacağını söylüyor. Hatta kıyamet günü sizler bu kişilerden şefaat beklerden, onlar gerçekler ile yüzleştiklerinde, utançlarından sizin onları ortak koştuğunuzu, yani onlardan yardım ve şefaat beklediklerini, İNKÂR EDERLER DİYOR. Çok daha ilginç olanı, imtihanımız bitmeden, emaneti teslim etmeden, bu gerçekleri Allah dan başka hiç kimse, sizlere haber veremez diyor. Diyor ama Allah ı dinleyen ve bu acı gerçeklerden ibret alanlar nerede.
Dilerim Allah ın bu uyarılarını dikkate alan, Rabbin halis kullarından oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
|
|
|
HEY GİDİ GÜNLER HEY |
Yazar: eRCi - 01-06-2017, Saat: 08:06 PM - Forum: Sohbet
- Yorumlar (6)
|
 |
Nerede o eski gunler neydi bir zaman bu forum be tolga ne gunler geçirdik burada insan özlüyor eski gunleri
|
|
|
|