:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Saadet Bayri Yazıları
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6
[url=http://www.duygusuz.com/cikis.php?url=http://www.resimhayattir.com/data/media/20/resim200702241121029ja2nc6.jpg][/url]
cocuk-bebek.jpg


ne kadar küçük şeyler için ağlardık...

bir tutam saç, bir oyuncak araba, bir bebek...

şimdi büyüdük

çok büyük olaylar bile ağlatmıyor bizleri...

ölümler, iflaslar, savaşlar...

şimdi daha mı güçlüyüz yoksa daha mı alışkın?

hayatı öğrenmek alışmak mı acaba?
816924358_8270a1c358.jpg?v=0

Beyaz bir geceydi, tutukladı hüzün ellerimden. En öfkeli yanımdan tehdit etti, yaşamak. Ayrılığın arkasına bağladım saçlarımı, sürgünüm.

Gelmekti zor olan, herkesin gittiği o yoldan. Ardına bir kez bakabilmekti yiğitlik.

Sen böyle giderken, güldüm. Meğer insan sözleri kadar büyük, yaptıkları kadar küçükmüş.

Çocuktum, elimde sımsıkı tuttuğum uçurtmam.

"Bırakma" demiştin, verirken. Baharlar geldi geçti, bir de kara kış...

Hala bırakmadım, kavgalıyım rüzgarla. Sen ise kaçıncısını gökyüzüne kaptırdın, unuttum.

Martıların sesinin hiç kesilmediği bir evde büyüdüm. Bir martı dün can verdi, bir geminin sesinde, yitti gitti.

Yasım var, her sren sesinin ardından. Talan olmuş bir yuvanın tek tanığıyım. Suçlu; işte orada demir bir yığın.

Haberi yok yıktığından, bir ben tanığım.

Ne düşlerden ağır yaralı döndüm, ânıma...

"Çok sevmiştin" şüphem yok. "Canından öteydim" yalanın yok. Ama ağzına kadar dolu bir yürekte yapayalnızım.
Aşkın sana yoldaş.

Eskiciye satıldı dün uçurtmam. Pencereden bakarken, eski bir dostu uğurlar gibi mahzundum. Ayyuka çıkmış nefretimi susturdum, ellerimle kapadım ağzını. Eskicinin ardından sadece ellerimdi ıslanan.

Şimdi bir beklediğim var. Dün gece tutukladılar hüznümü, sana sitemim hükümsüzdür artık, üzülme.
2008_02_20_082438_beklemek6mr.jpg


Çekip gidene ya küfredilir, ya kahredilir, yada ardından binlerce dua edilir...
Gelsin diye.
Ancak kimse "Neden gitmiştir ki" diye düşünüp, soramaz bir türlü.
Belki duyacağı cevaplar yüreğini incitir...
Farkedecekleri, geri dönüşü olmayan bir ânın başına oturtur kalanı.
Gidenin ardından bırakılan boşluğa "keşkeler" gelmesin diye kalan sadece susar.
Giden suçlu olsun diye, sorusuz kalır tüm cevaplar.
İçindeki bütün şehirler zelzeleden tarumar olurken, kalan dışardan sadece bakar.
Yıkılmadan, sarsılmadan, ağlamadan...
Onurlu görünmelidir ve ne olursa olsun yitmemelidir. Gidenin gözünde cesur olarak hatırlanmalıdır.
Sonrası ise, viran olmuş bir şehrin başında ağıt yakmaktır.
Kalan gideni ne kadar severse sevsin, hiç affetmez. Hiç bir sebep gitmesine gerekçe değildir ona göre.
Bir ömür aynı kin, aynı isimle yaşayıp durur.
Suçlu gidendir.
O ise beyaz bir sayfa kadar masum.
Kalan bir türlü oturmaz sanık sandalyesine. "Bunları yapmasaydım, belki gitmezdi.." sözü asla söylenmeyecek bir sözdür.
Ne zamanki, gidene hak verilir; işte o zaman suçlu bulunur.
Ancak artık geçtir, giden gitmiştir.
***
Şimdilerde sanık sandalyesindeyim...
Dön demiyorum, suçum kesin...
Senden tek isteğim bir kaç dakikalığına da olsa dön.
Şahit ol ve müebbete çevir, infaz kararımı.
[url=http://www.duygusuz.com/cikis.php?url=http://img219.imageshack.us/img219/6172/beklemek3rd0.jpg][/url]
wwwyeniresimcomyalnzlkrcg0.jpg

Mevsimler kırık kırık doluyor avuçlarıma.

Sırtıma yüklediğim her ânın altında benim imzam var.
En sevdiğim mevsimdi hazan.
Hüzün damlası gibi tek tek dökülürdü yapraklar içimin yollarına. Onlara özenir tane tane süzülürdü damlalarım. Her damlanın zihnimde izi var. Herbirini bir beyaza sarıp gömdüm, bilmediğim yerlere.
Bir kaç beyazlık kalmıştı siyahın arasında, onuda geçmişimde unutmuşum. En güzel anlarımdı onlar, anlatmak isterdim ama unuttum.
Sessizce ağlamak istiyorum belkide...
Fonda en acıtanlardan bir şarkı ve ben uzun bir yalnızlığın kucağında, titriyorum.
Ânı degiştirip, tüm siyahları rengarenk boyamak isterdim. Gecenin en karanlık anlarına gökkuşağı çizdim, göremedim.
Acizliğimi anladıkça, yutkunduklarım sıralanıyor boğazıma, tıkanıp kalıyorum o anda...
Ağır ağır nefesleniyorum sonra...
Gökyüzüne kayarken gözlerim, içimden binlerce kelime geçiyor, her kelimeyi dişlerimle kırıyorum.
Her şeye inat ben yinede,

Susarım...

Susarım...

Sustum...
_-uploads-galeri-1154806322-gallery_1_4_57406.jpg

Şuradan yara aldım" dedi ömrüm.
Çarpışmış, eski yaşını gömerken diğerlerinin yanına.
Seller alıp götürürken günleri, hatırladım arada bir isim unutmuşum.
Gökten yağmurlar yağarken, yerde sellerle mücadele ettim.
Şehrin ortasında ıslak ve yetim kaldım. Kimsesiz.
İhanetin musallasında kurutuyorum yüreğimi.
Üzgünüm kaybettim diğerlerini.
2452704.jpg

Hüzün davetsiz misafirim...
Ardından hiç vakit kaybetmeden gelip, yine keyfince yerleşmiş yüreğime...
Seni hatırlatan, adı mutluluk olan herşeyi kovmuş benden habersiz. Yalnızlığı seviyormuş bir tek. "Sakın bir şey söyleme" diye tehdit etti.
Sustum.
Ama o susmuyor...
Arada varlığını hissettirmek için sağnak olup yağıyor gözlerime. "sessizliği ve unutulmuşluğu" sevmezmiş öyle demişti geçenlerde.
Nereye kaçsam senin ardından kalan boşluklara düşüyor, bir yerimi feda ediyorum sana zimmetlediğim.
Bu hissettiğim hangi gecenin titrek dokunuşu.
Oysa yine senin ellerin yada senin sözlerin olmalıydı saran yaralarımı...
Yada armağan ettiğin bir şarkıyı duymalıydım hayatın fonunda.
Yani alçıya alınmış bütün duygularımı, yine senden gelen bir kırıntı sarsındı arzum...
Olmadı.
Ben sanmıştım ki, sensiz hüzünlerle sarmaş dolaş olur, yoldaşlık yaparım.
Sen: "hüzün yalnızlığı sever. seni yaren kabul etmez" demiştin..
Biliyor musun? Bu defa sen haklı çıktın.
Odamın en kuytusunda ayın şavkı aydınlatırken çehremi, hüzün yoldaşlık etti de ben yoldaş olamadım
Üzgünüm.
Şimdilerde aklımda bir tek soru var; cevabını bir ömür arayacağım.
Sahi sen biliyorsan söyler misin?
İnsan ne zaman unutuyor gideni?
Ömründen bin ömür gidip, keşkeler "neyse" ye döndüğü zaman mı?
gvkuyhjkgy7nr9rr0.png

Nasıl bir şey olduğunu sorma?Bende bilmiyorum. İlk yürek ağrımdın sen benim. Tek vurgunumdun yaşamda. Gözlerinde tek kurşunla vurdun ve gittin. Şimdi ne haldeyim sorma? Bilsem bu halde olmazdım. İçime ağır gelen tek isimsin. Çıkarıp atsam, asılır kalırım yokluğuna. Ölümüm yine sensizlikten olur. Sen, sabahlara kadar beklediğim bir ayak tıkırtısısın. Geceleri saniye saniye saydığım hecelerimsin. Ben artık her saate "sen" diye başlıyorum
Ve geçen her dakikaya adının baş harfini bırakıyorum. Saatler sana işliyor, bilesin. Yağmurlar yağarken, her damlaya sevgimi yükledim. Camların buğusuna adını yazıyorum Çocuklar gibi koşuyorum; seni gördüğüm sokaklarda
Nemi oluyor?
Ben de bilmiyorum ne olduğunu. Ne zamandır izimi arıyorum. Firar etmişim kendimden
Hükümsüzüm..
resim_20070305112211_226619899273.bmp

Seni gözlerimden siliyorum.
"silemezsin" demiştin. Evet yüreğimde hala duruyorsun; ilk geldiğin gibi. Ama sadece yürekten ibaret değildir ya insan... Baktığım her yerde seni görmekten vazgeçtim.
Seni gözlerimden sildim.
"unutamazsın" demiştin giderken... Başında ne kadar gençlik rüzgarı esen kelime varsa, o gün kullanıp ta gitmiştin. Ardından bakarken, saatlerce savaşmıştım yaşlarımla. Onlar inatla akmak istemişti, ben inatla tutmuştum. Ve sonunda ben kazandım.
Seni gözlerimden sildim.
Geceler ellerinde bir isimle yokladı her gelişlerinde... Rüzgarlara kokunu sürmüşsün, pencereme inadına çarptılar. Açmadım. Sıkı sıkı kapadım mandalını...
Seceleri görmedim yüzünü....
Çünkü seni gözlerimden sildim.
Ellerinde idamımı tutan fermanlarla geldi şarkılar, Her seferinde bin bahaneyle kurtuldum ellerinden. Gezdiğim sokakları yüzsüz hayaletler kesti. Korkudan içim ürperdi, tiredim, bin parçaya bölündü içim. Hiçbir suret veremedim bakışlarına... Yokluğun tutmuştu her köşe başını, Ben döndükçe yakalandım. Ama sevgili her şeye rağmen... Artık gözlerimde bir boşluksun.
Bil!
Ben seni gözlerimden sildim.
Tsk Ederim. eLLerin Dert Görmesin Dicém ama,
Sen $imdi kopyaLayıp yapı$dırdın Ancak Big Grin
Yine'de saoL iLkcân. Tsk Ederimmmmmm
25022062fullr470x470bp8.jpg

Sana bir şeyler diyecektim, günlerce hazırlanmıştım. Sabahları uyanıp aynanın karşısına geçip, provalar yapmıştım. Ezberden söyleyip, unutunca yazmıştım. Sanki ben yazmamış gibi, okurken zorlanmıştım. Heyecandandır demişti, içimden bir ses.
Heyecan..
Sanırım ilk defa hissetiğim bu duyguyu şaşkınlıkla izlemiştim. Hiç bir kıyafeti yakıştıramamıştım kendime. Sanki ben değişmiştim...
Yüzüm bile yabancıydı o günlerde. Saçımı yeniden tıraş ettirmiş, senelerdir aynı berbere gittiğim halde bu defa beğenmemiştim.
Adama sorsan aynıydı, ama ben görüyordum farklıydım işte farklı...
Sonra geceleri uyuyamamış, hayaller kurmuştum. Seni göreceğim anı, gelişini, duruşunu, bakışını
her anını hayal etmiştim. Her gece sana konuşmuş, rüyalarımda dilim tutulmuş, kabuslardan nefes nefese uyanmıştım. Sana anlatacaklarım vardı. Senden habersiz sakladığım kelimelerim..
O kadar çok şey birikmişti ki içimde, sayfalar yetmiyordu.
*
oOgün giderken; "günlerdir bekliyorum, artık yoruldum. " demiştin bende seni yormaktan yorgundum..
Haklıydın...
Bilemezdin..
Gözlerinde kaybolduğumdan, adressizdim ismin dilimde olduğundan sözsüzdüm.
Bu sebeple
Gözlerimi dil yapmış, onunla anlatıyordum içimin birikmişlerini. Sen söz istiyordun... Kelime...
Nefes... Bu üç kuruşluk zaman aşkı bize böyle öğretmişti.. Ve hepimiz öğrendiklerimizi bekliyorduk. Sırf sen gitme diye gözlerimin sesini kesmiştim o günlerde. Sana dil olmak için günlerce ugraşmıştım. Hep o günü beklemiştim. Bütün içimdekileri anlatacağım o gün...
Sen, hiçbir şey demeden gitmiştin.. ,Ben bir tren istasyonunda belki seni götüren bu trendir diye
bütün trenlerin kompartımanına oturup sana yazdıklarımı okumuştum.
Ses vermeyen koltuklar, pencereler dinlemişti beni. Her yanım hüzün, her yanım ayrılık, her yanım sen olmuştun. Ben okudukça dile gelmişti sensizliğe ait kırılmışlıklar. Günler birbirini kovalamış sen bir türlü gelmemiştin.
**
Yaşım kaç ? Şimdilerde bilmiyorum, Bu kaçıncı tren ? Unuttum. Olurda bir duyan olur, seni gören bir göze rastlarım diye nicedir bu istasyonda bekliyorum. Ve sana yazdıklarımı bilmem kaçıncı kez okuyorum..
***
Ödünç bıraktığın ayrılığın elimde,
Seni uyuyor- sana kalkıyorum...
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6