:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,693
» Son Üye: mar7w7
» Toplam Konular: 98,525
» Toplam Yorumlar: 1,065,504

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 366 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 362 Ziyaretçi
Ask.fm, Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Atatürk'ü Sevmek Zorundas...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
09-09-2025, Saat: 08:31 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 22
ÖYLESİ'NE...
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: SunSet
08-28-2025, Saat: 10:17 AM
» Yorumlar: 12
» Okunma: 1,209
Tozlu Raflarda Kalmalı H ...
Forum: Kişisel Aşk Yazıları
Son Yorum: SunSet
08-27-2025, Saat: 11:31 AM
» Yorumlar: 3
» Okunma: 828
Gidene Mi Zor Kalana Mı ?
Forum: Kişisel Aşk Yazıları
Son Yorum: SunSet
08-27-2025, Saat: 11:05 AM
» Yorumlar: 2
» Okunma: 568
Diş Hekiminin Aşkı - Serd...
Forum: Aşk Hikayeleri
Son Yorum: Serdar102
08-26-2025, Saat: 07:21 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 59
Serdar - Genç Bir Yazar H...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
08-26-2025, Saat: 02:02 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 78
Sevimli Sürüngen Gabon'un...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
08-26-2025, Saat: 01:48 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 42
Gölgesiyle Yarışan Tay - ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
08-26-2025, Saat: 01:45 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 41
Ot Yiyen Kaplan - Serdar ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
08-26-2025, Saat: 01:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 40
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
07-25-2025, Saat: 12:21 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 111

 
  en güzel yemin
Yazar: onaç - 01-20-2014, Saat: 10:56 PM - Forum: Kişisel Aşk Yazıları - Yorum Yok

en güzel yemin söz vermektir
en büyük intikam affetmektir
en adi söz hiç sevmedim ki demek
ve en guzel cevap gülüp geçmektir...

Bu konuyu yazdır

  Takım Elbise
Yazar: Xesar - 01-20-2014, Saat: 03:08 PM - Forum: Maxi Geyik - Yorumlar (1)

Takım elbisemi giyip,üstüne kaşe kabanı çekip, otobüse havalı havalı biniyorum da akbil basmaya gelince öğrenci akbili basmak zorunda kalıyorum ya o an çıkan ses '' fakirsin lan sen'' diyor ya Big Grin halı sahada boş kaleye gol kaçırdığım andan daha kötü oluyorum Big Grin

Bu konuyu yazdır

  Sakın Alisma * Candan Ünal
Yazar: acemhe - 01-20-2014, Saat: 01:07 AM - Forum: Makale - Yorumlar (4)

En kötüsü alışmaktır aslında, çirkinliğe alışırsın mesela, yoksulluğa belki, kalleşliğe, ihanete veya yalanlara.. Bir zaman gelir boş aşklara alışırsın, yadırgamaz kalbin aşksızlığı da…

İşte o zaman git vur kendini bir dağ başında. Çirkinliğe alıştıkça aramayacağın güzellikleri, yoksulluğa alıştıkça bulamayacağın bereketi, kalleşliğe alıştıkça bulamayacağın dürüstlüğü unutursun.

Sahte sevgilerin yatak odası olursa kalbin, acılara da alışırsın, acı olduklarını fark etmeden ve silinir aklından iyiliğe, onura, sevgiye dair ne varsa.

Oysa ben sana mahkumiyet içinde sevgiyi, sevgi içinde saf dokunmayı yaşattım. Kucak açtım tüm kirine gönlünün, yıkadım, pakladım, bayrak ettim mutluluğu, salladım kalbimin tepesinde ama belli ki; yaranamadım!

Oysa zamanı kırmıştım içimde, her geçen gün un ufak ederek parçalamıştım. Ama ihanetleri katmadım ekmeğime, kanıma ah akıtmamıştım. Senin ise, ismin yankılanıyor gece yarısı sohbetlerinde, hissediyorum, susuyorum. Alışmışsın, ona yanıyorum.

Dokununca bitecek sandığım rüyaları, kiri kalmasın diye yıkıyorum. Yalnızlığıma isim koyamadım hala, sana rağmen bu sessizliği yaşıyorum. Alışırsam diye ürküyorum üstelik, kendimden bile korkuyorum. Ve en çok sana rağmen yanında durduğum zaman ağrıma gidiyor yaşamak.

İçimden sesleniyorum, avazım çıktığı kadar bağırıyorum bu şehrin bir köşesinde: Alışma, sakın alışma! Unutma ki; dağ kadar fark vardır, kabullenmekle alışmak arasında…

Ve sen şimdi tut tutabilirsen gerçekten ellerimi, çiz tırnaklarınla; acımaz! Vur vurabilirsem kalbime, tüm kuvvetinle; kırılmaz! Ez ezebilirsen bedenimi, dikil karşıma; yıkılmaz!Donmuştur, soğuktur, alışmıştır belki de. Bak bakabilirsen gözlerime, senin gibidir; UTANMAZ!

Candan Ünal

Bu konuyu yazdır

  Anne
Yazar: Xesar - 01-16-2014, Saat: 06:29 PM - Forum: Kendi Şiirleriniz - Yorumlar (2)

Sol yanım acıyor anne
Sebepsiz bir fırtınaya kapıldım
Hiç bilmediğim bir denizde,
Tut kulaklarımı çek, iki tokat patlat
Ben hiç iyi değilim bu günlerde…

Yine arka mahalledeki çocuklar çağırıyor
Misketlerim gibi umutlarımı da çalarlar mı anne?
Hani topumu patlattı diye sapanla birinin kafasını yarmıştım ya
İşte o günkü gibi döv beni anne
Dayağını yemeye çok ihtiyacım var bugünlerde…

Sonra sarıl bana susturmak için, hani çocukken yapardın ya
Sanki beni döven sen değilmişsin gibi bağrına basar
Oturup benimle ağlardın ya…
İşte öyle bağrına basmana muhtacım bugünler de…

Kötü kabuslar görüyorum anne
Oğlumu son bir kez koklamadan ölme korkusu var yüreğimde
Sarıl bana sakinleşeyim, kendim olayım anne
Sana çok muhtacım bu günlerde…

Bu konuyu yazdır

  Şiirsel Zamanlardan...
Yazar: Xesar - 01-16-2014, Saat: 11:31 AM - Forum: Aşk Hikayeleri - Yorumlar (2)

Merhaba güzel kız,
Yağmurlu bir İstanbul sabahında; bütün kötülüklerden arındırmak için, ruhumu Şahrud’un göz yaşlarıyla yıkıyorum. Keskin bir soğuk işliyor bedenimin sinir noktalarına, titriyorum. Yılların eskitemediği bu şehrin, içinde yazılı yüzlerce, binlerce hikaye ,okşayıp geçerken yanaklarımı durduk yere ani bir kahkaha patlatıyorum. Etraftaki meraklı bakışlar bir bana, bir bavuluma çevrilmişken, martılar çığlıklarıyla eşlik ediyor tuhaf bir resital sunuyoruz.
Dün akşamüstü geliveriyor birden aklıma; o kadar çok şey yaptım ki ben bile inanamadım kendime. Sanırım bu aralar en büyük sorunumda bu, yapmış olduğum şeyleri ya kabul edemiyorum yada inanamıyorum. Tuhaf dürtüler içerisinde çok bilinmeyenli bir denklem kargaşasındayım. X ve y hayatımın neresine koyarsan koy, birbirleriyle ne kadar çarparsan çarp a ve b olmuyorlar. Bir türlü problemlerin sonuçlarına, matematiğin yada hayatın hangi formülünü kullanırsam kullanayım ulaşamıyorum.
Dün gece senin için bir şeyler yapmak geçti yüreğimden. Yeditepeli şehrin her bir tepesini dolaşıp bütün hüzünlerini topladım. Her biri bavulumun farklı bir köşesinde saklı. Vapurla karşıya geçerken trenin sesini duyuyorum uzaklardan nasılda bağırıyor. Taşıyacağı yükün ağırlığını hissetmiş bir metal yığını olabilir mi ? yoksa sadece benim kuruntularım mı bunlar…Her neyse vakit gelmiş farkında bile değilim ,bilirsin zaten kağıt kalemi elime alınca zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varamıyorum. Akrep ve yelkovanın kovalamacası benim için hiçbir anlam ifade etmiyor şiirsel zamanlarımda…
Bu şehrin bütün hüzünleri bavulumda usulca yol alıyoruz Haydarpaşa’dan . Uğramasın diye hüzünler bir kez daha senin sokağına . Bavulumda bu şehrin hüzünleri, yüreğimde anlam veremediğim bir sızı gidiyorum birkaç sevda uzağına…
Xesar
Şiirsel bir zamandan….

Bu konuyu yazdır

  Kimi Bekliyorum? * Candan Ünal
Yazar: acemhe - 01-15-2014, Saat: 02:30 PM - Forum: Makale - Yorumlar (7)

Ben sanki biri gelecekmiş gibi bekliyorum. Kalbim birinin gelmesini istiyor olmalı, biri gelsin, sarılsın şöyle sıkıca ve kollarında uyutsun istiyorum herhalde ama bunu kendime bile itiraf edemiyorum.

Canın bir şey ister bazen, gidip buzdolabının kapağını açar boş boş bakarsın. Sonra dolapları karıştırırsın, ağza atılacak bir şey ararsın. Ne istediğini bilmezsin de, öylesine dolanırsın. Ben de cam kenarında kahve içip, sonra bilgisayar ekranının başına geçip, sosyal medyaların aralarına karışıp, her yere bakıp arıyorum.

Aradığımı bulduğumda, bulduğumu nasıl anlayacağım?

Her şey kabus gibi üstüme geliyor bu gece, regliyim üstelik, sinirlerim tepemde. Regl olmak ayıpmış gibi saklıyorum kendime, dünyanın yarısının her ay düzenli olarak yaşadığı, üstelik kontrolünde bile olmayan bir hali ayıp karşılayanlardan kaçıyorum.

Erkekler tarafında yönetilen bu dünyaya isyan ediyorum. Kendilerinde olmayan her şeyi ya ayıp, ya günah sayan zihniyete kızıyorum ve şimdi, tam da şu anda o kızdığım zihniyete sahip birisinin kollarında olma isteğini yaşıyor olmak karmaşası sarıyor aklımı…

İnsan dediğin tuhaf, çelişkili, karmaşık…. İnsan, ne garip bir hayvan… Aşk, kendine bile düşman, insana yabancı ve geçici, üstelik imitasyon ama en çok o çekiyor bizi içine…Ben kimi bekliyorum bu saatte? Üstelik gecenin üçünde, üç ki; en ağır saatidir karanlığın. Yüreğinin en kanadığı, en yandığı anları getirir üstüne. Sabaha mı yakınsın, yoksa gece daha uzun mu, karar veremezsin bu aralıkta….

Kimi bekliyorum ben bu camda, bu ekranda, bu hayalde? Kime yazıyorum bu satırları ömrümün orta yerinde, yaşım da kırk olmuş üstelik?

Bu gece her şey biraz karışık, kanlı, sahte, dumanlı ve ben kimi sevmiştim orada bir yerde, bir gece, bir saatte, sislerin içinde; hatırlamıyorum?

O zaman gerçekten sevmiş miydim? Bilmem! Belki cevap beklediğimde, tabii gelirse… Artık o kimse…

Candan Ünal

Bu konuyu yazdır

  Nerede Yanlış Yapıyoruz.
Yazar: halukgta - 01-14-2014, Saat: 11:28 AM - Forum: İslam - Yorum Yok

Cuma hutbesinde vaiz, cemaate seslenerek, nerede gençlik, neden aramızda yok diye sitemde bulundu. Devamında da nerede yanlış yapıyoruz da, bu gençlik bu toplumun arasında yok diye de ekledi. Gerçektende nerede yanlış yapıyoruz da, dinamik, akıllı, özgür düşünebilen gençliği camilerde göremiyoruz?

Evet, nerede yanlış yapıldı da, camilerden din konuşulan topluluklardan gençlik uzaklaştı. Aslında bu soruyu kendilerine sormaları gerekenler, topluma dini anlatan, gerek din görevlileri, gerekse kendilerini bu konuda yetkili görenler olmalı.

Bu sözleri neden söylediğime gelince. Din konusunda herhangi bir konuda konuşmaya, yazmaya kalkanları, bugüne kadar hep susturdular ve dediler ki, DİNİ DE ANLATMAYI BİZE BIRAKIN, BU BİZİM İŞİMİZDİR. İşte böylece bu sözleri söyleyenler, İslam dininde de ruhban sınıfını yarattılar, ama sorsanız İslam da ruhban sınıfı yoktur derler.

Bizler bu çelişkiler içinde, İslam ı hep birilerinden öğrendik. Hem de öyle güvendik ki onlara, elimizdeki Kur’an a bakma gereği bile duymadık. Biraz düşünen Kur’an a hele bir bakalım, Allah ne diyor diyenler içinde önlem elbette alındı. HERKES KUR’AN I ANLAYAMAZ, SENİN İLMİN NE Kİ KUR’AN I ANLAYASIN, sözleri ile toplum korkutuldu, ürkütüldü.

Değerli din kardeşlerim, eğer bugün camilerde, mescitlerde gençlik yoksa bunun suçlusu dini korku dini hale getiren ve Kur’an ı anlamayı-anlatmayı kendilerine has bir görev zanneden, Müslüman ruhban sınıfında aramalıyız.

İnsanoğlu çocukluk, gençlik ve yetişkinlik evrelerinde, çok farklı duygular içindedir. Çocuk yönlendirilmeye muhtaçtır. Çünkü çevresiyle, olup bitenlerle tam diyalog kuramadığı, araştırmaya, öğrenmeye meraklı olduğu dönemdir.

Bir çocuğu doğru bir eğitimden geçirirde, kişilik sahibi olarak büyütürseniz, onu asla yanlışa yönlendiremezsiniz. Çocuk sorgulamasını mutlaka öğrenmelidir. Eğer din eğitimini, doğru kaynaklardan alırsa, büyüdüğünde aldığı dini bilgiler aklıyla, mantığıyla çelişmiyorsa, böyle bir çocuk gençliğinde olgunlaşmış, yetişkin döneminde de yanlış yolda olması mümkün olamaz. Onun için çocukluk dönemi çok önemlidir.

Genç ve dinamik insan, düşünür ve sorgular. İnsan olmanın, en önemli özelliği sorgulamasıdır. Eğer ona öğretilenleri, sen sorgulayamazsın, düşünerek aklınla sen Kur’an ı anlayamazsın derseniz, gençliği yanınızda görmenizde mümkün olmayacaktır. Hâlbuki Allah birçok ayetinde düşünerek, sorgulayarak iman etmemizi ister. ÇÜNKÜ DÜŞÜNEN, SORGULAYAN İNSAN ASLA ALDATILAMAZ. Ayrıca düşünerek hareket eden bir insan, yaptıklarından da emin olur. Yüzlerce yıldır İslam ı, rivayet ve sanı bilgilerle yaşadık. İşin kötüsü bunları da, Allah katından zannettik. Öyle bir din yarattık ki kendimize, bölünmüş, parçalanmış ve birbirine düşman olmuş bir İslam toplumu oluşturduk.

Kimse Allah ın ayetlerinden bahsetmiyor bile artık. Varsa yoksa toplumun arasında dolaşan, rivayet ve sanı sözler. İşin daha da kötüsü rivayet hadislerin Kur’an gibi VAHİY olduğuna inanılmasıdır. Bir başka deyişle, Kur’a ile eş değer ilan edilmiş sorgulamadan, Kur’an ın onayını almadan yaşanır olmuş. Birçoğumuz düşünmeden iman etmekle, Allah a ve peygamberimize iftira attığımızın farkında bile değiliz.

Genç nesli, İslam ın içine çekmek istiyorsak, önce İslam ı batıl ve sanıdan temizlememiz gerekir ve dinimizi Kur’an merkezli yaşamalıyız. Çünkü peygamberimizde böyle yaşamıştı. Kur’an akıl ve mantığın onaylamadığı hiçbir şeyi onaylamaz. Aklın ve mantığın söylediği bir şeye de, Kur’an karşı çıkmaz. Lütfen bunu unutmayalım.

Eğer gençliği camilerde, mescitlerde görmek istiyorsak, yapılan yanlışın önce farkına varmalıyız. Onu giyme günah, bunu yeme günah, onu söyleme günah demek yerine, ALLAH IN SINIRLARINI KUR’AN DAN ONLARA ÖÄžRETMELİYİZ. Allah ın koyduğu sınırları bizler kendi nefislerimizde genişletip, dini kendi vicdanlarımızda farklılaştırıyorsak, bu din Allah ın dini olmaktan çıkmış, beşerin dini olmuş demektir.

Allah KAMER suresinde birçok kez, yemin ederek öğüt ve ibret almamız için KUR’AN ı kolaylaştırdığını söyler. Acaba aynı surede birçok kez, bu sözleri neden tekrar eder sizce? İşte bu tekrarın asıl amacını anlamış olsaydık, bugün İslam toplumu kadını, erkeği, genciyle hep birlikte kenetlenmiş bir şekilde olurduk.

Allah yemin ederek birçok kez, sizlere rehber olsun diye, Kur’an ın muhkem ayetlerini kolaylaştırdım dediği halde, bizler herkes Kur’an ı anlayamaz, onu ancak veli insan anlar diyor da, Allah ın söylediğinin tersine inanıyorsak, bizler gerçek iman eden bir Müslüman olduğumuzu, hala söyleyebilir miyiz? Yorum sizlerin.

Allah herkesin anlayacağı çok kolay bir din gönderiyor, ama bizler elimizden geldiğince bu dini zorlaştırmanın yollarını arıyoruz. Böyle yaparsak bu toplum bir arada tutulur mu, tek yumruk olur mu?

İslam toplumlarının genel çoğunluğu, ne yazık ki geri kalmış ülkeler. Eğitimi düşük seviyelerde olan bir toplumu, istediğiniz gibi yönlendirebilirsiniz. Orta yaş ve yaşlı toplum, İslam ı Kur’an dan öğrenme çabası içinde hiç olmuyor. Çünkü birileri tarafından kurulan tuzağa düştüğümüzden, din adına sorgulayamaz, araştıramaz toplum olduk. Böyle olunca da neyin Allah emri, nelerin olmadığı konusunda, ilk elden yani Kur’an dan bilgi sahibi değiliz. Bu çok riskli bir durum, ama toplum bu yanlışın ne yazık ki farkında değil.

Günümüz gençliğinin bir kısmı, gerçeklerin arayışı içinde olduğunu görmek, bana mutluluk veriyor. Çocukluk evresinde, dini inancı baskı altına alınan gençlere de Kur’an ın gerçeklerini anlatmak çok zor. Elbette bir kısım gençlikte var ki, yoldan sapmış, nefretle büyümüş, büyütülmüş. Onları da dışlamadan, ötekileştirmeden yaklaşmalıyız. Günümüzde bu yapılmadığı için, dine düşman bir nesil oluşmasına zemin hazırladık. Bunun suçunu o gençlikte aramak yerine, bizler kendimizde aramalıyız. Ne verdik ki, ne isteyelim.


Tüm bu acı gerçeklerin elbette mimarları, bugün İslam ı topluma anlattıklarını zannedenlerin eserleridir. Allah hakka batıl karıştırmayın, Kur’an ın ipine sarılın, Kur’an ın sınırlarını aşmayın dedikçe, bizler yüzlerce yıldır bunun tersini yaptık ve imanımızı yanlış bilgiler ışığında yaşadık. Elbette böyle bir inancın içinde, düşünen, aklıyla sorgulayan genç nesli bulmamız çok zor.

Peygamberimizin genç, dinamik en verimli olgun zamanlarını düşünün lütfen. Sizce peygamberimiz, Allah ın elçisi olmadan önce, cahiliye dönemindeki Ehli kitabın inançlarına tabi miydi? Ne dersiniz? Bu soruyu lütfen kendimize soralım ve düşünelim. Elbette tabi değildi. Çünkü aklını kullanan, düşünen ve doğruların arayışında olan hiç kimse, yanlışın, batağın, hurafenin, aklın onaylamadığı hiçbir şeyin içinde olmaz.

Bizlerde genci, yaşlısı hep birlikte tek yumruk olmak istiyorsak her konuda, önce batıldan, sanıdan inancımızı temizlemeliyiz. Dinde sakın bölünmeyin diyen Rabbimize kulak verip, ayrıştığımız konuları bir kenara bırakıp, KUR’AN IN ÇEVRESİNDE BİRLEŞMELİYİZ. Çünkü Yaradan, sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum demiyor muydu?

Dilerim ülkemiz olarak, bu gerçeklerin farkına varırda, toplum olarak huzuru, mutluluğu buluruz. Yoksa işimiz çok zor.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

Bu konuyu yazdır

  KUTLU DOÄžUM-1
Yazar: anahro - 01-14-2014, Saat: 10:42 AM - Forum: Kendi Şiirleriniz - Yorum Yok

KUTLU DOÄžUM
Heart
Salavat getirir ismini anan
Salavat getirir ismini duyan.
Muhammed, Mustafa, Ahmet,
Ekrem, Sallahu aleyhi vessellem.

Değişmez,gizlenmez hiç bu hakikat
Muhammed aşkıyla hayattır hayat.
Bu gece kutlanan KUTLU DOÄžUMU
Amine'nin ilk, tek MUTLU DOÄžUMU..

İlkten,son nefese kadar hep emin
İnsan amma Rahmetellil âlemin.
Kırılsa da kıranı incitmedi
Bir kere olsun beddua etmedi.

Kırmadı kalbini asla kimsenin
Vurmadı yüzüne hata edenin.
Nurdu, gölgesi yere hiç düşmedi
İki âlemde ümmeti diledi.

Ahlakı KUR'AN'DIR, hayatı HADİS.
Veremezdi zarar şeytanla, nefis.
Her hali, her şeyi övgüye layik
Her zaman en üstün sevgiye layik.

Muhammed’i; Kainatın efendisi
Sevgisi, kurtuluşun garantisi.
Muhammed; insanlığın tek rehberi
Muhammed; ahir zaman peygamberi.

Muhammed; gönüllerin tek sultanı
Kabul et kulluğuna aciz ORHANI.
Muhammed; ilk yaratılan son sultan
İKİ YOL BIRAKTI; HADİS VE KUR'AN
Hep bu nedenle KUTLU DOÄžUMU
Farklı mucizedir KUTLU DOÄžUMU

Orhan AFACAN -

Bu konuyu yazdır

  Seninle Küs Kalmak Istemiyorum... * Candan Ünal
Yazar: acemhe - 01-13-2014, Saat: 07:34 PM - Forum: Makale - Yorumlar (2)

İkimizin de yüzünden düşen bin parça, kalbinden düşenleri saymıyorum. Ne gerek var küs kalmaya yahu, ben bu küslük işini sevmiyorum. Gururum da el vermiyor bazen ama içimden sessizce çığlık atıyorum: Gel barışalım!

İkimiz tek başımıza bir yerlerde üzgün oturuyorsak, hangimizin haklı olduğunun bir önemi kalıyor mu? Belki kendi açımızdan her ikimiz de haklıyız. Sadece belki zamana bırakmalıyız.

Belki iletişimimizin biçimi yanlış, belki empatimiz eksik, en iyisi yeniden kuralım sözlerimizi. Birbirimizi bir daha tanıyalım, belki bizde eskimişizdir.

Dün gece seviştiğim adama, şimdi kendini savunmaya kalkmak komik değil mi? Almıyor içim böyle küsmeyi, gel barışalım!

Tepkilerimiz kıvılcımlardan yangılar çıkarıyor. Acaba biraz daha sakin olmayı mı öğrenmeli? Sen bana bağırınca, kırılıyor kalbim, ben de sesimi yükseltmiş olabilirim, özür dilerim.

Aslında şöyle hıçkıra hıçkıra ağlamayınca geçmiyor insanın içindeki kızgınlık, istersen birbirimizin kollarında, istersen ayrı ayrı cam kenarlarında ağlayarak bu işi bitirelim. Sonra dönelim yüzümüze, uzun uzun öpüşelim.

Bence birer adım atalım, ortada bir yerde buluşalım. Kimin haklı olduğuna bakmak yerine, birbirimiz olmadan geçen zamanın ne kadar boş olduğuna takılalım. Seninle küs kalmayı istemiyorum, gel barışalım…

Sıcağı sıcağına çözülmez bazen sorunlar, biraz zamana yayıp geçiştirelim. Sonra bir daha düşünürüz üstünde, konuşuruz belki sakince, seninle küs olmak değil isteğim, gel de sevişelim…

Candan Ünal

Bu konuyu yazdır

  Öyleyse Yüreğime Hoşgeldin Aşkım
Yazar: Orhan-38 - 01-13-2014, Saat: 04:38 PM - Forum: Kişisel Aşk Yazıları - Yorumlar (2)

Kapılarımı yıkmaya geldin demek,kilitleri kırıp yüreğimin derinlerine sızmaya ve beni esir almaya öyle mi...Oysa ben hep kaçmıştım senden bunca zaman yıpratılmak korkusuyla..Ya da köşe bucak saklandığımı sanırken bile hep peşimdeydin belki de...Meğerse ne kadar yakınmışım sana; ne kadar içimdeymişsin hiç fark etmedim..
Nice sevda büyütüp göz bebeklerime sakladım ki bana seni getirene armağan edeyim diye...
Bugün güneş pencereme daha parlak doğduğunda anladım hayatıma girdiğini...Kışlar daha bir bahardı sanki,baharlar daha bir yeşil gelecekti artık gönlümün kırlarına...Düşlerim daha pembe;pembelerim daha mavi dolaşacaktı gökyüzünde....
Gözlerim daha bir ışıldayacaktı sebepsiz pırıltılarla etrafı seyrederken,, ve hayat daha yaşanılır olacaktı artık seninle...
Aslında beklemiyordum seni ama iyi ki geldin...
Madem ki uzak diyarlardan geldin kalbime dolmak,içimi ısıtmak için...
Madem ki baharı serdin yüreğimi üşüten ayazın üstüne ve ışığı oldun göz bebeklerimin...
Madem ki gecenin grisine yıldızlar dokuyup, gündüzüme bir güneş daha kondurarak girdin hayatıma;....
Öyleyse Yüreğime ,hoş geldinAŞKIM

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 09-12-2025, 04:55 AM