Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Forum İstatistikleri |
» Toplam Üyeler: 16,691
» Son Üye: orhand
» Toplam Konular: 98,518
» Toplam Yorumlar: 1,065,494
Detaylı İstatistikler
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 372 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 368 Ziyaretçi Applebot, Bing, GoogleBot, Yandex
|
Son Aktiviteler |
Acemhe'den :P
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: ÇiLeK
06-18-2025, Saat: 10:21 AM
» Yorumlar: 1,421
» Okunma: 80,469
|
Gidene Mi Zor Kalana Mı ?
Forum: Kişisel Aşk Yazıları
Son Yorum: Gü-lŞ«m-se
05-27-2025, Saat: 08:56 AM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 439
|
Türk Askeri Çanakkale'de ...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:07 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 599
|
Bıktım Artık Yalnızlıktan...
Forum: Aşk Hikayeleri
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:56 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 296
|
Papağan İle Zürafa - Serd...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:51 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 171
|
Oğlak İle Kartal - Serdar...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:50 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 87
|
Zübeyde Hanım Doğumevi - ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:48 AM
» Yorumlar: 2
» Okunma: 302
|
ÖYLESİ'NE...
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: SunSet
03-26-2025, Saat: 12:27 PM
» Yorumlar: 10
» Okunma: 919
|
Ben Serdar Yıldırım. Bu g...
Forum: Sen Yenisin Galiba ?
Son Yorum: Serdar102
03-12-2025, Saat: 10:38 AM
» Yorumlar: 3
» Okunma: 473
|
Ya Atatürk Olmasaydı? - S...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
03-11-2025, Saat: 06:20 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 338
|
|
|
Panpa |
Yazar: Pepee - 04-11-2012, Saat: 05:17 PM - Forum: Sözlük
- Yorum Yok
|
 |
[b]Panpa , kanka ile eşdeğer hatta kankanın da ötesinde kullanılan bi kelime ve ben çıkış yerini "İncisözlük" olarak biliyorum. Yani onların uydurduğu bişey olarak biliyorum. Orda erkekler birbirlerine "panpa",, kızlar birbirilerine "pampa" diyor.
|
|
|
Bahar Hastalıklarından Korunmak Mümkün mü? |
Yazar: Sağlı@k ve Yaşam - 04-11-2012, Saat: 02:51 PM - Forum: Sağlık
- Yorumlar (4)
|
 |
Mevsim geçişlerinde hastalık yapan mikropların doğada yayılımları artar. Bu dönemlerde insanların bağışıklık sistemi zayıfladığı için grip, nezle, soğuk algınlığı vakalarında artış yaşanır. Amerika’da bir yılda soğuk algınlığı nedeniyle okul ve iş günü kaybı: 150 milyon gün, maliyeti ise 20 milyar dolar… Peki bahar hastalıklarından korunmak mümkün mü? Aile Hekimi Dr. Alparslan Tekiner bahar hastalıklarından korunmanın yöntemlerini açıkladı…
Nisan ayıyla birlikte bahar artık kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Kışın kasvetli, soğuk havası yerini bahar esintisine bırakırken doğada mikrop yayılımı da artar. Bu durumlarda bağışıklık sistemini güçlendirmek; vücudun enfeksiyonlara ve dış uyaranlara karşı daha dirençli olmasını sağlamak için önemlidir. Aile Hekimi Dr. Alparslan Tekiner bahar hastalıklarından korunmanınbu konuda bilinmesi ve dikkat edilmesi gereken noktaları açıkladı.
· Bağışıklık sistemimizin güçlü olmasının önemi nedir?
Küresel iklim değişimi doğayı, doğanın bozulan dengesi de bağışıklık sistemimizi olumsuz yönde etkiliyor. Hava sıcaklığındaki ani ısı değişimleri insanları soğuk algınlığı, grip ve diğer bahar hastalıklarına karşı hassaslaştırıyor. Bağışıklık sistemini güçlendirecek önlemler almak sağlıklı kalmanın önemli yollarından biri olma özelliğini taşıyor.
· Neden bahar aylarında bağışıklık sistemimizi güçlendirmek gerekir?
Mevsim geçişlerinde hastalık yapan mikropların doğada yayılımları artar. Bir sıcak bir soğuk olan değişken hava koşulları kişilerin bağışıklık sistemlerini zayıflatır. Zayıf bağışıklık sistemi de hastalıklara karşı zemin hazırlar. Çünkü güçlü bağışıklık sistemi, bizi hastalıklara neden olan mikroorganizmalara karşı korur ve onlarla savaşır. Bağışıklık sistemi zayıfladığında bu savaşta başarısız olunduğu için mikroplar hastalıklara yol açar. Mevsim geçişlerinin yaşandığı dönemlerde vücut bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek, günlük beslenmeyi desteklemek amacıyla Ekinezya, Mürver, Propolis gibi doğal ürünlerin ve Çinko, C vitamini gibi vitamin ve mineral kombinasyonlarının kullanılması birçok uzman tarafından önerilmektedir.
· Grip, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıkların genel sağlık üzerindeki başlıca zararlı etkileri nelerdir?
Mevsim geçiş dönemlerinde grip, nezle, soğuk algınlığına sebep olan ‘virüs’ denilen mikroplar çok yaygındır ve çok çabuk bulaşır, özellikle risk gurubunda bulunan kişiler için tehlikelidir. Bebekler, 65 yaşın üzerinde olan kişiler, astım dâhil kronik akciğer hastaları, kalp ve böbrek hastalıkları olanlar ve bağışıklık sistemini zayıflatan ilaç kullanan hastalar risk gurubundadır. Risk grubundaki kişiler için grip öldürücü olabilir. Rinit, astım gibi hastalıklara zemin hazırlayabilir. Kronik hastalığı olanlarda bu enfeksiyonlar başka büyük enfeksiyonları tetikleyebilir.
· Bahar aylarında hastalıklardan korumak için ne yapmak gerekir?
Hastalıktan korunmanın yolu vücut direncinin ve bağışıklık sisteminin en iyi durumda olmasıdır. İyi beslenmek, dinlenmek, stresten uzak durmak ve sigara içmemek önemlidir.Bağışıklık sistemini güçlendiren doğal bağışıklık artırıcıları özellikle salgın dönemlerinde kullanmak çok yararlıdır.
· Bu mevsimde bağışıklık sistemini güçlendirmek için ne yapılmalıdır?
Sağlıklı bir bağışıklık sistemi kişinin kendisini daha iyi hissetmesini, iyi görünmesini, enerjisini daha iyi kullanmasını sağlar. Enfeksiyonlardan, kanserden ve çevresel zararlardan korur. İmmun sistemini zayıflatan faktörlerden kaçınmak (stres, dengesiz beslenme vs.), pozitif olmak, alkol ve sigara tüketiminden uzak kalmak, dengeli ve düzenli beslenmek, spor yapmak bağışıklık sistemini destekler. Ama zaman zaman bu destekler de yetersiz kalır ve dışarıdan bağışıklık sistemimizi güçlendirici yardımlar (takviyeler) da almak gerekebilir.
· Ekinezya, mürver, propolis, beta glukan gibi doğal ürünlerin bağışıklık sistemini güçlendirmedeki etkileri nelerdir?
Erişkinler her yıl 2-3 kez soğuk algınlığına yakalanır ve işe gidemez. İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalığın şiddeti bağışıklık sistemine bağlıdır. Ekinezya bağışıklık sistemini aktive eder, savunma hücrelerinin etkinliğini artırır ve doğal öldürücü hücre aktivitesini artırır. İlk nezle belirtileri ortaya çıkar çıkmaz ekinezya kullanmaya başlanırsasemptomların süresi ve şiddeti azalabilir.
21 derleme ve çalışmanın analizine göre soğuk algınlığında önerilen tedaviler arasında;Ekinezya, C vitamini ve çinko da bulunmaktadır.
*Mürverhem antibakteriyel hem de antiviral (influenza) etkili olduğu için influenzanınsekonder komplikasyonlarına karşı da koruma sağlayabilir.
*Propolis soğuk algınlığının dokuda yarattığı oksidatif stresi giderir.
*Ekinezyainfluenzae gibi ÜSYE etkeni bakterileri kolayca inaktive eder ve oluşturdukları inflamatuvar etkileri geri döndürür.
*Mürver ekstresi antibiyotiğe duyarlılığını artırır.
*Propolis + çinkokombinasyonu tekrarlayan orta kulak iltihaplarında yeni atak riskini ve antibiyotik kullanımını azaltır.
*Beta Glukanenfeksiyonlara karşı vücudu savunan hücreleri aktifleştirir.
· Grip ve soğuk algınlığını önlemede tedavi maliyeti ve bu hastalıklara yakalanıldığı zamanki tedavi maliyeti hakkındaki görüşleriniz nedir?
Amerika’da bir yılda soğuk algınlığı nedeniyle yaklaşık 100 milyon muayene yapılmakta ve muayene-ilaç ücretleri yaklaşık 10 milyar doları bulmaktadır. Hastalanan kişilerin okul ve iş günü kaybı ise toplam: 150 milyon gün… Maliyet ise 20 milyar dolara ulaşmakta… Nüfus yapımız itibariyle ülkemiz için daha ciddi bir tablo ortaya çıkmaktadır. İş gücü kaybı, işe gidememe, çocukların okuldan uzak kalması, hastalanan çocuğa bakmak için ebeveynlerin işlerinden geri kalması, kronikleşen hastalıklarda tedavinin uzun ve pahalı olması bu mevsimdeki bulaşıcı hastalıkların insanlığa sunduğu acı reçete. Bulaşıcılık nedeniyle ailenin tüm fertlerinin hasta olması ve iş ve okuldan geri kalmanın toplam maliyeti göz önüne alındığında, genel sağlığımızı korumak çok daha ekonomik bir yoldur. Bu durumlarda dışarıdan bağışıklık sistemimizi güçlendirici yardımlar (takviyeler) da doğru bir adımdır.
|
|
|
Ölümle yüzleşebilmek. |
Yazar: halukgta - 04-11-2012, Saat: 11:40 AM - Forum: İslam
- Yorumlar (1)
|
 |
ÖLÜMLE YÜZLEŞEBİLİYORMUYUZ?
Gerçektende bizler ölümden bahsederken, korku ile karışık bir ürperti duyarız. Onun içinde aklımıza bile getirmek istemeyiz ölümü. Bu korkumuzun nedeni nedir diye hiç düşündük mü?
Ölümden neden korkarız? Neden ölen bir kişinin ardından ağıtlar yakarız? Bazen de adeta isyana varan davranışlarımızla yakınlarımızın, sevdiklerimizin ölümünü kabullenemeyiz. Tüm bu aşırı davranışlarımızın ardındaki duygunun özünü, önce tespit etmeliyiz ki, yaptıklarımızın sınırını daha doğru belirleye bilelim.
Dünyaya ağlayarak geliriz. Yakınlarımız bu ağlamamızdan memnun olur, çünkü sağlıklı olduğumuzun işaretidir. Ya bu Dünyadan göçtüğümüzde durum nasıldır? Tam tersi bu sefer ölenin yakınları üzülürler, ağlarlar. Ya ölen kişinin duyguları, nasıldır diye hiç düşündük mü?
İnsanoğlu bilmediği, emin olmadığı her şeyden korkar. Bildiği konularda ise hiç tedirgin olmaz ve korkmaz. Örneğin uçağı hiç görmeyen, bilgisi olmayan, ilkel bir insanı uçak yolculuğuna ikna edemezsiniz. Ama bugün günümüzde, uçak konusunda büyük bir çoğunluğunun korkusu yoktur. Çünkü emniyetli ve rahat bir yolculuk yapılacağını bilir.
İşte bizlerin ölümden korkması, aşırı tepkiler göstermesi, ölen bir yakınımızın ardından adeta yas tutarak, isyan derecesine gelmemizin nedeni de, ölüm konusunda doğru bilgilerimizin olmadığı, kulaktan dolma bilgiler olmasından kaynaklanmaktadır. Tabi bir başka neden de, gerçek yuvamıza dönüş için hiç bir hazırlık yapmadığımızdır. Bu hazırlıksız oluşumuz, üzüntümüzü artırdığı gibi, davranışlarımızı da etkiliyor.
Şöyle düşünelim, peygamberimizin evlatları öldüğünde, sizce bizlerin gösterdiği aşırı tepkiyi göstermiş midir? Eğer ölen bir yakınımızı, sonsuzluk mekânına, huzur ve mutluluğa gönderdiğimizi bilmiş olsaydık, acaba bu kadar üzülür müydük?
Bizler ölümü, kelime anlamı ile nasıl algılıyoruz? Yok, olmak mıdır ölüm? Yoksa tam tersine, sonsuzluğun başlangıcımıdır? İşte tüm bu bilgileri doğru öğrenebilmemiz için, doğum, ölüm ve sonrası neler olacağını öğrenmek için, doğru bir kaynaktan bilgiler edinmeliyiz. Bu kaynakta, Rabbin rehberi Kur’an dan başka ne olabilir? Kur’an ı yeterli görmeyen bizler, edindiğimiz velilerin rehberliğinde öğrendiğimiz yanlış bilgilerle İslam ı yaşarsak, elbette ölümden de korkarız.
Bizler elimizdeki yaşam rehberine, kullanma kılavuzuna bakmak yerine, onu herkesin anlayamayacağı bir rehber ilan etmemiz, bizlerin yaşam gerçeğini doğru kavrayabilmemizi de engellemiştir.
Allah ın yemin ederek kolaylaştırdığını söylediği Kur’an ı, bizlerin Allah ın rehberiyle arasına girenler, öyle zorlaştırmış ve dine öyle korku salmışlar ki, bırakın ölümden korkmayı, yaşarken bile dini zorlaştırarak, toplumu korkutarak, hayatı zindan etmişlerdir.
Allah sizleri imtihan için bu Dünya ya, geçici olarak gönderdim der Kur’an da. Buradan da anlıyoruz ki, asıl evimiz, yuvamız bizlerin bu Dünya değil. Şöyle bir örnek verelim. Uzak bir yerde, bir yakınımızı ziyarete gittik. Belirli bir zaman geçtikten sonra, evimize dönmek isteriz, evimizi özleriz. Çünkü herkes kendi evinde, daha rahattır huzurludur.
O halde bizler bu Dünyaya geçici olarak geldiysek, neden asıl mekânımıza, yuvamıza vakti gelip göç eden yakınlarımızın ardından, sınırları zorlarcasına, aşırı üzülüyoruz, ağlıyoruz ve kederleniyoruz, bunu hiç düşündük mü? Eğer gerçek mekânımızın Allah ın mekânı olduğuna iman ediyorsak, dönüş vakti gelenlerin ardından takındığımız tavır, davranış biraz aşırı değil mi sizce?
Örneğin suç işlemiş bir çocuğu düşünün. Anne ve babasının korkusundan eve bile gitmekten korkar. Çünkü cezalandırılacağını bilir. İşte ne yazık ki bizlerde bu yaşamımızda, imtihanımızı genelde unutup, nefsimizin esiri olup, kendimize bile yapılmasını istemediklerimizi başkasına yaptığımızdan olsa gerek, öldüğümüzde yani geri dönüşte ne ile karşılaşacağımızı hesap edemiyoruz ve bu korku bizleri aşırı tedirgin ediyor.
İşte bunun içindir ki ölümden hepimiz korkuyoruz. Yoksa ölüm eve, yuvaya, Rabbimize dönüştür. Kim eve, Yaradan a dönmek istemez. Bizler sonsuz mekânda, bizleri bekleyen çetin bir sorgunun tedirginliğini yaşıyoruz. Bizi tedirgin eden geri dönüş değil, hazır olmadığımız gerçeğidir. Korkumuz ölüme değil yaptıklarımıza, yapmak istediğimiz halde yapamadıklarımıza.
Bizler bu Dünyanın malına, mülküne, şanına, şöhretine öyle alışıyoruz ki, bırakın yarını, yıllar sonrasına planlar yapıyoruz. Kiminle yaptık bu anlaşmayı? Geri dönüş için, hiç mi planımız yok? Hani bir gün, er ya da geç dönecektik? Bu Dünyanın zevkine, geçici heveslerine öyle kapılıyoruz ki, döneceğimiz gerçeğini bizlere unutturuyor.
Allah sizleri malla, mülkle, evlatlarınızla imtihan ederim diyor. Bizler tapusunda ismimiz yazan evleri, arsaları, ya da evlatlarımızın asıl sahipleri bizler olduğumuzu sanıyoruz. Hayır, hiç biriside bizlerin değildir. Bizlere Allah ın emanetidir. İstediği zamanda geri alır.
Ama bizler emaneti teslim günü geldiğinde, verdiğini geri almak isteyen gerçek mülkün sahibine, davranışlarımızla, hareketlerimizle neredeyse isyan ediyoruz. Sizce buna hakkımız var mı?
Bu emanetleri Yaradan dan teslim alırken, böylemi davranmıştık? Aldığımız evler, arabalar, doğan evlatlarımızı sevinçle teslim almıştık. Emanetini geri almak istediğinde, Yaradan a teslim ederken, bu davranışımızdaki takındığımız tavır niye?
Allah sizleri evlatlarınızla imtihan ederim diyor da, elçisini bile evlatları ile imtihan ediyorsa, nasıl olurda bizler, genç yaşta kaybettiğimiz evlatlarımızın, kardeşlerimizin, anne ve babalarımızın acısına yenik düşerek, nefsimizin isyanını dizginleyemeyiz?
Elbette sevdiklerimizi, hepimizin döneceği asıl mekâna yolcu ederken, onları uğurlamak, onlardan geçicide olsa ayrılmanın etkisiyle, bizlere üzüntü vermesi çok doğaldır. Uzaktan evimize misafir olarak gelen anne ve babalarımız, bir müddet sonra kendi evlerine bile dönerken üzülürüz, hatta ağlarız. Ama onların, yaşadıkları kendi mekânlarında mutlu olduklarını bilmemiz, üzüntümüzün geçici olmasını sağlar. Peki, en yakınlarımızın ölümleri, gerçek evine dönüşleri yani Rahmana kavuşmaları, sonsuzluğa intikal etmelerine, bizlerin aşırı tepki göstermemiz, isyana varan davranışlarımız, bu durumda yanlış olmaz mı?
Bizler yaşarken ne yazık ki, hayatın gerçeklerini aklımıza bile getirmek istemeyiz. Yaşadığımız o şaşalı ortama, çok çabuk alışırız. Bundan dolayıdır ki, yaşamın gerçeği olan ÖLÜMLE YÜZLEŞMEKTE HİÇ İSTEMEYİZ.
Gerçeklerden uzak yaşamamızdan dolayı, ölüm bizlere ağır gelir. Ölümün her an bizlerle olduğu gerçeğine, kendimizi hazırlamadığımız sürece, ölüm bizlere her zaman ağır gelecektir. Ölüm gerçeğini, yaşantımızda bir sürpriz olarak değil, her an karşı karşıya gelebileceğimiz, Allah ın mekânına daveti olarak görmemiz, bizlerin ölümle yüzleşmemizi sağlayacaktır. Ölüm asla bir son değil, sonsuz mekâna açılan aydınlık bir kapıdır.
Dilerim cümlemiz, yaşantımızdaki ölüm gerçeğiyle yüzleşebilen, onun yükünü hafifletmek için, nefsini FURKAN ile eğiten, Rabbin halis kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
|
|
|
Bugün doğanlar 11.04.2012 |
Yazar: ZencefiL - 04-11-2012, Saat: 10:11 AM - Forum: Astroloji
- Yorum Yok
|
 |
Edebiyata ve sanata derin ilgi duymaları onlara kültürlü bir kişilik kazandırır. Duyarlı mizaçları ile olgunluğun ve dürüstlüğü hakim olduğu ortamları ararlar. Yaşamda mutluluk arayışları hiç bitmez.
|
|
|
Balık 11.04.2012 |
Yazar: ZencefiL - 04-11-2012, Saat: 10:10 AM - Forum: Balık
- Yorum Yok
|
 |
Beraberliğinizde değiştirmek istediğiniz, sizi rahatsız eden konuları yumuşak bir dille anlatmayı denerseniz, karşınızdaki kişi de çözüm üretici tavırda olacaktır. Sert bir tepkiyle yaklaşırsanız üzülen siz olursunuz. İşinizde size vaat edilenler gerçekleştirilmiyor. Adaletsizlikle karşı karşıyasınız, sakin olmalısınız. Zaman içinde sakinliğinizin yardımıyla olayların seyrinin değişeceğini göreceksiniz. Kenara köşeye para koyma alışkanlığınızın olmaması sizi zorluyor
|
|
|
Kova 11.04.2012 |
Yazar: ZencefiL - 04-11-2012, Saat: 10:09 AM - Forum: Kova
- Yorumlar (2)
|
 |
Duygusal ilişkiniz ağır aksak ilerliyor. Beraberliğinizi hareketlendirmek için bir şeyler yapma vakti geldi! Bazı sorunlarınızdan kurtulmanız için önemli fırsatlarınız olacak.Yıpratıcı iş temposunu biraz azaltarak rahatlamayı deneyin. İşinizle ilgili sizi mesleki olarak geliştirecek bir toplantıda bulunmanız söz konusu. Bu toplantıdan çok kazançlı çıkacaksınız. Elinizdeki parayla bir süre yetinmek zorunda kalabilirsiniz. Kendinizi zorlayacak sporlardan ve beslenme şekillerinden bir süreliğine uzak durun.
|
|
|
|