:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,693
» Son Üye: mar7w7
» Toplam Konular: 98,525
» Toplam Yorumlar: 1,065,504

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 382 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 378 Ziyaretçi
Applebot, Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Atatürk'ü Sevmek Zorundas...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
09-09-2025, Saat: 08:31 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 30
ÖYLESİ'NE...
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: SunSet
08-28-2025, Saat: 10:17 AM
» Yorumlar: 12
» Okunma: 1,214
Tozlu Raflarda Kalmalı H ...
Forum: Kişisel Aşk Yazıları
Son Yorum: SunSet
08-27-2025, Saat: 11:31 AM
» Yorumlar: 3
» Okunma: 832
Gidene Mi Zor Kalana Mı ?
Forum: Kişisel Aşk Yazıları
Son Yorum: SunSet
08-27-2025, Saat: 11:05 AM
» Yorumlar: 2
» Okunma: 572
Diş Hekiminin Aşkı - Serd...
Forum: Aşk Hikayeleri
Son Yorum: Serdar102
08-26-2025, Saat: 07:21 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 69
Serdar - Genç Bir Yazar H...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
08-26-2025, Saat: 02:02 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 88
Sevimli Sürüngen Gabon'un...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
08-26-2025, Saat: 01:48 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 44
Gölgesiyle Yarışan Tay - ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
08-26-2025, Saat: 01:45 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 44
Ot Yiyen Kaplan - Serdar ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
08-26-2025, Saat: 01:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 44
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
07-25-2025, Saat: 12:21 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 115

 
  Hey Gidi Günler Hey
Yazar: adyge55 - 06-15-2012, Saat: 02:53 PM - Forum: Sen Yenisin Galiba ? - Yorumlar (18)

şöyle eskiye doğru bir gezinti yaptım forumda sanki o günleri yeniden yaşadım duygulandım meğer ne güzel sohbetlerimiz ne güzel dostluklarımız olmuş insan bu uzun zaman girmeyip tekrar eski konulara msjlara bakınca daha iyi anlıyor tabi eskiyi yaşamak zor ama umarım yine bu forum bizim eskiyi yakayabilir tabi bu işte yeni arkadaşlara daha çok iş düşüyor forumda kimse yok sessiz diye bırakmayın derim ben biz artık o eskileri toplayamayız kimbilir nerdeler bilinmez ama umarım o ortam yeniden oluşur eskisiyle yenisiyle

Bu konuyu yazdır

  Şimdi Susarsan ..
Yazar: Orhan-38 - 06-14-2012, Saat: 06:25 PM - Forum: Şiirler - Yorum Yok

Eğer ki; şimdi susarsan
Bil ki; küseceğim bende tüm dünyaya…
Alemi ağlatan bir sus’la…
Kendini çekersen şuan
Yürek denizimin içinden
Kurutacağım tüm denizleri
Çöle katacağım tüm suya yazgılı yerleri…
Çoğaltacağım terli coğrafyaları
Aşk ateşine düşmüşlere mesken yapacağım
Yüzülesi her damlayı kurutarak ateşimle…
Şimdi gidersen!
Eğer ki şimdi gidersen..
Bil ki; gitmeleri vurcağım şakağından
Alemi çıldırtan bir cinnet’le…
Kendini kaçırırsan şimdi
Yürek kentimin ıssız sokağından
Tüm şehirleri ateşe verip
Neron’a kafa tutacağım
En delirmiş yanımla…
Kentisizliği armağan edeceğim
Yerine yurduna ölümüne sarılmışlara…
Şimdi yanarsan!
Eğer ki; yanarsan gerçekten
Bil ki; yandığın yere çadır kuracağım
Alemi usandıran bir Lâl olmuşlukla…
Yanışını izleyeceğim
Gecelerimi yaktığın gibi
Küle dönüşmeni bekleyeceğim inatla…
Taki küllerime karışıp
Sonsuzluğa savrulacağımız
O denk an’ımıza dek…
Yanışını dileyeceğim
Beni kül eden yakanımdan…
Şimdi susarsan!
Eğer ki ;susarsan gerçekten…
Kelimelere savaş açacağım
Alemi korkutan bir nida ile...

Hadi sus şimdi …
Susabilirsen…!...

''Gönderilmemiş aşk mektupları''.

Bu konuyu yazdır

  Bir Resim Yapabilseydim ..
Yazar: Orhan-38 - 06-14-2012, Saat: 06:23 PM - Forum: Şiirler - Yorum Yok

Eğer bir resim yapabilseydim şimdi,
Alırdım elime fırçayı kalemi,
İlk önce beni kıran dudaklarını çizerdim.
Sonra dudaklarından çıkan kelimeleri kurşun yapıp,
Kalbime nasıl sapladığını görmeni isterdim.
Söylediğin sözlerin canımı nasıl yaktığını bil isterdim.
Eğer bir resim yapabilseydim şimdi
Ufukların ardını çizerdim sana
Orda saklanan hayallerimi görüp imrenmeni isterdim
Eğer bir resim yapabilseydim şimdi,
Senin bedeninde bir deprem yaratıp,
Fay hatlarının kalbinden geçmesini sağlardım.
Vücudunun her bir parçasını bir yere savururdum.
Oturduğun yerden parçalarını gör,
Fakat parçalarını toplayama isterdim.
Atacağın her adımda yaşadığın depremin şoku ile,
Bana geleceğinden kork isterdim.
Sonra rüyalarına girip seni o tatlı uykundan sıçratmayı,
Benim her gece yaşadığım,
Ufak şiddetli depremleri yaşamanı isterdim.
Eğer bir resim çizebilseydim şimdi.
Hayallerini bir ağacın dallarına asar,
Sonra bir başkasının o ağacı kestiğini görmeni isterdim.
Sonra senin şehrinde bir yangın çıkartıp,
Şehrin bütün sularını keserdim.
Bütün sevdalarının gözlerinin önünde yanmasını
Seninse elinden bir şey gelmeden,
Öylece yanan sevdalarına bakmanı isterdim.
Eğer bir resim yapabilecek kabiliyetim olsaydı.
Sana kavuşmanın verdiği sevinci çizerdim.
Beyaz bir güvercin olup gökyüzüne süzülmeyi,
Sen nerdeysen oraya uçmayı isterdim.
Sonra senin eline bir sapan verip,
Seni yaramaz bir çocuk yapardım.
O güzel kuşu nasıl vurduğunu kendi gözlerinle görmeni,
Ve biraz olsun üzülmeni isterdim.
Eğer bir resim yapabilseydim şimdi
Seni yine bir çocuk yapar,
Bu kez senin eline oyuncak bir kalp verirdim.
Sonra oyuncağını kırardım.
Sen ağlayarak yere düşen parçaları toplamaya çalışırken,
Kendi halini görüp, nasıl bir vicdansız olduğunu anlamanı isterdim...

''Gönderilmemiş aşk mektupları''.

Bu konuyu yazdır

  Seni Sevmek Yazılmış Bana Dokunamasamda Sana Seni Çok Seviyorum ..
Yazar: Orhan-38 - 06-14-2012, Saat: 06:21 PM - Forum: Şiirler - Yorumlar (1)

Seni sevmek yazılmış bana Dokunamasamda sana Seni çok seviyorum
Kimsesiz sandığım bir mevsim gidiyordu gözlerimin önünden.
Ellerimde sahipsiz her gecenin yorgunluğu.
Taş duvarların üzerinden gölgeler büyüyor yalnızlığıma.
Aklımı başımdan alan bir rüzgar gibi dokundun tenime.
Yüreğime yüreğini koydun. Yüreğim oldun.

Daha ilk günden ısınmıştım sana,sanki gökyüzüm sen, yağmurlarım
sendin,düşmeden içimdeki yalnızlığın kumsallarına.
Denizleri senin için renklendirdim ben,bulutları senin için yakaladım.
Sanki en ufak bir rüzgarda savrulacak gibi değildim uykusuzluklarına.

Sen gitmedin ki,gerçek ötesiydin bendeki her zamana.
Tuttum ellerinden,saçlarının kokusunda büyülendim dudaklarına.
Islatmalıydın beni yağmurlar gibi. Öpmeliydin içinden geldiğince.

Ben o zaman sen olurdum karışmadan nefes alıp verdiğim bir şehrin monotonluğuna.

Çalışma masamda yanan mumun alevinde şekillendi hayalin.
Uzun uzun seyrettim. Dokunmak istedim ama beceremedim.
Akşama koşan ayakların altında kızgın asfalt gibiydim günden arta kalan.
Güneş haber vermezdi çekip giderken.
Bir sessizliği kalırdı eve kapanan yüreklerin birde seni bana özleten hayalin.
Kendi yüreğimi senin ellerine bırakırken.

Zamanı hep peşime taktım.
Bir başka yere gitmenin olanaksızlığını tartışıyorum kendimle.
Gitmeyeceğimi biliyorum. Belki de ellerinin sıcaklığından olsa gerek.
Ben her sahipsiz mevsimin kimsesiz gecesinde seninle bütünleşiyorum.
Basit gelecek belki tüm anlatamadıklarım.
Bir şeyi çok iyi biliyorum sen anlayacaksın günü gelecek.
Bu saadet hiç ölmeyecek.

Fotoğrafın karşımda duruyor.
Öyle masum öyle güzel ki seni yaşamak bu kendini tanımayan cümlelerin ardında senin gözlerinde aşk gibi çoğalmak.
Anlatmak çok zor. Ben anlatamıyorum yaşıyorum.

Herşeye katlanmak dedikleri bu olsa gerek.
Günün bütün tükenen saatlerinin peşisıra bir ekranın karşısında
seni bana gülümsüyormuş gibi hissedebilmek.
Öyle güzel ki saatlerce seninle hayatı paylaşabilmek.
Oysa şimdi yalnızlığım yanımda,sensizliğin şarkısını dinliyorum.
Seni sevmek yazılmış bana,dokunamasamda sana,seni çok seviyorum....

''Gönderilmemiş aşk mektupları''.

Bu konuyu yazdır

  Çok Acil Satılık..Söyle Kaç Para Eder Yalnızlığım...?
Yazar: Orhan-38 - 06-14-2012, Saat: 06:19 PM - Forum: Şiirler - Yorum Yok

Bu gün yalnızlığımı, mutsuzluğumu satılığa çıkardım… İlk sahibindendir… Kullanmamıştır başka hiç kimse... İlk yürek kırığımdan… İlk kalp ağrımdan... İlk kez SEVDİM SENİ deyip de yüreğime aldığımdan… Bilmiyordum ilklerin bu kadar acı vereceğini…

İlk Aşkın bu kadar ağlatacağını… Çekip gittiğinde bile hala deli gibi seveceğimi… Bilmezdim onu affetmek...
için inadına bahaneler arayacağımı... Gece adını silip uyuyup da, sabah uyandığımda hatırlayacağımı bilmezdim…

Yalnız camları kırıldı… En son yürek harbinde… Cam kırıkları hala üzerinde… Affedersiniz temizlemeye olmadı fırsatım... Ya da ne bileyim işte gelmedi temizlemek içimden… Siz aldığınızda komple geçirirsiniz bir elden… Temizlersiniz iyice…

Ama her cam kırıklığında nasıl acıdı canım bilmezsiniz siz… İzin verdim işte sırça camlarımın kırılmasına... Dedim ya... Son AŞK harbinden kalma…

Gönül kapılarımın da otomatik kilidi bozuldu… Nedense kitli kalmış... Bir daha açamadım... Zaten yüreğimde içerde kaldı... Sevgiyse dışarıda... Yani anlayacağınız kalbim sevgisizlikten öldü... Tamirciye götürdüğünüzde kalbimin naşını da teslim edersiniz bana... Malum anılarım hep o yürekte saklıydı…

Hak etmiştir o şimdi anlı şanlı bir cenaze törenini... Cenazemde bir tek o vefasız olmasın... Korkarım yüreğimin yeniden canlanmasından, hayata sarılmasından… Ona bir daha, bir daha güvenmesinden…

Biraz hor kullanılmıştır... Boyaları, sırçaları dökülmüştür... E tabi kolay olmadı. Aşk’ın ardından, yaralanmış kalması… Giderken "senden intikam almam " demişti ama…

Gün aşırı, artık sinirinden mi, hıncından mı yoksa aşkından mı yaptı bilmem… Gelip çizdi yüreğimi hep... Her çizdiğinde onarılmaz yaralar açtı… Sanırım onu bir yalancı boyacıya götürüp boyatmanız gerekecek…

Kilometresi, o sıfırı aşalı çok oldu... Dedim ya kullanıldı biraz... Hem de hor kullanıldı… Kapanmayan yaralar açıldı… Gizli saklı, görünmeyecek yerlerde... Ben ona güvenip inanırken o yüreğimi haince kullanmakla meşguldü…

Şimdi gelelim, tüccar alıcı… Seninle pazarlığımıza… Artık AŞK yok, olmazda zaten... Bir onaydı sevdam... O da geçti sevdamdan… Ben sana anlattım tüm olan biteni, artık biliyorsun…

Bu yürek ilk sahibinden…
Camları kırılmışâ€¦
Boyası dökülmüşâ€¦
Dışı çizik çizilmişâ€¦
Otomatik kilidi bozulmuşâ€¦
Çok saklı gizli yerleri yara almışâ€¦
Birazda kilometre yapmışâ€¦

Söylesene kaç para eder yalnızlığım… Ne verirsen razıyım al götür yalnızlığımı!...

''Gönderilmemiş aşk mektupları''.

Bu konuyu yazdır

  Yalnızlığım..
Yazar: Orhan-38 - 06-14-2012, Saat: 06:17 PM - Forum: Şiirler - Yorum Yok

nasıl da çabucak bitiyor gün.
günler... bir şey anlamadan...hissetmeden...uyanıyorum.
beyaz bir gün, yatıyorum alacakaranlık.
sabah olsun diye uyuyorum, yatayım diye geceyi bekliyorum.
dahası yok hep aynı.
ne istediğimi ne düşlediğimi.
neye küstüğümü ben de bilmiyorum.
ama küstüm.
fena küstüm.

beynimin içinde neler var?
neden bu kadar yalınım?
hiçbir şarkıya eşlik etmiyorum.
niçin?
bilemiyorum.
bir anlık tebessümlerimi de yitirdim.
hayat detaylarla dolu, ne de güzel bir şölendi.
hep böyle sürecekti sanki.
bitmeyecekti, kalabalıktı, renkliydi, heyecan vardı.
şimdi sadece sabah ve gece oluyor.
bir aydınlık... bir karanlık.
bir karanlık... bir aydınlık.
o kadar.

dün de, bugün de, yarın da aynı.
çarşamba ya da perşembe.
salı veya cuma.
ne değişir?
sıradan bir yalnızlık benimkisi.
kiminkinden farkı var?
kelimelerden cümle kurma yeteneğim, benim yalnızlığımı sadece belgelenmiş bir “anı” yapar.
herkesinki gibi bir yalnızlık bu.
yangın yerinde hareket edememek gibi.
hiçbir teselliye boyun eğmeyen.
laftan, sözden anlamayan bir yalnızlık bu da.
asi.
onurlu.
ümitsiz.

hiç kimseninkinden farkı yok.
diğer yalnızlıklar gibi benimkisi de.
duyulmayan.
görülmeyen.
bilinmeyen.
umursanmayan.
sıradan bir yalnızlık.

en çok kendime hasretim.
içime bu denli kaçmadığım.
pusmadığım.
mutluymuş gibi yapmadığım anlarımı özlüyorum.
sonbaharı özlüyorum.
sonbahar başlasa bir an evvel.
yetişebilsem.
yetiştirebilsem yalnızlığımı.
iyi gelecek üşümek bana....

''Gönderilmemiş aşk mektupları''.

Bu konuyu yazdır

  Benim kadınım.....
Yazar: history - 06-14-2012, Saat: 12:02 AM - Forum: Komik Resim ve Karikatür - Yorumlar (1)

250736_241214879322988_1619515337_n.jpg
Çok güldüm yaaa.....

Bu konuyu yazdır

  Kürtaj konusu ve Kur'an ın bu konuya bakışı.
Yazar: halukgta - 06-12-2012, Saat: 11:29 AM - Forum: İslam - Yorumlar (5)

Bizler İslam ı yaşarken, kendi çabalarımızla değil, birilerinin öğretileri, güdümüyle yaşadığımız içindir ki, anlamaya çalıştığımız konuların gerçek hükmünün ne olduğunu, Allah ın rehberinden öğrenme çabasında hiç olmayız. Bu yanlış yolu takip ettiğimiz içinde, emin olmadan doğrulardan uzak yaşarız.


Bugünlerde konuşulan Kürtaj konusuna da, ne yazık ki aynı gözle bakıyoruz. Allah sizlere bir rehber gönderdim imtihanınız, sorumluluğunuz Kur’an dan dır dediği halde, yaşantımızda karşılaştığımız sorunları Allah ın rehberine danışmak, ona sormak yerine, beşeri bilgilere her nedense daha çok itibar ediyor ve onlara inanıyoruz.


Kürtaj yani gebelik sonlandırması, gerçekten çok önemli bir konu. Basında bir kısım kişilerin söylediği gibi, bu kadının bileceği bir iştir, kadının bedenine karışmayınız, ister doğurur ister doğurmaz sözleriyle asla açıklanamaz.


Bizler hiç bir şeyin sahibi değiliz, emanetçiyiz. Onun içindir ki, bizlerin bu konudaki söz hakkımızda sınırlıdır.


Kürtaj konusuna gelince. Allah biz Kur’an da, her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyorsa, bu konuda da bizlere düşen Allah ın rehberinden, bu konuyu anlamaya çalışmak olmalıdır.

Allah Kur’an da, anne karnında bebeğin oluşumunu ve geçirdiği safhalarını bizlere anlatır. Gelin şimdi Kur’an a müracaat edelim ve bu konuyu anlamaya çalışalım. Acaba anne karnında döllenen yumurta, ne zaman insan olma vasfını kazanıyor, bunu anlamaya çalışalım.


SECDE suresi:

7. O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır.
8. Sonra onun zürriyetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir.
9. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!

Secde suresinde geçen bu ayetler üzerinde, dikkatle düşündüğümüzde, anne karnında ki döllenen yumurtanın, ne zaman insan özelliğini taşıdığı çok açık anlaşılıyor.

Önce şöyle düşünelim. İnsanı hayvanlardan ve diğer canlılardan ayıran özelliğimiz nedir? Canlı oluşumuz mu, yoksa Allah ın kendi ruhundan üfleyerek, bizlere bahşettiği ruhumuz mu?

Sanırım bu sorunun doğru cevabını bulursak, konuyu da doğru anlayabiliriz. Ölen bedenimizi düşünün, toprak oluyor gidiyor, ya ruh? İşte insanı insan yapan asla kaybolmayan ruh, bizleri değerli ve dokunulmaz kılıyor.

Allah Âdem i yarattığında, tüm meleklerin âdemin önünde secde etmesinin, yani ona saygı duymasının, ana nedeni nedir diye düşündüğümüzde, insanın Allah tan bir parça olduğu gerçeği, daha iyi anlaşılacaktır.

Gelelim ayette bahsedilen, anne karnında geçen evrelere. Önce kadın ve erkeğin menisinin bir araya geldiğini, yani döllenen yumurtalardan bahsediliyor. Daha sonrada bu evrenin geçtiği bir zaman olduğu anlatılıyor ve bu zaman içinde yavaş yavaş canlının, şekillenmeye başladığı belirtiliyor.

Bu kısma kadar baktığımızda, bu oluşumun canlı olduğu anlaşılıyor ama dikkat ederseniz insan hüviyetini daha almıyor. İnsan olabilmesi için, Allah ın kendi ruhundan ona üflemesi, yani ona ruh vermesi gerekiyor. İşte geçen bu evreden sonra Yaradan, anne karnındaki bu şekillenmiş canlıya, bakın nasıl bir özelliği veriyor.


(Ona kendi ruhundan üflemiştir.)


İşte bebeğin dokunulmaz anı, bu andan itibaren başlıyor, tıpkı Âdemi yaratıp kendi ruhundan üflemesi gibi. Bu andan sonra annenin sağlığı tehlikeye düşmediği sürece, kürtaj asla yapılamaz. Bu bebek artık, normal yaşayan bir insan gibidir.

Bakın yine Yaradan bu konunun daha iyi anlaşılması için, bir başka örnek daha veriyor, şimdi ona bakalım ve üzerinde düşünelim.

Hac 5: Ey insanlar! Eğer yeniden dirilmekten şüphede iseniz, şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan), sonra uzuvları (önce) belirsiz, (sonra) belirlenmiş canlı et parçasından (uzuvları zamanla oluşan ceninden) yarattık ki size (kudretimizi) gösterelim. Ve dilediğimizi, belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız.


Dikkat ederseniz yukarıdaki ayette, anne karnındaki bebeğin, Allah ın ruhundan üflenmeden önce geçirdiği evrelerini anlatıyor. Ayete baktığımızda belirlenmiş bir et parçası haline gelişinden bahsediyor. Dikkat ediniz bu hale kadar canlı, ama insan hüviyetinde değil. Ne zaman Allah ona ruh veriyor, işte ondan sonra ona dokunan, onun yaşamına son veren, en büyük suçu, günahı işlemiş olur.


Şimdide geçmiş İslam toplumları ve din âlimleri, kürtaj konusunda kendi devirlerinin ilmi bilgileri ve Kur’an ışığında neler söylemiş ve ne yapmışlar ona bakalım. Önce şunu belirtmek isterim. Geçmiş dönemlerde İslam toplumları, kürtaja tamamen karşı çıkmamış, ama Kur’an ın sınırlarında hareket etmişlerdir. Bakın bu konuda neler söylenmiş ve uygulamışlar.


(Anne karnında en önemli safha, cenine ruhun üflendiği andır. (Taberî XVNI/9) Bir başka deyişle canlanmasıdır. Insan, ya ruhla cesedin bütünüdür ki; genel kabul gören görüş budur; ya da sadece ruhtur. (Râzî XXlll/85) Bundan; ceninin üçüncü devre sonundan yani 120 günden önce insan olmadığı anlaşılır. Insan oluş, bu noktadan itibaren başlar (Taberi XVN/11). Hem diğer bir yaratış, hem de, ruhun üflenmesi bunu gösterir.


İşte bütün bunlardan, ötürü, Hz. Ali (r.a.), bu yedi devre geçip ruh üflenmedikçe cenine müdahalenin "ve'd" (çocuğu diri diri gömme, yani öldürme) olmayacağını söyler (Ibnü'I-Cevzi, Zâdü'I-Mesir V/462). Imâm Ebû Hânîfe de bunu delil olarak kullanır. Bütün bu temel gerçeklerden ötürü tüm İslâm fıkıhçıları, döllenmenin üzerinden yüz yirmi gün geçtikten sonra ve de zaruret yokken çocuk aldırmanın (kürtajın) haram olduğunda ittifak etmişlerdir.)


Yukarıda yazdığım düşünceye karşı çıkanlarda vardır. Bu düşünce döllenmenin başladığı andan itibaren, artık gebeliğe son verilemeyeceğini, bunu yapanların bir insanı öldürmüş sayılacağı düşüncesini savunmaktadırlar. Bu düşünce farklılıkları geçmişte de, günümüzde de vardır ve olacaktır. Herkes birbirine saygı duymalıdır.


Hepimiz bu Dünyada, imtihandan geçiyoruz. Bu farklı düşünce, imtihan oluşumuzun özeliğindendir. Yalnız unutmamamız gereken, Kur’an dan imtihan olduğumuz gerçeğidir. Allah ayetlerinin üzerinde düşünmemizi ve akıl ederek hayatımıza geçirmemizi emreder. Onun içindir ki, din adına farklı düşüncelerimizi yaşarken, hiç kimse diğerine baskı yapmamalı, zorla kendi düşüncesini kabul ettirmeye çalışmamalıdır.


Örneğin kürtaj konusunda geçmişte de farklı düşünce ve inançlar olduğu halde, hiç kimse bir diğerine baskı yapmamıştır. Fakat birleştikleri bir konu varsa, çocuğun anne karnında geçen evrenin sonunda, ruhun üflenmesinden sonra, artık asla kürtajın, haklı bir neden yokken yapılamayacağıdır. Bu dönemin bir kısım din âlimine göre, 120 gün olduğu bir kısmına göre de, bundan daha kısa olduğuna inanılır.

Yüzlerce yıl önce yaşamış âlimler, kendi devirlerinin ilmine göre bir araştırma yaparak toplumu yönlendirmişlerse, bizlere düşende günümüz ilmiyle, tıbbıyla bunları daha dikkatle, itinayla araştırmak olmalıdır.


Allah Kur’an ı bizler için yemin ederek, kolaylaştırdığını birçok kez söylüyorsa, bu konu üzerinde düşünürken bunu unutmamalıyız. Kendi nefsimizde, Kur’an ın vermediği bir hükmü vermeye kalkarsak, dini zorlaştırmış olacağımız gibi, kadınlarımızı da hak etmediği bir zorlukla karşı karşıya bırakmış olacağımızı bilmeliyiz.


Allah Kur’an da birçok konuda, detaylara girerek bizlere anlatmıştır. Örneğin bebeğin, 24 ay süt emmesinin öneminden bahseder. Boşanan kadının, 3 ay hali geçtikten sonra evlenebileceği, Mirasın nasıl dağıtılacağı, kimlerle evlenemeyeceğimizin açıkça belirtilmesi gibi. Buna benzer birçok konuda ince detayları veren Yaradan, eğer isteseydi, hamile sonlandırması konusunda da çok ince detaylar verip, hükmünü verebilirdi. Fakat Yaradan bunu asla yapmamıştır. Eğer yapmış olsaydı, özellikle kadınlarımız çok zor durumlarda kalır, sorumluluk altına girerlerdi.


Allah biz her şeyden nice örnekleri Kur’an da sıraladık diyor da, bu konuda açıkça bir hüküm vermeyip, bizleri zora sokmadan bir yol, yöntem öneriyorsa, bizlere düşen bu yolu yöntemi Kur’an dan bulmak olmalıdır.



Bizler her nedense özellikle, kadınlarımızı ilgilendiren, Kur’an ın açıkça hüküm vermediği konularda kararlar verip, birçok konuyu zorlaştırarak, din adına kadınlarımızı zorluklarla karşı karşıya bırakıyoruz. Sanırım hesap günü, yaptıklarımız önümüze getirildiğinde, kadınlarımıza karşı yaptıklarımızdan, biz erkeklerin yüzleri pek gülmeyeceğe benziyor.


Allah bizlerin uyması gerektiği konularda, apaçık hükmünü vermiştir. Hatta hiçbir eksik bırakmadığını, açıkladığını da apaçık söylüyor. Bazı konularda ise kesin bir hüküm vermeyip bizlere rahmet, kolaylık olsun diye bahsetmemiştir. Çünkü bizlerin, zayıf yaratıldığımızı söyler Allah. Bunun içindir ki, uymamız gereken kitabı, yemin ederek kolaylaştırdığını söyler bizlere.

Peygamberimizde bir hadisinde, bu konuda bakın nasıl uyarıyor ve bilgilendiriyor bizleri.

(Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın.
Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403 )

Bizler ne yazık ki Allah ın şeriatından uzaklaşmış, kendi nefsimizin etkisiyle beşeri bir şeriat kurmuşuz. Allah ın şeriatından uzak yaşayıp, dini zorlaştırdığımız için, huzur ve mutluluktan uzaklaşmışız. Bugün İslam toplumunu düşünün lütfen, ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Kürtaj konusunda yüzlerce yıl öncesinde dahi, büyük bir sorun yaşanmamış, bu konu çok fazla gündeme dahi gelmemiştir. O devrin ilmi ve Kur’an ın verdiği bilgilerle, kürtaj konusu çözümlenmiş, sınırlar tespit edilmiştir. Günümüz ilmi çok daha ileri olduğu halde, Kur’an ın ışığında değil, nefsimizde yarattığımız beşeri şeriatla, bu konuya günümüzde bakışımız, bizleri geçmişten daha geriye götürmektedir. Bu gidişle cahiliye devrinden, bir farkımız kalmayacak.


Kur’an ı devre dışı bırakan bizler, edindiğimiz velilerin şeriatıyla, Allah ın şeriatından çok uzaklaşmışız. Hesabın görüleceği O gün, bakın peygamberimiz ne söyleyecekmiş.

Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.

Gerçekten artık Kur’an, devre dışı bırakıldı. Onun içindir ki, İslam toplumlarında bu acı gerçek artık su yüzüne çıktı. Kur’an dan bahseden, onun ayetleri üzerinde düşünen ne yazık ki yok. Allah ın şeriatı terk edildi ve beşeri bir şeriat yaratıldı. Daha da kötüsü bu Allah katındandır diyerek, toplum Allah ile aldatılır oldu.

Rabbim ne olursun yardım et bizlere. Gönül gözlerimizi, senin güneşinle aydınlat. Yoksa beşerin yarattığı bataklığın içinden, asla kurtulamayacağız.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

Bu konuyu yazdır

  Mortal_Kombat_4_Portable
Yazar: axii - 06-11-2012, Saat: 08:46 PM - Forum: Pc Oyunları - Yorumlar (1)

dowloand link
[https://www.box.com/s/0c1498abd9aed91cb636

[/color]9187.jpg
7ssdn.jpg

Kurulum gerektirmeyen muhteşem bir nostaljik oyun + son sürümü grafikler gayet ,iyi

Bu konuyu yazdır

  En güzel.!!!!!
Yazar: history - 06-09-2012, Saat: 11:17 PM - Forum: Güzel Sözler - Yorum Yok

545170_10150854002957901_612232980_n.jpg

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 09-13-2025, 04:25 PM