:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: '' Yazdığım Bütün Şiirler Sana Başlayan Bir Kitap için Önsöz... ''
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8
iki beden...
iki ruh...
iki yürek...
ikiye bölünmüş tek sevda...
bölünen sevdaların yüklendiği düşmüş omuzlar...
yerlere sürünen ayaklar...
yerlerde sürünen sevgi...
hazırlanıp seçilmiş iki ayrı yol...
ve işte start sesi,
"hoşçakal..."

ve saniyeler sonra,
herkesi tek başına yapan
ve tek başına kalan
mutlu olan! Ayrılık

nerde o eski sevdalar,
hani gizli, saklı, kuytu köşede yaşanan o aşklar...


sandıktan çıkarıp anıların arasından,
rutubet kokusundan sıyrılan, sadece o kokan herşeyle onu içinde hissedebilmek...
ondan kalan tek yırtık, solmuş, siyah bayaz resmine bakarak,
kumral saçlarının arasında, ellerini dolaştırdığı günleri gözleri nemli hatırlayabilmek.
yüzündeki yegane çizgilerine kadar oluşturmak hafızasında yıllar sonra siluletini.
ve anımsamak o siyah beyaz fotoğrafta bile yemyeşil gözlerini...

ne yüce bir duygudur ki, gel(e)meyeceğini bile bile,
her gün umut(la)suzca beklemek...
sevmek sadece sevmek,
kendini asla dön(e)meyeceğini bile bile o insana adamak...
bir ömür boyu aynı kişiyi sevmek...

mezarına bırakmaya dayanmasa da yürek,
tek bir beyaz gül elinde kalan...
ama adı alışmak olsada,
aslı, acıya tutunmak...
ayrılık acısına, ölüm acısına kolay değildir alışmak...
Vazgeçilmez yeminlerin son noktasındayım artık
Bu son bakışım , son doyuşum sana
O kabullenmeyen gönlünden siliyorum benliğimi
Uzaklara , kalbinden çok uzaklara ulaşana dek
Ben başlarken kaybettim bu oyunu
İçinde hiç hamle yapamadığım
Yapsam da bir kar edemediğim bu oyunu
Biliyorum bulunmaz , kokun başka bir tende
Bulunmaz , bakışların başka bir gözde
Sözler söylemez gerçeği
Nefes yakar ciğerleri
Bir sigara efkarım oluverir karşımda
Dumanı yoğun ve karışık tıpkı yaşamım gibi
Soğur yaz sıcağı çarparken tenime
Güneş eritir kendini tıpkı benim gibi
Yıldız kayarken göklerden
Alır bedenimi sürter karanlığa
Zaman geri dönülmezdir
Gözyaşları çaresizdir çareler içinde
Aşk acısı bir hastalıktır
Doktorların bile çare bulamadığı
Yaraları kanındadır bir mikrop gibi sinsice
Bulunmaz ilacı bulunmaz dermanı
Tükenmez sevdiğinin umurunda olmadan yaşayanın acısı
Fakat bu ızdıraptan yana bıraktığı tek vurgu
Aşkın bu acıya bile değer olduğu...
Seni öylesine özledimki içimden sana giden rüzgarları artık tutamıyorum, tükeniyorum, bitiyorum. Sanki her rüzgarda bir parçam sende buluşuyor ve sanki beden haricinde sadece bir ruhum bir ben gelemiyorum o rüzgarla bir gözlerim gelemiyorum bir ellerim bir tenim gelemiyor senin yanına oysa nasılda hasret tenim tenine. İçime akıyorsun bense hala hissedemiyorum varlığını, kokunu, nefesini. Nerdesin ve ne olur sanki bir an icin bir mucize olsada yanımda bitiversen hayaline bile razıyım artık. O kadar düşündüğüm için hayallerinde terketmişti zaten bari onlar olsaydı ben bir şarkıyla dalsaydım hayallerine uzaklassaydın rüzgar gibi nefesin yüzüme vursaydı, güneş gibi tenin tenime deyseydi, okyanus gibi ıslatsaydın saclarımı sana gelseydim sadece seninle. Zaten aslında ben seninim hep seninle o kadar yoğun yaşıyorum ki senli günlerimi bazen yokluğunu hissetmiyorum, öylesine kusursuzki sana olan tutkum, aşkım bazen yokluğunu bile unutturuyor bana...

Seni özlüyorum ne oldu ne kaybedeceğim ki, kaybedecek neyim kaldı ardın sıra....

Kaç nefes, kaç sabah, kaç alkol akşamı.... Kaç ölüm....
Siz hiç deliler gibi sevdiğiniz insanın

başkasıyla mutlu olması için dua ettiniz mi ?

Hiç sahip olamayacağınızı bildiğiniz halde

Kendi canınızmış gibi sahiplendiniz mi birini ?



Sizin Ümitleriniz oldu mu hiç gerçekleşmeyecek ?



Bir daha hiç söylenmeyecek sevgi sözcüklerini özlediniz mi ..



Her insanın yüzünde onu gördüğünüz

Uyandığınız anda bile düşündüğünüz

Düşündüğünüzde nefret değil kalbinizde .. tebessüm bırakan dudaklarınızda ..

Gözlerinizin içini güldüren

Yüreğinizin gün boyu sadece onun için çarptığı bir insan oldu mu hiç hayatınızda ?



Olmayacak dualara amin dediniz mi .. içinde sadece onun adı geçen dualara ?



Birkaç kelimesiyle bile mutlu oldunuz mu ?

Onu düşünürken içinizi huzur kapladı mı hiç ?

Kıskançlık .. intikam .. kin .. hiç biri değil sadece huzur ..



7 gün 24 saat huzurlu olabildiniz mi ?

Rüyalarınızda bile ..



Bir hafta değil .. altı ay değil .. yıllarca bağımlısı oldunuz mu bir insanın ?



Kendi kendinize bile inanamadığınız oldu mu bu derece sevdiğiniz için ?



Belki de karşınıza bu kadar mükemmel bir insan çıkmamıştır ..





Bugün

Her akşam olduğu gibi minik kalbime bir öpücük kondurdum

Hissettin mi ?
Sor bir Neden Bu SuSkuNLuGum ..


Sor birr ..
neden bu suskunluğum ...
neden bu yorgunluğum ...
neden bu boşluğum ...

Cevabı bilinen soruları sormaya gerek olmadığını unutmuşum!

Boşver

Duyma

Şiirler, mısralar, sözler, mektuplar, yazılar... ve daha birçok şey... sevgilinin yokluğunda sevgili içindir.

O hep, ona karalanır. uslanmadan karalanır. ve uslanılmaz da yanıtsızlıktan. zaten cevap beklenilse, yazılmaz.
Belki bekleyenler de vardır, ben beklemeyenlerden bahsediyorum.

Düşlerken, düşlenmeyi beklemeyenlerden, en çok da benden...

Beceremediğim tek şey durdurabilmek ve tüketebilme kalemimi. gerçi çabam da yok ya... her an, her şekilde, yazar buluyorum kendimi:

Bazen parmağımın değdiği tuştan kelimeler türüyor...

bazen kenarları boş kalmış çalışma sayfalarına mısralar dökülüyor...

kırılmışsa ucum, diyorum kodla beynine, kaybolmasın, bir zaman paylaşırsın...

Yazıyorum işte ...

satırlar uzadıkça ömrüm mü kısalıyor ,
yıllar mı çürüyor ,
nefesim mi eksiliyor ...
yaşlanıyor muyum ...

Bak, soru işaretleri yok artık.
Hep üç noktalar var. bilinmezliğine çıktığım yolculuğunda, iki noktalara, Açıklamalar ihtiyacım yok. ben cevaplarımı kendim veririm. beceremediğimde ise, zorları çizerim ...

satırlar uzadıkça ömrüm mü kısalıyor ...
yıllar mı çürüyor ...
NefesiM' mi eksiliyor ...
yaşlanıyor muyum ...

uzattım ve bir yere varamadık yine ...

ama susmuyorum ...
Çünkü seNi çokk seViyorum...
Nicedir seNsizliği görmez olmuş gözlerim ..
Sayfalarım boş ..
Ben, seNsiz anlamsız ..
Ama bir okadar anlamlı gidişine, kelimelerim çığlık çığlığa ..

Yazdıkça, çoğalıyor ..
Çoğaldıkça, kaNıyor ..
Kanadıkça, ağırlaşıyor seNsizliğim !

Ve yine .. yeniden ..

Gidişini yüreğime yazıyorum, sensizliğin bilmem kaçıncı durağında ..
Ayrılığın kokusu tenimde, bırakıyorum ''sen''li puslu gölgelere ..

Gecede saklı firari korkularım ..
Gizleniyor yıkıntılarım,''sen''li caddelerimde ..

Yürüyorum yorgun yüreğime ..
Yetişemiyorum dilsiz düşlerime !

Susuyorum ..
Sustukça, boğuluyorum .. !





Sensizliğe çare yine ‘..''seN'' ..
Ama bensizliğime çare yine ''seN''..

Ve yine .. yeniden ..

Sessiz bir gecede hatırlanmak üzere,
Kapatıyorum seNsizliği tozlu sayfalara ..
Bir sıfır yenik başlamışız maça
Kalemimiz çoktan kırılmış
Umudun ışığı yok önümüzde

Bizi böylesine itenler
Hesaplamamışlar uçurumun derinliğini
Düştüğümüz yerden tırmanmaya vazgeçmedik
Ama kimse
Bize elini uzatmıyor

Şimdikiler sevginin cenazesini kaldırmışlar
Elinde bir demet çiçekle
Muhtaç oldukları ağlıyor
Karadelik büyüyor içimizde
Yutacağı zaman belli değil
Uçurumun kenarına mı gitsek
Ya da deniz kıyısına
Umutsuzluk var aklımda
Cerrahların kralı gelse düzeltemeyeceği
Bu kadar karışıklık içinde
Neden karınca değildik
Hayattan sorumluluğu az olan

Bir görevmiş hayat komutanın verdiği
Öyle zannetsinler diye
Bağıra çağıra emrettiği

Acımıyor hayat
Bİz ceza almışız ...

Avucuma dünya güzeli, kocaman, yüce bir yürek koydun...

Ben onu hep sevdim, Hep seveceğim...

Avucuma bir yürek kondu...
Dünya güzeli, kocaman, yüce bir yürek...
İnanamadım, bakakaldım
Sonra yumuşacık kavradım
Seyrettim uzun uzun, nasıl attığını inceledim
Sustum, nefesimi tuttum o atışları duymak için
Kulaklarım sağır oldu, tüm dünyayı kapladı o atışların sesi...
Dokundum ona
Sıcaklığını hissettim elimde
O sıcaklık tüm vücuduma yayıldı ve benim yüreğimi de sardı
Avucumdaki yürekle aynı ritmde atmaya aynı sesleri çıkartmaya başladı yüreğim...
Şaşırdım, sonra alıştım, hatta hoşlandım...

Avucumdaki yüreği hiç bırakmadım, bırakamadım...
Nasıl bırakırdım?
Benim yüreğim de ritmini ona alıştırmış, ona uydurmuştu...
Onu bırakırsam belki de dururdu benim yüreğim, yaşamazdı bedenim...
Ben onu avucumda tuttum hep, hiç bırakmadım...
Ben bırakmazsam o zaten avucumdan düşmez, beni bırakıp gitmez sanıyordum...
Belki öyle olsun istiyordum.

Ama günlerden bir gün, ben gidiyorum dedi yürek,
İçim acıdı, kırıldım, burkuldu yüreğim, küstüm hatta kızdım...
Olmaz dedim, kabul etmedim Edemedim, edemezdim...

Avucuma baktım Kanıyordu yürek
Çok kanıyordu, çok fazla... Kan yere damladı...

Ağladım Çok ağladım
Ben gidiyorum ama hep yanında olacağım dedi yürek
Belki avucunda olmasam da
Dinle yüreğini dedi Ben gidince dinle
Aynı benim gibi attığını göreceksin
Değişen bir şey olmayacak.Ben hep avucunda olduğumdaki gibi olacak

İnanmadım, ağladım, isyan ettim, küstüm...

Boş avucuma baktım Sonra da yere
Kan taşa işlemiş... Taşa işler mi kan? İşlemiş işte... Gördükçe içim kanıyor... Kimse anlamıyor. Anlayamaz, biliyorum... Kan taşa işlemiş... Çıkmıyor işte çıkmıyor. Sevgi de acı da aynen öyle gönlüme işlemiş...

Sustum, gözlerimi sildim Önce bir sessizlik oldu
Sonra yüreğimin sesini duydum
Aynı onun gibi atıyordu hâlâ
Avucuma baktım Avucum boştu
Yere baktım Yerde kan vardı
Avucuma dünya güzeli, kocaman, yüce bir yürek koydun... Ben onu hep sevdim, Hep seveceğim...

Aşk: en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur. ''Aşık oldum'' dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla anlar. Çünkü aşkın dili tektir. Aşk cesaret ister, kocaman bir yürek ister. Nedir bu aşk denilen şey?Elle tutulmaz, gözle görülmezbir şeyse nedir bu yaşanan somut acılar, güzellikler?Aşk, hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir, bu yüzdende kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz. Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik, aşkın sırrınıda çözerdik herhalde. Ama o zamanda aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu. Aşk hayata ve zamana karşı işlenen en büyük suç ortaklığıdır, aşk hayatın bütün tek düzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu baş kaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz...
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8