:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: '' Yazdığım Bütün Şiirler Sana Başlayan Bir Kitap için Önsöz... ''
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8
rica ederim ...
Kendim için bazı şeylerden Vazgeçtim ya da Vazgeçmek zorunda kaldım desem daha iyi olacak..

Ben kendi isteğimle değil CAN yerine koyduğum biri benden Vazgeçtiği için
Vazgeçtim…..


İlk önce ellerinden Vazgeçtim.. Hani bir zamanlar tutmaya kıyamadığım usul
usul korka korka tuttuğum ellerden Vazgeçtim.. Kendim istediğim için değil... CANım öle istedi.. Bende CANımı dinlerim.. Bir zamanlar CAN yerine koyduğumu dinledim...


Sonra bakmaya doyamadığım gözlerden Vazgeçtim... Hani hep bakmaya
doyamadığınız gözler varya.. İşte ben o gözlerden Vazgeçtim.. “Bıktığım” ya
da “İstemediğim” için değil sadece CAN yerine koyduğum CANım Vazgeçti diye Vazgeçtim. Usulca korkarak...


Kısa bir ara sonra dudaklarından Vazgeçtim.. Karşınızda onun sizinle konuşmasını sağlayan o dudaklardan Vazgeçtim. İsteyemeyerekte olsa Vazgeçtim.. Yine ben istediğim için değil CAN yerine koyduğum CANım istediği için Vazgeçtim……


Bir zaman sonra CANımla ilgili düşler kurmaktan Vazgeçtim.. Çünkü CANım
çoktan Vazgeçmişti ve “Benden de İstiyordu” bende sırf CANım istediği için VAZGEÇTİM.... Kokarak ürkerek VAZGEÇTİM....


Ama o bilmiyordu ki ondan her uzaklaşmam aslında kendimden Vazgeçmemdi. Hayallerimden Vazgeçmem.... Vazgeçtiklerimin hepsi CANımdı.. Bana ait olan şeylerdi...


Ve Şimdi…...


Ellerinden, gözlerinden, dudaklarından, hayallerinden Ben CANımdan
Vazgeçtim..


Sırf CAN Yerine Koyduğum CANım İstediği İçin...
Gün bütün sessizliğe inat ilerliyor… Ben seni artık bir denizin ortasında buluyorum… Bir ada misaliydin sen bende… Denizin engin maviliğine, dalgaların şiddetinden ulaşamıyorum sana. Sen orda mutlu, sen orda umutlu, sen orda rahattın… Rahatını bozamazdım senin. Sen uzaklaştıkça benimde yüreğimde sen diye sakladığım gerçeklerim parçalanıyordu... Ben senle aşkı erteliyorum başka bir mevsime, erteliyorum başka bir geleceğe… Tarihe gömüyorum titreyen ellerimle. Sığındığım yüreğine umutları bırakıp senli düşlerden ayrılıyorum. Zor olacak biliyorum ama başka çare yok! Ne gelişini beklemek çaredir, ne de senden bir yudum sevgi beklemek… Çok zor bilir misin bunlar? Daha önce yaşamıştım bu duyguları hep hayal etmiştim “Bir umut sevileceğimi” zannetmiştim… Ama olmadı. Her sevmelerimin karşılılığını susarak aldım. Ben bunu hak ettim… Sevdim sevilmedim… Konuştum sustular… Sessizliği sevdiler her zaman. Ben ise çığlık çığlığa haykırmayı…

Avuç içlerimden kan damlarken tutmadı kimse elimi… Gece yıldızlar dinledi ağıtlarımı, gündüzler şahit oldu yazdığım her bir kelimeye… Sen uzaktan bakarken bana gözlerimi ayıramadım senden. Sen yalnızlıktan boğulurken uzaklarda ben seni yaşadım sensizliği armağan eden günlerime… Düşlerimde büyüttüm adını, ilmek ilmek ördüm yüreğine sevgimi… Ama bu coşku hiçbir şeye yetmedi… Ne sevdin beni ne de gülümsedin bana… Sevgi tek taraflı olmaz diyenlere inat sevdim seni. Bir elin sıcaklığını hissetmeden aşk olmaz diyen dillere inat sevdim… Ne kokunu hissettim tenimde, ne de gözlerinin ışıltısı çarptı gözlerime… Neydin sen? Kimdin? Hayalimdin benim… Sevilmeyi hissedemediğim bugünlerde sığındığım güzel yürekli kadınımdın… Artık seni görmemde imkânsızlaştı biliyor musun? Umudumu başka yarınlara erteliyorum… Senin izlerini taşıyacak bu yüreğimi yazın ortasında soğuklara emanet ediyorum…

Her gece yatmadan önce gönderdiğin mesajı okuyup gözlerim dolsa da… Yine içimden “Seninle olmak çok güzel” deyip duvarlara siliyorum gözyaşlarımı… İçim parçalanıyor… Benimle olmadığın için. Birkaç kelimeye sığınıp yaşıyorum işte hayatı. Acı günlerin geçmesini bekliyorum. Sevmek başka zamanlara erteleniyor karanlıklarımda. Senin başka yüreğe ait olduğunu düşünüp dalıyorum uyanamayacağım uykulara… Sen son nefesini aşk için harcamak isterken, ben seni bir nefese değil her nefeste unutmaya çalışıyorum… Başaramıyorum… Kurduğum hayaller yıkılıyor... Seni bir gece yarısı düşlerime gömüyorum…
Duydugum en güzel söz duymadığım sözdür belkide asla duyamayacağım benim sağır dünyamda..

Görmeyenlerin gözleri duymayanların kulagı hayatım. Yaşlı birinin gençliğinde gizli hayallerim, genç birinin umutlarında yada bir çoçugun elma şekerinde... Nerdesin diye sorma bana kayıp bir şehrin ortasında hayallerinde kaybolan insanlardanım ben sonu olmayan yollarda kendini rüzgara bırakmış yalnızlığın ortasında...

Duymuyorum sokakta oynayan çoçukların seslerini, görmüyorum karanlığa gizlenmiş aydınlığı karanlık penceremin önündeki ekmek kırıntılarını yiyen kuşları... Elini ver bana tut ellerimden izin verme düşmeme sesi ol sessizliğimin, güneşi ol karanlığımın bırakma beni bu karanlık sağır odada.

Kapatma yüreğinin kapısını bana girmeme izin ver teninin kokusunu duymama izin ver bıkmışken bu yosun kokusundan görmesemde ben sen bak gözlerime duymasamda söyle bana sevdiğin en güzel şarkıyı gökyüzünü anlat bana,benim gördüğüm kara bulutlarmı var orada?? yoksa göremediğim mavilik mi??

elini koy kalbime bedenimdeki sessizliğin çığlığıdır orası...korkma sakın ölü bedenimde yaşayan kalbimin sesini duyduğunda sadece dinle onu anlatmasına izin ver yaşanmamışlıkların hikayesini.

Bana gül getir kırmızı olsun kokusundan tanırım ama dikeni hissetmediğim bedenime batmasın!Benim yüreğimde batmış güneşin doğuşunu anlat bana renklerini karıştırdığım çiçekleri göster hepsi niye siyah???hıçkırarak ağlama bana bakarak biliyorsun duymuyorum, göz yaşlarını silememki görmüyorum.


Kalbim de suskunsa artık sen yanımda YOKSUN...
Neden bu kadar hayatımın içindesin ki sanki? Beklenmeyen bir anda geldin ve hayatımın tamda merkezine oturdun kaldın... Oysa ki sen davetsiz bir misafirdin sence de haddini aşmamış mıydın uzun zamandır kimsenin girmediği(giremediği)kalb imin gizli kapısını tıklarken(!) ? Önce o kapıyı duymamazlıktan geldim , kaçmaya çalıştım ; yok olmadı işte... Sen o masumluğunla o kapıyı tıklarken sana karşı kayıtsız kalamazdım duyuyordum seni..
Günden güne alıştım sana... Oysa ki ben çok korkuyordum sana alışmaktan; çünkü biliyordum , adım gibi biliyordum bir gün gideceğini... Sen bambaşka bir mevsimin çiçeğisin , ben hep sonbahar.
Adı aşk mı bu alışkanlığın? Aşk olmamalı ben hep kaçtım aşktan , aşk beni böyle ansızın , ummadığım bir anda yakalamış olamaz..Yoo aşk değil bu , aşk olamaz , olmamalı peki öyleyse ne olabilirki..

Biliyor musun kalbimin senden önceki davetsiz misafiri de böyle masumca ansızın gelmişti... Kendimce kalbimdeki misafire hürmette kusur etmemiştim ; ama neden bilmiyorum o giderken kalbimide yakıp yakıp öyle gitmişti , ancak toparlandım derken şimdi de sen?
Ah bir bilsem ki hak edeceksin bu sevgiyi kabulümdür senle gelen her hüzün ; ama bilmiyorum.. Tek bildiğim er ya da geç gideceksin, beni benle tek bırakıp gideceksin...

Evet korkuyordum sana alışmaktan , korktuğum başıma geldi alıştım; ama daha vakit erken gideceksen şimdi git sana daha çok bağlanıp sevmeden... Hiç girme kalbime sessiz sedasız git...
Gitmeyeceksen de öğret bana sevgiyi taa en başından yalansız , yanlışsız!!!
Biraz Uzak Dur Benden Bugün
Hic Bir Söz Söyleme, Duymasın Kulaklarim Dediklerini
Bakma Gözlerime Öyle,
Götürme Beni Uzaklara, Hayaller Ucusmasin, Umutlar Dogmasin Yeniden..


Gülmek Istemiyorum Bugün, Icimden Gelmiyor Iste Öylesine Gülümsemek...
Sadece Biraz Sessizlik,
Sadece Biraz Sensizlik Aslinda..


Acma Gönlümün Penceresini, Yine Gelip Oturma Kalbimin Bas Kösesine..
Sadece Sus Biraz Öyle
Ve Bakma..
Yine Gideceksin Cünkü O Yüzdendir "Gelme" Deyişim.

Zor Oluyor Artik
Imkansiz Gibi
Aci Veriyor..


Gidisinin Ardindan Kendimi Avutamamak Zoruma Gidiyor
Birine Baglanmak; Benim Olmadigini Bile Bile Benimsemem Gücüme Gidiyor
Farkindayim, Aci Olan Bu: Herseyin Farkindayim
Ben Sana Aidim Ama Biliyorum ki Sen Bana Ait Degilsin
Gitmek Istediginde "Dur" Deme Lüksüne Sahip Degilim Ben
Ama Geldigin de Gidecegini Bildigim Halde, Kendimi Biraz Daha Bitirecegimi Bildigim Halde, Sana "Git" ' de Diyememek Agir..


Gelme Diyemem, Biliyorsun
Ama Anla!
Gelme ki Yine Gitmeyesin...
Bakma ki Gözlerini Yine Benden Cekmeyesin..
Gülümseme ki Bir Daha Beni Gülüsünle Kandirmayasin
Git Demiyorum
Sadece Gelme!
Hayatımın her noktasında senden bir şey öğrendim.Bugün tekrar oturdum ve öğrendiklerimi kaleme aldım Senin sayende bir insana değer verdikçe o insan tarafından kırılıp parçalanmayı öğrendim.Her geçen gün yıpranmayı,yıpranmış sevgiler içinde bile Sevdiğine sahip nasıl çıkılır onu öğrendim.Yıkık dökük hayaller üzerinde bir sevgi yaratılamayacağını,yıprananın Her zaman ben olacağımı bir kez daha gördüm.Günlerce gecelerce düşündüm neyini sevdim o zalimin diye Ben seni değil içimde yarattığım sevgiyi sevdim.Ve çok yazık ki bir tek doğru gördüm.Sonuç da O da hiç değişmeyen tek doğruydu.Ben sevdikçe sen hep değer bilmedin.Üzgünüm sevdiğim benim elimden gelen benim sevebilme yeteneğim bu kadar.Artık sende kendi asil dünyanda başbaşa kal!Gelecek de artık seni beklemiyor,seninle dolu hayaller kurmuyorum Artık seni sevmiyorum demeyeceğim.Ben senin gibi yalanlar söyleyemem.Kabul ediyorum hala seni düşünüyorum Ancak bu benim sevgimin gücündendir...
tn7ob01eg9.jpg
huzunvaktisensizusuyorufi3.jpg


Yoksun işte, ölümüne özlemini çekiyorum şimdi. Gittin, hayatımdan düşlerimi, anılarımı sarsarak ve tekmeleyerek kalbimin kapılarını ardına kadar... Yağan yağmurlara, esen rüzgarlara, açan güneşe de aldırmıyorum artık. Günlerin tadı yok, sular da akmıyor.

Göçüp gitti uzak diyarlara sevgi kuşları... Yağmurla da konuşmuyorum artık, nehirlere de anlatmıyorum derdimi. Ayrılık denizine düşmüş, tersine kürek çeken şaşkın bir denizci gibi kalakalmışım yorgun dalgalar arasında... Rüzgar da esmiyor, kahretsin...
Yokluğun ölüm gibi, yokluğun işkence. Sensiz ellerim, bedenim, ayaklarım üşüyor, buza dönüyor hayatım … Uçup gidiyor kırlangıçlar, uzaklara giden hayallerimin peşinden. Turnalar da gidiyor, bir ben kalıyorum bir ben, böyle çaresiz, böyle kimsesiz. Kahretsin...

Omuzları düşmüş basamaklardan inerek hiç bir mutluluk kıtasına varılamıyacağını anladım. Anladım ki, herkes kendi yarasını kanatır içinde ve her acı bir başka acıya açılan kapıdır aslında...

Bir zamanlar saçların gönül bahçemin çiçekleriydi; okşadıkça, dokundukça kokulu güller açardı yüzünde. Bakmaya, dokunmaya kıyamazdım... Ellerini her tuttuğumda sonsuz bir sevinç kaplardı yeryüzünü, gökyüzünün bütün yıldızlarını tutup başına taç yapmak geçerdi içimden, yetmezdi gücüm...

Bir zamanlar sevdası vardı bu dağların, yüreğimi ısıtan, acılarımı yumuşatan, dünyayı mutlu gösteren bana, her yüzüne baktıkça dinlendiren beni, ısıtan buza kesmis ellerimi, gözlerimi ufuktan doğan güneşe bağlayan. Bir sevdası vardı bir zamanlar bu dağların, unutamayacağım, gençliğimi paylastığım, sevincini yaşadığım... Gittin, hepsi terkedip gitti beni...

Yoksun işte, yitirdim içimde gülen o sevdalı çocuk gözlerini. Anladım ki, içinden kayıp bir adamın dalgın bakan gözleridir hüznün diğer bir adı, bu karanlık soğuk gecelerde.

Hani sözcüklerin bile yetersiz kaldığı zamanlar vardır ya, ordayım işte. Anladım ki, bütün yıldızların karardığı gece sevinçlerin tükendiği yerdir.
İç çekmenin başka bir anlamı var mı başka dillerde? Ben susuyorum, öpülmemiş zaman girdapları kemiriyor dudaklarımı. Anladım ki, bütün iççekişler sevgililerine kavuşmayan sevdalıların hüzünlü gözlerine benziyor, yaşamın kıyısında kırılmış tomurcuklara...

Yoksun işte, uzandığımız her nehirde bir mutsuz yaşamın tortusu seyrediyor şimdi. Sen ki, benim yaz yağmurumdun, güz güneşimdin. Şimdi eski aşk yaraları dökülüyor ömrümün kıyılarına, terkedilmişliğin hüznü vuruyor sulara... Anladım ki, her gidiş bir dönüşü anlatmıyor... Her aşk bir mutluluğu...

Gözlerime bakan herkes anlıyor acı çektiğimi. Sır tutamıyorum artık yüzümün hüznü ele veriyor içimdeki fırtınayı. Yalnızlığı vurup sırtıma karda üşüyerek, düşe kalka yollarda gidiyorum işte bilmediğim, tanımadığım dönüşü olmayan bir yere... İstedim ki beklemesin, bilmesin beni hiç bir hatıra...
Olanların tek sebebi benmişim gibi davranmak, seni ne kadar rahatlatır aşkımızdan sıyrılmak...'

uzun zamandır sana sesleniyordu aslında...içten içe...bazen kısık bazen yüksek sesle...bir asansörde, bir sinema salonunda, bazen de uyurken...
aslında duyuyordun...hep nafile olduğunu da biliyordun...duymuyorum desen de...dinlemiyordun sadece duyuyordun...aynada görüyordun ...ama öylesine......nerede olduğunu da biliyordun üstelik...iç sesin sana yine sesleniyordu...
sen dinlemiyordun...

yazdıklarına baktı önce...geçiyor veya geçecek...zaman geçiyor...geçmiş zaman....ve geçmeyenler...neden hep tekrar var diye sordun...ilk seferinde yanıt vermedi...tükendi mi acaba dedin? bu kez daha hızlı atmaya başladı kalbin...nefes alamıyorum...neden tekrar dedin tekrar...lütfen yanıt ver....

sustu...

yanıt var mıydı?

bu kez sen yakalamaya çalıştın onu....aynanın önüne geçip yeniden...Lütfen yanıt ver diye tekrar tekrar sesleniyordun...ve ağlıyordun...biliyordun ki gözyaşlarına karışıp hiç bir yere gidemez...daha önce de yazmıştın bunu....gözyaşları durmadı...

içsesin daha fazla dayanamadı....

'üzgünüm...'

yorgun düştün...yoktu işte bir bardak su alacak gücün...

peki...ışıkları kapatırmısın...perdeyi de....
kırmızı battaniyemi de üstüme örter misin...
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8