:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Lüzumsuz Bilgi Diyarı (Bütün İlginç Sorularınızın Cevabı Burda)
PesmisT GirL
#11
Ata neden soldan binilir?

Diğer birçok alışkanlıkta olduğu gibivirgs.gif bunun da sebebivirgs.gif insanların çoğunun sağ ellerini kullanıyor olmalarıdır. Asırlar öncevirgs.gif daha çok sağ ellerini kullanan insanlarvirgs.gif kılıçlarını kolay çekebilmeleri içinvirgs.gif kılıçlarını kınlarındavirgs.gif sol taraflarında taşıyorlardı.

Ata binerkenvirgs.gif sol dizin altına kadar inen bu uzun kılıçla ata sağdan binmekvirgs.gif yani sağ ayağı üzengiye koyupvirgs.gif sol ayağı atın üzerine atarak binmek kılıç nedeni ile zor oluyordu.
Soldanvirgs.gif sol ayağı üzengi üzerine koyupvirgs.gif sağ ayağı atın üzerine atarak binince kılıç sorun yaratmıyordu. Özellikle savaşa giden ordularda disiplin nedeni ile bir örnek hareket edilmesi gerektiğindenvirgs.gif solaklar da ata soldan binmek zorunda kalıyorlardı.

Artık biniciler kılıç taşımıyorlarsa davirgs.gif ata soldan binmek günümüze kadar uzanan bir gelenek haline geldi.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#12
Erkekler niçin kravat takar?

Takılar hariç üzerimizdeki her giysinin bir fonksiyonu vardır. Peki kravatın boğazı sıkmaktan başka fonksiyonu nedir? Her iki yakayı bir araya getirmekse düğme o işi görüyor. Düğmeleri örtüp giysimizi güzel ve renkli kılmaksa kadınlar niye takmıyor? Pek de kravat sever bir millet olmadığımız açıktır ama ister inanınvirgs.gif ister inanmayın kravatın ortaya çıkışında Türklerin de rolü var.

1660'da Osmanlılar Avusturya ordusuna yenilince o zamanlar Avusturya-Macaristan imparatorluğu sınırları içinde olan Hırvatistan'dan (Croatia) bir alay asker zaferin kahramanları olarak Paris'e götürüldüler ve kralın huzuruna çıkarıldılar. Bu askerler boğazlarına renkli mendiller takmışlardı. Bu mendiller Romalılar devrinde hatiplerinvirgs.gif ses tellerini sıcak tutmak için boğazlarına sardıkları mendillere benziyordu. Kral çok beğendi ve kendisi de krallık kravatları takan bir alay kurdu. Kravat kelimesi de Hırvat anlamındaki 'Croat'tan türedi.

Çok geçmeden bu moda İngiltere'ye sıçradı. Hiçbir centilmen boğazına bir şey sarmadan kendini iyi giyinmiş hissetmiyordu. Kravat o zamanlar o kadar yüksek bağlanırdı kivirgs.gif insanlar vücudunu döndürmeden etrafa bakamıyorlardıvirgs.gif ama hiç olmazsa bir faydası vardı. Kılıç darbelerine karşı boyunu koruyordu.

Kravat çeşitli şekillerde yüzyıllarca yerini koruduvirgs.gif yüzden fazla değişik bağlama şekli geliştirildi. Bağlama şekilleri üzerine kitaplar yazıldı. 1960 gençliğinin düzene baş kaldırması sırasında biraz gözden düştü ama 1970'li yıllardan başlayarak popülaritesi yine arttı. Tabii ki patronlar kravat takınca çalışanlara da başka seçenek kalmıyordu.

Kravatlar erkeklerin elbise dolaplarının en kolay yıpranabilir aksesuarlarıdır. Genellikle erkekler kravatı düğümünün bir tarafındanvirgs.gif ince ucunu Çekerek çıkarırlar. Halbuki doğru yol kravatı bağlarken hangi hareketleri yaptıysanızvirgs.gif sökerken de ters sıra ile aynısını yapmanızdır.
Kravatı çıkardıktan sonra her iki ucunu birleştirip iki kat yapmanızvirgs.gif parmağınızın üzerine bir kemer gibi sarmanızvirgs.gif parmağınızı içinden çektikten sonra bütün gece o şekilde muhafaza etmeniz uzmanlar tarafından tavsiye ediliyor. Eğer söz konusu olan bir ipek kravat ise sabahleyin de hemen askıya asmanız gerekiyorvirgs.gif bu şekilde içindeki fiberler orijinal şekillerine gelecektir.
Son bir uyarı: Üzerinde leke olsa bile ipek kravatları kuru temizlemeye göndermeyinvirgs.gif deforme olabilirlervirgs.gif mümkün olduğunca kendiniz temizlemeye çalışın bu da bir sonuç vermezse dikişlerini söküp mendil olarak kullanabilirsiniz
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#13
Gelinliklerin rengi niçin beyazdır?

Çocuk annesine sormuş: 'Anne gelinlerin giysisi niçin beyaz renkte?' Annesi cevaplamış: 'Beyaz renk masumiyetin ve mutluluğun sembolüdür.' Çocuk tekrar sormuş: 'Peki o zaman damatlar niçin siyah giyiyorlar?'
Eski Roma'da gelinliklerin rengi sarıydı. Gelinler yine sarı renkte peçe takıyorlardı. Peçe evli ve bekar kadınları ayırt ediyordu. Ortaçağlarda ise gelinliğin rengi üzerinde pek durulmadı. Kumaşın kaliteli ve gösterişli olması daha önemliydi. Herkes en iyi elbiselerini giyiyorduvirgs.gif renk de herkesin kendi tercihine göreydi.

Beyaz gelinlik adetinin yaygınlaşması 16. yüzyılda olmuştur. Bu yıllarda kraliyet ailesi gelinlerinin gümüşi renkte gelinlik giymeleri gelenekti. Kraliçe Viktorya bunu reddetti ve beyaz gelinlik giymekte ısrar etti. Bundan sonra İngiliz ve Fransız yazarlarvirgs.gif beyaz rengin masumiyetin simgesi olduğu konusunu işlemeye başladılar. O dönem ahlakına göre bekaret evliliğin vazgeçilmez koşulu olduğu için beyaz gelinlik adeti tuttu. Evlenirken beyaz giysi giymek genç kızların bekaretlerini topluma ilan etmelerinin vasıtası oldu.

Gelinlikle ilgili bazı batıl inançlar da var. Bunlara göre gelinin gelinliğini bizzat kendisi dikmesivirgs.gif damadın düğünden önce gelini gelinlikle görmesivirgs.gif gelinin gelinliği düğünden önce giymesi uğursuzluk getiriyor. Söz evlenmeden açılınca evlilik yüzüğünden de bahsetmek gerekiyor. İnsanların evlenince yüzük takmaları eski Mısırlıların inançlarına dayanıyor. Milattan 2800 yıl önce Mısır'da yaşayanlar dairenin veya halka şeklindeki cisimlerinvirgs.gif başlangıç ve bitiş noktalarının olmaması nedeni ile sonsuzluğu - temsil ettiklerine inanıyorlardı. Yüzük evliliğin sonsuza dek süreceğini simgeliyordu. Sonra bu inanç ve adet Romalılar vasıtası ile iyice yaygınlaştı. Kazılarda o devirlere ait çok ilginç evlilik yüzüklerine rastlanılmıştır.

Evlilik yüzüğünün sol ele ve sondan bir önceki parmağa takılmasının sebebi ise modern tıbbın gelişmesinden önceki devirlere ait yanlış bir insan anatomisi bilgisidir. O zamanlarda dolaşım sistemimizdeki ana damarın sol elimizde bu parmaktan başlayıp kalbimize gittiği sanılıyordu. Böylece buraya takılan yüzükler evli çiftin kalben bağlılığını simgeliyordu. Gerçi şimdi damarların nereden gelip nereye gittiği biliniyor ama bu da bir adet olarak kaldı.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#14
13 sayısı niçin uğursuzdur?

13 sayısının uğursuz olduğuna ilişkin inanç dünyada o kadar yaygındır kivirgs.gif yaşamı birçok yönde ciddi olarak etkilemektedir. Bazı ülkelerde evlerin kapılarına 13 numarası verilmezvirgs.gif uçaklarda 13. koltuk sırası yokturvirgs.gif apartmanlardavirgs.gif otellerde 13. kat ya 1 2 A' dır ya da 1 4 'tür. 13 numaralı oda yoktur. Olsa bile insanlar o odada kalmak istemezler. Hatta ayın 1 3 'ünde işe gelmemevirgs.gif uçak ve tren rezervasyonlarının iptalivirgs.gif alışverişin düşmesi ve benzeri davranışların ABD 'ye günde milyonlarca dolara mal olduğu söylenmektedir. Bu inanç bir fobi yani bir çeşit korku hastalığı olarak kabul edilmiş olup adı 'triskaidekaphobia'dır.

Genel olarak bu inancınvirgs.gif Hz. İsa'nın meşhur son yemeğindeki havarilerin sayısından kaynaklandığı sanılsa davirgs.gif kökü çok daha eskilere mitolojik tanrıların yaşadığına inanılan çağlaravirgs.gif İskandinavya topraklarına kadar gider.
O zamanlarda ışık ve güzellik tanrısı Balder bir ziyafet verir. Balder Vikking'lerin meşhur tanrısı Odin ile Frigga'nın oğulları olupvirgs.gif ay kraliçesi Nanna'mn da eşidir. Bu ziyafete 12 kişi davetli ikenvirgs.gif yalanların ve hilelerin tanrısı Lokivirgs.gif davetli olmadığı haldevirgs.gif zorla 13. kişi olarak katılmak ister. Ancak bu arada çıkan tartışmadavirgs.gif Loki diğer tanrılar tarafından da çok sevilen Balder'i öldürür.

Bu mitolojik hikaye ve inanış İskandinavya'dan Avrupa'nın güneyine kadar yayılır. Hıristiyan din adamları bu halk masalını kullanırlar ve Hz. İsa'nın son yemeğine uygularlar. Hıristiyan versiyonunda Balder'in yerini Hz. İsavirgs.gif Loki'nin yerini de hain Judas alır. Bu yemekten sonra 24 saat içinde de Hz. İsa çarmıha gerilerek öldürülür. Bu nedenle Hıristiyanlarda akşam yemeğinde 13 kişi bir araya gelirse bunlardan birinin başına bir felaket geleceğine inanılır. Bu inanışlara göre 13 sayısı uğursuzdur ama ayın cumaya rastlayan 13. günü hepten uğursuzdur. Ancak böyle bir günde doğmuşsanız tam tersivirgs.gif yani 13 sizin uğurlu gününüzdür.

Cuma gününün uğursuz sayılmasına Havva anamızın Adem babamıza elmayı (bence "ayva"yı!) cuma günü yedirtip cennetten kovulmasına sebep olmasıvirgs.gif Hz. Nuh zamanındaki büyük selin cuma günü olmasıvirgs.gif Hz. İsa'nın cuma günü çarmıha gerilmesi gibi olaylardan biri veya hepsi neden olmuş olabilir. Müslümanlar ise Hz. Adem'in cuma günü yaratıldığına inandıklarından bu güne diğer günlerden daha çok değer verirler.
13 sayısının uğursuzluğuna duyulan inancın kökeninde bir yıl içinde ayın 13 kez dolunay olarak gözükmesinin yattığını söyleyenler de vardır.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#15
Ayna kırılması niçin uğursuzluk getirir?

Ayna kırılmasının uğursuzluk getireceğine olan inanışvirgs.gif en eski batıl inançlardan biridir. Kökeni ilk aynanın yapılışından yüzyıllar öncesinevirgs.gif hatta ilk çağ insanına kadar gider. Göllerde veya su birikintilerindevirgs.gif kendi aksini gören ilkel insan şaşırmışvirgs.gif bunun kendisinin ruhu olduğunu sanmışvirgs.gif suyu bulandırıp görüntüsünün kaybolmasına neden olanları da düşman bilmiştir.

İlk aynaların kullanılışı eski Mısır devirlerine rastlar. Bunlar pirinçvirgs.gif bronzvirgs.gif gümüş hatta altın gibi metallerden yapılmış ve çok iyi parlatılmış yüzeylerdi ve de tabii ki kırılmaları mümkün değildi. Bu devirde de bu parlak yüzeylerden yansıyan görüntünün o insanın ruhunun bir yansıması olduğuna inanılıyordu. Sonraları buna vampirlerin ruhları olmadığından bu parlak yüzeylerde görüntülerinin de yansımadığı inancı ilave edildi.

Cam kapların yapılmaya başlanılmasından sonra davirgs.gif içindeki sudan yansıyan görüntünün ruhun bir yansıması olduğu inancı devam etti ama camlar kırılabiliyordu ve o zaman da içinde bulunan ruhun bir parçası vücudu terk ediyordu. Birinci yüzyılda Romalılar bu uğursuzluğun süresini 7 yıla çıkardılar. Romalılar hayatın her yedi senede bir kendini yenilediğine inanıyorlardı. Camın kırılması sonucu ruh ve dolayısıyla insanın sağlığı tahrip olduğundanvirgs.gif vücudun kendini yenileyerekvirgs.gif sağlığına kavuşması için yedi yıl geçmesi gerekiyordu.
Bu batıl inançvirgs.gif 15. yüzyılda İtalya'davirgs.gif Venedik şehrindevirgs.gif arkası gümüş kaplıvirgs.gif çok kolay kırılabilir ve pahalı ilk aynaların yapılması ile birlikte iyice gelişti. İnanç biraz da ekonomik boyut kazanmıştı. Aynayı taşıyanlarvirgs.gif evlerde aynaları temizleyen hizmetkarlarvirgs.gif aynaları kırmaları halindevirgs.gif yedi yıl boyuncavirgs.gif ölümden daha beter felaketlerle karşılaşabilecekleri hususunda uyanlıyorlardı.

Bu inançla beraber geliştirilen bazı önlemler de oldu tabii. Örneğin: aynanın kınlan parçaları toplanır ve güneye doğru akan bir ırmakta yıkanırsa veya toprağa gömülürse kötü şans yok edilmiş olur. Ancak kırılan parçaları alıp evden çıkarken içlerine bakmamak gerekir. Yatak odalarındaki aynaların üzerleri kullanılmadığı zamanlarda örtülmelidir ki ruh içinde kalmasın. Ölen bir insanın evindeki aynaların da üzerleri örtülmelidir ki ruh gökyüzüne doğru olan yolculuğunda bir engelle karşılaşmasın.

17. yüzyılın ortalarında İngiltere ve Fransa'da ucuz maliyetli aynalar üretilmeye başlanıldı ama batıl inanç o kadar yerleşmişti kivirgs.gif günümüzün modern dünyasında bile hala devam ediyor.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#16
Nazar değmesi nasıl oluyor?

Bizde "nazar değmesi" adı verilen inançvirgs.gif diğer lisanlarda "şeytan göz" veya "şeytan bakışı" olarak adlandırılır. Bebeğine yeni elbiseler giydiren bir annevirgs.gif çarşıya gidip alışveriş yapar. Bu arada bir başka kadın gelir ve bebeği sever. Eve gittiklerinde bebek ishal olur. İşte anneye göre bebeğine o kadının nazarı değmiştir. Dikkat ederseniz burada bebeği seven kadının art niyeti yoktur. Zaten nazarı değen kişinin genellikle kötülüğü değilvirgs.gif kıskançlığı ve çekemezliğidir söz konusu olan.

Noel Baba ve benzeri batıl inançlar çocuklukta kuvvetli olup yaş ilerledikçe azalırkenvirgs.gif nazar değme inancı bunun tam tersidir. Nazar inancının ardındaki güçvirgs.gif bakışın ruhla bütünleşmesidir. Bakış konuşmaya göre daha etkilidir. İnsana tam odaklanır ve daha duygusaldır. Birçoğumuz arkamız dönük olduğumuz halde kalabalık içinden birinin bize baktığım hissetmişizdir.

Nazar değmesi ile ilgili olarak en çok kabul gören görüşvirgs.gif gözdeki yansımadır. Eğer karşınızdaki birinin gözlerine dikkatle bakarsanızvirgs.gif gözlerinde kendi görüntünüzün yansıdığını görürsünüz. Eski insanlar sudanvirgs.gif aynadan yansıyan görüntülerinin kendi ruhları olduğuna inanıyorlardı. Karşılarındaki insanın gözleri içinde kendi küçük görüntülerini görünce tehlikede olduklarınıvirgs.gif ruhlarının karşısındakinin gözleri içinde hapsolduğu-nu sanıyorlardı.

Bu korkunun dünya çapında genel bir inanca dönüşmesininvirgs.gif şimdi Irak'ın bulunduğu topraklarda yaşamış eski Sümerlerden kaynaklandığı sanılıyor. Sümerlerin inançlarına göre bazı insanlar bakarak suları kurutabilir ve bu nedenle ölüme sebep olabilirlerdi. Sonradan bu inanç bir bakışla yaşayan şeyleri de kurulabilme yönünde gelişti. Örneğinvirgs.gif nazar değen çocukların ishal olup vücutlarının sıvı kaybetmesivirgs.gif annelerin ve süt veren hayvanların sütlerinin kurumasıvirgs.gif meyve ağaçlarının kuruması ve erkeklerin iktidarsız kalmaları vb. Görüldüğü gibivirgs.gif bunların hepsinde de sıvı kaybı ve kuruma vardır.

Bu inanç doğuda Hindistan'avirgs.gif batıda Portekiz ve İngiltere'yevirgs.gif kuzeyde İskandinavya'ya kadar yayıldı. Böylesi bir inanca sahip olmayan Amerikavirgs.gif Asyavirgs.gif Afrika ve Avustralya'ya ise kaşiflervirgs.gif denizciler ve göçmenler tarafından taşındı. Ama günümüzde hala Çinvirgs.gif Korevirgs.gif Güneydoğu Asyavirgs.gif Avustralya ve Amerika yerlilerindevirgs.gif Afrika'da sahranın güneyinde Böyle bir batıl inanç yoktur.

Doğu Akdeniz ve Ege kıyılarında bu inancavirgs.gif mavi gözlü insanların daha fazla nazarlarının değdiği inancı da ilave edilmiştir. Bu yörelerde mavi gözlü insanların azlığı bunun sebebi sanılıyor. Bu nedenle buralarda nazarı geri itmek veya ayna gibi yansıtmak için mavi göz şeklindevirgs.gif camdan yapılan nazarlıklar başta bebekler olmak üzere nazarın değebileceği düşünülen her yere takılmaktadır.

Kara kedi geçmesi niçin uğursuzluk getirir? Dünya tarihinde kedilerden başkavirgs.gif önce tanrılaştırılanvirgs.gif sonra şeytanla özdeşleştirilip soykırımına uğrayanvirgs.gif sonra da tekrar evin baş köşesine yerleştirilen hiçbir canlı türü yoktur.
Bir insanın önünden siyah renkli bir kedi geçmesinin uğursuzluk getireceğine ilişkin inancın kaynağının milattan önce 3000'li yıllaravirgs.gif eski Mısırlılara dayandığı biliniyor. O devirde kediler kutsal bir canlı olarak görülüyordu. Hatta siyah dişi kedilerin tanrıça olarak kabul edildikleri kazı çalışmaları sonucu çıkan duvar kabartmalarından anlaşılmaktadır. O devirde Mısır'da kedileri hastalık ve ölümden korumak için kanunlar bile yapılmıştı. Evin kedisinin ölmesi aile için bir felaketti. Aile fakir veya zengin olsun fark etmezvirgs.gif kedi mumyalanırvirgs.gif çok güzel kumaşlara sarılırvirgs.gif hatta mezarında yanına kıymetli taş ve madenler bırakılırdı.

Kedilerin Mısırlıları bu kadar etkilemesinin sebebinin çok yüksek yerden düştükleri zaman bile yara almadan kurtulmaları olduğu sanılıyor. Kedinin dokuz canlı olduğu inancı o zamanlarda gelişmiştir. Medeniyetler geliştikçe insanlarda kedi sevgisi de arttı. Hindistan'davirgs.gif Çin'de kediler insana en yakın hayvan oldular. O devirlerdevirgs.gif bugünkü inanışın aksine kedinin birisinin önünden geçmesi o kişi için şans demekti.

Kedilerdenvirgs.gif özellikle siyah kedilerden nefretvirgs.gif Hıristiyanlığın kendinden önceki kültürleri ve onların sembol kabul ettiği şeyleri yok etme güdüsü ile ortaçağdavirgs.gif İngiltere'de başladı. Bağımsızvirgs.gif bildiğini yapanvirgs.gif "inatçı" ve "sinsi" karakterivirgs.gif sayılarının da şehirlerde aşırı artması ile birleşincevirgs.gif kediler gözden düştü.

O yıllarda evinde kedi besleyenler yalnız yaşayan fakir ve yaşlı kadınlardı. Yine o yıllar büyücü ve cadı inancının tüm Avrupa'da histeriye dönüştüğü yıllardı. Siyah kedi besleyen bu kadınların kara büyü yaptıklarına dair kampanyalar başlatıldı. Siyah kedilerin geceleri şeytana dönüştükleri konusunda korku dolu halk hikayeleri üretildi.

Cadı konusu bir paranoyaya dönüşünce birçok zavallı kadın kedisi ile birlikte yakıldı. Fransa'da kral 13. Louis bu uygulamayı yasaklayana kadar her ay binlerce kedi yakıldı. Sonra da kedilerin popülaritesi tekrar yükselerek arttı. Boşuna dememişler kediler dokuz canlıdır diye.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#17
Niçin tahtaya vuruyoruz?

Meşe ağacına insanların ruhani bir değer vermesi çok eskile- 31 re dayanır. Ağacın yüksekliği ve sağlamlığı nedeni ile bazı güçlere sahip olduğuna inanılıyordu. Tahtaya vurma inancı dünyanın apayrı iki yerinde birbirinden bağımsız olarak gelişti. Önce milattan önce 2000'li yıllarda Kuzey Amerika yerlilerindevirgs.gif sonra da Ege'de Helen uygarlığında. Her iki kültür de meşe ağacına çok sık yıldırım düştüğünü gözlemlemişti. Amerika yerlileri meşeninvirgs.gif Tanrının yıldırımla yeryüzüne inip üzerinde oturduğu yer olduğunavirgs.gif Helenler ise Yıldırım Tanrısı olduğuna inanmışlardı.

Kuzey Amerika yerlileri bu batıl inancı bir adım daha ileri götürdüler. Bu ağacın köküne vurarakvirgs.gif ileride başlarına gelebilecek tehlikelere ve şansızlıklara karşı Tanrı ile temasa geçtiklerine inanıyorlar ve ondan kendilerini korumasını istiyorlardı.

Ortaçağda ise Hıristiyan din adamları bu inancı kendi devirlerine taşıdılar. Onlara göre bu inanışın temelinde Hz. İsa'nın tahta bir çarmıhta öldürülmesi yatıyordu. Hatta Avrupa'nın her katedralinde orijinal tahta haçın küçük bir parçasının bulunduğuna inanılıyordu. Bu tahtaya vurmak ise "Tanrım dua ve isteklerimi gerçekleştir" anlamına geliyordu.

Bu arada diğer kültürlerde inanıştaki tahta aynı kaldı ama cinsi biraz değişti. Amerika yerlileri ve Helen medeniyetinin ağacı meşe ikenvirgs.gif Mısırlılar incir ağacınıvirgs.gif Almanlar dişbudağı tercih ettiler. Hollandalılar ise ağacın cinsine önem vermediler. Boyasız ve cilasız olması onlar için yeterliydi.

Amerikalıların tahtaya vurma inancının kökeni ne gariptir ki Amerikan yerlilerine dayanmıyor. Romalılar devrinde Avrupa'da iyice yaygınlaşan eski Helen inancının bir parçası olarak Amerikalılar tahtaya vuruyorlar. Başımıza gelebilecek kötü şeyleri savuşturmak için tahtaya vurma inancı hala devam ediyor ama uygulama alanı çok daraldı. Her taraf plastik ve laminat dolu. Si/ en iyisi yanınızda daima bir küçük tahta parçası bulundurun.
Meşe ağacından olursa daha da iyi olur!
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#18
Niçin müzikten hoşlanıyoruz?

Müzik nedir? Düz biçimde konuşarak söylenebilecek bir şeyin değişik ses dalgaları ile söylenmesinden niçin hoşlanırız? Müzik niçin keyif veya tam aksi hüzün duygusu verebiliyor? Müzik aslında ses dalgalarınınvirgs.gif belirli kurallar içinde bir düzene sokulmasıdır. Bilindiği gibivirgs.gif ses dalgalar halinde yayılır. Bir saniye içindeki dalga sayısı sesin karakterini tespit eder. Saniyede 260 dalga yapanvirgs.gif yani titreşen ses 'Do' notasıdır.

Bu şekilde 7 temel nota oluşur. Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si. Son notadan sonravirgs.gif Do'nün titreşim sayısının bir katı kadar titreşimde daha ince bir Do gelir kivirgs.gif bu iki Do arasına bir oktav denir. İşte bu oktavvirgs.gif gamvirgs.gif akort denilen matematiksel dizilervirgs.gif bir çeşit dizilerek müzik oluşturulur. Ancak tüm bunlar bizevirgs.gif bu matematiksel diziden bihabervirgs.gif Afrika yerlilerininvirgs.gif dağ başındaki çobanın enfes müziğini açıklayamaz.

Aslında kültürün müzik ve bundan alınan zevk üzerinde doğrudan ilgisi vardır. Doğu müziğinde yukarıda belirtilen matematik dizilerdeki perdelerin arasında karışık gezinilmevirgs.gif Afrika'da baş döndürücü ritimlervirgs.gif Avrupa'da ise notaların ideal düzeni öne çıkar. Ancak bunlar davirgs.gif değişik müzik türlerine ilgi duyan bizlerin ve müziğin hoşlanılma nedenini açıklamaya yetmez.

Müzik ve dil yetenekleri birçok yönden birbirine benzemektedir. Bilimciler insanların müzik yeteneği kazanmalarınınvirgs.gif konuşmaya başlamaları ile aynı zamanlara denk düştüğünü ileri sürüyorlar. Konuşma yeteneği şüphesiz daha iyi bir iletişim veyaşama şansı avantajını getirmiştir ama müziğin hangi ihtiyacı karşıladığı hala meçhul. Bebekler anlamlı kelimelere benzer sesler çıkarmaya başlarken aynı zamanda şarkı söyler gibi mırıldanmaya da başlarlar. Uzun ve karışık cümleler kurmayı becerdikçevirgs.gif daha uzun ve karışık şarkıları söyleme yetenekleri de artar. Ancak beynin konuşmaya kumanda eden kısmında hasar olan hastaların konuşamamala-nna rağmen müzik yeteneklerinin devam ettiği de görülmüştür.

Son zamanlardavirgs.gif beynimizde müziği algılayan bir alıcı bulunabileceği tezi ileri sürülmektedir. Eğer bir gün bu alıcı bulunsa bilevirgs.gif bunun niçin beynimize konulduğunun sebebi yine anlaşıla-mayacaktır.
Öğretilme yoluyla bir çeşit dans yapabilen veya dans olarak algılanamayacak hareketleri olan canlıları saymazsakvirgs.gif doğada müzik ve ritim duygusu sadece insanda vardır. Bu özelliğin nedeni ise hala tam olarak açıklanamıyor.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#19
Ayların günleri niçin 28virgs.gif 30virgs.gif 31 gibi farklı?

Romalılar milattan 758 yıl önce 10 aylık takvim uygulamasına başladılar. Bu ilk orijinal Roma takviminde aylarvirgs.gif gündüz ve gecenin eşit olduğuvirgs.gif binlerce yıldır hayatın başlangıç zamanı olarak kabul edilen Mart ayından başlamak üzerevirgs.gif Martius (Mart)virgs.gif Aprilis (Nisan)virgs.gif Maius (Mayıs)virgs.gif Junius (Haziran)virgs.gif Quin-tilis (Temmuz)virgs.gif ¤¤¤tilis (Ağustos)virgs.gif September (Eylül)virgs.gif October (Ekim)virgs.gif November (Kasım) ve December (Aralık) idi. Bu ay adlarından Quintilis'den (Temmuz)virgs.gif December'a (Aralık) kadar olanlarvirgs.gif 5virgs.gif 6virgs.gif 7virgs.gif 8virgs.gif 9 ve 10 rakamlarının Roma'lı-larca telaffuz ediliş şekliydi yanivirgs.gif Mart başlangıçlı takvime göre bu aylar yılın 5'incivirgs.gif 6'ncıvirgs.gif 7'ncivirgs.gif 8'incivirgs.gif 9'uncuvirgs.gif ve 10'uncu aylarıydılar. Bu 10 aylık takvim geride hesaba katılmamış daha 60 gün bırakıyordu.

Yedek olarak bırakılan bu 60 gün sorun yaratıncavirgs.gif Janarius (Ocak) ve Februarius (Şubat) adları ile iki ay daha eklenerek takvim tamamlandı. Yani yılın ilk ayı Martius (Mart)virgs.gif son ayı ise Februarius (Şubat) oldu. Asırlar sonra milattan 46 yıl önce Roma İmparatoru Julius Caesar (Sezar)virgs.gif muhtemelen politik sebeplerden takvimde bazı değişiklikler yaptı. On bir ayı 30 ve 31 gün olarak iki şekilde düzenledivirgs.gif yılın son ayı olan Şubat'a 29 gün verdivirgs.gif her dört senede bir Şubat'a bir gün ilavesini kabul etti. Ancak sonra nedendir bilinmez Janairus'u (Ocak) yılın ilk ayı olarak ilan etti. Böyle olunca davirgs.gif her 4 yılda bir eklenecek bir gününvirgs.gif yeni durumda yılın ikinci ayı konumuna gelmesine rağmen Februarius'a (Şubat) eklenilmesine devam edildi.

Julius Caesar'in beklenmeyen ölümünden (Sen de mi Brütüs olayı!) sonravirgs.gif Romalılar bu çok sevdikleri imparatorlarının anısına Quintilis (Temmuz) ayının ismini July olarak değiştirdiler.
Ondan sora tahta çıkanlardanvirgs.gif Augustus kendi şerefinevirgs.gif ¤¤¤-tilis (Ağustos) ayının adını kendi ismi ile değiştirerekvirgs.gif bu aya August adını verdi. Ama ortaya başka bir sorun çıkmıştı. Sezar'm ayı 31 günvirgs.gif Augustus'un ayı ise 30 gün çekiyordu. Sorunu yine imparatorun kendisi çözdü ve zaten 29 gün olan Şu-bat'tan bir gün daha alarak Ağutos'a ekleyiverdi. Böylece iki ay da eşitlenmiş oldu.

îşte size takviminvirgs.gif niçin 12 ay olduğununvirgs.gif ayların isimlerinin nasıl konduğunun ve niçin farklı sayıda günlerden meydana geldiklerininvirgs.gif dört sene sonra eklenecek artık günün niçin yılın sonuncu değil devirgs.gif alakasız bir şekilde ikinci ayına eklendiğinin küçük bir hikayesi.
Özellikle ortaçağda takvimler üzerinde o kadar oynanmıştır kivirgs.gif yapılan bilimsel hesaplamalara görevirgs.gif İsa'nın bugün kabul edilen Milattanvirgs.gif yani İsa'nın doğumundan yaklaşık 6 yıl önce doğduğuvirgs.gif 36 yıl yaşayıp Milattan sonra 30 yılında öldüğü ileri sürülmektedir.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#20
Bozuk paraların kenarları niçin tırtıllıdır?

Özellikle kağıt para devrinden öncevirgs.gif alışverişte kullanılan paralar altın ve gümüş içeriyorlardı. Her devirde olduğu gibivirgs.gif o devirde de bulunan bazı düzenbazlarvirgs.gif bu paraları kenarlarından kazıyarakvirgs.gif çok az miktarda da olsavirgs.gif bu değerli madenleri biriktiriyorvirgs.gif parayı da tekrar kullanabiliyorlardı.

O devirlerde tüccarlarvirgs.gif parayı tartıyorlar ve ağırlığı eksikse kabul etmiyorlardı. Tabiivirgs.gif para da elinizde kalıyordu. Antik para kataloglarında dikkat edersenizvirgs.gif paraların büyük bir kısmının tam yuvarlak olmadığını görürsünüz.
Bu sorunu çözmek ve halkı eksik paraya karşı korumak için bozuk paraların kenarları tırtıllı yapılmaya başlandı. Bu tırtıllar sayesinde paranın kenarının kazındığı hemen belli oluyordu ve kenarı kazınmış parayı kimse almıyordu.
Bu adet günümüze kadar devam etti. Artık içinde değerli bir maden bulunmamasına rağmenvirgs.gif bozuk paralarımızın kenarlarında ya tırtıl ya da bir yazı vardır.
Günümüzde madeni paralar 'bozukluk' veya 'ufaklık' adı altında sadece küsuratları ödemede kullanılıyor. Bozuk paralar da para olma niteliklerini kanundan almalarına rağmenvirgs.gif kullanılmalarında bazı sınırlamalar vardır.

Gerek kağıtvirgs.gif gerekse madeni para olsunvirgs.gif her ikisiyle de yapılan ödemeleri kabul etmemek mümkün değildir. Buna 'Kanuni Tedavül Mecburiyeti' denilir kivirgs.gif kağıt paralarda bu mecburiyet sınırsızdır. Ödenen miktar ne kadar büyük olursa olsunvirgs.gif bunu karşı taraf kabul etmek mecburiyetindedir.

Madeni paraların ise mecburiyeti sınırlıdır. En çok üzerlerinde yazan değerin 50 katını tamamen bozuk para ile ödeyebilirsiniz. Örneğin 50 bin liralıklarlavirgs.gif 2virgs.gif5 milyona kadar ödemelerinizi yapabilirsiniz ama daha fazlasını da bozuk para ile ödeme isteğinizi karşı taraf kabul etmeyebilir. Kağıt paraların Merkez Bankası tarafından basıldığı bilinir devirgs.gif madeni paraları Maliye Bakanlığı'nın çıkardığı pek bilinmez. Madeni paraların toplam para stoku içindeki oranı da yaklaşık yüzde l civarındadır.

Hiç dikkat ettiniz mi? İnsan yüzleri kağıt paralarda öndenvirgs.gif madeni paralarda ise yandandır. Madeni paralarda yer çok küçük olduğundanvirgs.gif kabartma tekniği ile bir yüzün tam detayını vermek mümkün olamamaktadır. Yandan bir profil kişiyi daha iyi tanınır kılmaktadır.
Ara
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  2'inci El E?yalar burda. Gel vatanda? geeeeeelll blue_belial 4 465 04-07-2022, Saat: 01:12 PM
Son Yorum: wildfang
  İlginç Saçma Kurallar nofearheart 4 1,169 03-21-2010, Saat: 10:10 PM
Son Yorum: _AL0n3_
  ÜnLüLerin İLginç TakıntıLarı..((: xxxGLsMxxx 6 830 08-07-2009, Saat: 04:16 PM
Son Yorum: xxxGLsMxxx
  İlginç Terlikler PesmisT GirL 7 811 06-28-2009, Saat: 02:04 AM
Son Yorum: PesmisT GirL
  İlginç bir test :):) CReATuRE 10 1,105 07-19-2008, Saat: 09:36 PM
Son Yorum: MaNeSiA

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 04-28-2024, 08:16 AM