:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Bir Çocuğum Ben
YasSmin
#1
[SIZE=3]Bir çocuğum ben.. Hala!.. Nasıl anlarsanız anlayın.. Diğerleri gibi değilim.. Derdim hiç bir zaman işim olmadı.. Ne de cebim para dolsun diye yakındım.. Sizin dert ettiğiniz yüklerin hiçbirini sırtlanmadım.. En büyük derdim, her çocuğun olduğu gibi; “sıkılmak” oldu.. Sıradan ritmli bir kalp, ne sıkıcı.. Kalbim kendi ritminde atmamalı benim.. Çarpmalı patır kütür.. Basit tatlar ve heyecanlar lazım küçük yüreğime, sadece o kadar.. Küçücük şeyler.. Bir naylon torbanın rüzgarla dansını izleyebilirim saatlerce.. Veya bir serçenin yerdeki sekişine hayran kalabilirim.. Uykusuz kaldığım geceler, sadece yeni ayakkabılarımı yastığımın yanına koyup, onu izlemeye daldığım gecelerdir.. Bu heyecanı çocuk bilir ancak..

Ben sadece bir çocuğum.. Bir çocuk sokakta ne kadar ilgi çekerse, sadece o kadar çocuğum.. Ayaklarını sürüyerek tozu toprağı kaldırarak yürümeyi seven.. Başı önde, düşünceli görünse de aslında sadece o anın tadını çıkaran.. Elleri şortunun cebinde, şıkır şıkır misketleriyle oynayan.. Kimsenin dikkat etmediği küçük şeylerin, büyük hazlara boğabildiği bir çocuk..

İşte her çocuğun paha biçilmez bir şeyleri vardır ya.. Bu çocuğun da inanılmaz güzellikte bir misketi var.. Onun küçücük muhteşem mutluluk kaynağı.. Gelin onu anlatayım.. Bir çocuğun dilinden okuyun ama..

Yürüyorum, yine ellerim cebimde, cebimde misketlerim, beceremediğim bir ıslık eşliğinde.. Ayakkabılarımın bağcıkları çözülmüş, kimin umurunda.. Bıraksalar yalın ayak yürüyeceğim ama işte.. Çoraplarım yeni, yazık.. Uf ne yapayım işte.. Sıkıldım dolanıyorum..

Hoop yerdeki tenekeye bir tekme, tıngır mıngır, tam karşıdaki direğe.. İsabet.. Hmm o parlayan şey de ne.. Hiç beklemediğim anda karşıma çıkan bu güzellik.. Çevresindeki onca toza toprağa inat nasıl da parlıyor kerata.. Cam bir misket.. Aman Allah’ım.. Beklemediğim anda karşıma çıkan zerafet.. Hiç böyle güzel bir misket görmemiştim.. Toza bulanmış.. Al şöyle bir tişörtüne sil, ovala biraz parmaklarınla.. Olmuyor, parmakların bile onu temizleyebilmek için fazla kirli.. Neyse eve gidince güzel bir yıkarsın.. Fıstık gibi olur..

Çok değerli bir yakutu inceler gibi baş parmağın ve işaret parmağının arasında tut, güneşe doğru kaldır ve ileri geri döndür.. Güneş içerisinden gözlerine işlesin.. Dolgun yeşilimsi, mavimsi cam rengi göz bebeğini doyursun.. İçerisindeki şeritler ne kadar düzgün.. Diğerleri gibi değil bu.. Ne kadar kusursuz.. Baktıkça bakasım geliyor.. Tekrar açınca orada bulamayacakmışım gibi gözlerimi bile kırpmak istemiyorum.. Nasıl huzur veriyor izlemek.. Ne kadar muhteşem görünüyor dünya onun içerisinden.. Allah’ım iyi ki buldum onu.. Onun dürbününden bakıyorum etrafıma.. Çirkin yüzler güzel görünüyor, acı ifadeler dingin, hırçın tarzlar komik.. Bu minicik şey tüm dünyayı nasıl da kaplayıveriyor bakmayı bilince.. Herşeyi de sığdırdı içine.. Hem biliyor musunuz, onun yardımıyla bakınca hem onun güzelliğini görüyorum, hem de onun içinden dünyanın güzelliğini.. Küçükçe de bir şey ama hınzır.. İşte.. Öylesine de güzel..

Kalbimin hızlandığını hissediyorum.. Ellerim titreyecek ve düşüreceğim diye düşünmeden edemiyorum.. Bu nasıl bir mutluluk, hiç bu kadar güzelini görmemiştim.. Gözlerim kamaştıkça mutlu oluyorum, başım dönüyor, baktıkça tekrar gözlerim kamaşıyor, çok uzun bakamıyorum misketimin yüzüne.. Evet, misketimin diyebiliyorum.. Benim oldu değil mi artık.. Ne olur benim olsun, söz veriyorum kimsenin sevmeyeceği kadar çok seveceğim.. Onu hiç kaybetmeyeceğim, burada birinin onu attığı gibi.. Yanımdan hiç ayırmayacağım onu..

Onu kaybeden arıyor mudur? Hiç sanmıyorum, üzerinde çizikler var.. Kim bilir ne kadar kötü davranmıştır.. Bilerek atmıştır belki.. Hak etmemiştir ki zaten bu güzelim misketi o.. O benim baktığım gibi bakamaz.. Gelir “o benim, ver bana” derse de vermem.. Ben buldum artık.. Benimm.. Atmasaydı!.. Kaybetmeseydi!.. Zorla isterse de dövüşürüm onunla.. Daha önce hiç kavga etmedim, bilmem pek ama.. Daha önce kavga etmeye değecek bir şeyim olmadığındandır herhalde.. Yumruklarımı sıkar dikilirim karşısına.. Bir de dudaklarımı ısırırım, korkar.. Kararlılığımla başa çıkamayacağını anlar.. Döner gider.. “O cam misket için uğraşmaya değmez” der, bilirim.. Herhalde kaybettiğini bile fark etmemiştir ki hem.. Sadece benim bulduğumu görünce kıymete biner onun için.. Ama o kadar kıymetini bilseydi burada bırakmazdı, kaybetmezdi onu..

Bir bakın şuna ya.. Eşsiz.. Belki size biraz küçük gelebilir.. Sıradan olduğunu düşünebilirsiniz bakmayı bilmeyen yetişkin gözleriniz ardında.. “Kocaman demir bilyeler var, onlar daha gösterişli değil mi?” dersiniz.. “Daha süslü mika misketlerin de var daha”.. Bundan daha farklı ve güzel bir sürü misket gösterirsiniz bana eminim.. İki, üç süslü misket görseniz, belki itersiniz bunu ellerinizle.. Ama ne anlarsınız siz benim çocuk gözlerimin zevkinden.. Biraz önce dünyanın en güzel misketini buldum ben.. Bakın bir kere daha, siz de bakın.. Hiçbirine benzemiyor o.. Ne kadar farklı hepsinden.. Ne kadar..

Parmaklarımla silip silip tekrar tutuyorum güneşe.. Sanki üzerinde olan birkaç küçük çizik silince çıkacakmış gibi.. Ah onlar da olmasaydı üzerinde.. O narin yapısına yakışmış mı? Nasıl izin vermişler çizilmesine.. Daha önce her kiminse, kızıyorum.. Aptal çocuk.. Kıymet bilmez şımarık.. Ah ilk benim olacaktı ki diyorum böyle.. Nasıl bakardım ben sana.. O çizikler hiç gitmeyecek biliyorum.. Ne kadar ovsam da, ne kadar yıkasam da.. İşlemişler o narin yapısına, kazınmışlar yılların çizgileri..

“Aslında çok belli olmuyor be” diyorum.. Kime göstersem “ne çiziği yahu” diyor.. Sadece dikkatle bakan gözlerim görebiliyor belki de.. Bir sarrafın en değerli taşını inceler gözleri ile inceliyorum.. Bakışlarım sarıyor yuvarlak hatlarını.. Dışına bakıp içini görüyorum.. Hani aslında bundan daha güzelini bulmam imkansız diyebiliyorum da, yine de “ah keşke onlar da olmayıverseydi” diye içim burulmuyor değil bazen.. “Bir daha kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim” diyorum.. “Ben seni hiç kaybetmeyeceğim!”.. Ardından gülümseyip bi öpücük konduruveriyor, göz kırpıp “gel buraya” diyor, atıyorum cebime.. Çizikleriyle seviyorum onu..

Her yerde elimde.. O kadar güzel ki, cebimdeyken bile gerçekten orada olduğunu, ona dokunduğumda anlayabiliyorum ancak.. Sanki onu buluşum bir hayalmiş gibi korkuyorum dokunmasam.. Yürürken bir yandan parmaklarımla onu seviyorum.. Dışımdan başkalarıyla, içimden onunla konuşuyorum.. Anlayabileceklerini bilsem, herkese göstermek istiyorum.. “işte bakın, ne kadar güzel değil mi?”.. Ah bir görebilseniz siz de ondaki güzelliği benim gördüğüm gibi.. Ama çocuk olmanız gerekiyor belki de..

İşte yüzüme işlenmiş bu huzurlu ifade onun eseri, bilmiyor musunuz?.. Peki ayaklarımı yerden kesenin, onun kanatları olduğunu da mı göremiyorsunuz?.. Ne yazık.. O zaman belki bundan sonra farklı bakmayı deneyebilirsiniz.. Ne zaman yolda elleri cebinde, başı eğik, ayaklarını sürüyerek yürüyen ama gözlerinin içi gülen bir çocuk görürseniz, bilin ki onun cebinde dünyada eşi bulunmayan güzellikte cam bir misket var.. Başı önde, gözleri yerde olduğuna aldanmayın siz.. Ne yerde başka bir tanesini aradığından, ne de mütevaziliğinden.. Bundan sonra bilin ki; aslında o artık hepinizin üzerinde uçuyor.. Ve aslında size yukarıdan baktığı için başı önde, gözleri yerde..

İşte ben böyle bir çocuğum.. Hayatım boyunca sizin görmeyi beceremediklerinizle mutlu olacağım.. Herşeye tepeden bakmayı bilip, kimsenin farkına varamadığı tatlara doyacağım.. Kimbilir?.. Belki bir gün ben de ağır bir kravat takacağım, ben de acı kumaştan ütülü bir pantolon giymek zorunda kalacağım.. Ama cebinde hep o cam misketim olacak.. Gün gelip, renkleri solsa da zaman zaman dünyanın, çıkarıp misketimi, onun içinden mavi-yeşil bakmayı bileceğim..
[/SIZE]


Kerem Murat Özdemir 'den Alıntıdır!
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 03-29-2024, 05:00 PM