:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Mehmet Coşkundeniz Yazıları
nazarboncuqu
#1
SENSİZLİK

En acı yalnızlık, senin verdiğin yalnızlık oluyor.sen yokken birşey düğümleniyor boğazıma,yutkunamıyorum.nefes alamıyorum,sıkışıyor kalbim.bulunduğum yerde yığılıp kalacakmışım ve birdaha hiç kalkamayacakmışım gibi geliyor bana.

Oysa senden öncede yalnız kaldı bu yürek.gidenlerin bıraktığı tortuyu taşımayı bildi.bir tek sen böyle çaresiz bırakıyorsun beni.bir tek sen yokluğunla beni ölüme taşıyorsun.

Ama elini uzattığında değişiyor herşey. Yokluğunun dilimde bıraktığıo acı tat, kalbimdeki o ağrı,yüzümdeki o üzgün tavır kayboluyor. yüreğim deli bir ırmak gibi çağlamaya başlıyor.hiç bitmeyene bir çoşkunun içinde buluyorum kendimi. bakşa hiç bir duygu sana yakın olmanın,seninle olmanın verdiği hazzı vermiyor bana.

Gördüğümde seni titriyorum.bir yaprak gibi sallanmaya başlıyorum.saklayamıyoum güşülerimi.sevinç duygusu yüzümden bütün hücrelerime yayılıyor."ne güzel" diyorum.."yaşamak ne güzel"...

Gerçektende öyle... seninleyken hiçbirşeyden korkmuyorum.her zorluğu yenebilecek gücü sen veriyorsun bana...yetersiz kalıyorum,bu aşkı anlatacak kelime bulamıyorum. Yaptığım herşeyde,gittiğim heryerde sen de oluyorsun.... yinede seni sana şikayet etmekten başka çarem yok. zamansız gidişlerin felç ediyor ben,yapma... böylesine severken seni,yokluğunun acısına dayanmak kolay olmuyor.hani sen varken tıkır tıkır işleyen zaman, yokluğunda duruyor.ne geceler geçiyor, ne gündüz.... ne içtiğim suyun tadı var,ne yediğim yemeğin.

Sitemimdir,doğru. Yokluğunun bu kadar dayanılmaz olduğunu söylemeyip de saklasam kime faydası olacak? Bunu anlatabilirmiyim ki sana ?

Gitme yar, sensizliğin o korkunç girdabında tek başıma bırakma beni.seni yaşamak istiyorum, seni ve senden başka kimse kandırmayacak beni...



Mehmet Coşkundeniz
Ara
Cevapla
nazarboncuqu
#2
VAZGEÇİLMEZİM

İnsanın içine işleyen bir ayaza ev sahipliği yapan kış sabahında, seni düşündüğümde içime yayılan sıcaklığın, dışarıdaki iki metre karı bile eritebileceğini düşünüyorsam...
Uykudan yüzümde mutlu bir gülümseme ile kalkıp benimle birlikte uyanan güne senin adını veriyorsam...
Evimin bütün duvarlarında senin yüzünü görüp, bana baktığını hissediyorsam...
Ve bu beni her gün hep aynı şekilde heyecanlandırıyorsa...
İçtiğim çayın şekeri, sigaramın dumanı, kahvaltımın her lokması sen oluyorsan...
Sokakta bana bakan her insan, yüzümdeki tarifsiz sevinci görüp hayrete düşüyorsa...
Sevdiğin şarkıyı defalarca başa alıp bıkmadan defalarca dinleyebiliyorsam...
O şarkının her sözüne seninle ilgili ayrı bir anlam yüklüyorsam...
Yüzlerce kişinin arasında bile kadehimi sadece senin şerefine kaldırıyorsam...
Başımı döndüren şeyin aslında içki değil, sana olan aşkım olduğunu biliyorsam...
Yorucu bir günün sonunda ufacık bir sözünle, bir gülüşünle uzun bir tatilden dönmüş gibi enerji doluyorsam...
Ve o enerjiyle hiç uyumadan günlerce çalışabileceğimi duyumsuyorsam...
Gün boyu saatleri, dakikaları sayıp 'Neden geçmiyor bunlar' diye hayıflanıyorsam...
Ve hep seninle buluşacağımız anı bekliyorsam...
Kitap okurken seni düşünmekten kendimi alamayıp aynı satırı defalarca tekrar ediyorsam...
Sonra sana bunu anlattığımda birlikte ne kadar güleceğimizi düşünüp keyifleniyorsam...
Seninle ilgili planlar yapıyorsam...
Sadece varsayımlara dayalı olsa bile o planları mükemmelleştirmek için her ayrıntının üzerinde dakikalarca düşünüyorsam...
İzlediğim filmdeki başrol oyuncularının yerine kendimizi koyup 'Biz olsaydık böyle yapardık' diyorsam...
Yüzyıllardır sevgililerin kullandıkları klasik sözcüklerin benim duygularımı anlatmaya yetmediğini fark ediyorsam...
Yine de bunları söylemekten hiç ama hiç bıkmıyorsam...
Aşkımın coşkusunu sana yansıttığımda senin de bana aynı coşkuyla karşılık vereceğini biliyorsam...
Kahkahanın en güzelini seninle atacağımı, yemeğin en güzelini seninle yiyeceğimi, içkinin en keyiflisini seninle içeceğimi düşünüyorsam...
'Hayatının en anlamlı şeyi ne' diye sorduklarında tereddüt bile etmeden senin adını verebiliyorsam...
Sen benim için vazgeçilmez olmuşsun demektir...

Mehmet Coşkundeniz
Ara
Cevapla
nazarboncuqu
#3
BUZ TUTAR İÇİN...




O gidecek ve sen bakacaksın. Kimse olmayacak yanında, acını yalnız yaşayacaksın. Aşkı tek kişilik yaşamanın mevsimidir şimdi. Bahar da olsa yaz da, kış hüküm sürecektir sende. Buz tutacaksın… Herkesin buram buram terlediği güneşli bir günde üşümenin ne demek olduğuınu öğreneceksin.
Tüm renkler, dönüş tarihinin belli olmadığı bir yolculuğa çıkmıştır. Baktığın her şey ya gri. Ya siyahtır.hayata dair hiçbir şey ilgi alanına girmez. Öylece bir köşede, sessizce, gözyaşlarını içine akıta akıta oturup durursun.Ne dostlarını görmek istersin, ne de söylenecek bir tek sözü bile duymayı.

[ Neden ben? ] diye bin kere soracaksın kendine. [ Hak etmedim bunu ] diye hayıflanacaksın. Merak etme, her terk edilen hak etmediğini düşünmüştür. Hiçbir farkın yok onlardan; ama, sen, terk edildiğini de kabul etmiyorsundur. [ Neden gitti? ] sorusu gelecek ardından.Bulduğun yanıtları beğenmeyip gidişine bir başka bahane arayacaksın. Hiçbir bahane gerçek nedeni anlatmayacak.Çünkü aslında başından beri gördüğün; ama, bir türlü kabullenemediğin o gerçeği bir kez dile getirirsen, zaten buz tutmuş bedenin, parça parça dağılacak.Bunu bildiğin için bahanelerin arkasına saklanacaksın.

Sevmemiştir seni. Sevmişse de, senin onu sevdiğin kadar sevmemiştir. Suçlayabilir misin onu? Sen sevdin diye sevmelimiydi seni? Şart mı bu? Değil elbette; ama, gel de bunu yüreğine anlat. Anlatamayacaksın. Yürek bunu kabul etmez çünkü. Sen [Seni benim kadar kimse sevemez] diye sayıklarken ya da [Benim kıymetimi bilemedin] diye suçlarken onu, o, senin ne halde olduğunu bilmeden, bilse bile umursamadan, [ Her seçim bir vazgeçiştir ve her seçim bir başlangıçtır ] sözünü kanıtlarcasına yeni bir menzile doğru yol almaya başlamıştır bile.

Senin seçiminse _kış_ı yaşamaktır, o zaman yaşayacaksın. Hiçbir kış, yaşanmadan bitmez. Kışı atlayıp bahara, ondan sonra da yaza ulaşamazsın. Birçok kez donarak öleceğini düşünerek, gözyaşların buz kristallerine dönüşerek, soğuğun verdiği acıdan nefesin kesilerek, ılık bir rüzgarı sarı sıcak güneşi düşleyerek dibine kadar, titreye titreye yaşayacaksın. Sonra bir gün pencereden güneşin girdiğini, yanaklarında donan gözyaşlarının eridiğini, içindeki titremenin hafiflediğini, renklerin gittikleri yerden döndüğünü, susturduğun tüm dostlarının yeniden konuşmaya başladığını göreceksin. Bir gülümseme yayılacak yüzüne, oturduğun o köşeden kalkacaksın ve baharın kokusunu içine çeke çeke, güneşin ve sıcağın keyfini çıkaracaksın…Bir başka kış-a kadar…



Mehmet COŞKUNDENİZ
Ara
Cevapla
nazarboncuqu
#4
Hayallerimiz kavuşur

Bu kentin sokakları sensizken öyle yabancı ki bana, bazen nerede olduğumu unutuyorum, kayboluyorum. Aslında ben, sensizken kim olduğumu bile hatırlamıyorum. Bir korku içimde, öylece dolaşıyorum, yersiz ve kimliksiz. İçimdeki yangını söndürmek için su değil, seni arıyorum. Gece bir ateş gibi, körüklüyor sensizlik yangınını. Sana dair bir iz bulsam düşeceğim peşine. Nerede olursan ol bulacağım seni ama yok... En küçük bir izini bile bırakmamışsın giderken.

'Çok sevmek' bu olsa gerek. Yokluğunda bile seni böylesine yaşıyorsam ve tüm hücrelerimde sadece seni taşıyorsam başka açıklaması olabilir mi bunun? Öyle ya, ben çok sevdim seni çok... Bir insan bir başka insanı bu kadar sevebilir mi, bilmiyorum. Ah, bilsen nasıl özlüyorum seni... Şimdi burada olsan ve sadece havadan sudan konuşsak bile yeter bana. Bir kez daha gözlerine bakmak, bir kez daha gülüşünü duymak için neler vermezdim ki....

Sadece hayal kuruyorum şimdi... Kapı çalıyor, açıyorum ve seni görüyorum karşımda. Sanki dün birlikteymişiz gibi, rahatça giriyorsun içeri. Elinde bir şişe şarap, "Haydi aç da içelim" diyorsun bana. "Bu evin en çok nesini seviyorum biliyor musun?" diye soruyorsun. Yüzüne bakıyorum merakla ve veriyorsun cevabını; "İçinde aşkı ve seni barındırmasını..."

Bilmiyorsun ki, sen gittiğinden beri aşk adımını atmadı bu eve. Bir tek ben varım artık evin içinde, hiçbir şey eskisi gibi değil. Epeydir kapağını açmadığım kitaplarım, her birine kokun sinmiş eşyalarım küskünler bana biliyorum. Seni düşünmekten hiçbirine zaman ayıramıyorum.

Hayal devam ediyor, seni alıp o çok sevdiğin yeşil kanepeye oturtuyorum. "Nerelerdeydin?" diye sormak istiyorum ama sorularımla seni sıkmaktan korkuyorum. Oysa çıldırtan bir merak bu. Bensiz mutlu olup olmadığını öğrenmek istiyorum mesela... Sahi mutlu musun? Gittiğin herde huzurlu musun? Yoksa benim gibi yarım ve kırık mısın?

Şarap kadehlerimizi tokuşturuyoruz "Neyin şerefine?" diye soruyorsun, bilmezmiş gibi. Ben hep kadeh kaldırırken "Sana ve bana" demedim mi? Öyleyse, hayal de olsan yine "Sana ve bana" kalkacak kadehlerimiz. Madem en güzel zamanlarımızı birlikte yaşadık, madem aşka dair paylaşmadık hiçbir şey bırakmadık, bu gece de öyle olacak. Yan yana uzanacağız kanepede. Tenin tenime, dudakların dudaklarıma değecek. Bir ürperti gelip yerleşecek bedenlerimize. Gece maviye dönüşecek, tenine yakamozlar düşecek. Zamanlar silinecek, mekanlar yok olacak. Bir biz kalacağız, bir de bizi yakan aşk ateşi....

Hayal dedim ya, sonu yok bunun. Sensizlikle baş edebilmenin tek yolu bu. Kimbilir, belki bir yerlerde sen de beni hayal ediyorsundur. Ve kimbilir biz kavuşamadık ama belki hayallerimiz kavuşur...


Mehmet Coşkundeniz
Ara
Cevapla
nazarboncuqu
#5
Karşımdasın. Elimi uzatıp dokunabiliyorum sana. Ne büyük mutluluk bu... Gördüğüm en güzel şeysin. Senden öte tanımladığım başka hiçbir şey yok. Her şey senin adınla anılıyor benim dünyamda. Bütün çiçekler sen, bütün yıldızlar sen... Bir sanat eserisin, bakmaya doyamadığım. Tanrının bana armağanısın, ve artıyor her geçen gün sana hayranlığım. Yüzünde kuşlar, gözlerinde hayatın ta kendisi var. Öyle gerçeksin ki...
Gözümü açıyorum sen, kapıyorum sen... Hiç bitmeyen serüven... Günümün en keyifli anı, uykumun en tatlı rüyası... Seni soluyorum, havadasın. Seni kokluyorum, doğadasın. Hele şimdi sonbaharsın. Ya da sonsuz bahar. Seni yaşıyorum, canımdasın. Canımsın... Sarılsam sana, bin yıl geçse, bir an bile ayrılmasak... Ten tene, yürek yüreğe sonsuz baharın en aşk dolu iki yaprağı olsak... Ağaç ağaç gezip, yeşersek, açsak. Yere düşsek, kalksak... Seni bilsem, bir tek seni. Seni görsem, bir tek seni... Sesin sarhoş etse beni... Öyle içimdesin ki...
Bir saniye iste benden sensiz geçirdiğim, veremem. Sensiz geçecekse geçmesin zaman, istemem. Seninle yeniden doğdum, yeniden doğuşun kanıtıyım ben. Senden önce geçen zamanı, sana ulaşmak için yürüyerek geçirmişim, kimmişim bilememişim. Şimdi başımı çevirip geriye bakmıyorum bile. O yol yüründü ve bitti, artık seninle yürünecek bambaşka bir yol var önümde. Yorgunluk nedir bilmeyeceğim, hiç şikayet etmeyeceğim ve bir tek adımda bile tökezlemeyeceğim uzun, aşk dolu bir yol... Öyle aklımdasın ki...
Ah, sensiz kalmıyor muyum bazen yıkasım geliyor gördüğüm bütün duvarları. Ardında seni bulurum sanıyorum. Ne ayrı koyduysa bizi, zaman ya da yollar, bir kalemde silesim geliyor. Sana dokunmamı engelleyen ne varsa, bir kadehi yere çarpıp tuzla buz eder gibi parçalamak istiyorum. İsyanım taşıyor, kendi öfkemden korkuyorum. Ve kavuşmak... Bunu düşünmek içimde kırılmış bütün aynaları tamir ediyor. Mavi bir yağmur başlıyor, ıslanıyorum. Maviye boyanıyorum. Öyle özlüyorum ki...
Sen ol, hep ol, benimle ol, bende ol... Sendeyim ben, yüreğimi koydum yüreğinin üzerine. Aşk bu, başka isim arama. Hem de en koyu, en deli, en tutkulu... Öğreneceğim çok şey var sana dair. Bilmediğim çok şey var. Ama bir şeyi öyle iyi biliyorum ki... Seni öyle çok seviyorum ki...


Mehmet Coşkundeniz
Ara
Cevapla
nazarboncuqu
#6
Bir başıma bu kentin sokaklarında yürüyorum. Üşüyorum. Ne kadar uzaksan bana o kadar soğuyor hava. Sen yoksa, sıcaklık hep mevsim normallerinin altında. Bu yüzden meteoroloji raporları umurumda bile değil. Kar mı yağıyor yoksa yağmur mu bana ne? Ben senin hasretinle sırılsıklamım zaten,daha ne kadar ıslanabilirim ki?

Burada mısın değil misin belli değil. Bazen gidişlerin kahramanı oluyorsun, bazen sonsuz kalışların. Doyumsuz gecelerdesin kimi zaman, bazen de yalnız karanlıklardasın. Bitmek bilmez bir şarkısın ama ben mi notaları yanlış basıyorum da sen bu şarkıyı söyleyemiyorsun? Neden susuyorsun?

Aşkın sessizliği ne kadar korkunç olur bilir misin? Bir tek kelimeye hasret geçen gecelerin hesabını soracağın kimse de yoktur üstelik. Kendi kendiyle konuşana deli derler ya, beni çoktan akıl hastanesine kapatmaları gerekirdi. Hem de iflah olmaz hastalar bölümüne…

Yokluğuna alışmaktan korkuyorum,ne kadar kötü… Yokluğunu yürüyorum sokaklarda. Yokluğunu içiyorum kadeh kadeh. Hiç gelmeme ihtimalin bir idam mahkumuna dönüştürüyor beni. Hiçbir şey yapmadan beklerler ya hücrelerinde, ölümün soğuk nefesini hissederek… Anlamlı olan bir şey yoktur onlar için.Belki de bir an önce ölmektir akıllarından geçen ,bu bekleme işkencesi bitsin diye…Bu yokluk hissi öldürecek beni…

Gelebilme ihtimalinse yüreğimdeki kuşları havalandırıyor,kanat seslerini duy. Gelmek iste bana. Bir görsem yüzünü,ah bir dokunsam sana…

Göreceksin,sevdanın çiçek çiçek açtığını umudun bir yangın gibi alev alev ikimizi birden sardığını. Anladım ki mümkün değil seni sensiz yaşamak. Ben o gönlü genişlerden değilim. Madem içimdesin, yüreğimde taşıyorum seni,o zaman yanımda da olmalısın. Sensiz yaşanmayacak bu aşk ötesi yok..

Şimdi yalnız geceleri seviyorum. Seni yıldızlarda buluyorum. Daha bir dayanılır oluyor sensizlik sancısı. Mümkünü yok çıkmayacaksın aklımdan, bu yüzden gece, el ayak çekilmişken, hiçbir ses yokken sen ve gece.. Zaman geçer,her şey unutulur, bir örtüyle kaplanır acılar ama… BİR TEK SENİ UNUTAMAM.
Ara
Cevapla
nazarboncuqu
#7
Kadın Melek


Bir melek gibi,sevgi vermek için gönderilmiş dünyaya.Karşılık beklemeden sevmenin,fedakarlık yapmanın,şefkatin ne demek olduğunu öğretmek için.Bıkmadan anlatmak üzere,sabretmek üzere,her türlü kabalığa,aşağılanmaya,alay edilmeye,yalanlara,ikiyüzlülüğe dayanmak üzere gönderilmiş.Dayanıklılığı, ne kadar anlayışlı olduğu ve kararlılığı test edilsin diye dünyada kadın.

Bu melek,aşkın kılığına bürünüp gelmişse kapınıza,dünyada sizden daha şanslı bir erkek olamaz.Ama görmeniz gerekiyor,anlamanız gerekiyor.Kapıya gelen herhangi biri gibi davrandığınız an meleği küstüreceğinizi ve onun bir başka kapıya doğru yola çıkacağını bilmeniz gerekiyor.O melek,aşkı sunmaya bu kadar hazırken siz burun kıvırırsanız,bir başka meleğin de kapınıza uğrama olasılığını yok denecek kadar azaltırsınız.

Kapınıza gelen o kadını,hayatınızın sonuna kadar bir melek olarak yaşatmayı başarırsanız ne mutlu size.Ama bu hiç de kolay değil.Kırılgan,alıngan,ilgisizliğe tahammül edemeyen,dünyanın merkezi olmak isteyen,sevgiye her daim aç,zaman zaman yırtıcı bir kaplan gibi saldırgan olduğunu unutmamalısınız.O,size her şeyini vermeye hazır ya,sizden de aynı şeyi bekleyecektir.Bir erkeğin bunu yapabileceğini de bilir.Yapamayacağınız şeyi istemez zaten.Ama yapabilecekken yapmamanız halinde er ya da geç size bunu ödetecektir.

Hayır,klasik bir intikamdan söz etmiyorum.Bir kadının hesap sorma yöntemi ya da öç alma yöntemi erkeklerinki gibi dümdüz bir şey değildir.Onların her şeyi ince ince hesaplayan,planlayan beyinleri öyle kusursuz bir kurgu yapar ki, siz bir şeylerin değiştiğini anladığınızda ne yazık ki çok geç olur.Kadının,isteyip de elde edemeyeceği hiçbir şey yoktur dünyada.Hayatınızı isterse,onu da ele geçirir.Direnemezsiniz bile.

Bir melek,kötülük yapamaz bilirsiniz.Kadının yaptığı da kötülük değildir aslında.Ama nasıl ki kendisi,dünyada çok şey için sınava giriyor,sizden de beklediği onun için bazı sınavlar vermeniz ve o sınavlardan da başarıyla çıkmanızdır.Bir kadının koşulsuz desteğini alan erkeğin sırtının yere gelmesi mümkün değil.Emin olun,hayatınız hep iyi yönde değişecektir.Onun zengin ruhu,yaratıcılığı,hayal gücü,size,tahmin edemeyeceğiniz dünyaların kapısını açacaktır.Bir melek varsa hayatınızda onu melek olarak yaşatmak için çaba gösterin.

MEHMET COŞKUNDENİZ
Ara
Cevapla
nazarboncuqu
#8
YALANLAR SÖYLE BANA

Epey olmuş, not etmişim bir yana... Yıllar önceden kalma bir konuşma. Ne kaldıysa aklımda yazmışım.

Diyor ki notlarım: Aslında bir "yalan" avutacaktı onu. Gerçek umurunda değildi. Kalbinin beklediği tek şey biraz avutulmaktı işte. Sevdiği, onu sevmiyorsa bile seviyorum desin istiyordu. Adam belli ki hiçbir zaman istediği gibi sevmeyecekti onu. Ansızın çalmayacaktı kapısı mesela. Bir sabah çalıştığı masaya bir buket çiçek bırakılmayacaktı. "Bu şarkıyı anımsıyor musun?" diye sormayacaktı telefonun diğer ucundan. Birlikte bir yemek pişirilmeyecekti asla ve domatesler doğranırken haberlere birlikte kederlenilmeyecekti. Şefkatle okşanmayacaktı ateşlenmiş alınlar. Aşk için ertelenmeyecekti hiçbir iş...

Ve... Terk edilmeyecekti hiçbir "alışkanlık"... Sıradışı olmayacaktı bu ilişki. Bütün bunları biliyordu ama birisi ona tersini söylesin istiyordu. Biri ona "özel" olduğunu, her şeyin düzeleceğini, bütün bunların geçici olduğunu söylesin istiyordu.

Sevilmemekten eskimiş kalbi bir yalanla tadilata girsin istiyordu. Razıydı, yeter ki biri kandırsaydı onu. İyi bir şey söylesin birileri, desin ki mesela "Aslında seviyor seni. Ama gösteremiyor sevgisini. Belli edemiyor işte. Öğrenmemiş nasıl sevilir bir insan? Hepsi böyle biliyorsun. Ama ben anladım, çok seviyor seni. Sen görmedin dün, arkan dönüktü ama öyle güzel baktı ki sana... Suskunluğu içine kapanıklığından, sevgisizliğinden değil inan bana."

Böyle desin istiyor birileri.

Kandırıyorum onu.

Duymak istediklerini söylüyorum.

Bir parça teselli bulsa da, o aslında sevdiğinin yalanlarını istiyor...

Eski notlarımı okurken bunu bir yana ayırıyorum. Düşünüyorum da, gittikçe büyüyor kandırılma isteğimiz galiba...

Gerçek olduğundan daha ağır geliyor çünkü artık. Daha dayanılmaz, daha kaldırılmaz oldu... İç karartan, umutsuzluğa alıştıran, bezdiren, hani olmasa daha iyi olur bir hale geldi. İşte bu yüzden artik kimin umurundaki gerçek?

Kimin umurunda yani dayanılmaz sesli bir adamın bir ses yarışmasında ön sıralara çıkması? Kimin umurunda, ciğeri var mı yok mu bilinmez insanların köşe başlarında yol tutması? Kimin umurunda gözümüze baka baka var olanı yok diye gösterenler? Kimin umurunda her akşam yok olanı varmış gibi anlatanlar?

Geçtiğimiz günlerde Pakize Suda "Genç kızlar kandırılmak istiyor" diye yazdı. Nicedir aklımdaydı aşk ve yalan yazmak. Tam da üstüne geldi Pako'nun yazısı.

Üstelik sadece genç kızlar değil kandırılmak isteyenler...

Sıraya girdik hepimiz... "Dertli gönlümüze bir yalan daha söyleyiniz, ömrümüz mutlulukla nihayet bulsun" diye beklemekteyiz.

Bal gibi fakındayız oysa. Yazının başında anlatılan sevdalı gibi... Olmayacak bir iş ama birisi "olur" desin diye bekliyoruz... Bir yalanla avunacak kalbimiz... Hepsi bu!

Mehmet Coşkundeniz
Ara
Cevapla
nazarboncuqu
#9
SENDEKİ O ŞEY

Bir şey var sende bir şey, bulamıyorum. Beni nasıl bu hale getirdin, anlamıyorum. Yüzümde bir gülücük, içimde sonsuz enerji, güne keyifle başlayıp, keyifle bitiriyorum. Aşka küskün yüreğimde yeniden kelebekler uçuyor. Neredeyse yaz bitecek ama ben sanki baharı daha yeni yaşamaya başlıyorum.
Bir şey var sende adını koyamıyorum. Nereye baksam seni görüyorum. Kiminle konuşsam sen oluyorsun. Sen olunca, başka hiçbir şey umurumda olmuyor. Senin adını heceliyorum. Yanımdasın, değilsin fark etmiyor. Her anımda seni yaşıyorum.
Bir şey var sende, nedir bilemiyorum. Seninleyken bile seni özlüyorum. Yollarım hep sana çıkıyor, ben sana yürüyorum. En güzel çiçekleri toplayıp demet demet sana vermek istiyorum. Gök kubbenin en hoş sedası olup dünyaya sadece senin adını haykırmak, sadece sana duyduğum hayranlığı anlatmak istiyorum.
Bir şey var sende, bir türlü anlayamıyorum. Uçsuz bucaksız, masmavi bir deryasın sanki ve ben yüzlerce fırtınayla savaşmış geminin yorgun kaptanı gibi senin kıyılarına vuruyorum. Maviyi bir tek sana yakıştırıyorum. Sen mavi oluyorsun, ben sana bakarken kendimi kaybediyorum. Sessizlik dağılıyor, sesin kulaklarımdan yüreğime akıyor, bütün şarkıları sana armağan ediyorum.
Bir şey var sende, dilimin ucunda, söyleyemiyorum. Yalnız gecelerime inat, şimdi karanlığı milyonlarca yıldızla aydınlatıyorum. Her yıldız sensin, gecemin yıldızı, kalbimin yıldızı, sevdamın yıldızı, ömrümün yıldızı oluyorsun. Yoksan, kaldırıyorum başımı göğe, senden milyonlarcasını görüyorum. Her gece yıldızlarla sevişiyorum.
Bir şey var sende, soramıyorum. Seni kimse görmesin, kimse bilmesin istiyorum. "Bana kal, benim ol" diye adaklar adıyorum. Yalancı aşkları, tükenmiş sevdaları kendi tarihimin sayfalarına gömüp yeni bir defter açıyorum, bir tek seni yazıyorum. Yaz yaz bitmez öykülerin kahramanı oluyorsun, senin maceralarını anlatıyorum.
Bir şey var sende, tanımlayamasam da işte ben o şeyi arıyorum. Seni, nefes nefese gecelere, deli sevişmelere, sevdaya uyanan sabahlara, bitimsiz günlere davet ediyorum. Gel benimle, aşkın da, tutkunun da en koyusunu yaşayalım. Bir kalbi keşfetmenin hazzına yeniden varalım. Bir tende erimek neymiş, hatırlayalım. Menzilimiz olmadan, nereye varacağımızı sormadan, aşkın rehber olduğu bir yolculuğa çıkalım. Buradayım, yolun başında.... Bekliyorum...

Mehmet Coşkundeniz
Ara
Cevapla
nazarboncuqu
#10
YUREGIMIN YARISI

Kimsenin yokluğu bu kadar korkutmazdı beni. Kendimi zor günlerin adamı görürdüm ya, hiçbir güçlüğün beni, bırak yıkmayı, sendeletmeyeceğini bile düşünürdüm.

Oysa şimdi yarımım. Ve sen böylesine uzakken benden, hiçbir zaman tam olamayacağımı da biliyorum. “Tasalanma” diyeceksin, tasalanmayayım; ama, kendime bakıyorum da birkaç umut kırıntısı dışında hiçbir şey göremiyorum.

Nerede olduğunu bilmek ya da döneceğin umuduyla yaşamak da kandırmıyor beni. Her sabaha sensiz uyanmaktan, her günün sensiz geçmesinden korkuyorum artık. Bu yüzden uyanmak istemiyorum “uyuduğum uykuları”…

Ve geceler… Ne yıldızları görüyorum ne gecenin sesini duyabiliyorum. Saniyelerin ne kadar uzun olduğunu görüp şaşırıyorum.

Bildiğim bütün hasret şarkılarını art arda ekleyip söylüyorum. Sesimi kendim bile duymuyorum.

Senden bir iz göreceğim diye sokaklara çıkmıyorum artık. Bu kentin her yerinde sen varsın biliyorum.

Yokluğunu kabul etmek böylesine zorken hiç olmama ihtimalini düşünemiyorum bile.

Bekleyeceğim seni. Zor olacak, çok zor olacak; ama, bekleyeceğim. Bu yarım yüreğin diğer yarısı, yani sen…Geleceksin değil mi?

Mehmet Coşkundeniz
Ara
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Düşünce Yazıları -Düşünce Yazısı Nedir ? MaSaL 0 516 04-25-2011, Saat: 11:14 AM
Son Yorum: MaSaL
  Mehmet Akif Ersoy ***Suclu*** 43 3,313 10-19-2006, Saat: 11:15 PM
Son Yorum: ***Suclu***

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 05-02-2024, 01:28 PM