:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Düşünce Dünyasının AbideLeri.. (alfabetik Sırayla)
PesmisT GirL
#21
Walter Benjamin:


(1892-1940) XX. yüzyıl kültür Felsefesinin en önde gelen düşünürlerinden Alman estetik ve yazın kuramcısı. "Der Begriff der Kunstkritik in der deustchen Romantik" (Alman Romantizminde Sanat Eleştirisi Kavramı ) adlı çalışmasıyla doktora derecesini alan Benjamin Frankfurt Üniversitesi'ne girmek için 1925'tevirgs.gif artık bir klasik sayılan Unsprung des Deustchen Trauerspiels (Alman Tragedyasının Kökeni ) bitirdi. Bu başvurusunun başarısız olması üzerine Benjamin zaten pek de sıcak bakmadığı akademik kariyer yapma düşüncesinden vazgeçti. Bir süre gazetecilik yaptığı Berlin' de Bertolt Brechtvirgs.gif Ernst Blochvirgs.gif Theodor Adorno gibi sol kanat aydınlarla tanışır. Bu adlarla yakınlık kurmasıvirgs.gif Benjamin'in -yakın arkadaşıvirgs.gif Yahudi gizemciliğinin önde gelen adı Gershom Scholem'in de etkisiyle- gençlik yıllarından beri ilgi duyduğu Yahudi gizemciliği ile Kabala'dan gitgide uzaklaşarak Marxçılığa yönelmesinde oldukça etkili olmuştur. Benjamin 1933 yılında yaklaşan felaketin farkında olarak Paris'e göç etti. Burada bir yandan dönemin gözde edebiyat dergileri için eleştiri ve denemeler kaleme alırkenvirgs.gif bir yandan da Adorno ile Horkheimer 'in çabalarıyla Amerika'da yayımlanmaya devam eden "eleştirel kuram'ın sesi" Toplumsal Araştırmalar Dergisi nı yazılarıyla destekledi. Benjamin virgs.gif sanatın biçimci çözümlemelerinivirgs.gif tarihsel bir yaklaşım oluşturmak üzere toplumsal kuramlarla birleştirir. Bilindiği üzerevirgs.gif dönemin estetik kuramlarının gündeminivirgs.gif doğa bilimlerinin erişebileceğinden çok daha köklü ve yapıcı bir evreni ancak sanatın ifade edebileceğine inanan Nietzsche belirlemektedir. Nietzsche 'nin pek çok izleyicisi aynı görüşü insan bilimleri için de savunmaktadır. Bu yaklaşımlaravirgs.gif sanata tarih içinde bir yeri uygun gören Marxçılar karşı çıkmıştır. Onlara göre bu tarihvirgs.gif siyasaldı ve sanatın doğasıvirgs.gif siyasal mücadelesi için seçtiği tarafı belirlerken tüketilmiştir. Bir başka deyişlevirgs.gif sanat kendi doğasını bile kurmaktan uzaktır; sanat yalnızca siyasal altyapının üstyapıdaki yansımasıdır. İşte çağcıl (modem) estetik kurama egemen bu iki kamp arasındaki Benjamin hem kişisel yapısı hem de ilişkilerinin sonucu daha çok Marxçılara yakındır. Benjamin in tasarısıvirgs.gif birtakım "gelişmeci" basit ölçütlere saplanıp kalmadanvirgs.gif özerk biçimde ekonomi politik ilkelere uygun olarak betimlenebilecek çerçevelerle sanatın uğraşma biçemini açığa çıkarma olarak görülebilir. Marxçıların sanatı yalnızca bir üstyapı görüngüsü olarak ele alişını böylelikle bir kenara koyan Benjaminvirgs.gif bir anlamda Nietszche 'nin ¤¤¤¤fızik görüşlerine de yakınlaşmış olur. Benjamin in görüşleri iki evrede ele alinabilir. "Goethes Walılverwandtschaf ten" ("Goethe'nin Seçmeci Yakınlıkları "virgs.gif 1922) adli yazısıyla başlayan ve Alman Tragedyasının Kökeni (1928) adli yapıtıyla doruğa ulaşan ilk evrede Benjamin virgs.gif sanatın pragmatik duruşları benimsediği tarzların açığa çıkarılmasıyla uğraşır. Kendisinin sanata "simgeci" yaklaşım adını verdiği bu noktadavirgs.gif ister eleştirmenlerce isterse sanat yapıtlarının kendilerince savunulmuş olsunvirgs.gif sanat gerçekliğin zorunlu yapılarıyla doğaüstü bir ilişki içindedir. Sanatvirgs.gif (Goethe'de olduğu gibi) boş inançlarla dolu yazgıcılık içinde ya da (XVII. yüzyıl dramalarının kimilerinde oldugu gibi) Tanrı'nın yaratma yetisinin anlaşılması için sanatın sığasına (kapasitesine) duyulan saf güvenle piyasaya ya da görücüye çıkar. Bu görüşle taban tabana karşıtlık içindeki görüşvirgs.gif Benjamin 'in "melankoli"diye adlandırdığıvirgs.gif bilim savlarına ve deneysel bilgiye karşı kuşku duyan duruştur. Melankoli sanatçı Tanrı'nın gerçekliğine erişmenin umutsuz bir çaba olduğunu göstermek için alegoriler (yerineler) ve nükteler tasarlar. Barok trajik dramaları bu tavrın tipik birörneğidir. Ne var ki buvirgs.gif öykünmeci gerçekliğin ya da simgeciliğin sorunlarına karşı aceleyle verilmiş bir tepkidir. Ziravirgs.gif sanatçıların müdahaleci pragmacılık denebilecek üçüncü bir seçenekleri daha vardır. Buvirgs.gif sanatçılarınvirgs.gif kendi etkinliklerini daha geniş siyasal bir çerçeve içerisinde algılama yetilerine bağlıdır. Benjamin'e göre sanatçılar bunu yapabilirlersevirgs.gif "tarihin açık gökyüzü alanda uyanacaklardır; ancak müdahaleci sanatın bu kesin doğasıvirgs.gif ilk dönem yapıtlarında bulanık kalmıştır. 1920'lerin sonlarından başlayarak Benjamin 'in yapıtlarınınvirgs.gif sanatın nasıl bir siyasal kimlik varsaydığını ortaya koymakla ilgili olduğu görülür. Bu evrede önemli olanvirgs.gif sanatın toplumun önüne nasıl gk- ağı ve söz konusu toplumun çalışanlarıncavirgs.gif gönüllü ya da gönülsüzvirgs.gif nasıl özümsendiği konularıdır. Böylelikle de Benjamin'in gözünde teknoloji kuramı ve tarih kuramı anlayışları daha bir ön plana çıkar. Benjamin 'in sanat ve teknoloji üzerine en önemli denemesivirgs.gif "Das Kunstwerk im Zeitalter seiner technischen Reproduzierbatkeit"dıt ("Tekniğin Olanaklarıyla Çoğaltılabildiği/Yeniden üretilebildiği Çağda Sanat Yapıtıvirgs.gif 1935). İlkel toplumsal koşullar alanda sanatvirgs.gif kutsallığın simgeselleştirilmesi gibivirgs.gif temelde törensel bir işleve sahiptir; yüksek bir "kült" (tapınç; tapılası şey) olarak değerlendirilir. Ancakvirgs.gif halkın bunlara erişme olanağı oldukça sınırlıdır. Oysa çağcıl dönemde yüksek kültürvirgs.gif sanat yapıtlarını müzelerdevirgs.gif konser salonlarında ve operalarda seçkinlere sunar. Kitle iletişim araçlarının katkısıylavirgs.gif özünü yitirmeden çoğalabilen ama ereksiz kalan sanat artık müdahaleye açık hale gelmiştir. Böylece sanatvirgs.gif siyaset gibi geniş toplumsal dinamiklerle kaynaşmıştır. Tarih kuramıvirgs.gif Benjamin'in son ürünü olan "Über den Begriff der Geschiclıte" nin ("Tarih Kavramı Üzerine" virgs.gif 1940 aynı yazı daha sonra ufak değişiklikler yapılarak "Geschiclıtsphilosophisclıe Thesen"/"Tarih Felsefesi Üzerine Savlar" adıyla da yayınlanmıştır} konusudur. Tıpkı estetik anlayışının ortodoks Marxçılıktan kopuşundan türemesine benzer biçimdevirgs.gif tarih görüşleri de "gelişme" düşüncesine beslediği inançtan yüz çevirmesine dayanır. Tarihin gidişi kökten biçimde bozulur: Kimliklerin ancak yalıtılmış ve olumsal mücadele edimleri sonucunda ortaya çıktığı inişlı sürekli bir "olma durumu" (o/nf) diye görülür. Tarihin "anlamı" kuramsal olarak kavranmaktan uzaktır bu anlam yalnızca kurtarıcı anımsamalar doğurur. Bu açıdanvirgs.gif tarihçinin görevivirgs.gif günümüz çalışmalarına ışık tutacak özgürlük mücadelelerini anlatmak olacaktır. Nazilerin iktidara geleceğinin iyiden iyiye anlaşılmasıyla 1933'te gittiği Paris'tenvirgs.gif yaklaşık yedi yıl sonra yine Nazilerin baskısı sonucu Ispanya'ya kaçarken gerekli izni alamayışının verdiği umutsuzlukla canına kıyan Walter Benjamin günümüzde de önemini geniş ölçüde korumaktadır. Ölümünün ardından denemelerinin çoğıı kitaplaştırılan Benjamin ' in diğer önemli yapıtları arasında Einbahnstrasse (Tek Yönlü Yol virgs.gif 1928)virgs.gif Berliner KindGeiJrım Neırhnhundert (1900'lerde Berlin Çocukluğu virgs.gif 1950) ve Illimunationen (Aydınlamalar virgs.gif 1961) sayılabilir.

Felsefe Sözlüğü - Bilim ve Sanat Yayınları
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#22
James Beattie

İskoçyalı filozofvirgs.gif şair ve eleştiricisi. 1735'te Kincardine kontluğundaki Lawrencekirk'te doğduvirgs.gif 18 ağustos 1803'te Aberdeen'de öldü. İlköğretim önemimde gösterdiği başarılar dolayısıyla Aberdeen Üniversitesi'nin açtığı parasız öğretim müsabakasını kazanmış ve dört yıl Mreschall Kolejinde okumuştur. Sonra da öğretim mesleğine girmiştir.

Aberdeen'de Latin grameri profesörü olmuşvirgs.gif bir taraftan da şiirler yazmıştır. Virgile'in Eglogues'unu çevirmiştir. Ahenkvirgs.gif zarafet ve duyarlılıkla süslü olan bu gençlik yazılarından utanmış ve bu eserlerin anısını unutturmak için çok çalışmıştır.

Mevki ve servetini korumak için arkadaşları onavirgs.gif kendinden fazla ilgi gösterdiler ve 1760'ta Mareschall Koleji'nde mantık ve ahlak profesörlüğüne tayin ettirdiler. Hocalığının ilk dönemlerinde pek de başarı gösteremedi.

1766'da evlendivirgs.gifİki oğlundan biri 1789'da diğeri de 1796'da ölünce Beattie teselli edilemez bir melankoliye düştü ve hayatının son yıllarını yalnızlık ve inziva içinde geçirdi. Beattie'nin İskoçya felsefesinde kendisini onurlu bir yer sağlayan düşünceleri şunlardır;

1- Kamul duyunun verdiği gerçeklerle aklın gerçekleri arasındaki derin farkı göstermiştir. Bu farklardan birincileri apaçıktırlarvirgs.gif ispata gerek duymazlar. İkincileri isevirgs.gif ancak alıl yürütmeyle bu nitelikleri kazanabilirler.

İskoçya felsefe sisteminde büyük bir rol oynayan bu farkı derinden göstermek isteyen Beattievirgs.gif kamul duyuyu şöyle tanımlar: "Eğitim ve alışkanlıktan doğmayan fakat doğadan meydana gelip birdenbire içgüdüyle ve direnilemez bir içtepi ile gerçeği algılayan veya inanca kumanda eden bir ruh fakültesidir."

Aklı da şöyle tanımlar: "Bize bildiğimiz düşünce veya oranları arama yeteneğini veren fakülte. Onsuzvirgs.gif ilk ilkelerin ve sezgisel aksiyomların ötesindevirgs.gif gerçeği keşfetmek için bir adım bile atamayacağımız fakülte.

2- Berkeley'in tinselci şüpheciliğiyle Hume'un evrensel şüpheciliğine ve herşeyi ispata çalışmak suretiyle çağdaş şüpheciliği yaratmış olan Descartes'a karşı giriştiği tartışmalardır. Bu son filozof hakkındaki düşüncelerinde Reid gibi hareket eder. Şüphecilikle savaşı amansızdır.

Beattievirgs.gif şüpheciliğin daha çok yeni zamanda bulunduğunuvirgs.gif bu sistemin Descartes'ten başlayarak Hume'de en yüksek gelişmesine ulaştığınıvirgs.gif aynı zamanda matematikçilerle fizikçilerin araştırmalarını yöneten ilkelere büsbütün zıt ilkeler kabul ettiğinivirgs.gif kamul duyunun apaçıklığı yerine akıl yürütmenin apaçıklığını koyduğunu ve nihayet şüpheciliğin beşeri inançların en meşru ve evrensel ilkeleriyle çelişik olan sonuçlara ulaştığını iddia eder.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#23
Benthamvirgs.gif Jeremy:


(1718-1832) Yararcılık öğretisi ve "en çok sayıda insana en yüksek düzeyde mutluluk" ilkesiyle tanınan Ingiliz hukukvirgs.gif ahlâkvirgs.gif siyaset ve toplum felsefecisi. Daha dört yaşındayken Latince öğrenen Bentham on iki yaşındayken hukuk öğrenimini için babası tarafından Oxford'a gönderilmiştir. Gelgelelim Benthamvirgs.gif özellikle döneminin önde gelen otoritelerinden gelenekçi William Blackstone 'un tutucu derslerinden sonravirgs.gif çok geçmeden bir hukuk uygulayıcısı olmak yerine hukukun ne olduğu üzerine yazmaya karar vermiş ve yaşamını varolan hukuk ile toplum dizgelerini eleştirip düzeltmeye adamıştır. Bentham daima yararcılık öğretisi ve "en çok sayıda insana en yüksek düzeyde mutluluk" ilkesiyle birlikte anılsa da öğreti ve ilke onun varolan kurumlarınvirgs.gif pratiklerin ve inançların yararlılığının nesnel bir değerlendirme ölçütü ile sınanmasını amaçlayan toplum eleştirisinin yalnızca başlangıç noktasını oluşturur. Bentham açık sözlü bir hukuk reformcusuvirgs.gif doğal hukukvirgs.gif doğal haklar ve sözleşmecilik gibi yerleşik siyasal öğretilerin acımasız bir eleştiricisidir. 1820'letden itibaren yapıtlarıyla saygı uyandırmaya başlayan Bentham'ın düşünceleri XIX. yüzyıl boyunca yapılan kamu yönetimi reformlarını da derinden etkilemiştir. Beccariavirgs.gif Helvetiusvirgs.gif Diderotvirgs.gif d'Alembert ve Voltaire gibi Aydınlanma fılozoflarının yanı sıra Locke ve Hume 'dan da etkilenen Benthamvirgs.gif yapıtlarında deneyci yaklaşımı kavramsal açıklığa ve tümdengelimli uslamlamaya dayalı bir usçuluk anlayışıyla birleştirmiştir. Bu bağlamda Benthamvirgs.gif usun gelenek karşısındaki önemi üzerinde duran ve terimlerin kullanımında kesinliği savunan Locke'u kendisine örnek almıştır. Nitekim Bentham' ın tüm felsefe tasarımı aslında bir açıklama tasarımıdır. Bentham neleri amaçlamamız gerektiğini göstermek için değerlerivirgs.gif insanların gerçekte neleri amaçladığını göstermek içinse ruhbilimi açık- lamaya girişmiş; bunlara uygun yönetimvirgs.gif hukuk ve ceza dizgeleri tasarlamak için de hem bir bütün olarak hem de temel terimleriyle gerçek "hukuk" düşüncesini açıklığa kavuşturmak istemiştir. Hukuku anlamakvirgs.gif haklar ve ¤¤¤¤ler gibi şeyleri anlamayı da içerir. "Anlama" nın "algılama"yla sağlandığı deneyci gelenektevirgs.gif "altın dağ" gibi doğrudan algılanamayan karmaşık şeyler deneyleyebildiğimiz basit bileşenlerine ayrılarak (altın ve dağ) çözümlenebildiklerinden dolayı anlaşılabilir hale gelirler. Buna karşın deneycilerin çözümleme yöntemi Bentham' ın çözümlemeyi düşündüğü hak ya da ¤¤¤¤ gibi terimlerin çözümlenmesinde işe yaramamaktadır. Sonuç olarak bir şeyin bir parçasına ya da bir boyutunu ondan soyutlayarak ele almanın karışıklığa yol açması büyük bir olasılıktır. Bu durum Bentham'ı "yeniden anlatım" (paraphrasis) diye adlandırdığı bütünüyle yeni ve özgün bir yönteme yönelmiştir. Bentham 'ın "anlam"ın temel biriminin sözcük değil tümce olduğunu savunan yeniden anlatım yöntemivirgs.gif yüzyılda Russellvirgs.gif Carnapvirgs.gif Quine gibi düşünürlerin geliştirdiği mantıksal çözümleme yöntemlerinin öncüsüdür. Bentham' ın bu yöntemle amaçladığı tümcedeki sorunlu sözcüğü başka sözcüklere çevirmek değilvirgs.gif sözcüğün bir parçasını oluşturduğu tümceyi başka bir tümceye çevirmektir. Yeniden anlatım yöntemi Bentham'ın "kurgusal kendilikler" diye adlandırdığı hakvirgs.gif ¤¤¤¤virgs.gif yükümlülükvirgs.gif ayrıcalık gibi terimlerivirgs.gif içinde yer aldıkları tümceleri içinde yer almadıkları tümcelere çevirerek açık tular. Kurgusal kendilikler başlarda kullanışlı gözükse de zaman içinde bunların göndemıe yaptıkları şeyler bütünüyle unutulduğundan ya da gündem dışı kaldığından bu terimler birer önyargı olarak kalmaktadır. Bu yüzden hukuku bu tür kurgusal kendiliklerden olabildiğince uzak tutmaya çalişan Bentham virgs.gif en azından bu tüt terimlerin kullanımından uzak duran açıklamalar ve temellendirmeler verilebileceğini düşünmektedir. Sözgelimi haklara ilişkin tümceler Bentham tarafından ¤¤¤¤lere ilişkin tümceler aracılığıyla açıklanır. Bentham’a göre belirli bir hak başkalarına ¤¤¤¤ler yüklenerek birine sağlanan yatardır. Kuşkusuz ¤¤¤¤ler de kurgusal kendiliklerdir ama bunlar da cezalandırma tehdidine ilişkin tümcelerle açıklanabilirler. Cezalandırma ise Bentham'a göre acı verme tehdididir. Böylelikle Bentham'ın "gerçek kendilikler" dediği şeye; yani algıyla doğrudan anlayabileceğimiz açık ve yalın düşüncelere ulaşmış oluruz. Bentham virgs.gif acı ve hazzın anlamını öğrenmek için bir hukukçuya gitmemizi gerektirmeven sözcükler olduğunu söyler. Hatta ona göre hukuk acı ve haz kavramları aracılığıyla hem hukukçulara hem de başkalarına açıklanabilir. Bentham 'a göre ahlâk ve hukuk bilimsel olarak tanımlanabilirse de böyle bir tanımlamanın insan doğasına ilişkin bir açıklamaya gereksinimi vardır. Ona göre doğanın fızik yasaları aracılığıyla açıklanması gibi insan doğası da iki temel itkivirgs.gif "haz" ve "acı" aracılığıyla açıklanabilir. Bu görüş Bentham'ın "ruhbilimsel hazalık" kuramının temelini oluşturmaktadır. İnsan doğasına ilişkin böyle bir çözümlemenin doğrudan kanıtlanmasının söz konusu olmadığını bilse de Bentham "doğanın insanı iki egemen efendininvirgs.gif haz ve acının yönetimi alcına yerleştirdiğini ' savunur. Ona göre bir yandan doğrunun ve yanlışın ölçütüvirgs.gif öte yandan nedenler ve sonuçlar zinciri acı ve hazzın krallığına tabidir. Acı ve haz bütün yaptıklarımızdavirgs.gif bütün söylediklerinizde ve bütün düşündüklerimizde bizi yönetmektedir; tabiliğinizden kurtuluşa yönündeki bütün çabalarımız da bu krallığın iyice a- çığa çıkıp onaylanmasına hizmet etmektedir. Sadece ne yapmamız gerektiğini göstermekle kalmayıp ne yapacağımızı da doğrudan belirleyen haz ve acı eyleme ilişkin açıklamaların yanı sıra kişi için "iyi'nin tanımlanmasında da temel oluşturmaktadır. Buna dayanarak Benthamvirgs.gif her bireyde varolan acı ve haz temelinde bir değer hesabı oluşturabileceğimizi öne sürer. "Haz hesabı" ya da "mutluluk hesabı" (felicif calculus) olarak bilinen bu görüşe göre haz ve acı nesnel duyumlar olup yoğunluklarıvirgs.gif sürelerivirgs.gif verimlilikleri (gelecekteki daha başka haz olasılıkları açısından)virgs.gif saflıkları (hazza aamn bulaşmaması açısından) ve büyüklükleri aracılığıyla ölçülebilirler. Bu bir eylemin ya da durumun hem nesnel olarak belirlenmesine hem de başka eylem ya da durumlarla karşılaştırılmasına olanak tanımaktadır. Bentham 'ın bu köktenci hazcılığınavirgs.gif insanın doğal olarak çıkarlarını kollayacağı yollu ruhbilimsel benciliği eşlik etmektedir. Bentham kişinin çıkarlarının toplumsal çıkar ya da diğer bütün insanların çıkarları karşısında baskın olduğunu belirtsekvirgs.gif insanların eylemlerinin amacının kendi mutlulukları olduğunu ve insanın doğal bir yetisi olan usun bu amacın uşağı olarak düşünülmesi gerektiğini savunur. Bentham in insan tekini değerlerin kaynağı olarak alan insan doğasına ilişkin bu açıklamasıyla ahlâki bir bireycilik de ortaya koyduğu söylenebilir. Nitekim Bentham 'ın ahlâk felsefesi de onun "yararlılık ilkesi" ya da "en büyük mutluluk ilkesi" diye adlandırdığı "en çok sayıda insana en yüksek düzeyde mutluluk" ilkesinin bir yansımasıdır. Bentham yararlilık ilkesini bir eylemi ya da durumu genel mutluluğu araması ya da azaltmasına göre onaylayan ya da onaylamayan ill:e olarak tamınlar ve en çok sayıda kişi için en büyük mutluluğu üretmeyen her türlü eylemin ahlâken yanliş olduğunu söyler. Mutluluk ise hazzın çokluğuna ve acının yokluğuna bağlı olarak hesaplanabilirdir. Bu bağlamda Bentham'ın ahlâk felsefesi insanın temel güdüleyicileri haz ve acıdır yollu ruhbilimsel hazcılık görüşünü de yansıtmaktadır. Burada altı çizilmesi gereken önemli bir nokta da mutluluk hesabı yapılırken her bir bireyin bir diğerine eşit olarak alinmasıdır. Sonuç olarak Bentham için ruhbilimsel hazcılik ve bencilik ile yararlılık ilkesi arasında hiçbir ııyumsuzluk süz konusu değildir. Öte yandan Bentham'ın mutluluğu artırma amacı pratik bir amaçtır ve onun bu yönde bir 1'anama kanalı yapılması ya da bezelyelerin dondurularak kullanılması gibi birçok farkli önerisi de olmuştur. Bentham'ın bu pratik amaçlı önerilerinden en önemlisi ise "panoptikon" diye adlandırdığı hapishanedir. Bentham'ın dönemin hapishanelerinde yaşanan karmaşayı sona erdirmek için tasarladığı bu hapishane modelivirgs.gif merkezdeki gardiyanların onlara gözükmeden tutukluları göz altında tuttuğu daire biçiminde bir yapıdır. Bentham özel olarak işletilmesi gerektiğini düşündüğü ve sözleşme olarak kendisinin yönetmeyi planladığı bu hapishane ile yalnızca tutukluları güvenilir birer insan haline getirmeyi değil zaman içerisinde para da kazanmayı tasarlamıştır. Ama bu tasarısı hapishanenin kurulacağı yerin çevresindeki arsa sahipleri tarafından engellenince işin sonunda hem zaman hem de para kaybetmiştir. Panoptikon tasarımına kadar önerilerin ve anlaşmaların hayata geçirilmesi için aydın yönetimlere başvurmanın yeterli olacağına inanan Benthamvirgs.gif bunun yeterli olmadığını fark ettiğinde demokrasiyi desteklemeye başlamıştır. Locke da dahil olmak üzere kendinden önce sayısız fılozofun siyaset felsefesinin temelini oluşturan doğal hakvirgs.gif doğal hukuk ve toplum sözleşmesi gibi kav- ramları benimsememiş olan Bentham virgs.gif daha önce de belirttiğimiz gibivirgs.gif bu kavramları kurgusal kendilikler olarak adlandırıp bunların bir gerçekliğinin bulunmadığını savunuyordu. Bu tür kavramlar o dönemde devlete itaatin kaynağı ve meşru devrimin koşullan nedir sorularına yanıt olarak sunulmaktaydı. Bentham itaati anlaşmaya dayandıran bu tür düşünceleri eleştirerek yönetime itaatin temellendirilmesinin yararavirgs.gif yani itaatin olası zararının direnişin olası zararından daha az olup olmayacağının hesaplanmasına dayandığını savunmuştur. Bentham ' ın bu karşı çıkışı yalnızca terim düzeyinde kalmamış hukuk dizgesinin ve yönetim dizgesinin değişmesi gerektiğini bir insan-bir oy ve gizli oy verme hakkı gibi önerilerle açıkça dile getirmiştir. Bentham 'ın bu demokratik önerileri ahlâk felsefesinin "en çok sayıda insana en yüksek düzeyde mutluluk" ilkesi ve ruhbilimsel bencilik görüşleriyle de uyumludur. Ruhbilimsel benciliğe göre herkes kendi çıkarlarının peşinde koşmak- caysavirgs.gif bu demektir ki yönetimler ve yöneticiler de kendi çıkarlarının peşinde koşabilirler. Dolayısıyla diktatörlerevirgs.gif krallara ve oligarşilere güvenilmemelidir. yönetimlerin gerçek amacı olan "en çok sayıda insana en yüksek düzeyde mutluluk" ilkesi ancak yönetim en çok sayıda insanın elinde olduğunda güvende olabilir. Eğer halkın tamamı siyasal güçle donatılırsavirgs.gif hepsi yalnızca kendi çıkarlarını izleyerek bu amaca hizmet etmiş olacaklardır. Bentham 'ın demokrasi ve yararcılık anlayışına bağlı olarak geliştirdiği özgürlük anlayışı günümüzde "olumsuz özgürlük" diye adlandırılan özgürlüğe karşılık gelmektedir. Özgürlüğü "engellemenin olmaması" olarak tanımlayan Benthamvirgs.gif bireyin engellenmediği oranda özgür olduğunu söyler. Özgürlüğün doğal olduğunu ya da bireyin egemen olduğu a priori bir özgürlük alanının bulunduğunu yadsır.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#24
Bu özgürlük açıklamasıyla bağlantılı olarak Bentham hukuku da olumsuz olarak tanımlar. Değer ölçütünü haz ve acının sağladığı göz önüne alınırsa Bentham için özgürlük haz verdiği için iyiykenvirgs.gif sınırlandırılması acı verdiğinden kötüdür. Devletin denetimi ne denli sınırliysa birey o denli özgürdür. Öte yandan Bentham iyi yönetimin temelini oluşturan toplumsal düzen için hukukun zorunlu olduğunu kabul eder. Toplumun ilerlemesinde hukukun oynayabileceği olumlu rolü kabul eden Benthamvirgs.gif hukukun kişilerin ekonomik ve kişisel gereksinimlerini karşıladığı ve koruduğu ölçüde bireyin çıkarını yansıtacağını savunmuştur. Benthamvirgs.gif kendinden önceki birçok düşünürden hak li olarak hukukun doğal hukuktan doğmadığınıvirgs.gif onun yalnızca egemenin istencinin bir buyruğu ya da dışavurumu olduğunu savunmuştur. Nitekim bir yasa ahlâk ba6ımından sorgulanabilir olsa davirgs.gif ahlâken kötü eylemler buyursa davirgs.gif rızaya dayanmasa da yine de bit "yasâ'dır. Öte yandanvirgs.gif daha önce de belirtildiği gibivirgs.gif yasakoyucunun yasa dizgesini yalnızca kendi çıkarını gözeten insanlatı genel çıkata yönlendirilecek biçimde düzenlemesi gerekir. Bir fılozoftan çok bir hukuk ve siyaset eleştirisi olarak görülmesi gereken Bentham 'ın çok sayıdaki yapıtları arasında Blackstone'un reform karşıtı gelenekçi görüşlerin eleştirdiği yayımlanmış ilk yapıtı A Fragnıent on Goveırıment (Yönetim Üzerinevirgs.gif 1776); hukuksalvirgs.gif ahlâki ve toplumsal reformlara temel olaşturabilecek ussal ilkeler oluşturmaya çalıştığı başyapıtı sayılabilecek An Introduction to the Prenciples of Moralr and L.egislation (Ahlâkın ve Yasamanın İlkelerine Girişvirgs.gif 1789)virgs.gif parlamento reformuna ilişkin demokratik önerilerini içeren A Cateıhism of Parliamentary Rıfoım (Parlamento Reformu İçin Bir Kılavuzvirgs.gif 1817) ve ancak ilk cildini yayımlayabildiği Constitution Code (Anayasa Hukukuvirgs.gif 1830) başta gelir.

Felsefe Sözlüğü – Bilim ve Sanat Yayınları
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#25
Bergsonvirgs.gif HENRY:


(1859-1941) Fransız filozof. Sezgiciliğin kurucusudur. İnsan yaşamının başlangıçta yönlendirici bir atılımla sürekli gelişme süreci içinde olduğu görüşünü savunmuştur. Paris'te doğduvirgs.gif gene orada Öldü. Yahudi kökenli Polonyalı bir baba ile İrlandalı bir annenin oğludur. Dokuz yaşına dek Londra'da kaldıktan sonra Paris'e döndü. Ortaöğrenimini Condorcet Lisesi'ndevirgs.gif sonra 1878'de Ecole Normale Superieure'devirgs.gif yükseköğrenimini Yüksek Öğretmen Okulu' nda gördü. Oğrenimini bitirince 1881'de felsefe öğretmeni olarak görevlendirildi. Önce Angerevirgs.gif daha sonra Clermont liselerinde felsefe okuttu. 1889' da L'Essai Sur Les Donnees Immediates de la Consdence adlı yapıtıyla Sorbonne Üniversitesinde felsefe doktoru sanını kazandı. Oldukça başarılı bir çalışma sayılan bu yapıtından sonra Rollin Koleji'nde felsefe öğretmenliğinevirgs.gif daha sonra Dördüncü Henri Lisesi' ne atandı. Öğretmenlik görevini sürdürürkenvirgs.gif bir yandan da felsefe çalışmalarını hızlandırdı. 1896'da Matiere et Memoirc adlı yapıtını yayımladı. Bir süre Yüksek Öğretmen Okulu'nda "konferansçı" olarak çalıştı (1898-1900). Sonra College de France'a felsefe profesörü olarak atandı. 1900' de Le Rie adını verdiği yapıtı yayımlandı. Bir süre sustu. 1907' de en büyük yapıtı sayılan ve kendisine büyük ün sağlayan Devolution Creatrice'i yayımladı. Fransa dışında da ününün yayılmasına yol açan bu yapıtın yayımından sonra uzun bir süre gene sustu. 1924' te Akademi üyeliğine seçildi. 1928' de Nobel Ödülü'nü aldı. 1932'de Leş deux Sources de la Morale et de la Religion yayımlandı. Yapıtlarında deneycilikvirgs.gif usçuluk ve görecilik akımlarına karşı eleştiriye dayalı savlar ileri sürdü. Bergson bu çalışmalarının yanı sıra değişik felsefe dergilerinde araştırmalarvirgs.gif incelemeler yayımladı. Einstein' in zamanla ilgili kuramı konusundavirgs.gif kendi görüşlerinivirgs.gif özellikle "süre" sorununu içeren bir çalışma yaptı. Bu çalışmasındavirgs.gif Einstein'ın "zaman" kavramı ilevirgs.gif kendisinin "süre" kavramının bağlantılı olduğu görüşünü savundu. Bergson felsefeye kendinden önce gelen ve yaşadığı dönemde özellikle pek yaygın olan Darwincilikvirgs.gif Lamarckçılık ve Entelektüalizm gibi akımları eleştirmekle girdi. Ona göre yaşamı birtakım değişmelerlevirgs.gif dönüşümlerle açıklama olanağı yoktur. Bu nedenle Danvin' invirgs.gif Lamarck' ın gelişim kuramları insanı anlamayavirgs.gif açıklamaya yetmez. Onlar gibivirgs.gif insanı yalnız özdek ya da tin olarak gören öğretiler de soruna çözüm getirecek güçte değildir. İnsanı anlamak başka varlıklardan yola çıkmakla değilvirgs.gif onun özünüvirgs.gif kişiliğinivirgs.gif benliğini kuran öğeleri bulmakla bağlantılıdır. İnsanvirgs.gif eski felsefenin ileri sürdüğü gibivirgs.gif yalnız gövdenin birliğinin kurduğu bir bütün" değildirvirgs.gif onun bugüne değin işlenmemiş öğelerivirgs.gif üzerinde durulmamış yönleri vardır. Bu alanların sınırları içine girebilmek için bütün önyargılardan sıyrılmakvirgs.gif yeni bir yöntemle işe koyulmak gerekir.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#26
BERGSON FELSEFESİNDE SEZGİ

Bergson anlayış gücünün gerçeği kavramadaki yetersizliğini kendi düşünce düzeni içinde başka bir virgs.gif yetiyle gidermeye çalışmıştır. Onun "sezgi" adını verdiği bu yeti yapısı gereği kişinin içevreniyle ilgilidir. Sezgi (intuition-intuıtus) içten olanıvirgs.gif özde bulunanı görme anlamındadır. Araç yapan insanın (homo faber) başlıca özelliği anlakla donatılmış olmasıydı. Bilen kişinin (homo sapiens) en önemli özelliği de kendisinde sezgi denen yetinin bulunmasıdır. Anlak dışa dönüktürvirgs.gif sezgi ise içe yöneliktir. Anlağın kavrayamadığı "süre"yi sezgiyle bilme olanağı vardır. "Homo sapiens" in bir yetisi olan sezgi özdeğe dayalı yaşamın denetimi altında değildir. Sezgi insanın yöneldiği nesne boyuna devinenvirgs.gif sürekli bir akış içinde olanvirgs.gif diriliği bulunanvirgs.gif süreç niteliği taşıyandır. Sezginin en önemli başarısı süreyi kavramasıdır. İnsanın gerçeği bilmesi sezginin gücüne bağlıdır. Sezginin bir yeti olarak ortaya çıkması kolay değildir. Kişide kendi içevrenine dönmeyivirgs.gif kendi "temel ben"inin Varlık alanına girmeyi sağlayan bir çabayı gerektirir. Bu çaba doğal eğilimlerin akışına karşıt bir girişimdir. Bu girişim ise güçlü bir içedönüş eylemidir. Sezgi bilgi kuramıyla bağlantılıdırvirgs.gif bilginin kazanılmasında başlıca kaynaktır. Bergson' un felsefesinde sezgiye dayanan yöntemin uygulandığı en önemli alan bilgi sorununun ortaya çıktığı yerdir. Ona göre bilgi kuramı belli bir ölçüde ruhbilimin ilgi ortamına girer. Bu ortamda bellek kavramıyla karşı karşıya gelinir. Bergson belleği yapısı ve niteliği bakımındanvirgs.gif işlevi yönünden ikiye ayırmıştır. Birincisi gövdeye bağlıvirgs.gif sürekli yinelenmelerden oluşanvirgs.gif kendiliğinden sürüp giden bir işleve dayanırvirgs.gif ikincisi ise anıların imgeleriyle ilişkilidirvirgs.gif "salt bellek"tir. Hangi açıdan bakılırsa bakılsınvirgs.gif bilgiyi sağlayan yetinin yaşamdan ayrılması olanaksızdır. "Salt bellek"i de bu yaşam bağlantısı içinde görmek gerekirvirgs.gif yaşamla olan bağlantı "yaşam kuramı" ile "bilgi kuramı" arasında içten bir ilişkinin bulunduğunu gösterir.
Bilginin edinilmesinde tek geçerli ilke olan "sezgi"nin kaynağı da yaşamdır. Bu nedenle sezgi-bilgi bağlantısı kişiyi yaşamın içine çeker. Ancakvirgs.gif bilgi kuramının da anlağı genel gelişimi içinde ele alması gerekir. Yoksa "anlağı genel gelişimi içinde görmek istemeyen bir bilgi kuramıvirgs.gif bizevirgs.gif ne bilgi öbeklerinin kuruluş biçimini ne de bunları hangi yolla genişletip aşabileceğimizi öğretebilir." Anlağın görevi yaşamı anlatmaktan çok oluşturmaktır. Yaşam mantık ilkelerine göre ilerleyemezvirgs.gif kimi sürelerde yanılmalara düşervirgs.gif sapar. Buna karşın evrensel bir nitelik taşıyan yaşam atılımı (elan vital) kendi doğrultusunda gidervirgs.gif değişik bölümlere ayrılarak gelişir. İşte bilgi kuramı ile yaşam kuramı arasındaki varlık bağlaşımını sağlayan ilkeyi bilmek sezginin işidir. Sezginin güçlülüğüvirgs.gif derinliği bu bağlantıyı kavramasıyla orantılıdır.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#27
BERGSON FELSEFESİNDE ÖZGÜRLÜKvirgs.gif BİLİM VE ¤¤¤¤FİZİK

Bergson' un felsefesinde özgürlük kavramı yeni bir anlam kazanır. Ona göre özgürlük başka bilgelerin ileri sürdükleri gibi bir devinme ve davranış sorunu değildir. Özgürlük yaşam atılımı içinde bir oluşvirgs.gif sürekli ilerleme ve süredir. Bu oluş ve ilerlemevirgs.gif süre durağan ve kesintili olmadığına göre özgürdür. Bilimin kökeni bilmedirvirgs.gif bilginin sağladığı olanaklarla kurulu dizge bütünüdür. Bu nedenle sürekli bir oluşvirgs.gif bir ilerlemedirvirgs.gif gelişmedir. Kendi içine kapalıvirgs.gif kendi çevresinde dönen bir bilimin geçerliği yoktur. Bu nedenle "bir bilimin genellikle başarabileceği en önemli iş kazanılmış sonuçları yeni bir birliğe sokmaktır." Bilim böylece insana yararlı olabilir. Bu yararvirgs.gif kişinin gelişim süreci içindevirgs.gif bilimle kurduğu ilişkinin gerekli bir sonucudur. Ancakvirgs.gif burada sözü geçen "yarar" pragmacılığın ileri sürdüğü anlamda değildir. Sanat bir yaratı alanıdırvirgs.gif dolayısıyla gelişimlevirgs.gif ilerlemekle bağlantılıdır. Bergson sanatın insan için yararlı olması gerektiğini ileri sürmüşvirgs.gif "yarar gözetmeyen sanatvirgs.gif yarar gözetmeyen düşünce gibi bir süstakısıdır." demiştir. Ona göre sanat bir buluşturvirgs.gif yenilik getirenvirgs.gif gelişime katkısı olan bir nesneyi ortaya koyuştur. Ancak burada sözü geçen "buluş" bilgi verilerine dayananvirgs.gif bilinen nesnelerden yola çıkan bir eylem anlamındadır. Bergsonvirgs.gif en yeni buluşların bile bilinen nesneleri bir düzene koymak olduğu görüşünü savunmuştur. Bilinen nesnelervirgs.gif bilincin akışı içinde olanvirgs.gif yaşam atılımıyla bağlantısı bulunanvirgs.gif sürekli bir gelişim akışında yer alan varlıklardırvirgs.gif birtakım gelişigüzel türetmeler değildir. Bergson'un felsefesinde ¤¤¤¤fizik önemli bir yer tutarvirgs.gif ancak onun "eski felsefe" dediği düşünce dizgesinin anladığı ¤¤¤¤fiziğe karşıt bir görüşü benimsemiştir. Felsefenin konusu yaşamın bütünüdürvirgs.gif insanı çevreleyen sınırsız evrendir. Bu evreni kavramak da sezginin başarısıdır. Sezgi yaşamın ve bütün gerçekliğin bir "oluş" olduğunu kavrar. Gerçekte nesneler değilvirgs.gif eylemler vardırvirgs.gif eylemler bir "oluş" niteliği taşıdığından "varlık oluştur." Oluşun kapsamı varlık kavramınınkinden çok daha geniştir. Bilimin açıkladığı varlık alanı özdekle bağlantılıdırvirgs.gif oysa özdeğin kendisi bile bir devinim ve atılımdır. Devinim iki türlüdür. Biri yaşam atılımının kapsamına giren "yükselen devinim"virgs.gif öteki özdek alanında ortaya çıkan "alçalan devinim". Bu iki devinim türü varlığın temelini oluşturur. Özdek dağılanvirgs.gif bölünen yaratıcı bir davranış niteliği taşırvirgs.gif buna karşın yaşam uzamla bağlantılı olmayanvirgs.gif daha çok ruhbilim alanına giren bir atılımdır. Özdek-yaşam karşıtlığından doğan olayın benzerini bilinç alanında görme olanağı vardır. Bu alanda temel karşıtlık sezgi ile anlak arasında ortaya çıkar. Sezgiyle yaşam eşdoğrultuludurvirgs.gif anlak karşıt yönlüdür. Anlağın bir varlık olarak özdeğe göre düzenlenmesi bundandır. Eski felsefe bu gerçeği görememişvirgs.gif yalnız anlak ve onun kapsamı içine giren kavramlarla yetinmiştir. Sorunlara sağlıklı bir çözüm bularak başarıya ulaşamayışının nedeni budur.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#28
BERGSON FELSEFESİNDE ETİK VE DİN

Etik konusunda Bergson'un gelenekçi felsefeden ayrı bir yol tuttuğu görülür. Ona göre "ahlaklın iki türü vardır. Biri içedönük (kapalı) ahlakvirgs.gif öteki dışadönük (açık) ahlaktır. Leş deux Sources de la Morale et de la Religion adlı yapıtında işlediği ahlak sorununu dinle birlikte ele almıştır. Kapalı ahlak'ın kaynağı içgüdüye dayalı eylemlerin toplumla olan ilişkileridir. Bu eylemlervirgs.gif toplum yaşamının sürekli baskısı altındavirgs.gif kendiliğinden biçimlenerek birer töre niteliği kazanmıştır. Kişi bunlara bir içgüdü eyleminde olduğu gibi uyarak davranır. Bireyin "ben"i ile bu tür ahlak ilkeleri arasında uyuşmazlık çıktığında gerginlik artarvirgs.gif kişi topluma karşı direnir. Bu ahlak türü baskı altına alıcıdır. Açık ahlak ise üstün insanlara özgü olan ve tarihte benzen az bulunan kişilerde ortaya çıkan bireysel ahlaktır. Bu ahlakın kaynağı baskı değil esindirvirgs.gif yaratıcıvirgs.gif ilerletici bir nitelik taşır. Onun açık oluşu bütün yaşamı kuşatması yüzündendir. Özgürlük duygusunun gelişmesinde etkili olan açık ahlakın belli bir nesnesi yoktur. Bergson ahlak sorununu incelediği yapıtında dine de geniş yer vermişvirgs.gif onunla ilgili görüşlerini ayrıntılı olarak sergilemiştir. Ona göre dinin de ahlak gibi iki türüvirgs.gif iki ayrı kaynağı vardır. Din "durağan din"virgs.gif "devingen din" olmak üzere ikiye ayrılır. Durağan dinvirgs.gif kişinin varlığını ilgilendirenvirgs.gif doğanın geliştirdiği bir korunma aracıdır. Kişiyi içinde yaşadığı topluma bağlayanvirgs.gif bireyle toplum arasında uyum ve birlik sağlayan bu tür dindir. Bu dinin başka bir kaynağı da ahlakın bir söylence niteliği kazandırdığı kişisel işlevlerdir. Devingen dinin kaynağı gizemciliktir. Bu nedenle yaşam atılımıyla yakın ilgisi vardır. Bergson çağdaş felsefeye getirdiği yeni sorunlarlavirgs.gif bu sorunlara aradığı çözümlerle ilgi çekmişvirgs.gif özellikle felsefeye ruhbilim açısından bakanlar üzerinde etkili olmuştur.

• YAPITLARI (başlıca): Matiere et Memoirevirgs.gif 1896virgs.gif ("Özdek ve Bellek"); Le Rirevirgs.gif 1900virgs.gif (Gülme); l'Evolution Creatricevirgs.gif 1907virgs.gif (Yaratıcı Tekamülvirgs.gif 1947); Leş deux Sources de la Morale et de la Religionvirgs.gif 1923virgs.gif (Ahlak ile Dinin İki Kaynağıvirgs.gif 1949)virgs.gif Leş Donnees Immediates de la Consciencevirgs.gif 1889virgs.gif (Şuurun Doğrudan Doğruya Verilerivirgs.gif 1950).

• KAYNAKLAR:
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi
I.M. Bochenskıvirgs.gif Çağdaş Avrupa Felsefesivirgs.gif 1983; M. Sekip Tunçvirgs.gif Bergsonvirgs.gif 1937.
Filozoflar Ansiklopedisi.Cemil Sena
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#29
Bernhard Bolzano
Bernhard Bolzanovirgs.gif 5 Ekim 1781'de Prag'da doğduvirgs.gif 18 Aralık 1848 Prag'da öldü. İtalya asıllı bir Çek filozof ve matematikçiydi.

Babası bir İtalyan göçmeni ve küçük bir esnaftı. Annesi devirgs.gif Prag'da madeni eşya ile ilgilenen bir ailenin kızıydı. Bolzanovirgs.gif Prag Üniversitesi'ndevirgs.gif felsefevirgs.gif fizikvirgs.gif matematik ve ilahiyat çalıştı. 1807 yılında Prag'da aynı üniversiteye din ve felsefe profesörü olarak atandı. 1816 yılına kadar bu üniversitede başarılı dersler verdi. 1816 yılındavirgs.gif Hristiyan kilisesince benimsenen inançvirgs.gif duygu ve düşünceye ters düştüğü içinvirgs.gif bu inançlarından dolayı suçlandı. 1820 yılında Avusturya hükümeti Bolzano'nun bu yıkıcı ve kendileri için kırıcı olan konuşmalarından dolayı onu ülkeden uzaklaştırdı.

Bolzanovirgs.gif İtalya asıllı bir Çek filozofuydu. Aynı zamanda iyi bir mantıkçı ve çok iyi de bir matematikçiydi. Bolzanovirgs.gif 1820 yılında daha çok akılcılıkla suçlandı. Onun matematiğe dayalı bir felsefesi ve düşüncesi vardı. Bu nedenle Kant'ın idealizmine karşı çıktı. Kendisi aslında bir Katolik papazıydı. 1805 yılından sonra Prag Üniversitesi'nde din felsefesi okuttu. Matematiktevirgs.gif sonsuzluk ve sonsuz küçükler hesabı üzerinde çalıştı. "Sonsuzluk Üzerine Paradokslar" adlı kitabı 1851 yılında yayınlandı. Noktasal kümeler üzerine de çalışmaları olmuştur.

Bolzano'nun en acıklı yıllarıvirgs.gif 1819 ile 1825 yılları arasına rastlar. Prag Üniversitesi'ncevirgs.gif tam 7 yıl ders vermeme ve yayın yapmamak üzere cezalandırılır. Bu üniversitece profesörlüğü de elinden alınır. Tüm bu baskılara karşı onun yüksek kafası hiç durmadan çalışmıştır. Analizdevirgs.gif geometridevirgs.gif mantıktavirgs.gif felsefede ve din üzerinde çok sayıda yayınını gerçekleştirmiştir. Bugünvirgs.gif analizde bildiğimiz ünlü Bolzano-Weierstrass teoremi'ni ilk kez "Fonksiyonlar" adlı kitabında o kullandı. Fakatvirgs.gif teoremin ispatını daha önceki çalışmalarında yaptığını ve kaynak olarak da bu çalışmasını verir. Fakatvirgs.gif sözü edilen bu çalışma ve kaynak bugüne kadar bulunamamıştır. Çok kullanılan ve kendisinin de çok kullandığı bir teoremin ispatının Bolzano tarafından verilmiş olması olasılığı çok fazladır. Zaten bu teoremin ispatı verilmeseydivirgs.gif Bolzano tarafından bu kadar çok kullanılmazdı. Sonraki yıllarda bu teoremin ispatı tam olarak Weierstrass tarafından verilmiştir. Bu nedenlevirgs.gif bu teorem analizde Bolzano-Weierstrass teoremi olarak bilinir.

Bolzano'nun temel çalışmalarıvirgs.gif sonsuzlar paradoksu üzerinedir. Bolzano'ya yayın yapma yasağı konduğu içinvirgs.gif yaşamı sürecinde bu eserlerini ne yazık ki yayınlayamamıştır. "Sonsuzlar Paradoksları" adlı çalışması ancak onun ölümünden iki yıl sonra 1850 yılında basılmıştır. Bu çalışmasıvirgs.gif sonsuz terimli serilerin birçok özelliğini içerir. Diğer birçok matematikçide olduğu gibi yaşam sürecinde çok hırpalananvirgs.gif şanssızlıklarla ve baskılarla horlanan Bolzanovirgs.gif 18 Aralık 1848 günü Prag'da öldü.
Ara
Cevapla
PesmisT GirL
#30
Bonstetten

3 Eylül 1745'de Berne'de doğup 3 Şubat 1832'de Cenevre'de ölmüş olan İsviçreli edip ve filozofvirgs.gif Berene'in eski ve asil ailelerinden birine mensuptur. Öğrenimine önce burada başlamış daha sonra Yverdenvirgs.gif Cenevre ve Lozan'a giderek Voltaire ve Ch. Bonnet'den başka bir takım diğer büyük kişilerle tanışmış ve Laydevirgs.gif Cambridge üniversitelerinde öğrenimini tamamlamıştır. İngilterevirgs.gif İtalyavirgs.gif Hollanda ve Fransa'ya yaptığı seyahatlerden sonra edebi bir ün kazanmıştır.

Şair Thomas Grayvirgs.gif Madam Necker ve düşeş La Rochefoucauld'la tanışarak devrin edebiyat cereyanlarına ve XVIII. yüzyılın felsefe sistemlerine karışmıştır. Bütün Seyahatlerinde bilgisinden çok görgüsünü arttırmayı amaç edinmiştir.

Bonstetten İsviçre'ye döndüğü zamanvirgs.gif Berne kraliyet meclisine üye olmuş; sonra da Sarnen valiliğine tayin edilmiştir. Nyon valiliğini yaparkenvirgs.gif şair Matthison ve tarihçi Jean de Muller'le tanışmışvirgs.gif ülkesinde başlayan kargaşalardan dolayı İtalya ve Kopenhag'a kaçmıştır. Burada üç yıl kalmış ve ortalık sakinleşince tekrar Cenevre'ye dönmüş ve ölümüne kadar burada yaşamıştır.

Bonstettenvirgs.gif Voltaire'in etkisi altında kalmıştır. Her çeşit din kayıtlarından uzak ve olayları gözlemlemekte usta bir zeka sahibi olduğu içinvirgs.gif kendi deneylerinden öyle sonuçlar çıkarmıştır ki bunlarvirgs.gif bir sistem olmamakla birliktevirgs.gif asilvirgs.gif âlicenap ve hatta bazı bakımlardan orijinal bir ahlak görüşünü ihtiva ederler.

Bazı eserlerindevirgs.gif insanlara dair derin bir bilgivirgs.gif az rastlanan bir gözlem inceliğivirgs.gif yeni görüşleri saf ve cömert duygular vardır. Eserlerindevirgs.gif onun iki kişiliği dikkati çeker:Ahlakçılığı ve filozofluğu.
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 05-03-2024, 12:08 AM