:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Batı’da İbn Arabi Sevgisi
¤ ćaяaмєLL ¤
#1
İbn Arabi Derneği Yöneticileri ve Batılı İlim Adamları ile…

Batı’da İbn Arabi Sevgisi

Avrupa ülkelerinde tasavvufa karşı büyük bir ilgi var. Çesitli dernek ve kuruluşlar gerek irşad gerekse fikri faaliyetlerde bulunuyorlar. Bunlardan birisi de İbn Arabi Society (derneği). Söz konusu dernek İbn Arabi’nin eserlerinin Avrupa dillerine çevrilmesi ve onun görüşlerinin büyük kitlelere ulasmasi için faaliyet gösteriyor. 5-6 Nisan tarihlerinde, Oxford kentinde (Ingiltere) "İbn Arabi’nin düşüncesinde Hamd" konulu bir konferans düzenlediler. Burada tanışmış olduğumuz dernek başkanından "İbn Arabi Derneği"ni bize tanıtmalarını istedik.


Derneği, faaliyetlerini ve kuruluş gayesini şimdi dernek başkanından dinleyelim.
— Efendim, bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
— İsmim Mr. Granvil Collins, Muhyiddin İbn Arabi Derneği’nin başkanıyım.
— Derneğinizin kurulmasi nasıl oldu?
— Esasında derneğimizin kuruluşu bir ihtiyacın sonucu oldu. İngiltere’de İbn Arabi’nin eserlerinden tercüme edilmiş olanlarını okumaya ve anlamaya çalişan bir grup insan vardı. Ve bunlar İbn Arabi hakkinda daha fazla şeyler ögrenmek istiyorlardi. Ne var ki önlerinde dil baraji vardı. Bu amaçla Seyh’in kitablarına daha kolay ulaşmak isteyen arkadaşlarımız ihtiyaca binaen bu derneği 1977 yılında kurdu.
— Ne tür faaliyetler yapıyorsunuz?
— Yapmakta oldugumuz faaliyetler şu sekilde; yılda birkez Oxford’da "İbn Arabi Sempozyumu" düzenliyoruz. Dünyanın birçok yerlerinden insanlar gelip Ibn Arabi’nin çesitli yönleri üzerinde değişik konuşmalar yaparlar. Her yıl değişik bir konu işlenir. Meselâ bu yılın konusu "Hamd"dir. Ayrıca her yıl Amerika’da San Francisco kentinde de İbn Arabi üzerine bir sempozyum düzenlenmektedir. Amerika’daki bu şubemizin yanında şu anda derneğimiz İspanya’da da bir şube açmak üzeredir. İspanya’da da İbn Arabi’nin eserlerine karşı büyük bir ilgi vardir. Bilindiği üzere İbn Arabi İspanya’da doğmuştur ve İspanyollar Şu anda kültürlerinin derinliklerini arastirmaya başlamışlardır.
— İbn Arabi (hz.)nin düşüncesinde sizi cezbeden nedir?
— İbn Arabi’nin düşüncesi milliyetçi bir düşünce olmayıp son derece evrenseldir. Onun Arapla, Türkle, Avrupayla kısaca herhangi bir milliyetle özel bir ilişkişi yoktur. O evrensel bir düşünce sistemi kuran en büyük düşünürlerden biridir. Onun eserleri bütün detaylari ile bizim ne olduğumuz, nereden gelip nereye gittiğimiz gibi evrensel sorulara cevap vermektedir. İnsanın insanla, Rabbiyle ve evren ile ilgisini açıklamaktadır.
— O zaman İbn Arabi (hz.)nin eserleri özel durumlardaki özel sorunlardan ziyade evrensel sorunlara cevap vermektedir diyebilir miyiz?
— Evet o evrensel sorunlara cevap vermektedir ve işin ilginç yanı onun söylediklerinin tümü Kur’an’dan ve Sünnet’ten temellenmekte olup kendine ait muğlak fikirler değildir.
— Derneğinizin üyelerinin konumu, milliyetleri ve amaçları hakkında bizi aydınlatır mısınız?
— 45 ülkeden üyelerimiz olup, bunlardan bazıları akademisyen, bazıları da İbn Arabi’ye sevgi besleyen kişilerdir. Bu üyelerimiz, değişik millet, ırk ve dinlerden gelmektedir. Bu sebeble derneğimizin herhangi kısıtlayıcı bir şartı olmayıp İbn Arabi’ye ilgi duyan herkes üyemiz olabilir.
— İbn Arabi kütüphanenizin olduğunu biliyoruz, kütüphane hakkında bilgi verebilir misiniz?
— Bilindiği üzere, yeryüzünde, İbn Arabi’nin kitaplarını ihtiva eden en zengin kütüphane Süleymaniye Kütüphanesi’dir. Orada her türlü eserini bulmak mümkün. Biz bu eserlerin mikrofilmini aliyoruz. Ayrica Ingilizce, Almanca ve Fransızca olmak üzere onun eserleri ile ilgili gerek terceme ve gerekse de arastırmaları yayınlıyoruz. Bazen de dostumuz olan bazı kütüphaneciler bazı eserlerin fotokopilerini bize gönderiyor. Şu anda bir kütüphaneci atamış olup, kısa zamanda kütüphanemizi daha da zenginleştirmeyi planlıyoruz.
— Derneğinizin yayınladigi dergi ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
— Derneğimizin yılda iki kez çıkan bir dergisi de vardır. Burada İbn Arabi ile ilgili ilmi makale ve kitab baskılari vardır. Baskısı yapılan kitapları derneğimizden temin etmek de mümkündür. Ayrıca internette derneğimizin faaliyetlerini bildiren bir sayfamiz vardır bu ingilizce olup yakında ispanyolca da olacaktır.
— İbn Arabi (hz.) ile ilgili kurs düzenliyor musunuz?
— Hayır bu konuda kurslarımız yoktur. Yalnız Iskoçya’da Beshara Okulu adında İbn Arabi’nin eserlerini okutan bir okul bulunmaktadir, üyelerimizin bu okulla bir ilgisi olabilir ama biz dernek olarak bağımsızız.
— Başka eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Herşeyden önce sempozyumumuza katıldığınız için size teşekkür eder, Türk okurlara selamlarımı sunarım.
— Biz de verdiğiniz bilgiler için teşekkür eder faaliyetlerinizde başarılar dileriz.

PROF. GRILL’IN GÖRÜŞLERİ

Dernek başkanıyla yaptığımız bu mülakat haricinde sempozyuma değişik ülkelerden katılan konuşmacılara da genelde tasavvuf ve özelde İbn Arabi hakkinda fikirlerini sorduk. Bunlardan birincisi, S. Arabistan, Suriye, Cezayir ve Mısır gibi ülkelerde araştırmalarda bulunan ve şu anda Fransa’da Provence Üniversitesi’nde ögretim üyeliği yapan Prof. Denis Grill.
— Sizce İbn Arabi (hz.) Avrupa kültürüne nasıil bir mesaj vermektedir ki kendisi bu tür bir teveccühe mazhar olmuştur?
— Aslında İbn Arabi’ye gösterilen bu büyük ilgiyi ben de merak etmiyor değilim. Bence bunun sebebi İbn Arabi’nin eserlerinde başka müslüman yazarlarda bulunmayan birçok orijinal fikirler var. Celaleddin Rumi de bu özelliğe sahip olduğu için o da Batı’da çok meşhurdu. İbn Arabi’nin bence diğer önemli bir tarafı da o başka dinleri veya felsefeleri incelerken önce onların müspet taraflarını ortaya koymuş, daha sonra eleştirilebilecek yönlerini göstermiştir, yani olaylara pozitif (müspet) bir yaklaşım göstermiştir. Meselâ o bir hatayı gösterirken bile bu hatada gerçek payı ne olabilir diye düsünmüştür, daha açık bir örnekle şiilik hakkında konuşurken bir yönden peygamber ve ailesine karşı duyulan sevgi sebebi ile onlari takdir etmiş, daha sonra da sahabeye karşı besledikleri nefretten dolayı onlari eleştirmiştir. Onun bu yönü diğer inanç sahiplerini cesaretlendirmiş ve onu evrenselleştirmiştir.
— İbn Arabi (hz.)nin düşüncelerini onun islâmî kimliğinden ayırarak ele almak ve bu sekilde bu fikirlerden istifade etmek sizce mümkün mü?
— Entellektüel seviyede bu bence mümkündür. Nasıl ki bir müslüman başka dinlere ait kitabları okuyup onlardan istifade edebiliyorsa aynı durum gayr-i müslimler için de geçerlidir. Ancak onun fikirlerini İslamsiz bir tasavvuf anlayışı olarak anlamak istersek bence bu mümkün değildir ve İbn Arabi de buna herhalde razı olmazdı. Bu açık bir meseledir. Zira İbn Arabi son derece müteserri bir insandır.
— Son soru olarak batıyı en çok etkileyen İslam ilmi sizce nedir?
— Süphesiz ki bu sorunun cevabi çok açıktır. Batı dünyasinda ençok etki gösteren islâmî saha tasavvuftur, bu da tasavvufun hoşgörülü ve evrensel olmasına bağlıdır.

MICHEL CHODKIEWICH’LE GÖRÜŞME

İkinci olarak Fransız Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales araştırmalar merkezinde direktörlük yapmiş (şu anda emekli olmuştur) ve İbn Arabi hakkında çeşitli kitaplar yayınlamış olan Michel Chodkiewich’le görüştük. Chodkiewich’in sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
— Sizce İbn Arabi (hz.) Islâm dünyasında ve Avrupa’da ne derecede etkilidir?
— Ben 1973 yilinda Çin’e gitmistim, bu yıllar Çin’de devrim yıllarıydı. Pekin’de 17. yy’dan kalma eski bir cami açıktı. Caminin kütüphanesine girdiğimde gözüme çarpan ilk kitab İbn Arabi’nin al-Futuhat al-Makkiyya adlı eserinin 4 ciltlik Mısır Bulak baskısı oldu. Bunun sebebi bence İbn Arabi’nin dinin ve düşünce tarihinin bütün sorunlarıyla ilgilenmiş olmasındandır ki bunlar ilâhi aşk, ruhi ilimlerin tümü, teolojik, ****************fizik vb. Onun eserleri sanki Nuh aleyhisselam’in gemisi gibidir. Hemen hemen her soruna onun eserlerinden bir cevap bulunabilir.
— Sizce Avrupa’da en etkin islâmî ilim nedir?
— Bence bu tasavvuftur. Ne var ki fıkıh, tefsir ve hadis ilimlerini anlamadan tasavvufu anlamak mümkün degildir. İbn Arabi bütün bu ilimlerde son derece derin bir ilme sahipti. O uzun yıllar hadis ilmi tahsil etmiş, fıkıh sorunları ile ilgili yüzlerce sayfa kitab yazmiştir. Futuhat al-Makkiyya adlı eserinde ibadetlerle alakalı uzun bölümler vardır. Bu sebeple bütün bu islâmî ilimleri bilmeden İbn Arabi’yi anlamak mümkün değildir. Zira onun sözleri çogu zaman ya bir ayete veya bir hadise işaret etmektedir. Aksi halde onun işaret ettiği birçok hakikat gözden kaçar, ben "An Ocean without Shore" (Sahili bir Umman) kitabımda bu konu üzerinde önemle durdum.
— İbn Arabi (hz.)nin felsefeyle sizce ilgisi nedir?
— O kesinlikle bir filozof değildir, tabii olarak zamanının felsefe terminolojisini kullanmış, ayrıca kelam, hadis ve Kur’ânî terimleri kullanmaktan da geri kalmamıştır.
— Son olarak Islâm’in Avrupa’daki durumu hakkında ne dersiniz?
— Bazen basında bütün Avrupa’nın Islâm’a koştuğu gibi haberlere rastlanmaktadır, bence bu haberler biraz abartı, biraz da beklenti ürünüdür. Islâm’a ve diğer dinlere ilgi duyanların bir çoğunu ben "manevi yol turistleri" (Spiritual Tourists) olarak isimlendiriyorum. Zira bu kimseler biraz o dinden biraz bu dinden alıp bir çorba yapıyorlar, bunları pek ciddiye almamak lazim. Bence gerçek Avrupa müslümanları, Islâm’in icaplarını yerine getiren ve islâmî terbiyeyi çocuklarına geçirebilen kimselerdir.
— Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyorum.

PROF. OLSSON’LA GÖRÜŞME

Son mülakatımız; Prof. Tord Olsson, Lund Universitesi’nde (İsveç) Dinler Tarihi bolümünde hocalık yapmaktadır. Kendisi Türkiye’de de bulunmuş olup Türkiye’deki tasavvufi hareketleri de yakından bilmektedir. Sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
— Sizce İbn Arabi (hz.)nin Avrupa’da bu derecede ilgi görmesinin sebebi nedir?
— Bence bunun en önemli sebebi onun eserlerinin universal bir yapiya sahip olması ve Avrupa ilim adamlarının da evrensel düşünce sistemlerine özel bir alâka duymalarındandır. Ikinci sebeb onun entellektüelliğidir. Onun eserleri entellektüel açıdan çok gelişmşs zengin bir yapıya sahiptir. İbn Arabi bu zengin düşünce sistemini açıklarken felsefeyi de bir alet olarak kullanmıştır. Onun düşünce sistemi geçirmiş olduğu derin dini tecrübenin ve zevkin kaleme dokülmüş şeklidir. Zamanının felsefi, psikolojik ve astronomik terminolojisini mükemmel bir üslübla kullanması da Avrupa ilim adamlarının dikkatini çekmiştir.

Diğer önemli bir husus da onun bir tarikat kurmamış olmasıdır. Zira bu durumda görüşleri sadece onun yolunu takip edenleri ilgilendirirdi. Tarikat kurmaması sebebiyle görüşleri bütün grublar tarafından genelde kabul görmüştür. Zira tarîkat Islâm’in daha derin bir şekilde yaşanması olup, bu ise, Avrupa ilim adamlari için uygulaması zor gelen bir durum teşkil eder ve kafalarda Avrupa’nın Islâm’a karşı tarihsel olarak beslediği önyargıları hatırlatırdı. (Bu önyargılar Islâm’ın orta çaga ait bir din olması, savasçı bir din olması gibi hususlardır).
— İbn Arabi (hz.)nin islâmî kimliğini bir tarafa bırakarak onun eserlerinden istifade etmek sizce ne derece mümkündür?
— Bu aslında şu anda Avrupa’lıların yapmakta olduğu birşeydir. Binaenaleyh fiilen söylediğiniz durum gerçeklesmiştir, bildiğiniz üzere İbn Arabi Derneği’nin üyelerinin bir çogu da müslüman değildir.
Ibn Arabi’nin zengin düşünce yapisi bence bu durumu mümkün kılmaktadır.
— Sizce İbn Arabi (hz.) bu duruma, yaşasaydı razı olur muydu?
— Her ne kadar eserlerinde bu durumu haklı çıkaracak sözler bulunmaktaysa da bu soruyu cevaplamak herhalde imkansız. Yine de "ne olursan gel" çağrısında bulunan, Celaleddin Rumi gibi onun düşünce sistemi de evrenseldir.
— Sizce Tasavvufun Avrupa’da etkili olmasının sebepleri nelerdir?
— Daha önce de bahsettigimiz üzere tasavvufun evrensel hikmetler taşıması yanında diğer önemli bir olay da büyük sufilerin hemen büyük çogunluğunun ayrıca birer büyük şair olmalarıdır. Tasavvufun bu edebi gücü ve zenginliği de batıdaki entellektüel beyinleri cezbetmiş, o kadar ki, neredeyse tasavvuf ve tasavvuf edebiyatı özdeşleştirilmiştir. Bu edebi zenginlik Islâm’in estetik cephesini ön plana çıkarmış olup, insanlara ağır gelen dinin rituellerini arka planda bırakmıştır. Ayrıca batılı beyinlere acaib gelen sufi menkibeleri de bu meyanda etkili olmuştur.
— Efendim verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ederim.

Süleyman DERİN, Altınoluk Dergisi,
Haziran 1997, Sayı:136
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 05-09-2024, 01:25 AM