:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Türk'ün Sosyo Ekonomik Tarihi
KOMEN
#1
TÜRK’ÜN SOSYO EKONOMİK TARİHİ-

Dr.Tahsin Ünal Ank.1977
Hazırlayan: KÖMEN ( A. Haydar Okur)

Ebul Gazi Bahadır Han’ Anladım ki, bir çok isimleri mahsus değiştirmişler. Araplar, Acemler, Yahudiler, Frenkler … hep tarihimizi yanlış yollara sürüklemek için ellerinden geleni yapmışlar…’’ diyor. ( Secere-i Türk- Tarih Konuşuyor Dergisi sh.3/ 207) sh.98)

GÖÇEBE BİR MİLLETİN MEZARLIÄžI OLMAZ ( sh.114)


Türk adı ilk defa MÖ..XIV. asırda –Tik—veya –Tikler—adıyla geçmeye başlamıştır. Bundan sonra MÖ.538-433 tarihlerinde, bir defa da MS.535 tarihinde ve nihayet MS.552 tarihinde GÖKTÜRKLER adıyla geçmeye başlamıştır.(sh.1)( Zeki Velidi Togan Türk Tarihine Giriş İst.1946- l/14-336)


Türk kelimesinin manası::’’Güçlü, kuvvetli, cesur, kahraman, faziletli ve sağlam yapılı’’ (Z.Gökaqlp-Eski Türklerde İçtimai Hayat- Milli Tetebbular Dergisi s.3/ 454) Türemiş, çoğalmış millet yahut ‘’ Törel,, kanunlu, nizamlı ve düzenli millet’’ demektir. (İbrahim Kafesoğlu- Reşit Rahmeti Arat için Ank.1966 s.317 No.175)


Tevrat ve Kur’an da Adem olarak ilk insan geçer. İran – Zent Avesta—sında bir de –Ebul Beşer—den bahsedilir. Ebul Beşer ilk Adem aynı devreye isabet eden aynı adamdır. Ebul Beşer’den sonra Çemşit’ den ve Çemşit’in oğlu Ferudun’dan bahsedildiği görülür.
Zent Avesta’da geçen bu destani efsaneye göre;
Ferudun ülkesini Salm, Irak ve Turak isminde üç oğlu arasında taksim etmiştir. Irak’a bu günkü Irak ve havalisi, Salm’a bu günkü İran ve havalisi, Turak’a da bu günki Orta Aya ve Çin havalisi düşmüştür.
Feridun ölünce oğulları arasında taht kavgası başlar, Irak’tan kalkan ve kardeşi Salm’ı yenerek İran’ı eline geçiren Irak, Turak’ın ülkesine yürü. Irak’la birbilerini yenemezler. Savaş oğulları, torunları arasında senelerce devam eder. Sonunda Turak’ın torunu Afrasyap (Alpertunga) Irak’ın torunu Muncir’i Ceyhun nehri bölgeasinde mağlup eder. Taraflar arasında Ceyhun Nehri sınır olarak kabul edilir. Bu sınırın doğusuna TURAN, batısına İRAN denildi.(sh.2)İbrahim Kafesoğlu- Reşit Rahmeti Arat içinAnk.1966)


Adem’ de yani ( Ebul Beşer) den asırlarca sonra Nuh tufanı olmuştur.Tufandan sonra Nuh Peygamber dünyayı üç oğlu ( Ham, Sam, Yafes) arasında taksim etti. Yafes’ e Orta Asya ve Çin ülkeleri düştü. Yafes’in sekiz oğlu vardı. Birincisinin adı ‘’ Türk’’ idi. Yafes ölüeken tahtı Türk’e bıraktı. Öteki oğullarına da Türk’e tabi olmalarını, onun emirlerini dinlemelerini nasihat etti.(Ebul Gazi Bahadır Han-Secere-i Türk- Cemal Kutay’dan nakil Tarih konuşuyor Dergisi sayı: 1/14-42)
Bunu varlığı belli bir tarihele söylemek icap ederse , dünyada mevcut olan medeniyetlerin en eskileri bir MÖ.7000 tarihinde Orta Asya’da kurulan ANOV medeniyetidir. Bu medeniyeti kuran Türklerdi. O halde, Türkler MÖ. 10 bin senesinden beri varlar ve bilinmektedirler.(sh.3)


Türk ailesi (Aşiret- Uz veya Köylü) olarak….( siyasi organizasyona bölünmüş,) KÖY devletleri MÖ.7000-625 tarihleri arasında ( büyük bir güçlü organizasyon olarak) SAKALAR olarak, Saka imparatorluğu olarak tarihe geçer.Demek oluyor ki, aynı soydan gelen insanlar MÖ.10000-7000 tarihleri arasında önce köy ve şehir devletleri kurmuşlardır. Sonra bu devletler bir imparatorluk halinde birleşmiş, birleştirilmişlerdir.( sh.3)


Saka İmparatorluğunun yerine MÖ. 625-220 döneminde İSKİT İmparatorluğu geçmiş ve tarihte bir takım destanlar da , menkibeler de (Afrasyap) ALPER TUNGA bu imparatorluğun hakanı idi. Daha sonra MÖ. 220- MS.216 döneminde HUN İmparatorluğu tarihen bilinmektedir.( sh.4)
Eski Türk Tudun, Yabgu ve Hakanların seçimle iş başına geldikleri ve bu demokratik usule Yıldırım Bayazıt zamanına kadar riayet edildiği bilinmektedir. Milli ve politik geleneklerimizde ve islami esaslarımızda bulunmayan Hükümdarlık zihniyeti bize, ekonomik,siyasi, idari ve askeri ilişkilerimiz sonunda İRAN’dan geçmiştir( A.Ağaoğlu- Üç Medeniyet)( sh.10)


Sosyo politik bakımdan imparatorluk dönemi, bir milletin ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan en güçlü olduğu gibi, dil, din,boy, soy ve milliyet bakımlarından en zayıf olduğu dönemlerdir. (sh.11) Her yönüyle güçlü olan bir devlet, ekonomik, sosyal ve politik fırsatlardan istifade ederek her zaman bir imparatorluk olabilir. Fakat imparatorluk, bir imparatorluk daha kuramaz.(sh.11)

50-100 soyun birleşmesinden bir SOP, l00-200 sopun birleşmesinden bir boy meydana gelmiş ve oldukça kalabalık bir aile devleti kurulmuştur. 200-300 boyun birleşmesinden de UZ yani köy meydana gelmiş, köy devleti kurulmuştur.700-750 Aileden oluşan köyler (Her aile 5 kişiden hesap edilirse) 3500-4000 nüfusa tekabül etmektedir.( sh.12-13)

Aile ve Köy devletleri döneminde, Türklerin aile ve köy devletleri adedi kadar ilahları vardı. Şehir devletleri kurulunca ilahların adedi şehir devletleri adedi kadar azaldı. Devletler kurulunca ilahların adedi de , devlet adedi kadar azaldı. Bütün Dünyayı içine alan imparatorluk kurulduğu zaman ilah adedi bire inmiştir.(sh.21)( Hilmi Ziya Ülgen- Türk Tefekkür Tarihi İst. 1936- 1/16-70)

Türk ailesi 50-60 kişiden, bazen 100 kişiden müteşekkildi. (Ana, baba, çocuklar. Erkak çocukların ailelerinden, onların çocuklarından ibaret)( sh. 33 )

Pirimitit ve totemik devirlerde Türk ailesi hukuki bir statüye sahip değildi. Aile Maderi (Ana ailesi- Anaerkil) karekterinde idi ve kadının yeri büyüktü. Erkek ancak bir kadınla evlenebilirdi.Aile reisi dayı idi (sh. 36)

Türk toplumunda dini taassup, kaç-göç yoktu. Kadın erkekle beraber ekonomik çabalara katıldığı gibi, siyasi ve askeri faaliyetlere de katılırdı. (sh. 38 )

Mete Han’a tahtı vermeyen üvey annesi TERKEN HATUN,.. İLTERİŞ HAKAN’la istiklal mücadelesine katılan İLBİLGE HATUN… Tuğrul Bey’i ailesi ALTUN CAN HATUN… Melikşah’ın ailesi TERKEN HATUN bizzat askerin başında savaşan Türk kadınlarıdır. AŞIK PAŞA cephede kafirlerle savaşan BACIYAN’lardan söz eder(sh.40)

Ebu Gazi Bahadır Han Secere-i Türki adlı eserinde (Tarih Konuşuyor Dergisi 2/105-108) ‘’ Gün Han’ın veziri ULU TÜRK’ün (ARKIL HOCA) Ey Gün Han ! Babanız OÄžUZ HAN bu millete hizmet etmek için yazın gölgede oturmadı, kışın evinde rahat yatağında yatmadı, gece ve gündüz, kış-yaz demeden, az uyudu çok çalıştı. Bu milletle beraber nice savaşlar yaptı. Nice ülkeler fethetti…’’( sh.54-55)

Cengiz Han bir kurultay akdederek, bir yana deri kaplamalı kendi tahtını, bir yana MEHMET TEKİŞ’in altın tahtını koyduktan sonra ‘’ Ey misafirlerim şu iki tahta ibretle bakınız. Biri deri kaplamalı benim, öteki taht’ta Mehmet Tekiş’in, altın kaplamalı Allah’ın takdirine bakınız , deri kaplamalı tahtın sahibi ben, Allah’ın gösterdiği yoldan ayrılmadım. Gece demedim, gündüz demedim millet için çalıştım. Hedefime varabilmek için bütün zevklerimden el çektim. Rahatlıklarıma veda ettim( Sh.55)( Ebul Gazi Bahadır Han- Secere-i Türki- Tarih konuşuyor dergisi 4/ 298-vd.)

Türk sosyal yapısının kendine has, nev’i şahsına münhasır bazı özellikleri vardır. Bu özelliklerden biri, en alt tabakalardan birinin en üst tabakalara çıkabilmesidir(sh 49))

MS.581 de Göktürk Hakanı İşbara Hakan (58l-587) Çin Kralına gönderdiği Bir mektupta;’’ Allah tarafından tahta oturtulan Türk Hakanı İşbara der ki.’’ Şad İnal (593-600) Bizans İmparatoruna gönderdiği mektubunda: ‘’ Dünyada yedi iklimin efendisi ve yedi soyu Şad’ı olana İnal der ki… ‘’ Bilge Hakan ise:’Allah irade ettiği için tahta düşmanı mağlup ettim’’ 1027 yılında bir Uygur Genel Valisi Gazneli Mahmut’a gönderdiği mektubunda:’’ Allah yeryüzündeki ülkelerin ve milletlerin idaresini bize verdi’Putperest olduğu söylenmesine rağmen Cengiz Han Dua etmeden önce sefere çıkmazdı. Harzem seferine çıkmadan üç gün ayin yapmış ve dua etmişti. İtaatini istediği krallara yazdırdığı mektuplarında’ Allah’ın naibi, dünyanın hakanı, hükümdarların efendisi der ki’sözlerini yazarlardı ( sh.58-59)
Ara
Cevapla
KOMEN
#2
TÜRK’ÜN SOSYO EKONOMİK TARİHİ-2

Dr.Tahsin Ünal Ank.1977
Hazırlayan: KÖMEN ( A. Haydar Okur)

Ebul Gazi Bahadır Han’ Anladım ki, bir çok isimleri mahsus değiştirmişler. Araplar, Acemler, Yahudiler, Frenkler … hep tarihimizi yanlış yollara sürüklemek için ellerinden geleni yapmışlar…’’ diyor. ( Secere-i Türk- Tarih Konuşuyor Dergisi sh.3/ 207) sh.98)

Moğol Hakanı Göyük Han Papa W.İndsan’ a Uygurca yazımlı mektubunda’ Allah’ın inayetiyle büyümüş ve güçlenmiş olan Türk Hakanı Göyük Han derki ‘’ l245 de Boyco Noyan’ın huzuruna çıkarılan Papanın elçisi ‘’ İnsanları en büyüğü ve Hıristiyan aleminin başı !..’’ diye konuşmaya başlamıştı. Boycu Noyan elçinin konuşmasını ‘Sus Hakanımıb hakimiyetine şerik koşulmaz !’’ diye susturmuştur. (sh.83)

’Allah Türk milletini asker karekterli ve savaş sanatındaki kabiliyeti, daima düşmandan geri kalmamak ve intikam almak ruhuyla beslendiğinden o, önünde durulmaz ilahi bir güç haline gelmitir veya getirilmiştir.’(Arap şair Cahiz Hilafet ordusu menkibeleri ve Türklerin Faziletler- Tercüme R.uşen Ank.1967 sh.68-73-80)(sh.83)

Allah ‘’ Benişm bir ordum vardır. Ona Türk adını verdim. Onları Doğuda yerleştirdim.Bir milletin günah işlediğini görürsem, onları bu milletin başına musallat ederim’'Kaşgarlı Nahnut- Dina-ı Lugat-el Türk—Kilisli Rifat İst. 1333-1335 1/ 293-294) (sh.84)

Hz.Peygamber miraçta iken ‘’ Yeyüzünde beyaz atlılar görüyorum. Bunlar hangi millettir ? diye sorduğumda Cebrail’Ya Resulullah, bunlar Allah’ın süvarileri olan Türklerdir ‘’ dedi. ( Raşid-din: Cami-üt Tevarih- Cemalm Kutay Tarih Konuşuyor Dergisi 3/ 206 ( sh.85)

Avrupa Atilla’nın başarıları karşısında aciz duruma düşen Hıristiyan (Rahip) ler, Atilla’ya ‘’ Günahkar Hıristiyanları cezalandıran Allah’ın kırbacı’’ demişlerdir(sh.86)

’ Bir Türk süvarisi, başlı başına bir ordudur. Bir Türk askeri , başlı başına bir millettir. Onlar yıldırım gibi birden görünürler, birden kaybolurlar’’ ( De Guignes- Türklerin Tarihi Umumisi 1/182-183) B( sh.87)


Bir milletin üzerine sefere gidilir ve zafer kazanılırsa, o milletin malı yağma edilmezdi. Elde edilen ganaim, töre gereğince asker arasında ûlus yani hisse olarak üleşmek, yani paylaşmak suretiyle taksim edilirdi. (A.Özkırımlı- Kaşgarlıya Göre Türklerde Askerlik- Türk Dili Dergisi 27.sayı sh.253/87-95)( sh.89)

Arap unsuruna güvenmeyen Abbasiler, Türklerden, Türk unsuruna güvenmeyen Büyük Selçukluların (GULAMLAR) dan, kölelerden saltanatlarını korumak için ordu teşkil ettikleri gibi, Türk unsuruna ve Türk evlatlarından müteşekkil TIMARLI SİPAHİLER’e itimat edemeyen Osmanlılarda Türk ve Müslüman olmayanların çocuklarından Yeni Çeri Ocağını kurmuşlardı.1566 da Savaşa iştirak eden yeniçeri miktarı 12000 kişidir.( Bunların çoğu da Padişahın ve Paşaların etrafında yer alan korumaları idi)(Selaniki Tarihi İst.1251 sh.35-36) (sh.70)

Mete Han Türk Ordusunun kurucusu değil, daha evvelki zamanlardan beri devam edip gelen ordu kuruluşlarının koordinatörü ve reformistidir. Mevcut ordu düzenini onlu, yüzlü, binli, üç binli ve on binli askeri teşkilatı yeniden kurmuş… Mete Han Tümenler gurubuna komuta etmiştir. (sh.76)

Tamamı ya savaşlarda esir edilen veya pazardan satın alınan GULAMLAR (Köleler)dan müteşekkil (Birlikler) insanların bazıları saray okullarına alınarak eğitildikten sonra, mutemet( Güvenilir ve itimat edilir) görülenler, padişahın maiyetindeki ve gulamların başına komutan tayin edilenler olduğu gibi, eyaletlere Komutan Vali (Beylerbeyi) tayin edilenler de vardı.( Bunlardan bazılaraı : SADÜD DEVLE GEVHERAYN tümen komutanı idi. SAVTEKİN, BARTEKİN, GÜMÜŞTEKİN, ÇAVLI, ALTINTAŞ, YARUH, ERDEM, ÜNER, ve İNANÇTEKİNgibi. Bu hal özellikle ALPARSLAN ‘dan itibaren Selçukluların İranlılaşmaya başladığının delilidir. Selçuklulardaki bu Hassa(Muhafız) birliklerinin Gulamlardan teşekkül etmesi… Osmanlılarda DEVŞİRME-ACEMİ OÄžLANLAR OCAÄžI tecelli etmiştir. (sh.79)

Sanatkarlar topraktan yapılmış, çamura, eritilmiş veya kızartılmış madene şekil ve renk veriyor, ev, av ve savaş alet ve eşyası yapıyordu.( S.Günaltay- Yakın Şark Tarihi- Ank. 1938 sh.97)(sh.97-98)

Rus Arkelog KOZLOV Karahoça’da yaptığı kazıları ve ilmi hakikatları anlatırken ‘’ Türkler, söylendiği ve zannedildiği gibi barbar değildir. Kendi asırlarında, bilinen medeniyetin zirvesine çıkmışlardır. Biz Çin kaynaklarına bakarak Türkleri göçebe bilirdik. Eğer Türkler şu toprak üstüne ve gün ışığına çıkarılmış olan KARAHOÇA şehrinde oturmuşlarsa ki, oturmuşlardır, onlar göçebe değildi. Tarihin pek erken çağlarında yerleşmişlerdi. Şu modern şehri ve daha başkalarını onlar kurmuşlardır. ‘’ (Ligeti: Bilinmeyen İç Asya – Tercüme Ş.Karataş İst.1946 sh.312-320) ( sh. 98)

Totemik devirlerdeki din ve itikat sistemlerine, ayinlerine dikkat edilirse , bunların arasında toprağı, suyu, yağmuru ve çiftçiliği yakından ilgilendiren, dolyısiyle tarımla alakalı olan inançlar ve ayinler olduğu görülür.(sh.99)

Eskiden her köyün (Aşireti veya uz’un) özel bir ilahı vardı ve adı ’’ YER_SU’’ idi. Eski Türklerde yer-su kutsaldı. ‘’Suya idrar yapılmaz, sun içerken dokunulmaz, su uyur düşman uyumaz, yer olmazsa su olamaz ‘’ denirdi. Köylerin oturdğu yere ‘’ Yer’’, şehirlerin oturduğu yere ‘’Yurt’denirdi. YER_YURT kutsaldı.Dağlar, nehirler onlar için ‘’ YER_SU’’ ilahı idi( sh.99)

’ Türklerin ilk atalarına Allah tarafından sihirli bir taş verilmiş yağmur, kar ve dolu yağdırmanız icap ettiği zaman dua ederek bu taşı yukarı kaldırınız, o zaman yağmurdan, kardan ve doludan ne isterseniz o yağacaktır.’’ Denmiştir . Totemik dönemde yaşayan Türkler bu sihirli taşın ‘’ YADA TAŞI’’ olduğunu, her yerde değil, ancak KUTSAL ÖKÜZ’ ün veya KUTSAL KURT’ un midesinde bulunabileceğine inanırlardı (sh.101)

Zamanın en güçlü savaş tekniklerini ve güçlü silahlarını ‘’ Tabye, taktik, ve askeri teknik’’ ve sanayide ileri giderek ordusunu asrın en modern silahlarıyla teçhiz edebilen bir millet, göçebe bir millet olamaz. En az MÖ. 700o de başlayan ANOV medeniyetinden bu yana, 12000 senelik Türk tarihi, bunun delilleri ve örnekleriyle doludur. (sh.96)

Türk milleti göçebe değil aksine tarihin pek erken devirlerinde yerleşmiş, belli köyü, belli şehri, belli bir yurdu- yuvası ve vatanı olan bir millettir. Göçebe bir milletin yurdu, yuvası ve vatanı olmaz.(sh.96)

MÖ. 700 de Anov’ da sulama kanalları açarak tarım yapan, maden ocakları işleten, imalathanelerde tarım ve savaş aletleri, ev eşyaları( Tencere, tava, tas, tabak…Wink imal eden insanlar, Ötüken’de, Orhon’da Başbalık’ta, Kaşgar’ da Karahoça’da el tezgahları kurarak halı, kilim, keçe, yünlü ve ipekli kumaşlar dokuyan, kağıdı, matbayı bularak kitap basan, kalelerle çevrili ve geometrik plan esaslarına göre inşa edilmiş olan şehir ve kasabalarda oturan bir millete, göçebe bir millet denilemez (sh. 96)

Orta Asya’da yaptığı arkeolojik kazılar ve ilmi araştırmalarıyla meşhur Amerikalı Arkeolog RAPHEL POMPELLY ‘’ Anov’daki kültür ve medeniyetin Mezepotamya ve Mısır medeniyetlerinden daha eski , en az MÖ.7000 tarihinde ANOV ‘da evli- barklı bir köy hayatı görülür’’ diyor. POMPELLY ‘’ Şüphe etmeden söylenebilir ki, bu insanlar duvarları topraktan (KERPİÇ) yapılmış, üstleri kamışla, otla veya ağaç dallarıyla örtülmüş evlerde oturuyorlardı. Anov’ da Kadınlar yün ip büküyor, kaba da olsa kumaş dokuyor, buğdayı değirmende öğütüyor, ekmeğini fırında pişiriyordu. Sanatkarlar topraktan yapılmış çamura, eritilmiş veya kızartılmış madene şekil ve renk veriyor ev, av ve savaş alet ve eşyası yapıyorlardı.’(S.Günaltay: Yakın Şark Tarihi Ank.1937 sh.597)(sh.97-98)

boyalı ANOV medeniyetine izafeten Amerikalı POMPLLY ‘’ Bu köy evlerinin içinde, üzerleri geometrik şekillerle süslü testiler, küpler, küpeçteler, toprak tenceler, değirmen taşları ve kağnı tekerlekleri buldum. Her biri birer ambar olması icabeden bir çok yerlerde , arpa, buğday,mısır, burçak, kuru fasulye , biber, kenevir elimize geçti. Asya’da tam bir köy kültür ve medeniyeti inkişaf ederken, bu medeniyeti ortaya koyan Asyalı’lar küçük guruplar halinde taazzuv ettiler. Her gurup (Köy Devleti) kendi hayatını yaşamaya başladı. Menşei de bir fakat inkişaflarında, medeni ve kültürel tekamüllerinde farklı tekamül safhaları geçirdiler ‘’ diyor. ( Ş. Günaltay: <Yakın Şark Tarihi Ank.1937 sh.87-89—L. Rasony- Tarihte Türklük Ank.1971 sh.53) ( sh.103)
Ara
Cevapla
KOMEN
#3
TÜRK’ÜN SOSYO EKONOMİK TARİHİ-3

Dr.Tahsin Ünal Ank.1977
Hazırlayan: KÖMEN ( A. Haydar Okur)

Ebul Gazi Bahadır Han’ Anladım ki, bir çok isimleri mahsus değiştirmişler. Araplar, Acemler, Yahudiler, Frenkler … hep tarihimizi yanlış yollara sürüklemek için ellerinden geleni yapmışlar…’’ diyor. ( Secere-i Türk- Tarih Konuşuyor Dergisi sh.3/ 207) sh.98)

Göktürkler devrine ait bol miktarda oraklar, ucuna demir takılmış sapanlar, boyunduruklar, sap karıştırmak için ağaç dilgenler, demirden dişliler bulunmu ve sulama kanallarının ÖTÜGENden YENİSEY vadisine kadar uzandığını görmüşlerdir. ( GÖRENLER: Çin Elçisi Huan Dzong)( F.Sümer: 10. Asırda Oğuz Türklerinin Hayatı- Resimli Tarih Dergisi sh.27/ 1340) ( sh.103)

‘’Türkler ziraatin üstadı olmuşlar ve ziraati şaşılacak derecede mükemmelleştirmişlerdir. Yalnız sulu ve verimli topraklarda değil, kanallarla suyu çok uzaklara götürerek susuz ve verimsiz topraklar üzerinde de ziraat yapıyorlardı, diyor L.Ligetti.( L.Ligetti Bilinmeyen İç Asya 1/37-115)( sh.104)

Bahiddin ÖGEL ‘’ Türk hayatı disiplin ve düzen üzerine kurulmuştu. Bu töre icabıydı. Herkasin belli bir yeri vardı.Otlaklar sınırlandırılmıştı…’’ diyor. ( B.Ögel Türk Kültürünün Gelişme Çağları İst.1971 1/20) MACAR BİLGİNİ LAZLO ROZANYİ de ‘’ Türklerin bozkırlarda, plansız ve maksatsız dolaşıp durdukları sanılmamalıdır. Her göçebenin kendisi için en uygun seçmesi tabiidir. Fakat komşularının menfaatleri ile çatışır…. Bir oymak belli bir araziye kendi mülkü olarak bakar. Buraya komşularının tecavüz etmesine tahammül edemez’’ demektedir. ( L.ROZANYİ Tariaahte Türklük Ank. 1971 sh.5-49) (sh.108)

MÖ.7000 de Anov’ da ve MS. X. Asırda PAZARLIK ve TURFAN’ da bulunan keçelerde büyük bir sanat gelişmesi olduğu anlşılmakla beraber, keçelerde aynı renk,desen, aynı nakışların bulunması Anov’daki insanlarla Pazarlık ve Turfan’ daki insanların , aynı köke bağlı insanların olduğunu izah eder. Birinin daha basit, daha kaba olarak başladığı bir sanatı öteki geliştirmiş ve takamül ettirmiştir.( sh.111)

’Pazarlı kazılarında ele geçen halı parçalarına bakanlar, Türklerde halıcılık MÖ. 1600 de başlamıştır diyorlarsa da, halıcılık MÖ.2400 de başlamıştır ‘’diyor Kazım Dirik( Türk Ansiklopedisi Halı Maddesi) Biz Türklerin MÖ.7000 de de halı dokuduklarını sanıyoruz.(sh.111)

Çin elçisi Vang-Yen Tö’nün ‘’ Çinde de kumaşlar dokunur. Fakat bir Türk şehri olan Turfan’ da dokunan kumaşlarda bulunan sağlamlık, desen ve renk Çin kumaşlarında yoktur ‘’ diyor. (Bahittin Öğel Türk kültürünün Gelişme çağları 1/128)

Çin kumaşı olarak bilinen ve halk arasında pek muteber olan bu kumaş, Çin’de değil KARAHİTAN ve UYGUR tezgahlarında dokunan Türk kumaşlarıdır.( sh.112)

‘’ Türklerde ipekçilik sahasında büyük bir hamle yaparak, ipek sanayini, kurarlarken BİZANS ipek böceğini dahi bilmiyorlardı.’’( L.Ligetti Bilinmeyen İç Asya İst.1970 sh. 1/76 )( sh.112 )

Allah ERLİK USA’ ya ÖRS’ ü, ÇEKİÇ’ i ve KÖRÜK’ ü öğretti. Sonra ‘’ Haydi mesleğini icra et ‘’ dedi. Erlik körüğü çekti, çekiçi eline aldı ve örsün üzerine koyduğu kızarmış madene vurdu. MAGDAŞİR’ de BARUT’ u buldu. Allah’ ın emriyle bunları ve daha başka şeyleri Magdaşir öğretti. ( Abdulkadir İnan Tarihte ve Bugün ki Şamanizm Ank. 1954 sh. 17-19) Ebul Gazi Bahadır Han’ın Secere-i Türk, Tarih Konuşuyor Dergisi 2/108n de anlatılan ERGENEKON destanı, anlatımının devamıdır. (sh 113)

1930 Yılında Altay ve Sayan dağları mıntıkasında KURAY ovasında ve harap höyük haline gelmiş olan Kuray ve TAYAHTA şehirlerinde ( harabelerinde) kazılar yapan Rus Arkeloğu KİSELEV, bulduğu eserler ‘’ Fevkalade orijinal yeni ışıklar’’ olarak ‘ tavsif etmiştir. Adı geçen iki kasabada yüzlerce mezar vardı. ‘ KİSELEV , Kura kasabasında tahripten kurtulmuş olan mezarlarda’’…. Kılıç, mızrak, zırh, gürz, koşum takımları, gem, eyer, üzengiler… ince röliyetlerle süslenmiş tokalar, gümüş sürahiler, gümüş bel kemerleri, gümüş kamçı sapları, altın küpeler, İSKİT KAZANI’ na benzeyen fakat ondan hem maden, hem de işleme bakımından çok üstün demir ve bakır tencereler, İSKİT EL DEÄžİRMEN’lerinden sanat bakımından çok ileri el değirmenleri, ipek, yün kımaş parçaları bulunmuştur.’’( Abdulkadir İnan Göktürkler Çağı Medeniyeti- Hayat Tarih Mecmuası Eylül 1968 sh.8/12) (sh.114)

Başbalık, Tayahta, Tuyahta, Kuray, Pençikent, Mugkali, Karahoça, Kuci, Turfan, Akdağlar, Altay, Sayan, Altındağ, Sayahta, Pazarlık, Kaşgar, Kudurge, Ulan-Ude, Gökbulak, Isık-göl, Narin, Ahsıkent, Çargalen, Cungal, Şırdakbey, Atbaş, Turtkal, Mana keldi, Şiştübe, Poltavke, Akbaşak, Aksu, Harron,(Cuvan), Tolek, Sukuluk, Cul, Alamedin, Cumuş, Sarıgı, Yukarıgı, Tunuk, Gargelen, Çaldıvar, Tokuztarar,Totaş, Taraz, Şarvaşlık, , Şeşeler, Kul, Susi, Susamir, Aygırçal, Çardaş, Çukurcuk, Salıkbayrak, Tokaytepe, Çaplaktepe, Pıçaktepe, Artıkata, Buzaktepe, Tutkubaş, Cirvalin, Mirtyepe, İşkan, Sadıkata, Cuvantepe, Karabalgusun, Karaşar, Hami, Gümüş, Büyüksarıgı( Kızılsu), Küçükakpeşin, Ortar, Büyüksütkent, Küçüksütkent, Çardari, Suğnak, Savran, Karasaban, Turak…vs… Hunlar devrine ait Kazakistan’ da 77, Altaylar’ da 72, Tanrı dağları ile Batı Türkistan’ da 358, Moğolistan’da 77, toplam 609 şehir yeri tespit edilmiştir. Uygular ve Karluklar dönemine ait 120-130 büyük kale şehir harabesi tesbit edilmiştir.( Bahittin Ögel İslamiyetten Önca Türk Kültür Tarihi sh. 2-45-132-160-174-175-176—309-319—323-331-334-340) ( sh. 120-121)

Rus Arkelog Kozlov ‘’ Biz Çin kaynaklarına bakarak Türkleri göçebe biliyorduk. Tarihin erken çağlarında yerleşmişler sokakları birbirini dik hatlarla kesen, bugün ki modern şehirler ayarında, şehirler yapılmıştır. Bunlar iki katlı ve kubbeli olup, çadırlı karargah şeklindedir.( L.Ligeti. Bilinmeyen İç Asya ist.1946 sh.312-320) ( sh.125)

MS.568 de Göktürklerle İran’a karşı bir siyasi ve ticari ittifak yapmak ittifak yapmak için yola çıkarılan BİZANS elçi heyetinin başkanı olan ZEMARHOS, Türk ülkesinde gördüklerini şöyle anlatır: ‘Türkleri ülkesinde ilk molamızı verdiğimiz zaman, yanımıza tüccar oldukları anlaşılan bir çok adamlar geldiler. Bize, isterseniz eğer demir ve demirden mamul mallar satabileceklerini söyledi,ler. Bunlardan sonra yanımıza gelen başka bir gurup satmak istedikleri eşyaları hemen yanımıza yıkıp sergilediler. Gönlümüzü yapmak için de bize zillerle, deflerle, trompetlerle şarkılar söyleyip bir ahenk tertip ettiler. Bu gurupta dua etti, ayin yaptı…’’ ( L.Ligeti Bilinmeyen İÇ Asya 1970 2// 77-78) Zamerosun ifade ettiği guruplar Türk elinden mal alarak ülkelerine dönen kervan gurupları olduğu… İlk kez karşılaştığı bu unsurları Türk yurdunun insanları sandığı biliniyor ki, o devirde Türk Yurdunun Hakanı İSTEMİ HAN’ dır.MS. 552-576. Zameros, gördüklerini anlatmaya devam ediyor.’ Kağan beni Altındağ’ daki göz kamaştıran büyük çadırında kabul etti. Kağan süslü ve altın yaldızlı bir taht üzerinde oturuyordu. Tahtın, icabında atlara koşulup çekilebilmesi için tekerlekleri vardı. Kendisini hürmetle selamladım. Getirdiğimiz hediyeleri Takdim ettim. İki memleket arasındaki samimi dostluğu belirten bir konuşma yaptım Kağan bana cevap verdi. Bundan sonra bizi ziyafet sofrasına davet ettiler. Yemekte bize şarap ikram ettiler. Ama bu üzüm şarabı değildi. Şıra gibi bir şeydi. Ertesi gün başka bir çadırda toplandık. Bu çadır da süslü idi. Çadır ipek halılarla döşeli, heykellerle donatılmıştı. Kağan som altından yapılmış bir kerevitin üzerinde oturuyordu. Çadırın ortasında altından güğümler, ibrikler, leğenler ve başka kaplar vardı. Kağanın oturduğu kerevitin ayakları altındandı. Ve ayakları üzerine altın Tavus heykelleri ( Röliyetler), işlenmişti. Ayrıca gümüşten çeşitli evami ve hayvan heykelleri vardı. ( Fuat Köprülü Türk Edebiyat Tarihi sh. 14) Yine içki alemi başladı. Devlet adamlarından bazen biri, bazen ötekisi kadeh kaldırıyordu. Alem akşama kadar devam etti.’’ ( L. Ligeti Bilinmeyen İç Asya İst. 2/ 78-79) ( sh. 130)

Bizans İmparatorlarının sözlerinde durmaması AVARLAR’ ı GÖKTÜRKLR’ e karşı kullanarak İRAN’ a yeniden yakınlaşmaları ( MS.575-580) Türklerle Bizans’ın arasını açmış, onca Bizans kıralı yeniden dostluk kurulması için temasa geçtiği GÖKTÜRK Hakanı BİLGE TARDU (Bumin Kağan)( 576-603) Bizans’ın ittifaklara kendi çıkarları olduğu zaman sadakat gösterdiklerini, çıkarları olmazsa Türklerin düşmanları ile işbirliği yaptıklarını bildiğinden, huzurunda bulunan ve ittifaktan bahseden VALANTİNUS’ un konuşmasına önem , elçiye de yüz vermedi. Hatta Valantunis’a, ‘’ Sizler hilekar ve yalancı insanlarsınız. ON TÜRLÜ YÖNÜNÜZ ve ON TÜRLÜ DİLİNİZ var. AMA HİLENİZ BİRDİR. Bizim düşmanlarımızla, AVARLAR’ la ilişki kurar, bize kullanır, İRAN ile gizli anlaşma yaparsınız. İTTİFAKLARA SADIK KALMAZ SIK SIK BOZARSINIZ… Bunlar sizin kötü niyetlerinizin ve iki yüzlülüğünüzün delilidir. Şimdi bizden ne yüzle dostluk bekler, nasıl ittifaktan bahsedersiniz ? Ama biz Avarların’ da, elçilerin de, tacirlerinde geçtikleri yolları biliyoruz. Hatta DİNYEPER nehrinin, TUNA ‘nınve MERİÇ nehirlerinin nerelerden aktıklarını, Avarların oturduğu PANOYA’ yı da biliyoruz. Aklınızı başınıza almaz, dostluklara sadık kalmazsanız, üzerinize göndereceğim süvarilerin nalları altında sizler de Avarlar da karıncalar gibi ezilirsiniz.( L. Ligeti Bilinmeyen İç Asya II- 89-90) (sh.131-132)
Ara
Cevapla
KOMEN
#4
TÜRK’ÜN SOSYO EKONOMİK TARİHİ-4

Dr.Tahsin Ünal Ank.1977
Hazırlayan: KÖMEN ( A. Haydar Okur)

Ebul Gazi Bahadır Han’ Anladım ki, bir çok isimleri mahsus değiştirmişler. Araplar, Acemler, Yahudiler, Frenkler … hep tarihimizi yanlış yollara sürüklemek için ellerinden geleni yapmışlar…’’ diyor. ( Secere-i Türk- Tarih Konuşuyor Dergisi sh.3/ 207) sh.98)

ölü gibi Çin’den Batıya doğru seyahata çıkan Çinli Rahip HUAN DZANG’ Nihayet Göktürk Hakanın bulunduğu şehre yaklaştık. Şehre girmeden maiyetiyle beraber avdan dönen Hakanla karşılaştık. Hakanın üzerinde yeşil ipekten elbise vardı. Başına uçları arkaya sarkan ve ipek bir kurdele ile sarılı olan börk giymişti. Yanında bulunan 200 kadar subayda ağır ipekli elbiseler giymişlerdi. Sağında ve solunda üst rütbeli olduğunu sandığım komutanlar duruyordu. Arkalarına pelerin gibi kürk de giymişlerdi. Subaylar ellerinde kargı ve kalkanlarla, KURT BAŞLI BAYRAKLARININ altında duruyorlardı. Subayların arkasında süvari askerleri vardı. Cümlesinim altındaki atlar pek besiliydiler, eşinip duruyorlardı. Hakan Bana ‘’ Birkaç gün bekleyiniz, sonra görüşürüz. ‘’ dedi. Subaylardan birine de bizimle meşgu olması emretti. Birkaç gün sonra Hakan beni Çadırına davet etti. Hakan da gerçekten beğenilecek nezaket ve kibarlık vardı. Çünkü o bir Hakan olduğu halde beni çadırının kapısında karşıladı….( L.Ligeti Bilinmeyen İç Asya II/ 107-113-115) ( Huan DZANG’ın bahsettiği Göktürk Hakanı ya SİRBA HAN(630-646) veya CİBA HAN( 646-647) olması gerekiyor. ( sh. 135)

‘’ Medeniyet ANOV’ da başlamıştır. MÖ.7000 de Türkler kiremitler üzerine yaptıkları fresklerle eşyaları süslemişlerdir. Orta Asya da Medeniyet MÖ. 20000 de başlamıştır ‘’ diyor1904 yılında Orta Asya’ da kazı yapan RAPHAEL PUMPYELLY ( Şemsettin Günaltay Yakın Şark Tarihi Ank. 1937 sh.86-90-93) (sh.149)

MS.642 Tarihinde Müslüman Arap ordusu Komutanı NUMANİB-İ MUKARİH ve HUZEYFE BİN YAMAN Sasani Hükümdarı YEZDİCERD ile Komutan FİRU-U Nihavent Muharebesinde mağlup ettiler. Yezdicerd o zaman BATI TÜRKİSTAN’ ı ellerinde bulunduran Göktürk Hakanı TULU HAN ( 631 veya İŞBARA YABGU HAN’ a (640-642) sığındı. ( Yılmaz Öztuna: Türkiye Tarihi ist.1963 1/9) ve birkaç sene sonra da (MS.652) burada vefat etti.( Brokelman: İslam Milletleri ve Devletleri Tarihi Çeviren N.Çağatay Ank.1964 1/33-34) ( sh.155)

Araplar MS.650 de Türk sınırına gelince durakladılar. Dolayısıyla Türklerle Araplar ilk defa karşı karşıya gelmiş bulundular. 651 de Türk ülkelerine girmek isteyen Arap Komutanı MUHALLEB İBN-İ EBU SÜFRA, TULU HAKAN’ın yerine geçen ULUÄž HAKAN ‘ın (651-658) ordularına feci şekilde yenildiler. (sh.156)

Araplar 653 de 706 tarihine kadar Türkeline sefere çıkmadılar. 706 tarihinde Türklerin de içinde bulunan karışıklıktan yararlanarak büyük bir ordu ile MORV’ da hareket eden Arap Komutanı KUTEYBE Türkistan şehri BAYKENT’i muhasara etti. Türkler de Kuteybe’ yi muhasara ederek gerisi ile ilişkisini kestiler. Kuteybe’ den 4 aydır haber alamayan HACCAC , Irak camilerinde dua ettirdi.( Taberi 1/357-358). Kuteybe geri döndü. Daha sonra da Baykent’e yakın olan Buhara’yı aldı.(sh.156)

Araplar 720-729 ve 730 da Semerkant’ı almak için sefer düzenlediler. Her seferinde büyük zayiatlar verdiler. 730 da Arap Komutan MÜSLİM İBN-İ SAİT intikam seferi yapmış ise de SULU HAKAN’a feci şekilde yenilmekten kurtulamamıştır.( sh.156)

Göktürklerin iç karışıklığından istifade eden Çinliler 745 yıllarında Doğu Türkistan’ ı istila ederek Batı Türkistan’a sarkmaya başlamışlardı. Batıdan ilerleyip gelen Arap ordusu Komutanı ZİYAD BİN SALİH ile doğudan gelen Çin ordusu komutanı KAO ŞİENÇE, TALAS şehri civarında karşılaştılar. Yapılan kanlı savaşta Çin komutanı emrinde bulunan KARLUK, YAÄžMA UYGUR Türklerinin karşı tarafa geçmesi sonucunda (751) 64 yenildi. ZİYAD BİN SALİH’in bu zaferi , bir yandan BATI TÜRKİSTAN’ı , dolayısıyla buralarda oturan Türklerin kaderini değiştirirken, Türk’ ün İslam alemine akışını hızlandırmıştır. ( sh.157)

Katıksız Türk olan EBU MÜSLİM HORASAN’ın çoğunluğu Türklerden olan ordusu ile batıya gelip Emevileri(751) de yıkması ve ABBASİLER’ i tahta çıkarması (751-1258) Türk soyunu doğudan batıya İslam alemine kanalize etmiş oldu( sh.158)

Dandanekan’dan sonra Türkler kalabalık karıncalar gibi batıya akmaya ve bazı yerlerde Müslümanlara zarar vermeye başlayınca Halife TUÄžRUL BEY’ e mektup göndererek, Müslümanlara zarar verilmemesini istemişti. TUÄžRUL BEY:’’ Benim milletim pek kalabalıktır. Belli bir mıntıkaya sığmaz. BU bir seldir, önüne durulmaz. Ama bu sel, İslam alemine değil, Hıristiyan alemine ( Bizans’sa) akıtılacaktır..’’ diye cevap vrir.( İbn-Esir 1/180) ( sh.167)

Türk kadını İslam olmadan önce olduğu gibi, İslam olduktan sonra da erkekten kaçmadı.. XIV. Asırda Anadolu’yu dolaşan Arap seyyah İBN-İ BATUTA ‘’ Hangi eve misafir olsak, kadınlar da gelir, halimizi, hatırımızı sorardı. Yüzleri açıktı. Giderken de kırk yıllık ahbabımız gibi bizi uğurluyorlardı. Kayseri’ de ALAADDİN ERTENA BEY’in, İznik’te ORHAN BEY’in aileleri ile bizzat konuştum.’’( Yılmaz Öztuna Türkiye Tarihi İst. 1963 sh.211)( sh.174)

Hun prenslerinden PE’ nin MÖ.48 de Çinlilere hoş görünmek, onlardan askeri yardım alarak tahtı ele geçirmek için, alacağı yardıma mukabil Hun memleketinin stratejik yerlerini gösteren askeri haritayı gizlice Çinlilere vererk vatanına ihanete yeltendiği tarih kayıtlarında vardır.( De Guines Türk Tarihi Umumisi Çeviren H.Cahit 1928 1/333 ) (sh.132)

Afrasyab adı (ALPER TUNGA)sonraki nesiller ve hükümdarlarca bir nesep (soy) başlangıcı ve asalet vesilesi olarak kabul edilmiştir. Göktürk Hakanları Afrasyab neslinden olmakla öğünürlerken ( Sadri Maksudi Arsal 1/ 132-271) Uygur Hanları da ‘’ Biz Afrasyab neslindeniz’ derlerdi. (Tarai-i Cihan Guşa 1/40 Karahanlılar ve Selçuklular da soylarını Afrasyabá bağlamışlardır( İslam Ansiklopedisi Karahanlılar ve Selçuklular Maddesi) ( Sh.4 –dip not)

Arap Tarihçisi İBN-İ HASSAL’ Allah Türkleri arslan sıfatında yaratmıştır. Onlar ölümden korkmazlar. Ecelsiz ölüm olmaz., ölümü unutan öldürür, ölümden korkmayan yaşar itikatındadırlar’’’( sh.46)

TÜRKLERDE SOSYAL YAPI:
ASİLLER: Bunlara kılıç aslleri de denilebilir. Bunlar eski devirlerden beri devam edip gelen TUDUNLAR, YABGULAR ve HAKANLAR. Daha sonra Sultanlar ve torunları, yakın akrabaları… ASKERLER Savaş zamanında her Türk’ün asker olmasının yanında ayrıca ordunun nüvesini teşkil eden birlikler ve komutanlar… ORTA SINIF: İç ve dış ticaretle uğraşan tacirler, dökümhane ve sanayiciler, geniş ölçüde hayvancılık yapanlar, büyük din adamları, alimler ve ilim adamları. HALK-ESNAF : Toplumun içinde küçük ölçekli iş yapan el sanatları, gıda maddeleri satan kesimler. KÖYLÜLER : Türk milletinin maddi, manevi güç kaynağı, yukarıdaki sınıfların fideliği. ESİRLER: Tarım, imalat, çobanlık, saray hizmetçileri, amele olarak çalıştırılanlar savaşta esir alınmış olanlar ile suçları nedeniyle toplumdan dışlanmış olanlar… ( sh. 52-53)

Türk mitolojisinde ‘yer yok iken su vardı. Ve dört bir yan uçsuz bucaksız su idi. Suda zerre hayat kımıldaşırdı…. Diri değil ölü bile yoktu. Bu yokluk içinde yalnız TANRI KARAHAN ile su vardı. Tanrı yalnızdı… TANRI KARAHAN emir verdi, su yarıldı. Bir ses duyuldu ve AKANA (Ak Ana) AKANA YARATILDI. ‘’ ( M.Necati Sepetçioğlu- Yaratılış ve Türeyiş- Ank. 1969 sh.5-10) denilir. (Bu İslam inanışında her şeyi sudan yaratıldığının ve Hz. ADEM’ in çamurdan olan vücudunun üzerine 40 gün yağmur yağmış olmasının bir izah tarzıdır) ( Vecealna min-el külli şey’in hayr- Yani her şeyin suda halkettik, yahut suyu onların hayatı için neden kıldık-- Kur’an, Enbiya sresi Ayet 30) TANRI KARAHAN, cennette dokuz dallı bir ağaç yarattı. Tanrı, dokuz dalın altında dokuz insan yarattı. Dördü kadın, beşi erkekti. TANRI KARAHAN insanlara ‘’ Şu dalların meyvesini yeyin, şu dalların meyvesini yemeyin’’ dedi. Fakat insanları kıskanan ER-KİŞİ (şeytan) memnu meyveyi önce kadın olan ECE’ ye yedirdi. Ve insanlar cennetten kovuldular.( M. Necati, Sepetçioğlu-Yaratılış ve Türeyiş- sh. 33-50) Kur’an da ‘’ Ey Adem, sen eşinle beraber cennette yerleşiniz. Cennet yiyeceklerinden neyi isterseniz ne neresinden isterseniz bol bol yeyiniz. Fakat şu ağaca yaklaşmayınız ‘’ dedi. Fakat Şeytan onların ayağını kaydırdı, yollarını saptırdı.. Onları yasak meyveyi yemeye ikna etti. Biz de onları birbirinizle düşman olarak yryüzüne ininiz dedik’’ ( Hasan Basri Çantay Kur’an Hakim ve meali Kerim İst. 1969—Bakara suresi ayet 35-38)

Şamanizde yerin ve göğün yedi tabakadan olduğuna inanılırdı. Kur’an da ki ‘’ Allah yedi kat göğü yaratmıştır( Mülk s.a.3) ve ‘’ Allah yedi kat göğün, yedi kat yerin rabbidir’’ (Mümin s.a. 86) ‘’ Tabakat-u seb’a semavat velr arz’’ KALGANCI geldiği zaman gök demir, yer bakır olacak. Hanlar Hanlara, milletler milletlere saldıracak, sert taşlar ufalanıp, ağaçlar kırılacak, O zaman boyu 7 cm. olacak. Orta parmak kadar erkek, baş parmak kadar kadın olacak. Baba oğlunu , ana kızını tanımayacak . Altınlar ayak altında çiğnenecek , fakat kimse almayacak. Yer uğuldayacak, denizler çalkalanacak. Güneş ay ışık vermez olacak. TANRI ÜLGEN ölülere ‘’ Ölüler kalkınız !’’ diyecek. Bütün ölüler dirilip kalkacak. ( Abdulkadir İnan – Tarihte ve Bu gün Şamanizm- sh. 24-25) Bu Kur’an daki ‘’ Ölümden sonra dirilmeye inanmayanlar, bu hayattan başka hayat yoktur. Dirilecek ve dönecek değiliz ‘’ derler. Allah ölüleri diriltir. ( En’am s.a.29-36) ‘’ Diri iken öleceğinizin, ölü iken dirileceğinizin delili uyumak ve uyanmaktır. Sizi uyutan, sonra diriltirek uyandıran Allah’tır’’ (En’am s.a.60) Kıyametin nasıl kopacağı ise (İnşikak s.a. 14, Enbiya s. Ve Muhammed s.a.48 de anlatılmaktadır.

Tarihi kaynaklarda ilk Buğdayın 10 bin yıl önce TANRI DAÄžLARI ile KUEN-LUN (KARANLIK) dağları ve KARAKURUM dağları arasında kalan 910 bin Km2 lik tarım havzasında bulunmuştur. (ünlü TAKLAMAKAN çölü bu tarım havzasının yarını kaplar) Uygurların % 75 nüfusu bu tarım havzasındaki şehirlerde, köy ve kasabalarda oturur. Çin resmi kayıtlarına göre 1.860.000 Km2 olan Doğu Türkistan topraklarında 8 milyar ton petrol bulunduğu ve gravitesi yüksek uranyum ve diğer maden zenginlikleri olduğu bilinmektedir. Günümüzde yapılan tarihi kazı ve araştırmalarda bu tarım havzasında yer alan LOBNUR ilçesinde 6400 yıllık olan ve Türklere ait olduğu tespit edilen bir ceset bulunmuştur. Yine HOTEN’ in NİYE ilçesine Bağlı ENDİRGE köyünde 7000 yıl öncesine ait ve Türk olduğu tespit edilen bir çift ceset ve bu cesetler yanında İPEK EL DOKUMA KUMAŞ bulunmuştur. Bunlar Çin müzelerinde saklanmaktadır.( Yörünge Dergisi yıl 8 sayı 380 Haziran 7-13 1998 sayı. 34)

750-1050 TARİHLERİ ARASINDA YETŞMİŞ TÜRK DÜŞÜNÜR ve İLİM ADAMLARI (Kendi tesbitim)
1- HOCA AHMET YESEVİ
2- KORKUT ATA
3- ABDULLAH BİN MUBAREK EL-TÜRKİ : Fıkıh, Hadis bilgini (736-789)
4- AHMET BİN MAHMUT EL FERGANAVİ ( takriben 840-890)Astronomi ve Matematikçi
5-AMACUR OÄžLU ABDULLAH ( Takriben 825-890) Matematikçi
6-ALİ BİN TARHAN hadisçi
7-SÜLEYMAN BİN TARHAN hadisçi
8-İBRAHİM BİN İSHAK- İMRAHİM EL SULİ Divanul Edep yazarı (792-875)
9-FATİH BİN HAKAN BİN GARTUÇ ( ÖL.86L)
10-FARABİ ( 870-950)
11-SÜLEYMAN BİN TARHAN (ÖL.960) oğlu MUAMMER
12-AMACUR OÄžLU ABDULLAH oğlu ALİ ( 883-033)
13*EBU BEKİR EL SUFLİ( öl-.945)
14-ÖZKENTLİ AHMET BİN TAYYİB (ÖL-899)
15-FERGANALI ABBAS EL TURKİ
16-HACI BİN MELİK ERKİN ( öl. 918)
17-CEVHERİ EL TURKİ Fizikçi ( Cevheri yaptığı kanatlarla uçmaya teşebbüs etmiştir. Uçmuş fakat inerken kanatların birinde meydana gelen arıza yüzünden düşmüş ve ölmüştür.
18- İSMAİL BİN FARABİ ( ÖL.1002)
19-YUSUF HAS HACİP Kutadgu Kubilik ( Yazım tarihi 1070)
20-KAŞGARLI MAHMUT Divana-ı Luga-it Türk yazarı(Yazım tarihi ( 1ö72)
21-FAKİH MAHMUT ZEMAHŞERİ Mukaddmet-ül Edep yazarı( öl. 1153)
22-EL BURUNİ( 973-1050)

23- İMAM MATURİDİ
Ara
Cevapla
ÇiLeK
#5
Teşekürler emeginize saglık...
Türk tarihimizle ilgili güzel bir bilgilendirme...

Sevgilerim ve saygılarımla...
Ara
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  16 Büyük Türk Devletinin Bayrakları... *TATLI BELA* 7 1,009 04-15-2022, Saat: 01:01 AM
Son Yorum: wildfang
  Türk Askerinden İnsanlık Dersleri.... *TATLI BELA* 11 850 04-13-2022, Saat: 10:20 AM
Son Yorum: wildfang
  Osmanli Tarihi 1800-1924 Yillari Arasi Onemli Olaylar Hasretiim 0 685 02-06-2011, Saat: 12:27 AM
Son Yorum: Hasretiim
  Osmanli Tarihi 1700-1800 Yillari Arasi Onemli Olaylar Hasretiim 0 712 02-06-2011, Saat: 12:25 AM
Son Yorum: Hasretiim
  Osmanli Tarihi 1600-1700 Yillari Arasi Onemli Olaylar Hasretiim 0 696 02-06-2011, Saat: 12:21 AM
Son Yorum: Hasretiim

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 05-08-2024, 01:47 AM