:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Yusuf Hayaloğlu / Hayatı ve Eserleri
Firari Fırtına
#1
Yusuf Hayaloğlu [SIZE=2]HAKKINDA YAZILANLAR

İşte şiirine en yüksek telifi alan şair

HEM ŞAİR, HEM RESSAM, HEM DE MÜZİK ADAMIYDI AMA YILLARCA BEKLEDİ. EMEÄžİNİN GERÇEK KARŞILIÄžINI BULMASI İÇİN BEKLEDİ. BU BEDEL YÜKSEKTİ. ÇÜNKÜ BİR ŞEYİN DEÄžERİ BEDELİYLE MENKULDÜ. VE O FİYAT VERİLDİ. SADECE DOKUZ ŞİİR İÇİN TAM 125 BİN DOLAR ALDI, KASETE OKUDU. ŞİMDİ KİTAP YOLDA..

Yusuf Hayaloğlu’ndan bahsediyoruz. Onlarca sanatçının okuduğu 'Dağlarda kar olsaydım' yada İbrahim Tatlıses’in meşhur 'Nankör kedi' gibi türkülerinin yaratıcısı.. Veya 'Yorgun Demokrat'ın, 'Nazlıcan ve Bedirhan'ın, 'Hani benim gençliğim'in, 'Bir acayip adam'ın ve yüzlercesinin şairi... Ezilenleri, altta kalanları, tutunamayanları bir baltaya sap olamayanları yazıyor. Yusuf Hayaloğlu, hayata bakışını, neden bu kadar beklediğini, şiirlerinin arkasındaki bilinmeyen dünyasını İMEDYA’ya anlattı.

Pazar günü ikindi vakti Cihangir’de bir apartmanın giriş katındaki küçük dairesinin kapısını çaldığımızda, tatlı gülümsemesiyle karşıladı bizi. Tek başınaydı. Ne bir koruması, nede menejeri vardı yanında. Önce vakti geldiği için arka taraftaki şirin bahçesini suladı, sonra soğuk bir şeyler ikram etti, ardından marlborosunu yaktı ve başladık sohbete.

17-18 yaşlarına kadar amaçsız ve bir o kadar haşarı geçen gençliğini anlattı önce. Kendisini hiç inşa etmemiş bir insandı. Ardından gelen yoğun bir araştırma öğrenme dönemi.. Ama ne araştırma.. Kur’an’dan Marksizm’e, Maosizm’e, Budizm’den Freud’a kadar bütün felsefeler ve dogmalar.. ''Kendime bir iç şemşiye aradım. Bunu buluncaya kadar hiçbir örgüte, partiye, derneğe girmedim.'' diyor Yusuf Hayaloğlu:

''Bütün bu felsefelerin hayatı tam açıklamadığını ve zorlandığını gördüm. Teori, pratiği belirlemeye çalışıyordu ama pratik buna direniyordu. Bunun nedenini araştırdım ve doğanın şaşmaz dengesinde, kusursuzluğunda buldum. Doğaya aykırı hiçbirşey mümkün değil. Değiştirmek mümkün değil. Pratikte ne ise onu anlamalısın. Onu zorlayarak değiştiremezsin. Onu, o pratiğin içindeyken değiştirebilirsin. Dışardan ahkam keserek değiştiremezsin. Birden iç şemsiyeyi buldum ve natüralist olmaya karar verdim.''

İşte bugünkü Yusuf’u böyle yakalamış: ''Şu anda bir uçaktan dünyayı seyreder gibiyim. Ordan tel örgüler gözükmüyor. Yukardan baktığın zaman, dev bir coğrafya.. İnsanlar karınca sürüsü gibi, evler kibrit kutusu gibi. Ayrılıkların anlamı olmadığını gördüm. Hepimiz doğanın parçasıyız. Olabildiğince sevmek, iyi yaşamak, ahlaklı, erdemli olmak lazım.''

Yusuf Hayaloğlu bir buçuk sene önce ilk şiir albümü ‘Ah Ulan Rıza’yı çıkardı. Ardından geçtiğimiz günlerde ikincisi geldi, 'Bir Acayip Adam':

Hayaloğlu, ilk albümün dinleyicilere biraz ağır geldiğini, şimdi ise daha basit, anlaşılır şiirler seçtiğini söylüyor. Türkiye’de sadece kendisine mahsus özelliği ise kendi şiirlerini okuması, onlara besteler yapması. Yani herşeyiyle kendine ait, bir anlamda ‘Sesli kitap’..

Ama sırada yazılı kitap da var. Şimdiye kadar hiç kitabı olmamış. ''Artık zamanı geldi'' diyor. ''Neden?'' sorusuna şu ilginç ve bir o kadar düşündürücü cevabı veriyor:

''Albümü yapmaya zorlayan koşullar şöyle gelişti. Ben kendi kârımı düşündüm. Onun için geç kaldı. Materyalist anlamda değil. Mantığım şu: ‘Benim emeğim para etmeyecek kadar basitse, o zaman sende benim kasetimi yapma.’ Bu bedel yükseldi, tatmin edici bir noktaya gelince, ‘tamam’ dedim. Kitapta da aynısını yapıyorum. Şiir kasetinde Türkiye’nin gelmiş geçmiş en yüksek şiir telifini alan insanım. 125 bin dolar aldım 9 şiir için.. Tek şiir 13-14 bin dolar yapıyor. Bu bir övünme değil. Bu şu demek: Bir şeyin değeri bedeliyle menkuldür. Sen bir şeye çok büyük değer biçebilirsin ama bakalım o parayı veren var mı? Şimdi onu kanıtladım ben. Benim şiirimin kaç para ettiğini kanıtladım . Aynı şeyi kitapta da yapıyorum. Ve Türkiye’de gelmiş geçmiş, ölmüş veya yaşayan insanların alıp alacağı en yüksek telifi iki üç puan yüksek alıyorum. Bu yakında da çıkacak.''

Yusuf Hayaloğlu kendi deyimiyle halk şiiri yapıyor. İşte ilk albümüne isim veren ‘Ah Ulan Rıza’dan bir pasaj:

Neden hala gelmedi
Yoksa saatimi şaşırdı bu hıyar
Gerçi hiç saati olmadı ama en azından birine sorar
Cebimde bir lira desen yok
Madara olduk meyhaneye
Ah eşek kafam benim
Nasıl da güvendim bu hergeleye
Gelse balığa çıkacaktık
Ne çekersek kızartıp
Bir kilo rakıyla yutacaktık.
Bu sandalı geçen hafta çalıntıdan düşürdük
Arkadaşlar ısrar etti
Biz de iyi olur bize uyar diye düşündük.
...

Böyle devam edip giden ve Hayaloğlu’nun yorumuyla insanın tüylerini diken diken eden bir şiir ‘Ah Ulan Rıza’...

Halk şiirini şöyle savunuyor şair:

''Halk şiiri yapmanın zararı yok. Ne diyorlarsa desinler. Ben halkı seviyorum. Yani natürel, avam yaşamayı seviyorum. Kültürüm de bu, sokaktan gelmeyim. Bunu da inkar etmiyorum. Zamanında kolej muadili okudum, akademi okudum, batı kültürü okudum, Şekspir, Marks okudum. Yani sonuçta hiçbirşey değil, hiçbiryere varamıyorsun. Yani gelip geleceğin nokta bir kara toprak derler ya. Neticede halkın denizine giriyorsun. O denize girdiğin zamanda tertemiz oluyorsun, mis gibi oluyorsun. Bunda ne zarar var. Başta biraz zorlayarak oldu. Şimdi tamamen hazmettim. Geldiğim yere geri döndüm. Ordan gelmiştim. Başka yere uçtuk, bir marifetmiş gibi. Sanatçılara da onu tavsiye diyorum. Şatolarından çıksınlar. Kozalarından çıksınlar. Halkın içine karışsınlar. İki tane entel barda oturup kendi kendilerine sanat yapıyorlar. Kendi kendilerine şiir okuyor, kendi kendilerine ödül veriyorlar. Kendi kendilerine dergi çıkartıyorlar. Kitap çıkarıyorlar. 1500 tane basıyorlar, onu da eşe dosta hediye ediyorlar. Gelsinler halkın denizinde yıkansınlar, arınsınlar biraz.''

Yusuf Hayaloğlu bu konuda çok dolu. Mesele ‘türkü’ye geliyor:

''Türkü hayatın bizatihi kendisi. Halkın kendisini ifade ettiği sözlü müzikli bir durum. Bazı TV kanallarında türkü yasak. RTÜK’ten dolayı sabahın 5’ine koyuyorlar. Gazete çıkarıyorsun, halkın kültürüyle alakası yok. Sanat sayfası yapıyorsun. Tam sayfa caz. Tam sayfa bilmem ne. Bunların ne alakası var bizim kültürümüzle. Ondan sonrada ‘niye halk okumuyor’ diye soruyorlar. Halk yok ki yayınlarda. Türkü dinlemeyen halkı bilemez. Türkü bin yıllardır var, ortaasyadan akıp geliyor. Nerelerde konaklamış. Nereleri dolaşmış ve gelmiş Anadolu’nun bağrında akıyor. Sen bu ırmağı görmezden geldiğin zaman, zaten hiçbir yerini kavrayamazsın. Ezilenleri, altta kalanları, tutunamayanları bir baltaya sap olamayanları seviyorum. Onlar bana hoş geliyor. Halin vaktin yerinde hiçbir problemin yok, neyini yazacağım ben senin yani. İyi durumdaki bir adamın, herşey çok güzel demesinden sıkılıyorum. Sanatçının ekmeği burada, hayatın çelişkilerinden mağduriyetlerinden çıkar.''

Hayaloğlu halkın içinde olunca, bir o kadarda siyaset ve ekonomiyle ilgili. Ve yaptığı şu yorum bugünkü sosyal bunalıma felsefik bir pencere açıyor:

''Çok çalkantılı dönemler yaşadım, ekonomik yönden... Ama halkı bu kadar umutsuz, mutsuz hiç görmemiştim. Yarına dair hiçbir umut kalmamış. Bu, en büyük uçurum, en büyük reaksiyon... Nasıl sosyal bir patlama olmuyor inanamıyorum. Bu korkunç bir tevekkül, korkunç bir sabır. Allah sabır versin. Ama insanlar artık akıllandı. Vatan, millet nutukları ekonomiyi açıklamıyor. Halk, 'Sen bunları derken benim cebimdekini götüyorsan, lanet olsun' diyor. Halk bunu görmüş artık. Herkesin elinin kendi cebinde olduğunu görmüş. Komünizm niye çöktü? Herşeyin devletin olmasından ve devletin içinde devletten palazlanan insanlardan dolayı çöktü. İnsan mutsuzsa hiçbir ideoloji onu etkilemez. Bir çocuğun karnı açsa sen ona dünyanın en güzel masalını da anlatsan o çocuk ağlar. Karnı tok olan, masallar arasında tercih yapar. Çocuğun karnı aç. Halkın karnı aç, ne masal anlatırsan anlat. O yüzden halk tercihlerini de ideolojik olarak yapmıyor. Halk kimde ekmek olacağını sanıyorsa ona sarılıyor. Ama denize düşen yılana sarılır.''

Hayaloğlu ile sohbet çok tatlı, çok uzun.. Ve buraya sadece küçük bir bölümünü alabildik. İki saatten fazla kaldığmıız o küçük, şirin dairesinden bir daha görüşmek üzere, fakat bu defa diğer kaseti beklemeden buluşmak üzere ayrılıyoruz.
[/SIZE]
Ara
Cevapla
Firari Fırtına
#2
Adi Bahtiyar

Geçiyor önümden sirenler içinde
Ah eller üstünde çiçekler içinde
Dudaginda yarim bir sevda hüznü
Aslan gibi gögsü türküler için

Beni tez saldilar okaldi içerde
Çok sonra duydumki yozgatta sürgünde
Ne yapsa ne etse üstüne gitmisler
Mavi gökyüzünü ona dar etmisler

Diyarbakirliymis adi bahtiyar
Suçu saz çalmakmis ögrendigim kadar
Geçiyor önümden gülyüzlü bahtiyar
Yaraliyim yerde kalan sazi kadar

Raslardim avluda hep volta atarken
Sigara içerken yahut coplanirken
Kimseyle konusmaz dag gibi titrerdi
Çocukça sevdigi çiçegi sularken

Gazete çikti üç satir yaziyla
Uzamis sakali çatlamis saziyla
Birileri ona ölmedin diyordu
Ölüm bir yaninda hüzünle gülüyordu
Ara
Cevapla
Firari Fırtına
#3
Alir daglar

Baba bugün üsüyorum
Karda kaldim üsüyorum
Anama deyin sicak bir çorba koysun
Üstümü ört baba üsüyorum

Behey babam dalmis babam
Sigarayi sarmis babam
Sapkasina hicran dökmüs
Kibrit gibi yanmis babam

Baba bugün alir daglar
Bu dert beni alir daglar
Sehirlere sigmaz oldum
Fazla sürmez alir daglar

Baba bugün agliyorum
Darda kaldim agliyorum
Dualarin üzerimden eksik etme
Içim yandi agliyorum
Ara
Cevapla
Firari Fırtına
#4
Ayriligin Hediyesi

Simdi saat sensizligin ertesi
Yildiz dolmus gökyüzü ay aydin
Avutulmus çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldim tenhasinda gecenin
Hiç uyumamis bir-ben

Simdi gözlerime aglamayi ögrettin
Ki bu yaslar
Utangaç boynun kolyesi olsun
Bu da benim sana
Ayrilirken hediyem olsun

Soytarilik etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksizlik etmeden dogan günese
Bütün aydinliklari içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu biliyorsun
Simdi iyi niyetlerimi bir bir yargilayip
asiyorum
Bu son olsun, Bu son olsun....
Simdi saat yoklugunun belasi
Sensiz gelen sabaha günaydin
Isi gücü olanlar çoktan gittiler
Bir ben kaldim voltasinda gecenin
Hiç uyumamis bir-ben
Kafami duvara vurmadan taniyabilmek seni
Beyninin içindekilerini anliyabilmek
Ve yitirmeden yüzündeki anlik tebessümü
Bütün saatleri öylece dondurabilmek için
Çildirasiya paraladim kendimi
Lanet olsun
Artik sigarayi günde üç pakete çikardim
Olsun gözüm olsun
Ne olacaksa olsun !
Ara
Cevapla
Firari Fırtına
#5
[SIZE=3]Babani unutma yavrum[/SIZE]

[SIZE=2]Bu sarki senin al dinle
Usulca dokun sesime
O minicik ellerinle
Babani unutma yavrum

Yagmurlar rüzgarla barisir
Yagmurlar çimenle öpüsür
Belkide uçurum kapusur
Babani unutma yavrum

Bir gün tutusup kavgaya
Kalbin hirpalandiginda
Söküp verebilirim sana
Babani unutma yavrum

Hasta iken yataklar içinde
O hayin sokaklar içinde
Sorgular yasaklar içinde
Babani unutma yavrum

Sen benim için üzülme
Bakinca suskun resmime
O körpecik yüreginle
Babani unutma yavrum

Bir gün duyarsan daglarda
Ölüm haberleri radyoda
Bende olabilirim orda
Babani unutma yavrum
[/SIZE]
Ara
Cevapla
Firari Fırtına
#6
Bir Anka kuşu
Yüzlerce soguk namlu üzerime çevrildi,
Yüzlerce demir tetik ayni anda gerildi!
Anne, beni sögüdün gölgesinde vurdular,
Öpmeye kiyamadigin oglun yere serildi.
Üsüstü birer birer çakallar üzerime,
Üsüstü her bir yandan gögsüme, cigerime.
Anne, beni les gibi yiyip talan ettiler,
Teshis edilmek için savurdular önüne.
'Yeryüzündeki acilarin
Hepsini, hepsini tattim!'
Heder oldum, ekmegime tütün kattim!
Beni milyon kere yaktilar üstüste.
Bir Anka kusu gibi anne,
Kendimi külümden yarattim.
Geceler tanir beni; konarim göçerim ben.
Geceler tanir beni; kan damlar içerim ben.
Anne, sen beni unut. Karanligin bagrinda
Kirmizilar ekerim, siyahlar biçerim ben.
Suçüstü yakalandim bölüsürken kalbimi,
Suçüstü, kelepçeyle yardilar bilegimi.
Anne, ben diyar diyar umudun savasçisi,
Bir tutam sevgi için dagladim gözlerimi.
Prometeus'tum, çiviyle çakilirken taslara
Cigerimi kartallara yedirdim.
Spartakus'tüm, köleligin çigliginda.
Aslanlara yem oldum, tükendim.
Kör kuyularin dibinde Yusuf'tum,
Kerbela çölünde Hüseyin.
Zindanlarda Cem Sultan, sehpada Pir Sultan.
Kaçinci ölmem, kaçinci dirilmem bu?
'Tanrilardan ates çaldim,'
Yüzyillarca tutustum, üstüste yandim.
Bir Anka kusu gibi anne,
Kendimi külümden yarattim

Ara
Cevapla
Firari Fırtına
#7
Tanıtım devam edecekdir ....

Sevg ...
Ara
Cevapla
elhan
#8
çok sevindim senin işine
saygilarımı iyilerim
Ara
Cevapla
AfrâsyâB
#9
yusuf hayaloğlunu çok severim Smile
sağol abi Smile
Ara
Cevapla
ÐŽeşaren
#10
Ayrılık Hediyesi

Şimdi saat, sensizliğin ertesi...

Yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın...

Avutulmuş çocuklar çoktan sustu.

Bir ben kaldım tenhasında gecenin,

Avutulmamış bir ben...



Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim

Ki bu yaşlar

Utangaç boynunun kolyesi olsun.

Bu da benden sana

Ayrılığın hediyesi olsun...



Soytarılık etmeden güldürebilmek seni...

Ekmek çalmadan doyurabilmek...

Ve haksızlık etmeden doğan güneşe

Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi

Mülteci isteklerim oldu ara-sıra, biliyorsun...

Şimdi iyi niyetlerimi,

Bir-bir yargılayıp asıyorum...

Bu son olsun be... bu son olsun!

Bu da benim sana,

Ayrılırken mazeretim olsun!



Şimdi saat yokluğunun belası...

Sensiz gelen sabaha günaydın!

İşi-gücü olanlar çoktan gitti

Bir ben kaldım voltasında sensizliğin

Hiç uyumamış bir ben...



Şimdi dişlerimi sıkıp

Dudaklarıma kanamayı öğrettim

Ki bu kızıl damlalar

Körpe yanağında bir veda busesi olsun.

Bu da benden sana

Heba edilmiş bir aşkın

Son nefesi olsun...



Kafamı duvara vurmadan,

Tanıyabilmek seni...

Beyninin içindekileri anlayabilmek...

Ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü,

Bütün saatleri öylece durdurabilmek için,

Çıldırasıya paraladım kendimi...

Lanet olsun!

Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde

Olsun be... ne olacaksa olsun!

Bu da benim sana,

Ayrılırken şikayetim olsun!



gözyaşım, utangaç boynunun

inciden kolyesi olsun.

her damla, vefasız teninde

bir veda busesi olsun.

Isterim, sen de ben gibi yan,

ömrüne hep ağla.

hep ağla, bu benden, son dua,

bu benden, ayrılık hediyesi olsun...

Yusuf Hayaloğlu
Ara
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Levent Yıkılmaz Full Şiir Eserleri doganin_kanuni 1 594 02-23-2010, Saat: 12:09 AM
Son Yorum: acemhe
  AHMET MUHİP DIRANAS kimdir - hayatı ||-isyanqar-|| 0 500 02-12-2010, Saat: 03:47 AM
Son Yorum: ||-isyanqar-||
  Ahmet Kutsi Tecer " Hayatı ve Şiirleri " €BeRimSin 24 2,035 10-15-2008, Saat: 10:01 AM
Son Yorum: €BeRimSin
  Özdemir Asaf / Hayatı ve Eserleri Firari Fırtına 6 1,121 09-06-2008, Saat: 08:09 AM
Son Yorum: Patikli_Penguen
  Nazım Hikmet / Hayatı ve Eserleri Firari Fırtına 5 969 08-11-2008, Saat: 05:27 AM
Son Yorum: Firari Fırtına

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 05-02-2024, 07:31 AM