:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,696
» Son Üye: Klassohbet
» Toplam Konular: 98,543
» Toplam Yorumlar: 1,065,523

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 340 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 337 Ziyaretçi
Baidu, Bing, GoogleBot

Son Aktiviteler
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
8 saat önce
» Yorumlar: 0
» Okunma: 5
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 17
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 17
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 21
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 23
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,320
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
Enfal Suresi 12. Ayet. ”V...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-12-2025, Saat: 04:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
Kendi Uydurmalarını Allah...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-09-2025, Saat: 04:22 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 39
Rivayetler Kur’an’ın Önün...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-08-2025, Saat: 11:25 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 33

 
  Bir Mavi Deniz...Bir Martı Sesi
Yazar: history - 10-04-2011, Saat: 10:55 PM - Forum: Resimli Şiirler - Yorumlar (1)

kalp010gif1knjpgth5.gif

Bir mavi deniz...bir martı sesi,
Bir senle olmak,bir de yalnızlığımla.
Hayat hep iki seçenek verdi,
Sen benim tek seçeneğimsin.



kalp010gif1knjpgth5.gif





1844296lc2.jpg

Yalnızlığım var sensizliğimde
Denizim var sessizliğimde
Birde hayatım var yalnızlığımın içinde
Ama sen yoksun hayatımın içinde

Hep bir boşluk vardı içimde
Sensizlikten kalan
Hep bir üzüntü vardı yüzümde
Gülümseyişinden uzak kalan
Bir de yalnızlığım vardı
Hayatımın içinde kalan








0060pf1si1.jpg

Kulağımı sessiz,güzümü denizsiz
Yüreğimi sensiz bırakıyorum
bütün hayatımı ve kendimi

Bu konuyu yazdır

  Yanmakta güzeldir bazen.
Yazar: history - 10-04-2011, Saat: 10:38 PM - Forum: Resimli Şiirler - Yorum Yok

Yanmakta Güzeldir Bazen





.
loveandphotographybypianobleedercopykp3.jpg


silkiniyor,titriyor ve kendine geliyor şehir..
Gün ortası oluyor gece yarısı..
Sen gelince gidiyor yalnızlığım,umutsuzluk terk ediyor yüreğimi..
İçimi kaplıyor çocuksu bir sevinç..
Sokağımın adı "Mutluluk " oluyor






laughbybrokenfotocopyas7.jpg


gülüyor şehir..
Tüm sevinçleri kucaklayıp bana armağan ediyor..
Dağılıveriyor hüzünlü bulutlar bir çırpıda..
Derin bir huzur kaplıyor sokakları ..
Ve hareketleniyor yüreğim uçacakmışçasına..
Utanıyor şehrin asık yüzü sana bakıp..
Tebessümler art arda diziliyor dudaklarımda..
Sen gülünce;ben de gülüyorum







insidetheveilcopyhk4.jpg


susuyor,Çıtı çıkmıyor hüzünlerin..
Koşar adım uzaklaşıyor ulaşılmaz hayallerim..
Susuyor vadesi dolmuş suskunluğum sen konuşurken..
Sözlerine sarılarak uyuyorum,sessizliğin yerine..







questionbyivorylilycopysr3.jpg


susuyor tüm şehir..
Gel-gitlerim bitmiyor kendi içimde..
Gidiyorum ama gelemiyorum..
Sen susunca..sesler susuyor,ben susuyorum...
Bu koca şehir susuyor...
Susuyoruz,susmalara lanet ederek..






leftinsilencebybitterpoisoncopylh1.jpg


benden gidiyor şehir..
Güneşini sırtına sarıp kayboluyor umutlarım ufukta..
Yollarım, yollarına düşüyor peşin sıra..
Gölgen görülmez oluyor saçlarımda..
Ve ben öylece kalakalıyorum koca bir boşlukta..
Tıpkı annesinin elini bırakıp kaybolmuş bir çocuk gibi..
Öksüz ve yetim..

Sen Gelince...
Sen Gülünce...
Sen konuşunca...
Sen susunca..
Sen gidince...

Vaz geçemiyorum iki nokta arasındaki gel-gitlerden..
Ya gel..
Ya git..






burntoforgetbytouchandgocopynp8.jpg


Yanıyor bu şehir içimdeki yangınımla..
Söndürmek mi? Ne çare..
Yanmakta Güzeldir Bazen.
Yakan değerliyse..

Bu konuyu yazdır

  ~ÖyLe_BiR_ŞeYdİkİ_GiDiŞiN~
Yazar: eRCi - 10-04-2011, Saat: 08:37 PM - Forum: Resimli Şiirler - Yorumlar (1)

oylebirsey1rx7.jpg




Her nefeste adını ciğerlerime çivilediğim
Kaç gece yaşadım bilmiyorum


oylebirsey2rh1.jpg


Bilmiyorum
Hâlâ parmaklarımın ucu
Sızım sızım





Gidişin
Damarlarımdaki son damla kanın dökülmesiydi
Bir İstanbul kaldırımında
Sımsıcak
Dizimdeki son dermanı götürüşündü


oylebirsey3mx8.jpg


oylebirsey4ww9.jpg


Bulutlardan kaçıp geldin gecelerime
Kaç fırtına sakladım saçlarında
Yüzünü kaç gece dolunaya gizledim
Bilmiyorum





Can kırığıydı senden kalanlar
Cam kırığıydı yüreğimde bıraktıkların
Canımın yanığıydı en büyük mirasın

oylebirsey5ib4.jpg

Bu konuyu yazdır

  ÖÄžRENCİLERİNDEN BİRİ MEVLANAYA SORMUŞ:
Yazar: eRCi - 10-04-2011, Saat: 08:34 PM - Forum: İslam - Yorumlar (1)

Efendimvirgul.gif bu 4 kapı meselesini ben pek anlayamıyorum.
Bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız?"
Şimdi bakvirgul.gif karşı medresede dersini çalışan dört kişi var ve hepsi rahlelerine eğilmiş.

Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar atvirgul.gif sonra gel sana anlatayım."
Öğrenci gitmişvirgul.gif birincinin ensesine bir tokat akşetmiş.

Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla
Mevlana''nın öğrencisini yere yıkmış.
Öğrenci dayağı yemişvirgul.gif geri dönecek ama hocasına itaat var.
Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat akşetmiş.

O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış.
Tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş.
Öğrenci devam etmişvirgul.gif üçüncüye de bir tokat atmış.

Üçüncü şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş.
Dördüncüvirgul.gif tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına devam etmiş.

Öğrenci Mevlana''ya dönmüşvirgul.gif olanları anlatmış.
Mevlana; "İşte sana istediğin örnekler....
Birincivirgul.gif şeriat kapısını geçememiş biri idi.
Şeriatta kısasa kısas olduğu içinvirgul.gif tokadı yiyince kalktıvirgul.gif aynısını sana iade etti.
İkincivirgul.gif tarikat kapısındadır.

Tokadı yiyince o da kalktıvirgul.gif tam tokadı iade edecekti kivirgul.gif
Tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi.

"Sana kötülük yapana bile iyilik yap".
Onun için döndüvirgul.gif oturdu.
Üçüncüvirgul.gif marifet kapısına kadar gelmiştir.

İyinin ve kötünün tek Yaradandan geldiğini bilirvirgul.gif inanır.

Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi alet etti diye merakından şöyle bir dönüp baktı.
Dördüncüvirgul.gif hakikat kapısını da geçmiştir.

İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bilir.

Onun için dönüp bakmadı bile..
Mevlam o kapıları hakkıyla geçenlerden eylesin bizleri.

Bu konuyu yazdır

  ~Siyah’a Sonbahar’a~
Yazar: eRCi - 10-04-2011, Saat: 08:32 PM - Forum: Şiirler - Yorumlar (1)

dokulen_yapraklar.gif

Söktüm kısırlığı aşikar yüreğimi yerinden..
Baş göz ettim gözlerimi köklerinden..
Siyah’a hüküm giydirdim çocukluğumu…
Düştüm sonbahara..
Yâr oldum yaralarıma…
Yaren oldum senin gibi acıya..
İçim bölük pörçük..
0005.gif25360861.gif
0002.gif
Saatler hep gecenin üçünü gösteriyor..
Seninle yıldızları gökyüzüne astığımız saatler var ya…
İşte zamanlarda rehin düşüyor sol yanım geceye..
Uzun zamandır kaçırmıyorum gece yarısı trenlerini..
Hep vaktndei geliyor Posta treni..
Hep vaktinde gidiyor Mavi tren..
Ama içimdeki kız çocuğu hep tehirli..
Hep tehirli..
Ve de hep biletsiz..
Ağlamaklı sol yanı..
İçinde bir boşluk..
Gözlerinde bir yokluk..
Son kez bir gece yarısı treni ile geleceğim sana.
Yüzümde tehirli kalmış bir tren yolculuğu.
İçimdeki yoklukla ineceğim şehrine..
Bozkır adımlarıma deniz isyan bileyecek olsa da
Çocukluğumun tahta arabalarını denizlerinde batırıp
Gözlerinden kağıt gemiler yapmayı öğreneceğim..
Sonra da deniz kabuklarının içine gözlerinin kahvesini çizeceğim.
0005.gif25360861.gif
0002.gif
Biliyorum geldiğim sen uyuyor olacaksın..
Güneşi uyandıracağım gözlerimle..
Sonra da perdelerine sesimi bırakıp düşlerinden öpeceğim seni..
Son kez öpeceğim gözlerinden seni..
Acıya nasır olmuş yüreğine yaslayıp başımı
Bir şiiri fısıldayacağım kulağına.
Biliyorum gözyaşlarınla eşlik edeceksin bana..
0005.gif25360861.gif
0002.gif
Sus diyeceksin..
Sus..
Susmayacağım..
Sen dudaklarımı ellerinle kapatmaya çalıştıkça
Ben avaz avaz bağıracağım.
Üstüm başım hazan..
En sevdiğin rengi örttüm üzerime..
Siyaha boyadım tüm yolları..
Bir ağıt yankılanıyor yeşil boyadı evimizden..
Mahşeri bir kalabalık..
Sanki bir arife sabahı..
Yok yok…Bir bayram sabahı..
Hani bir arife sabahında ölmeliydi ya bu adam..
Bayram sevinçlerine yetişmeliydi gözlerim..
İşte tam burada giymeliyim üzerime siyahı..
Şimdi en sevdiğin mevsimdeyiz sevgili.
Yüreğim mahşeri bir sonbahar yeri.
Gözlerim yaprak yaprak hüzün.
Çocukluğumun tüm trenleri tehirli.
0005.gif25360861.gif
0002.gif
Ve sen acıya yarenlik ettikçe bir mezar kazılıyor Yusuf’un kuyularında.
Ve ben üzerinde siyah bir elbiseyi giydiğini görünce
Ölmeyi özlüyorum gözlerinde öylece.
Unutma sevgili sen ölmeden ben ölmeyeceğim.
Ölmeyeceğim sevgili..
Ölmeyeceğim..
Biliyorum bir suskunluk orucuna niyetlenmişsin..
Boz da orucunuvirgul.gif
Adının yedi harfiyle uzat yüreğini bana..
Yoksa en sevdiğin mevsimdevirgul.gif
Bir sonbahar sabahında öleceğim..
Tam da ölmeyi özlemişken gözlerinin Elif ilindevirgul.gif
Öldürme beni..
Sevdanla hayatlandır beni..
Köklerime umutvirgul.gif
Yüreğime mutluluklar ver..
” Sen varken suskunluk yakışmaz bana.
Yine giyindim yirmi dokuz harfi..
Harf harf seni yazdım yüreğime.. “
0005.gif25360861.gif
0002.gif


70826489.png

Bu konuyu yazdır

  Yahudiler ve soykırım yapan ataları.
Yazar: halukgta - 10-04-2011, Saat: 08:09 PM - Forum: İslam - Yorumlar (1)

Bizlerin yaptığı en büyük yanlış, İslam ı gereği gibi, Allaha özgüleyerek, onun halis, katıksız dinini yaşamadığımızdan kaynaklanmaktır. Allahın rehberinden habersiz yaşadığımız içinde, onun uyarılarından uzak, dostunu düşmanını ayıramayan bir toplum olmuşuz. Düşmanımız içimize, yaşantımıza, inancımıza öyle bir sızmış ki, hala farkında bile değiliz.


Bu sözlerimi neden söylediğime gelince. Allah Kur’an da öyle bir toplumdan bahseder ki, bu toplum Rabbin emirlerine karşı geldiği için, Allah ın bu toplumu şiddetle cezalandırdığı, hatta diğer kavimlere, toplumlara helal olan şeyleri, bu topluma haram kılarak cezalandırdığını anlatır. Sanırım bu toplumun kimler olduğunu hemen anladınız. İşte bizler, Allahın Kur’an da özel olarak birçok örnek verdiği bu toplumu, kendi geçmişlerindeki izlerinden, yaptıklarından çok iyi tanımalıyız ki, kendimizi onların şerrinden koruyabilelim.


Bugün Dünyanın başına açıkça bela olan Yahudileri, çok iyi tanımalıyız. Geçmişte Allahın hışmına uğramış bir nesil, eğer aynı yol ve yöntemi bugünde kullanıyorsa, aynı yanlıştan kurtulamamışlar demektir.


Bugün sizlere Yahudilerin, aynı kutsal kitap gibi gördükleri, geçmiş tarihlerini anlatan ve bu günde yaşamlarına geçirip örnek alan, atalarının yaptıkları yöntemi hala benimsediklerini, 12 kutsal saydıkları tarihi kitaptan birisi olan ESTER başlıklı bölümünden alıntılar yaparak, zihniyetlerini daha iyi anlamanıza yardımcı olmak istiyorum.


Geçen gün Yahudilerin yaptıkları anlaşılan bir filimde, ESTER konusunu işleyen kaderin çağrısı ismiyle, bir özel kanalda yayınlanan filmi seyrettim. Film Yahudilerin Ester konusunu sinsice işledikleri, kendilerini masum gösterip, Yahudilere karşı tavır alan, sanki Kralın yanında yalnız bir yöneticinin marifeti gibi gösterilip, güzel bir sonla bitiriliyor. Fakat kendilerinin kutsal saydıkları 12 kutsal kitaptan olan ESTER bölümünde yazılan, Esterin kraliçe olup, Krala istediğini yaptırmaya başladıktan sonra olanlar, Yahudilere düşman olan topluma karşı yaptıkları soy kırım, filimde hiç işlenmemiş ve tek kelime dahi bahsedilmiyor.


İşte sizlere, cesaret edip filimde tek kelime dahi bahsedemedikleri, Esterin kraliçe olduktan sonraki Yahudilerin, kendilerine karşı olan toplumlara, yöneticilere davranış ve hareketlerinden, kendi inandıkları, kutsal saydıkları kitaplardan alıntılar yaparak, anlatmak istiyorum. Asi, itaatsiz, kanunlara uymayan davranışlarından dolayı cezalar verilmekten kurtulan Yahudiler, kendilerine ceza vermek ve ülkelerinde isyanı önlemek isteyen yöneticilere ve birlikte yaşadıkları toplumlara neler yaptığını, lütfen kendi kitaplarından aldığım alıntıdan ibretle okuyunuz.




Önce ESTER bölümden sizlere bir özet yapmak istiyorum ki, konu daha iyi anlaşılsın.

Ester bir Yahudi kraliçedir. Kraliçe olmadan önce, Kralın yanındaki yöneticiler, Yahudilerin yaşadıkları ülkenin kanunlarına isyan etmeleri, baş kaldırmaları, birlikte yaşadıkları toplumlarla geçimsiz oluşları, söz dinlememeleri ve diğer toplumlarla yaşadıkları sorunlar neticesinde, kralı Yahudiler aleyhine yönlendirip, cezalandırılmaları yönünde ikna ediyorlar. Kralda bunun uygulanması, yani Yahudilerin cezalandırılmasını emrediyor. Fakat Ester Yahudi yöneticiler tarafından krala yaklaştırılıp, onu baştan çıkarıp, kendi güzelliği ve cazibesini kullanıp, onunla evlenerek kraliçe oluyor. Toplumunu, ırkını kurtarmak adına.


Ester Kralı kendisine o kadar bağlıyor ki, o ne isterse vereceğini söylüyor. Tabi Ester halkının affedilmesini istiyor. Bundan sonra, Yahudiler aleyhine esen hava birden değişiyor, tersine esmeye başlıyor.


Yahudilerin Ester örneğindeki taktiklerini, yaşadıkları bütün ülkelerde her zaman kullanmışlardır. Günümüzde dahi hükümetlere, yönetimlere sızarak, tüm Dünyanın yönetim kadrolarının içlerine girip, kendi inanç ve düşüncelerini kendi menfaatleri yönünde, nasıl gerçekleştirmeye çalıştıklarına, güzel bir örnektir.

Bakın Esterin Kralı, kendi güdümüne aldıktan sonra, Yahudilerin kendi düşmanlarına nasıl davrandıklarını ibretle görünüz. Acaba toplumu kendilerine bağlamaya, onları ikna edip onlarla birlikte dostça, kardeşçe yaşamanın yollarını mı aramışlar, yoksa….? Evet, yoksa nın cevabını, aşağıda kendi inandıkları değerlerde göreceksiniz. Bu inancında, nesiller boyu devam etmesi gerektiğini, nasıl kendi nesillerine öneriyorlar ibretle okuyalım.



Bu inanca sahip olan bir toplumun etkisi altına girersek, içimize, yönetime sokarsak, Allah bizleri korusun, halimiz nice olur diye de, lütfen iş işten geçemeden çok iyi düşünelim. Bizler bu gerçekleri gördüğümüz halde, gözlerimizi hala kapamaya devam mı edeceğiz? Yorum sizlerin.



ESTER 9:


2.Kral Artakserkses'in tüm illerindeki kentlerde Yahudiler bir araya geldiler. Onlara zarar vermeyi tasarlayanlara bir darbe indirmek istiyorlardı. Hiç kimse onla¬ra karşı koymadı, çünkü çeşitli uluslar şimdi Yahudilerden korkuyordu.



3.İl yöneticileri, prensler, valiler ve kralın memurları, hepsi de Mordekay'dan ürktükleri için Yahudileri destekli¬yordu.



5.Böylece Yahudiler tüm düşman¬larını kılıçtan geçirdi, bunun sonucun¬da ülkede kan döküldü, yıkım oldu. Yahudiler düşmanlara karşı başarılı oldular.



6.Yalnız Sus Kalesi'nde Yahudiler beş yüz kişi öldürdü.




12.O da Kraliçe Ester'e şöyle dedi: "Sus Kale¬si'nde Yahudiler beş yüz kişiyi ve Haman'ın on oğlunu öldürdü. Krallığın öbür illerinde kim bilir neler yaptılar? İstediğini bildir, sana vereyim. Dileği¬ni söyle, bildirdiğin an senin olsun."



13.Ester şu yanıtı verdi: "Eğer kral isterse, Sus'taki Yahudiler kralın bu¬günkü bildirisini yarın da uygulasın. Haman'ın on oğluna gelince, onların vücudu darağacına asılsın."



14.Ardın¬dan kral bütün bunların yerine getiril¬mesini buyurdu. Sus'un bildirisi ya¬yınlandı ve Haman'ın on oğlu asıldı.



15.Böylece Sus'taki Yahudiler Adar ayı¬nın on dördüncü günü yeniden toplan¬dılar ve kentte üç yüz erkek öldürdü¬ler. Ama kenti yağma etmediler.



16.Kralın illerinde yaşayan öbür Ya¬hudiler hayatlarını korumak ve düşman¬larından kurtulmak için toplandılar. Düşmanlarından yetmiş beş bin kişiyi kılıçtan geçirdiler. Ama çevreyi yağma etmediler.




17.Bütün bu olaylar Adar ayı¬nın on üçüncü günü oluştu. On dördün¬cü günü dinlendiler, şölenler verip se¬vindiler,




27.Yahudiler her yıl, buyrulan biçimde ve tarihte, bu iki günü kesinlikle kutlamaya ant içtiler. Kendi soylarından olanların ve onlara katılanların da aynı şekilde davranma¬larını salık verdiler.



28.Böylece her kent¬te, her ailede bir kuşaktan öbür kuşa¬ğa anımsanan ve kutlanan bu Purim günleri asla kaldırılmayacak ve bu günlerin anısı soylarında asla yok ol¬mayacaktır.




Purim olayları bugün İran diye adlandırılan topraklarda yaşanmış olup, bu devrin kalıntıları da bu Ülkede olduğu söylenmektedir. Bugün bu büyük olay, çoğumuz tarafından bilinmemekte, hiçbir tarihçi bu olaylardan özellikle bahsetmeyerek, aslında Yahudilerin ne derece soy kırımcı bir nesil, ırk olduğu saklanmaktadır.





Yukarıdaki bilgileri okudunuz, işte Yahudilerin düşmanlarına yaptıkları. Düşmanlarını siyasi olarak yenmeleri onlara yetmiyor. Hatta düşmanlıkları ortadan kaldırıp, tersine çevirmeleri de onların kinlerini, nefretlerini yatıştırmıyor. Kendilerine zarar vermeyi planlayanlardan,

(hiç kimse onla¬ra karşı koymadı, çünkü çeşitli uluslar şimdi Yahudilerden korkuyordu)

Diye de çok açık kendileri kitaplarında yazdıkları halde, onlar bu insanlara nasıl davranıyorlar, işte burası çok önemli.



Hâlbuki peygamberimiz kendisine saldırmayan hiç kimseye savaş açmamıştı, hatta daha önce düşman oldukları açık belli olduğu halde, onları kazanmak için çaba göstermiştir. Çünkü sana düşman olana, sen dost elini uzatacaksın ki, onlara doğruları anlatıp, dostluklarını kazanacaksın. İşte aramızda ki inanç farkımız. Bakın onlardan korkar hale gelenlere bile, onlar neler yapmış özetleyelim.




(Böylece Yahudiler tüm düşman¬larını kılıçtan geçirdi, bunun sonucun¬da ülkede kan döküldü, yıkım oldu.)


(Yalnız Sus Kalesi'nde Yahudiler beş yüz kişi öldürdü.)


(Krallığın öbür illerinde kim bilir neler yaptılar?)



(ve kentte üç yüz erkek öldürdü¬ler.)



(Kralın illerinde yaşayan öbür Ya¬hudiler hayatlarını korumak ve düşman¬larından kurtulmak için toplandılar. Düşmanlarından yetmiş beş bin kişiyi kılıçtan geçirdiler.)



Yukarıdaki katliamlara uğrayanlar, karşılık verecek güçleri olmayan, daha önce birlikte yaşadıkları toplumlar, halk olduğunu unutmayalım. Öldürülenlerin sayısını iyi analiz etmeliyiz. Çünkü o devirde nüfus çok kalabalık olmadığı halde, öldürdükleri rakamlar ürkütücüdür. Fakat Yahudi düşmanları bunlar. İşte Yahudi zihniyeti. Ya sonradan bizlere düşmanlık yapmaya kalkarlarsa? İşte sırf bu düşünceden kurtulmak için, düşmanlarının soylarını kurutmak adına, nasıl bir katliam yapıyorlar. Hiç düşünmeden yok etmenin, kılıçtan geçirmenin, kendilerinin hakkı bir davranış olarak görebilmek, aklın ötesinde şeytanın bile yapabileceği bir davranış olmasa gerek. Tüm bu gerçekleri yeni nesil Yahudilerin, atalarının yaptığı büyük yanlışları farkına varıp, vazgeçmelerini umut ederim.



Kendisini sevdiremeyen, değişik toplumlarla uyumsuz bir millet, işte karşısındaki toplumdan ancak böyle pervasızca intikam alır. Birde onlara Osmanlının nasıl kucak açtığını düşünün. İşte millet olarak aramızdaki fark, şükürler olsun. Bu apaçık SOYKIRIMDIR. Ama kendileri soykırım yaptığında soykırımdan söz etmeyenler, kendilerine yapıldığında takındıkları tavır düşündürücüdür. Geçenlerde bir haber dikkatimi çekti.


27 Ocak Uluslararası Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü nedeniyle tören yapıldı,


Diye yazıyordu ülkemizde. Kendi ırklarının soykırıma muhatap olmalarını anıyorlardı. Buraya katılan ilk, Türk üst düzey yöneticilerin katılmaları dikkat çekti, diye yazıyordu haber başlığında.


Elbette onlara yapılanları kınıyoruz. Ya onların geçmiş yüzyıllarda toplumlara yaptığı ve kendi kutsal kitaplarında yazan toplumlara reva gördükleri soy kırımları kimler kınayacak? Bu düşüncenin, zihniyetin yanlış olduğunu kalplerinin bir köşesinde duydukları, insanlık kırıntılarından olsa gerek, toplumların geçmişte atalarının yaptıkları duyulmaması için, ellerinden geleni yapıyorlar ve duyulmasın diye önlemler alıyorlar. Gerçi bunu da başarıyorlar. Bu olayı hangimiz daha önce duymuştuk, bir düşünün isterseniz. Ben bu konuyu başka bir yazımda, daha önce dile getirmiştim, Rabbim izin verirse bıkmadan, usanmadan anlatmaya devam edeceğim.


Lütfen bu yazıyı bu bilgiyi dostlarımızla paylaşalım ki, karşımızdaki soykırımcı bir nesil, çok daha iyi anlaşılsın. Çok ilginçtir ki yaptıkları bu soy kırımların asla unutulmaması için, bu olayın kuşaktan kuşağa aktarılması isteğidir. Bakın soylarının devamının da, nasıl aynı şekilde davranmasını istiyor.


( Kendi soylarından olanların ve onlara katılanların da aynı şekilde davranma¬larını salık verdiler. )


Bu anıyı soylarında taptaze yaşatmak isteyen bir ırk, nasıl olurda insancıl ve karşısındaki topluma Allahın yarattığı bir kul olarak değer verir, hiç düşündünüz mü? Bu sorumun cevabını da, sizler nefsinizde değerlendiriniz.



Yine aynı kitabın 10. bölümünde bakın Yahudiler kendi ırklarını nasıl görüyorlar. Böyle bir ırk, böyle bir nesil hayalinizde canlandırabiliyor musunuz? Lütfen aşağıdaki sözleri, zihniyeti bir an karşınızda canlandırın, hayal edin. Daha sonrada bu Dünya nasıl bir tehlike ile karşı karşıya, onları da düşünün?

Bir gün Dünya, Yahudi zihniyetinin ne olduğunu, kendilerine de zarar vermeye başladığında farkına varacaklardır, tabi iş işten geçmediyse.




ESTER 10:

5.Uluslar, Ya¬hudi adını ortadan silmek için birle¬şenlerdi.


6.Tek ulus, benimkidir, İsra¬il'dir. Tanrı'ya yakardılar ve kurtul¬dular. Evet, Rab ulusunu kurtardı, Rab bizi tüm bu kötülüklerden kurtardı. Tanrı uluslar arasında asla görülme¬yen belirtiler ve doğaüstü olaylar oluşÂ¬turdu.


7.O, iki yazgı saptadı, biri kendi ulusu içindi, öteki de tüm öbür ulus¬ları ilgilendiriyordu.


8.Bu iki yazgı Tanrı'nın tüm uluslarla ilgili olarak sapta¬dığı saatte, zamanda ve günde ortaya çıktı.


9.Böylece Tanrı ulusunu anımsa¬dı ve mirasını korudu.


Yahudiler tüm insanlığı ikiye ayırıyor ve bakın ne diyorlar?


5.Uluslar, Ya¬hudi adını ortadan silmek için birle¬şenlerdi.

6.Tek ulus, benimkidir, İsra¬il'dir.




Ne kadar korkunç bir düşünce değil mi? Tek gerçek ulus, Allahın sevdiği ulus, kendi ulusları olduğunu söylüyorlar ve karşısındaki uluslar içinde kendilerine düşman olan, daha açıkçası kendisinden olmayan uluslar olarak ayırıyor. Tek ulusun İsrail olduğunu söyleyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu bencil düşünce Dünya toplumlarına neler yapar, Rabbim bunların şerrinden ülkemizi ve Dünya uluslarını korusun ve gerçekleri görmemizi sağlasın.




Şu sözleri söyleyen ve tüm insanlığı biz ve diğerleri diye ayıran bir inancın, nasıl bir inanç olduğunu, şeytanın bile bu sözleri söylemeye korkacağını düşünmüyor musunuz?


7O, iki yazgı saptadı, biri kendi ulusu içindi, öteki de tüm öbür ulus¬ları ilgilendiriyordu.


Allahın ulusu olarak, yalnız Yahudiler kendilerini görüp, şu sözlere inanıyorlarsa, bu toplumdan ne beklersiniz siz.


9.Böylece Tanrı ulusunu anımsa¬dı ve mirasını korudu.



Yani Tanrı kendi ulusu olarak Yahudileri hatırladı ve onları korudu. Acaba diğerleri kimin ulusu ve kulları? İşte Yahudi zihniyeti. Ben Allahın ulusuyum, sizlerde bizlerin emrinde emir kullarısınız düşüncesiyle, karşısındaki insana bakanlardan, ne insaf beklenir nede adalet. Bir gün tüm Dünya, bunun farkına varacaktır.



Yüzlerce yıl öncesinden günümüze kadar, tüm Dünyanın içine sızmış, hatta karşı dinlerin içine girip, onlara kendi inançlarını benimsetmiş bir ırk, bir nesil ile bugün karşı karşıyayız. Ama bunların maskeleri Allahın izniyle düşüyor artık. Bizlere düşen hep birlikte bu gerçeklerin farkına varıp, dinimize soktukları hurafelerden temizlenip, Rabbin saf, katıksız, halis dinine, kitabına sarılıp gerçek İslam ı yaşamak olmalıdır.



Bizler Kur’an ı devre dışı bıraktığımız, aklımız yerine beşeri rivayetler ve hurafelerin peşinden koştuğumuz sürece, Allah bizleri böyle insanlara muhtaç edecektir. Şeytanı yaratan Rabbim, şeytanlaşmış kullarının, toplumların yoluyla da kullarını, imtihan edecektir elbette. Zor imtihandan geçmek istemiyorsak, dersimize doğru çalışalım, Rabbin emirlerini doğru yerde arayalım.


Dilerim mahşer günü, hesabın görüleceği O gün yüzleri gülen, eğriyi ve doğruyu Rahmanın gönderdiği FURKAN ile ayırt ederek huzura giden, yüzleri ak, gönülleri mutlu olan kullarından oluruz. Yine dilerim Rabbimden, artık toplumumuz ve tüm DÜNYA, Yahudi oyunlarının farkında olur.

SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Bu konuyu yazdır

  Vekaleten Hac ca gidilir mi?
Yazar: halukgta - 10-04-2011, Saat: 08:06 PM - Forum: İslam - Yorumlar (1)

Günümüzde bizlere peygamberimizin hadisidir diye aktardıkları bazı bilgiler vardır ki, biraz düşündüğünüzde ne Kur’an süzgecinden geçer, nede aklın mantığın süzgecinden. Bizler ne yazık ki nakledilen onca rivayeti, Kur’an ile karşılaştırmadan kabul ediyoruz, bu yaptığımız büyük bir hatadır. Buda bizleri Allahın emrettiği İslam’dan uzaklaştırıyor. Bazı hurafe hadislere uyarak, adeta Kur’an ın çizdiği yoldan saptığımızın farkında bile değiliz.

Günümüzde öyle bir inanç var ki Hac konusunda, eğer paranız var fakat sağlığınız izin vermiyorsa, parasını vermek şartıyla bir başkasını kendi adınıza hac görevi yaptırabileceğinize inanılır. Bu konuda da yine her zaman olduğu gibi, peygamberimiz üzerinden sözler sarf edilip, açıkça Allahın elçisine iftiralar atılmaktadır. Bakın buna inanan insanlar, bu konuda neler söylüyor?

(Bedel yolu ile hac, üzerine hac farz olmuş bir kişinin bu ibadeti yerine getirmekten aciz olması ve bu acizliğinin de devamlı olması sebebi ile kendisi yerine başka birisini göndermesiyle olur.

Veda haccı sırasında bir kadın; Ya Resulullah babam haccın farz oluşuna yetişti, ihtiyar olduğu için deve üzerinde duramıyor, ona vekâleten ben haccetsem olur mu? Deyince resulullah(s.a.v) Evet olur diye buyurdu. (Buhari)

Ya Resulullah Annem hac etmeyi adamıştı, fakat bunu yapamadan öldü. Onun yerine ben haccedebilir miyim? Diye sorunca şöyle buyurdular; Evet onun yerine hac yapamayanın üzerinde bir kul borcu olsaydı, onu öderdin değil mi? Allah a olan borçlarınızı veriniz. Zira o ödenmeye daha layıktır. (Buhari)

Vekâleten hacca gidilebileceğini savunanların tek delilleri işte bu rivayetlerdir. İslam rivayetlere göre değil, Rabbin hükümlerine göre yaşanır. Bakalım Kur'an ın bütünlüğünde Allah, buna müsaade ediyor mu?

Başkası adına hac görevini yapma konusunda çok daha detaylı bilgiler verilmiş, şimdi bu sözleri ve peygamberimizin söylediğini belirttikleri hadislerin, gerçekten Allahın resulüne ait olup olmadığını, gelin önce Kur’an a, daha sonrada akla mantığa uyup uymadığına bakalım. Çünkü bu yolla doğruyu aramamızı, özellikle peygamberimiz hadislerinde bizlere önermiştir.

Hac ibadeti tıpkı namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek gibi kulun bizzat yapmasını istediği ibadetlerdir. Allah hiç kimsenin bir başkasının yerine ibadet yapamayacağını söyler. Hac konusu da böyle bir ibadettir.

Aliimran 97: Açık-seçik deliller, İbrahim’in makamı vardır orada. Oraya giren, güvene ermiş olur. Yoluna gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Kim nankörlük ederse hiç kuşkusuz, Allah bütün âlemlere muhtaç olmayacak bir Gani’dir.

Allah ayetinde açık bir şekilde gücü yeten hac görevini yerine getirsin diyor. Burada gücü yeten sözüyle hem maddi yönden, hem de sağlık yönünden gücü yeten anlamındadır. Eğer Rahman maddi gücü olup, sağlığı yetmeyen başkasını vekâletle gönderebilir deseydi, bunu kabul edebilirdik, demediğine göre bunu söylemek apaçık Rabbin vermediği bir ruhsatı, hükmü vermek demektir, bunun cezasını düşünmek bile istemiyorum.


Bir insan düşünün oruç tutamıyor rahatsız, Allah bu konuda nasıl bir yol göstermiş hatırlayalım. Eğer Ramazandan sonra iyi olursanız orucunuzu tutun diyordu. Yok, oruç tutmaya sağlığınız uzun süre elvermeyecekse, bir kişiyi doyurunuz, hayır yapınız diyor. Birisi sizin yerinize oruç tutsun asla demiyor.


Yine hastalığınız yüzünden namaz kılamayacak kadar hastaysanız, birisine para verip kendi adınıza namaz kıldırabilir misiniz? Allah ı anmanın birçok yolunu ve yöntemini Rabbim Kur’an da gösteriyor bizlere. Eğer hayır başkasına namaz kendi yerimize kıldıramazsınız diyorsanız, hacca gitmekte aynı şeydir. Çünkü ayakta namaz kılamıyorsanız her konumda Rabbe yönelmenin yollarını Allah Kur’an da açıklamıştır. Hiç kimseye kendi ibadetinizi parayla yaptıramazsınız. Kur’anı anlayan onun ipine sarılmış hiçbir Müslüman, bir başkasının yerine parayla hacca gidilebileceğine inanmaz. Birileri işin kolayını bulmuş ve İslam a öyle bir nifak sokmuş ki, çık çıkabilirsen işin içinden.


Allah hac ibadetini bizlere farz kılmasının önemli bir nedeni vardır. Orada mahşeri bir kalabalığın verdiği duyguyu tatmak ve Rahmana benliğimizi, ruhumuzu topluca teslim ederek, huşu içinde yüz binlerin secde etmesinin verdiği hazı, duyguyu tatmaktır amaç. Bizim yerimize bir başkasının bu duyguyu tatmasının bizlere ne faydası olabilir? Elbette oraya gidecek parası olmayan insanlara, para verip göndermenin mutluluğunu tatmak ve onun sevabından faydalanmak güzeldir, doğrudur ama kendi yerimize hac yaptırmak, Rabbin verdiği bir ruhsat asla değildir.



Ne yazık ki Diyanet İşleri Başkanlığı dahi, bu yanlışa onay vermekte, parası olup ta gidemeyen birisinin, kendisi yerine vekâlet vererek, bir başkasını hacca gönderebileceğini söyleyebilmektedir. Rabbin vermediği bir yetkiyi, ruhsatı kimse veremez. Dini Rabbin Kitabına göre yaşamak istiyorsak, onun verdiği hükmün, iznin dışına asla çıkamayacağımızı unutmayalım. Bunun tersini söyleyenlere kanmakla, ancak kendimizi kandırırız bunu bilelim.


Biz Müslümanların peygamberimize karşı sevgisini ve ona karşı aşırı duygusal zaafımızı anlayanlar, onun üzerinden sözlerle, bizleri asılsız bilgilerle ne hale sokmuşlar. Tüm bu yanlış inançlardan kurtulabilmemiz için, Kur’anı anlayarak birçok kez okumalıyız ve Kur’an ı bir bütün olarak düşünmeliyiz. Daha açıkçası imtihanımıza bizzat kendimiz Kur’an dan hazırlanmalıyız. Birilerinden kopya çekerek imtihan verilmez, bunu da unutmayalım.


Rahman bu kitabı bizler için bir rehber olsun diye gönderdim diyorsa, ona danışmadan hiçbir söze inanmamalıyız. Oruç ve namaz konusunda birçok detay veren Rabbim, eğer hastalığı yüzünden gücü yetmeyenin yerine vekâletle başkasını hacca gönderebilir diye bir açıklama yapmadıysa, bunları söyleyenlere asla inanmamalıyız. Her bilgi Kur’an süzgecinden geçirilmelidir, ondan onay almalıdır, Kur’an süzgecinden geçiyorsa başımızın tacıdır.

Bakın Allah ne diyor?

Enfal 22. Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir.

SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK

Bu konuyu yazdır

  Seni sevmek anlamsız, ama mecburi!!
Yazar: gorki - 10-04-2011, Saat: 06:58 PM - Forum: Kişisel Aşk Yazıları - Yorumlar (1)

Çılgın bir ateşken sönmek
Dolu dizgin giderken geriye dönmek
en deli çağında,zamansız ölmek gibi
Seni sevmek anlamsız ama mecburi


Umut gemilerini güneşli bir günde bir bir batırmak
Yada önünde çok yol varken bir köşeye oturmak
Cebindeki son parayı kırmızı bir güle yatırmak gibi
Seni sevmek anlamsız ama mecburi!








Bu konuyu yazdır

  Bir kadın..
Yazar: ZencefiL - 10-04-2011, Saat: 10:40 AM - Forum: Güzel Sözler - Yorum Yok

www_resimcity_com_dovme_resimleri_kadin.jpg

[b][i]

[/i][/b]
Bir kadın,


Sevdiği adamın başka bir kadın tarafından mutlu edildiğini


görmektense;


Onu can çekişirken görmeyi tercih eder.

Bu konuyu yazdır

  Bugün doğanlar 04.10.2011
Yazar: ZencefiL - 10-04-2011, Saat: 10:34 AM - Forum: Astroloji - Yorum Yok

Sorumluluk duyguları gelişmiştir. Otokontrol sistemleri olağanüstüdür. İsteklerinde her zaman belli bir hedef vardır. Edebiyata yetenekleri oldukça fazladır. Reklamcı, basın ve sanatla ilgili işlerde başarılı olabilirler.

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 11-18-2025, 08:53 PM