:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,695
» Son Üye: trendblooms
» Toplam Konular: 98,542
» Toplam Yorumlar: 1,065,522

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 296 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 292 Ziyaretçi
Baidu, Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
40 dakika önce
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 10
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 14
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 16
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,310
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 20
Enfal Suresi 12. Ayet. ”V...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-12-2025, Saat: 04:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 23
Kendi Uydurmalarını Allah...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-09-2025, Saat: 04:22 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 33
Rivayetler Kur’an’ın Önün...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-08-2025, Saat: 11:25 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 30
Günümüzde bizlerin öyle b...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-07-2025, Saat: 04:14 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 32

 
  Yengeç 02.11.2011
Yazar: sıla - 11-02-2011, Saat: 10:11 AM - Forum: Yengeç - Yorum Yok

Birlikte olduğunuz kişiyle aranızda, kavga ya da ciddi anlamda uyumsuzluklar meydana gelebilir. Yaşadığınız delicesine romantik aşk yavaş yavaş kayboluyor. İlişkiniz dengesini kaybetmiş durumda. Aranızdaki dengenin bozulması, beraberliğinizi ayrılıkla sonuçlandırabilir. İşinizle ilgili projelerde çok sabırlı davranmanız, umutlarınızı diri tutmanız yakında sizi sevindirecek. Parayla ilgili pişmanlıklara ve eleştirilere karşı hazırlıklı olun. Biraz da ruh sağlığınızı düşünün!

Bu konuyu yazdır

  İkizler 02.11.2011
Yazar: sıla - 11-02-2011, Saat: 10:10 AM - Forum: İkizler - Yorum Yok

Basit sorunların büyümesini ve ilişkinizi etkilemesini istemiyorsanız onları küçükken çözmeye çalışmalısınız. İlişkinize eğlence ve tat getirmeye çalışın. İşinizle ilgili uzun zamandır ertelediğiniz planlarınızı harekete geçirebileceğiniz bir gün. Olaylar karşısında rahat davranmalı ve sorunları büyütmemelisiniz. Akşam üstü alacağınız bir davette hem eğlenecek, hem de eğlendireceksiniz. Neşeniz her zaman çevrenizde cazibenizi arttırıyor. Hesapta olmayan ödemeler keyfinizi kaçırabilir.

Bu konuyu yazdır

  Boğa 02.11.2011
Yazar: sıla - 11-02-2011, Saat: 10:09 AM - Forum: Boğa - Yorum Yok

Özgürlüğüne düşkün biri olmanız sevgilinizle aranızda sorunlar çıkartıyor. Onu kırmamak için hayatınızı biraz da ona düzenleyin. İşinizle ilgili bazı olumsuzlukları görebilmeniz için gözünüzü dört açın. Hayır demenin, reddetmenin her durumda nezaketsizlik olacağını düşünmeyin. Size hiç de cazip gelmeyen bir iş teklifini reddedilirsiniz. Paranızın kıymetini bilmenize rağmen, aşırı cömert davranmanız bütçenizi sarsıyor. Düzenli kullanmanız gereken ilaçlarınızı ihmal ediyorsunuz.

Bu konuyu yazdır

  Koç 02.11.2011
Yazar: sıla - 11-02-2011, Saat: 10:07 AM - Forum: Koç - Yorum Yok

Sevdiğiniz kişiye karşı bazı durumlarda tepkisiz kalıyorsunuz. Oysa onun ilginize ihtiyacı var. İşle ilgili konularda olayları lehinize çevirebiliyor ve kazançlı çıkmayı bir şekilde beceriyorsunuz. Bugün beklenmedik bir ortaklık teklifi alabilir, büyük çaplı işlere imza atabilirsiniz. Aralıksız süren çalışma hayatı sizi monotonluğa itebilir. Sosyal ortamlarda bulunmaya çalışın. Aşırı harcamalardan sakınmanız, size fayda sağlayacak. Günlük hayatın koşturmacası içinde sağlığınızı ihmal ediyorsunuz.

Bu konuyu yazdır

  Yαr`dı Yαr`α Aldı Yαrαlαndı / Yαr`dαn Ayrıldı.
Yazar: eRCi - 11-01-2011, Saat: 09:46 PM - Forum: Aşk (Genel) - Yorum Yok

69822352.gif



Bu kez harflerin dokunuyor dilime suküt eyleyipvirgul.gif
Dilim dilim yaralanıyorvirgul.gif yara alıyor senli sıfatların bütünü
Her biri sen diye ayrılıyor olduğu cümledenvirgul.gif geriye bir tek ben kalıyorum ne önemi var..
Özne oluyorum virgul.gif olduruluyorum zorla yada değil yara berelerine
Yüklemi olmayan eksiltili bir cümleye başlıyorumvirgul.gif virgül virgül bağlanıyorum sana . .
Noktasını koymadan üç noktalı virgüller yer alıyor sen olmayınca
Yani sen hiçbirşey etmiyor yinevirgul.gif yine de..
Yine de seni arıyor yerime konulacak zamirler adım adım..


mehruyancopy.gif



Farkında mısın sevgili sen yokken daha bir güzel yazıyorumvirgul.gif yaşıyorum seni bu kentte. .
Keskin bir koku alırsın ne idüğü belirsizvirgul.gif içinin içine işler ya virgul.gif
Şimdi söyle yar bu belirsizlik sen misin ki içime misafir oluyorsun yar
Kabul etmediğim bir duaya amin gibi düşüyorsunda avuç açasım gelmiyor . .
Hakkın var mı sevgili virgul.gif Var mıydı buna iznin Allahını seversen..
Hiç beklemediğimvirgul.gif beklenmedik bir anda sevgilim oldundavirgul.gif şimdi ''di'li'' Geçmiş zamana yenik düştü virgul.gif

En sancılı yolculuğumda 'miş' olup döküldü iÇime sayfa sayfa..
Sevgiliydivirgul.gif ''eski'' sıfatına susturulup tanımsızlığına göz yumdu virgul.gif
Kimsenin herşeyi olmak değildevirgul.gif senin hiçbirşeyin olmaktı yabancılaşmak virgul.gifvirgul.gif

Yara almak..
Yaralanmak..
Yardan ayrılmak
tı ihanet gibi..
Tutuk yapıyor şimdi ellerim senden çaldığım vedalarıma
Göze almıştı intiharını eksik eksiktevirgul.gif intiharlar göze gelmişti..
Herşey senden yanaydı Sevda bozgunu ; Sol yanım virgul.gif ağrım virgul.gif sancım . .
Yetmez miydi Kendimden kaçıp kaçıp sana gelmelerim..
Kussana sevgili içindeki benivirgul.gif Bensiz kelimleri düşür elime virgul.gif




84560363.gif


Dön arkanı sevgili yüzünü görmedende susarım sanavirgul.gif
Bir adımda tökezlerim virgul.gif ağır aksak küser sana takılır düşer gülüşlerim . .
Sen olmadıktan sonra deyneklerimvirgul.gif sendelerim virgul.gif Tut yüreğimden yürüyemem..
Ne kadar kaçsam ardımdan kovalar yazgılarım kalem kalem virgul.gif
Al yazmam olup başıma buyr ederimde yine ayrılanım olursun suretimden. .













..................................................................




Yine Severmiydin Beni
Sαhipsiz Mezαr Olsαydım
?


Bu konuyu yazdır

  Nur cemaati mensubu kardeşlerime bir hatırlatmadır.
Yazar: halukgta - 11-01-2011, Saat: 08:20 PM - Forum: İslam - Yorumlar (2)

Allah Kur’an da, yarattığı kullarının özelliklerinden bahsederken, çok dikkat çekici üç özelliğinden bahseder.

—Tartışmaya meyillidir.

—Aceleci tabiatta yaratılmıştır.

—Zayıf yaratılmıştır, diye bahseder Kur’an.


Tüm bu özelliklerin üzerinde bir güç olarak da bizlere, akıl ve muhakeme gücü verdiğini ve bunu kullanarak tüm güçlüklerin, zayıflıkların, boş tartışmalardan kurtulmanın, hata ve yanlışların üstesinden geleceğimizi söyler. Aklını Kullanmayanlarında, pislik içinde kalacaklarının, yanlış yollara sapacaklarının örneğini verir. Allah bizlere çok önemli bir uyarıda da bulunup, bizlere rehber olsun diye Kur’an ı gönderdiğini, sakın velilerin ardına düşmeyin diye tembihlerde bulunarak, Kur’an a sarılmamızı bütün şan ve şerefimizin Kur’an da olduğunu söyler. Kur’an dan imtihan edileceğimizi de bizlere hatırlatır.


Allah gönderdiği ayetler üzerinde dahi düşünmemizi, aklımızı kullanmamızın öneminden bahsederek, bizlere aslında çok önemli bir işaret verir. Benim gönderdiğim ayetler üzerinde dahi düşünmenizi, aklınızı kullanmanızı istiyorsam, beşerin sözleri, kitapları ve sizlere anlatılan rivayetler üzerinde, çok daha dikkatli olmamız ve düşünmemiz gerektiğini anlatmaya çalışır bizlere. Aklını kullanmadan iman edenlerinde akıbetini, çok açık örneklerle verir.


Yunus 100: Allah'ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah, pislik içinde bırakır.



Bizler günümüzde inancımızı yaşarken, çok büyük bir hata yaptığımızın, farkında bile olamıyoruz. Ne yazık ki aklımızı devreye sokmadan inancımızı, imtihanımızı yaşıyoruz da ondan. Hatırlayınız bizlere, sizler Kur’an ı anlayamazsınız, Kur’an da her şey yoktur, onu veli insanlar anlar diye öğretmişlerdir. Bu Kur’an öğretisine tamamen aykırıdır.


Bizlerin Kur’an dan habersiz oluşumuz, Kur’an ile aramıza soktuğumuz veliler, bu yanlışın ardı sıra gitmemizi sağlamıştır. Tabi Kur’an ve akıl devre dışı kaldığından, Rahmanın sakın velilerin ardı sıra gitmeyin ayetlerinden de habersiz aklın, mantığın, düşüncenin gücünden uzak kalmamız nedeniyle, yaratılışımızın özelliklerinden olan, tartışmaya meyilli oluşumuz, nefsimizdeki zayıflıklar, aceleci olmamız, bizlerin din ve iman adına büyük hatalar yapmamıza neden olmaktadır.



Eğer Rabbim bizlerin bu Dünya da imtihanda olduğumuzu söylüyorsa, her beşer kendi imtihanı için çaba göstermeli, kendi imtihanını asla başkalarına havale etmeden, kendisi bizzat Kur’an ve akıl ekseninde imtihanını vermelidir.


Kur’an ile doğru bir bağ kuramayan bizler, aramıza Onunla inanılmaz yüksek bir duvar ördüğümüzden, din adına öğretilenleri, bunlar Allah katındandır denilen bilgileri, Kur’an ile karşılaştırma imkânını da bulamıyoruz. Böylece çok büyük hatalar yapmaktan da kurtulamıyoruz. Hâlbuki Allah çok açık bir şekilde bizlerin sarılacağı kitabın, bütün şanımızın şerefimizin Kur’an olduğunu, bakın nasıl hatırlatıyor bizlere ve aklını kullanmayanlara bakın ne diyor Rabbim?


Enbiya 10: Andolsun ki, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şanınız ondadır; Hala akıllanmayacak mısınız?


Bu ayetleri indiren ve tüm şan ve şerefimizin Kur’an olduğunu söyleyen Allah ın sözlerini, hala duymazdan mı geleceğiz?


Tüm bu yazdıklarımı, neden sizlere hatırlatma gereğini duyduğuma gelince. Bazı din kardeşlerimizin farkında olmadan, günümüzde yaptıkları büyük bir hatayı, Allah ın izniyle sizlere, dilim döndüğünce anlatmak, hatırlatmak istiyorum.


Ne yazık ki İslam ı yaşarken bizler bazı cemaat, tarikat eksenli oluşumlara kendimizi öyle kaptırıyoruz ki, eğriyi doğrudan ayıran FURKAN dan habersiz oluşumuz, bizim yaptığımız affedilmeyecek, ÇOK AMA ÇOK BÜYÜK yanlışı fark etmemizi önlüyor.



Sizlere şöyle bir teklifte bulunsam ve desem ki, sizlere Kur’an ı aratmayacak, Kur’an ın geldiği yerden gelen bilgileri içeren bir kitap var elimde desem. Hatta elimdeki kitap, Kur’an ayetlerinin ayetidir ve gelin onu okuyalım, bunları okuduğunuzda imanla kabre girip, cennete gireceksiniz, bu kitaptan başka kitap aramanıza gerek yoktur, desem ne dersiniz? Aslında birçoğunuzun bu sözlerim karşısında, neler düşündüğünüzü duyar gibiyim.



Acaba bazı din kardeşlerimiz, farkında olmadan bu söylediğim kitapların olduğuna inanıp, böyle bir toplumun içinde imanını, inancını yaşayıp bu kitapların peşi sıra gidiyor olabilir mi?


Evet, bu söylediklerimi iddia eden ve günümüzde de, belki de farkında olmadan, bu düşüncenin ardı sıra giden din kardeşlerimiz ne yazık ki var. Bana düşen değerli din kardeşlerimi FURKAN ile uyarmak ve Kur’an gerçekleri ile yüzleşmelerini sağlamaktır. Gerisi kendilerine kalmıştır. Kimin doğru yolda gittiğini yalnız Rabbim bilir.


Benimde geçmiş yıllarımda kısmen girip çıktığım, değerli Nur cemaati mensubu kardeşlerim, acaba bahsettiğim kitaplarla ilgili, aşağıda yazılan bilgileri, düşünceyi biliyorlar mı? Ya da bu düşünceleri Kur’an süzgecinden geçirdiler mi? Yazdıklarım üzerinde lütfen dikkatle düşünmelerini, ondan sonra kararlarını vermelerini rica ediyorum. Çünkü herkes hesabını Rahmana, bizzat kendisi verecektir. Geri dönüşü olmayan yola girdiğimizde, eğer pişman olmak istemiyorsak, bugün çok ama çok dikkatle düşünmenin zamanıdır. Bir Müslüman a düşen, din kardeşini yalnız ve yalnız KUR’AN ile uyarmaktır.


Bakın Risale-i Nur kitaplarının, nereden geldiği söyleniyor.


( Resail-in Nur da aynı şekilde, ne doğunun kültüründen ve ilimlerinden nede batının felsefe ve fen bilimlerinden gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş (alıntılanmış) bir nurdur. Ama semavi olan Kur’an ın, doğu ve batı nın üzerinde olan Arşâ€™ da ki yüksek yerden alınmıştır.)


Yukarıdaki sözlere dikkatle baktığımızda, bahsedilen kitapların Kur’an ın geldiği yerden geldiği söylenebilmektedir. Bu apaçık Kur’an a şirk değil midir sizce?


Ne yazık ki Risale-i Nur kitaplarının kendisine, gaibi bir şekilde vah yedildiğini, bildirildiğini, kalbine geldiğini söyleyen Said-i Nursi, bakın bu konuda neler söylüyor.


( Ben gönderilen risaleleri mütalaa ettim. Bir kısım hakikatleri mükerrer gördüm. Makam münasebetiyle tekrar edilmiş. Benim arzu ve belki ihtiyarım olmadan niçin böyle olmuş, kuvve-i hafızama (hafıza gücüme) gelen nisyondan (unutmadan) sıkıldım. Birden şiddetle bir ihtar ile ( On dokuzuncu sözün ahirine bak) denildi.


Birden bir ihtar-ı gaybi (gaybi bir uyarı) ile kati kanaat verecek bir surette kalbime geldi.


Denildi ki: Ciddi alaka ile senin eskiden beri tekrar ettiğin bir ışık var, bir nur göreceğiz diye müjdelerin tevili ve tefsiri ve tabiri, sizin hakkınızda belki iman cihetiyle, alem-i İslam hakkında dahi en ehemmiyetlisi Risale-i Nur dur.)



Değerli din kardeşlerim, bu işler asla şaka götürmez. Allahın kitabına şirk koşmak, adeta Kur’an ın karşısına, Allahtan geldiğini söyleyerek kitaplar koymak, insanı dinden çıkartır.


Son cümlenin üzerinde biraz düşünen, yapılan yanlışı sanırım anlayacaktır. İslam âlemi için en ehemmiyetli kitabın, bakın hangisi olduğunu söylüyor? Peki, Allah Kur’an da onlarca, yüzlerce kez ne diyordu bizlere? Kur’an ın ipine sarılın, bu kitapta sizlere, her şeyden nice örnekler verdik ki anlayasınız. Hadi bir benzerini getirsinler bakalım. Bütün şanınız ondadır. Bu kitap sizler için bir rehber, bir güneş, bir nurdur. Sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum diyordu.


Allahın ayetleri, yukarı da ki söylenenleri onaylıyor mu? Elbette kime inanıp inanmayacağımız, herkesin kedisine kalmıştır. Buna kimse karışamaz. Lütfen hatırlayalım, Kur’an da Rabbim bir örnek veriyor ve bakın mahşer günü peygamberimizin, ümmetinin nasılda Kur’an ı terk ettiğini söyleyeceği, şimdiden bizlere iletiliyor. Bu ayeti Allah boşuna bizlere iletmiyor, yaptığımız onca yanlışın farkına varmamız için bizleri şimdiden uyarıyor. Bu ayet üzerinde düşünüp ders almayanların halini, huzuru mahşerde düşünmek bile istemiyorum.



Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.


Peygamberimiz mahşer günü, benim ümmetim Kur’an ı devre dışı bıraktılar sözünü söyleyeceğini, Rabbim bizlere şimdiden hatırlatıyorsa, gelin bu ayetten büyük dersler çıkartalım. Yoksa son pişmanlık fayda etmeyecektir.


Said-i Nursi bu kitapların kendi düşünceleri, kendi yazıları olmadığını, kendisine gaybi bir şekilde Allah tarafından bildirildiğini, bakın bir başka hangi sözlerle anlatıyor.


(Bu gelen Mukaddime, lüzumundan fazla izah edilmekle beraber, bir derece uzun olması, ihtiyarsız (iradem dışında) olmuştur. Demek ki ihtiyaç var ki, öyle yazdırıldı.


Olan Risale-i Nur un harika yüksekliklerini ve ilmi tahkikatını benim fikrim den zannedip dehşet almuşlar.


Yazdığım vakit irade ve ihtiyarım ile olmadığını hissettiğimden, kendi fikrimle tanzim veya ıslah etmeyi muvafık görmedim.)



Çok açık bir şekilde bu kitapların iradesi dışında, Allah tarafından yazdırıldığını söylüyor. En son cümlede söylenen, bu kitapları kendi fikirleri ile yazmadığı için, onları tanzim ve ıslah etme yetkisini kendisinde görmediğini belirtiyor. Bugün bu kitapların anlaşılır Türkçeye çevrilmemesinin asıl nedeni, bakın nasıl açığa çıkıyor.


Allahın gönderdiği Kur’an ı, anladığımız dile ya da dillere çevrilmesine ses çıkarmayanlar, itiraz etmeyenler, Risale-i Nur kitaplarının günümüz diline çevrilmesine asla izin vermiyorlar. Doğrusu bunun karşılaştırmasını yapmak bile, bana azap ve üzüntü veriyor. Rabbim affetsin.


Yine bu kitapların özellikle anlaşılması için Türkçe indirildiğini, fakat bazen Arapça ve kısmen de Farsça kendisine indirilmesini bakın nasıl açıklıyor.


(Şu fıkra (bölüm) Arabî geldiği için, Arabî yazıldı.)

(Yani bu münacat, kalbe Farisi olarak tahattur ettiğinden Farisi yazılmıştır.)


Bu düşünce ve fikirler için, benim söyleyecek çok fazla sözüm yok. Allah tarafından Arapça ya da farsça indirildiğini söyleme cesaretini, doğrusu ben izah edemiyorum, bu sözler karşısında adeta ürperiyorum. Hepimiz Allahın imtihanından geçiyoruz. İsteyen istediğini seçmekte özgürdür. Yine aynı düşünce ve inanç, bakın bu kitaplar için neler söylüyor.



(Kimin haddidir ki, bu nurlarda yanlışlık bulsun…. Onun için bir harfe dokunmayı azim bir günah işliyorum telakki ediyorum.)


Hatırlarsanız bu sözleri Allah Kur’an için söylüyordu. Hadi bir benzerini getirsinler diye de meydan okuyordu. Gerçekten Kur’an eşi benzeri olmayan, tek harfine dahi dokunamayacağımız bir güneş, bir rehberdi. Ya bahsedilen kitaplar? Doğrusu ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Yapılan karşılaştırmalardan, Yüce Rabbim e sığınırım. Bakın Allah kendisine vahiy geldiğini söyleyenlere karşı, nasıl bir ayetle bizleri uyarıyor? Anlayana anlamak isteyene.



Enam 93: Yalan düzüp Allah'a iftira eden veya kendine bir şey vah yedilmediği halde "Bana vah yedildi" diyen kişi ile "Allah'ın ayet indirdiği gibi ben de indireceğim" diyen kimseden daha zalim kim vardır! Bir görsen o zalimleri ölüm dalgaları içindeyken. Melekler ellerini uzatmış, "Çıkarın canlarınızı!" diye! Bugün zillet azabıyla cezalandırılacaksınız; çünkü Allah'a karşı gerçek dışı şeyler söylüyorsunuz ve çünkü O'nun ayetlerine karşı büyüklük taslıyordunuz.



Risale-i Nur kitaplarına girmiş, ona inanan kişilerin bazı düşüncelerinden de örnek vermek istiyorum. Bu sözlerin bahsettiğimiz kitaplara girmesine de, Said-i Nursi bizzat hayattayken onay vermiş ve kitaplarda yerlerini dahi kendisi tespit etmiş. Bakın neler söylüyorlar.


( Risale-i Nur yirminci asrın Müslümanlarını ve bütün insanları, koyu fikir karanlığından kurtarmak için müellifinin kendi ihtiyarıyla (iradesiyle) değil, büyük yaratıcımızın ihtiyarıyla yazılmış bir şaheseridir.)


Çok zorlu bir imtihandan geçtiğimizin, lütfen artık bilincinde olalım. Eğer Kur’an ın ışığı kalbimize bir nebze yansımadıysa, Kur’an ile aramıza beşeri soktuysak, elbette gerçekleri görmemizde mümkün olmayacaktır. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim, BU APAÇIK KUR’ANA ŞİRKTİR. Bunu sakın unutmayalım. Bu suç Allahın asla affetmeyeceği suçlar arasındadır. Lütfen dikkatle düşünelim ki, yaptığımız onca ibadetler, boşa gitmesin Allah korusun.



Şimdide bu kitaplarda geçen, bu kadar da olmaz dedirtecek sözleri, sizlerin yorumunuza bırakıyorum. Bakın bu kitaplar için, Kur’an ayetlerine atfedilerek neler söyleniyor.


( Resail’in-Nur denilen otuz üç adet söz ve otuz üç adet mektup ve otuz bir adet lem’alar, bu zamanda Kitab-ı Mübindeki ayetlerin ayetleridir.)


Yukarıdaki sözleri doğrusu tekrar etmekten bile Rabbim e sığınırım. Anlayan anlayacaktır, anlamayana ne yaparsanız yapın fayda etmeyecektir.


Bu kitapları okuyanların cennete nasıl gideceklerini ve başka kitaplar aramalarının hata olacağını bakın nasıl söylüyor.


( Risale-i Nur dairesi içine girenler, tehlikede olan imanlarını kurtarıyorlar ve imanla kabre giriyorlar ve cennete gidecekler….


Zannederim ki hakaik-ı aliye-i imaniyeyi tamamıyla Risale-i etmiş, başka yerlerde aramaya lüzum yok.

Risale-i Nur talebeleri, Risale-i Nur un dairesi haricinde nur aramamalı ve aramaz. Eğer ararsa Risale-i Nur’un penceresinden ışık veren manevi güneşe bedel, bir lambayı bulur; belki güneşi kaybeder.)



Tüm bu bilgileri, düşünceleri lütfen herkes bizzat kendisi, Kur’an ile karşılaştırmalıdır. Kur’an ı devre dışı bırakıp, aramıza beşeri ve kitaplarını sokarsak, huzuru mahşerde inanın çok kötü bir sürprizle karşılaşacağımızı da unutmayınız. Allah yukarıda ki sözleri, gönderdiği Kur’an için kullanıyordu hatırlayınız. Sizce aynı övgüye laik başka kitap, rehber olabilir mi? Karar sizlerin.



Allah bizleri apaçık rehberiyle öyle uyarıyor ki, onu anlayarak birkaç kez okuyan, yanlış inançların ardı sıra asla gitmeyecektir. Hâlbuki Allah gönderdiği rehberinde, apaçık hak olarak peygamberimize indirilene inananların günahlarını, Rabbimin affedeceğini bakın nasılda söylüyor?


Muhammet 2: İman edip yararlı işler yapanların, Rableri tarafından hak olarak Muhammed'e indirilene inananların günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.


İsra 88: De ki: "Yemin ederim eğer insanlar ve cinler bu Kur'an'ın benzerini getirmek üzere toplansalar, birbirlerine yardımcı bile olsalar onun bir benzerini getiremezler.

Bakara 2: Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici bir kitaptır.



Bu ayetler üzerinde çok fazla değil, biraz düşündüğümüzde bizlere nasıl bir ders verdiğini ve hangi kitabın bizlere yol gösterici olduğunu, dikkatlice düşünen anlayacaktır?



Yaratan madem eşi benzeri olmayan Kur’an ı bizlere gönderdi, o zaman yine Allah katından geldiği söylenen Risale-i Nur kitaplarını neden göndersin? HâşÃ¢ Kur’an da her şey yok mu, Kur’an anlaşılması zor bir kitap mı? Kur’an bizlere yetmiyor mu? Bu düşünceler Rahmanın yüzlerce ayetine sizce ters düşmüyor mu? Kur’an ın ipine sarılın, sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim ayetleri ile bu sözler bağdaşıyor mu sizce?



Sizlere Rabbin rehberinden, bazı ayetler hatırlatmak istiyorum son olarak. Acaba Allah bizleri, Kur’an dışından gelen tehlikeler için nasıl uyarıyor? Tüm bunları aramak bulmak ve üzerinde düşünmek bizlere düşer. Eğer bu Dünyada imtihan olduğumuza inanıyorsak, imtihan olacağımız kitabında Allah KUR’AN olduğunu söylüyorsa, sizce bu kitap anlaşılması zor ve her şeyin açıklanmadığı bir kitap olabilir mi?


Gerisi sizlere kalmış. Allah elçisine bile, tebliğ etmek sana, hesap sormak bana düşer diyorsa, gelin imtihan olacağımız kitabı, anlayarak okuyalım ve ona sarılalım.


Sizce aşağıdaki ayetlerde Rahman bizleri, hangi kitaba yönlendirip, nasıl dikkatimizi çekiyor? Düşünen, aklını kullanan, daha da önemlisi velilere ve kitaplarına değil, Rabbine ve onun kitabı Kur’an a güvenen, onun ipine sarılan, her şeyi çok açık ve net anlayacaktır.



Kamer 17: Andolsun biz, Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?


İsra 36: Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.


Bakara 79: Artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için 'Bu Allah katındandır' diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına.



Furkan 1: Furkan’ı âlemlere bir uyarıcı olsun diye, kuluna indiren (Allah) ne yücedir.




Araf 185: Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar.



Araf 3: Rabbinizden size indirilene uyun, O'ndan başka velilere uymayın. Ne az öğüt alıyorsunuz.



Araf 52: Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o.



Zümer 3: Dikkat et, halis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez.


Ankebut 51: Kendilerine okunmakta olan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz bunda iman eden bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır.


Zümer 60: Allah'a yalan isnat edenleri, kıyamet günü yüzleri simsiyah halde görürsün. Kibirliler için cehennemde bir barınak mı yok.

Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.


Allah ın ayetlerini tebliğ alan ve yazdığım Rabbin bu ayetlerine iman ettiğimizi söyleyen bizler, acaba yukarıda belirtilen kitapların, Allah katından gönderildiğine inanırsak, halimiz hesap günü nice olur dostlar? Karar ve seçim sizlerin. Hiç kimsenin buna müdahale etme hakkı yoktur. Çünkü her beşer, kendi yaptıklarından sorumludur.


Allah kulları için, yemin olsun ki bu kitabı sizler için kolaylaştırdım diyorsa, bizleri aldatmak isteyenlerin kapanına lütfen düşmeyelim. Çünkü Allah anlaşılması zor bir rehber gönderip, daha sonra kullarını zorda bırakıp, O kitaptan asla hesap sormaz. Bunu söylemek Rabbin adaletine büyük saygısızlıktır, bunu da unutmayalım.


Rabbim cümlemizin yardımcısı olsun. Gerçek doğruları bir gün Rabbin huzurunda göreceğiz. Kimin takvaca üstün ve doğru yolda olduğunu, yalnız ben bilirim diyen Rabbim e lütfen kulak verelim. Allah ortaya kitabın konup, hesabın görüleceğini söylüyorsa, gelin ortaya konacak ve hesabını vereceğimiz kitabın çevresinde toplanalım ve onu anlamaya çalışalım.


Amacımız hiç kimseye ne saygısızlık yapmak, nede hakaret etmektir. Gerçek amaç Kur’anın hakkını vermek, onu layık olduğu yere taşımak, ona iman edenleri onun çevresine davet etmektir. Gerçek amaç Allah a ulaşan en doğru yolu bulmak ve din kardeşlerimizle birlikte, bu doğru yolda güç birliği yapmaktır. O da bölünmeden Kur’an ın çevresinde, tek yumruk olmaktan geçer.


Rabbim cümlemizi kendi imtihanını bizzat kendisi vermek için, çaba gösterip mücadele eden, aklını kullanıp Kur’an ın ipine sarılan, onun nuruyla nurlanan, yaşayan kulları arasına girmemizi, nasip etsin inşallah bizleri.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

Bu konuyu yazdır

  Afetler Çocukları Ebeveyne Bağımlı Yapar
Yazar: Sağlı@k ve Yaşam - 11-01-2011, Saat: 04:24 PM - Forum: Güncel Haberler - Yorum Yok

afet-cocuk.jpg

Afet sonrası akut dönemde çocukların ruhsal açlıkları çok daha fazla olur ve anne-babalarına daha bağımlı hale gelir.
Uzm.Dr.R.Hülya Bingöl
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
Cerrahpaşa Tıp Fak. Çocuk Ruh Sağ. ve Hast. A.D

Travmatik ve şiddet içeren afetlere maruz kalma çocukta kaygı ve depresif bozukluklara da yol açar. Çocukta davranış değişikliği fark edildiğinde, zaman kaybetmeden uzman yardımı almak gerekir.
Afetler genel tanımıyla insanlar için fiziksel, ekonomik, ve sosyal kayıplar doğuran, gündelik yaşam faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğrayarak, insan topluluklarını etkileyen ve etkilenen topluluğun kendi imkan ve kaynaklarını kullanarak altından kalkamayacağı, üstesinden gelemeyeceği doğal, teknolojik veya insan kökenli olaylardır.
Afetler bireyler tarafından travmatik olarak algılanır, insanlığın normal deneyimlerinin dışında bir olaydır. Bu nedenle fiziksel yaralanmaların dışında psikolojik sorunlara da zemin hazırlar. Yapılan araştırmalar yetişkinlerin %25 oranında depremler sonrasında akut travmatik stres bozukluğunun görüldüğünü bildirmişlerdir.
Çocuklar sadece kendileri afet kurbanı oldukları için değil, ailelerinin olay sonucu yaşadıkları korku ve rahatsızlık düzeyi nedeni ile de etki altındadır.
Afetlerin Doğası
Afetin doğası ve şiddeti çocukların psikolojik tepkilerini etkiler. Çocukların birinci tip afetlere karşı gösterdikleri tepkiler, insan aktivite ve ihmallerinin neden olduğu afetlere gösterdikleri tepkilere göre daha farklıdır. Deprem, fırtına, sel gibi doğal afetler çocuklar için savaş veya terör yanında daha az ruhsal yaralayıcıdır. İnsan kökenli afetler daha çok bunaltı ile bağlantılıdır. Savaşlar kronik travmaya maruz kalınan afetlerdir, kayıplara tanıklık eden çocukların ruhsal durumları erişkinlerle aynı düzeyde etkilenir. Farklı streslerin, farklı psikopatolojiler yaratacağı unutulmamalıdır.
Ebevynlerin Verdiği Tepkilerin Çocuklara Etkisi
Afetlerin çocuklar üzerindeki etkisini doğru değerlendirebilmek için, afetin anne-baba üzerindeki etkisine bakmak doğru bir yoldur. Örneğin 11 Eylül sonrasında Manhattan semtinde erişkinler arasında depresyon görülme sıklığı 2 kat artmıştır. Afet sonrası akut dönemde çocukların ruhsal açlıkları çok daha fazla olur ve çocuklar anne-babalarına daha bağımlı hale gelirler. Ebeveynlerin travmaya maruz kalması çocukların psikolojilerini olumsuz yönde etkiler. Bir erişkinin değişken duygu durumu veya davranışı çocuğun kaygısını artırır. Ruhsal açıdan sıkıntılı ebeveynler çocukların o andaki duygusal ihtiyaçlarını algılamakta sıkıntı yaşayabilir.
Travmatik süreçler çocuklarda davranış bozukluklarına, dikkat eksikliğine yol açabilir. Çocukların afetlere karşı gösterdikleri tepkiler geçici, orta dereceli stres reaksiyonları olacağı gibi, daha şiddetli ve uzun süreli stres bozukluğu da olabilir. Bu tepkiler; cinsiyet, gelişim evresi, çocuğun sosyal desteği ve travmaya maruziyet şiddetine bağlıdır.
Çocuğun afet sonrası tepkilerinin evreleri:
1.Evre : Afetten hemen sonra başlar, korku, inançsızlık, inkar, yas ve eğer birincil yakınları zarar görmediyse rahatlama duyguları ön plana çıkar. Aşırı fedakarlıklar yapar, dayanıklılığını güçlendirir.
2.Evre: Afet sonrası ilk bir-iki gün veya haftalar içinde gelişir. Çocuklarda yalnız kalma korkusu, üzüntü, depresif semptomlar, agresif davranışlar, gelecekle ilgili olumsuz düşünceler ile gelişir. Oyunlarının konusu genelde travmatik olayla ilgilidir. Bu bulgular çocuğun travma sonrasında iyileşme bulgularıdır ve birkaç haftada düzelmesi beklenir. Ciddi kayıpları olan veya davranışsal değişiklikler gösteren çocukların afet sonrası ilk bir ay içinde danışmanlık hizmetlerinden fayda göreceği bildirilmiştir.
Bu bulgular bir ay sonunda düzelmiyorsa çocukta stres bozukluğu, şiddet eğilimi, karşıt olma semptomları yaşanıyorsa çocuk ruh sağlığı uzmanlarından yardım alınmalıdır.
Gelişim Evreleri Ve Afetler
Gelişim evrelerine göre çocuklar dünyayı ve çevrelerini farklı algılarlar ve dünyaya kendi merkezlerinden bakarlar. İçinde bulundukları gelişim evreleri, bireysel olarak travmaya karşı verdikleri yanıtı değiştirir ve sonuç olarak uyum açısından çok çeşitli süreçler gözlemlenebilir. Ruhsal müdahalelerin burada gelişim evresine uygun gerçekleştirilmesi ayrıca önem taşır.
Erken çocukluk döneminde çocuk travma sonrasında mod değişiklikleri, kaygı ve davranış değişiklikleri ile karşımıza çıkar. Küçük çocuklar afetin sonuçları, daha büyük çocuklar ise afetin nedenleri ile ilgilenir. Büyük çocuklarda depresyon görülmesine rağmen, yaşanan aşırı kaygı gerçekçi olmayan spesifik korkulara dönüşebilir. Onların davranış değişiklikleri öfke ve geçmiş yaşam deneyimi ile şiddetlenebilir.
Travmatik olaylar sıkıntılarını dile getiremeyecek kadar küçük çocuklarda bile rahatsızlığa sebep olabilir. Yeni doğanlarda ve bebeklerde afet bilişselliği gelişmemiş olmasına rağmen bu tür deneyimler, ayrılma kaygısı, ağlama ve huzursuzluk artışı ve abartılmış ürkme reflekslerine yol açabilir. Küçük çocuklar ve okul öncesi dönemdeki çocuklarda uyku terörü, kabuslar sıklaşır, davranış bozuklukları, kazanılmış özelliklerin kaybedilmesi ve dışa vurulan çaresizlik nöbetleri artar.
Okul çağı çocukları travmayı oyunlarına yansıtırlar ve travma ilintili hikayeleri seçerek agresif davranışlar gösterirler. Aynı küçük çocuklarda görüldüğü gibi uyku bozuklukları ve ayrılma anksiyetesi sık görülen durumlardır. Okul çağı uzun bir dönem olduğu için görülen semptomlar çok çeşitli olabilir.
Erken okul dönemi çocukları doğrudan afetin sonuçları ile ilgilenirler. Olayın trajedisi ve özel detayları fazlaca ilgilerini çeker. Bireysel emniyet onlar için çok önemlidir. Aile içinde yaralanma ve ölüm korkuları vardır. Bunun tam tersine ileri yaş çocukları daha çok çevrede etkilenen kişilere empati yapar, olayın nasıl oluştuğunu anlamaya çalışır, toplumsal emniyete ve iyileşmeye önem verir.
Ergenlerde ise erişkinlerin benzeri olarak depresyon ve kaygı ön plandadır. İrdeleyici düşünce yetilerine göre verdikleri reaksiyon çok farklılık gösterir. Abstrakt düşünce yetisi 16 yaşında gelişir. Birçok ergen halen duygusal başa çıkma yetilerini geliştirme, kendi benliğini ve kimliğini belirlemekle meşguldür ve depresyon açısından çok elverişli bir dönemdedir. Travma sonrasında yaşadıklarını beden yoluyla ifade eder (baş ağrısı, karın ağrısı), duygusuzluk ve depresif duygular gösterir. Benlik gelişiminin afet sonucu sekteye uğraması tüm hayatları boyunca belirgin davranışsal ve duygusal bulgulara sebep olur. Ergenler uyum sorunlarını umursamazlık ve agresif davranışlarla maskeleyebilir bu durumu aileler de ergenlik bulguları olarak olayı yorumlayabilir.
Cinsiyet, Etnik Köken Ve Diğer Etmenler
Cinsiyetin çocukların afete karşı gösterdikleri tepkilerde önemli etkileri vardır. Erkekler daha çok davranış sorunları gösterir, kızlara göre daha uzun iyileşme sürelerine ihtiyaç duyar. Özellikle daha antisosyal davranış şekli gösterir ve şiddete eğilimleri fazladır. Afete maruz kalan kız çocukları ise daha çok kaygı ve duygulanım bozuklukları gibi içe dönük bulgular gösterir. Duygularını erkeklere göre çok daha açık biçimde ifade eder ve afet hakkında daha çok yorum yapar.
Riskli çocuklar
Tüm çocukların afetlerden çeşitli bulgularla etkilendiklerini biliyoruz. Fakat bir grup çocuk var ki uzun dönemde psikososyal birçok hastalığın eşlik ettiği durumları sergiler. Travmaya verecekleri yan etkiler sebebiyle onlara riskli çocuklar diyoruz. Bu çocuklar;

  • Zayıf sosyal destek alan
  • Utangaç veya korkak mizaçlı
  • Daha önceden travma deneyimi olan
  • Ailelerinden travmayla başa çıkmakta zorlandığı
  • Birinci derece aile bireylerinde kayıpları olan
  • Doğrudan travmatik olaya tanıklık eden çocuklardır.
Çocukların afet bölgesinden mesafe olarak uzakta olması travma sonrası bozukluklara bağışık oldukları anlamına gelmez. Birçok çalışma, televizyonda gösterilen afet görüntülerine maruz kalan çocukların akut stres reaksiyonu gösterdiklerini bildirmiştir.

Bu konuyu yazdır

  Bugün Doğanlar 01.11.2011
Yazar: sıla - 11-01-2011, Saat: 11:52 AM - Forum: Astroloji - Yorum Yok

Mantıkları çok güçlü kişilerdir. Aşk konularında sezgisel davranırlar. Kişisel cazibeleri çok yüksektir. Duygusal yaşamları çok hareketli oldukları için, hayatları boyunca bir çok aşk maceraları olacaktır.

Bu konuyu yazdır

  Balık 01.11.2011
Yazar: sıla - 11-01-2011, Saat: 11:49 AM - Forum: Balık - Yorum Yok

Sevgiliniz sizde bir bıkkınlık gözlemliyor. İlişkinizi isteksiz yaşıyor olmanızın nedenlerini onunla paylaşın. İlişkiyi bitirmeniz için hiçbir engeliniz yok, sıkıntıyı boşuna çekiyorsunuz. Çalışma hayatınız dışındaki ilgisiz kalamadığınız yerleşmiş gündelik sorunlar, yalnız iş yaşamınızda değil, hayatın her alanında sizi isteksizleştiriyor. Paranızın hesabını bilmeniz para sıkıntınızı hafifletmiyor. Bugün ödeme sorunu yaşamanız mümkün. Mide rahatsızlığından şikayet etmemek için yediklerinize dikkat edin.

Bu konuyu yazdır

  Kova 01.11.2011
Yazar: sıla - 11-01-2011, Saat: 11:48 AM - Forum: Kova - Yorum Yok

Kendinize de sevgilinize de çok eziyet ediyorsunuz. Hiç olmayacak şeylere öfkelenmeniz ve sinirlerinize hakim olamamanız, ilişkinizi bozuyor. İş yaşamınızda şartlanmalardan, önyargılardan arınmanız yararlı olacak. Önceden kendinizi kurmadan gideceğiniz görüşme umduğunuzdan çok daha iyi geçebilir. Para konusundaki sorunları bu kadar çok önemsemeniz için aslında hiçbir neden yok. Bu konuda planlarınıza ve kendinize güvenmelisiniz. Sağlık konularında geçici üzüntüler söz konusu.

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 11-16-2025, 04:00 PM