:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,691
» Son Üye: orhand
» Toplam Konular: 98,518
» Toplam Yorumlar: 1,065,494

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 405 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 402 Ziyaretçi
Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Acemhe'den :P
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: ÇiLeK
06-18-2025, Saat: 10:21 AM
» Yorumlar: 1,421
» Okunma: 82,125
Gidene Mi Zor Kalana Mı ?
Forum: Kişisel Aşk Yazıları
Son Yorum: Gü-lŞ«m-se
05-27-2025, Saat: 08:56 AM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 450
Türk Askeri Çanakkale'de ...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:07 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 612
Bıktım Artık Yalnızlıktan...
Forum: Aşk Hikayeleri
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:56 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 311
Papağan İle Zürafa - Serd...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:51 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 186
Oğlak İle Kartal - Serdar...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:50 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 97
Zübeyde Hanım Doğumevi - ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:48 AM
» Yorumlar: 2
» Okunma: 318
ÖYLESİ'NE...
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: SunSet
03-26-2025, Saat: 12:27 PM
» Yorumlar: 10
» Okunma: 935
Ben Serdar Yıldırım. Bu g...
Forum: Sen Yenisin Galiba ?
Son Yorum: Serdar102
03-12-2025, Saat: 10:38 AM
» Yorumlar: 3
» Okunma: 493
Ya Atatürk Olmasaydı? - S...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
03-11-2025, Saat: 06:20 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 348

 
  Otomotivdeki Vergi Sistemi Değişiyor!
Yazar: Av.bey - 03-23-2012, Saat: 10:57 PM - Forum: Güncel Haberler - Yorumlar (8)

Otomotivdeki Vergi Sistemi Değişiyor!

esh_55860.jpg

Otomotivdeki vergi sistemi, AB'ye uyumlu hale getiriliyor.

Az yakandan az, çok yakandan çok vergi.

Yeni sistemde, çarpıklık giderilerek yaşlı otonun vergisi artırılırken, çevreci araçların vergisi düşürülecek.

Teşviklerle ömrünü doldurmuş araçların trafikten çekilmesi sağlanacak.

Bakan Yıldız, "Çevre dostu aracın az vergi ödeyeceği, çevreyi kirletenden daha çok vergi alınacağı yeni bir sistem geliyor" dedi.

VERGİ UYARISI

Vatan gazetesinden Gülümhan Gülten'in haberine göre; Enerji Bakanı Taner Yıldız'dan halen faaliyette olan 16 milyonluk araç piyasasına kritik bir vergi uyarısı geldi.

Bakan Yıldız, çevre dostu araçtan az, çevreyi daha çok kirletenden daha fazla vergi alınacağı bir sistem kurgulandığını söyledi. Bunu Şubat ayında yayınlanan Enerji Verimliği Strateji Belgesi'nde de bir politika kararı olarak ortaya koyduklarını vurgulayan Bakan Yıldız, bu önlemin belgede öngörülen süre içinde hayata geçirileceğini belirtti.

ÇEVRECİ ARAÇLAR YAŞADI

Enerji Bakanı Yıldız, bu uyarıyı dün katıldığı Limak Enerji ve Kalkınma Bankası enerji verimliliği kredi anlaşması töreninde yaptı.

Yıldız, enerji verimliliği konusuna büyük önem verdiklerini ve bu kapsamda Şubat ayında Enerji Verimliliği Strateji Belgesi'ni yayımladıklarını vurgulayarak,
"16 milyon aracın harcadığı petrol türevi enerji sektöründe kullanılan petrol türevinden daha fazla. Strateji Belgesi'yle çevre dostu aracın az vergi ödeyeceği, çevreyi çok kirletenden daha çok vergi alınacağı bir sistem kurgulanıyor. Bu konuda hükümette tüm bakanlıklarla birlikte ortak bir dil kurduk"
diye konuştu.

ÖMRÜNÜ DOLDURMUŞ ARAÇLAR TRAFİKTEN ÇEKİLECEK

Bakan Yıldız'ın dikkat çektiği 2012-2023 yıllarını kapsayan Enerji Verimliliği Strateji Belgesi atılacak adımı şöyle anlatıyor:
"Emisyon seviyesi düşük çevre dostu(yürürlükteki tip onayı mevzuatına uygun) küçük motor hacimli, yakıt pilli veya elektrikli hibrit araçların özendirilmesi ve ekonomik ömrünü doldurmuş araçların kademeli olarak trafikten çekilmesi. Mevzuat revizyonu
ile Bakanlık ve Maliye
Bakanlığı işbirliği ile yapılacak düzenleyici etki analizi sonuçlarına bağlı olarak ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecek kriterler çerçevesinde, Avrupa Birliği ve OECD'ye üye ülkelerdeki uygulamalar dikkate alınarak, taşıt araçlarında çevreci vergileme rejimine geçilmesine yönelik çalışmalar yapılacak. Maliye Bakanlığı'nın sorumluluğunda yürüyecek bu eylemle ilgili Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı koordinasyonuyla yürütülecek."


24 AY İÇİNDE DEVREDE

Belgede eylemin tamamlanma süresi 24 ay olarak belirlendi. Bu konuda belgede, "İlgili kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hazırlıkları ve mevcut kanunlar çerçevesinde yapılabilecek ikincil mevzuat düzenlemeleri için belgenin yayım tarihinden itibaren 24 ay içinde yapılacaktır" ifadeleri yer aldı.

Söz konusu kararın içeriğiyle ilgili bakanlık yetkilileri şu bilgileri verdi:
"Uygulamanın 2 yönü olacak. İlk yönü, ekonomik ömrünü doldurmuş araçların trafikten çekilmesi sağlanacak. Bu kapsamda sahiplerine bu araçları trafikten çekmeleri ve yerine yeni otomobil olmaları halinde vergi teşviği sağlanacak. İkinci yönü ise Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin sil baştan düzenlenmesi olacak. Buna göre halen yeni araçtan
daha yüksek, eski araçtan daha düşük vergi alan sistem, tersine çevrilerek, eski araç kullananlara daha yüksek, yeni araç kullananlara daha düşük MTV uygulanacak. Böylece MTV oranları, şimdiki gibi eski araçlardan yeni araçlara doğru artarak değil, azalarak gidecek."


DİZEL ARACI OLANLARA KÖTÜ HABER

Araçlarda dizel-benzinli ayrımı da yapılacak.
Dizel araçlara daha yüksek oranlı vergi uygulanması üzerinde çalışılıyor.Bununla ilgili vergi yasaları başta olmak üzere mevzuatın yeniden yazılması için gereken süre başladı. Bu yasal düzenlemelerin tamamı 2014 Şubat ayına kadar tamamlanmış olacak.

FABRİKA BACASINDAN YILDA 1.2 MİLYAR KWH ENERJİ TASARRUFU

LİMAK Çimento, alanındaki ilk enerji verimliliği kredi anlaşmasını Türkiye Kalkınma Bankası ile imzaladı. Limak Çimento, Ankara ve Trakya tesislerindeki enerji verimliliklerinde kullanılmak üzere 2 yıl geri ödemesiz, toplam 12 yıl vadeli 38 milyon 250 bin euro kredi kullanacak.

Limak Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, "Türkiye'de ilk defa bir çimento fabrikası bu tür bir enerji verimliliği kredisi kullanıyor. Söz konusu yatırımların tamamlanması ile 40 MW kurulu güce sahip bir hidroelektrik santralin bir yıllık enerji tasarrufunu sağlamış olacağız. Türkiye'deki tüm çimento fabrikalarına döner fırınlarından çıkan atık ısıların geri kazanımı gerçekleştirilirse, yılda 1.2 milyar kwh enerji tasarrufu sağlanacak" dedi.


ÖRNEK PROJE

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye'de enerji fiyatları yüksek olduğu için doğal olarak verimliliği teşvik edici bir yapı bulunduğunu kaydetti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da şunları kaydetti:
"Bu anlaşma bütün çimento fabrika fabrikalarına örnek olacak nitelikte. Sözleşmenin doğalgaz karşılığı yalnızca 400 milyon metreküp civarında.
Günlük doğalgaz tüketimimiz dün 138 milyon metreküp oldu. Bu rakam soğuğun en sert olduğu zaman 192 milyon metreküpe kadar çıktı."

Bu konuyu yazdır

  iPhone5'in Çıkış Tarihi!
Yazar: Av.bey - 03-23-2012, Saat: 10:24 PM - Forum: Güncel Haberler - Yorumlar (3)

iPhone 5'in Çıkış Tarihi

esh_56162.jpg

esh_43870.jpg

Apple'ın merakla beklenen yeni iPhone'unun Haziran’dan sonra piyasaya çıkarılacağı iddia edildi.

Apple'ın merakla beklenen yeni iPhone'unun daha büyük ve net ekranı olacağı ve Haziran'dan sonra piyasaya çıkarılacağı iddia edildi.

Güney Kore medyasında yer alan habere göre, Apple, iPhone 5 modeli için 4,6 inçlik retina ekran kullanmayı kararlaştırdı ve tedarikçilerine bu yönde sipariş vermeye başladı.

The Maeil Business gazetesinin, Güney Koreli sanayici kaynaklara dayanarak verdiği haberinde, Amerikalı bilişim devi Apple'ın, yeni iPhone'u yılın ikinci çeyreğinden sonra piyasaya çıkarmaya hazırlandığı belirtildi.

Apple'ın iki büyük Koreli tedarikçisi LG Display ve Samsung Electronics Co ise haberle ilgili yorum yapmayı reddetti.

SATIŞLARIN YARISI IPHONE'DAN

İlk kez 2007 yılında dokunmatik ekranlı özelliğiyle piyasaya çıkan iPhone satışları, Apple şirketinin toplam satışlarının yaklaşık yarısını oluşturuyor.

Apple'ın akıllı telefon sektöründeki en büyük rakibi Samsung da geçen Nisan'da piyasaya çıkardığı akıllı telefonlarının amiral gemisi Galaxy S II'de 4,6 inçlik OLED ekran kullanıyor.

Apple'ın geçen hafta piyasaya çıkardığı son iPad'lerde kullandığı yüksek çözünürlüklü ''retina ekran'' daha fazla piksellere sahip bulunuyor.

Apple en son iPhone 4S'i geçen Ekim'de çıkarmıştı.

Bu konuyu yazdır

  Bu Ülkede Erkekler Tecavüzden Korkuyor! :)
Yazar: Av.bey - 03-23-2012, Saat: 10:12 PM - Forum: Güncel Haberler - Yorumlar (9)

Bu ülkede erkekler tecavüzden korkuyor!

esh_56216.jpg

Zimbabweli erkekler kadınların tecavüzüne uğrama korkusuyla geceleri tek başına sokağa çıkamıyor.

Zimbabweli erkekler, tecavüzler nedeniyle artık tanımadıkları kadınlarla konuşmuyor ve araçlarına binmiyor. 2009'da 3 kadının bagajlarında sperm dolu 31 prezervatifle yakalanmasıyla başlayan olaylarda erkeklere cinsel gücü artırıcı ilaç verildiği saptandı.

ŞANS VE PARA İNANCI

Konuyla ilgili bir dosya hazırlayan Fransız haber ajansı AFP'nin görüştüğü Zimbabwe Üniversitesi'nden sosyolog Watch Ruparanganda, "Bu çok kafa karıştırıcı bir durum ancak dini ritüeller için yapıldığını düşünüyoruz. Bu kadınlar yabancı erkeklerin spermlerinin şans, başarı ve para getirdiğine inanıyor"
dedi.

Polis yetkilisi Wayne Bvudzijena ise, "Olaylar genellikle otostop yapan erkeklerin başına geliyor. Toplu taşıma kullanmalarını söylüyoruz.

Vakalar gün geçtikçe artıyor.Bugüne dek kaç kişinin tecavüze uğradığını tam olarak bilmiyoruz" diye konuştu.

Zimbabwe'de yaşayan Susan Dhliwayo da olayla ilgili, "Şimdi erkekler kadınlardan korkuyor. Bize 'Sizinle hiçbir yere gitmeyiz çünkü size güvenmiyoruz' diyorlar. Hepsi korku içinde" yorumunu yaptı.

Göz yaşartıcı sprey kullanan erkeklerden biri ise, "Tabii ki korkuyoruz.Kadınların arabalarına binmiyoruz. Yaşlı olsalar bile" diyor.

Bu konuyu yazdır

  Kur'an ı nasıl anlamalı ve nasıl yaşamalıyız?
Yazar: halukgta - 03-23-2012, Saat: 06:19 PM - Forum: İslam - Yorum Yok

Dünya üzerinde ki İslam toplumlarının geneline baktığımızda, bir yerlerde bir şeylerin yanlış gittiğini, hemen fark edersiniz. Peki, bu yanlışlıklar nereden kaynaklanıyor diye, hiç düşündük mü, öz eleştiride bulunarak, gerçekleri arama çabası içinde olduk mu hiç?

Hâlbuki Allah sizlere rehber olsun diye gönderdim dediği KUR’AN, bizlerin elinde değil mi? Hem de asla tek kelimesi bile değişmeden, Rabbin koruması altında bizlere kadar ulaştığı halde, İslam toplumlarının çektikleri bunca acıların, huzursuzlukların nedenleri ne olabilir?

Birbirimize düşmüş, adeta düşman kesilmenin ötesinde, birde İslam düşmanları ile birlik olup, din kardeşlerimize savaş açanlarla birlikte olmamızı, hangi Müslüman kardeşimiz açıklayabilecek? Biz Müslümanların elinde Kur’an gibi bir ışık, rehber olduğu halde, bizler bu acıları yaşıyorsak, birbirimize düşürülmüş isek, acaba bizler Rabbin rehberinden faydalanırken, yanlışlık mı yapıyoruz da, bugün büyük acıları çekiyoruz?

Bu sorunun cevabını bulmak için, gelin şu soruyu önce kendimize soralım. Kur’an madem bizlerin yaşam rehberi, Kur’an ı nasıl anlamalı ve nasıl yaşamalıyız?

Bu soruyu Darül-hikme’nin kurucusu ilahiyatçı yazar Dr Ebubekir Sifil’e, ana rehberimiz Kur’an’ı nasıl anlayıp hayatımıza geçirebileceğimizi sormuşlar ve bakın nasıl bir cevap vermiş. Sanırım bu cevabı, tarafsız, akılcı bir şekilde iyi analiz edebilirsek, sorunun kaynağını bulabiliriz.

(Modern zamanlarda Kur'an-ı Kerim'in "apaçık" bir kitap olduğu söyleminin hayli yaygın bir şekilde dillendirildiği malum. Hem de bu öyle bir "apaçıklık"tır ki, bilgi ve algı seviyesi ne olursa olsun, her insanın onun rehberliğinden "gereği gibi" müstefid olacağı adeta tartışma dışıdır! Oysa vakıa bütün açıklığıyla bu genellemenin yanlış olduğunu haykırmaktadır. Evet, Kur'an "kapalı" ve "anlaşılmaz" bir kitap değildir. Ancak bilgi ve algı seviyesi ne olursa olsun herkesin "gereği gibi" anlayabileceği bir kitap da değildir. Zira eğer öyle olsaydı, Kur'an'ın, ayrıca Efendimiz (s.a.v) tarafından beyan ve ta'lim edilmesine (öğretilmesine) gerek kalmazdı. Biliyoruz ki Kur'an'ın insanlara hem "beyan" hem de "ta'lim" edilmesi yine bizzat Kur'an tarafından Efendimiz (s.a.v)'e yüklenmiş bir görevdir. Hatta peygamberliğin temel iki görevinden birisidir. )


Yukarıda söylenen sözlere elbette kısmen katılırım. Yani Kur’an ı bütünüyle, her ayetini herkesin aynı derecede anlayabileceğini söylemek, ne akla ne mantığı nede zaten Kur’an a uymaz. Bu tür sözler kafa karıştıran ve Müslümanlar arasında şüphe yaratan sözlerdir.


Bir okulu düşünün, bir sınıftaki öğrenciler okuduğu aynı kitabı, aynı kapasitede mi anlar? Elbette hayır, farklı anlar. Az anlayan öğrenciler anlayabilmek içinde çaba gösterirler, daha iyi anlamak için. Hiç biriside biz bu kitabı anlayamıyoruz demez, daha doğrusu diyemez. Tabi okulda başarılı olmak istiyorsa. Başarılı olmak istemeyen, okulu okumaktan vazgeçen, ben bu kitabı anlayamıyorum der, çaba göstermez. Tabi sonucuna da katlanır.


Elbette Allah katından gelen bir kitabı, okulda okunan bir beşeri kitapla mukayese etmemiz de mümkün değildir. Bir kitap Allah katından geliyorsa, onun ne eşi vardır nede benzeri. Allah sizlere anlayacağınız bir rehber gönderdim diyorsa, onu herkes anlayamaz demek yerine, hepimizin anlamak için çaba harcaması en doğrusu olacaktır. Bu konuyu Kur’an a danışalım ve üzerinde birlikte düşünelim.


Kur’an kendisinden bahsederken, ayetlerini muhkem ve müteşabih ayetler olarak sınıflandırır. Açık, anlaşılır olan ayetlerin muhkem ayetler olduğunu söyler bizlere. İşte bizlerin din ve iman adına bizzat sorumlu olduğumuz ayetlerin, muhkem ayetler olduğunu anlatmak içinde, dinin anası, temeli olduğu açıklamasını da yapar.


Müteşabih ayetleri açıklarken de, bu ayetlerin anlamlarını herkesin bilemeyeceğini, anlamlarını bir Allah ın, birde zamanı geldiğinde ilim tahsil etmişlerin zamanla bileceği, anlayacağı konusunda, açıklama yapar Kur’an bizlere. Bu ayetlerin dine hüküm koyan, dini yaşarken gereken ayetler olmadığı da, ayetlerden anlaşılmaktadır.


Mütaşabih ayetlerden bahsederken, zamanla anlamları belirginleştiği ve ilim ehli tarafından bulunduğunda, gerçek iman edenlerin imanlarının artacağı örneği de verilir. Buradan da anlaşılıyor ki, müteşabih ayetler, Allah ın bizleri imtihan ettiği, sorumlu tuttuğu, ayetlerin dışında kaldığı çıkıyor ortaya. Çünkü herkesin anlayamayacağı bir ayetten, nasıl olurda Rabbim bizleri sorumlu tutar?


Yukarıda yapılan açıklamaya, yani Kur’an dan nasıl istifade etmemiz gerektiğini söyleyen düşünceden, bir alıntı yapalım ve üzerinde birlikte düşünelim.


(Evet, Kur'an "kapalı" ve "anlaşılmaz" bir kitap değildir. Ancak bilgi ve algı seviyesi ne olursa olsun herkesin "gereği gibi" anlayabileceği bir kitap da değildir.)


Bizler yeri geldiğinde imtihan olduğumuzu söyleriz. Allah da aklı başında olan, her kulunu Kur’an dan imtihan edeceğini de apaçık söyler bizlere. Yukarıda alıntı yaptığım düşünceye göre, bizlerin imtihan olacağımız ve sorumlu olduğumuz ayetlerin, bir kısmımızın anlayamayacağından bahsediliyor. Elbette her insan aynı ölçüde anlayamayabilir ilk okuduğunda, bu çok normaldir ama dersini çalışarak, araştırarak en doğruya ulaşacağımız çok açıktır. Önce Kur’an a sarılıp, onun hükümlerini anlamaya çalıştığımızda, eksikliklerimizi anlamadıklarımızı, daha rahat araştırabiliriz. Kur’an ın hiçbir hükmüne direk müracaat etmeyen, onu anlamaya çalışmayan, konu hakkında hiçbir bilgiye sahip olamayacağı içinde, birileri tarafından aldatılması çok kolay olacaktır. Ne yazık ki yapılmak istenende bu yöndedir.




Bakın Allah Nisa suresi 82. ayetinde ne diyor bizlere.


Nisa 82: Hala Kur'an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı.


Allah ayetler üzerinde gereği gibi düşünmekten bahsederken, acaba sizce ayrım yaparak, Kur’an ı anlayabilen bir azınlıktan mı bahsediyor da onlara, hala gereği gibi düşünmeyecekler mi diyor? Yoksa bu sesleniş aklı başında tüm kullarına mı? Hani bizde ruhban sınıfı yoktu? Hani Rabbim veliler edinerek, düşünmeden aklını kullanmadan velilerin ardı sıra gitmeyin diyordu? Yoksa bizler günümüzde, ruhban sınıfının en alasını yarattıkta, farkında mı değiliz? Ne dersiniz?.



Kur’an ın muhkem ayetlerinin, aklı başında herkesin anlayamaya bileceğini söylemekle, Allah ın kullarını eşit şartlarda imtihan yapmadığını söylemekle aynı olduğunun, önce bilincinde olmalıyız. Sizce bu düşüncenin ardı sıra gidersek, söylenen bu sözlere inanırsak, Kur’an dan gereği gibi istifade edebilir miyiz?



Allah Muhammed suresi 24. ayetinde, Peki bunlar, Kur'an'ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı dediğinde, acaba Allah kimlere hitap ediyor dersiniz? Azınlık bir gruba mı, yoksa tüm iman edenlere mi?


Allah Casiye suresi 20. ayetinde, Bu Kur'an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o diyorsa, sizce anlamını bilmeden okuduğumuz, Rabbin ne söylediğinden habersiz bizlerin, dinin anası olan MUHKEM ayetleri, bu şartlarda anlaması ve yaşaması mümkün olabilir mi?


Allah nur suresi 34. ayetinde, Andolsun, biz size açıklayıcı ayetler, sizden önce gelip geçenlerden bir misal ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir öğüt indirdik diyor.


Allah buna benzer o kadar çok örnekler veriyor ki, anlamak istemeyen, atalarından gelen itikatları savunmaya çalışanlar, elbette Kur’an gerçeklerini göremeyeceklerdir. Çünkü Kur’an dan istifade etmesini bilemeyenlerin, gönül gözleri ile doğruları görmeleri de mümkün olmayacaktır.



Ayette yine Allah yemin ederek sizlere, sizden öncekilerin misallerini, örneklerini verdik, açıkladık ki öğüt alasınız, sakınasınız diyor. Ama bizler hala Rabbin verdiği örnekleri, yapmamızı hükmettiği ve apaçık indirdiğini söylediği ayetleri, herkesin anlayamayacağını söylemekten çekinmiyoruz. Nasıl olurda Allah öğüt indirdik sizler için dediği halde, Rabbin öğüdünü herkes anlayamaz diyebiliriz, bunu düşünebiliyor muyuz?



Allah Zühruf 44. ayetinde, Doğrusu o Kur'an senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz diyorsa bizlere, nasıl olurda Yüce Rabbim herkesin anlayamayacağı bir kitaptan bizleri sorumlu tutar ve imtihan eder? Hem bizler için kolay bir kitap indirdiğini yemin ederek söyleyecek, hem de bizlerin sorumlu olduğu dinin anası olan muhkem ayetleri, hepimizin anlayamayacağı bir şekilde bizlere gönderecek, sorumlu tutacak öylemi dostlar? Yaradan a yaptığımız saygısızlığın, zerre kadar hala farkında olmadığımız, sizce çok açık değil mi?




Şimdide aşağıdaki düşünceler üzerinde, Kur’an dan cevap arayalım, bakalım Rabbim elçisine nasıl bir görev vermiş. Dine nifak sokanlar, bizlerin peygamberimize karşı sevgisini öyle kullanıyorlar ki bizlere karşı, içimize soktukları fitnelerin temizlenmesinden korkuyorlar ve bizlerin bu sevgimizi kötüye kullanıyorlar. Bizlere düşen, Allah ın rehberinde verdiği hükümler doğrultusunda yürümek olmalıdır.



(Zira eğer öyle olsaydı, Kur'an'ın, ayrıca Efendimiz (s.a.v) tarafından beyan ve ta'lim edilmesine (öğretilmesine) gerek kalmazdı. Biliyoruz ki Kur'an'ın insanlara hem "beyan" hem de "ta'lim" edilmesi yine bizzat Kur'an tarafından Efendimiz (s.a.v)'e yüklenmiş bir görevdir. Hatta peygamberliğin temel iki görevinden birisidir.)


Allah boşuna bizleri Kur’an a sarılmaya, ayetlerin sonunda da bizleri düşünmeye, aklımızı kullanmaya yönlendirmiyor. Rabbim elçisine verdiği görev ve sorumluluğu tek tek birçok ayetinde açıklıyor ve bakın neler söylüyor.


Ahkaf suresi 9. ayetinde, Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.

Ankebut 18. ayetinde, Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”

Ankebut 50. ayetinde, ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.

Neml suresi 92. ayetinde, Ben sadece uyarıcılardanım.

Araf 188. ayetinde, Ben iman edecek bir kavme müjde veren ve uyaran bir peygamberden başka biri değilim.



Sizce yukarıdaki ayetlerde geçen hükümler, açıklamalar peygamberimizin apaçık yetki ve sorumluluğunu açıklamıyor mu? Allah anlaşılmazı zor bir rehber gönderip, daha sonra elçisine, bunu açıkla der mi? Demiş olsaydı peygamberimiz Kur’an ı bizlerin anlayacağı şekilde yazmaz mıydı? Ya da Kur’an ın yanında, buda Kur’an ın açıklaması demez miydi? Öyle olsaydı böyle bir kitapta Allah tarafından korunur ve günümüze kadar gelirdi. Ama böyle bir kitap yok. Allah yalnız Kur’an ı koruduğunu ve Kur’an a sarılmamızı istemiyor mu bizlerden, birçok ayetinde?



Allah ın sakın bölünmeyin emrini duymazdan gelip bölünen ve her konuda çok farklı itikatlar yaratanlar günümüze kadar gelmiş, bu yetmezmiş gibi birbirine düşman kesilerek, din kardeşlerini öldürmekten bile çekinmeyenler, yarattıkları farklı itikatların, ne derece Kur’an dan uzak olduğunun farkına bile varamaz hale düşmüşlerdir.



Şu soruyu kendimize sormalıyız ve mantıklı bir cevap aramalıyız. Allah neden sorumlu, yükümlü olduğumuz konularda, herkesin anlayamayacağı şekilde göndersin Kur’an ın muhkem ayetlerini? Bu sizce mantıklı mı? Hani yemin ederek kolay bir kitap indirdim diyordu Allah bizlere, bu yemini hatırlayan yok mu? Sizce birçok kez kolaylaştırılmış bir kitap indirdiğini söyleyen Allah, bu sözlerinin tersini yapar mı? Lütfen bu soruları kendimize soralım. Aklını kullanan doğru cevabı bulacaktır.



İslam ı kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirmek isteyenler, peygamberimizin ismini kullanarak, onun üzerinden sözler sarf edip, bizleri aldatma yolunu, yöntemin çok iyi kullanmaktadırlar. Lütfen içimize soktukları Yahudi fitnelerini, gelin içimizden hep birlikte söküp atalım. Bunu yapmadığımız takdirde, onların oyunlarına gelmeye devam etmiş olacağımızı da unutmayalım.



Size bir örnek daha vermek istiyorum. Bakın Allah ayetinde, elçisine verdiği yetki ve sorumluluğu, apaçık nasıl belirtiyor.



Nur 54: De ki: Allah'a itaat edin; Peygambere de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamberin sorumluluğu kendine yüklenen, sizin sorumluğunuz da size yüklenendir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygambere düşen, sadece açık açık duyurmaktır.



Peygamberimize Rabbin yüklediği görev, sadece açık açık duyurmaktır diyen Rabbin hükümlerini, emirlerini lütfen artık görmezden gelmeyelim. Allah ın verdiği yetkiye ilaveler yaparak, sonsuz yaşamımızı tehlikeye atmayalım. Yahudilerde, Hıristiyanlarda peygamberlerine aynı hatayı yaptılar ve Rabbin vermediği yetkilerle donatarak, Allah ın yolundan saptılar.



Peygamberimiz Kur’an ı tanıtan, tebliğ eden, atalarından gelen yanlış inançları konusunda toplumu uyarmak adına çaba harcayan, yoldan çıkmış toplumu Rahmanın yeni tebliğleri ile bilgilendiren, ikna eden, hayatıyla yaşamıyla örnek bir peygamberdi. Allah ın verdiği bu yetkiyi küçümseyerek, tüm bu ayetleri gördükten sonra hala, ne yani peygamberimiz postacımıydı dersek, hataların, saygısızlığın en büyüğünü yapmış oluruz. Peygamberimiz zorlu bir dönemde elçilik görevini alarak, nice zorlu savaşlar verip, Allah ın tebliğini, uyarısını en güzel bir şekilde yerine getirmiş, toplumu uyarmıştır.




Hatırlayınız peygamberimiz sağlığında, hadis yazımını önce serbest bırakmış, fakat daha sonra hadislerin naklinde ki tehlikeleri, ilaveleri gördüğünden yasaklamıştır. Bu yasak Peygamberimizin ölümünden sonra, dört halife devrinde de itinayla devam etmiştir. Dört halife devrinin sona ermesi ve İslam ın mezheplere bölünmesiyle, ne yazık ki tekrar bu yola başvurulup, peygamberimizin hadisleri toplanmaya çalışılmıştır.



Peygamberimizin sağlığında gördüğü tehlike, tekrar ortaya çıkmış, mezhepler tarafından peygamberimizin hadislerini toplama yarışına girmişlerdir. Elbette bu aceleyle yapılan yanlışlar, yıllar sonra nakilde ki hatalar, ilaveler, değişiklikler, aynı konularda bile birbirinin tam tersi hadisler toplanarak, Kur’an ile karşılaştırma yapma gereği bile duymadan, bugün İslam ın hüküm koyucuları arasına girmiştir. Dine fitne sokmak isteyen Yahudi zihniyeti, bu yolu rahatça kullanmış ve kendi hurafe inançlarını, peygamberimizin adını kullanarak dinimize sokmuşlardır. İçimize girip bir Müslüman gibi yaşadıklarını ve böylece İslam dinine, kendi inançlarını nasıl soktukları örneklerini de, yakın zamanda gördük.



Kendimize şu soruyu sormamız gerekmez mi? Madem Kur’an ın, dinin anası olan muhkem ayetlerinin bir kısmını, bizler okuduğumuzda anlayamayız, bu durumda mezheplerin, birbirinin tam tersi anlatılan konularda günümüze ulaşan hadislerinin, acaba hangisini doğru kabul edip, evet bu peygamberimizin gerçek hadisidir diyerek iman edeceğiz ve Kur’an ı bunlarla anlamaya çalışacağız? Buna karar verecek, bizlere garanti verecek bir makam var mı aramızda? Çünkü öyle hükümlerden bahsediliyor ki, Kur’an da tek kelime dahi geçmez, Allah bu konuda asla hüküm vermemiştir. Hani Allah emin olmadığınız bilgilerin ardı sıra gitmeyin, sorumlu tutarım diyordu? Ne oldu bu ayetin hükmü, yoksa bu ve benzeri yüzlerce ayeti, nefsimizin etkisiyle görmezden mi geliyoruz?




Elbette peygamberimizin hadislerinden faydalanmalıyız, ama peygamberimizin bizlere önerdiği yolu izleyerek yapmalıyız bunu. Peygamberimiz hadislerinde, ben Kur’an ın haram dediğinden başka haram kılmadım, onun hükmü dışında hüküm vermedim, sizlere yalnız Kur’an ile hükmetme görevi aldım diyorsa, lütfen aklımızı başımıza toplayalım ve peygamberimizin önerdiği yolu izleyelim. Benim sözlerim diye nakledilenleri, Kur’an ile karşılaştırınız diyen peygamberimizin bizlere önerdiği yolu lütfen unutmayalım. Onun önerdiği yolu İzleyelim ki, İslam a fitne sokmaya çalışanlar, artık başarılı olamasınlar.




Allah daha nasıl açık söylesin bilmiyorum. Sanırım görmek istemeyene, gönül gözlerini açmak niyetinde olmayana, söyleyecek sözümüz olmasa gerek. Allah birçok ayetinde sizlere yol gösteren, öğüt bulunan bir rehber indirdim diyor da, bizler hala aşağıdaki sözleri söylüyorsak, sanırım bizlerin Kur’an dan ne kadar uzak yaşadığımızın örneğidir.


(Kur’an herkesin gereği gibi anlayacağı bir kitap değildir.)



Allah gönderdiği rehber kitabın, muhkem ayetleri için, dikkat ediniz lütfen MUHKEM ayetleri diyorum, anlaşılır ve açık olduğunu söylüyor. Eğer bizler dinin anası olan, sorumlu olduğumuz hükümlere, zor ve herkes anlayamaz dediğimizde, nasıl bir adaleti Allah a layık görüyoruz farkında mıyız?


Allah bizlere gönderdiği, hepimizin sorumlu olduğu, imtihanımızı vereceğimiz Kur’an ı herkesin anlayamayacağı bir şekilde göndermiş, daha sonrada tüm kullarını eşit sorumlu tutuyor dediğimizde, bu adaleti Allah a nasıl reva görüyoruz, farkında mıyız? Hâlbuki Allah birçok ayetinde tam tersini söylemiş ve sizlere yemin olsun ki çok kolay bir kitap indirdim demiştir.



İşte biz Kur’an dan böyle faydalanıyoruz. Bu yolu izlediğimiz içindir ki bizlerin, ne gönül gözü açılıyor, nede kalbimiz Kur’an ın nuruyla nurlanıyor. Bunlar yapıldığında, olacakları sanırım fazla düşünmeye gerek yok. Çevremize bakalım, ne demek istediğimi anlayacaksınız.



Allah yardımcımız olsun. Böyle devam edersek, Kur’an dan doğru istifade etmesini öğrenemeyeceğimiz açıktır. Allah ın sakın velilerin ardına düşmeyin ikazlarına kulaklarımızı kapatmaya devam edersek, birilerinin sen Kur’an dan anlayamazsın tuzaklarına düşerek, sanırım Rabbin hışmından da kurtulamayacağız. Tıpkı geçmişte olduğu gibi. Atalarının yanlış itikatlarının peşi sıra gidenlerin çektikleri azaba, böyle gidersek bizlerde çarptırılacağımızı lütfen unutmayalım.



Bizleri yönetmek isteyenler, toplumları kendi çıkarları doğrultusunda, Allah ile aldatma peşinde olanlar, elbette Allah ile aramıza girmeye çalışacaklardır. Allah elçisine dahi, tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer diyorsa, Allah ın bu sözleri üzerinde dikkatle düşünmeli ve uyanık olmalıyız ki, hem bu Dünyamızı hem de AHİRETİMİZİ ateşe atmayalım.


Geçmişten ders almayanlar, Allah ın verdiği örneklere gözlerini kapatan toplumlar, geçmişin acılarını tekrar yaşamaya mahkûmdurlar.


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK


Bu konuyu yazdır

  Özgür olmanın bedeli, zorlu bir imtihandır.
Yazar: halukgta - 03-23-2012, Saat: 06:18 PM - Forum: İslam - Yorum Yok

Bugün sizlerle paylaşmak, sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, acaba Allah bizleri yarattıktan sonra, yaşantımızda tamamen özgür mü bırakıyor? Yoksa yaşantımızın bazı evrelerinde, yine bizleri doğruya yönlendirmek, aklımızı başımıza getirmek için, müdahalelerde mi bulunuyor? Gelin bu soruyu birlikte düşünerek, Kur’an dan bir cevap aramaya çalışalım.


Önce yaradılış gayemizin ne olduğunu Kur’an dan doğru anlamalıyız ki, Allah ın bizlere yaşantımızda müdahalesi var mı, ya da hangi şartlarda var, onu doğru anlayabilelim.


Kur’an a baktığımızda ve Allah ın verdiği birçok örneklerden yola çıktığımızda, bizleri özgür irademiz ve nefsimizle baş başa bıraktığını görüyoruz. Fakat Allah özgür bıraktığı kullarını yinede tamamen terk etmeyip, belirli zamanlarda onlara doğru yolu göstermek adına, birçok rehber kitapları, elçileri vasıtası ile ulaştırdığını Kur’an dan anlıyoruz. Kur’an da birçok ayetin sonunda akla, düşünmeye bizleri yönlendirerek, bu konuda ne derece özgür olduğumuzu, onun içinde yaptıklarımızdan sorumlu tutulacağımızı, birçok ayetlerinde bizlerin dikkatini çekiyor.


Örneğin Yunus suresi 100. ayetinde Allah, Akıllarını güzelce kullanmayanları pislik içinde bırakacağı uyarısını yapıyor bizlere.


Yine Nisa suresi 31. ayette, Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz diyerek, bizlerin hareketlerimizde özgür bırakıldığımızı, fakat takip edildiğimizi, izlendiğimizi yine birçok ayetinde açıklamasını yapıyor.


Araf suresi 3. ayetinde bizlerin özgür iradesi ile baş başa olduğumuzu şöyle hatırlatıyor. Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.


Dikkat ederseniz Allah, yarattığı kullarını sürekli uyarıyor. Çünkü kullarına rehber olsun diye indirdiği kitaplara, bir kısım kulları uymuyor ve kendilerince Veliler edinerek, onların peşi sıra gidiyorlar ki, Rahmanda uyarma gereği duyuyor. Dikkat ederseniz ayetin sonunda, siz ne kadar az öğüt alıyorsunuz, yani sözlerimi çok az dinliyorsunuz diyerek, bizlere kızgınlığını belirtiyor. Bu sözlerden de anlıyoruz ki, Allah kullarını, yaşamında vereceği kararlarda, özgür bırakmıştır. Allah bizleri imtihan edeceğini söylüyorsa, imtihanında birinci şartı özgür olmak değil midir zaten? Özgür olmadan yapılan bir imtihan, imtihan olabilir mi?



Yine Allah Zühruf suresi 44. ayetinde; Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız diyorsa, bizlerin özgür iradesi ile sorumlu tutulacağımız bir kitaptan, imtihan olacağımız çok açıktır.


Buna benzer yüzlerce ayet vardır ki, bizlerin özgür iradesi ile yaşadığımızın kanıtlarıdır. Allah bir ayetinde apaçık bir hüküm vermiş ise, buna bağlantılı ayetleri de aynı fikir doğrultusunda düşünmeliyiz ki, ayetleri doğru anlayabilelim. Çünkü Allah, Kur’an da verdiği bir hükmün tersini, başka bir ayetinde asla vermez. Bunu söylemek, ayetlere bu şekilde anlamlar vermek, Kur’an da çelişki yaratır ki, bunu yapmakta büyük hata olur.



Önce araştırdığımız konuyu doğru anlayabilmek için, kendi yaşantımızdan bir örnek verelim. Hepimiz okullarda bir eğitimden geçtik. Kimimiz dersimize çok çalıştık başarılı olduk, zamanımızı iyi değerlendirdik. Kimimizde haylazlık yaptık iyi çalışmadık, istediğimiz başarıyı sağlayamadık. Bakın hepsi özgür irademizle yapılıyor. Okullarda öğretmenlerimiz, bizleri eğitmek için çok çalıştılar ve bizleri çalıştığımız, çaba gösterdiğimiz ölçülerde değerlendirip, imtihanlar yaparak, bir meslek sahibi olmamızı sağladılar. Dikkat ederseniz hepimiz bu çabamızda özgürdük, ama hepimiz farklı makamlara geldik, çalıştığımız çaba gösterdiğimiz ölçüde. Kimimiz güzel lüks evlerden otururken, kimimiz oturacak ev bulmakta bile zorluk çeker durumda olduk.


Şimdide verdiğim son örneğin, tam tersini vermek istiyorum. Allah çok güzel evler, mal, mülk, para verdiyse, acaba bunları yalnız hak ettiğimiz için mi vermiş olabilir? Yoksa tüm bunlar imtihanımızın bir parçası mı? Fakir ailede doğan bir çocuk, hangi nedenlerin sonucunda fakir bir ailede doğdu biliyor muyuz? Ya da tam tersine zengin bir ailede doğan bir çocuğun durumu hakkında, sebep sonuç ilişkisini kurabilecek var mı aramızda? Gerçekten bunları bilmemiz, hiç mümkün değil. Allah bolca verip imtihan edeceği gibi, az verip de imtihan edebilir. Bizlere düşen, bilinmeyenler üzerinde değil, bilinenler üzerinde konuşmak olmalıdır. O kadar zengin görürüz, toplumda sevilmez onun bunun hakkını yer. Öyle fakirler görürüz, insanlık örneğidir bizler için. İşte sizlere çok düşündürücü örnekler. Peki, tüm bunların değerlendirmesini yapabiliyor muyuz?



Bakın o kadar farklı, değişik örnekler var ki, hepside birbirinin tam tersi. Hiç birimizde bu gerçeklerin bağlantısını kuramıyoruz. Çünkü elimizde bu konuyu açıklayacak gerekli verilerin hepsi yok. Madem elimizde tüm kanıtlar yok, bizde elimizde olan veriler doğrultusunda düşünmenin ötesine geçmemeliyiz. Kendimizce kesin yorumlar yaparak hükümler verirsek, düşüncelerimizin doğruluğu konusunda emin olamayız. Buda bizi yanlışa götürecektir.



Tüm bunlardan yola çıkarak düşündüğümüzde, öyle bir noktaya geliyoruz ki, karşımıza büyük bir soru işareti çıkıyor. Konuyu araştırmaya devam edemiyor ve bu sorunun net cevabını bulamıyoruz. Bu durumda yapmamız gereken, Allah ın bizlere açıklamadığı, detay vermediği şeyleri söylemek konuşmak yerine, apaçık belirttiği, hüküm verdiği, yapmamızı emrettiği şeyler üzerinde durmak ve onların peşi sıra gitmek, bizleri en doğruya ulaştıracaktır. Bilmediğimiz, emin olmadığımız bir konuyu, istediğimiz kadar konuşalım, tartışalım doğru bir sonuca ulaşmamız, asla mümkün olmayacaktır.



Allah bazı konularda detay vermeyip açıklamadıysa, bizlerin bu konularda doğru muhakeme yapamayacağımızı bildiği içindir. Bizler bazı olayların sebep, sonuç ilişkisini kuramadığımız için, olaylar hakkında doğru karar veremeyip değerlendiremeyiz. Allah geleceği gördüğünden, yine bizleri doğruya iletmek için, yaşantımıza yaptığı müdahalelerin, değerlendirmesini de bizler doğru yapamayız. Hatırlayınız Allah bir ayetinde, başınıza gelen bir musibet üzücü bir olay, belki sizin için bir hayırdır der. Yine başınıza gelen bir hayır belki de bilemezsiniz, sizin için şerdir diyerek, bizlere çok önemli bir açıklama yapmıştır. Düşünene, aklını kullanana büyük bir örnektir.



Bizler evlatlarımızı yetiştirirken, onların yaşamlarında doğruyu bulmaları adına, küçük müdahaleler yapmaya, onlara yol göstermeye çalışırız. Ama hepside bir yere kadardır. Çünkü biz anne babalar olarak, ancak onlara tavsiyeler de bulunuruz. Onlar belirli yaştan sonra özgür iradeleri ile hayatlarını kendi akıl ve nefisleri doğrultusunda yön verirler. Yaradan da bizlere aynısını yapıyor. Tavsiyeler de bulunuyor, uyarıyor. Daha sonrada yaptıklarımızın, yaşantımızın değerlendirmesini yaparak, gerçek adaleti sağlıyor.


Konuyu dağıtmak istemiyorum, ama tüm bu ve benzerleri konular, KADER konusu ile iç içe geçmiş konulardır. Peygamberimiz bile bu konularda sorulan sorulara, cevap vermekten kaçınmış, bir yere kadar konuşmuş ise, bizlere düşenin bilinen, açıklanan konular üzerinde yoğunlaşması, en doğrusu olacağını düşünüyorum.



Allah bizleri özgür bırakmış, fakat bu özgürlüğün bir bedeli de olduğunu, verdiğimiz çabanın değerlendirildiğini ve buna göre karşılık göreceğimizi Kur’an da anlatmıştır. Bu Dünyada imtihandan geçirildiğimizi de, bakın bir ayetinde nasıl hatırlatıyor bizlere.


Ankebut 2: İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?



Sizce de mantıklı değil mi? Bizler zaten yaşantımızda, yani ömrümüzün evrelerinde de, hayatımızı kazanacağımız işimiz, mesleğimiz ile ilgili, sürekli bir imtihan içinde değil miyiz? Okulda öğretmene ben dersimi çalıştım dediğimizde mi not veriyor sınıfımızı geçiyordu, yoksa dersimizi çalıştığımızı anlamak için imtihan mı yapıyordu? Allah madem bizleri özgür bıraktı, elbette yaptıklarımızdan da hesap sorması, imtihan etmesi gerekmez mi? Bunu yapmadığı takdir de adaletsizlik, başıbozukluk, sorumsuzluk olacağı çok açıktır.



Özgürlük göreceli bir kelimedir ve bir sınırı vardır. Örneğin siz müzik dinlemesini seviyorsunuzdur. Evinizde çok yüksek sesle müzik dinleyemezsiniz. Çünkü komşunuzu rahatsız ettiğiniz andan itibaren, sizin müzik dinleme özgürlüğünüzün sınırına gelmişsiniz demektir.



İçinizden çok kızdığınız, sevmediğiniz bir insana yumruk atmak geldi. Bunu yapabilir misiniz? Yaptığınız an, tutuklanır ve hapsedilirsiniz. Böylece bir süre, özgürlüğünüz tamamen elinizden alınır. Demek ki yaşadığımız hayatımızda bile özgürlüğün bir sınırı varsa, Allah ın da bizleri özgür bırakmasının bir sınırı, elbette olmalıdır.


Buradan yola çıkarak şunu düşünebilir miyiz? Bizlerin kendi ellerimizin yaptıkları sonucu, başımıza gelenlerle, yine Allah ın bizleri yaptığı imtihan arasında büyük bir bağ olmalı, diyebilir miyiz? Bunu elbette tam olarak bilemiyoruz. Allah madem, yaptıklarımız bizlerin kendi elleriyle kazandıklarımız olduğunu söylüyor, imtihanımızda bu doğrultuda olabilir mi? İşte bu konuda söyleyebileceklerimizin sınırı, bu sözlerimden sonra başlıyor. Kesin bir şey söylememiz, daha ileri gitmemiz mümkün değil. Çünkü bu konuda hiçbir bilgi yok. Bu sorunun cevabını, yalnız Allah bilir. Allah açıklamadığım, detay vermediğim konularda konuşmanızı HARAM kılıyorum diyorsa, bizler ancak anlatılan, hüküm verilen konular üzerinde konuşmalıyız, üzerinde düşünmeliyiz, daha ileri giderek yanlış yapmamalıyız.



Kur’an da aynı konulara, farklı örneklerle açıklık getiren, bazı ayetler vardır. Yani Kur’an ayetlerini, kendi içinde açıklar örneklerini verir. Aşağıdaki ayetleri birlikte düşünelim.


(Örneğin; sizin başınıza gelen bela ve musibetler kendi ellerimizin yaptığı yüzündendir ayeti ile sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız. Biz sizleri mallardan, canlardan ve eksiltme ile deneriz ayetini nasıl anlamamız gerekiyor.)



Allah ayetinde çok açık bir hüküm vermiş ve sizin başınıza gelen bela ve musibetler, kendi ellerinizin yaptıkları yüzündendir demiştir. Daha sonraki ayet karşılaştırmasın da da, aslında aynı şeyi hatırlatıyor ve sizden öncekilere de aynı hükümleri uyguladım, onlarda bu Dünyada yaptıklarının karşılığını aldılar diyerek, bizlerin özgürce yaptıklarımızın karşılığını bu Dünyada da görmeden, cennete gitmeyeceğimizi apaçık belirtiyor ayet bizlere.


Allah Ankebut 3. ayetinde de, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir der. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır diyerek, birçok ayetinde, aynı konuyu daha açıkça anlatmıştır.



Yoksa sizden öncekilere de uyguladığım adaleti, sizlere de göstermeden cennetime gireceğinizi mi sandınız diyerek, bu Dünyada yaptıklarımızın bir karşılığını mutlaka göreceğimizi, çok net anlatıyor. Biz sizleri malla, mülkle, canla sevdiklerinizle imtihan ederiz, deneriz diye açıklık getiriliyor. Aslında tüm bu ayetler birbirlerini tamamlayan, açıklayan ayetlerdir. Hepside aynı noktada birleşiyor ve birbiriyle bağlantılı. Yaptıklarımız ve imtihanımız. Detayını Allah bilir.



Anlamaya çalıştığımız konuyu kısaca özetlersek, evet bizler yaşantımızda özgürüz. Özgürüz ama yaptığımız her şeyden, attığımız her adımdan da sorumluyuz. Hatırlayınız Allah bizleri, melekleri aracılığıyla her an kontrol altında tuttuğunu anlatır Kur’an da. Peki neden? Neden kayıt altına alınır yapılanlar? Neden alacağımızı borcumuzu yazarız, kaydederiz? Bir gün hesabını vereceğimiz, ya da alacağımız içindir elbette. Bizlerin yaptıklarının kayıt altına alınmasının nedeni de, yeri ve zamanı geldiğinde, hesabının sorulması adına olduğu çok açıktır.


Sınırsız, kontrolsüz güç, güç değildir mantığından yola çıkarsak, sınırsız, kontrolsüz özgürlükte asla olamaz.



Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyorsa, gelin Kur’an ın ipine sarılalım, onu anlamaya çalışalım. Kur’an dışından, hükümler, veliler, şefaatçiler aramayalım. Allah şefaat tümden bana aittir dediği halde, şefaatçiler edinerek, sakın velilerin ardı sıra gitmeyin dediği halde Veliler edinip, emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin dediği halde, Kur’an ın hiç bahsetmediği bilgilerin ardı sıra giderek, güzelim imtihanımızı, Allah ın vaat ettiği sonsuz yaşamımızı tehlikeye atmayalım.


Özgürsek, özgürlüğünde bir sınırının, bedelinin, zorlu bir imtihanın olduğunu asla unutmadan, sınırı aşmadan, verilen emaneti doğru kullanmalıyız ki, sonunda mükâfata ulaşabilelim.


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK





Bu konuyu yazdır

  Böyle bi çift olmak isterdimm <3
Yazar: ZencefiL - 03-23-2012, Saat: 12:18 PM - Forum: Online Videolar - Yorumlar (33)

Heart




Bu konuyu yazdır

  Bugğn doğanlar 23.03.2012
Yazar: ZencefiL - 03-23-2012, Saat: 09:54 AM - Forum: Astroloji - Yorum Yok

Renkli bir sosyal yaşamı tercih ederler. Anında karar verme yetenekleri vardır. Keskin duyular sahip oldukları için, tartışmalardan kesinlikle çekinmez ve fikirlerini savunma konusunda oldukça aceleci davranırlar.



Bu konuyu yazdır

  Balık 23.03.2012
Yazar: ZencefiL - 03-23-2012, Saat: 09:53 AM - Forum: Balık - Yorum Yok

Bazı sözlerinizin ve davranışlarınızın, sevgiliniz tarafından yanlış yorumlanması kıskançlığa sebep olabilir. Hatalı durumu hemen düzeltmeniz, kendinizi kabul ettirmeniz gerekiyor. Unutmayın güven sevgide tek şarttır! Elinizin altındaki bir iş, sizin harcınız olmadığı şeklinde değerlendirilse de hızla sonuca ulaşıyor. Akıllıca davranırsanız iyi yatırımlar yapabilir, maddi durumunuzu çok rahata çıkarabilirsiniz. Yediklerinize içtiklerinize özenli olmanız mide sağlığınız için önemli olacak

Bu konuyu yazdır

  Kova 23.03.2012
Yazar: ZencefiL - 03-23-2012, Saat: 09:53 AM - Forum: Kova - Yorum Yok

Uzun süreli beraberliğiniz artık vaktini doldurdu. Bunun farkındasınız fakat nasıl davranmanız gerektiğini de bilemiyorsunuz. Bugün konuyu açıp işin varacağı yere varması niyeti içindesiniz. İş hayatındaki hırsınızın meyvesini toplamaya başlayacaksınız. Büyük bir şans, hiç ummadığınız bir anda sizi bulacak. Bir iş teklifi de alabilirsiniz. Gereksiz harcamalardan kaçınmayı biliyorsunuz, tasarruf uğruna isteklerinizden fedakarlık yapmanız gerekebilir. Sigara alışkanlığınızı en aza indirin.

Bu konuyu yazdır

  Oğlak 23.03.2012
Yazar: ZencefiL - 03-23-2012, Saat: 09:52 AM - Forum: Oğlak - Yorum Yok

Sevgilinize nedensiz bir güvensizlik hissediyorsunuz. Korkularınızın aslı yok. Meslek hayatında geçmişte yaşadığınız tatsız tecrübeler, kendinizi kapatmanıza ve diğer insanlara karşı duyarsız kalmanıza neden oluyor. Hedeflerinize ulaşabilmek için zayıf, eksik ya da tamamlanmış olarak nitelendirdiğiniz her şeyi gerçekçi bir şekilde kurallara başvurarak tekrardan gözden geçirmelisiniz. Harcamalarınız para durumunuzla orantılı olarak artıyor. Sırt ağrılarınızın nedenini öğrenmeye çalışın.

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 07-18-2025, 08:52 PM