:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,691
» Son Üye: orhand
» Toplam Konular: 98,518
» Toplam Yorumlar: 1,065,494

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 342 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 340 Ziyaretçi
Bing, GoogleBot

Son Aktiviteler
Acemhe'den :P
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: ÇiLeK
06-18-2025, Saat: 10:21 AM
» Yorumlar: 1,421
» Okunma: 80,627
Gidene Mi Zor Kalana Mı ?
Forum: Kişisel Aşk Yazıları
Son Yorum: Gü-lŞ«m-se
05-27-2025, Saat: 08:56 AM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 441
Türk Askeri Çanakkale'de ...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:07 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 604
Bıktım Artık Yalnızlıktan...
Forum: Aşk Hikayeleri
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:56 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 300
Papağan İle Zürafa - Serd...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:51 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 174
Oğlak İle Kartal - Serdar...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:50 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 89
Zübeyde Hanım Doğumevi - ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 11:48 AM
» Yorumlar: 2
» Okunma: 303
ÖYLESİ'NE...
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: SunSet
03-26-2025, Saat: 12:27 PM
» Yorumlar: 10
» Okunma: 923
Ben Serdar Yıldırım. Bu g...
Forum: Sen Yenisin Galiba ?
Son Yorum: Serdar102
03-12-2025, Saat: 10:38 AM
» Yorumlar: 3
» Okunma: 476
Ya Atatürk Olmasaydı? - S...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
03-11-2025, Saat: 06:20 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 339

 
  Volkan Konak - Karadeniz Çiçeği
Yazar: ZencefiL - 04-05-2012, Saat: 10:42 AM - Forum: Online Videolar - Yorum Yok

Bu konuyu yazdır

  Volkan Konak - Kadınım
Yazar: ZencefiL - 04-05-2012, Saat: 10:41 AM - Forum: Online Videolar - Yorum Yok



bayılıyorum bu şiire yaa

Bu konuyu yazdır

  Volkan Konak - Neredesin (Kara Gözlüm) (Lifor 2012)
Yazar: ZencefiL - 04-05-2012, Saat: 10:40 AM - Forum: Online Videolar - Yorum Yok




Daha yeni düştüm derde
Yem olurum kuşa kurda
Yüce dağlar oldu perde
Neredesin nazlı yarim
Nerdesin, nerdesin, nerdesin
Akşam oldu karagözlüm nerdesin
Offf nerdesin


Gönul bagim talan oldu
Seviyordum yalan oldu
Seni benden alan oldu
Neredesin nazlı yarim
Nerdesin, nerdesin, nerdesin
Akşam oldu karagözlüm nerdesin
offf nerdesin

Kar yagdi ömrüm bagina
Neredesin nazlı yarim
Nerdesin, nerdesin, nerdesin
Akşam oldu karagözlüm nerdesin
Offf nerdesin
Volkan Konak - Lifor (2012)

Bu konuyu yazdır

  Volkan Konak - Ağla Beni (Su Kayadan Süzülür) (Lifor 2012)
Yazar: ZencefiL - 04-05-2012, Saat: 10:39 AM - Forum: Online Videolar - Yorum Yok

Bu konuyu yazdır

  Volkan Konak - Mezarımın Taşına (Lifor 2012)
Yazar: ZencefiL - 04-05-2012, Saat: 10:38 AM - Forum: Online Videolar - Yorum Yok

Bu konuyu yazdır

  IVF'de Problemli Tüplerin Alınması Gebelik Şansını Artırır
Yazar: Sağlı@k ve Yaşam - 04-05-2012, Saat: 10:36 AM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

ivfde-problemli-tuplerin-alinmasi-gebeli...rtirir.jpg
Tüp bebek tedavisinde (IVF) infertilite nedenleri arasında tüplere bağlı problemler yaklaşık % 35'i oluşturmaktadır. Çiftlerin bilmesi gereken nokta; problemli tüplerin alınmasının gebelik şansını artırdığı...
Doç. Dr. Ulun Uluğ
Bahçeci Sağlık Grubu - Umut Tüp Bebek Merkezi
Kadın Hastalıkları Uzm.

Tüplerin içinde biriken sıvı embriyo üzerinde toksit etkisi yapar. Bu toksit gebelik şansını düşürür. Bu nedenle tüp bebek tedavisi öncesi problemli tüplerin alınması gebelik şansını artırır.
Hergün infertilite konusunda iletişim araçlarında yeni bir haber çıkıyor. Algıda seçicilik yaşayan ve çocuk sahibi olmaya çalışan beş milyona yakın çift bu haberleri büyük bir dikkatle izliyor, araştırıyor ve kendince yorumluyor. Yanlış yorumlanan ya da tam bilinmeyen noktalardan biri tanesi de tüplerin alınmasının gebelik şansı üzerindeki etkileri.
Tüp bebek tedavisinde ilk olarak rahim filmi çekilip, tüplerin durumu hakkında bilgi edinmek gerekir. Filmde bir veya iki tüpün kapalı olduğu tespit edilirse tüp ya da tüpler alındıktan sonra tedaviye başlanmalıdır. Çünkü tüplerin içinde biriken sıvının yerleştirilen embriyo üzerinde toksit etkisi yapılan araştırmalarla ispatlanmıştır. Bu toksit gebelik şansını düşürür. Tüp bebek tedavisi öncesi problemli tüplerin alınması gebelik şansını artırır.
IVF Tedavisinde Tüplerin Rolü Yoktur
Tüp bebek tedavisi sırasında kadın tüplerinin bir fonksiyonu yoktur. Zaten tüp bebek tedavisi sperm ve yumurtanın tüplerde buluşamadığı kişilerde uygulanmaktadır. Tüplerin fonksiyonun olmadığı bu tedavide hastaların tüplerinin açık olup olmaması tedavi sonucunu etkilemez. Ancak bazı hastalarda tüpler açık olsa dahi tüplerin içinin su topladığı durumlar mevcuttur. Bu durum 'Hidrosalpenks' olarak adlandırılır. Tüplerin içerisinde toplanan sıvı esasında embriyolar için zararlı olmakta ve embriyonun rahime tutunmasını engellemektedir. Laboratuar çalışmaları tüplerde birikmiş sıvıyla maruz kalan embriyoların gelişmediğini göstermiştir.
Geçmişte Yaşanan Enfeksiyonlar Tehlike Oluşturabilir
Hidrosalpenks genellikle sessiz seyreden bir rahatsızlıktır.İlaçlı rahim filmi adı verilen HSG testiyle durum saptaması yapılır. İleri seviyeye ulaşmış olgularda ultrason gerekebilir. Daha önce geçirilmiş enfeksiyonlar, cerrahi müdahaleler hidrosalpenkse yol açabilir. Tüplerde biriken sıvı kalıcı deformasyon yaptığı için maalesef ilaç ile tedavisi mümkün olmamaktadır. Normal hayatta hidrosalpenksin olması hastaya rahatsızlık vermezken tüp bebek yöntemi ile gebe kalmak isteyen kadınlarda gebe kalma şansını azaltmaktadır.Tedavide laparoskopik yöntemle sıvı birikmiş tüpün rahime bağlandığı yerden çıkartılması uygulanır. Bazı olgularda batın içersinde çok yapışıklık varsa tüp alınmaz rahime bağlandığı yerden kesilerek aradaki hat bozulup, tüpte biriken sıvı rahime dökülmesi engellenir.
Tüplerinin Alınması Kadın Psikolojisini Olumsuz Etkiler
Çocuk sahibi olmak isteyen hastalara 'eşinin tüpünü alacağız veya bağlayacağız' dendiğinde bu durum özellikle kadınlarda çok ciddi ruhsal probleme yol açar. Kadının iç dünyasında artık doğurganlık fonksiyonlarını kaybedeceği korkusu oluşur. Özellikle de her iki tüpünde hidrosalpenks olan kadınlarda bu durum daha da bariz olmaktadır.Ancak tüp bebek tedavisinde başarıyı yakalayabilmek için maalesef bu uygulamanın yapılması gerekmektedir.

Bu konuyu yazdır

  Bu Toplum Nereye Gidiyor Sizce ?
Yazar: ZencefiL - 04-05-2012, Saat: 08:04 AM - Forum: Genel - Yorumlar (19)

12 yaşındaki kız internette tanıştığı adama kaçtı. "



Edirne'de sevişirken görüntülenen liseli kızın fotoğrafları...Ve günlerdir Mardin'den Sivas'a kadar Türkiye'nin dört bir yanından 12 -13 yaşında küçük kızlara tecavüz haberleri...

Madalyonun bir yüzünde ağzı salyalı sübyancılar var. Peki diğer yüzünde?...

Alttan alta inanılmaz bir " ergen ihtilali "yaşadığımızın farkında mısınız? Son zamanlarda bir lise mezuniyet balosunda bulundunuz mu hiç? Gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı,cesur dekolteli, yüksek topuklu, cep telefonlu kızların 16 - 17 yaşında olduğuna inanabilir miydiniz acaba?

Levent'te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm.

Dinlediklerime inanamadım:

" 14 - 15 yaşında kızlar, ana babalarından habersiz gelip kaşlarını kaldırmak, fazla yağlarını aldırmak, selülit tedavisi yaptırmak istiyor " muş.

Geçenlerde bir kız elinde Angelina Jolie ' nin fotoğrafıyla gelmiş ve " Bunun ki gibi dudak istiyorum " demiş.

18' lik bir lolita da göğüslerini büyütmesi için yalvarmış.

" En büyük istekleri " neymiş biliyor musunuz?

Zara'nın ya da Diesel' in 34 bedenine sığmak...Bunun için yarışıyorlarmış: " Çünkü televizyonda gördükleri mankenler 34 beden giyiyor. Onu giyebilmek için 44 kilo kalmaları lazım.

Bunun için resmen aç geziyorlar. Gün boyu yedikleri, bir kase yoğurt, iki tas salata, sigara, kahve ve kola... 500 kaloriyle yaşamaya çalışıyorlar. O yüzden vücutlarında demir, sodyum eksikliği var.

Yanlış beslendikleri için vücutları hızla deforme oluyor, müdahale için de bize geliyorlar. "

Uzman, bunun son 3 yılda gözlenen bir " patlama" olduğunu söylüyor:

"Ben de anneyim, 18'lik ' lipolu ' (yağ aldırmış) kızları görünce dehşete kapılıyorum.

Biriktirdiği 300 - 500 milyonla gelip; ' Dudağımızı şişir' diyenleri ' Bırakın dudağınızı da gidin kafanızı şişirin' diye geri yolluyorum. "

Genelde üst gelir grubundan hastaları bulunan bir jinekoloğun gözlemleri daha da çarpıcı:

"Genç nüfusta müthiş bir uyanma var " diyor. 17 - 18 yaşlarında lise öğrencilerinin kürtaj için başvurduğunu söylüyor ve bazı gözlemlerini aktarıyor :

Batı'da ergenlik yaşı 16 - 17' den 11 - 12' ye geriledi.

Amerika'da10 yaşa kadar düştü. Genç kızlar annelerinden çok daha erken adet görüyor artık...

Bunun, iklimden beslenmeye kadar pek çok nedeni olabilir ama en önemli nedenlerinden biri " psiko -

seksüel uyarımın artması "...Yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin yaygınlaşması... Baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler, cinsellik yüklü diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği erken uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor.

Özellikle varlıklı kesimden gençler, lise çağında, özentiyle büyük ve seksi görünme derdine düşüyor. Karşı cinsi de sadece bir seks nesnesi olarak görüyor. Anneleri mi? Onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik ayakkabılarıyla genç görünme çabasında...

Küçükler büyük, büyükler küçük görünmek için yarışıyor adeta...

Kimseyi suçlamayalım; bu tablo bizim eserimiz:

İyi bir kalça sahibi olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha fazla prim yaptığı bir ülkeden ne bekliyordunuz ki?

Kafasını çalıştıranların kafasını koparırken, kalçasını çalıştıranları baş tacı eden bir toplumda nasıl çocuklara "

Göğsünü değil, kütüphaneni büyüt " öğüdü verebiliriz ki?

Yasak çare değil... Beyin faaliyetine itibar kazandırmaya ve öncelikler konusunda topyekün bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var.

Bu toplum nereye gidiyor sizce..

CAN DÜNDAR

Bu konuyu yazdır

  Karmate - Nayino <3
Yazar: Pepee - 04-04-2012, Saat: 08:38 PM - Forum: Müzik - Yorumlar (4)

Bu konuyu yazdır

  Amerikalı Araştırmacılar Uyarıyor: Yorgunluk İşsiz Bırakıyor!
Yazar: Sağlı@k ve Yaşam - 04-04-2012, Saat: 04:52 PM - Forum: Sağlık - Yorum Yok




yorgunluk3.jpg
Kronik Yorgunluk Sendromu’nun (KYS), kişinin yaşam kalitesini bozarak işsiz kalmasına neden olduğunu biliyor musunuz? Amerika’da yapılan bir araştırma sonuçlarına göre ‘önemsenmeyen, dinleneyim geçer’ denilen belirtiler kronik yorgunluğun habercisi ve tedavi edilmediğinde kişinin yaşamını kabusa çevirebilir.
Dr. Gülten Özdemir
Nöroloji Uzm.

Hekimler arasında bile tanısı konulmakta geç kalınan kronik yorgunluk, çağımızın hastalığı ve mutlaka dikkate alınması gereken bir rahatsızlıktır.Bu rahatsızlığı yaşayan her 4 kişiden 1’i kronik işsiz kalıyor.
‘Kendimi çok hasta hissediyorum, hiç işe gidesim yok.’, ‘Bugün canım hiç iş yapmak istemiyor.’’Elimi kaldıracak halim yok.’’Gene bizim ufaklık hasta, bütün gece uyumadı. Sabah zor geldim işe.’’1 haftada 5 sınav. Bittim ben bu hafta!’ … Ne kadar tanıdık şikâyetler değil mi? 21. Yüzyıl teknoloji çağı denildi, her şey insanın rahatı için açıklaması yapıldı ama insanlar bir türlü rahatlayamadı. Aksine insanlar hergeçen gün daha yorgun yataktan kalkar hale geldi. Sebepler arandı uzmanlar hava kirliliği, beslenme, iş ortamı ve tabii ki stres açıklamalarında bulundu. Amerikalı araştırmacılar bununla yetinmedi. Kansas eyaletinde, kronik yorgunluk sendromları olduğu ön araştırma ile teşhis edilen 1994 kişi ile yapılan çalışmada, medikal veya psikolojik temelli yorgunluk çeken kişilerin  ile @ arasında işsizlik sorunu yaşandığı bulgusuna varıldı. Bunun sebebi olarak da kronik yorgunluk çeken kişilerin daha düşük enerjiye sahip olduğu, hobilerine, okul derslerine veya işlerine yeterince vakit ayıramamaları gösterildi.
Kadınlarda Kronik Yorgunluk 6 Kat Daha Fazla
Ülkemizde de bilimsel olmayan verilere göre 4 kişiden biri kronik yorgunluk nedeniyle işsiz kalıyor. Bu konuda hekim ve hastaların da çok dikkatli olması gerekir. Kronik Yorgunluk Sendromu (Fatique Sendromu), en az 6 ay süreyle yatak istirahatıyla dahi düzelmeyen, mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalmaya sebep olan halsizlik bunun yanısıra baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodüllerine, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluğa rastlanabilir. Günümüz insanları tarafından fazla bilinmeyen hastalık, hastanelere başvuranların en sık yakınmalarından biri, hastaların ’sinde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk ve strese bağlı olabildiği gibi uyku apnesi, viral enfeksiyonlar, vitamin eksiklikleri, depresyon, hepatit, şeker, kan, kanser, kalp – damar, tiroit hastalıkları, MS ve diğer dejeneratif beyin hastalıklarına bağlı bazı kas -iskelet sistemi rahatsızlıkları, düşük veya yüksek tansiyon kronik yorgunluğun belirtilerinden olabilir. Kadınlarda erkeklere göre 6 kat fazladır. Her hastalıkta olduğu gibi kronik yorgunluk sendromunda da erken tanı önemlidir. Aile hekimi tarafından genel değerlendirilme yapıldıktan sonra hasta, uzman psikolog tarafından görüşmeye alınmalı, depresyon testi ve gereğinde anksiyete testleri uygulanmalı, nörolojik muayene sonrasında tüm muayene ve tetkiklerinin sonuçlarıyla birlikte karar verilmelidir.
Yorgunluk Kâbusa Nasıl Döner?
Kronik yorgunluk uykusuzluk, gün içinde yorgun olma, dikkat eksikliği ve konsantrasyon kaybı, öğrenme güçlüğüne neden olur. Buna en güzel örnek Uyku Apne Sendromu hastalarıdır. Gece uykusunu kaliteli uyuyamayan hastalar yorgun uyanır, gün içinde sürekli yorgun olup sık uyku atakları geçirir. İş veriminde düşme, konsantrasyon kaybı, dikkat eksikliği, gündüz yorgunluk ve uyku isteği bu hastaların trafikte sık kaza yapmalarına neden olur. Kronik yorgunluğun birçok farklı nedeni vardır. Enfeksiyon hastalıkları, depresyon gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan antibiotik, antidepresanların yanısıra antihipertansif, antiromatizmal, antikanserojen gibi pek çok diğer ilacında yorgunluk yan etkisi bulunmaktadır.
Kronik Yorgunluk Sendromu’nun Daha Sık Görüldüğü Meslekler;
*Vardiyalı (sağlık çalışanları, doktor, hemşire, polis, subay vs.),
*Yoğun stresli meslek grupları (özellikle yönetici kadrosu),
*Sık sık deniz aşırı ülkeleri gezmek zorunda kalan (pilot, hostes vs.) ve jet lag sendromu yaşayan meslek grubunda fazla görüldüğü bildirilmektedir.
Kronik Yorgunluktan Korunmak İçin Öneriler;
1-Sağlıklı beslenme, alkol ve sigaradan uzak durma, düzenli uyku ve egzersiz
Günde en az 3 öğün sebze ve meyve, belli oranlarda kuru baklagillerin de yer aldığı 3 ana ve ara öğün içermelidir. Gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını en aza indirecek düşük ve posalı besinler seçilmelidir. Rafine karbonhidratlardan uzak durmak, sebzelerin vitamin değerlerini koruyacak şekilde buharda pişirmek tercih edilmelidir. Yeteri kadar su tüketmeyen, düzenli beslenmeyen, egzersiz yapmayan kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Sebze, meyve, baklagiller, fındık ve deniz ürünleri ağırlıklı beslenmek, eksikliği halinde vitamin, mineral takviyesi önerilir. Bunun yanısıra yağlı süt ürünleri, kırmızı et, alkol, şeker ve kafeinli içecekler, sigaradan kaçınılmalıdır. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin ve mineral desteği almalıdır. Haftada en az 3 kez, ortalama1- 3 saat yapılan egzersiz ve spor sayesinde vücutta stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Egzersiz ile hem enerji hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi artar; bu nedenle kronik yorgunluk daha az görülür. Fakat akşam geç saatlerde ve uzun süreli, abartılı yapılmış egzersiz, yorucu aşırı fiziksel aktivite gerektiren işlerde çalışmak tam tersi yorgunluk semptomlarını artıracaktır.
2-Altta yatan hastalıkları ortaya çıkarmak ve nedenlerine yönelik tedavi yapmak
Fazla bilinmeyen hastalık, hastanelere başvuranların en sık yakınmalarından biri, hastaların ’sinde ise asıl şikâyettir. Tetkikler dikkatlice yapılmalı, tanı doğru konulmalıdır.
3- Psikiyatrik destek ve davranış terapi yöntemleri
Yorgunluk yoğun iş stresinden kaynaklanabilir. Stresle başa çıkmak için davranış terapi yöntemleri öğrenilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanılmalı, iş aralarında küçük yürüyüşler yapılmalıdır. Yorgunluk ile başa çıkmak için en önemli etkenlerden biri ise stresi azaltmaya yönelik psikiyatrik destektir. Bu amaçla rahatlatıcı müzikler, yoga, meditasyon, pozitif imajinasyon önerilebilir.
4- İlaçtan önce gıda takviyesi almak
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yorgunluğa yönelik çözüm öneren birçok destek gıda takviyesi bulunmaktadır. Bunların birçoğu vitamin-mineral ağırlıklı takviyelerdir. Bu tip takviyeler enerjiden ziyade genel vücut sağlığına hizmet etmektedir. Günlük enerji miktarını yükseltmek üzere doğrudan enerji metabolizması üzerine çalışan ve enerjinin en alt birimi olan ATP miktarını artırmaya yönelik takviyelerin kullanılması önerilmektedir. Aminoasitler bu anlamda en çok öne çıkan maddelerdir, vücutta protein üretirler. Aminoasitler olmaksızın vitamin ve mineraller vücutta görev yapamazlar. L-Karnitin başta olmak üzere, L-Arjinin, L-Glutamin, L-Treonin, L-Serin ve Vitamin B12 gibi bileşenlerin sinerjik aktivitesi; hücresel enerji üretimini artırmaya ve nöronal membranların bütünlüğünü sağlamaya katkıda bulunur. Dolayısıyla bu bileşenler, fiziksel ve zihinsel yorgunluk durumlarında geçici olarak azalan enerjinin yerine konmasına yardımcı olur ve bu şekilde sabah başlayarak gün boyu süren yorgunlukların önüne geçilebilir.

Bu konuyu yazdır

  Karmate - Kara Duman
Yazar: Pepee - 04-04-2012, Saat: 03:24 PM - Forum: Müzik - Yorumlar (1)


Bu konuyu yazdır

  Tarih: 07-15-2025, 12:15 PM