:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Ben seni sadece sevdim
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2
Seni neden sevdiğimi sordun defalarca bana. Bu sorunun cevabı yokvirgulll.gif ben seni sadece sevdim. Bir insanıvirgulll.gif her şekilde ve her şeyiyle sevmeyi senden öğrendim. Aşkı yaşadım. İlk defa birinin gözleri kelimesiz bıraktı beni. İçimin kadın yanı sendin ve senin içinin erkek yanı ben. Bu benzerliğin küçük gizleri vardı kimselerin anlamayacağı. Bazen benim iç sesimivirgulll.gif senin dudaklarından duymak gibi. Kelimelerin anlatamayacağıvirgulll.gif öyle bir giz ki bu. Beni sana tutsak kıldı. Ve ben şimdivirgulll.gif senin bana geldiğin yöndeyim. Bir yanım hep kokunu özler. Bir yanım hep dervirgulll.gif unut gitsin.

Canımı yaktığın nice geceler vardıvirgulll.gif bir mezarla konuşacak kadar yalnız kaldığımvirgulll.gif gecelerde ilk terk eden hep sen oldun beni. Senin bende her şeyvirgulll.gif benim sende hiçbir şey olduğum sayısız saatler. Yinede gözlerini gördüğümdevirgulll.gif nefretten aşka sancılandı yüreğim. Senin kim olduğunu saklayarakvirgulll.gif neden bu halde olduğumu soran yürek yoldaşlarımavirgulll.gif her şeyden önce ömrümün gizinde saklı olan sevdiklerimevirgulll.gif sözcüklerle bir şeyler anlatmaya çalışırkenvirgulll.gif hep seni haklı çıkaracak sözcükleri seçen dudaklarımavirgulll.gif şaşkınlıkla bakarkenvirgulll.gif aşk bu dedim içimden. Koşulsuz sevmeyi ve sevmek içinvirgulll.gif iki kişi gerekmediğini ben sende öğrendim. Aslında tek kişilik senaryodavirgulll.gif iki yüreği yüreğimde taşımayıvirgulll.gif ben sen yokken de bilirdim.

Ezan okunuyordu seni ilk gördüğümdevirgulll.gif dudaklarımdan o an senin isminin geçmesine tanık olan kulaklarımın şaşkınlığı arasında sevmiştim seni. O anı geçiştirmeye çalışan edalarla yürümüştüm evime giden yollara. Ve senivirgulll.gif hep okunan sabah ezanıyla uykularıma bırakarak sevdim. Ben senivirgulll.gif hep ezanla sevdim. Tek tanığım ezan oldu seni sevmelerime. Uykusuz bir gece ve sen ve ezan. Yüreğinde ki inancı sevdim en çok. İnancın belli kalıpları olduğunu iddia eden ve bu kalıplar dışında yaşayanın inancı taşımayacağını iddia eden onca insanı yanıltan seni sevdimvirgulll.gif tıpkı bende yanılmaları gibiydi.

Kirpiklerimin bıraktığı ıslaklıkvirgulll.gif bir tuz tadı karıştırıyor yüreğine hissedebiliyor musun?

Belki de demek istediğim kim bilir. Bizim bir masalımız vardıvirgulll.gif gerçeklerden daha anlamlı bizim bir gerçeğimiz vardıvirgulll.gif belki yalnızca masal olan. Sana başka sözüm yokvirgulll.gif istersen gidersin ama belkivirgulll.gif bende kalmak istersin ne dersin ? Ben seni kalbimde demledim. Seni severken ihanetivirgulll.gif inancı taşıdım içimde. Kalbimin sen tarafındavirgulll.gif her şey vardı.

Her şeyde biraz sen değilvirgulll.gif her şeyde hep sen varsın.

Senin beni kayıtsızlığa bıraktığın günlerdevirgulll.gif geceleri apansız üşüyerek uyanırdım. Yalnızlığın gelirdi yanıma. Tetikte kalan acılarla vurulan yanların. O anda yanında olamamakvirgulll.gif her şeyden çok acıtırdı canımı. Arayamazdım senivirgulll.gif git demiştin bana bilirdim. Susmalıydım. Dualarımla ulaşmaktan başka seçeneğim kalmazdı ve senden gelen acıyı böyle gecelerde gönlüme zikir eylerdim. Seni bu yüzden her ezanda Rabbim’e ısmarlardım. Aşkın mecaz oyunlarına uymadı hiçbir zaman yaptıklarım. Ben seni etkili olduklarını gün geçtikçe keşfettiğim hayat kurallarıyla sevemedim işte. Kaybetmekse kaybettimvirgulll.gifyenilmekse yenildimvirgulll.gifanlaşılmadımvirgulll.gifsevilmedim ama ben seni sadece sevdim...Gerçek zaferlerin yalanlarla kazanıldığını öğretse de hayat ve sen inanmasan da ben seni yalansız sevdim. Ben senle ne çok şeyi sevdim .BEN SENİ SADECE SEVDİM.

Bırakıp ta gittiğin bir şey hep kalacak buralarda. Seninle el ele gezdiğim viran sokaklarvirgulll.gif hiç olmayacak senin omzunda uyuyarak geçireceğim yolculuklarvirgulll.gif seninle yaşanacak çocukça hınzırlıklar ve yaşanmamışlığı içimi kanatacak bir çok anvirgulll.gif hep içimde yaşanmamış kalacak. Sen beni başka bir hayata erteleyeceksin ve başka bir hayat hiç olmayacak. Ve ben bu anları başkalarıyla yaşarkenvirgulll.gif sevgim ihaneti tadacak ve ben en çok sana kızacağım ve ben en çok seni seveceğim. Senin beni büyük bir rahatlıkla başkalarının kollarına bıraktığın anlarda bilevirgulll.gif ben seni sadece seveceğim.

Senin uyanmaya hazırlandığın şu saatlerdevirgulll.gif ben senin yarım kalan uykunu uyumaya gidiyorum. Aynadan gözlerimevirgulll.gif gözlerimden sana ulaşıp konuşuyorum.

İyi uyu sevgilim...
Sana mucizeler vaadedemem amavirgul.gif mucize aratmayacak kadar çok sevebilirim seni…
Bir sevda masalı bu… Yazmaya henüz başlamadım… İnsan yaşarken yazamıyor bazı şeylerivirgul.gif aynı kelimelerin arasında gidip geliyor…. Ne zaman yazmaya kalksamvirgul.gif hep aynı cümleler…
Onun içinvirgul.gif yazmaya başlamadım daha… Ama bu bir masal…
Sana dair ilk cümlem -çok garip birşey buvirgul.gif nesin senvirgul.gif korkuyorum senden-di… O anki gülüşün hala aklımda… Anlayamayanvirgul.gif hoşuna gitmişvirgul.gif kafası karışmış bir gülüş… -Garip değilvirgul.gif güzel diyelim- demiştin banavirgul.gif sonra da küçük bir kıza masal okur gibi girdin hayatımavirgul.gif masal tadında… Masalları severdimvirgul.gif severimvirgul.gif evet… Ama bunu sana söyleyemedim. Korkuyordum senden… Şimdiysevirgul.gif seni kaybetmekten…
Konuşamıyordumvirgul.gif anlatamıyordumvirgul.gif dinleyemiyordumvirgul.gif dizginleyemiyordum duygularımıvirgul.gif içimde deli bir nehir gibi çağlayan aşkı tutamıyordum… Yapamadığım çok şey vardı… Ama sevdim seni… Sana mucizeler vaadetmedim… Ama senvirgul.gif mucizenin ta kendisiydin… Ben de senivirgul.gif mucize aratmayacak kadar sevdim…
Bir mucize arar gibiydin seni tanıdığımda… Gözlerin nereye baksavirgul.gif aynı soruları soruyordu bana… “Gerçekten aşk var mı?” “Gerçekten sevebilir mi insan?” “Gerçekten bir masal yazılabilir mi bir yaşamdan?” Öyle çok kırılmıştık ki; korkuyordunvirgul.gif korkuyordum… Hayatım boyuncavirgul.gif yapmaktan korktuğum tek şeyi yaptım ve aşık oldum sana… Ama hiç pişman olmadım sonrasındavirgul.gif olmayacağım da…
Ve ben sanavirgul.gif mavi bir masal yazdım… İnanıp inanmayacağını düşünmeden masallara… Masalımı maviyle donattım. Bunlar mucize değildivirgul.gif hayır… Sana mucize vaadetmedim… Ama senivirgul.gif mucize aratmayacak kadar çok sevdim…
Sana dair anlatılacak o kadar çok şey var ki aslında… Dedim yavirgul.gif yaşarken anlatamıyor insan… Ne zaman yazmaya kalksamvirgul.gif içimden geçen cümleler hep aynı yerde takılıp kalıyor… Ne zaman seni yazmak istesemvirgul.gif ne zaman sana yazmak istesemvirgul.gif kelimelerim düğümlü…
Artık senli zamanlarıma gün değilvirgul.gif günler diyebilmenin mutluluğu da eklendi senli mutluluklarıma… Seni tanıdığım içinvirgul.gif seni sevdiğim içinvirgul.gif benim olduğun için mutluydum zaten… Ve artık sana “seni çok sevdim” derkenvirgul.gif çok geniş bir zamanı anlatıyor geçmiş zamanım… Ve şimdiki zamanım davirgul.gif çok büyük bir sevdayı…
Bir sevda masalı bu…
Ama yazmaya henüz başlamadım…
Yazıldığında göreceksinvirgul.gif ne çok sevildin…
Yazıldığında göreceksinvirgul.gif ben seni ne çok sevdim…

BEN SENİ ÇOKK SEVDİMM.....
Ve sevmek yetmezmiş işte herşeye..

Acıların adını ''sen'' koyuyorum.Özlemek neymiş şimdi anlıyorum....Gitme deseydim kalırmıydın? Bilmiyorum.Hiçbir zaman bilmekte istemiyorum.Sen benim en büyük günahımsın.Biryerlerde sen hayatına kaldığın yerden devam ederken ben senin için ölüyorum.Tek bir gülüşünü görmek için dünyaları yakarım!Öyle çoğalıyorsun ki bende...İçimde baştırmaya çalıştıkça büyüyor aşkın...Rüyalarıma giriyor melek yüzün.Biliyorum bilsen sende bırakmazdın beni böyle.Boşlukta yok olmama müsade etmezdin çekip alırdın biliyorum...

Gülüşünü özlüyorum.Hayatımın tüm baharlarına değişmeyeceğim gülüşünü...Öylece kalmışsın aklımda mıhlanmış tüm sözlerin kalbime.Seninle nefes alıyorum hala...Seni sensizde sevebiliyorum söz verdiğim gibi... Hala çılgınca seviyorum.Sevgimi rüzgarlarla sana estiriyorum...İnsan imkansıza tutulurmuş ya bende öylece tutulmuşum sana.Öyle bir yasak aşkla sarmalamışımki kendimi kalbim tutuşuyor yanıyorum damla damla...Bütün yasakları katletmek isterdim.Seni yanıma almak tüm dünyadan sakınmak...Sadece kendime saklamak..

Eğer bir tek şansım dahi olsaydı seninle olmaktan yana sonsuz uçurumlara aldırmazdım ama yoktu...İmkansız aşkım asılıydı aramızda..

Affet beni! Gözlerime baktığında sınırsızca yalnızca ''gitme'' dememi beklediğin o anda sustuğum için...Hoyrat ellerle seni kendimden uzaklaştırdığım için.Bir telefon uzağımda olduğun halde selam bile veremediğim için ağladığın gecelerde söz verdiğim gibi yanında olamadığım için affet meleğim...

Kim olursa olsun senin yerini alamaz demiştin ya hala aynı fikirdemisin bilmiyorum ama fikrini değiştirmiş olsanda kızmam sana...Sen bana yalancı de ben sana herşeyimsin derim.Şimdi sen başka yerlerde başkalarının baharı olsanda seviyorum seni hala...Ama sen asla bilemeyeceksin seninle yaşadığımı hala benim olduğunu ve hiçbirzaman emin olamayacaksın yerine birini koyup koyamadığıma...Birgün yüreğin aşkımı kaldıracak kadar büyürse meleğim işte ben belki o gün pişman olucam kal demediğime giderken sen yüreğimden uzaklara...

...Ve sevmek yetmezmiş işte herşeye...

Şimdi ben gecenin yarısında sana bu satırları karalarken sen kimbilir kimlerin düşlerine misafirsin.

Şunu bilki... Amacım acı çekmek yada çektirmek değildi.Emin ol sende yerimde olsan böyle yapardın..Bu kadar yasakken sen bana görmezden gelemezdim yasakları.Birgün bütün hayallerinin senide yakıp kül edeceğini bildiğim halde nasıl kalırdım yanında...Senin bunu kaldıramayacağını bile bile nasıl giderdim senden...İşte meleğim bu yüzden seni kendimden göndermem..Şimdi sen birilerinin günlerini aydınlat meleğim sayısız mutluluğun tadına bak...

Benim için hiçbir zaman ''herhangibirisi'' olmadın sen ve yaşadığımız o eşsiz günlerin hatıralarını hiç yok etmedim ben... Seni sevmekten vazgeçmedim hiç bir anımda...Bunları bilmeni isterdim ama...

Belki birgün bunları öğrendiğinde gerçekleri anlayıp tekrar benim olabilirsen yollarım bu mektubu sana...

Ve sevmek yetmezmiş işte herşeye yetmedide.....
Önce geç kaldım aslında içimde keşkeler le beraber.
Ama bilirim keşkeler bir işe yaramaz ki.
Yürekler taze düşünceler sade iken buldum aslında seni.
Olmadı olamadık yüreklerimizi paylaşan iki asi deli.
Sonrasımı sonrası zaten malum değilmi.
Yaralı yarasız sevdalara atmadık mı kendimizi.
Her gelenin birşeyler götürdüğünü bile bile
Kardere razı olmadıkmı seninle.
Yeni umutlar besledik kendimize bensiz sensiz dünyalarda.
Ama o zaman fark edemedik bensiz sensiz biz olunmadığı.
Gün geldi çok kanadı yaralarımız en çokda senin.
Ben bazen yaşamaktan bunaldım belki isyan ettim.
Ama yaşamanın kıymetini ölümden dönünce gördüm.
Ama dedimya güzelim önce ben geç kaldım.

Şimdide erken geldim.
Ya sonra yine ben hata yaptım sanırım.
Tekrar buldum seni bıraktıgım gibi değildin ama.
Gülüşünü duymak zor acılarına çare bulmak zor
İkimizde dedimya sana güzelim çok yara almıştık.
Bir sözümüzle anlıyorduk birbirimii ama
Ya eksik birşeyler vardı yada fazla olan.
Bilirim zaman çözecektir herşeyi ama.
Şairin dediği gibi.

Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden
Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta birtek benimde kanattıklarım vardı
Elbet gezdiğim kumlar ve geçtiğim yollar hala gölgemi taşıyorlar
Hani demiştim ya en başında ne ayrılıklar ne aşklar ne başlangıçlar diye
Yani demem o ki çok zor günler geçirdim vaktinde...
Kararınız ne olursa olsun acı çekeceğinizi bildiğiniz durumlarda,
bir karara varmak çok güçtür. Özellikle sevgi ilişkilerini
bitirirken, ayrılıkların da başlangıcında. Bir şey olur, bir şey
yaşanır ya da olması gereken gerçekleşmez.
İşte o zaman içinden bir parça kopar insanın.
“Bu bana göre değil, hak etmiyorum ben bunları” diye düşünür.

Aşk varsa, sevgi oluşmaya başlamışsa, başını hızla bir yere
vurduğunda hissettiği acıdan daha keskin bir acı kaplar ruhunu.
İsyan etmek, bağırmak, çağırmak, “kendine gel, yaptığını fark
et” demek ister. İlk sarsıntı bazen bir kucaklaşmayla,
bazen bir özür ya da özrü sembolize eden bir davranışla,
daha kötüsü bazen hiç konuşulmadan geçer gider.
Ama ardı arkası kesilmiyorsa incinmelerin
ya da farklılıklardaki yansımaların, yürekteki
acı büyür iyice. Ve başlar çatışma.

Yürek, ilkel toplumlardaki tamtamların çığlığıyla sarsılırken,
akıl yüreği sakinleştirmeye, çözüm üretmeye çabalar. Paramparça
hisseder kendini insan. Benliğe, doğrulara, sağlıklı birlikteliğe
duyulan özlemle, sevgiliye duyulan özlem arasında takılı kalır.
İlkel çalgıların ve çığlığın ritmi artarsa eğer, yani var olanlara
yenileri eklenirse, akıl daha çok frene basar. Bu kez “kendine
gel !” denen, kendisidir. Çünkü aynada görülen, göz kapakları
düşmüş, dudakları sarkmış yüz, artık mutlu degildir.

Yapılacak tek bir şey vardır. “Ya olduğu gibi kabul et ve
acı çekme ya da çık git.” Bilir bilmesine bunu yürek de,
gitmeyi istemez. Bedenini uzaklaştırmayı değil, onu
göğsüne sokmayı ister. Sarılmak, daha çok bir olmak.

Hele bir de paylaşılan zaman ve yaşam parçaları çoksa,
umutlar ve hedefler beraber konduysa, emek harcandıysa var
olmak için, daha da güçleşir gitmek. Tüm bunlar yaşanırken
benlikte ve ruhta, artık bir arada oluşun da tadı kalmaz.
Çünkü, ne, bir olunabilir bu sorularla, ne de gidilebilir bu
özlemle. Tamtamın sopası, her soluğa denk düşer böylesi
zamanlarda. “Seni Seviyorum” o ilkel sestir aslında. Sevgi
yener mi aklı? Bazen. Ama hep o incinmeye, yeniden hayal
kırıklığına uğramaya hazır oluş halde sürer ilişki. Kişi,
bilir bir gün bağların kopacağını. Sadece süreyi uzatmaya,
kopuşu geciktirmeye yarıyordur davranışları.

Bazen de akıl galip çıkar, yüreği de yanına çekerek. “Tamam”
diye düşünür insan. “Onu çok seviyorum. Bedeninin sıcaklığını,
sarılmasını özlüyorum. Ama kumaşın dokuması farkli işte.
Tutmuyor birbirini. Farklılıklar, olanlar ya da olmayanlar bu
kadar sarsıyorsa beni; kendimi, ‘ben’ime olan saygımı
korumak için bitirmeliyim ilişkimizi.”

Ve geriye dönüp yaşananlara bakar. “Denemediğim yol
kalmış mı? Yeterince süre vermiş miyim sorunların çözümü için?
Çaba göstermiş miyim gerçekten?” diye sorar. Her şey denenmişse
bile, son bir sanş vermeden ilişkiye, çıkıp gidemez. “Şu olaya,
bu zamana kadar yaşarım, yaşatmaya çalışırım sevgimi. Tekrar
oturur konuşur, anlatmaya, anlamaya çabalar,olamazlığına emin
olmadan koparmam içimdeki duyguyu”diye düşünür. Ve yaşar.

Eğer sevgi gerçekse, kişilikler sağlıklıysa, farklılıklar aşılamaz
boyutta değilse, çözülür sorunlar. Ama aksi durumda, tek yol kalır
hayatta. Gidiş. Hem de gelişi olmayan bir gidiş. Denenmiş elbisenin
provasının olmayacağını bilerek, geride hiçbir şüphe, akılda hiçbir
keşke, yürekte hiçbir ümit bırakmadan, çıkıp gidilir.

Acı çekilmez mi? Hem de nasıl çekilir. Yine de bilir ki insan,
beraber olduğu sürece hep acı çekecek., acı çekme ihtimaline
karşı hep tetikte duracak, mutluluk,huzur üretemeyecek.

Bu yüzden haykırır yüreğinin olanca gücüyle: “Hadi şimdi vurun
bakalım tamtamlar. Şimdi daha hızlı, daha güçlü çığlıklar atın.
Başka ses duyamaz hale getirin beni. Ama ben gidiyorum.
Çünkü bir süre sonra susacağınızı biliyorum. Alın bir vuruş
da benden. Biten ilişkiye, gönderilen sevgiliye,
içimdeki acıya!

Alıntı
ellerin tuz içindeydi korkuluydun
korkuyordun
ilk gecesinden uyanmış bir genç kızın kalbi gibi pır pır yürektin
acılar garında sabahlamıştın Ankara girdabının
uyanmak onlarca yıl sonrada olsa yasaktı artık sana
uyanmak yüzü gözü şişmiş bir bebeğin ilk ana rahminden çıkışı gibi olsa da
bekleyenin olmalıydı şayet
karanlık karanlık geçmişlerin kapanları kapandılar
ayak izleri silindi geçmişin
ve
mevsimlerin dinamitlerinde suikastlere uğramış yalın ayak yollarda

bir ağaç lazımdı sana yaprakları mavi çocuk kokulu
bir gülüş gerçekliğinden göz kamaşmış
bir yara her an temiz ellerde bakımı yapılan
son artık gelmeli kucağına gerçeğin beyefendisi
alkol komalarının sıvılı sancısı
yarım yaşanan salyalı boşalımların tükenişi
asker kaçağı askerin firari baş ağrıları
yeni yetme on beşlik kızlar sokaklarında şehrimin satıyorlar
saçlarının sarılarını satıyorlar
badem gözlerini bulut gözlerini satıyorlar
ve her insanın hasretle beklediği yarım aşklarını
yıl bilmem ne kaçtı ne zamandı
kaçne.niye
boş lafların eskidiği Ankara garında denizden yeni çıkmış tuzlu elleriyle korkmuş bakışlarıyla bir kız haykırıyordu
bu gece kadınlığın ilk rüyasından uyandım
bu gece gerçeğin gecesi
ayrılmak vakti geldi hayallerden ayrılığın son mayınlarına basmak zamanı
elveda sarı papatyalar çevresinde ki çocukluğun düşleri
doyum olmuyordu hayata alışılmıştı
acının binlercesine
kahkahaları gecelerin korkusuydu
oysa yıllar öceleri
bir kızın sürdüğü dudak boyalarını koklamamış mıydınız daha öce
ne tuhaftır zaman korkulu geceyi güneş zannettirir zaman
elde var hala sıfır elde kalan sıfır ve sonsuzdur hazineleri sıfırın
ve dağıtır kentinin kızlarına bol sıfır
sen söyle küçükmüşsün de sonra büyümüş müs sünün küçük kızı
söyle son seferinden ne zaman dödü mutluluğun kirlide olsa adamı
bağlanmak artık zorluda olsa yolların ve uçurum sonunda kuru otların kokusu
yeşil uğramaz artık yanına
ah işte hayat sana sunulan
kızıl saçlı kadın vitrinlerin camında
döülmez akşamın ufkunda şarkısını söyler gibi poz vermiş
eski bir İstanbul hanım efendisi anlatmış bu hikayeyi Ankara'ya
anlatacaklar tabi ki zamanın dev deltasında daima anlatacaklar
içinde kin ve savaşma duygusu
yenebilirsin artık neyi istersen
ve hala akasyalar baharlarda şarkılar söylerler
döebilirsin evine
unutulmadın ki
sade bir şarkı zamana

uçurumda var.....

ama mutlulukta....
ayrılık...
vakitlerden eylül
o kuduruk telaşında bir akşam üstü

kırbaçlanan buluttan
yağmur düşüyor aynama
üşüyorum...

gökyüzü hiç de telaşlanmıyor
oysa...
kozasını yitiren ipek böceği gibiyim şimdi

hiç bir şey içmeden kafayı bulmak var ya
çalıkuşu döne döne mi gider bilmiyorum

ki...
kement ata ata
gittiğim her yere benle gelirdi gökyüzü
birde üstüne sevgisiz sokak seninle

yağmurların yitip gitmesi çok tartışılsa da
dün kırbaçlanan buluttan
yağmur düşüyor aynama...

üşüyorum!
öfkeliydi
ve kızgın
en serininden iklimler arayan
gelin gülüşlü bir yol
şafağa düğümlenmiş
çoban ışıklarından bile ürken tazecik nehirdi
öyleydi
yalnız ve yalnız


mahcuptu
ve mağrur
masallarını yakmışken büyüklüğünün
doğmamış bebek kokusu nefesiyle
ar damarı çatlamış bir kurşun gibi bağırır
perdesi iniyorken günün ve çıkıyorken yeniden gecenin
zamanı mühürlemek için çabalardı
öyleydi
yenik ve yenik



hastaydı
ve sancılı
en yakıcısından gayri meşru bir şark çıbanıydı
üstelikte
hece hece dilinde avuttuğu kimsesizlik
bol ağlamaklı ayrılık doğururken ensesinden
öznesine küs bir şiirdi
öyleydi
umutsuz ve umutsuz
Eğer sevgi gerçekse, kişilikler sağlıklıysa, farklılıklar aşılamaz
boyutta değilse, çözülür sorunlar. Ama aksi durumda, tek yol kalır

hayatta. Gidiş..
Sevgilerin gerçek olması dileğiyle,güzel bir yazıydı teşekkürler arkadaşım.
bu gece gerçeğin gecesi
ayrılmak vakti geldi hayallerden ayrılığın son mayınlarına basmak zamanı
elveda sarı papatyalar çevresinde ki çocukluğun düşleri
doyum olmuyordu hayata alışılmıştı
acının binlercesine

elvada ismi konulmamış aşklara,elveda yarım kalan aşklara
elveda başlamadan bitmiş aşklara elveda.....
Güzel bi yazıydı,teşekkürler arkadaşım..
Sayfalar: 1 2