:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Son başlangıcım olsan sen, keşke!
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3
Her tercih bir kaybediştir

Ve her kaybediş, bir başlangıç...

Seni seçmiş olduğum şu günlerin anlatılmaz huzurunu yaşıyorum içimde. Eşsin yüreğime!

Gün be gün çoğalıyorum. Çiçek çiçek açıp, mis oluyorum. Gönderdiğim rüzgarla seni çağırıyor kokum. Sevdan başlangıcım olsun istiyorum, sonra ardından üç nokta (...) koymak.
Bir kez daha görüyorum aynalarda parladığını gözlerimin ve yansımamı tüm gülen gözlerde, sen bilmesen de. Öyle doymuştum ki hüzne, uzun zaman oldu, değişti mevsimler, özlemişim...


Geceleri dörtgözle bekleyip, yalnızlığımı kovuyorum odamdan, seninle kalıyorum. Anlayacağın, korkmuyorum karanlıktan. Ya da oturup ayın üzerine, izliyorum seni, senden habersiz. Asırlar geçme doymazmışım gibi geliyor. Gündüzler hiç gelmesin istiyorum. Döküyorum yapraklarımı, insanları kovamıyorum. Sensizim!

Zaman, eski zaman değil. Saklamaya lüzum yok ellerimin titrediğini, tutmadığını dizlerimin. Yüreğimi saklamaya lüzum yok. Gün gibi aşikar her şey. Gönlümde bir bayram havası, uçurduğum rengarenk balonları tutamıyor kimse. Herkes anlıyor, senden başka. Neyim var ki utanılacak? Hiç! Ne mutlu bana.

Bildiğim ve bilmediğim kayıplarımın ardından üzülmediğime şaşmamak lazım. Hem öyle tokum ki acıya, acıyan yerlerimi çoktan kesip attım. Seninle yeniden yer bulmayacak nasılsa. Her şeyin başı inanmak değil mi? İnanıyorum buna.

Başlangıç mı? Çok güzeldir hep. En güzel üç noktası (...) hayatın. Son başlangıcım olsan sen, keşke!
Güzeldi Funda bacım. Tongue


Yüreğine sağlık Smile
beni baktığın yerde asılı tut...düşerim..!

Gözlerin….! Önce düşlerimi çaldı emanet diye..Sonra düşler yarattı bir aşk'ın niyetinde..Arsızdı yetinmedi..Gamsızdı avunmadı..

Peşindeydim biliyordu..Tesadüf,bir yalandı..Ortada bir 'sır' varsa gözlerine kaçmıştır..Kocaman bir denizdi senin gözlerin..Yetişemedim ayrılığa..Nefesim öpüşüne yetmedi..Demedin ki her bir öpüş bir nefeslikti..

Şikâyet gönüldendi…Senden benden çalma değil ki.."Beni baktığın yerde asılı tut..Düşerim…"Bahaneydi gözlerin, zaten gidecektim…

Dün yine gözlerindeydim..Dün yine içine dalgın dalgın akıyorken..Bir dalga bir dalga daha..Parçalandım…Bir şehri kuş bakışı seyretmekti gözlerin..Bir anlık değil bir ömürlük..Kaçak bir hüznün içine boşalmış gibi utangaç..Bir suçu gizler gibi,geceydi gözlerin..

Bana öyle bakma..Zaten söyleyecektim..Ya da kapa gözlerini o bakışında…Bakmasan da sevecekti seni yüreğim..

Gözlerine birkaç diyar öteden geldim..Bir deli gülüş senin yüreğindeki..Gözlerine asilik bulaşmış..Sözlerime bir cümle yapışık kalmış..

Nasıl istedim bilemezsin…Bir anlık bakışından..Hayatı en başından, gözlerinden seyretmeyi…
Okuyan gözlerine sağlık Adem Kardeş..

"Sana mucizeler vaat edemem ama, mucize aratmayacak kadar çok sevebilirim seni"

Bir sevda masalı bu... Yazmaya henüz başlamadım... İnsan yaşarken yazamıyor bazı şeyleri, aynı kelimelerin arasında gidip geliyor.... Ne zaman yazmaya kalksam hep aynı cümleler... Onun için, yazmaya başlamadım daha...Ama bu bir masal... Bu bir sevda...

Ben seni sevdiğimde, aklım hür bir çocuktu... Ne istersem yapabileceğimi, ol dersem olabileceğini, dünyanın ekseninde ömrümü geçireceğimi sanıyordum... Ben seni sevdiğimde en çok kendimi seviyordum...Şimdiyse, seni...

Sana dair ilk cümlem “korkuyorum senden” di... O anki gülüşün hala aklımda... Anlayamayan, hoşuna gitmiş, kafası karışmış bir gülüş... “masalları sever misin?” demiştin bana, sonra da küçük kızının masal kitabından bir masal okumaya başlamıştın... Ben de bu sevda masalını yaşamaya... Masalları severdim, evet... Ama bunu sana söyleyemedim. Korkuyordum senden... Şimdiyse, seni kaybetmekten...

Konuşamıyordum, anlatamıyordum, dinleyemiyordum, dizginleyemiyordum duygularımı, içimde deli bir nehir gibi çağlayan aşkı tutamıyordum...

Yapamadığım çok şey vardı... Ama sevdim seni...

Sana mucizeler vaat etmedim...
Ama sen, mucizenin ta kendisiydin...
Ben de seni mucize aratmayacak kadar sevdim.....
Sensizlik...
Her tarafımda yokluk esiyor; ya da bana öyle geliyor.

Yürüyorum...
Nerelerden geçiyorum inan hiç bilmiyorum. Yanlış bir kaldırım taşına basıyorum, sendeliyorum. İçimde bir yer, beni sana doğru çekiyor; ya da bana öyle geliyor...

Bir yağmur damlası daha düşüyor kirpiğimin ucuna, seni damlıyorum.

Yüreğimin derinine bir ezgi düşüyor, darmadağın oluyorum ;

bütün harflerim sende çoğalıyor... “sevgilim,” diyorsun, “bedenimin ruhu,”Sızıma sızın değiyor; o ezgi “ayrılamam,” diye ağlıyor. Ya da yağmura öyle geliyor...

Mevsimin sert soğuğunda karışıyor, avuçlarının masum sıcaklığı. Sen bana yağmur olup karışıyorsun, ben seni damlıyorum...

Ayrı yollar da dağılmayı bekleyen kalabalıkta içimde bir fısıltı duyuyorum, “ seni seviyorum.” Ya da aşka öyle geliyor...
Her yağmur da , seni damlıyorum. gözlerinde bulunuyorum... ya da öyle işte!..
Aşk büyüdükçe denizimiz de büyüdü!Her yanımızdan alabildiğine uzanan mavilikte,gidilecek ne çok yer vardı.Berrak suları içinde kayboluyordu bakışlarımız.Denizdi,maviydi.Çok büyüdü.Onun büyüklüğünde küçücük kaldı gemimiz,bir mendil hüznünde savruldu yelkenimiz.Rüzgarsa eğilip büküldü dalgaların arasında.Gitmeye vesaitimiz yoktu,kalmaya yerimiz.Ne yön verecek rüzgar ne de koynuna alacak yelken.Denizdi ve biz aşkta denize aldandık.

Aşk büyükdükçe gemimiz de büyüdü.Koca bir güvertede çocuklar gibi koşabilirdik.Kulaklarımızı yatırırıdık dalgaların sesine ve martılarla konuşurduk,delice...Gemi büyüdükçe suyu çekildi denizimizin.Gidecek yerimiz vardı da,bize yol verecek denizimiz çöl zenginliğinde takıldı ayaklarımıza,Yelkenimiz yırtıldı; kırıldı rüzgarın küskünlüğüne ve kayboldu.Evet,rüzgarda küskünlük,martılarda hazin bir çığlık...Oysa büyüyen aşkımızdı.Büyüyen gemimizdi.Gemiydi,bizimdi...Gitmek istemiştik sadece,sadece gitmek...

Aşk büyüdükçe büyüdü yelkenimiz.Göğü kaplıyordu sanki.Sanki gökkuşağıydı rengi.Sığınırdık yağmurda,sarılırdık fırtınada ya da saklanırdık her yakalanma korkumuzda.Hiç yok gibiydi denizimiz,küçücük kaldı gemimiz,hissedilmedi bile rüzgarımız.Koca bir yelken üstümüze kapandı.Ellerimizi tuttuk önce oysa duyulmuyordu sesimiz.Sonra ellerimiz ayrıldı.Sonra sesimiz yaraların altından kanarcasına geldi.Bir yakarış,bir haykırış...Yelkendi...Gökkuşağı renginde bir yelkenden bize gökyüzünde yer açmasını istemiştik.Açtı ve birbirimizi gökyüzünde kaybettik.

Aşk büyüdükçe rüzgarımızdı büyüyen.Delileşti,serserileşti.Hoyratlığına dağlar dayanmazdı ve en çok denizler kanardı.Gemimiz önüne canını sererdi,yelkenimiz koynunu açardı.Rüzgardı,sevdiğim gibi.Saçlarına ve tenine dokunan tatlı esintiydi,sesim gibi...Fırtınaya döndü,kasırgalarda yitti.Ne deniz kaldı,ne gemi,ne yelken...Sonra,ben de kalmadım.Sen ise gittin;içimin yamacından uzağımın boranlı bir ovasına.Rüzgardı,sevdiğim gibi.Sevgilim gibi...

Büyümenin ve küçük kalmanın dengesiz zıtlığında her şey hep yarım mı kalacak?Tam buldum derken en güvendiğimizin bıçağı denizimizi yarıp,gemimizi mi batıracak? Usta ona,"susmayı iyi bilirim" dedim.Önce sustu,sonra "en iyi susmayı bildiğini,en iyi ben bilirim" dedi ve giden olmayı seçti.Şimdi söyle;bu denizin dibinde,bu geminin kırık-dökük güvertesinde,bu yırtık yelkenle,bu yönsüz rüzgarın içinde bu aşk nereye gidiyor usta?

Sana akıyorum, hiçbir şey bu akışı geri çeviremiyor. Çünkü sen her taraftasın. Sağımda, solumda, arkamda, karşımda. Ne yana dönsem, ne yana yol almaya kalksam ulaşılacak her noktada sen duruyorsun.

Sana akıyorum, çünkü senin yolunda yürüyorum. Önüme çıkan hiçbir sapak, hiçbir kavşak ilgilendirmiyor beni. Yürümenin en zor olduğu yol bu belki de. Ama tozundan, toprağından, çakılından, çalısından şikayetçi değilim ben bu yolun. Sana ulaşmak için attığım her adımla mutlu oluyorum.

Sana akıyorum, çünkü hayatın akışı kadar doğal sana akışım. Doğa, her cinsin yaşayabilmesi için nasıl kurallar koymuşsa, benim yaşamamın da var olmamın da kuralı sensin.

Sana akıyorum, çünkü sesin de cismin de kuşatmış durumda beni. Senin kuşatmana karşı savunma yapmıyorum. Kalemin bütün kapıları açık. Yıkıcı bir kuşatma olmadığını biliyorum. Böyle bir teslimiyet rahatsız etmiyor beni.

Sana akıyorum, çünkü yüzüne, gözlerine, ellerine baktıkça kendimi görüyorum. Sesine yüklediğin gizli anlamları çözerken hep kendimden bir şey buluyorum.

Sana akıyorum, çünkü paylaşacak daha çok şeyimiz var. Bugüne kadar paylaştığımız her şey, daha sonra paylaşacaklarımızın da habercisi. Hayatın herhangi bir yerinde bir çiçeği birlikte tutup, birlikte koklamak, sonra o kokunun bize verdiği hazla sıkı sıkı sarılmak istiyorum sana.

Sana akıyorum, çünkü bir insanı tutkuyla, beklentisiz, delice sevmenin ne anlama geldiğini biliyorum. Birini böyle seveceksem, bu sadece sen olmalısın.

Sana akıyorum, çünkü seninle yaşamak sonu hiç gelmeyecek bir şölene benziyor. Bu şölenin tadını çıkarıyorum. Böylesine keyifli, böylesine eğlenceli bir şöleni yarıda bırakıp gitmek istemiyorum.

Sana akıyorum, çünkü 'hayatın uslanmaz ruhusun' sen. İşte ben bu ruha aşığım aslında. Seninle yenileniyorum, seninle yüreğime çöreklenmiş ne kadar kötülük varsa arınıyorum.

Sana akıyorum. Bütün coşkumla... Aşka dair ne varsa benimle birlikte onlar da akıyor sana. Benim gibi coşkun bir denizi aktığı yolu çok iyi bilen bir ırmağa çevirebilecek tek güç sendin. Orada kal. Ayrılma yolumun üzerinden. Sana ulaşamasam da bu yolda olmak bile yeterli bana.
" Sen Benim Gizli Öznemsin "


Hiçbir cümle senle başlamamıştı!
Oysa yükleminde de sen vardın;
Zamirler seni taklit etse de..



-I-

Senle başlayan cümlelerin kurduğu bir uygarlığın çöküşüydü aslında bu aşk hikayesi.
Kelimeleri sana iliştirince, adına aşk diyorduk.
Sonbaharda dökülen kelimelerden şiir yaptık biz;
Okunası belki…….
Yaşanmamış mevsimler yan yana gelince cümle diyorduk.
Ve cümle alem biliyordu aslında,
Koskoca bir hayatı sonbaharda idam ettiğimizi…
Ve ben, sensiz cümlelerin lirik sokağında vurmuştum kendimi;
Mevsimlerden sonbahara beş kala……………

-II-

Cümle….
İçinde bir şeyler gizli.
Arasam bulamam –ki az gizlemiştim;
Uğraşırsan göresin diye,
Açık seçik gizli….

Cümle….
Yüklemi bile vardı aslında,
Ve yüklemiştim seni tüm yüklemlerime.
Belki sevgi yükü ağır gelmişti….
Hangi kelime bu yükü kaldıracak kadar sağlamdı ki?
Dolaylı anlatımlar vardı içinde-
Ki hiçbir tümleç dolaysız olmazdı.
Öznel bir anlatımı vardı belki,
‘Tanıştığımıza memnun oldum’ cümlesinin.
Oysa belirtisiz sıfatı oynarken ben bu kurulası cümlelerde;
Hangi küskün zamirle açıklayabilirdim ki seni?

Hiçbir cümle senle başlamamıştı!
Oysa yükleminde de sen vardın;
Zamirler seni taklit etse de..
Görünmeyen bir öznesi vardı tüm cümlelerin,
Ve benim di(n) :
Sen benim gizli öznemdin….
Hiçbir belirtisiz sıfat cümle kurmaya cüret edemese de! .....


-III-

- Merhaba! ...
- ……….!
- Şey! ... Gözlerin, ellerin……
- ……….!

- Susuyorsun! Neden? Konuşsana! .......

Oda boş!
Ve şizofren cümlelerin beyne tecavüzünün bilmem kaçıncı sahnesi….
Sanırım biz geçen sonbahar ayrılmıştık
Yok yok!
Belki beş sonbahar önceydi; sonbahara beş kala….

Siren sesleri,
Ve bir gömlek kolları arkadan bağlanan…….


Ve tamamlanmamış bir cümle!
Öznesi bende gizli…………..
Tut Ki Yakılan Ben Değilim Bu Şehirde...
Yüz Üstü Bırakıp Giden Ayakları Görmedim...
Yok Yere Hesaplaşmaları Tanımadım...
Tut Ki Kendimden Geçecek Kadar Nikotine Bulaştırdım Ellerimi...

Dumanı Saklayan Gece...
Sade...
Yalnız...
İki Hece Kıvılcımlar Bıraktı Ellerime...
Canımın Yanması Kaybolsa Sızısı Aklıma Takılır...
Aklımı Başımdan Alır Bir Gece...
Sabaha Varana Dek Berabere Bitirelim Bu Hesaplaşmayı...
Yorgunluğumuz Aynı Olsun Ayrı Ayrı Şehirlerde...
Tut Ki Yan Yana Diz Dize Biz Bize Yiz…


Haykırışı Boğulmuş Bir Denizin Sesi Olmak Sesimi Sesine Katmak Sonra Rüzgara Sevgili” Diyerek Bir Ömür Vermek...


Can Diyerek Gelmek İstesem...
Yüreğimi Yollarına Sersem ...
Sonra Ayak İzinden Bulsam Can’ımı…
Bırakıp Gitmek Değil Adına Kavuşmak Desem…
Tut Ki Dünyalık Kavuşmanın Adresi Ve Bekçisiyim…

"Ellerin Soğuk" Deme Sakın!
Yeni Sensizlikten Çıkmış Yola Koyulmuş Senle...
Sarılmanın Anlamı Değişmiş Yokluğunda...
Hoş Gör Sıcaklığını Unutmak Ellerimin Fikri Değildi...
Fikri Buz Tutmuş Bedenlerin Yanında...
Kıvılcıma Ve Can’a Uzaklıklarda Yaşadım Ya...
Ondan Bu Çekimser Tavırlarım...
Tut Ki Yüreğinde Sıcacık Misafirinim...

Utanacak Mısın Yorgunluğumdan?
Tozlu Ayaklarımdan Denize Çalan Gözlerimden …
Oysa...
Sevdiğinde Toprağa Karışan Bu Azaları...
Çirkinliğimin Sebeplerini...
Bu Asiliğimi...

Farz Et Toprak Kokar Tenim Gözlerim Aşkı Hatırlatır..
En Büyük Şaire Meydan Okur Sözlerim…

Sığınacak Zaman Dilimi Kalmadı Bu Şehirde...
Merhametin Yalnız Kaldığını Kimse Bilmedi...
En Sevdiğini Kurban Etmeden Yüreğine...
Yazanların Hem Kalemi Kırıldı Hem Yürekleri…
Ben Seni Yüreğime Kurban Ediyorum…
Bağışlanmanı Ve Bağışlanmayı Diliyorum…
Yan Yana Diz Dize Biz Bize…
Tut Ki Sonsuz Huzura Talibim…
Seninle…

Unuturum Diyorsun Unutabilecek misin? Ben Senden Bi Parçayım Atabilecek misin? Hadi Kopart Parmağını Kıyabilecek misin? Ben Senin Kestiğin Parmağından Akacak Kan Değil Geriye Kalan Acıyım…. Dayanabilecek misin…….?

Bu Gece Yağmurla Beraber Gözyaşlarım Yağıyor Ve İsmini Yazıyor Sensizliğin Acısı İle Kıvranan Kaldırımlara...Süzülen Her Damlada Sen Vardın Ve Yine Sen Vardın Gecenin En Karanlık Anında... O Doya Doya Bakamadığım Gözlerin Gözlerimin İçine Bir Kez Değseydi Ve Tebessümünden Bir Gül Açsaydı Yanaklarında Yetmez Miydi? Bir Bakışın Bir Ömüre Değmez Miydi?
İsmini Kazıdığım Kaldırımlara Sanki Sen Yağıyorsun Yağmurla Birlikte Ve Sevgin Yağıyor Yüreğime.........Yalnız Ve Bomboş Odamda Sen Varsın Hala...Hala Sensizliğim Duruyor Yanı Başımda.........

Bu Gece Gözyaşlarım Yağıyor Sensizliğimle Birlikte Kaldırımlara...Seni Arıyorum Erimekteyim.........Karanlık Geceye İnat Ay Gökyüzünde.........


Ve Gökyüzü Yüreğimde...

Ayrılık Sen Nasıl Bişeysinki Bütün Aşklara Hakimsin Aklım Almıyor Acaba Bikere Aşkta Kazanabilmek İçin Sana Mı Aşık Olmak Gerek…. !
Sayfalar: 1 2 3