:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Hangi Şehrin SessizLiği Var?
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Kocaman açılmıştı gözleri, kocaman bakıyordu ufka doğru. Belki çok sevdiği bir şarkı geçiyordu aklından…

“Hani o bırakıp giderken seni..”

Belki de gitmeyi özlemişti yine, nereye olursa… Gittikçe sensizleşecekti yüreği sanki. Gittikçe azalacaktı içindeki sen. Gittikçe boşverecekti sanki, giderek rahatlatacaktı kendini… Gitmek iyi gelecekti içinde çözemediği herşeye… Bilse ki, bilmediği ne çok şey var..

Deniz kenarında kahvaltı yapıyorduk. İçim dışım denize hasret, ayrılmıyordum kıyısından ve dönüp dedim ki; “Kötü olan her ne ise, işte şu suya baktığında değişir bir anda, çözülür. Ne kadar şanslısınız!” Alaycı bir gülümseme ya da bazı şeyleri ne kadar basite indirgediğimi ima eden bir tavırla: “O kadar kolay değil işte! Öyle içine çeker ki, derinlerine, boğulursun.” dedi.

Konuşurken unuttuğu, unutup da konuştuğu çok şey, umutsuzluğu çağrıştırıyordu kendiliğinden. Neyi aradığını bilmeden geçirilen zamanlar ve nereye ulaşmak istediğini bilmeden çıkılan yollar… Rastlantılarla şekillenen bir yaşama biçimi… Nereye kadar?

Kendisinin de henüz yetmediği bir sürü soru ve cevapla doluyken dünyası, ne kadarıyla başedebilirdi karşısına aldığı bütün düşüncelerin ve nasıl mutlu olurdu kendi olmaktan…

Yapıp yapamamaktan, olup olamamaktan emin olamadığı herşeyin yüküyle kısıtlamıştı kendini ve bu noktada, sence bir değişimi kolay kabullenemezdi, anlamalısın. Oysa sen onun hayatının en ince ayrıntısıydın, kendi kendineliğinden bir vazgeçiştin. Bir karardın herşeyden önce, başkaydın…

Gidiyordu, gittiğini sanıyordu da, nerede yok olacaktın sen, biliyor muydu? Biliyor muydu hangi şehirde kurtulacaktı senden? Bilmedikleri doldurabilecek miydi konuşmalarının arasında kalan sessizliği? Arkasında bıraktığı kendisiydi belki de, başedemediği tarafıydı ruhunun ve altedemediği bir acemilikti yaşama karşı tek başına…

Hem sıradan olmak ve hem de sıradanlığı eleştirecek kadar ayrıcalıklı olmak nasıldı ki? Nasıl bir şeydi ve sen bu konuda bir türlü yetişemiyordun ona? Yetişemiyordun ondaki uzaklıklara ve belki de anlamıyordun onun uzağı ne? O gidiyordu, gitti de.. Belki senden gitti ama ne farkeder, sensizlik nerde var, hangi şehrin sensizliği var..?