:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Biten Aşkların Cenaze Töreni...
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte.

İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!

İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık.
Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin.
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya.
İki adımdan biri insanın, sevincin kundakçısı,
hüznün arması ayrılık.

O küçük ölüm!

Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.

Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı.
Ben bulutları gösterirken,
“bulmacanın beş harfli yemek sorusuna” yanıt aramanla halkalanmış,
“Aşkın şarabının ağzını açtım, yar yüzünden içti murt bende kaldı”
türküsü tenimde düğümlenirken, odadan çıkışınla yolunu tutmuş,
Dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını bir kenara itip,
“bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı? ”
diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan.

Şimdi anlıyormusun gidişinin neden ayrılık olmadığını,
bir yaprağın düşmesi kadar ancak, acısı ve ağırlığı olduğunu.
Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını.
Boşluğa bir boşluk katmadığını, kar yağdırmadığını yaz ortasında....

Ne mi yapacağım bundan sonra?

Ayak izlerimi silmek için sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce.
Şiir yazmayacağım bir süre,
Fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce sararsınlar diye.
Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim.
Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim.
Falcı kadınlara inanmayacağım artık.
Trafik polislerine adres sormayacağım,
Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye....

Ne yapacağımı sanıyorsun ki?

Tenin tenime bu kadar sinmişken,
ömrüm azala azala önümden akarken,
gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken..
Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime,
bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım


Bitti...
Artık Sen'li hayallere son verdim dün gece...
Zorla hiç bişey yapılmaz deselerde,
Onlara inat zorluyorum ben kalbimi sensizliğe...

Kolay değil biliyorum,
Gece olunca çökecek yine hüzün üstüme...
Yeter artık hüzün bırak yakamı,
Ben istifa ettim bu sevgide...

Haberinin olmadığı her damla aşk kırıntısı,
Haberinin olmadığı sana dökülen her damla yaş,
Ve haberinin olmadığı,
Ya da...
Olmasını istemediğin bu sevgi çok sana...

Seni sensiz yaşamanın nasıl birşey olduğunu göremediğin gibi, yaşattığınında farkında değilsin belki... Sen ki bu hayatı günübilik yaşarken, ben sana bir ömür vermek istedim... Ne almayı becerebildin, ne de görmeyi... Sen fark etmeyi bile beceremedin ki!..

Ne bekliyorum senden ben?
Nasıl olurda bekliyorum seni böyle görürken?..
En iyisi veda etmek...
Acı, yine benim!
Ruhu duymayan, yine sen!

Şimdi seni suçlamak istemesemde,
Bu gidişin sebebi ben değilim...
Gözünün önündekini görmek bu kadar kolayken,
İnatla ardına bakman var ya...
İşte bu yüzden yalnızlığımın tek sebebi sensin!

İstifamı verdim bu aşktan,
Kaderimi yazarım en baştan,
Anladım ki senin yüreğim
Ya demirden, ya da taştan!


Ve perde...

Son!..
ayrılık geceye düşen bir uyku....
ayrılık gülümsemedeki gözyaşı...
ve ayrılık bir simidin yere düşen bir susamı...

mutluluklar senden ayrılmasın demet...
güzel paylaşımlardı...
yüreğine sağlık... teşekkürler...
Ben teşekkür ederim asi_ve maiSmile

Okuyan gözlerine sağlık...