:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Sen bana geç kaLacaksın
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
gggggoz8ds8.png


Bilmediğim bir karanlık
hayatla ölüm arasında ya var oluşun yada yok oluşun ince çizgisindeyim.
Kalmakla gitmek sevmekle vazgeçmek arasında gidip gelen bir labirentin içinde hala yok olduğum yerdeyim.
Bu sonu ben mi çizmiştim ki ellerimle giden yar değil de ben miydim
ben mi bırakmıştım ki o devasa uçurumdan kendimi.
Ben, beni mi boğmuştum kendi ellerimle.
Neden diye sormuyorum artık kendime
anladım
hayat bana en ağır rolünü vermişti.
Seçme şansım yoktu, başka bir role bürünme şansım da ...
ya hayatın istediği gibi olacaktı yada hayatın istediği gibi
ve istediği gibide yapıyordu herşeyi...
Susmalıyım dedim zaman zaman
susmalıyım ki belki bir deva olur yarama
belki hayat bir güzellik yaparda can katar canıma.
Oysa bilmeliydim hayat karşıydı benim yaşadığım sevdaya...!!!!
Baharların hayalini kurdum hep sonbharımda
herşeye yeniden başlayan dünya doğa
belki bende yeniden başlardım eski güzel günlerimi yaşamaya.
Olmadı bahar hiç gelmedi hazanıma.
Vuslatım olamadı hiç kaybolamadım gözlerinin uçurumunda
heyecanını tadamadım yanında olmanın
kitlenmedi uzuvlarım.
Hep bekledim vuslatsızlığın içinde hep bir vuslat günü düşledim.
Öyle vefasızdın ki gelmedin kara çalan düşlerime
orda olsun bu yangına bir son vermedin.
Ne diyeyim ki sevgili beni sen tükettin...!!!
Sevdana düştüğümden beri ; ayaz buralar güneş doğmuyor ısıtmıyor tenimi
içimdeki yangın bile buz kesiyor hasretten
göz yaşlarım süzülürken yanaklarımdan donuyor.
Öyle üşüyorum işte.
Kimdi hak etmeyen bu sevdayı bana mı çok fazlaydın yoksa sevdam mı ağırdı sana matematiksel bir denklem kuramadım.
Hep bilinmeyenlerde saklı kaldı en aşikar yanlarımız.
Velhasıl yaşyamadık işte paylaşamadık bir ömrü
neresine sığmamıştık ki koca dünyanın
bedenime büyük gelmişti sevdan lakin kalbime sığmıyordun işte.
Şimdi soruyorum hep cevapsız kalan sorumu
hayat bana seni çok mu görmüştü
bir oyunun içine mi salmıştı sevdanı sunarak bana
hayat neden bu rolü bana vermişti ?
Herşeye rağmen vazgeçemedim işte
çıkmaz sokaklarında kaybolmayı seçmiştim hep
sonu hep sana varan yollar tüketmiştim
bile bile sana kaybolmuştum
sevdanın bilinmeyen şehrinde.
Hep bekleyenin olmuştum hiç gelmeyeceğin duraklarda
hiç geçmediğin sokağımda ; seni düşler olmuştum.

Ve hep sana yazıyorum sevgili hep sana sevdamı hep sana yazıyorum noktasını koyamağıdım veda mektuplarını.
Zarfsız pulsuz biriktiriyorum saklıyorum hepsini ve ben biliyorum sevgili değdiğinde satırlarım gözlerine çok geç olacak.
Ben sana erken geldim ama sen bana geç kalacaksın....
Mektuplarım değdiğinde ellerine yangınımı duyacak o zaman yanacaksın değdiğinde satırlarım gözlerine akmayan göz yaşlarım senin teninden inecek yüreğine.
Benim vuslata yanışım senin hasretine karışacak o vakit anlayacaksın bu yüreğin sancısını o vakit kanayacak yüreğinde hiç bilmediğin bir nokta ahların kar etmeyecek bir cana verdiğin bu azap seni belkide hiç olmadığın kadar yakınıma omuzlarını omuzlarıma değdirecek.
Sende yeni başlayan yangın ne yazık ki bende çoktan bitmiş nefesim tükenmiş olacak.
Keşkelerine karışacak pişmanlıkların neden diye haykırışların çiğerlerini parçalayacak.
Ben gitmiş olacağım sevmelerimi sevebilenlere bırakıp umudumu hak edenlere vererek hayatın en acı rolünü sana bırakacak terki diyar edeceğim hayatın tozlu caddelerinden.
Mahşere sakladığım vuslatımı vuslat düşlerimi senin ellerine bırakacağım.
Ne olursa olsun dilimden düşen son hece sen olacaksın ve ebede dek kulaklarını kalbini ciğerlerini yakan bu sesi istesende silemeyeceksin ve ben çoktan gitmiş olacağım.
Sen pişmanlıklarınla baş başa keşkelerde yanacaksın..