:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: bir hüzünlü giden ile kalan arasında
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sonbaharın ilk yağmuru yağdığı sırada gökyüzüne baktığında hissedilen bir hüzün çöktü yüreğime, gidişini kayıtsız seyrederken ve seyirci kalmaktan başka hiçbir şey elimden gelmezken.

İşte bunun için yapılmış olmalı otogar denen şey dedim kendi kendime, bir hüznü gidenle kalan arasında paylaştırmak için yapılmış olmalı. Hatta bu yüzden yara bandı ve kağıt mendil satan çocukların en çok olduğu yer burasıdır dedim kendime. Bir hüzün ortaklığının gözyaşını silip yaralarını sarmak için ordalar.

Otobüs giderken sızıyı bana emanet ediyordu, sen yolcuydun, taşıyamazdın sızıları, senin yerine ben alıyordum bu yüzden.emanete hıyanet etmeyi ilk kez bu kadar çok istiyordu saçlarının kokusu sinmiş yüreğim; ama seni tutmayı başaramadığı gibi bunu da başaramıyordu yine elinde olmadan.

Sonra düşündüm, insanlar ağlayan kişilere niye hep daha dikkatle bakar, gözyaşı taneciklerinin kimyasını mı araştırıyorlar yoksa ayıp bir şey yapılıyor diye mi düşünüyorlar.

Bir yangının külünü yeniden yakıp geçiyordun sen, otobüsten dalgın bakan gözlerinle ve küllerim, rengini değiştiriyordu gökyüzünün. Aşka meze bir sancının sesi vardı bakışlarında ve ben ilk kez kalbin kadar temiz bir sayfa açamıyordum sevdanın seyir defterine.

Son bir not düşüyordum ben de kendi seyir defterime giderayak; aşkın gizi, gitmek ve kalmak arasında gidip gelmektir…

Sad:
Adına aşk koyduk yalnızlık oldu seninle ve senlerle yaşanan her bulantılı aşk..Bir yaprak gibi oldu şiirler , ufak bir rüzgara direnemedim.Bir araya toplandığımızda gördüm aynı kaderi paylaştığımı süpürge darbeleriyle karışırken döndüğüm yere , toprağa..

Sessizliğimi sevdin sen aynı cümlelerin tekrarından nefret ettin..Oysa kaç hale sokulabilirdi ki yalın bir sevgi?Ki aynı da kalmalıydı aslında , bizim gibi sevemeyecek olan ki biz olmadığı içindir herhangi bir yük ve sevda taşıyan birinden kopyalanmamalıydı sözcüklerimiz.

Büyümesi yavaşlarken , durmamışken aşk , sen kesip attın ve tabii ki sende kaldı işe yarar tüm parçalar yaşadıklarımıza ait , bana da kuru bir sonbahar kaldı.. suçladın her zamanki savurganlığınla , anlamadın hiçbir zaman iki noktanın arasına daha kaç hayal sığdırılırdı ki?

İki noktam vardı , Yaşamım ve ölümüm ... İkisinin sebebi de sevgiyken sen suskunluğumu sevdin , kaçışlarımı ve ben sen yanımdayken de kaçardım bilirdim ki orda değildin..

Nefret ettin sözcüklerimden ki beni de öyle sevmiştin..Yada ben sende öyle bir karmaşaya neden olmuştum kurduğum devrik cümlelerle...Şimdi devrik cümleler devrilmesine neden oldu kalbindeki heykellerimin kusura bakma adına heykel dedim çünkü sen suskunluğumu sevdin..Karşılıksız sevmeme değil sevgisizliğe bağladın bu suskunluğu...İki nokta arasından geçemezdin o iki nokta olmak istedin hep bense çabalıyordum seni iki noktanın yaşamak kısmında tutmak için...

Severken hep bir yerlerimiz kanadı , Tutunamadık....Kanarken bağırmadım , neden demedim , sustum , suskunluğumu sevdin..Acı çektim , bağlandın , şimdi çözülemezken kesip attın...düğümün olduğu kısımları aldın bana bağlanamayacak kadar ufak bir parça kaldı...

Suskunluğumu sevdin , susuyorum şimdi sensiz parçalarım bir güç ünitesine bağlı , iki noktamın sebebi de sevgiyken işte buydu seni yaşamda tutma çabamın nedeni...Ama sen her çabayı her sevgi sözcüğünü tekrar bildin , Suskunluğumu sevdin.
kalbim intihar etti bu gece..yaralıydı..acı çekiyordu dayanamadı..engel olmak istedim,ama beni dinlemedi..zaten seni severkende dinlememişti..yaptığı asiliğin cezasını ikimizede ağır ödetti!!!

sensizlik..
kısacık bi kelime sanki
ama öyle uzun öyle büyük bi acıki..
sen bilemezsin...

en zoru seninleyken sensiz olmakmış...

ağlama kalbim değmez ona yalan bakışlara sığınmış seni,sevdiğine inandırmış..inanma ona aşk uğramaz ona asla!!

sonbaharda yaprakları dökülen ağaçlar gibiyim..
benimde umutlarım döküldü!
son bi yaprağım kaldı güçsüz dallarımda..
şimdi tek çabam onu büyük fırtınalara karşı korumak!

bu aşk buraya kadar!durdurun dünyayı!gerçekleşmesi imkansız hayaller durağında inecek var!!

sevgi nedir bilir misin ki?

sadece sevmek istedim..

bir kaç damla gözyaşı
kalbine saplanan büyük bir acı
her umutta yine hayal kırıklığı
ve her bakışta aklına gelen binlerce anı..

umutlarım vardı,boş ve imkansız
hayallerim vardı görmekten korktuğum
çığlıklarım vardı sessiz ve acı dolu
şimdi hiç birşeyim yok
nefessizim sensiz!
aslında yaşayan ölüyüm sevgisiz
ve her defasında gözyaşlarında boğulan biriyim çaresiz....

karşılıksız bir aşk,ucuz bir yalnızlık sessiz bir kaç çığlık,konuşulmayan bir dolu düşünce düşmanımdı sensiz her gece ve adı yok yaşanmışlıkların...

belki bir gün aşk sanada uğrar...

bir damlaymış dünyalar dediğim...

çektiğim sıkıntılar kadar güçlüyüm!!

seni sevdiğimi bir sen anlamadın..herkes duydu çığlığımı bir sen mi sağırdın..!!

kes çığlıklarını yüreğim...

senin umutların ve hayallerin hiç başlamadan bittimi??

ben sende kaybettim yüreğimi..

yana yana unutursun..

ufak bi sevgi kırıntısıydı aradığım ama..

benim tarafımdan sevilmek belkide önemsediğin en son şeydi..

sen beni hiç sevmedinki!!

oysa şimdi kalbindeki ateşi söndür öldür unut gitsin diyorsun..o kadar kolay olsa unuturdum biliyorsun...

bir hayatın anlamıydın aslında,anlamıyla birlikte o hayatıda götürdün yanında...!!

kendimi kaybettim,bulamıyorum!!

karşılıksız sevgiyle seni saran kanatlarım vardı..kırdın!!istesemde seni bir daha saramam ki..!!

seni bu kadar sevmenin cezasını kendime ödeteceğim,göreceksin..

eğer bir gün sende sevmeyi öğrenirsen karşılıksız,ben seni yine aynı yerde bekliyor olacağım!anlamsız..yalnız...

..kendimi yine kendimde yok ettim...

üstüme gelme hayat daha neyimi alacaksın...!!

yok artık kimseden ne ümit ne şikayetimihata olsa bile çoğu benim seçimlerim..duygularım darmadağın ben kendimin sürgünüyüm..

...ve ben en çok yitip giden sevdama ağladım...

ben aşk dedikçe sen dur dedin...

işte sana büyük yalanım:elimin gücümün yettiği kadar seni unuturum..!!!

geçer demek inan çok zor..çünkü aşk senin adın..

istediğim sadece biraz sevgiydi bunuda mı benden esirgedin...

bana düşen kabullenmek..zor olsada dönüp gitmek..

..vazgeçmek değil çaresizlik bu..

kendime seni tanımanın bedelini ödetiyorum.!!!

o son sözün içime öyle düştüki!!hala doğrulamadım...

aşk meğer sevipte kaybetmekmiş..

ağladım dün gece seni unutabilmek için..farkettim çare yok..tek dileğim sev beni..!!

bugün kendim gibi terk etti benii...
Bir kitapta okudum "Ayrılık neden üşütür insanı" diye soruyor... Sahi neden?

Geceler uzar, yollar uzar, gözyaşları uzar, gökyüzünün mavisi griye uzar... Hiçbirşey bitmek bilmez artık ayrılınca...

Dalgalar hırçınlaşır, yağmurlar hep üstümüze yağar, bütün renkler değişir...

Gözler hep dolu doludur artık, herşey dokunur insana, düştü düşecek yaşlar uzar... Nefesin kesilir, yüreğin sıkılır, aklın karışır... Gönlün karışır...

Bütün dünyaya kapatıp kapılarını öylece donup kalmak istersin, öylece dondurup kalmak herşeyi, soğuklar uzar...

Canınız acır, içinize bir bıçak saplamışlar sanki, yanar da yanar insan... Göğüste bitmek bilmez bir ağrı başlar... Ağızlarda akşamdan kalan acı bir tat, midenize bir taş oturup kalır... Acılar uzar...

Artık ne evlere sığabilirsiniz, ne yollara, ne de yüreğinize.. Uykular haram, sanki bütün şarkılar size söylenmiş gibi olur... Can acıtan şarkılar...

En güzel, en sevecen parçamızı alıp götürür bizden... Bir parça koparıp 'neremizden bilmem' alıp götürür...

Soğuk sopsoğuktur her yer, Ağustos'ta bile üşürsün...
Ayrılık neden üşütür insanı?
ALIŞMA BANA;
ne yapacagım belli olmaz, bugün varım, yarın birden yok olurum...
*DOKUNMA BANA;
kapanmamış yaralarla doluyum, canımı acıtma bi yara da sen açma...
*SEVME BENİ;
yogun duygularımda kaybolursun, tutuştururum...
İSTEME BENİ;
yasaklarla bogusursun, engellerle doluyum...
*ÇÖZMEYE ÇALIŞMA SAKIN;
seninle karışır iyice kördüğüm olurum...
*ANLAMA BENİ; ,
ben kendimi anlarım, ben böyle mutluyum...
*AŞKI YAŞATMAMI İSTEME ASLA;
ben aşka yıllardır inanmıyorum...
*GÜVENİYORSAN KENDİNE;
inandır beni aşkın varlıgına,sonucunda öyle bi aşk yaşatırım ki, vazgeçemezsin,
TUTKUN
olurum !!!
Yikabilirsen duvarlarimi, sakin birakma beni, tum tutkularim ve gucumun arkasinda, hala minik bir cocugum, buyutemezsen kaybolurum
<DIV id=word2click><SPAN style="COLOR: darkblue"><SPAN style="FONT-WEIGHT: bold"><FONT face="Comic Sans MS" color=darkorange>Bir günün akşamüstüydü beni bırakıp gittiğin gün batımında sağanak <BR>şekilde yağan yağmurun sesi beni rahatlatırken <BR>senin söylediklerinde kulaklarımda yankılanıyordu... Herkes yağmurun <BR>keyfini sürerken sen beni terk etmiştin <BR>ne çaresiz ne yalnız kalmıştım değil mi?? Oysa ne çok sevmişim seni, <BR>kendimi yalan sözlerle avuturken nasılda aşık olmuşum sana... Şimdi <BR>yoksun yanımda, unuttun belki beni bugün ayrılığımızın ilk günü ama sen <BR>ne kadar da çabuk sildin beni ben yine boynu <BR>bükük kaldım, artık yalan sözler avutmuyor beni, inandıramıyorum <BR>kendimi her günün akşamüstü, her güneşin battığı vakit tekrar <BR>yaşıyorum seni... Yalnızlığın bu kadar zor olduğunu hiç tahmin <BR>edememiştim... Terk edilmenin mi yoksa yalnız kalmanın mı acısı vardı <BR>içimde?? Şimdi kim dinleyecek beni? Kim tutacak ellerimden?? Hayata <BR>nasıl tekrar tutunacağım?? Şimdi düşünüyorum da ben seni <BR>bu kadar çok düşünürken sen beni hatırlıyor musun hiç?? Sen benim <BR>beynimi bu kadar meşgul ederken ben senin aklına <BR>Geliyor muyum? Eğer ki bir gün, bir an aklına gelirsem sana <BR>söylediklerimi hatırla... ''Ben senin yalnızlığını paylaşmak istiyorum, <BR>yaslanmak istediğinde bi omuz olabilmek, sıcak bir el uzatabilmek <BR>istiyorum...'' Sonra istersen sil beni aklından <BR>ama sıcak bir ele hasret kaldığında, her yağmurlu günde, kendini <BR>çaresiz hissettiğin her anda hatırla beni hatırla ve düşün <BR>ben kaybettiğim sen içinde bu kadar çok şey kazanmışken sende <BR>kaybettiğin şu koca aşka yan.! <BR><BR>Ama her şeye rağmen mutlu ol ve kimsenin seni üzmesine izin verme <BR>eğer ki gittiğin yolda bir gün tek kalırsan arkanı dön ve bak <BR>işte orada ben varım...</FONT></SPAN></SPAN></DIV>
Hiç bir kitap yazmaz böyle bir gidişi..Ve yazmaya yürek dayanamazdı asla..
Kim görmüştür bu kadar kansız bir cinayet..?Arkasında izler bıraksada bulunamayan katili..? Koskoca ay bile şahit edilirmi yalan aşka..?Yada hiç üstüne yeminler edilirmi daha büyütülmemiş bir küçük sevdaya..?
Hiç olmadığını bildiğimiz bir yerde yaşanırmı sevda..?Yada sözler söylenirmi öylesine bomboş bu soğukta..?
Hiç bir kitap yazmaz böyle bir gidişi..Bir yazar düşünemez böyle kirlenmişliği..
Giden gittiğiyle kalır uzakta.. Herşeye rağmen masum yaşamaya çalıştımsada,Kalbimden tutupta beni asmaya kalktın dar ağıcına.. Hiç bir insan bile bile inanamaz yalana..
Göz yummak gerekir,sabır gerekir..Hatta o gözleri yok edip,sabırı taşırmak gerekir..
Bunu yapmak elbette marifet değildir.. Daha bu sabah açtırmış olduğum çiçeklerden yana baktımda sana..Hala güzelliğin çıkmıyor ortaya.. Sadece kalbimden baktığımda sana,masum görüyorum hala..Hiç hiçliğe ağlamamıştım,bu sabahta bunu keşfetmişim aslında.. Bulamadığın,belkide hiç aramak istemediğin yangınlarım çıkıyor ortaya..Önce çiçekleri yanıyor,sonra bedenleri..
Bilirsin herşey sırayla bu hayatta..
Küçükten alıştırmaya başlarlar seni..Önce ayrılığa,sonra yüz üstü bırakılmaya.
Alışırsın sırayla..
Küçükken küçüktür dertlerin..Umurunda değildir dünya..
Büyüdükçe tadarsın acıyı,bu acı tat sana güzelliği anımsatmasada..
Hepsi sırayla..
Yaşıyorum acıyı ama sırası yok bende..Birdenmi büyüdüm ne..?Hep yanlışmı yaptım?
Yoksa baştanmı ayrılıklar yazıldı kaderime..? Böylesini bilmek acı versede içime..
Ayrılık kelimesini katmışlar ömrüme..Ve sen gidince anlıyorum bu kelime,basit değilmiş meğerse..
Hiç bir kitap yazmaz böyle bir gidişi...Ve hiç bir insan isteyerek inanmaz yalana..
Yoksa ben aşıkmıydım sana?
Hani gelip geçiciydi..Hani kalıp gidicekti..?Bu kadar misafirlik olmaz aşk çıkıp gitmelisin hayatımdan,yaşamaya çalışmalıyım bana kalanla..
Zaten ne bıraktınki bana..Kalp desen o yaşamıyor,göz desen o hiç görmüyor..
Dudaklarım bu suskunluk mühürünü tanıyor..
Hiç bir şair yazmaz böyle bir gidişi..Çünkü o hep buluttan bakar ağlamaya..
Hiç bir insan acımadan canı,akıtamaz bu kadar gözyaşını.. Yazık değilmiydi onlara..?
O yürekten kopan dağılmalara..O inci beyazlığındaki saf,duru gözyaşına..
Neden hepsi mahkumdu kurumaya..?Şimdi yürek yenilerini akıtmak zorunda..
Gidişini anlattımda yağmura,inanırmısın o bile inanmadı bu duruma..
Olmaması gerekirdi aslında... Ama ben tutamazdım seni daha fazla..sensizliği ben yaratmadımsa, tadacağın bensizlikte benim eserim olmayacaktır aslında..

Bak yine aynı şarkıyı dinliyoruz… Hayat öyle acımasızmış ki bir kez daha anlıyorum.
Sözleri içimi kemiriyor. Biliyorsun çok inatçıyım. Sözümün üstüne söz getirmiyorum…
Geçenlerde bir arkadaşına seni sordum, bana lütfen sorma dedi. Sanırım sen
tembihlemişsin. Beni sorarsa bir şey söyleme demişsin. Sadece merak etmiştim... Kötü
bir niyetim yoktu. Çıkmazdayız yolumuz yok.

Ben asla saygısızlık etmedim… Neyse aynı konulara girmeyeceğim. Artık seviye
istiyorsan, seviyemi koymasını da bilirim. Senden ricam sende beni kimselere sorma…
Senin sorduklarında aynısını söyleyecekler. Biliyorsun, biliyorsun sonumuz yok.

O şehirde kar yağmış üşümüşsündür… Yüreğin, kalbin de üşümüştür. Çünkü sen sevgiyi
sevgi diye yaşamıyorsun… Ben halen o yollara bakabiliyorum. O şehre geldiğimde
havasını içime çekebiliyorum. Oysa sen daha benim şehrime gelmedin. Bilmiyorsun
buradan nasıl bakılıyor senin tarafına, yine burayı bilmediğin için oradan nasıl
bakıldığını da bilmiyorsun. Ben şehrinizin adını duyduğumda içim burkuluyor… Kötü
oluyorum. Bizim şehrimiz tabiatın kurallarına aykırı davranıyor… Ne yağmur yağıyor,
ne hava soğuk, ne de sıcak. Bir acayip oldu. Anlam veremiyorum.

Ben yaşıyorum yaşadığımız günlerin güzelliğini tekrardan… Rüyalarım bu sefer
karmakarışık. Sabah ne gördüğümü unutuyorum. Ben gittiğin günün değil tanıştığımız
günün ay dönümlerini kutlayacağım. Her aya bir mum eklenecek. Sevgiler bir kişiye
ait değil tabi ki, bir nefes gibidir. Hasta da olsan, gülsen de, ağlasan da onu
almak zorundasın. O olmasa acı çekmeninde anlamı kalmıyor.

Şimdi son sözlerimi yazıyorum… Belki yolda karşılaştığımızda iki yabancı gibi geçip
gideceğiz. Senin ellerini ya da çocuğunun elini tutacak biri olacak yanında, ama ben
seni hep tanıyacağım. Yüzüne bakamasam da arkandan dönüp mutlaka bakacağım. Yine
içimden bir şeyler kopup oracıkta parçalanacak. Sana güzel bir gelecek, mutlu
huzurlu bir yaşam ve hayallerinin gerçekleşmesini diliyorum. Beni bir yabancı gibi
görsen de yüzünün gülümsemeni çok istiyorum. Sen bana bakma ben toparlanırım. Ardına bakmadan güle güle git!..
şimdi bir yabancısın. bunu kabul etmek çok da zor olmamalı. ben bir yabancı değil miydim sanki sana bunca zaman boyunca?
ağır gelen çok şey var aslında. ama bunları söylemeye hakkım yok.
aldanmış olsam da. saflığıma yanmak zorunda olsam da. ve kabullenmek istemediğim bir sürü durumun içinde olsam da, artık yakınmaya hakkım yok.
seni merak etmemeliyim mesela. sen artık kendi yaşamın içinde, kendi mutluluklarını yaşıyorsun. bunu sana çok görmemeliyim. dediği gibi dostun ben artık kendi derdime yanmalıyım ve toparlanmalıyım.
işimi buldum, evimi tutuyorum. tam da beynimin ikiye yarıldığı, uykunun çatlayan başıma bir türlü girmediği, uyuşamadığım, unutamadığım, ağlamanın her türlüsüyle tanıştığım ve her şeyin bittiği o gecenin ardında oldu bunlar. sen çıktın. bir yanım yıkıldı, ama bir yanım yeniden kuruldu.
sanki böyle olması gerekiyordu. benim daha fazla salak rolünü üstlenmemem gerekiyordu. yeni sayfanın böyle açılması gerekiyordu. hayırlı olsun, sana da bana da yeni yaşamlarımız..
ve bu da sana yazacağım son şey olsun.
..

Sen baharın yağmurla getirdiği özlemdin içimdeki, sen çiğ tanesi kadar saf ve ne olduğunu asla anlayamadığım yanımdın benim ve denize düşüp de ıslanmaktan korkutan bir savaştın yüreğimde...

Özlemini her gece koynumda hissettiğim ve hiçbir zaman seni sevmekten vazgeçmediğim için özeldin. Sonra gözlerle yüzüme baktığında ya da her kavga edişimizde fırtınalar kopardı yüreğimde, sen hiç bilmezdin. Benim susuşum senin kaçışını desteklerdi belki de. Belki de gerçekten söyleyemediğim sözlerle doldu kalbim ve sen her seferinde gün batışını anımsattın bana, onun kadar güzel onun kadar huzur verici. Aslında hem onun kadar uzaktın bana hem de yakınımda hissettim seni, uzanıp tutacak kadar yakınımda.

Uzaktan sevmeyi hiç sevmiyordum ama uzaktan sevmek zorundayım. Kimse bilmemeliydi seni sevdiğimi , sonra kopup giderdin benden, arkadaş bile kalmazdın bilirdim. Bir sevdiğin vardı konuşurlarken duymuştum. Sonrada sen anlattın bana sevgilini. Hiç görmediğim birinden nefret ettim onu sevdiğin için. Ve sonra dayanamaz oldu gönlüm bu ağırlığa. Seni görmekten acımaya kanamaya başladı. Tükeniş başladı benim için ömrümün baharında.

Çok tatlıydın o gülen koskoca gözlerinle rüyalarımda gördüm seni. Kumsalda dolaştığımızı, ay ışığında dans ettiğimizi gördüm ve her gerçeğe dönüşümde hayaller biraz daha uzaklaşmaya başladı benden. Artık biliyordum seni benden ayıracak hiçbir şey kalmamıştı. Yüreğimden seni söküp atacak hiçbir güç bulamadım.

Bir sonbahardı hatırlıyorum. Sararmış yapraklar caddelerde telaşlı insanlarla doluydu ve ben ilk kez hatırlıyordum yaşamanın ne demek olduğunu. Kuşların öttüğünü fark ettim ve denizin mavi olduğunu ve dünyanın senin etrafın altında dönmediğini. Hala seni seviyorum, hala seni görüşümde yüreğim kanatlanıp uçacakmış gibi hissediyorum. Ama artık biliyorum aşk tek kişilikte yaşanabilir ve zaten sen bunu anladığım günden beri daha yakınsın bana. Belki de beklediğim buydu güvenmemdi kendime. Şimdi her şeyi fark ederek yaşıyorum ve her şeyin tadına varıyorum ama hala bir yerim eksik biliyorsun. Ama bende biliyorum ki hiçbir şey eksik kalamaz. Elmanın bile iki ayrısı vardır ve benim eksik tarafım sensin.