:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Sen İstanbul Kokardın......._!!
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2
35020080417213654t_600.jpg

Sen Istanbul Kokardın



Martıların gözlerinden dinledim
Istanbul'un bogazı yanmis dün gece
Yıldızlar sahitlik etmis, güya suçlu benmisim
Oysa can, yemin olsun yanagımdan süzülen denize
Ben bu sehre yüregimi içirmedim



Göklerden hicran yagdı, Istanbul'lu bir geceydi
Yere düsen her damlanın yüreginde sen vardın
Ismin dudaklarımda idamlık bilmeceydi
Yalansa kahrolayım, sen Istanbul kokardın
Tek bir cümle söyleyemiyorum
sanki mühürlü dudaklarım
sözcükler düşmüyor dilimden...
fikrimce haberin yok
hiçbir şeyden
söyleyemesem de...
susuyorum...
aslında benvirgs.gif
seni seviyorum...
sabahları
mahmur gözlerimin arasında
derin bir çaresizlikle uyanıyorum...
senli düşünceler kaplıyor beynimi
sensizlikten korkuyorum...
avuçlarımdan biraz su çarpıyorum yüzüme
şafak sökeli bir hayli olmuş diyorum...
kimileri hayat kavgasında
benvirgs.gif
ne kavgamla yüzleşebiliyorum
ne de yarınlarımı görebiliyorum...
susuyorum...
aslında benvirgs.gif
seni seviyorum...
günaydın diyor arkadaşlar
susmak zorunda olduğum bir güne daha
günaydın diyorum bende...
bir fincan kahvede buluyorum dermanı
kül tablası ise hiç boşalmıyor
bırakmalıyım şu alışkanlığı
ama olmuyor
sana söyleyemediğim onca şeyi
rengi olmayan dumanlara
anlatabiliyorum yalnızca...
susuyorum...
aslında benvirgs.gif
seni seviyorum...
acıyorvirgs.gif canım yanıyor
hep ağlıyorum da
bir tek gözyaşım akmıyor
ve ben ağlamanın
o birkaç damladan ibaret olmadığını
zaman geçtikçe daha iyi anlıyorum...
zamanvirgs.gif
zaman geçiyor
yine de
san ki korkaklıkvirgs.gif
san ki mecburiyet
ya da kabullenmişçesine sensizliğivirgs.gif
susuyorum...
aslında susuyorum da...
ama benvirgs.gif
benvirgs.gif
seni seviyorum..!!!



Teşekürler arkadaşım..

iSTANBUL SEN KOKUYOR...
eşliğin için teşekkürler...
okumana sevindim...
y1p9YZ6Xu5f5WZ7OuqKYJcmR7kx2PJUUN63V7T99...Prl062PGcY


Seninle aramıza bir hicran girdi bundan sonra…

Şaire zûl gelen hayaline,

bir güzelin çehresi karıştı neyleyim ? Neyleyim…
Sana sakladıklarımı bir eşkıya talan eyledi…!
Gönül adımlarım,
bir meçhule doğru usul usul ilerlerken;
senden alınmamış muradımı, sana bırakıyorum…
Biliyor musun İstanbul;
her sigaramı gönül ateşimle yakıyorum…?



Aklımın yetişemediği düşlerimin peşinden gitmekle
hata yaptığımı, sende söyleme İstanbul !
Sende yüzüme vurma,
bir yalnızlık beşgeninde kayboluşumu…
Kim, nasıl ve ne zaman sağaltır bu yarayı ?
O mu ? Şaka ediyorsun İstanbul…
O kim ben kimim ? Rakım meselesi,
çözüm dediğin…
İstanbul ne olur sus !
Gelmez,
gelmeyecek !
Hep beklediğin… Beklediğin…



İstanbul…
Ah İstanbul !
Çocuk düşlerimin avutanı,
her düştüğümde bomboş ellerimin yegane tutanı…
Bu defa biçareyiz ikimiz de… O,
benim tarafımdan aşkla sevilen olarak çiğneyedursun
kaldırımlarını;
sen bana ettiklerine rağmen hala bas o zalimi bağrına…
Hicranın
tarifinden ilham alsın gayrı satırlarım…
İstanbul…!
Milyon yıl geçse unutamam…!
Kendimi unutur lâkin O’nu hatırlarım…


Sevdim İstanbul…
Sevdim…
İçimdeki sevdanın kuvvetiyle,
aleme kafa tutan bir devdim…
Gülün şebneminde durulan gökyüzü,
mehtabın tutuşturduğu sularda alevdim…
Sevdim…
Sevdim İstanbul…!
Ne bir zerre aşk düştü hisseme,
ne de lütuf bâbından bir kabul…



İstanbul !
Düşme aklımın kenarına…
Bırak örselenmiş dimağımın her kıvrımında,
O’nun hayali salınsın bundan böyle…
Tahtını terk et İstanbul !
Zâlimim geçip otursun başköşeye…
Arzularım verem olsa da,
uzansınlar hicrân adlı taş döşeğe…
Musalla mı sanırsın hicranı İstanbul ?
Yoksa bu sevdâyı,
sende mi kıskanırsın destanlar şehri ?
Sende mi yüz çevirirsin,
idrâkiyle sarhoş olduğun asrın, garip Mecnûnunu ?



İstanbul…
Şehriyarım !
Sevmenin kifayetsizleştiği
bir devri yaşamaktayız seninle…
Bikarar bir güzelin zülfünde salınır hayaletim…
Dalgaların çağırdığı bir ecel değil benim ki…
Sevda burçlarından,
kahır dehlizlerine bırakıldığıma şahit olduğun o günden beri,
ben o senin sevdiğin ben değilim…
Şiirlerim firar halinde azabın tunç kapılarını aşındırmakta
be yar !


İstanbul…
Hatırlıyorsun değil mi?
Hani o Fatih Camii’nin arka bahçesinde
zavallı bir Oya Ağacı vardı…
Hani o iklimini bulamamış,
çiçeklerini baharın kollarına ulamamış garipçik…
İşte ondan bir farkım kalmadı benim…
Sevmekten yorulmuş yada usanmış değilim…
Lakin reddedilmek perişan etti kalan ömrümün her lahzasını…




İstanbul…
Ayrılık makamında inleyen tamburların,
mızrap vurgunu tellerinden sıyrılıp da;
sana esemem artık!
Gözleriyle gönlümü avuntusuz kederlerin avucuna bırakan O…
Beni bir küçük çocuk hüviyetiyle tasavvur ededursun;
o kadar büyük ki sevdam…
Bu sevda keza beni de büyütür Mecnunların nazarında…
İş bu sebepten ötürü küsemem İstanbul !



Zeyrek’te,
boylu boyunca Süleymaniye salınır her kuşluk vakti…
İşte zamanın asude bir iklime kanat çırptığı o demlerde,
ben, benden öte bir aleme gider de dönemem İstanbul…
İçimdeki sevda kandilinin fitili ebediyete değerken;
beyhude yanışıma söz söyleyip incitme beni,
saadet ülkesinin sultanı…
Ruhumu tutuşturan alevlerin,
Erciyes’i için için kaynatan
lavın hamurundan yoğrulmuş olduğunu unutma…
Elimi O nazlı peri tutmadı ya…
Ne olur İstanbul…
Sen de tutma !



Biliyorum İstanbul…
Dile gelmek istersin de gelemezsin…
Biliyorum…
Saatlerin gece yarısını vurduğu demlerde,
O’nun kalbinde çınlamak arzusuyla
vurursun başını taşlara…
O taşlar ki Koca Sinan’ın gönül hendesesiyle
abideleşmektedirler her an…
Ve hayali karışırken gözümdeki yaşlara…


İstanbul…
Ne olur sus…
Ve dinle ıstırabımı…


Çok Güzeldi Mehmet Yüreğine sağlık
Bende bu şekilde eşlik etmek istedim..

SmileSmileSmile

İstanbul`da Sen


Sokaklar yürür bu kez
Caddeler karışır
Üsküdar bırakır güzelliğini
Kız kulesinde iki damla yaş birikir
Sahiller dalgalara yer verir
Kesilir rüzgârın nefesi
Ve hayat bulur öldürülen tüm efsaneler
İstanbul hayat bulur
Ben sevdim ya
İstanbul hayat olur...




Bülbül sevdasından düşer yere
Arşın sıcaklığı üşütür gülün yüreğini
Sevene zahmet damlatır ya bu belde
Sar beni İstanbul
Sar ki bir sen kaldın elde
Hüküm giymişken senin suçundan
Sayamadım sensiz günlerimi
Adına zaman denmiş sarılan yaraların
Söyle İstanbul
Hangi zamana bıraktın parçalanmış yüreğimi?...




Bir yağmur tanesi çizer gözlerimi
Sıyrılırım hasretin kucağından
Odamda asılı hayâllerim
O gül işte o gül kapımı çalar
Haberi yok solacağından
Bilemez ki bu yürek eksik,bu yürek yarım
Güneş hiç doğmadı ki korksun batacağından
Güneşimdi işte İstanbul,güneşimdin sen
İstabul`dur gözlerinde doğan
Özlemdir içimi yakıp kavuran
Gözlerin İstanbul
Belkide seni sevmem bundan...




Bir kelepçe İstabul`a
Bir kelepçe sana
Ayrılmayın birbirinizden
Arkanızda bir bakış kalsın sadece
O bakış ki arkanıza döndüğünüzde sendeleten
O bakış ki yolunuzu bir eyleyen
İstanbul ve sen...
İstanbul`da sen...




Gözlerinde esen rüzgârda dağıldı parçalarım
Çözdün düş bağımı
Savruluşum sanadır
Doğuşumdur gün batımı
Bir bak ki İstanbul`da gün doğar
Bakışlarımda sen
İstanbulda gün batar
İçinde ben
Ve en tepede bir çocuk ağlar
Yüreğinde yine ben...


aLıntıdır..
[url=http://www.duygusuz.com/cikis.php?url=http://www.harikayaa.com/?attachment_id=7679][/url]


İstanbul Senin Olsun / Martılar Benim!

Gemilerin gelişine takılmış gözlerim../ koca bir liman, eski tahta bavullar, çıngırak sesleriyle öpüşen martılar ve hafif bir rüzgar dolaşıyor ensemde.

Çok erken geldim, daha açılmadan jeton gişeleri../ bir taksicinin gece tarifesi gazabına uğradım..yeni geldim, ilk çayım, ilk simidim ve gazeteler daha inmedi büfe önlerine..henüz insanlarla değil, balıklarla sarmaş dolaşım..koyu bir İstanbul sabahında seni beklemektir bütün telaşım!

Saat 4:15, Eminönü..!..güvecinler uykuda. Mısır çarşısı sessiz, büyük cami bir gelin gibi süslü. Az sonra imsak vakti çökecek bu şehre. Yüzlerce insanla bir safta olacağım. Bütün dualarım vuslata sevgili..bütün güvercinler seni beklemede. Hangi denizin koynundasın ve hangi dalganın boynuna asılı kalmış bakışların, üşüme al nefesimi üzerine. Çoban yıldızı yol açsın gözlerine../ derin bak şehrime, anlamlı, hüzünlü, biraz mağrur yaklaş kıyılarıma..ve koca bir çizik at bozkır anılarına!

Otobüs durakları canlanmaya başladı. Tranvay ilk seferine yalnız çıkıyor. Kim bilir kaç sabah düşü ve kaç uykusuz göz konuk olacak birazdan, bu ağır tonda çalan beste gibi ilerleyen vagonlara. Kaç aç mideye inecek taze sabah simitleri. Güneşin kendini bu şehre göstermesi bir başka..düğün havası yaşıyor şehrim her tan vaktinde. Kısmete uzanan yollar adımlanıyor, kuşlar, martılar, güvercinler, mavi yolda kanat çırpıyor: Çorbacılar, simitçiler, paslı istasyon kapılarından dört bir yana dağılıyor. Bir bir yanıyor şehrimin ışıkları, bir bir kapı önlerinde sandalyeler. Bir güç kan pompalıyor bütün caddelere, aydınlanıyor mercan yokuşu, Tahtakale.
Sessizliğe ses veriyor galata kulesi, köprüde birikiyor haliç balıkçıları, atılıyor bir bir oltalar.
Bense gözlerimde yaşaran bir bekleyişin garip umutsuzluğu ile sigaramı yakmışım eski iskelede.Yanlış yerdeyim, sen bu limana hiç gelemezsin ki, kara da yürümez vapurlar ve denizsiz yaşayamaz martılar!

Avucumda kırdığım bir bardak gibi içim sızlıyor..!..yanlış zamanları bekleyen, boşunalıkla kırık bir dal parçası gibi yana düşüyor kollarım. Limandan kalkan her vapur alay ediyor benimle.Gelen hiçbir vapurda tanımıyor bakışlarımı. Kız kulesi karşıya çağırıyor beni, gel gel diyor, vuslat doğudan gelecek. Yanlış yerdesin, trenler yüzemez ki ve karada yürümez gemiler!!

Saat 8:15, Eminönü../ bir jeton gönderdim kavuşmaya sevgili..

Bu merdivenler var ya, bu merdivenler ! kaç umuda, kaç yıkılışa, kaç kavuşmaya şahit. Düşün sevgili, kaç kara tren doldurur bu şehri ve yurdumun dört yanından gelen binlerce umut, bulur mu şehrimde aradığını.. Bin ser vurulur bu koca gar da, bin göz yaşarır, yüz bin aç mide doyar bu kaldırımlarda.

Benim açlığım sanadır ! bütün papatyaların renginde. Uzak illerden kokunu taşıyan bu rüzgar, serer kavuşma özlemini uzayıp giden tren yollarına..ve bir makinistin acı freni son verir ayrılığa. Bir tren boyu mesafe kalsın sarılmamıza. Kalk ve devir yalnızlığına kurduğun bütün masaları, dağıt iklimlerin saçlarına tüneyen şaşkınlığını. Vur kendini yollara sevgili..kara bir trenle aç kapalı bütün kapıları.

En mavi denizler kollarımda, en beyaz düşler kanatlarında..şehrim ayaklarının altında..
Teşekürler.hepinize..çok güzeldi
Bu iki yazıylada ben eşlik etmek istedim...

Sevgiyle KaLıNız..
Teşekkürler Mehmet kardeşim...
Güzel bir yazı İstanbula ne şiirler ne aşıklar yazdı....
Hala anlatmakla bitmiyorum İstanbulum...Smile
ben hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.... o güzel eşlikleriniz beni yalnız bırakmamanız onurlandırdı...hepinizin yüreğine sağlık....
hepsi birbirinden güzel şiirlerin ellerinize sağlık
Sayfalar: 1 2