:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: 'Yorgun Kitaplar Mahallesinde ..
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
ouci8k.jpg

Zamanını denk getirebilirsen, bir kuru papatya da değiştirir seni. Sarı lekeli bir dize bile başkası yapar insanı. Her şey gözlerinin o günkü büyüklüğüne bağlı!
Kaç evdir peşimdeler. Kolilerden ağır ağır raflara, raflardan aceleyle yeniden kolilere. Şeker renkli Sol Yayınları karışır büyük romanlara, romanlar sözlüklere, sözlükler akıl edemeyecekleri başka kitaplara... Hep birlikte biz böyle işte, durmadan ağırlaşan bir kalabalık halinde, yerleştik evlere, terk ettik şehirleri, düştük yollara. Sayfalarındaki limonlu çay lekeleri, çocukluktan bu yana gelinen yolun haritası gibi. Sonradan okuyunca pek iyi anlaşılmasa da bir kalp tarihinin notları düşülmüştür sayfa kenarlarına; yer azlığından harfin kıymetini bilen küçük yazılarla. Bu yüzden zor oluyor, içlerine bakmadan yerleştirmesi raflara. Kimileri şimdi burada yoklar, başka şehirlerin başka insanlarında, benim çay lekelerimle etiketli, kim bilir nasıl bir hayat yaşamaktalar. Selam ederim kendilerine, en samimi özürlerimin kabulü dileğiyle. İçime en az birer cümlelerini yerleştirmişlerdir herhalde, en derinden saygılar kendilerine!

Papatya izi haritası
Kitapların içinden papatyalar dökülüyor, notlar ve zamanın lekeleri. Ortalık fena karışmış bir bakıma. Kalkıp gazetelere bakayım diyorsun mesela, bu kitap yerleştirme işi bitecek gibi değil zira. Tam gidecekken Turgut Uyar yerleşmemiş rafa, düşüyor yere. Şiir bir türlü "yerleşemez", sığışamaz ya... Sana bir şey dermiş gibi, gazete haberlerine bir şey dermiş gibi, en sevdiğin şiirlerden biri açılıyor pat diye:
"Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum / Hiçbirinizle döğüşemem / Siz ne derseniz deyiniz / Benim bir gizli bildiğim var / Sizin alınız al inandım / Sizin morunuz mor inandım/ Ben tam kendime göre / Ama sizin adınız ne? / Benim dengemi bozmayınız"
Gazetelerden hemencik vazgeçersin böylece. Gidip biraz etraf toplayım dersin, bu kitap yerleştirme işi bitecek gibi değil. Yeni eşyalara bakayım biraz, nasıllar. Yeniler, yabancı; dokunmaya korkar insan. Ama işte lanet şiirler açılıyor yine. Şiir biraz "lanetlidir" ya... Edip Cansever çıkıyor huzurlarımıza:
"Sen yoksun / Çevrende kimseler yok / Zengin de olsan / Yoksulluğun gitmez."
Vazgeçiyorsun "zengin" eşyalardan.
Zamanını denk getirebilirsen, bir kuru papatya da değiştirir seni. Sarı lekeli bir dize bile başkası yapar insanı. Her şey gözlerinin o günkü büyüklüğüne bağlı!


Serçe ayaklarının bilgisi
Gözlerin çok büyürse her şey batar içine. Dışarılara çıkıp, öteden beriden konuşamayacak kadar kırılgan cümleler birikir ağzında. Bu sırada aniden bir şey bastırır içine, yağmur daha ıslak bir şey. Rilke çıkıp gelir raflardan:
"Kollarından boşluğu / fırlat soluk aldığımız uzaya; belki kuşlar / daha derin bir uçuşla duyar genişleyen havayı."
Bu kitap yerleştirme işi bitmez. Kuru papatyalar evin içinde. İçinde dalıp giden bir şeyler, balıklardan daha derine.
Manolyalara dokununca solar demişti annem. Peki bir serçenin konuşu da küstürebilir mi çiçeği? Yoksa serçenin ayakları "daha derin bir uçuşla" bilir mi ilişmemesi gerektiğini bu dolgun beyazlığa? Kitaplar dağılmış ortalığa...




Ece Temelkuran
Zamanını denk getirebilirsen, bir kuru papatya da değiştirir seni. Sarı lekeli bir dize bile başkası yapar insanı. Her şey gözlerinin o günkü büyüklüğüne bağlı!


Nekadar doğru sözler .... Güzel gönlünden sevgi eksilmesin ....
Çok güzeldi Sevda Yürekli'm...
Güzel gönüllerden sevgi eksik olmasın inş.

Sağol Diddy'm ..
"Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum / Hiçbirinizle döğüşemem / Siz ne derseniz deyiniz / Benim bir gizli bildiğim var /


Çok Güzeldi Nur'uM....Güzel yüreğine sağlık ...Smile
Sağol Esra'M ..