:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: ¿¿¿_Aramak_¿¿¿
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Ömür boyunca aramak.. Yalnız seni aramak. Paslı teneke kutularda, küf kokan dolaplarda, çerçevelerde, tenhalarda, sonra vapurlarda, trenlerde hep seni aramak. Belki bu şehirde değilsin. Ne çıkar? Seni arıyorum ya. Belki de aynı sokakta evlerimiz, sabahları beni görüyorsun işime giderken. Sonra akşamı bekliyorsun, alacakaranlığı… Beni bekliyorsun ya da bir başkasını, bir başkasını.



Hiç gel demeyeceğim sana. Aramak neredeyse ben oradayım. Ayaklarım ne güne duruyor? Yok yok birden karşıma çıkma. Kaç, saklan. Seni aramak istiyorum.


Git bu şehirden haydi git. Dağlara çık, o uzak dağlara. Rüzgârların krallığında hüküm sür. Baktın ki oraya da geldim yine kaç. Başını al, açıl denizlere. Gemilerin en güzeli, en büyüğü dilediğin limana götürmeli seni, dilediğin yerde demir atmalı. Ben küçük bir balıkçı kayığı ile peşinden gelsem yeter. Seni arıyorum ya!


Bir yıl, beş yıl, on yıl değil; beşikten mezara kadar aramalı insan, ama ne aradığını bilmeli. Yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından. Okyanus dalgaları üstünden bir küçük tekne gibi alçalıp yükselmeli. Yalınayak koşmalı yollarda, ayaklarını sivri taşlar kesip kanatmalı. Çöllerden geçmeli yolu, yanmalı, kavrulmalı. Sonra gözün alabildiğine ak, soğuk ülkelere düşmeli. Buzlar kırılmalı ayaklarının altında, üstüne kar yağmalı.


Bir gün bulacaksam bile parça parça bulmalıyım seni. Ayaklarını Afrika’dan getirip bir kâğıt üzerine yapıştırmalıyım, saçların Sibirya’da olmalı, dudakların Çin’de. Gözlerin Hindistan’da bir mabudun gözleri olmalı, ellerin İtalya’da bir heykelin elleri. Bulsam da seni parça parça bulmalıyım.


Yine de bir yerin eksik kalmalı.


Yeniden yollara düşmeliyim, onu aramalıyım.

Ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim
Ne kadar uzaga gitsemde senide görürürüm yüregimde senide götürür..
Son nefesimde bile sen ölürüm...
Nereye gidersem gideyim sen olucaksın içimde....


Teşekürlerr güzel insan...çok güzeldi o güzel yüreginden mutluluk eksilmesin..
ÇiLeK Adlı Kullanıcıdan Alıntı:Ne kadar uzaga gitsemde senide görürürüm yüregimde senide götürür..
Son nefesimde bile sen ölürüm...
Nereye gidersem gideyim sen olucaksın içimde....


Teşekürlerr güzel insan...çok güzeldi o güzel yüreginden mutluluk eksilmesin..

çok teşekkür ederim hilal
o senin kendi iç güzelliğin...
Maviyi düşlemek; ve işlemek kağıtlara..
Suskunluğu biran olsun atmak, yalnızlığı sıyırmak üstünden..
Bazen ağlamak, bir kaç damla gözyaşı, dert atmak dert üstünden..

Gece mavilerinde kaybetmek gözleri..
''Gerçekten körsün'' sözlerini an'mak durmadan..
Ve bazen yorulmak; hemde hiç yılmadan..

Yağmurlar yağsın ben ağladıkça, şimşekler çaksın..
Zifiri siyaha boyansın üstüm; yüreğim bir kıvılcımla yansın..
Çığlıkları duymaz kulaklarım, hiç cız etmez inan canın..

Beyaz güvercinlere söylemek derdini, anlaşılmadan..
Belki kanatlarda havalanır dileklerin, umut şehrine..
Bazen ağlasın gözlerin, sen dök hüsranını; akar gider kan nehrine..

Konuşamamanın verdiği ıstırap, gözlerini yummak ve susmak!
Okyanus mavisinde 'sen! sen! sen!' diye diye boğulmak..
Matem bürüsün duygularımı, hicrana davettir bu hal, bu eda!..

Ilgıt ılgıt esen meltemlerin yüzüme çarptığı o gercekler..
Varken yok olan düşlerin sancısında kanar maviler..
Kah gül'dür kah sema, kah al'lanmış kah Mavi..
Bazen ''KÜL'' olmayı göze almaktır Mavi!.

Ahenklerin, renklerin binlercesi onda hapis..
Maviye sormalı artık; umudun, saflığın simgesi nedir?..
Söylemeli, fısıldamalı duymayan kulaklarına: ''gizem sendedir''..

Aşkı nidan eden, güneşin sahiplendiği çiçeklerde sevgin..
Muazzam gökkuşaklarına bir nimettir, o masum rengin..
Kah gül'dür kah sema, kah al'lanmış kah Mavi..
Bazen ''GÜL'' olmayı göze almaktır Mavi!.

Solgunluğumsun........
hilal inan şu an ne diyeceğimi bilmiyorum....
maviye olan düşkünlüğümü biliyorsun....
o kadar çok mutlu oldum ki anlatamam
ömrün hep huzurla dolsun mavilerin hiç solmasın...
gördüğün en güzel gül MAVİ GÜL olsun...
Ömür boyunca aramak.. Yalnız seni aramak. Paslı teneke kutularda, küf kokan dolaplarda, çerçevelerde, tenhalarda, sonra vapurlarda, trenlerde hep seni aramak. Belki bu şehirde değilsin. Ne çıkar? Seni arıyorum ya. Belki de aynı sokakta evlerimiz, sabahları beni görüyorsun işime giderken. Sonra akşamı bekliyorsun, alacakaranlığı… Beni bekliyorsun ya da bir başkasını, bir başkasını.



Hiç gel demeyeceğim sana. Aramak neredeyse ben oradayım. Ayaklarım ne güne duruyor? Yok yok birden karşıma çıkma. Kaç, saklan. Seni aramak istiyorum.


Git bu şehirden haydi git. Dağlara çık, o uzak dağlara. Rüzgârların krallığında hüküm sür. Baktın ki oraya da geldim yine kaç. Başını al, açıl denizlere. Gemilerin en güzeli, en büyüğü dilediğin limana götürmeli seni, dilediğin yerde demir atmalı. Ben küçük bir balıkçı kayığı ile peşinden gelsem yeter. Seni arıyorum ya!


Bir yıl, beş yıl, on yıl değil; beşikten mezara kadar aramalı insan, ama ne aradığını bilmeli. Yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından. Okyanus dalgaları üstünden bir küçük tekne gibi alçalıp yükselmeli. Yalınayak koşmalı yollarda, ayaklarını sivri taşlar kesip kanatmalı. Çöllerden geçmeli yolu, yanmalı, kavrulmalı. Sonra gözün alabildiğine ak, soğuk ülkelere düşmeli. Buzlar kırılmalı ayaklarının altında, üstüne kar yağmalı.


Bir gün bulacaksam bile parça parça bulmalıyım seni. Ayaklarını Afrika’dan getirip bir kâğıt üzerine yapıştırmalıyım, saçların Sibirya’da olmalı, dudakların Çin’de. Gözlerin Hindistan’da bir mabudun gözleri olmalı, ellerin İtalya’da bir heykelin elleri. Bulsam da seni parça parça bulmalıyım.


Yine de bir yerin eksik kalmalı.


Yeniden yollara düşmeliyim, onu aramalıyım.


Ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim

ÜMİT YAŞAR OÄžUZCAN
Konular birleştirilmiştir