:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: sen hala 40 yasindasin Yarasullalah !!!
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
[yt]dfk-YZ3T9Fo[/yt]


Ya Rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.
İşte
Bir yaşındasın,
Beni Sa’d yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa’d yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık…
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında…
Hz.Halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik…Seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli…
Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor…
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni…
Altı yaşındasın
Medine-i Münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, Ebva’da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke’ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu Talip bir başka seviyor
Ya Rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva’ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik
Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen Muhammed-ül Emin’ sin
Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var
Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin…
Hadi gel ey Yâr!
Nurdağına davet var
İşte
Kırk yaşındasın
Hira Nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ‘ Ah! ‘ sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen Nebiyullahsın
Sen Habibullahsın
Sen Rasulullahsın
Niye incittilerki seni sultanım
Niye işkence yaptılarki sana
Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi
Kabe’deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
‘ Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ‘ diyişin
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı Âla
‘ Bu koşan kimdir ‘ diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed’ in kızı Fatımatüz-Zehra
Velilerin anası…
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
‘ Ağlama kızım ‘ diyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni alemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
‘Seni bizim elimizden kim kurtaracak’ diyorlardı
Sen,
Sen ‘ Allah! ‘ diyordun
Allah Azze ve Celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen ‘ Allah! ‘ diyordun
Arş-ı Âla titriyordu
Bedir’ de ‘ Allah! ‘ diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi:
‘ Anam babam sana feda olsun ‘ diyordu
Ya Rasulallah
Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccar Oğulları’nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
‘ Beni seviyor musunuz ‘ diye sormuştun onlara
‘ Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ‘ demişlerdi
Sen de:
‘ Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum’ demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccar Oğulları’nın kızları diğil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun
Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âla duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak:
‘ Görüyor musunuz ne kadar güzel ‘ demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti:
‘ Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah, onu bana ver ‘
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen ‘ hayır ‘ demediğini bile bile
‘ Peki ‘ dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktiler
Ama giyinmek nasip olmadı
Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre’ nin diliyle:
‘ Benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler ‘
Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini
‘ Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim’
Sultanım!
Ey Medine minberinde ‘ ümmeti, ümmeti ‘ diye hüznü giyen sevgili
Ey Mekke mihrabında alemler hesabına ‘ Allah! ‘ diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey’ at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik
Ya Rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın…
Dursun Ali ERZİNCANLI


Beni Birakma Efendim...

Ey Efendim

Perisan hâlimize bir bak! Mâsivâ, karanlik gecede bir kâbus gibi cok üzerimize.
Hastalandi rûhumuz. Hastalandi gururumuz!
Hastalandi sevgimiz, acimiz ve huzurumuz!
Senden uzakta, binbir türlü karanligin ortasinda hudûdumuz
Karanlik emellerin pencesinde, pervâne olduk nefsimize; Isigini kaybettik.
Ey Tabipler Tabibi!
Gözlerimde yaslar kurudu, yüzüm zoraki gülümsemelerle donup kaldi! Kalbim katilasti
Sam yeli eser durur gönül bahcemde. Bahcem dagildi, gülüm soldu
Efendim, Sen'den uzaklastim!
Yokluk dehlizinde varlik pesindeyim, varlik denizinde yokluk içinde nâcârim.
Bülbül gülünden, yaprak dalindan, gül bahcesinden, bahce bahcivanindan uzakta
Ben de Senden efendim. Senden uzaktayim Bir tuzaktan kacarken, baska bir tuzaktayim
Gücüm, dermanim kalmadi. Ey Sefkat Yagmuru, yardim et!
Birakma beni! Birakmama izin verme Seni!
Yüregim kor gibi, yüregim cölde savrulan kupkuru toz gibi.
Yüregim agriyor artik, sizliyor, yüregim agliyor, yüregim hasretine hasret duyuyor simdi
Sadece O'nun olan mekan sadece O'nsuz simdi
Sevgiler yitirmis adresini
Ey Sefkat Yagmuru, Ey Mü'minlerin umudu! Sefkat kanatlarini örtüver üzerime.
Ölüler sorguluyor bu hayati, surlara dikilmis cehalet bayraklari
Utaniyorum gelmeye huzuruna
Günler, vefâsiz sevgililer gibi gecip gidiyor önümden.
Her gecen gün, yüregime kapanmaz bir yara aciyor tâ derinden.
Dil suskun, ne kalem yazar, ne mürekkep tutar
Harap olmus bir yürekten yükselir sesler,
Medet, Ey Medet
Gün kizinca günes hani yakar ya bagrini topragin, atesler yanar icimde.
Yanarim, yakar sevgim, askim, yakar aci ve hüznüm, atesler daglar yüregimi
Ölesiye sevdim seni.
Askin icin ölmeyi! Askinla sonsuza gülmeyi.
Bir tebessümün avutur gönlümü. Askin, öldürür ölümü.
Toprak olsam da bassan dudaklarima.
Su olsam, ellerine dökseler beni. Rüzgar olsam da hep essem Sana.
Aglayani bilmez ki gülen, derdimi Senden baska yok ki bilen.
Bir de ben!
Ne olur beni birakma!
Ne olur Seni birakmama izin verme!


duako1.jpg
Ölesiye sevdim seni.
Askin icin ölmeyi! Askinla sonsuza gülmeyi.

Bir tebessümün avutur gönlümü. Askin, öldürür ölümü.
Toprak olsam da bassan dudaklarima.
Su olsam, ellerine dökseler beni. Rüzgar olsam da hep essem Sana.
Aglayani bilmez ki gülen, derdimi Senden baska yok ki bilen.
Bir de ben!
Ne olur beni birakma!
Ne olur Seni birakmama izin verme!

Rabb'im razı olsun,o pırıl pırıl yüreğin dert görmesin abim...
sendende abi allah razi olsun .....