:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Içimden Bişeyler Kopuyo!!
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3
782nk3ajis5.jpg



[b]İçimdenBirşeyler Kopuyor[/b]



[b]Rüzgarla Gelen Bir Müzik Sesiyle Dalıverdim Uzaklara; "Aşık Olmak Günahsa Ben Bir Günahkarım, Pişman Değilim Tanrım…" Diyordu Yumuşak Bir Ses… Bir Sızı Saplandı İlk Önce Kalbime… Sensizlik Yüreğimi Yakıyordu, Sana Hasrettim… Sarı Kurumuş Yapraklar Arasında Yürürken Rüzgarın Yüzüme Vurmasıyla Kokunu Duydum Sanki… Yalnızdım… Mutsuzdum, Sen Yoktun… Ebediyen Gitmiştin… [/b]
[b]Şimdi Yanımda Olsaydın Kollarınla Beni Sarar, Yüzüme Dağılan Saçlarımı Parmaklarınla Düzeltirdin.. İki Taraftan Kulaklarımın Arkasına Sıkıştırır, "Böyle Daha Güzel Aşkım"Derdin… Yüzüme Düşen Saçlarına Tuzlu Gözyaşlarım Karışıyor Şimdi. "Sakın Ha Ağlama, Seni Birgün Bile Ağlarken Görmek İstemiyorum" Derdin Bana… Şimdi Bir Yerlerden Bakıyorsa Gözlerin Üzülüyorsundur… Ama Gözyaşlarıma Söz Geçiremiyorum Sevgilim….[/b]



[b]Hani Biz Sonsuza Kadar Mutlu Olacaktık? Hani Birbirimizi Terketmiyecektik? Neden Beni Tek Başıma Bırakıp Gittin Aşkım.? Kaza Haberin Geldiğinde İnanamadım… Evimizden Nasıl Çıktığımı Bile Hatırlamıyorum… Hastanede Seni Öyle Kanların İçinde Baygın Bir Şekilde Görünce Dünya Başıma Yıkıldı… Elini Tuttum Ve Sen Gözlerini Açtın "Sakın Ha! Sakın Elimi Bırakma" Dediğin Zaman Bile "Gözlerindeki Ormanda Yağmur Yağmasın" Dedin… Yanaklarımdan Süzülen Sicim Gibi Yaşlar Yüzüne Döküldüğünün Farkında Bile Değildim.. Ameliyathanenin Kapısına Kadar Elini Hiç Bırakmadım Ve Mecburen Elini Ayırdılar Benden… Saatlerce O Odada Kaldın… Çıktığın Zaman Komadaydın… Doktorlar Ümitsizce Gözlerime Bakıyordu… Seni Odana Götürdüler.. Neydi, Neden O Makinaları Vücuduna Bağlamışlardı.? Sen Yaşayacaktın.. Beni Bırakmayacaktın Yemin Etmiştin..Yavaşça Elimi Elinin Üzerine Koydum.. Hiç Kıpırdamıyordun… Günlerce Başucunda Bekledim… Farkında Bile Değildin… Hep Uyuyordun… Yanında Seni Beklerken; Geçirdiğimiz Günler Bir Film Şeridi Gibi Gözlerimden Geçti… Beni Kızdırmaların, Sinirletmelerin Ve Ondan Sonra Gönlümü Almak İçin Bütün Evi Ben Yokken Çiçek Bahçesine Çevirmen… Doğumgünlerimizde Birbirimize Aldığımız Müzik Kutuları… Hani Son Doğumgününde Sana Mavi Bir Kazak Almıştım Da Hemen Giyip Mankenlik Yapmıştın Ya Ve Ben Seninle Dalga Geçmiştim Sen De Pastayı Alıp Yüzüme Yapıştırmıştın Ve Sonra Da Bütün Evi Pastayla Alt Üst Etmiştik… Ne Kadar Deliymişiz, Ne Kadar Aşıkmışız… Mavi Kazağını Son Gördüğümde Kanlar İçindeydi.. Kaza Günü Onu Giyiyormuşsun Meğer… Çok Sinirlettin Beni, Nasıl Çıkacak Şimdi Kazaktaki Kan Lekeleri? Olmadı Şimdi, İyileşir İyileşmez Kazağını Sen Yıkayacaksın.. Onu Sana Ben Aldım Atmak Olmaz Ki… [/b]




[b]Hala Uyanmadın… Bir Hafta Geçti Hiç Bir Kıpırtı Yok…Doktorların Biri Gidiyor Biri Geliyor.. Söyledikleri Hiçbirşeyi Artık Anlamıyorum.. Bu Arada O Yağmurlu Gün Geldi Aklıma.. Bisikletlerle Yarış Yaptığımız O Gün.. Hani Ani Bir Yağmur Başlamıştı Da Eve Zor Yetişmiştik.. Balkonda Durup Yağmuru İzlerken Bir Gün Bebeğimiz Olursa İsmini Yağmur Koyalım Demiştik… Bizim Yağmurumuz Yaz Yağmuru Olsun Demiştik…
Ve Bir Gün Daha Geçti İşte, Yanında Sen O Yatakta Hareketsiz Yatarken Bir Gün Daha Geçti… Elim Elinde.. Ve Başım Yatağın Yanında, Kendimden Geçmişim.. Ve Aniden Elin Elimde Kıpırdadı.. Aniden Kırmızı, Şiş Gözlerimi Sana Çevirdim… Ve Gözlerini Açtın… O Halinle Bile Gülümsüyordun Bana… Dudaklarına Küçücük Bir Öpücük Kondururken Sessizce Gözlerimden Yine Bilinçsizce Tuzlu Gözyaşlarım Dudaklarına Düştü… Kızar Gibi Yine Baktın Bana… "Tamam" Dedim "Ağlamıyacağım…"
[/b]




[b]Gözlerime Baktın Buğulu… Hiç Beklemediğim Bir Anda Dudakların Kıpırdamaya Başladı "Affet Beni" Dedin, "Birbirimizi Terketmiyecektik, Hala Daha Da Seni Terketmedim Ama…." Dedin Ve Gerisini Duymak Bile İstemiyordum, Parmaklarımla Dudaklarını Kapattım, "Konuşma, Yorulma, Sonra Konuşuruz" Dedim Ama Başınla "Şimdi" Dercesine İşaret Ettin… "Şehre İnmiştim, Yıldönümümüz İçin Beğendiğin Tek Taşlı Pırlanta Yüzüğü Alacaktım, Aldım Da… Yanında 25 Tane Gül Vardı, Arabanın Torpido Gözünde Yüzüğün, Koltukta Da Güllerin Vardı" Dedin… Ve Devam Ettin "Hayatımda Geçirdiğim En Güzel Yılları Seninle Paylaştım, Gözlerim, Kalbim Hep Yanında Olacak, Arabadan Emanetlerini Almayı Unutma" Dedin Bana… Gözlerimdeki Yaşları Artık Durduramıyordum… "Bir Dahaki Sonbahara Yürüdüğümüz Yolda Yanlız Yürüyeceksin Ve Çok Güçlü Olacaksın, Beni Affet Aşkım Seni Bensiz Bırakıyorum, Seni Canımdan Çok Seviyorum, Son Bir Öpücük Ver Bana" Dedin Ve Bir Elim Elinde Bir Elimle Alnını Okşarken İstediğini Yaptım Dudakların Sıcaktı Ve Aniden Makineden İnce Bir Ses Geldi, Elin Elimden Kopuverdi…. Gözlerin Yavaşca Kapandı…. Doktorlar Koşup Geldiler… Öylece Orda Kalıverdim Hareketsiz Kaldım, Donmuştum, Sen Yoktun Artık… Doktorlar Seni Götürdüler… Artık Sen Yoktun, Yanlızdım..




Ve Şimdi Sensiz Geçen İlk Sonbahardayım… Yürüdüğümüz Yolda Kurumuş Yaprakların Arasında Tek Başınayım. Arabadan Bana Getirdikleri Emanetlerimin Biri Evde Diğeri Parmağımda… Yüzüğünü Yaşadığımı Sürece Parmağımdan, Güllerini Yatağımın Yanından Hiç Ayırmayacağım… Mavi Kazağını Yıkadım, Temizledim… Yastığının Üzerinde Duruyor..




Hazan Mevisimi, Hüzün Mevsimi… Aşk Mevisimi.. Ayrılık Mevsimi…
Kulağımda Bana Söylediğin Şarkıyla Yürüyorum Tek Başıma Söz Verdiğimiz Gibi Sarı Yapraklı Yolda....
[/b]
gozyasi124gfh43g2qfru2.jpg
canım s ende ortalığı kaldırmıssın yineSmileyüreğine sağlık
SENİN KADAR OLAMAZZ...
sevgi10088.jpg
asıl senin kadar olamaz
resim2birincisiak3.gif
resim3gt1.gif
resim4ra7.gif
resim5iu2.gif


Düğümlendim..
Her bir düğümü tek tek çözmeye çalıştıkça ellerimle, yeni düğümler oluşuyor adeta, hiç çözülmeyecekmişçesine..
Bu kez her şey daha zor...
Aslında zor olan ne sensin ne de hayat. Zor olan benim bana..
Artık zor geliyorum kendime.. Yoruldum...
Bir daha düşersem, kalkamayacağım ayağa, hissediyorum. Belki uzatacaksın elini ama, bu kez ben tutamayacağım, biliyorum...
Gözümün bebeğinde, yüreğimin en saklı yerindesin sen. Kimselere göstermiyorum seni, hatta bazen kendimden bile gizliyorum.
Varsın aklım sensiz bilsin yüreğimi...
Yokluğun içimi acıtıyor. Buna rağmen kal istiyorum, içimde bir yerlerde.
Sanki seni çıkarıp atarsam, tamamen kaybolacakmış gibi geliyor sana dair ne varsa.
Sana ait olan izler sili
nip yok olacakmış gibi, senli kelimeler yazamayacakmış gibi kalemim bir daha..
Her tutunmaya kalktığımda sana, dipsiz kuyulara çekiliyor ruhum. Çıkmaya çabalarken gücüm tükeniyor gitgide. Bir gün temelli bitecek, fark ediyorum..
Tüm şarkılarım, tutsak olup sensizliğe, çığlığa dönüşüyorlar içimde. Yüreğimle bağırıyorum, sen duymuyorsun, sen bilmiyorsun..
Bir zamanlar gecelerimi aydınlatan gözlerin, şimdi karanlığa çağırıyorlar beni. Kapatıp gözlerimi, düşlerimde buluyorum seni. Açtığımda yine gidiyorsun. Ve ben yine karanlıklara uyanıyorum.
Üşüyorum...

Beni üşüten ne ayazları kışın, ne de yalnızlığım. Yokluğun üşütüyor beni, bir yandan yakarken yüreğimi..
Göremezsem gözlerini, hiç aydınlanmayacak günlerim..
Tutamazsam ellerini, hiç ısınmayacak yüreğim...
bak yine dökktürdünnnnnnnnnn
yok yaa canım benim....
SeWiYoRuM sEnİ


Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam seni tarif edemeyeceğimi biliyorum. Ulaşılmaz oldun hep; dokunmak, hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni, kocaman bir yalnızlıktı payımıza düşen.


Payıma düşen her şeyi erteledim. Ama erteleyemediğim bir şey vardı, sana benziyordu. Su olsan dokunduğumda YASAK KELİME, YASAK KELİME bir ‘şey’din... Gidilecek bir yer olsa sonu olurdu, sonu olmayan bir 'şey'din... Uykuda görülecek bir rüya olsa uyanırdım, beni rüyamdan uyandırmayacak bir 'şey'din... Simsiyah saçların olsun istiyorum, ama bahtın değil...


O gün seni gözlerinden, Anafarta'dan, üç ırmağın birleştiği yerinden öpeyim desem, aklına ırmaklar gelir. Düşün ki yılan dağından aşağı iniyoruz ve dünyada sadece iki kişilik türkü kalmış, onu söylüyoruz. Öyle bir 'şey'sin sen... Seni düşündükçe yoruluyorum desem dünyanın en büyük yalanı olur. Yalanım yok...


Bu günden yarına ne kalır bilmem, ama sen kalırsın tıpkı yatağı değişmeyen bir ırmak gibi...


Yaşadıklarımız azdı, zamana sığmadık yaşamak isterken her şeyi. Bu gün şarkı söylüyorsam, o gün şarkı değil, şarkı gibi seni yaşamak isterim.


Halkıma benziyordun, bir yanın göç, bir yanın toprak kokuyordu hep. Gezmediğim yerin kalmadı, bazen yasaklandın bana, bazen suç gibi boynumda taşıdım seni. Yedi telli sazımla bile tam anlatamadım. Sen bir uçurum gülüydün, ellerimi her uzattığımda bin kırıkla geri döndüm. Yasaların bile tanımlayamadığı bir 'şey'din sen. Haritalara sığmazdın, her ülkede bir başka gülüyordun, uzundun, inceydin, dokunduğumda nereli olduğumu seninle hatırlardım. Bana hep kendimi hatırlatan bir 'şey'sin sen...


Uzaksın, yakınsın, özlenensin ama bugün değil, yarın gibi bir 'şey'sin sen...


Bugün her şeyi değiştirmek için çabalarken, sen değişmeyen olarak duruyorsun karşımda. Kabul ediyorum. Dünyaya bu kalsın, ama sen bilme...


Dünyada kaç iklim, kaç zulüm, kaç ölüm var? Bir seni bunların karşısına koymak nasıldır bilemezsin. Bilme! Bugün her ölümle biraz ölürken, seni düşündükçe hayata dönüyorum yeniden.


Gecenin en karanlık yerindeyim, bir sigara ateşinin aydınlattığı kadar ışık bile olsan, yine de istiyorum seni. Sadece benim seni anladığım, kimsenin unutmamak için defterine not düşmediği, ama hayatımda hep bir dipnot olarak kalan kendi yasaklarım gibi unutmuyorum seni.


Dağları delmiyorum, inmek istiyorum oralardan. Hepiniz gibi aynada saçlarımı taramak, ‘‘günaydın’’ der gibi sokağa fırlamak ve şarkı söylemek istiyorum sana.


Adına aşk diyorlar, gelecek diyorlar... Bana yetmiyor. Her şarkımda sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum. Bir başka dilden seviyorum, kırmızıdan daha uzundur...


Gelincikler gibi bir mevsim değil, dört iklim, köşe bucak, kim ne derse desin geri dönecek yerim yok, bir kentin ortasında çığlık çığlığa bağırarak tek başına kalsam da yine seviyorum seni.
Sayfalar: 1 2 3