:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Merhaba Güzel Insan!!:)güzel Yüreklimm..
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2
Hic Bitmeyen ''Sen'' ime..




Seni anlıyorum,çünkü hayatta iyi ve doğru insanlarla karşılaşmak çok zor.Sen de tedbirini almışın ama ben çok safım biliyo musun? Herşeyimi paylaşırım...yeter ki bir insan bana değer versin.ben o'na sunarım tüm gerçeklerimi...ve değer verdiğim insanlar da hayatımdan çok çabuk kopar beni en çok üzen şey bu işte, bende mi hata var? Hayatın kendisinde mi? yoksa biyerlerde aşılamıycak engeller mi mani oluyo bunlara?
O gün gelecek elbet... Bana mutluluk tohumları serpen hayat, elbet bir gün meyvesini sunacak bana ve ben hepsini yemiycem o meyvelerin çünkü beklemelerim onları bir anlık yaşamak için değil. Tadını çıkaracam elbet ve her seferinde biraz ısırıcam mutluluk meyvesinden...Çekirdeklerini de mutluluğa ihtiyacı olanların yüreğine
ekicem...Başka bir yürekte başka bir şehirde başka zamanlarda yeşerip tekrar meyve versinler diye...
Yazacak o kadar çok şey var ki güzel dost...
Yazdıkça yazmak düşündükçe düşünmek sevdikçe sevmek rüzgarları fısıldıyor bana doğru...ama bi yerlerde durmayı bilmeliyiz di mi? Zaten hayatın en zor olan yönü bu değil mi? Bir hayalinden etmese seni? Gerçeklerini hemen saplıyor beynimize bir kurşun gibi...Öldürmese bile acısını çok derinde hisssediyoruz kaybettiğimiz hayallerin içindeki değerlerin...

Sen güzel insan!
kaybetmek olmasın hiç yaşamında
olmasın mutsuzluklar
olmasın karanlıklar
solmasın hiç sana sunulan güller
kurumasın teninde sakladığın yapraklar
bitmesin hayallerin.
ulaşamasın sana
kötülük.
ıslanmasın hiç gözlerin
dokunmasın sana
hüzün
ve sen güzel insan!
beklediğin zaman
hep daha güzelini getirsin sana
bitmesini istemediğin güzelliklerin...

Ayrılıkları sevmem ve hiçbir ayrılık kayıp değildir benim için çünkü kazandırdıkları ilgilendirir beni!
Senle ayrılmayı düşünmedim çünkü seni kazanmak için çok daha fazla çalışmam savaşmam gerek biliyorum ama sende bitmiş isem; yapacak birşey yoktur o zaman! yeni bir beni sana sunmaktan başka....
merhaba güzel insan....
Kapımızda nöbet tutuyor ölüm




Diyecektim ki gülüm;
Mevsim hazan mevsimi, mevsim gözyaşı mevsimi... Mevsim ayrılık mevsimi. Tarifsiz bir hüznün sarmalındayız. Anlatılması zor, ifadesi güç. Fikirler tel tel, şehra şehra düşünceler, duygular buruk buruk....
Bir yanı bahardır kıyılarımızın bir yanı cehennem.
Durmadan gözyaşı dökülüyor yüreğimizin üstüne. Acıdan, ayrılıktan haritalar ekleniyor alnımızın çizgilerine...



Sararan yapraklar tutunamıyor artık dallarda gülüm! Rüzgar estikçe savrulup gidiyor her biri bir yana. Katar katar turnalar göçüp gidiyor üstümüzden...



Diyecektim ki gülüm;
mevsim hazan mevsimi, mevsim hüzün mevsimi, har düşmüş bağlara, bahçelere. Yapraklar üşüyor, yapraklar düşüyor dalından. Turna göçü gibi yapraklarında göçü başladı gülüm!...



Diyecektim ki gülüm;
mevsim hazan mevsimi, mevsim kıran mevsimi. Her taraf ölümlerle acılarla dolu. Kan gölüne döndü dünya. Dört bir tarafta barut kokuları geliyor. Her tarafta savaş, kan gözyaşı var. Her tarafta bir kaos sürüyor... Bu yüzden karalar giydik gülüm!. Utandık insanlığımızdan!.
Bacakları kopan çocukların feryatları doluyor yüreklerimize. Çığlıkları, çocukları ölen anaların. Hiç bu kadar sahipsiz, hiç bu kadar umutsuz, bu kadar çaresiz kalmamıştı yüreğimiz.



Gerçeklerle hayallerin karıştığı, rüyalar şehri İstanbul’da bombalar patlıyor durmadan. Özlemler, hayaller ıstırap veriyor artık... Her ah! çekişte içimiz titriyor... Derin bir ah gibi sızlıyor yüreğimiz... Yüreğimiz parça.parça..
Güvercinlerin öldürüldüğü, defnelerin sessizce ağladığı günlerdeyiz gülüm!...



Diyecektim ki gülüm;
Çiçektir çocuklar: Bakım ister, özen, özveri, güven ve sabır ister, açmak için çiçeklerini bahara... Hepsinden önemlisi şefkat, sabır ve sevgi ister... Sulanmak ister sevgi pınarlarıyla ... Tomurcuk tomurcuk açmak için dünyaya çiçeklerini ... Sevgisizlikle solmamak için yaprak yaprak ...



Diyecektim ki gülüm;
Bahçedir çocuklar:. Tohumdur ekilir, sürer filiz filiz.. Umudu besler bağrında. Emek ister, bakım ister... Büyür, olgunlaşır , sevgi meyvesi verir; sevinçle koklar ve tadarsın. Karşılık beklenmez, verdiğini alırsın...



Diyecektim ki gülüm;
Yüreklerimizi yıllardır sıcak ve hillesiz bir sevgiye kilitleyip, umutla ,özlemle geleceğe dair apak düşler kurduk. Güneşli, aydınlık, güzel günlerin özlemini çektik. Belki biraz yorgun, belki durgun, ama yine de umutlu, yine de mutlu, sevgiyi işleyip mavilere, bütün yollara, dallara, dağlara gül yazdık.
Sevgiyi, umudu, güveni, dostluğu, barışı, özgürlüğü, mutluluğu ve bunların getireceği güzellikleri bekledik ölümüne...



Diyecektim ki gülüm;
Geleceksin diye bütün yollara gül döktük. Güvercinler uçurduk mavilere.
Sevgiyi,dostluğu, barışı, baharı, sevinci getireceksin diye dağlara, ovalara, denizlere . Bunca çirkinliklerin içinde güzelliği, saflığı, temizliği getireceksin diye kirlenmiş hayatımıza, yıldızlara haber saldık ...



Diyecektim ki gülüm;
Yaşamak güzel... Yaşamak bir çiçek gibi, dört mevsim güzel kokular saçıyor üzerimize... Sevgiyle bakıyor herkes biribirine, sevgiyle sarılıyor... Kinler, düşmanlıklar, kötülükler Kaf Dağı’nın ötesine sürülmüş...



Diyecektim ki gülüm; Gel!
Yorulduk yollarına gül döküp beklemekten. Ey ömrümüzün taze gülü, ey gözleri öksüzümüz, her hazan bir gül getirip yüreğimize bırak ki, sevdamızın ateşiyle yakalım saçlarını yeryüzünün...



Diyecektim ki gülüm;
Herşeye rağmen yüreğinde bin umut taşıyor çocuklar gelecek baharlara...
Dünyanın dört bir tarafında barış ve umut şarkıları söylüyor... Özgürlük ve mutluluk şarkıları söylüyor çocuklar, diyecektim...



Ama diyemedim, diyemedik gülüm!...
Kapımızda nöbet tutuyor ölüm
ellerine ve yuregine saglık
Dostum birden soruverdi:
Bir insanın mutlu olduğu nasıl anlaşılır?
Şöyle düşünmüş olmalıyım:
Bilmem… gözlerinin parlaklığından, neşesinden, belki yüzüne vuran iç aydınlığından…. Dostum hepsini kabul eden ama yeterli bulmayan bir el işareti yaptı:Bunlar doğrudur. Mutluluk saklanamaz. Mutluluk insanın içinden sızar,bir yerlere girer,Orayı değiştirir. Bir de kokusu vardır. Bilir misin mutluluk kokar.Mutluluğun kokusu mu? Doğrusu duymamıştım.Dostum anlayışla baktı: Doğrudur, duymamışsındır. İnsanlar pek farketmezler.
Oysa, her ruh halinin kendine özgü bir kokusu vardır.Eğer insanlar koku duygularını kaybetmeselerdi, bunları da bilirlerdi. Ama bir çok şey gibi bunu da kaybettiler.Yani, önceden biliyorlar mıydı?Elbette, biliyorlardı.
Bak hayvanların birbirleriyle iletişim kurmalarında koku nasıl önemli bir rol
oynar...Evet ama konuşamadıkları için...Dostum biraz sabırsız, sözümü kesti:İnsanlar konuştukları için artık kokuya gerek duymuyorlar değil mi?
Şimdi sen bana insanların konuştuklarını mı söylüyorsun? Artık yanıt
vermiyordum. Dinlemeyi sürdürdüm. Dostum:Sen de biliyorsun ki insanlar gerçekte konuşmuyorlar. Konuşur gibi yapıyorlar.Öğrendikleri sözcükler var. Birbirlerine onları söylüyorlar.Gerçekte çok azı, çok az zaman için konuşuyor. Onlara da dikkat et, duygu sözcükleri yoktur. Birbirlerine söylemeleri gereken sözleri söylerler. Onun için de çoğunlukla birbirlerini dinlemezler. Gerçekte konuşmayan, gerçekte dinlemeyen insanlar iki
önemli iletişim aracını da kaybettikleri için artık anlaşamıyorlar. Koku ve
dokunma. İşte gerçek iletisimin iki yolu. İnsanlar ikisini de unuttu.
Onu biraz kışkırtmayı denedim.
Şimdi insanların birbirlerini koklamalarını mı söylüyorsun?
Umutsuz ve kırgın bir bakışla baktı:
Keşke ne dediğimi anlasalardı da söyleseydim.
Koklamak, öyle incelikli bir duygudur ki, bugünün insanına öğretilmesi gerekir.Zavallı koku alma duygumuz. Öylesine kötü kokularla bozuldu ki, yeniden eğitilmesi gerekiyor. Biliyor musun, insanlar insan kokusunu bile alamıyor. Bir kadının kokusu. Bir erkeğin kokusu. Çocuğun kokusu. Yaşlı insanın kokusu. Umudun kokusu. Bezginliğin kokusu. Hayata kırılmanın kokusu.
Mutluluğun kokusu.
İnsanlar bütün bunları unuttular.
Dokunma da öyle insanlar bunu da unuttu.
Bir elin el üstüne konması. Bir omuzun omuza dayanması. Bir sırtın sırta dayanması. Ayakların birbirine sarılması. Bedensel dokunma. Unuttuğumuz ne çok şey var... Günümüz insanını savunmak istedim: Ama sözcükler var, yazı var. Belki o yüzden unutmuşuzdur.

Dostum biraz dalgınlaştı: Evet yalanların aracı sözler, yalanların aracı
yazılar. Bir türlü içimizden geleni söylemeyi, yazmayı bilemediğimiz için
yalanlarımızın aracı olanlar. Beden yalan söylemez, dokunuşun yalan söylemez. Bunlar gerçekleri iletir. Sadece gerçekleri... Parfüm dünyasının gerçek bir uzmanı şunları söylemişti: Parfümler doğanın verdiklerine insan ustalığının katılmasının ürünüdür, ama hiçbir parfüm kadın tenine değmeden gerçek bir koku değildir. Parfüme kişiliğini veren, kadının özel ten kokusudur. Onun içinde parfüm her kadında birbirinden farklı özellikler kazanır. Parfüm sürmenin ustalığı, bu karışımın oluşmasına yardımcı olacak ölçüde biçimde sürmeyi bilmektir. Böyle sürülmediği zaman kadın sadece parfüm kokar, ama sürmesini bilen kadının kendisi kokar. Önemli olan da parfüm değil, kadının özel kokusudur. Bu özel kokuyu kadının giydiği eşyaların durduğu gardropta, çamaşırlarında, özel yerlerinde bulabilirsiniz. Dikkat edin özel kokusunu tanımadığınız hiç bir kadını gerçekte tanımış sayılmazsınız. Ne yazık ki insanın kokusuna önem vermeyi bilmiyoruz. Sonra bir gün "mutluluğun kokusunu" tanıyacaksınız. Tenin hafifçe pembeleştiğini göreceksiniz. Güneşin ilk ışıklarına eşlik eden tozpembedir bu. Mutluluğun biraz utangaç, biraz ürkek, biraz çekingen başlayan, ama sonra cesaretle yayılan, güç veren, kendini duyuran özel pembesi. Bu pembeliğin üzerine dikkatle bakacaksınız. Orada buğulu bir nemlenme göreceksiniz. Hep uçan, hep havaya karışan, hep yenilenen üçücü bir nemlenme. Görenlere "Sende bir şey var, aşıksın galiba" dedirten bir bahar tazeliği, filiz tadı... Yaklaşın o tene. Yaklaşın ve mutluluğun kokusunu duyun. Birbiriyle uyum içinde binlerce kokunun süzülmüş kokusunu duyun. Pembeden eflatuna, deniz mavisinden güneş sarısına değişen gökkuşağı renklerindeki özel kokuyu. İnsanı rahatlatan, dinlendiren, coşturan, kıpırdatan, susturan, konuşturan mutluluk kokusununu duyun. Dünyanın en güzel kokusu budur. Bebeğin annesinden aldığı koku budur. Annenin bebeğinden aldığı koku budur. Seven insanın sevilen insandan aldığı koku budur. Ama bu koku kendiliğinden olmuyor. Buna emek vermek gerekiyor. Sabahların, gecelerin, gün ışıklarının birbirine karışması gerekiyor. Umutsuz günlerde, umutlu günlerde birbirinin değerini bilmek gerekiyor. Mutluluk kokusu dağlarda, ırmaklarda değil. Bu koku yalnız insanda. İnsanın insan da yarattığı koku bu. İnsanı insan kılmanın kokusu.
Sevginin kokusu. Güvenin kokusu. "İYİ Kİ VARSIN"ın kokusu.
"Keşke şimdi yanımda olsaydın"ın kokusu.
"SENİ SEVİYORUM"un kokusu. "Beni seviyorum"un kokusu.

Bir gün mutluluğun kokusunu tanıyacaksınız.

O zaman daha da mutlu olacaksınız, biliyorum.





SENİ ÇOOK SEVİYORUMM BİTANEMMMMMSmile
ÇİLEGİNN.....
animation2og7fs1iu9.gif

Gül için dikenine katlanabileceklerini söyleyenlerdir, kır çiçeklerini göremeyecek kadar güle bağlanmış olanlar 'Gül' derler, başka bir şey demezler üstüne...




Ömürleri güllere ulaşmak için tükenirken, ehemmiyet vermezler, ayak altında kalan, gül kadar narin, gül kadar güzel ama güzelliği fark edilmeyen kır çiçeklerine. Mutlu olma sevdasına düşmüşlerdir kendilerince.



Mutlu olmak için zorluklara katlandıklarını bile söyleyebilirler. Onlar için güzel bellidir artık. Takvim yaprakları birer birer düşerken, kimi zaman yol katedemediklerine üzülürler. Oysa güzellikler yanıbaşlarındadır her zaman, ama onlar her zaman güzellikleri uzakta aramak sevdasındadırlar. Uzaktaki kıymetlidir; zorluklarla elde edilen değerlidir; aradığında elinin altında olmayan güzeldir, derler.



Yanıldıkları tek nokta var: Onlar hep uzaklara bakarken, birileri katlanmıştır, onun güzel bulmadıklarına, birileri kıymet vermiştir kır çiçeklerine...



Mutlu olmak için, gelecek bir yarını beklemezler. Ayaklar altında ezilenlere ehemmiyet verip, onlardaki güzelliği fark edip, yarını beklemeden, bugünden mutlu olmaya başlayanlardır onlar. Bir kır çiçeğinin güzelliği onlar için yeterlidir. Gülde gönülleri varsa bile, onlara ulaşmak için ömür tüketmekten korkarlar ve kır çiçeğindeki gül güzelliğini fark ederler.



İnsan her zaman güzeli ister, güzel hastasıdır. Güzele ulaşmak için ömrünü feda eder. Oysa bir baksa etrafındakilere, mutlak bir güzeli fark edecektir. Ama tek bir düşüncenin kavanozunda kapalı kalmıştır. Güzeli ararken, ezerek geçtiği bir başka güzeli fark edemeyecek kadar kördür artık. Oysa bir çevirse uzakta takılı kalan gözlerini; gönül rahatlığı ile bir taksa farklı güzellikleri de görme gözlüğünü...



Hayatına renk verse, kır çiçeklerinden demetlenmiş bir demetle... Hayatını güzellikler yönüne değil de, güzellikleri hayatın yönüne çevirmeye çalışsa...



Bir görebilse kır çiçeğinin gül tarafını... Bir görebilse, hayal pınarının çeşmesinin değil de suyunun önemli olduğunu... Yetinse elindeki ile, güzelliğini bulmaya çalışsa elindekinin. Sevdiklerini gül demetleriyle mutlu edebilme fikrini atsa kafasından. Bir gün de kır çiçeği toplasa, sunsa sevdiklerine... Hayatını gül arama yolunda feda edeceğine, görse kır çiçeğinin gül yanını... Bir fark etse ayaklarının altındakileri,bir ehemmiyet verse kır çiçeklerine. "Sonuçta ikisi de çiçektir. Gül herkesçe güzeldir, kır çiçeği de bence güzeldir." dese. Uzaklara bakmaktan, güle ulaşmaktan dermansız kalacağına, bu enerjiyle kır çiçeğini sevmeye ve sevdirmeye çalışsa; bu güzelliği sevdikleriyle paylaşsa. Güle ulaşma
arzusuyla koşturanlara gösterebilse kır çiçeğinin gül yanını. Anlatabilse gül için ömür tüketmenin boş olduğunu...



Gül güzeldir; ama sevgi mevsimi geçtikten sonra, gül için koşmanın bir anlamı kalmayacaktır. Öyleyse hiç vakit kaybetmeden al eline bir demet kır çiçeğini, onun sana sunduğu mutluluğu görmeye çalış. Çünkü hayat, mükemmeli aramaya yetecek kadar uzun değil!









HERŞEYİMSİN SEN BENİM!!!
"Bilemezsin ne kadar mutsuzum buralarda.
Ve ne kadar yalnızım bu karanlıkta.
Hep aynı karanlık uzaklara dalıyor gözlerim,
Sonra isyanla titreyen dudakların geliyor aklıma.
Ve o guzel, ıslak, acı çeken gözlerin...
İşte o zaman senin için, senin acılarını yansıtan,
Çığlıklar atıyorum önümde uzanan mavi karanlığa.
Gecenin hüznü çökmüş yağmur bulutlarına.
Bırak gökyüzü ağlasın senin yerine bir de ben,
Sen acılara inat,
Kurut gözlerinde biriken yaşları.
İçini kavuran o acı sevda uğruna,
Yalnız ama yalnız sende varolduğuna inandığım,
O güzel değerleri yitirme ne olur.
Canım benim,
Bana haber yolla masal kuşlarıyla,
Tutunup kanatlarına uçarak geleyim.
Yine eskisi gibi koy başını omuzuma,
Günler, geceler boyu öylece dertleşelim.
Ta ki, bir şafak vakti yeniden doğmuşcasına,
Tüm acılarından arınana dek, yanında kalayım.
Birlikte kıralım zincirlerini tutsak yüreğinin,
Ve "Artık Mutluyum" dediğinde,
Ben de sessizce evime döneyim...
yaa bunların hepsi birbirinden güzelSmile cnm bunları böle hazırlayıp bize sunduğun için çok teşekkür edrim Winkhepsii birbirinden harika olmus yani hiç birine laf söletmemWink çok saol yüreğine sağlık...Smile
"Bilemezsin ne kadar mutsuzum buralarda.
Ve ne kadar yalnızım bu karanlıkta.
Hep aynı karanlık uzaklara dalıyor gözlerim,
Sonra isyanla titreyen dudakların geliyor aklıma.
Ve o guzel, ıslak, acı çeken gözlerin...
İşte o zaman senin için, senin acılarını yansıtan,
Çığlıklar atıyorum önümde uzanan mavi karanlığa.
Gecenin hüznü çökmüş yağmur bulutlarına.
Bırak gökyüzü ağlasın senin yerine bir de ben,
Sen acılara inat,
Kurut gözlerinde biriken yaşları.
İçini kavuran o acı sevda uğruna,
Yalnız ama yalnız sende varolduğuna inandığım,
O güzel değerleri yitirme ne olur.
Canım benim,
Bana haber yolla masal kuşlarıyla,
Tutunup kanatlarına uçarak geleyim.
Yine eskisi gibi koy başını omuzuma,
Günler, geceler boyu öylece dertleşelim.
Ta ki, bir şafak vakti yeniden doğmuşcasına,
Tüm acılarından arınana dek, yanında kalayım.
Birlikte kıralım zincirlerini tutsak yüreğinin,
Ve "Artık Mutluyum" dediğinde,
Ben de sessizce evime döneyim...


süppperrsin cnm yaa SmileSmile
22820028vv8yf9.jpg



aramızda yollar var..biz bu yollarıı sevmesekdee bu yollar var işteee!!!
İkimizd ebu yolları yok etmek istiyoruz ama olmuyor iştee...
Biliyomusun GÜLÜM..
biz bu yollarıı yok edicezzzzzz ..



SENİ ÇOKK SEVİYORUMMMM
aramızda yollar var..biz bu yollarıı sevmesekdee bu yollar var işteee!!!
İkimizde bu yolları yok etmek istiyoruz ama olmuyor iştee...

Biliyomusun GÜLÜM..
biz bu yollarıı yok edicezzzzzz ..


buda cokk güzel saol cnmSmileWinkWink
Sayfalar: 1 2