:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: kalbimde büyüdü artık
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Kalbim büyüdü artık... Aşkın küçük kalıyor kalbimin karşısında.

Hüzün rengi kelimelerle dolduruyorum hayatın boşluklarını...

Hicran koyusu günlerle kovaladım zamanı... Saatler simsiyah ırmaktan geçiriyor yelkovanını, akrebi beynimi kemiriyor. Şubat soğukluğundaki soba yani ısınışlarım, ağustos sıcaklığındaki mavi suların serinliği var küflenmeye yüz tutmuş beynimde. Kelepçeli sakinliğim var benim... Kelepçeli düşlerim, kelepçeli düşüşlerim var!

Ben ne sevdasıyla tanınan Mecnun, ne hakka kendini adamış Yunus, nede acılarıyla şöhret bulmuş KAHRAMAN´ım... Süpermen´de değilim, kurtaramam dünyayı devrik cümlelerimle... Yüreğimi giydim üstüme, açtım kalbimin kapısını cümlelere... Mecnun gibi aşık, Yunus gibi yalınayak, Kahraman gibi yalınkalem gidişim var cümlelerin üstüne... Bundandır yalınlığı harflerimin, bundandır anlaşılmazlığı öznelerimin...

Ama sevda yitirilmiş cümledir şairin lugatinda... Peşine düşer harflerin, izini sürer kaybedişin, kelimeleri yenik düşer hayata, sessizce dökerler gözyaşlarını beyaz sayfalara... Sevda kayıp cümledir şairin lugatında... Uçurumların kenar mahallelerinde konar geceye, zilzallerle sarsılır ruhu... Onu bulmak için yazar bir ömür boyu... Oysa, SEVDA siyah cümledir gece karanlığında, bulunmaz kalem oynatmakla... Hiçbir sevda bulunmaz el yordamıyla...

Kahırdan kararan yüzüm, esmer bir bakış yapıyor gözlerimi kimi zaman... Kendi bakışlarında kendini kaybeden aynalara bırakıyorum yüzümü... Yüzsüz gezmek korkaklığımdan değil, kendimi taşıyamamaktan! Sabırla bekliyorum, kendi yangınında yanan, kendi denizinde boğulan bir "ben" in karşısına çıkıp korkusuzca; "buradayım, işte buradayım" demeyi... Acıdan yas tutmuş ömrüme yeni devrim yaratmayı... Tahammülsüz ayak durmuyor isteklerimin üstünde!! İçim geçiyor içimden, içim düşüyor içime... Kaza süsü verilen yaşantımda intiharlardan geçiyor ömrüm... Hasretler bırakıyorum mavi okyanusuna kalbimin, kasım kaybedişleriyle ıslatıyorum gözlerimi... Beynime geçirilen prangalar, ruhumun dizginleri şimdilerde! Dilime mühürlenen bitimsiz suskunluklarımda kayboluyorum... Artık susuyorum bir sürü kelimeye... Çünkü sevgili; gidişinin gözlerinden öperken dudaklarım kaldı yokluğunda... Günahlarım kaldı sırtında... Veballerim kaldı boynunda... Bu yüzden yokluğunu oruç gibi dilimde tutuşum ve bu yüzden kelimelerin dilsizliğinde, dilsizce susuşum...
Gerçekleşmeyen düşlerim, sonu gelmeyen düşüşlerim var bu kentin kaldırımlarında... Her imkansızım sen oldun, her engelim hasretin oldu...

Oysa ne çok istemiştim bir kerede mutluluktan dolmasını gözlerimin, bir kerede sevinçten dönmesini başımın, yüreğime çelme takmasini sevdanın, düşürmesini beni bu kentin yorgun kaldırımlarına... Ama olmadı... Mutluluk hep Keloğlan´ın padişahın kızıyla evlenmesinde kaldı... Geçemedi bir türlü bir varmıştan öteye...
Artık zamansızlık vuruyor kapılarımı... Saatler durdu, zaman seni tam sen geçerken.. Akrebi beni, yelkovanı seni öldürdü... Tamda sen beni alıp gitmişken benden!!

Kendimi sende kaybettim, yoluma çıkan her "ben" bu kadar "sen" olmuşken...
Sen yoksun artık sevgili...

Sen yokluğa giden yol´sun artık...

Bense suskunum... Çünkü sendin benim en büyük cümlem... Aşk´tı sırtımdaki ağır heybem... Acıyla dolmuştu kara kaplı sırdaş güncem... Yoksulduk sevdadan, yoksunduk mutluluktan... Sevdadan yoksulluğumuzdu mutluluktan yoksunluğumuz...

Sen yoksun artık sevgili! Dudaklarım sensiz kaldı, yani kelimesiz...
Ben sende kendimi bulmuştum sevgili, sen yoksun artık...
Sen vuslata varmayan çıkmaz yolsun artık...
Aranmayan bir kayıptın mutluluk kumsallarında...
Bir varmış bin yokmuştun tüm sevda masallarında...
Bense kaybettim kendimi aşkta... (ölümsüzdür)

Önüm düş, arkam aşk,
sağım acı, solum sevda...
Bulsaydım kendimi, sobelicektim bu defa!!




alınt
::::::::tşkler::::::::
ben tşk ederiimmSmile
Seni özlüyorum.
Gecenin en zifiri anında bile odamı aydınlatan bu aşkı özlüyorum en çok da her gün duyabilmek için çırpındığım sesini. Seni özlüyorum işte... Her kavgamızın sonunda çekdiğim sancıları, seni kaybetmek korkusu yüreğimi bir bıçak gibi kestiği anları bile.


Seni özlüyorum kabul ettim artık bunu...
Gözbebeklerimin içine yerleşmişsin ve dünyada iyiye ve güzele dair ne varsa içinde sen varsın.
Meleklerin kanatlarında geliyorsun sen bana her gün, martıların gözlerinde.
Bir papatya demetinin üstündeki uğur böceği oluyorsun, ayın şavkında, umudun mavisindeki en çok bu renge tutkunum bilirsin sen varsın.
Yüreğime işlemişim seni bir dantel gibi ince ince düğümlerle...
Çözülemezsin çözmem seni.
Oradasın orada kalmalısın.
Çünkü bir tek sen yüreğime yakışırsın.

Her gün içimi ısıtan asıl sensin sıcacık ışıklarında tüm ruhumu saran, her yeni güne gözümü acar açmaz içine doluştuğun bir günaydınsın.
Seni özlemek dayanılmaz hale geldğinde bile hiç isyan etmiyorum.
Çünkü içimdesin ve seni göz yaşlarımla akıtmaya kıyamıyorum.
Özlemin sancılarıyla bedenim her gün ölse de aslında her güne yeniden doğuyorum.


Seni özlüyorum çünkü seni seviyorum hemde çok.. Doğrularını yanlışlarını sorgulamadan, bir çocuk yüreği gibi masumca yaşıyorum seni.
Bu hayata verdiğim her nefesde gittiğim her yerde sende benimle birlikte varsın.
O yüzden yalnızlık hiç bilmiyorum.
Asla değiştirmeden, en katıksız halinle seviyorum seni.
Özgürleşiyor aşkımız, sevdikçe büyüyor özledikçe yüceliyor.
İşte en çok bunu, özlüyorum seni sevmeyi özlüyorum.
Sevdikçe daha çok özlüyorum, özledikçe daha çok seviyorum.