:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Merhaba SevgiLi...!
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Merhaba sevgili,

İnsan bazen yaşamın gerçeklerinden sıyrılıp başka hayallere yelken açmak istiyor. İşin sonunda yelkenlerin suya değeceğini hesap etmeden ama.... Nereye gideceğini bilmeden, sona ermesini istemeden, beklentisiz. Yazmadan, okumadan, aşksız, parasız, paylaşımsız yaşamak istiyor. Oturup derin düşüncelere daldığım hayatın gerçeklerinden bir an için sıyrılıp hayallere yelken açmaya çalıştığım şu zaman diliminde ne diyorum kendi kendime biliyor musun? Hayat; ortak birşeyleri olmayanların ortaklığı ile sürüp gitmekte. Gerçekte sürüp gitmekte olmadığının farkındayız hepimiz de, ortak birşeyleri olmayanların ortaklığına mecbur kılındığımızdan, ‘ben sana mecburum’ dizesinin inceliğini bile kavramaktan uzak ‘ben sana mecburum’ları varlık nedenimiz sayar olduk......



Seninle bir önceki yarenliğimde bir merhabaya açmıştık yüreğimizi sonra yoldaşlığa giden yolda adımlaşmıştık. Geldiğimiz nokta dostluk. Ancak bu dostluk ‘ben sana mecburum’ dizesindeki anlamda yoğunlaşmamızı getirecek beraberinde. Ben ötekini/seni dost kabul ediyorum ya, daha doğru bir anlatımla ben kendimi sana dost olarak sunuyorum ya, sana sevgi duyuyorum. Gerçek, yalın, bembeyaz bir sevgi. Ben kendimi sana dost kılıp, dost olarak sunuyorum ya! Senin başarılarından haz alıyorum, seni önemsiyorum, benim için dikkate alınacak, korunacak insanlar arasında baş sıraya yükseliyorsun. Seni büyütüyorum. Seninle olmak hayallere yelken açmakla eş değer benim için.....

Öteki/sen, bana günün herhangi bir diliminde (benim için bu noktada zaman zamansızlaşmakta) gereksinim duymuşsun, iki elim kanda olsa seni yanıtlıyorum kimi iç fırtınalarını dindirmek adına, kimi seni koşulsuz mutlu kılmak adına bende var olanı sunuyorum sana. Bütün maddesel değerlerin ötesinde bir yerde taçlanıyorsun. Seninle olan dostluğuma emek veriyorum, sevgi katıyorum, özen sunuyorum, hoşgörü ekliyorum, incelikle büyütüyorum yüreğimin en güzel yerinde.

Seni önemsiyorum, aşk oluyorum sana, hayat oluyorum, kucak, gözyaşı, evren de dinginlik aradığın en kuytu mekan, ses, sessizlik, şiir oluyorum, türkü oluyorum, ne olmak lazımsa o oluyorum hülasa başımız, gözümüz üstüne dostum diyerek......

Ve nihayet yoldaşlığa geçeceğiz diyorsun değil mi? Ben geçiyorum da, senin için kararı yine sana bırakacağım her zamanki gibi. Belki de sen kendin için öteki bana karşı hala arkadaşlıkta kalmış olabilirsin. Ancak dostluk güzel dostum, yaşandığı şekli ile bir denemeden geçerse (ki bu deneme istemli, bilinçli değildir kendiliğinden oluverir) sadece dostluğu deneyen bir krizden başarı ile geçerse yoldaşlık mertebesine erişebiliyor ancak. O nedenle ben yazdığım kimi dizelerde ‘can yoldaşım’ betimlemesini rahatlıkla kullanabiliyorum kendi adıma, çekingesiz.

Önce kendimi kendime yoldaş, git gide kendimi sana yoldaş kılarak.... Tut ki; dostluk süreci içerisinde bu dostluğu deneyen kriz döneminden geçmekteyiz.. Bu süreçte ortaya çıkan duyarlılıklar (bu tek taraflı tek olabilir, bu çok ‘iki’ taraflı tek olabilir, bu tek taraflı çok olabilir) saygıyla karşılanabildiği oranda yerini derin bir güven duygusuna terk edecek olan yoldaşlık evresi söz konusu olabilsin.Yoldaşlık senin kendinle, insanın insanla beraberliğinin en derinidir. Nasıl mı? İkili ilişkiler içerisinde kişilerden biri kendini yanılgılar, çelişkiler, zayıflıklar içerisinde buluvermiştir birden. Aşırı duyarlı olduğu bir dönemden geçiyordur belki de, olur a hatalar, yanlışlar yapmıştır, dengeler bozulmuştur, bütün bildiklerini yaşadıklarını sorguladığı bir devreye girmiştir. Hiçbir şeyin yolunda gitmediği zamanlardan birindedir belki de. O zaman ben kendimi kendime/sana yoldaş kılmışsam, adamışsam bilirim ki benim ilgime, anlayışıma, sevgime ihtiyacın vardır. Bilirim ki eğer kendime/sana yoldaşsam ben; sevdamla, desteğimle, dengemle yanındayımdır. Sana vereceğim sonsuz güzellikleri paylaşmaya açığımdır. Kendimi sana kapamam sana yoldaşsam, bütün zamanlarımı sana vermek için hazır olduğumu bilirsin bu birlikte yol aldığımız süreçte.

Sana yoldaşsam hatalarının, yanlışlarının hesabını tutmam. Ama sana yoldaşsam bir hatalı konum içerisinde gördüğümde seni ikaz etmekte de tereddüt etmem. Bu ikazın senin gelişmen yolunda yapıcı bir ikaz olduğunu bilirsin sen.

Sana yoldaşsam seni yıpratmaya, çökertmeye, incitmeye, aşağılamaya, örselemeye daha başta yanaşmam. Sana yoldaşsam bana güveniyorsun demektir, bu güvenini kötüye kullanmam, dahası senin güvenine ihanet etmem, seni kullanmam.... Sana yoldaşsam eğer bana yönelik kimi ihmallerine karşı seni suçlamam. Ancak kendince nedenlerin olduğunu düşünüp sonsuz bir hoşgörü ile açarım kollarımı sana. Sana yoldaşlığım emek ve sevgi ile gelmiştir bu güne ve alabildiğine özgürdür üstelik. Bu nedenle bir çok sıradan ikili ilişkilerde oluşan stresli, gerilimli anlara da göğüs gerebilmektedir .

Eğer sana yoldaşsam değerli dostum, o takındığın güçlülük masken arkasında kopan fırtınaları seni görmesem, seni duymasam bile bilirim. Ama yoldaşlığım öyle incelikli ve duyarlıdır ki gömüldüğün o sessizlikte sen istemeden rahatsız etmem seni. Çünkü sana insan olarak saygı duyarım. Gelişimini, başarını, mutluluğunu isterim. Bu nedenle seni yargılama hakkını görmem kendimde. Ben sana dost olarak bende olanlardan, yapabileceklerimden, verebileceklerimden sorumlu tutarım kendimi, sende olmayanlardan, yapamayacaklarından, veremeyeceklerinden değil.......

Ben önce kendimi kendime yoldaş kılabildiğimdendir ki kendimi sana yoldaş olarak sunabiliyorum artık.

Çokça iki karşı cins veya iki aynı cins arasında bu tür ilişkiler yaşanmaz. Birşeyler yaşanır, olası bir krizle çökme noktasına gelindiğinde de insanlar dönüp sorarlar; ‘neden böyle oldu?’ diye. Şimdi kendine yoldaş olamayan, kendi ile yol almayı bilmeyen, buna tahammül bile edemeyen bir başkasına nasıl yoldaş olacak....


Senin ötekine/bana yoldaşlığına gelince yoldaşlığa kadar geldi mi? Dostluk aşamasında mı kaldı? Yoksa ne dostluğu daha en başında o el sıkışma noktasından bir adım öteye bile gidemedi mi? gibi soruların yanıtını sen vereceksin.

Ama önce kendine arkadaş, dost, yoldaş olmayı dene derim. Tabiî bu senin bileceğin bir şey benimki sadece dostane bir öneri... Önce kendinle sorunlarını aş ki; gerisi kolayca gelsin. Zor elbette. Hele son aşamaya gelmek. Önce kendinle yoldaş olabilmek, sonra da kime yoldaş olmak istiyorsan onunla birlikte yol almak. İnsan oğlunun o iyilikten, güzellikten, sevgiden çok kötülüğe, çirkinliğe, sevgisizliğe yatkın beyni, yüreği önüne kara bir çalı olarak sıkça çıkacak emin ol. Her yerine takılıp kanatacak, acıtacak, yaralayacak seni. Bu uzun, tehlikeli yolculuk biraz cesaret, çokça sevecenlik, dürüstlük, yalansızlık ister. Ben başaracağına inanıyorum. Sen zor olanı seversin, biliyorum.


Bir çok olguya emek vermekten, katılmaktan, yardım etmekten, sevmekten hoşlanırsın, mutlanırsın. Bu kez kendinle başla işe. Kendini destekle, besle, büyüt. Ödülün gerçekten emeğine değecek inan.
Ben her insanın yoldaşça bir ilişkiyi öğrenmesinden, kavramasından, anlamasından ve böyle bir ilişkiyi büyütüp, geçekleştirmesinden yanayım. Ara sıra isyanlar yaşayacak olsan da karşılaştığın fırtınalardan çok, bu fırtınaları nasıl atlattığınla ilgilen. Dünyanın bütün eksilerine ve yaşamın bütün kalleşliğine, insanların bütün vefasızlığına ve bütün sevgisizliğine rağmen yaşam içerisindeki kavgalarına devam ederken kendinle barış içerisinde olmayı sürdür derim. ‘Dünyayı güzellik kurtaracak. Bir insanı sevmekle başlayacak her şey’

Devamını sen getir istersen?
Türküleri duy !
Türküler gibi yaşa,
Gerçek, yalansız, insanca, dostça, yoldaşça....
Bir insanı sevmekle başla işe, mesela kendinle.

hoşça kal, seni öperim yüreğini de..