:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: SürükLüyorum ÇaresizLigimi...!
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Zor geçen bir akşamdayım yine. kıyıları koparılmış, kelimelerin eridiği bir denizdeyim.
Mavinin siyaha çaldığı bir gece giydiriyorum üstüme. Dört duvar arası karanlık bir savrulmuş şarkı söyler oldum. Ağır ağır gözlerim gibi çöktü içime gece..

Anlamsız kelimelerin esiri olurken kağıdım kurtulmaya çalışan bedenimin içinde bir Sezen tüttü durdu dumanını savura savura içime..

Sürüklüyorum çaresiz yalnızlığımı aldırmazlığında
Acımasızlığında İstanbul'un
Yitik umutlarla daralıp buruk
Yürüyorum kalabalık caddelerde
Yürüyorum bilmeden nereye gittiğimi
Amaçsız bitkin donuk..

Gözlerim boş bakışlarla
Takılıyor bir yerlere
Yüreğim kanıyor ılgıt ılgıt sıcak sıcak
Şahlanıyor içimde özlemin
Kahrediyorum karanlıklar içindeyim

Anla ki bu beden gidiyor, karanlığın ve kaybolan zifirine savurarak küllerini...

Yağmurun ıslak sebepler yarattığı denizinde yalnızca benim olan ve benden başkasının bilmeyeceği kelimelerin nefesine dokundum yine bu gece.
Geceleri kimsesiz ve kimsesizliğe büründüğün çıkmaz sokaklarında mühürlediğim sessizliğinin içinde kayboldum..

Anla ki senin uzağında kaldığımda gece bu kadar yakın düşer gözlerime...

Bil ki bu siyah şehirde her uyanışım yorgun sabahlaradır, korkulu özlemler büyüttüğüm yatağımda.
Şimdi sana geldiğim yolları kaplayan mevsimsiz rüzgarlar üşütüyor yüreğimi ...

Şimdi kelimeler yetmiyor...
Şimdi gecelerim siyah...
Şimdi nefeslerim yorgun..
Şimdi...

Derin ve kayboluşlar büyüyor içimin gece rengi tufanında..

Oysa İstanbul ışıl ışıl parlar
Mutsuzluğum siniyor sokaklara
Seni soluyorum derin derin
Büyüyor giderek içimde yokluğun..

Anılar mil çekiyor gözlerime
Sürüklüyorum çaresiz yalnızlığımı
Vurdumduymaz acımasız yollarında İstanbul'un...

Anla ki bu beden gidiyor, ayrılığın izini sessizliğin gürültüsüne katarak yüreğine savrulmuş bir şekilde..

Sana gelmek vedanın derin sularına gözlerimi gömmüşken, gece ve siyahın içindeki masalı sonsuz yapmaktı. Asla olmayacağını bildiğim şeylere hayat verip, gecenin anlamsızlığını odamın duvarlarına çizmek ve duvarlarımın hiç bürünmediği bir rengi yaşamaktı.

Kaybolmuş bir bedenin farkına varıp kendi gölgemde unuttuğum kendimi bulmaktı.

Dalgaları kamçı yemiş bir denize doğru çıktım bu gece. Bedenim anlamı olmayan bir hayatın savrulmuş külleri gibi.

Geçmiş öyle geldi karşıma önümden yol ver de geçip gideyim şimdi.

Anla ki bu beden gitti, masal bitti...

Arsızca gözlerime dokunan umursamaz kelimeler, bedenimde yorgun bir ayaklanma ve tükenmiş bir bedenle yürüyorum gecenin siyah duvarlarına...
inanılmaz hoş bir yazı.. gönlüne sağlık ....