:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Ilk Görüşte Aşktin
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2
gittinov0.gif


O’nu tanımadan çok önce kendime kabul ettirmeye çabaladığım tek şey, yalnızca olasılığıydı ve ‘neden olmasın’ konu başlıklı umuttu çabama tek tesellim. Adı neydi, neye benziyordu, ne zaman ve nasıl belirecekti yüreğimin ufkunda; en ufak bir fikrim yoktu ama eninde sonunda bir gün aynı anda aynı yerde olacağımızı ve ‘bir elmanın iki yarısı masalı’ gereğince, hiçbir zorlama olmaksızın, doğal bir çekimle, birbirimizi birbirimizle tamamlayacağımızı biliyordum. Aramıyordum, pencerelerin önünde beklemiyordum ama hazırdım çoktan kapı daha çalınmadan açmaya... Hazırdım O’na...

Sonra... Uyumaya çalışırken, bir masal olup giriverdi uykularıma... Uyadığımda başucumdu benim...

“Gözleri okyanus bakan, çok eski bir adam tanıdım. Ceplerinde taşıyordu beş yaş düşlerimi. Yüzü güneşli bir ilkyazdı, elleri yıldızlı bir Olympos gecesi... Nefesim gibi kokuyordu nefesi ve aynı yerden kanıyorduk yara aldığımızda... Yüreği endemik bir kır menekşesi, hercâi.. varlığı epidemik bir yaz nezlesi...” diye başladı masal...

O masal hiç bitmedi!

II
Sol göğsümdeki ben gibi taşırken varlığını yüreğimde... yaptığı kardan adamı buzdolabında saklamak isteyen küçük bir kızın çocuksu inancı, inadı ve saflığıyla... her okuduğumda bir kez daha kendimle tanıştığım şiirleri, kırmızı kokulu dağ çileklerini, çizgili pijamaları ve hazan Bodrum’unda güneşli deniz kenarlarını sever gibi... gerçek, içten, sebepsiz... sorsalar:Yorumsuz! Seviyorum seni....
Kardan adamın dostluğu güneş çıkana, güneşin dostluğuysa hava kararana kadardı. Büyümek, öğretmişti çocuksu denklemlerin gerçek hayatta geçerli olmayacağını. Bir yenisi, gidenin yerini doldurabiliyordu, kabullenmiştim zor da olsa... Ama sen benim beni terk etmeyen en dostum, yerini başka hiçbir varlığın dolduramadığı tek yalnızlığımsın!
İşte bu yüzden hiçbir sıfat tamlamaya, tanımlamaya yetmedi, yetmiyor seni!

III

Bandırasız bir gemideyim, o gemiyim belki.... Açık denizlerdeyim tayfasız, filikasız.. Serdümeni işten attım, motorları kapattım; saatte 4 knot hızla.. yelkenler fora! Anılar takılmış uskura, can çekişiyorlar ıpıslak bir acıyla. Yarınlar güneşleniyor güvertede, yeislerim-korkularım sintinede pusuda... Umut kuşu bir martı tünemiş kasaraya. Geçmiş lumbozlardan bakıyor, düşlerim asılıyor civadrada.

Tramola atmaktan vazgeçtim nicedir, tornistan etmek de yok artık bir daha. Apazlama seyirdeyim, rüzgâr frişka. Barkaroller var dilimde yakamozların yazdığı sözlerini ay ışığının aydınlattığı, meltemlerin suflesi kulaklarımda...

Pruvada bekliyorum, `sınır-ı zaman`sız.. yalansız.. gözlerim alargada....


söylesene!!! hangi düşünü gerçekten yaşamak istedin ve yaşatmak için çabaladın ki sen!

İşte bu yüzden... ‘ilk görüşte aşk’tın,daha ilk celsesinde imkânsızlığa dönüşen!
teşekkür ederim bızle paylaştığın için
ben bu resımlerı kopyalarım şimdi Smile
KOPYALA CANIMCIM SORUN YOK Smile
BEÄžENDİYSEN NE MUTLU BANA
paylaşım için teşekkürler canım benim emeğine sağlık
plca9xy4.jpg


Hani olmaz ya...
Olsun istiyorum
Çık gel istiyorum
Onca acıyı onca sızıyı
Bu anı görmek için mi
Demeni istiyorum
Ansızın öle bir gel ki...
Hasretinle deli olmadan
[SIZE=4]Seni gördüğüm an delireyim [/SIZE][SIZE=5]İSTİYORUM [/SIZE]


[SIZE=5][SIZE=4]Delirmenin bile senli bir sebebi olsun [/SIZE][/SIZE]
[SIZE=5]İSTİYORUM
[/SIZE]



[SIZE=5]Anladın mı ?


SENLİ BİR SEBEBİ
[/SIZE]
beğenmene sevindim canım benim ...
asıl ben tşk..ederim eşiliklerinin hepsi çok hoş
ak26ur4xz.gif
ADINI AŞK KOYDUM SENİN


Güneş’in doğuşu gibi doğuyorsun dünyama.
Doğuşuyla ısıttığı yüreğimin buz sarkıkları damla damla çözülmeye başlayıp,
Her bir damlanın çoğalarak birleştiği, sevgiyle taşan bir şelaleyi andırıyor adeta.

Ay’ın dünyamızı aydınlattığı gibi,
Zifiri karanlıklardan çıkarıp, ışıklarını saçıyorsun etrafıma.
Öyle büyülü bir ışık ki bu, hayallerin gerçekleşmesi gibi, adını koyamadığım düşünceler gibi, kapımı her an çalacak beklenen biri gibi ..
Beklenen sen misin ? .....
Yoksa aşk mı? ...
Hayır hayır, sen aşkın ta kendisi olmalısın.

Seni beklemek, açılan her kapının ardında seni aramak ..
Çalan her telefona sen diyerek koşmak, yine aramadı diyerek meraklanmak..
Beklenmedik anlarda seni karşımda bulup, mutlulukların en güzelini hissetmek ..
En hüzünlü anlarında, hüznünü kalbimde yaşamak, sevincini sevincim, derdini derdim bilmek .. Doğan her yeni güne, senin için hayır duaları ile başlayıp, “günaydın” diyen sesini duymak için, uykuların en tatlısından uyanmanın sevincini yaşamak ..
Bana bunları hissettirdiğin için..
Bu duyguları yaşattığın için, adını aşk koydum senin,
Sen aşkın ta kendisisin...

Telefonum her çaldığında içim titreyerek “o arıyor” diyorsam..
Her ne kadar ses tonumu ayarlamaya çalışıp,
Hala bunu başaramıyor ve yinede sesimin titremesine engel olamıyorsam...
Bana baktığında, saç diplerimdeki fırtınalara dur diyemiyorsam,
Gözlerine bakarak, denizlerin en derinlerine dalıyor ve bir türlü çıkamıyorsam ....
Ellerimi, titrek ve bir kor gibi yakıyorsa tenin..
Yüreğimde alaboralar kopuyorsa eğer....
Bunu başaran sen misin?.
Yoksa sen aşk mısın?...
Bana bu duyguları yaşattığın ve hayatıma girdiğin için ..
Aşkı yalnız sana yakıştırdığım için
Adını aşk koydum senin ..
Sen aşk olmalısın..


amorc0260mm3xg.gif
deneme0lj.jpg

Uçurum kenarlarından çiçek toplayan cesaretimi sen kırdın,
Sen tükettin umutlarımı..
Yüreğime kara çalı gibi sen soktun kuşkuları
ve şimdi kendinle gururlanabilirsin benim gibi birini yıktığın için…

Delifişek duygularımı yolda bıraktım.
Kökünden kestirdim saçlarımı, bir perukçuya sattım.
Anasını satacağım dünyanın yarından tezi yok.
Bütün duvarlara “Uğrunda ölünecek Aşk yoktur” diye yazıp, altına imzamı koyacağım.

Bir labirentim içinde yolunu arayan fareler gibiyim,
Evet yanlış anlamadın fareler gibiyim.
Ama zekiyim, hareketliyim ve gözlerim açıldı. Yolumu Bulacağım…
O yolun sonunda bana açılan kapıları bile görebiliyorum.
Varsın dökülen bir avuç deniz suyu olsun gözlerimden,
Varsın yıllarımın sana ait olan kısmı heba olsun.
Yeniden de sevebilir insan, hayat yeniden üretir güzellikleri.
Bende bu yürek varken biterken bile, herşeye yeniden başlayabilirim.
Ben mahşere kadar sevebileceğim birini arıyorum.
Annenden sonra en yakın dostun bendim. Dert ortağın, sevgilin, hayata açılan kapın…

Sen kendine yan.
Anıların duvarına yaslanırken, geç kalmış bir haykırışın sesini duy.
Çünkü biliyorum ki, bir süre sonra ben senin hıçkırıklarını duyacağım.
Çünkü biliyorum ki, yokluğum ağır ağır hissettirecek kendisini.
Çünkü sende biliyorsun ki, benim gibi kimseler sevemez seni!!
sonfi5ps6.jpg

...:::Bu KimsesizLikten Bıktım:::...

Bir daha karsılaşmayacağım biliyorum...
Yani yüzün olmayacak bir daha...
Hüzün olacak her adimim...
"hoş geldin"leri eksik olacak kapımın...
İlk açışımda küflü bir yalnızlık vuracak yüzüme...
Önce terliklerin her zaman ki yerlerinde olduğunu fark edip, gazetelerin okunmamışlığını göreceğim ve yatağın bozulmamışlığını. İşte ilk o zaman gözyaşlarım bozacak geceyi. Çaresizce yatağın kenarına kıvrılıp dizlerimi karnıma çekerek, sanki pazardan eve dönüş esnasında, annesine yaptığı tüm ısrarlarına rağmen, o renkli treni satın aldıramamış çocuğun moral bozukluğunda, yani küçük yaşlarımın göz-yaşları gibi saf bir yalnızlığı küskünlükle sulayacağım...

Bir daha karsılaşmayacağım biliyorum...
Sesin olmayacak...
Yattığım yerden bir sabahı cıvıldayan gülümsemenle karşılamayacağım. Gözüm hep bir sessizliğe açılıyor olacak. Duvarlarım artik kulaklarını kapatmayacak yüksek sesli tartışmalarımızda, cam çerçeve indirecek kalkanlarını, salonu ortasında oradan oraya uçan yapma çiçeklerle dolu vazolar havalarda uçuşmayacak. Japon yapıştırıcısı çabukluğunda yapışmayacak bir daha parmaklarımız birbirine... Bir vazonun kırılan yerlerini birkaç gülümsemeyle tamir etmeye çalıştığımız o barışma anı sonralarında. ...ve kırılan bi aşkı yapıştıracak hiçbir şeyin olmadığını işte bu çaresizlikte bir kez daha anlayacağım...

Ne banyodaki köpüklü senfonilerin, ne de mutfaktaki yemek kokulu mırıltıların olacak. Ne yerde dökülmüş saçların. Ne de ıslak ayak izlerin olacak parkelerin üzerinde. Ne buzdolabının en gizemli köselerine sakladığı çikolataların, ne de kepekli ekmeğin olacak kahvaltı masamda.. Koca bir ev zayıflayacak gidişinle bir ruh hep aç olacak...

Ya ışıkları kim kapatacak ardımdan gazete arkası şekerlemelerde, televizyon karşısı sızmalarda, kiminle yapılacak kanal değiştirme kavgaları, nasıl yenecek bu yalnızlıktan patlamış mısırlar...

Sırtımı açıkta bıraktığım ruh üşümelerinde kim sıcacık elini yüreğimin üzerine koyacak bu evde... Bir kilo baklava kurnazlığında kiminle yapılacak su savaşları...

Bu kimsesizliğin galibi kim olacak...

Bir daha karsılaşmayacağım...
Biliyorum...

Çıkarken üzerine binlerce kilit vuracağım kapının ardında, dondurulmuş anılarım kalacak...

Bugün
Bu evden,
Bu şehirden,
Ve..

Buu kimsesizlikten taşınıyorum..!
ug0c01cagi2ji4.gif

[SIZE=3]Sen gittin.. Bir zifiri karanlık, bir zından yalnızlığı, ağır bir boşluk bıraktın geride.
Gittin ve dönmeyeceksin bir daha
Haklısın gidişinde, bu aşkı bitirmekte haklısın.
Tek söz söyleyemedim. Yüzüne bakamadım.
Karşında ağlamadım. Eridim, tükendim, bittim.
Sonsuzlukta bir insan nasıl olur.. sesi soluğu nasıl duyulur?
Elveda aşkım.. Elveda sevgilim.
Sen kendini hiç böyle gereksiz, böyle değersiz, böyle yapayalnız hissettin mi?
Ayrılık ölüm kadar acı ve soğuk.Aynalara bakıyorum.
Aynada gördüğüm ben değilim. Gözlerim cehennem ateşi..
dudaklarım mühürlenmiş. Ellerim titriyor.
Yüreğim kızgın demirlerle dağlandı.
Yokluğunun bedeli çok ağır sevgilim.
Sevinçlerim, hayallerim, umutlarım, renkli dünyam elveda..
Elveda yaşamak..
yaşamın anlamı elveda.
Kimse farkında değil yokluğunun.
Sensiz ne hallerde olduğumu kimse bilmiyor.
Anlamıyor yitip giden bir aşkın kederini.
Düne kadar en yücesini yaşadım mutluluğun,
ayaklarımın altından kayıp gidiyordu toprak,
denizlerin ovaların üstünde uçuyordum.
Güneş kadar yakındı bana aşk.
Güneş kadar sıcak ve parlak.
Bıraktın birdenbire, kanatlarım kesildi.
Hızla çakıldım yere, boşluğun içindeyim, şimdi hiçbir şeyim.
Oysa dünyanın en zenginiydim.
Bütün çiçekler bizim için açardı,
bizim için ballanırdı meyveler,
ekinler bizim için bereketli,
sular bizim için çağlardı.
Şimdi toz duman içinde kızgın bir çöldeyim.
Yönümü yolumu şaşırdım.
Sam rüzgarlarına bıraktım gövdemi, sürüklenmekteyim.
Sen bensiz nasılsın, bilmiyorum.
Rahat mısın, mutlu musun, bu kadar çabuk beni unutur musun?..
Nasıl birden mazi olursun?
Düne kadar gözlerinden aşkı içtiğim,
dudaklarında yüreğimi erittiğim,
uğruna bıçaklar çekip dünyaya meydan okuduğum ey sevgili nerdesin?
Kimlesin?.. kimlerlesin?.. Kimlerle oynaşır gönül eğlersin?
Ben burada, terk edip gittiğin yerdeyim.
Elveda aşkım.. Elveda birtanem.. Elveda sevgilim! Elveda sana
[/SIZE]
Sayfalar: 1 2