:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: başlıgı siz bırakın
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Türkiye'nin sınırları içerisinde yaşayan kürtler ve Türkler. Kürtlerle Türkler tarihte aynı cephede aynı vatan toprakları için beraberce savaşmışlar ve kanları beraber akmıştır. Bir ülke için tek yürek olup bu ülke için canlarını ortaya koymuşlardır. Ben iki milletin de bunu unutacağını geçmişlerini sileceğini ve düşman olacağını hiçsanmadım ve hala da bu düşmanlık masalına inanmıyorum. Ne Türkler nede Kürtler bu ülke için neler yaptıklarını unutup da ırkçılık boyutuna gelebilecek kadar milliyetçi olamazlar. Bu apaçık Dış güçlerin ülke içinde kaos yaratmak ve bu çıkan kaostan ülkeyi bölmek için uğraştıkları bir komplodur. Birileri kulaklarına fısıldıyor Türkler sizin düşmanınız Türkler sizin can düşmanınız onlarla savaşın diye. Eğer şu anda Kürtler unutmuşlarsa geçmişlerini kanmışlarsa vaatlere unutmasınlar ki o vaatler bir zamanlar Irak'a barış vaadi diye verildi işte görün halini. Artık bu ülkede yaşayan insanlar Türkü Kürdü Çerkezi Lazı Ermenisi hepsi savaşmaktan evlat kaybetmekten kardeş katletmekten bıktı. Doğuda hergün onlarca mehmetçik ölüyor küçücük çocuklar dava için yetişriliyor neye düşman olduklarını bilmeden bir ideoloji uğruna kardeşlerini vatan kardeşlerini katlediyolar. Bebekler ölüyo ne için? Süper gücün ülkede etkin olabilmesi ülkeyi elinde tutabilmesi için. Bu ülkede kaosu devam ettirerek burayada zamanın birinde barış vaat etmek için. İki millet arasına bir kaç provakatör sokuyolar bunlarda yok siz düşmansınız yk şöle yok böyle diye başlıyo Türk - Kürt sorunu. Biz derdimizi anlatamıyoruz. Bu ülke sınırlarında iki milletinde hiç bir zaamn sorunu olmadı olmazda. Bizim içimizde sorun yaratmak isteyenler bizden rant sağlayanlardır. Değilmidir Osmanlı devleti 600 sene farlı etnik milletleri içinde barındıran biz böyle bir devletin torunlarıyken ve böyle güzel bir devletimiz T.C. varken nasıl olurda içimizde yaşayan milletle toprak kavgası yaparız. Dediğim gibi tek yapmak istedikleri bu ülkeyi karıştırmak bu Kürt sorunu olmadı terör olur o da olmadı eğitim olur oda olmadı psikolojik olur oda olmadı direkt savaş olur bizim önümüze bu toprakları almak için hep bir savaş çıkaracaklardır. Ama tek yapmamız gereken bu bariz bu açık propagandalara düşmememiz geçmişimizi unutmamamız ve bunları içimizde barındırmamamızdır.
yine türkler we kürtler karşi karşiya
dedikleer hoş güzelde.
Ama sen milliyetçilik yapıyorsun farkında olmadan..
Nasıl niye diye sorarsan kendini analiz et bulursun..

Başlığını siz koyun demişsin ama ben başlık bulamadım
Kişisel bir makalede KÜRT TÜRK kelimelerini ha bire ard arda yazmışsın..
Ve sen belkide kardeşiliği vurguladın ama yine olmadı...

Neyse SEVMEDİÄžİM BİR YAZARIN GÜZEL BİR YAZISI VAR ONU SANA YOLİYAYIM OKU BENCE GÜZEL DÜŞÜNMÜŞ..
BAZEN KÖTÜ ADAMLARDA İYİ ŞEYLER YAPAR ahmet altan gibi birinden ULUSAL bir yazı görmek Çok hoş..

YAZIYI OKUMANI İSTERİM...

_______

Beni hiç kimse sevmeyecek, biliyorum.
Umurumda değil, demeyeceğim, umurumda çünkü... İsterdim onların da beni, benim onları sevdiğim kadar sevmelerini.
“Zavallı bir budala,” “bir hain,” “gerçekleri göremeyen bir ahmak” olduğumu söyleyecekler hatta daha kötüsü söylediklerime belki de kimse aldırmayacak,
Bunların farkındayım.
Ama tek bir kişinin bile yazdıklarımı okuması, söyleyeceklerimi doğru bulabilecek bir tek çocuğun bile hayatının kurtulabilmesi için kırışan alnıma “hain” diye yazılmasına, örselenmiş omuzlarıma “zavallı bir budala” olma yükünün yüklenmesine razıyım.
Çünkü çocukları öldürmeye hazırlanıyorlar.
Her zaman onları öldürürler zaten.
Bütün bu bayraklar, ölü çocukların unutulmuş bedenleri üstünde dalgalanır.
Ben, çocukları bayraklardan daha çok severim.
Hiçbir çocuğu diğerinden ayırmam, Türk olmuş, Kürt olmuş, dinci olmuş, Kemalist olmuş, solcu olmuş, sağcı olmuş hiç aldırmam.
Yaşamalarını isterim onların.
Özgür ve mutlu yaşamalarını.
Her şeyi bildiklerine inanan hallerini, gülmelerini, gizli küstahlıklarının yanında sakladıkları gizli korkularını, kırılganlıklarını severim.
Çocukları birbirinden ayırmadığım gibi, onları ölüme gönderenleri de birbirinden ayırmam, çocukları öldürecek planlar yapanlar Türk olmuş, Kürt olmuş, dindarmış, dinsizmiş, solcuymuş sağcıymış aldırmam, sevmem onların hiç birini.
Ben bunun için “hainim” zaten.
Çocukları ölüme gönderenleri “kahramanlar” diye alkışlamadığım için.
Şimdi gene çocukları öldürmeye hazırlanıyorlar.
Onlara, “Türk oldukları ya da Kürt oldukları için ölmeleri gerektiğini” söylüyorlar.
Bu, ahlaksızca bir yalan.
Hiç birinin ölmesi gerekmiyor.
Dünya, çocukların artık ölmeyeceği bir çağa geçiyor, Kürt ya da Türk ya da Fransız ya da Alman ya da Iraklı ya da Amerikalı olmaktan daha önemli bir değeri, “dünyalı bir insan olmayı” keşfeden bir çağ bu.
Sınırları, bayrakları, marşları, orduları ortadan kaldırmaya hazırlanıyorlar.
Avrupa’da artık sınır yok, sınırlarda bekleyen askerler yok, daha elli yıl önce birbirlerini öldürmüş ülkelerin aralarındaki sınırlar silindi, milyonlarca çocuğun ölümüyle çizilen o sınırlar kayboldu gitti bile.
Türkiye de “sınırları olmayan” bir bütünün parçası olabilmek için hazırlıklara başladı.
Türkiye de “çocukların sınırlardan önemli” olduğu bir düzenin içine giriyor.
Çocukların arasında ırklarından ya da dinlerinden ya da inançlarından dolayı bir fark kalmayacak.
Bir Kürt de, bir Türk de, bir dinci de, bir laik de, bir sağcı da, bir solcu da Avrupa vatandaşı olacak, istediği dili konuşacak, istediği ibadeti yapacak, istediği fikri söyleyecek.
Bu düzenden hoşlanmıyorsa, sınırsız bir hayattan kopmak istiyorsa onu da rahatça açıklayabilecek.
Bütün çocuklar için özgürlüğün ve mutluluğun kapıları açılacak.
Avrupa’daki çocukların gördüğü eğitimi görecekler, Avrupa’daki çocukların sahip olduğu güvenceye sahip olacaklar, hastalandıklarında Avrupa’daki çocuklar gibi bakılacaklar.
Ama bu ülkede bunu istemeyenler var.
Onlar çocukların mutluluğunu değil, kendi egemenliklerinin kan dökücü kudretini istiyorlar.
Onun için bombalar patlıyor, onun için çocuklar “ırkları övülerek” kışkırtılıp sokaklara dökülüyor, onun için suikastler düzenleniyor.
Onun için hukukun önü kesiliyor.
Çocuklar birbirlerini öldürsünler, sokaklar kan gölüne dönsün ve burası “sınırlarını kaldırmış” bir dünyanın parçası olmasın diye.
Çocukları ölüme göndermeye hazırlanıyorlar.
Ben çocukları birbirinden ayırmıyorum ve çocukları bayraklardan daha çok seviyorum.
Ve, biliyorum bunları söylediğim için, çocukları öldürmek isteyen Türkler de Kürtler de aynı öfkeyle aşağılayacaklar beni.
Bir “hain”, “zavallı bir budala”, “gerçekleri göremeyen bir ahmak” olduğumu söyleyecekler.
Belki çocuklar bile kızacak bana, “bir ırktan olmanın insan olmaktan daha önemli olduğu” öğretilmiş her ırktan çocuk da lanetleyecek belki beni.
Bunun için üzüleceğim.
Ama bir tekini bile kurtarabilme ihtimali için ben lanetlenmeye razıyım.
Çünkü çocukları kurtarmak mümkün.
Gerçekleri söylemek yeterli onları kurtarmaya.
Çocukları ölüme göndermeye hazırlananlar onlara gerçeği söylemeyecek elbette.
Beni lanetleyenler onları “kahramanlar” diye alkışlayacak.
Ve, ben “gerçekleri göremeyen zavallı ihtiyar bir budala” olarak bu ülkede çocukları kurtarmak isteyen Kürtlerle Türklerin, onları ölüme göndermek isteyen Kürtlerle Türklerden daha kalabalık olduğuna hala inanıyorum.
Onların, çocukları kurtarabilmek için “bir hain” olmaya razı olacaklarını, “kanlı kahramanlıkların” suçortağı olmayı kabul etmeyeceklerini düşünüyorum.
Yanılıyorsam eğer çocuklar ölecek demektir.
Çünkü çocukları ölüme göndermeye hazırlanıyorlar.


AHMET ALTAN
yazını okudum güzel we imalı bir yazı ama ben kendımı analiz ettim we yazımda her hangi bir yanliş bulamadım ama eger benım yazılarımda her hangi bir milliyetçilik yaptıysam özür dilerim ama yalan degil her seferınde KÜRTLER WE TÜRKLER karşi karşiya geliyo
Getirenler utansın...
ne diyelim